Mehrin Yarısının Ödeneceği Haller:

 

Sahih evlilik, zifaf veya sahih halvetten önce kocanın fiiliyle sona ermişse, kadın mehr-i müsemmânın yarısını alabilir. Mehrin tamamı peşin olarak ödenmişse, kadın bunun yarısını kocasına iâde etmek zorunda bulunur. Delil şu âyettir: "Eğer siz onları kendilerine temas etmeden önce boşar, fakat daha önce mehir tesbit etmiş olursanız, o halde tâyin ettiğiniz o mehrin yarısı onlarındır." (2/Bakara, 237). Bu âyet hükmüne göre, kadının yarı mehir almasının şartları şunlardır: a) Mehir daha önceden tesbit edilmiş olacak, b) Koca, karısını zifaftan önce boşamış olacak, c) Kadın mehir hakkından vazgeçmemiş bulunacaktır.

Burada evlilik boşama ile sona erebileceği gibi fesih ile, lian, kocanın iktidarsızlığı, İslâm dinini terketmesi, karısı müslüman olduğu halde kendisinin İslâm'a girmekten kaçınması, karının usûl ve fürûuna hürmet-i müsâharayı gerektiren bir fiil işlemesi halleriyle de sona erebilir. Bütün bu durumlarda evliliğin sona ermesi kocanın fiili ile olmuş bulunur ve kadın yarı mehre hak kazanır. Yeter ki bu ayrılık, cinsel birleşmeden önce vuku bulsun. Bu çeşit ayrılıkta kadına iddet gerekmez (el-Kâsânî, a.g.e., II, 296 vd.; İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, II, 438-439).

Yukarıdaki durumlarda evlilik yine zifaftan önce ve kocanın fiiliyle olur, fakat verilecek mehir miktarı belirlenmemiş olursa kadına mut'a denen bir teselli hediyesi vermek gerekir. (bkz. 2/Bakara, 236). Mut'a; kocanın; mal, elbise veya yiyecek olarak boşanmış hanımına verdiği şeylere denir. Âyette mut'anın miktarı belirlenmemiş ve bu husus ictihâda bırakılmıştır. Ebû Hanîfe'ye göre, mut'anın en azı bir elbise, baş örtüsü ve bir yorgan olup, mehr-i mislin yarısından çok olamaz (es-Serahsî, el-Mebsût, V, 82, 83; es-Sabûnî, a.g.e., I, 379-380; M. Zihni, a.g.e., s. 441 vd.).