c- Ekin ve Meyvelerinin Helâk Edilmesi:

 

Ekin ve meyvelerinin de yok edilmesi, Allah’ın nankörler hakkındaki sünnetlerinden biridir. Nankörlerin cezası bir değildir. Korku ve açlıkla, evlerinin yıkılması ve helâk edilmeleri şeklinde olabileceği gibi, ekin ve meyvelerinin yok edilmesi tarzında da olabilir. Bazen bütün bu cezalar toplanabilir de. Bazen yalnız bir ceza iner, tevbekâr olurlar, diğer cezalar da başlarına gelmez. Kâmil hikmet sahibi Allah’tır; dilediğini yapar. Allah’ın Sebe’ halkına verdiği ceza da, nankörlerin ekin ve meyvelerini yok etmesi türünden bir cezadır.

“Andolsun, Sebe’ (oğulları)nın oturdukları yerlerde de bir ibret vardır: (O meskenler,) sağdan, soldan iki bahçe (ile çevrili idi. Onlara): ‘Rabbinizin nimetinden yiyin de O’na şükredin! Hoş bir memleket ve çok bağışlayan Rabb!’ (denilmişti). Ama şükürden yüz çevirdiler; bu yüzden üzerlerine Arim selini gönderdik; onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde biraz da sedir ağacı bulunan iki (harap) bahçeye çevirdik. Nankörlük ettiklerinden ötürü onları böyle cezalandırdık; Biz nankörden başkasını cezalandırır mıyız?” (34/Sebe’, 15-17)

Bu âyetler, Sebe’ halkı hakkında inmiştir. Sebe’, Yemen’de Me’rib isminde bir şehirde yaşayan kavmin ismidir. Bu şehir, Belkıs’ın başkenti idi. Kurucusu Sebe’ olduğu için, belde ve halkı onun adıyla anılmıştır. Âyetlerin ifade ettiği gibi, buranın halkı, ülkelerinde nimet ve bolluk içindeydiler. Rahat bir yaşantıları vardı. Rızıkları, ekin ve meyveleri çoktu. Allah onlara, kendisini birlemek ve kendisine ibadet etmek suretiyle nimetlerine şükrederek verdiği rızkını yemelerini emreden peygamberler gönderdi. Onlar Allah’ın dilediğince böyle kaldılar. Daha sonra, emr olundukları şeylerden yüz çevirdiler. Tevhidden, yalnız O’na ibadet etmekten, nimetlerine şükretmekten vazgeçtiler. Allah da onlara “arîm” gönderdi. Arîm, şiddetli yağmurun sebep olduğu sel demektir. Allah böylece topraklarını, ekin ve meyve bahçelerini su altında bıraktı. Sonra da meyveli bahçelerinin yerine meyvesi acı bahçelerle dikenli acı ılgın ağaçları verdi. Sonra, Cenâb-ı Hak, başlarına gelen cezayı açıklayarak, bunun, Allah’ın verdiği nimetlere nankörlük etmelerinin bir cezası olduğunu ifade buyurdu. Zaten, ancak Allah’ın nimetlerine nankörlük edenler cezaya çaptırılır.[1]  


 

[1] Abdülkerim Zeydan, İlâhi Kanunların Hikmetleri, s. 263-266.