MÜSLÜMANLARIN TEVESSÜL KONUSUNDA SAPMALARININ NEDENLERİ

 

1) Taklit

 

Taklit, bir kimsenin sözün delilini bilmeden kabul etmek, delilsiz görüş bildirenin tarafına geçmektir. Mukallid ise delilini bilse de bir kimsenin görüşünü aksi ispatlansa bile kabulde ısrarcı olandır. Taklidin ilim olmadığı konusunda ilim ehli arasında ayrılık yoktur. Dolayısıyla mukallid bir kimse de alim olarak nitelenmez. Allah taklidi kınamış ve birçok âyette ondan sakındırmıştır.

«Onlara ‘Allah’ın indirdiğine ve Resûl’e gelin’ denildiğinde ‘Bize babalarımızdan gördüğümüz yeter’ derler. Ya babaları bir şey bilmeyen, doğru yolda bulunmayan kimseler idiyse?!» (Mâide, 5/104)

Bu kimseler bağnazca babalarını taklit etmişler, Allah’ın hidâyetinden yüz çevirmişlerdir. Bir de derler ki: Biz size gönderileni inkâr ederiz. Allah onları şöyle tanımlar:

«Allah katında canlıların en şerlisi sağır, dilsiz ve bir şeye akıl erdiremeyenlerdir.» (Enfâl, 8/22)

Allah, daha sonra onları İbrahim’e aleyhi’s-selâm verdikleri cevaptan ötürü ayıplar.

«(İbrahim, kavmine) Şu tapmakta olduğunuz heykeller nedir? Dediler ki: «Babalarımızı onlara tapar bulduk.» (Enbiya, 21/52)

«Âlimlerini ve rahiplerini Allah’tan başka rabler edindiler.» (Tevbe, 9/31)

Huzeyfe b. Yemân radıyallahu anh bu âyet hakkında şöyle der: «Allah’ı bırakıp da bu kimselere tapmadılar. Ancak helâl kıldıklarını helâl, haram kıldıklarını da haram bildiler.»[1]

Dolayısıyla helâl - haram tayin etmede Allah ve Resûllerini bırakıp bu kimseleri yetkili tanıdılar.

Selef âlimleri ve müçtehid imamlar da radıyallahü anhüm taklitten sakındırmışlardır. Zira taklit, ayrılık ve Müslümanlar safında zayıflık nedenidir. Birlik, tâbi olmada ve ihtilâf durumunda Allah ve Resûlü’nün görüşüne yönelmededir. Bu nedenle Sahabeyi tüm meselelerde tek bir kişiyi otorite bilip taklit ederken göremiyoruz. Dört İmam da radıyallahu anhüm görüşlerinde bağnaz davranmamıştır. Kendilerine hadîs ulaşınca görüşlerinden dönmeyi bir fazilet bilmişlerdir. Ayrıca kullandıkları delilleri bilmeksizin kendilerinin taklit edilmesini de yasaklamışlardır. Taklitten sakındırma konusunda onların sözlerine kulak vermek gerekir.

 


 

[1] Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, cilt 10, shf. 174.