Mucize

 

Peygamberler, insanları bilgilendirirken, onlara Allah'ın emir ve ya­sak­larını iletirken ruh asaletine sahip, zihinleri aydınlık ve iç dünya­ları terte­miz kimselerle karşılaştıkları gibi, katı yürekli, küstah, edep ve terbi­yeden yoksun, cahil, kaba ve anlayışsız kimselere de muhatap olurlar. Bu nedenle zor anlar yaşarlar. Allah tarafından insanlara elçi olarak gönde­rildiklerine bazen kötü niyetin bir sonucu olarak inan­mayanlar bulun­duğu gibi bir türlü ikna olamayan iyi niyetli kimseler de bulunabilir. İşte bunları inan­dırmak ve ikna etmek için Allah'ın izniyle “Mucize” deni­len olağanüstü (belki de tabiatüstü) diyebilece­ğimiz olaylar sahnelerler.[1] Yani peygamberler, ilâhî mûcizelerle desteklidirler. Böylece Allah Teâlâ insanlara bu fır­satı da vermiş, on­lara gerekçeli olarak inanma yolla­rını açık bırakmıştır. [2]


 

[1] Bk. İmanın İlkeleri: 3) (Doğru Haber)

[2] “Perişan olan da bir gerekçeyle perişan olsun, hayat bulan da -yine- bir gerekçeyle hayat bulsun”(Enfal:  8/42)