8) Aslı Olmadığı Gibi Dinin Asıllarına Aykırı Gelebilen Zayıf, Uydurma Hadîs Ve Eserlerle Amelde Bulunmak.

 

Örnek olarak böyle birkaç hadîsi ele alabiliriz.

a) «Makamımla tevessülde bulunun. Allah katında makamım büyüktür.»

Bu hadis, Allah Resûlü’ne sallallahu aleyhi ve sellem bir iftiradır. Güvenilir hadîs kitaplarında böyle bir rivayete rastlamak mümkün değildir.

Muhaddis Elbanî radıyallahu anh şunları der. «Şüphesiz Allah katında Resûl’ün makamı büyüktür. Allah, Kitabında Musa’yı aleyhi’s-selâm Allah katında itibarlı biriydi[1] diye nitelemiştir. Bilindiği gibi Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Musa’dan aleyhi’s-selâm daha üstündür. Şüphesiz Rabbi katında ondan daha değerlidir. Ancak bu, makamıyla tevessülü gerektirmeyen başka bir durumdur.

Bu durumdan dualarının kabulü için makamıyla tevessül edilebileceğini çıkaranlar şüphesiz mantık kurallarının yardımıyla böyle bir sonuca varmaktadırlar. Oysa bu gibi konular mantık kurallarının işlemediği gaybî konulardır. Kesinlikle delil niteliği taşıyabilecek sahih nakl ihtiyaç vardır.[2]

b)Adem işlemiş olduğu günahtan dönünce dedi ki: «Ya Rab! Muhammed hakkı için beni bağışlamanı diliyorum.» Allah da ona şöyle karşılık verdi: «Ey Adem! Daha onu yaratmadığım halde Muhammed’i nereden bildin?» Dedi ki:«Ya Rabi! Beni elinle yaratıp ruhundan üfleyince başımı kaldırdım. Arşın direklerinde Lâ ilâhe İllallah Muhammedu’r-Resûlullah sözünü yazılı gördüm. Bildim ki sen ancak en çok sevdiğin kimseyi adının yanında anarsın. Bunun üzerine Allah: «Seni bağışladım» buyurdu ve ekledi: «Muhammed olmasaydı seni yaratmazdım.»[3]

İmam Zehebî radıyallahu anh  «Mizan»da, «Bu, batıl ve uydurma bir haberdir,» der.

c) «Kim evinden namaz için çıkıp «Allahım! Sen’den isteyenlerin hakkı için Sen’den isterim. Ne bir kötülük ne de zulüm için evden çıkmadım. Şu gidişim hakkı için Sen’den isterim,» derse Allah ondan razı olur ve bin melek onun için istiğfarde bulunur.»[4]

İbn Teymiyye ve Zehebî bu hadîsi zayıflatmıştır.

d) «Darda kaldığınızda kabir ehline başvurun.»

İbn Teymiyye der ki: «Bu hadîs, Allah Resûlü’nün hadisini bilenlerin icmâı ile O’na iftira edilmiş bir yalandır. Hiçbir âlim böyle bir sözü hadîs olarak nakletmemiştir, hiçbir güvenilir hadîs kitabında da böyle bir hadîs yoktur.[5]

e) «Öldüren ve dirilten daima diri ve ölümsüz olan Allah! Anam Fatıma binti Esed’i bağışla. Sorguda hüccetini telkin et. Peygamberinin ve benden önceki peygamberlerin hakkı için girdiği yeri geniş kıl. Sen, merhametlilerinin en merhametlisisin.»[6]

Hadîs zayıftır.

f) «Hayatım sizin için hayırlıdır. Konuşursunuz, sizinle konuşulur. Vefatım da sizin için hayırlıdır. Bana amelleriniz arz olunur. Hayır görürsem Allah’a hamdeder, şer görürsem sizin için Allah’tan bağışlanma dilerim.»[7]

Elbanî, bütün rivayet yollarıyla zayıf olduğunu söyler.

g) «Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem sabahladığında muhacirlerin fakirleri ile Allahtan yardım isterdi.»

Hadîs, mürseldir, zayıftır.

h) «Ömer zamanında insanlara kıtlık isabet etti. Adamın biri Allah Resûlü’nün kabrine gelerek: «Ey Allah’ın Resûlü! Ümmetin için Allah’tan yağmur iste, helâk oldular,» diye seslendi. Adama rüyasında, «Ömer’e git...» denildi.»[8]

Hadîs zayıftır.

ı) Ebû’l-Cezvî’den rivayet edilmiştir ki: «Medine halkı şiddetli bir kıtlığa uğradı. Hz. Âişe’ye gelip şikayette bulundular. Hz. Âişe onlara, «Peygamberlerin kabrine bakın ve göğe doğru kabrinde bir delik açın, böylece gök ile arasında tavan bulunmasın,» diye tembihte bulundu. Ravî der ki «Bunu yaptılar. Öyle yağmur yağdı ki otlar yeşerdi; develer semizledi; çatlayacak hale geldi. Bu sene «Bolluk senesi» olarak nitelendi.»[9]

Senedi delil olmayacak kadar zayıftır.

j) Ali b. Meymun’dan rivayet edilmiştir ki: «Şâfiî’yi şöyle derken işittim: «Ben, Ebû Hanife ile teberrük etmekteyim. Her gün kabrine gelir, onu ziyaret ederim. Kabrine vardığımda bir hacetim varsa iki rekât namaz kılar, kabri başında Allah’tan bu hacetimin giderilmesini dilerim. Çok geçmeden dileğim yerine gelir.»[10]

Bu rivayet bâtıldır. İbn Teymiyye bu kıssa hakkında şöyle der:

«Bu yalandır. Nakil ilmini bilen yanında yalan oluşu gün gibi açıktır. Şâfiî Bağdad’a geldiği vakitler Bağdad’da dua etmek için gidilen bir kabir mevcut değildi. Bu bid’atler Şâfiî’nin çağında ortaya çıkmamıştır. Şâfiî, bilindiği gibi Hicaz’ı Yemen’i, Şam’ı, Irak’ı ve Mısır’ı gezmiş, peygamberlere, sahabelere, tâbiîlere ait pek çok kabir görmüştür. Şüphesiz bu kabirlerin sahipleri Ebû Hanife ve benzeri âlimlerden çok daha üstündür. Bu durumda Şâfiî niçin başka yerde değil de sadece onun kabri başında duada bulunsun?!»

Sonra Ebû Yusuf, Muhammed, Züfer, Hasan b. Ziyad ve çağındaki birçok Ebû Hanife talebesi, ne onun ne de başka birinin kabri başında dua etme ihtiyacı duymamışlardı. Ayrıca Şâfiî’nin fitne korkusuyla kabirlere tazimde bulunmayı kerih gördüğünü daha önce zikretmiştik.

Bu gibi rivayetleri akıldan ve dinden nasibi olmayanlar uydurmaktadır. Bu hikâyelerde anlatılanlar meçhul, aslı - astarı bulunmayan şeylerdir.»[11]

Bid’at ve heva ehlinin kendine delil kıldığı zayıf, uydurma ve yalan rivayetlerden örneklediğimiz bunlardır.

 


 

[1] Ahzâb, 33/69.

[2] Silsiletü’l-Ehadîs ed-Daife ve’l-Mevdua; Rakam (22) Ayrıca Tevessül ve Vesile, İbn Teymiyye Makamla tevessülü inkâr edenin makamı da inkâr ettiğini sanmak büyük hatâdır. Bu, sadece bid’ati inkârdır.

[3] Silsiletü’l-Ehadîs ed-Daifa ... Rakam (25). Elbanî,

[4] Silsiletü’l-Ehadîs ed-Daifa ... Rakam (24). Elbanî.

[5] Tevessül ve Vesile, İbn Teymiyye.

[6] Elbanî, Silsile.

[7] Bezzer, Müsned. Elbanî, Silsile’de (Rakam - 975) zayıflamıştır.

[8] Elbanî, Tevessül, shf. 131.

[9] Elbanî, Tevessül, shf. 140.

[10] Elbanî, Silsile, Rakam (22)

[11] İbn Teymiyye,. İktidâus-Sırati’l-Müstakîm, shf. 165.