Şeriatlerin Esasta Birliği

 

"O size, dinden Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettigimizi, İbrâhim'e, Mûsâ'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi şeriat yaptı." (42/Şûrâ, 13). Bu âyette bütün peygamberlere vahyedilen din yasalarının ruh birliğine işaret edilmiştir. Allah; Nûh'a, İbrâhim'e, Mûsâ'ya ve İsa'ya tavsiye ettiği din esaslarını, Hz. Muhammed (s.a.s.) vâsıtasıyla müslümanlara da meşrû kılmıştır. Din Allah'a kulluk ve ibâdet yoludur. Bütün peygamberlerin getirdiği inanç prensipleri aynıdır. Öteki peygamberlere vahyedilen temel inançlar, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e de vahyedilmek sûretiyle yeni müslümanlara, tevhid ümmetlerinin yolunda gitmeleri emredilmiştir. Hz. Muhammed'e vahyedilenlerin özü, önceki peygamberlere vahyedilenlerden farklı değildir. Bütün peygamberlere ve ümmetlere dini doğru uygulamaları ve dinde ayrılığa düşmemeleri emredilmiştir.

"Senden önce hiçbir peygamber göndermemiştik ki: 'Benden başka ilâh/tanrı yoktur, Bana kulluk ediniz' diye vahyetmiş olmayalım." (21/Enbiyâ, 25) âyetinde buyurulduğu gibi bütün peygamberlere yalnız Allah'a ibâdet/kulluk yapmaları vahyedilmiştir. Zâten İslâm'ın mânâsı da Allah'a teslim olmak demektir. Bu anlamda İslâm, bütün peygamberlere gönderilen dinin adıdır, anlamıdır. Bütün dinlerin özü İslâm, yani Allah'a tapmak, yalnız O'na teslim olmaktır. Hz. Peygamber (s.a.s.): "Biz peygamberler topluluğu, baba bir kardeşleriz, dinimiz birdir." (Buhârî, Enbiyâ 48; Müslim, Fedâil 145) buyurmuştur.

Mâide sûresinin 48. âyetinde her ümmet için bir şeriatın, yani hukuk sisteminin, bir davranış tarzının belirlenmiş olduğu bildirilmektedir. Bu şeriatlerin hepsi tevhid temeline dayanır. Fakat hukuk ve ibâdet şekillerinde farklar olması doğaldır. Toplumların ihtiyaçlarına göre gönderilen şeriatlerde tedrîcî değişiklikler yapılmıştır. Öndeki şeriatlerde haram olan bazı eylemler, sonraki şeriatte helâl kılınmış veya bunun tersi olmuş, gerekli şartları ortadan kalkan bazı hükümler neshedilmiştir (Nesh, şeriatlar arasında olur). Ancak inanç esasları hepsinde birdir.