Âmâ hadîsi de bu türdedir. Bir âmâ Allah Resûlü’ne gelerek: «Gözlerimi açması için Allah’a dua et,» deyince Allah Resûlü «Dilersen dua edeyim, dilersen bu duruma sabret. Ancak sabır senin için daha hayırlıdır,» diye karşılık verir.[1] Âmâ, «Dua et,» diyerek isteğini yineler. Bunun üzerine Allah Resûlü ona güzel bir şekilde abdest alarak iki rekât namaz kılmasını ve şöyle dua etmesini emreder. «Allah’ım! Rahmet peygamberi olan Peygamberin Muhammed’le sallallahu aleyhi ve sellem sana yöneliyor, senden istekte bulunuyorum. Ey Muhammed! Şu ihtiyacımın giderilmesi için seninle Rabbime yöneldim. Allah’ım! Peygamberini bana şefaatçi kıl.» Adam denileni yaptı ve gözleri açıldı.[2]
Hadîsin anlamı açıktır. Âmâ, Allah Resûlünden sallallahu aleyhi ve sellem kendisi için dua etmesini istemiştir. Aynı zamanda Resûlü’nün duasını kabul etmesi için Allah’a da dua ederek «Allah’ım! Peygamberini bana şefaatçi kıl» demiştir.
Anlaşılacağı üzere âmânın tevessülü, Allah Resülü’nün ne makamı, ne de zatı ile olmuş değildir. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem ona bu şekilde öğretmeyip yukarıdaki duayı öğretmiş ayrıca kendisi de onun için duada bulunmuştur.
Birinin makamıyla tevessülde bulunanlara, hadîste delil olabilecek bir durum söz konusu değildir. Hadîs, bilakis meşru tevessüle delildir. Zira sâlih kimsenin duası söz konusudur. Cahil kimseler, Allah Resûlü’nün sallallahu aleyhi ve sellem hadîste geçen şu sözünü görmezden gelmektedirler.
«Dilersen senin için dua ederim» Ayrıca âmânın «dua et» sözü de dikkatlerinden kaçmış görünmektedir.