Bir şeyin varlığı, kendi varlığına bağlı olan ve onun yapısından bir parça teşkil eden ana unsura "rükün" denir. Evlilik akdi için "icap ve kabul" bir rükündür. Çünkü evlenme akdinin varlığı, icap ve kabulün varlığına bağlıdır ve bu, akdin bir parçasıdır. Bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlı olmakla birlikte, onun yapısından bir parça teşkil etmeyen iş veya niteliğe ise "şart" denir. Meselâ, namaz için abdest bir şarttır. Abdestsiz namazın varlığından söz edilemez; fakat bununla birlikte abdest, namazın niteliğinden bir parça değildir. Evlilik akdinde şâhitlerin bulunması, akdin şartıdır.
Hanefîlere göre evlilik akdinin rükünleri icap ve kabulden ibarettir. Çoğunluk müctehidlere göre ise evliliğin rükünleri dört tane olup; sîyga (icap ve kabul), kadın, koca ve velî'dir. Akdin konusu; eşlerin evlilikten amaçladıkları birbirinin cinsel yönlerinden yararlanmadır. Bu nedenle, yalnız ev hizmetlerini görmek üzere yapılacak bir akit bir iş akdi olabilir. Nikâh akdinde karı koca hayatı yaşamı asıldır. Mehir, akdin kendisine bağlı olduğu bir unsur değil; nafaka gibi evliliğin hükümlerindendir.
İcap, evlenme akdi taraflarından birisinin ilk olarak yaptığı tekliftir. "Benimle şu anda evlenmeyi kabul ediyor musun?" teklifine, diğer tarafın "kabul ettim" şeklindeki cevabı "kabul" niteliğindedir. Burada ilk teklifin karı veya koca tarafından yapılması, sonucu etkilemez. İlk teklif icap, ikincisi kabul niteliğindedir. Çoğunluk İslâm fakihlerine göre icap, kadının velîsi veya vekili tarafından erkeğe yapılan evlendirme teklifidir. Kabul ise, kocanın bu teklife verdiği olumlu cevaptan ibarettir (el-Kâsânî, el-Bedâyi', II, 229 vd., V, 133; İbn Manzûr, Lisânül-Arab, XIII,185; Hamdi Döndüren, a.g.e., s. 187, 188).