Nifak Olayı:

        

Kur’an’da sık sık geçen ve kafirlerden daha aşağı bir azapla korkutulan münafıklar, dinin bir kapısından girip öbür kapısından çıkan insanlardır.

Bu anlamda nifak, şeriatın (yani İslâmın) bir kapısından girip öbür kapısından çıkmak demektir. “Şüphesiz ki münafıklar fasık olmuşlardır.” (9 Tevbe/69) âyetinde münafıkların dinden çıktıkları ifade edilmektedir.

‘Nifak’, akidenin (inancın) zıddına imanda ikiyüzlülüktür. İman ile küfür arasında bocalamadır. İnanmadığı halde ‘inanıyorum’ diye insanlara yalan söylemektir. Korkaklığın, kaypaklığın, ikiyüzlülüğün, kandırmanın, zayıflığın göstergesidir. Nifak hali, aslında bir hastalığın halidir. Kalpteki hastalık, sahibini farklı yüzlerle görünmeye zorluyor. İnanmadığı halde, çeşitli sebepler veya çıkarlar yüzünden inanıyorum diye iddia ediyor.

Nifak, insanlar için en aşağılık bir sıfattır. Kişi, Allah’ın gönderdiği Dine ya inanır ya inanmaz. Bunu da açıkça söyler ve safını seçer. Ancak bir insan, müslümanların yanında ‘ben de müslümanım’, gayri müslimlerin yanına gittiği zaman da ‘ben de sizin gibi İslâmı kabul etmiyorum’ diyorsa, bu bir alçaklıktır, bu bir hastalık halidir. Zaten Allah (cc), nifakı kalbin hastalığı diye tarif ediyor. (8 Enfal/49)

Nifak, İslâm’da aradığını bulamamanın, elinde bulunan dünyalığı kaybetmenin veya kendi inancının gizleyerek müslümanlar arasında makam ve dünyalık elde etmenin ilkel yoludur.

Nifak, karanlığın, gizliliğin, saklı plânların, kandırmanın, pusu kurmanın, suçlular gibi saklanmanın, karanlıklarda dolap çevirmenin; ama insanlar arasında iyi ve müslüman gözükmenin sahtekârlığıdır.

Nifak ve bu hastalığa yakalanmış münafıklar İslâm ve müslümanlar için en tehlikeli gruptur. Çünkü onlar, nifak hastalıklarını sürdürürler, kalplerindeki kafirliklerini gizlerler.