Secdenin Toprağa Yapılması

 

Secdenin toprağa yapılması daha efdaldir. Çünkü toprakla secde organları arasında ve yine topraktan  yaratılan  Âdem’le,  yani  Âdem’in   şahsında   Allah’a   yapılan   secde arasında tatlı bir bağlantı vardır. Toprağın sahibinin  huzurunda,  topraktan  yaratılan  insan,  yine  bir gün toprağa dönecek olan kul, toprak üzerinde secde eder. Topraktan yaratanın Allah olduğunu, Allah'tan geldiğini ve tekrar Allah'a döneceğini hatırlayarak kendini  Rabb'ine daha yakın hisseder. Secde, şüphesiz ulvî bir lezzet, mü’min için  bir lütuftur.

Kul, her aynaya bakışında gururla ve beğenerek seyrettiği şerefli başını, secde ânında toprağa koymakla, menşeini / aslını hatırlayıp kendine dönmekte ve şu çok değer verdiği vücudunu değersiz bir nesneden yaratarak ona şekil ve biçim veren yüce Allah'a yönelmektedir. En güzel kul olan Rasülüllah, çoğu kez kuru ve sert toprağa, bazen de hasıra secde ederdi. Bir keresinde çamurlu ve ıslak olan zemine secde ettiğinden, mübarek başını secdeden kaldırdığında alnından çamurlu sular damladığı görülmüştü. Namaz kılıp secde eden kimse, kendisini Allah'ın huzurunda daha zelil ve hakir hissetmek için, kıymetli, süslü-püslü halı veya seccâdeler yerine; taş, toprak, hasır, tahta veya basit ve sade bir bez üzerine secde etmelidir. Çünkü Allah'ın en güzel biçimde şekillendirdiği göz ve kulakla süslediği başını, ancak böyle bir zemine koyarak Allah'a karşı kendisini küçültebilir. (4)                                           

Bu konuda ilki Huzeyfe, ikincisi Ebû Zer (r.a.)'den rivayet edilen hadis-i şeriflerde Peygamberimiz şöyle buyurur: "Bir kulun yaptığı işlerden Allah'ın en çok hoşuna giden, namazda yüzünü toprağa koyarak secde etmesidir." (Terğîb ve Terhîb, el-Münzirî, c. 1, s. 516) "Hiç biriniz namaz kılarken alnındaki tozu toprağı silmesin; çünkü rahmet onu karşılıyor." (a. g. e. 1/514)