Tüm bunlardan zatlar ile tevessülün meşru olmadığı anlaşılmaktadır. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem ile tevessül ise Muhammed b. Sâlih el-Useymin’in belirttiği gibi üç kısımdır.
a) O’na iman ve bağlılık ile tevessülde bulunmak. Bu, sağlığında caiz olduğu gibi vefatından sonra da caizdir.
b) Duasıyla tevessülde bulunmak, ondan dua istemek. Bu, sağılığında caizdir ancak vefatından sonra caiz olmaz. Zira ölmüş kimseden dua istenmez. Bu caiz olsaydı Hz. Ömer, Abbâs radıyallahu anhüma ile tevessülde bulunmaz, kabre gelerek Allah Resûlü’nden duâ talep ederdi.
c) Allah katındaki makam ve mevkii ile tevessülde bulunmak. Bu, ne sağlığımda ne de vefatından sonra caiz değildir. Zira bu kişinin amelinden olmadığı için istenilen amaca ulaştırmaz. Dolayısıyla «vesile» kavramının kapsamı dışındadır.
Birisi, «Allah Resûlü’nün sallallahu aleyhi ve sellem kabrine gelip benim için istiğfarda bulunmasını ve Allah katında bana şefaat etmesini istesem bu caiz olur mu?» şeklinde bir soru yöneltse verilecek cevap «Caiz değildir.» olacaktır. Bunun üzerine «Allah şöyle buyurmuyor mu?» diyerek Şu aşağıdaki âyeti okusa:
«Nefislerine zulmettiklerinde sana gelip Allah’tan bağışlanma dileselerdi Resûl de onlar için bağışlanma dileseydi Allah’ı, tevbeleri çokça kabul eden, merhametli bulacaklardı.» (Nisâ, 4/64)
Ona, «Evet. Allah böyle söylüyor. Ancak dikkat edilirse (zulmettiklerinde) diyor. Buradaki (iz) Arapçada geçmiş zaman zarfıdır. (İz) yerine gelecek zaman bildiren (iza) zarfı kullanılsaydı, anlam (zulmederlerse) olacaktı ki bu durumda Allah Resûlü’nün sallallahu aleyhi ve sellem vefatından sonrası için de bağışlanma isteme söz konusu olabilecekti. Ancak (iz) kullanılmak suretiyle bağışlanma isteği Allah Resûlü’nünn sallallahu aleyhi ve sellem yaşadığı dönem ile sınırlanmış olmaktadır.
Ayrıca Allah Resûlü’nün belirttiği gibi şu üç şey haricinde ölmüş kimsenin amel defteri kapanır. «Sadaka-i Cariye, faydanılan ilim ve kendisine duâ eden salih bir evlât.[1] Dolayısıyla ölmüş bir kimsenin başkası için bağışlanma talebinde bulunması mümkün değildir. Kaldı ki amel defteri kapanmış olduğundan kendisi için bile bağışlanma isteyemez.[2]