Elindeki nimeti takdir eden kişi; çevrenin tutum ve karşı çıkmasına aldırmamak, ne pahasına olursa olsun her hal ü kârda nimeti elden çıkarmamaya dikkat göstermek görevindedir. "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Beraberinde bulunan, putperestliğe tevbe etmiş kimseler de doğru hareket etsinler. Aşırı gitmeyin. Doğrusu Allah yaptıklarınızı görür." (11/Hûd, 112) ayeti bize bu gereği hatırlatmaktadır. Eldeki nimetin kıymetini çevrenin ilgi ve tepkisine göre ölçmeye kalkışmanın sonu, çoğu kez mahrumiyettir. Böyle davranılabildiği sürece çevredeki sapıkların pek bir zararı dokunmaz. "Ey insanlar,siz kendinize bakın; siz doğru yolda olduğunuz takdirde sapan dalaletteki kimse size zarar veremez!" (5/Mâide, 105).
Sırat-ı müstakimdeki düşman Şeytan; o yoldan alıkoyamayacağı kulların varlığını itiraf ederken onları şöyle vasfetmektedir: "Ancak içlerinden kendilerine ihlas verilen kulların hariç." (15/Hıcr, 40) Bu ayet de göstermektedir ki, imanının ve yolunun değerini iyi ve tam takdir edebilmek; eldeki nimetlere sahip olmaya devam etmek için ilk ve vazgeçilmez şarttır. Aksi halde nimetin elden çıkmasıyla karşılaşmak bahtsızlığı kalır geriye.