Meleklerin Hz. Adem'e Yaptığı Secdenin Mâhiyeti

 

"Bir zamanlar Biz, meleklere 'Âdem'e secde edin' dedik. İblis hâriç hepsi secde ettiler. O, yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu." (2/Bakara, 34)

İslâm'a göre, insanların Allah'tan başkasının önünde her ne sebeple olursa olsun secde etmesi, saygı için  alnını  yere  koyması  asla  câiz  değildir.  İslâm'da  Allah'tan  başkasına  secde haram ve küfür  olduğuna  göre,  meleklerin  Hz. Âdem'e, secde  ile  emredilmesinde ayrı  bir  anlam   olması   gerekmektedir. Bu sebeple İslâm âlimleri, meleklerin Hz. Âdem'e ilâhî bir emir ile secde ettirilmesini, "tâbi olma" ve "biat" manasında anlamışlardır. Dolayısıyle meleklerin, Hz. Âdem'e secde etmeleri, ona olan bağlılığının, saygının bir nişânesi olarak görülmüştür. Bu derin saygı ve bağlılık, Hz. Âdem'in bizzat Allah tarafından "halife" olarak yaratılmasından, ilmi ile kazandığı yüksek mevkiden dolayı, meleklerin bu üstünlüğü kabullenmesi şeklinde değerlendirilmektedir. Secde ile Allah, tabiat olaylarının Allah'ın izniyle idarecisi olan melekleri, tabiattaki diğer kuvvetlerle birlikte, Hz. Âdem'e ve onun neslinin emrine tahsis etmiştir. Böylece Hz. Âdem için meleklerin yaptığı secde, bütün insanlığı kapsayacak bir mâhiyet kazanmıştır. (bkz. Elmalılı, s. 1/272).  

Meleklerin Hz. Âdem'e secdesi konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bazıları arasında yakın benzerlik bulunan bu görüşlerin başlıcaları şunlardır:

Secde, Allah için yapılmış olup, Hz. Âdem "kıble" ve "mihrâb" olarak kullanılmıştır. Bu, tıpkı mü'minlerin namaz kılarken Kâbe'yi karşılarına almaları gibidir. Namaz kılan, her ne kadar Kâbe'ye yönelse de onun secdesi Allah içindir.   Melekler, Hz. Âdem'in şahsında, Allah'a ibadet etmişler, secdeyi Hz. Âdem için değil; Allah için yapmışlardır. Dolayısıyla bu secde Alllah'tan başkasına yapılmış bir secde değildir; tam tersine Allah'ın emrini yerine getirmedir. Çünkü Rabbimiz meleklere, "Secde edin" demiş, melekler de secdeye kapanmışlardır. Bu, meleklerin denenmesi açısından bir "emre boyun eğme"dir. Kur'an bunu hatırlatıp, insanların da Allah'ın bütün emirlerine böylece itaat etmeleri gerektiğini bildiriyor.

Bu secde, her ne kadar Hz. Âdem'e bir saygı olsa da, yalnızca Allah'a bir ibadettir. Meleklerin secdesi, Hz. Yakub'un oğullarının, Hz. Yusuf'a secde etmeleri şeklinde anlaşılmış, böylece secdeden, itaat etme, boyun eğme anlamı çıkarılmıştır. Çünkü Hz. Yusuf'a yapılan secde (12/Yusuf suresi, 100) Hz. Yusuf'un emrine girerek O'nun buyruklarının dışına çıkmamak ve önünde saygı ile eğilerek onu selâmlamak şeklinde anlaşılır. Bu yoruma göre "Âdem'e secde edin", "Âdem'e boyun eğip itaat edin" demektir. (Bkz. Tabatabaî, el-Mîzan, 1/175; F. Razi, T. Kebir, 2/336)

Secdenin lügat anlamı tevâzu göstermek, üstün bir varlığın önünde saygı göstermek ve saygıyla  selâmlamak  demektir.  Secde  Hz. Âdem'e yapılmıştır, ama aynen Hz. Yusuf'a kardeşlerinin  secdesinde  olduğu  gibi, meleklerin halife Âdem'e tâzim, hürmet ve saygıyla selâmlamaları şeklindedir. Melekler, emr-i ilâhîye uyarak Hz. Âdem'e tâzim etmek suretiyle Allah'a ibadet etmişlerdir. Nasıl, insanların birbirleriyle selâmlaşmaları ve kendilerinden büyüklere değer verip saygı göstererek selâm vermeleri, zâhirde dostluk ve İslâmî edebe uymak; hakikatte Allah'a ibadet olduğu gibi, meleklerin de zâhirde Âdem'e saygıları, hakikatte Allah'a ibadettir.

Yine, cenaze namazında müslüman ölü, musalla taşına konur; önlerindeki ölüye karşı imam ve cemaat, secdesi olmayan, ama namaz adıyla isimlenen duada bulunur. Bu namaz/ibadet, nasıl ki ölüye değil; Allah'a yapılmaktadır, ama kıblede cenaze vardır ve ona karşı namaz kılınmaktadır. Aynen bu olay gibi kabul edilebilir Âdem için secde. 

Bizzat Allah tarafından yaratılmış olmasından dolayı, Allah Hz. Âdem'in şerefini yüceltmek için meleklere secde etmelerini emretmiştir. Burada secde kelimesi sembolik ve mecâzî bir anlama sahiptir. Burada Allah'ın Hz. Âdem'e bir ikrâmı olduğu gibi, bazı özelliklerinden dolayı, onun meleklerden üstün olduğu da anlatılmak istenmiştir. Ayrıca bu secde, meleklerin insan için hizmete yatkın olduklarına işaret etmekte, dolayısıyla ibadet kasdı bulunmamaktadır. (bkz. Elmalılı, 1/272)

Mevdudi, bu konuda şu açıklamayı yapar: Bu, yeryüzünü ve tüm evrenin yeryüzüyle ilgili bölümüyle ilgili meleklerin, insana baş eğip itaat  etmesinin  sembolik  bir ifadesiydi. İnsan, Allah'ın emriyle yeryüzüne halife tayin edildiği için, evrenin bu bölümünde görevli olan meleklere, Allah dilediği müddetçe, yetkileri kötüye de iyiye de kullansa insana yardımcı olmaları emredilmiştir. Bu, şu anlama gelir: "Doğru olsun, yanlış olsun, yapmak istediği her şeyde ona yardımcı olacaksınız.

Mesela namaz kılacağı veya başka iyi bir iş yapacağı zaman, kendi kapasiteniz dahilinde ona yardım etmelisiniz. Veya o hırsızlık yapmak ya da başka bir kötülük yapmak isterse, Biz onun yetkisini bu yolda kullanmasına (imtihan açısından, kendi tercihine bıraktığımız sürece) ona yardımcı olacaksınız. Fakat Biz o yetkiyi ondan aldığımızda, ona yardımcı olmayı bırakacaksınız." Bu, bir devlette üst seviyede yetkili birinin durumuna benzer. Kendi yetki sınırı içindeki tüm memurlar ona itaat ederler; fakat hükümet tarafından görevden alınınca, daha önceden itaat eden tüm memurlar artık ona itaat etmezler. Hatta hükümet emrederse onu yakalayıp hapse bile atarlar. Meleklerin de insanla aynı ilişki içinde olduğu görülüyor. Secdenin, itaat ve boyun eğmenin sembolik bir ifadesi olması muhtemeldir. Boyun eğdiklerini belirtmek için böyle bir hareketi fiziksel olarak yapmış olmaları da mümkündür. (9)   

Bu secdenin bir başka sebebi de Hz. Âdem'in mükemmel, kusursuz ve bir hikmet üzere olan yaratılışını bir kutlama, bir tebrik olabilir (A. en-Neccâr, K. Enbiya, s. 14)

Bu secde, kuşkusuz Rabbimiz'in Hz. Âdem'e ve onun şahsın da insan unsuruna bir ikramıdır. Bu değerli ikramla beraber onun meleklerden daha üstün bir makamda olduğu ortaya çıkmış ve melekler tarafından kabul edilmiştir. Hz. Âdem'e isimlerin öğretilmesi bu üstünlüğü pekiştiren bir başka özelliktir. Bu secde, Allah'ın emirlerini yerine getirmek, O'nu tesbih ve takdis etmek, O'na ibadet etmek için yaratılan meleklerin, aynı zamanda insana hizmet edebilmek üzere var edildiklerini de akla getirebilir. (10)