1) Meşru Olan Tevessül:

 

1- Allah’ın yüce isimleriyle veya O’na ait sıfatlarla vesile aramak. Rabbimiz A’raf sûresinin 140. âyetinde, kendi isimleriyle dua etmemizi söylüyor. Öyleyse, ‘Allah’ım, senin rahmetinle, lütfunla, ilminle, vb. Muhammed’e olan sevginle, bağışlanma istiyorum’ gibi dualar meşrudur. Islâmın temellerinden biri, Rasûlüllah’a iman ve O’na itaat etmektir. O’na itaat etmek Allah’a itaat etmektir. (Nisa, 80) Peygambere itaat ederek Allah’a tevessül etmek farzdır ve iman bu itaatle tamamlanır.

2- Dua edenin işlediği salih bir amelle tevessülde bulunması. Âl-i Imran Sûresi 16. ve 53. âyetlerinde buna işaret vardır. Bir hadiste geçtiği gibi, bir mağarada, mağaranın ağzını kapatan bir kaya sebebiyle  mahsur kalan üç kişi işledikleri salih amelleri anlatarak Allah’tan yardım istediler ve mağaradan kurtuldular. (Müslim, Zikir ve Dua 27, Hadis no: 2743, 4/2099. Buharí, Nesâí, nak. N. el-Bâni, Tevessül-Çeşitleri Hükümleri, s 53. Ş. Isl. Ans. 6/346)

3- Salih bir insanın duasıyla tevessülde bulunmak. Rasûlüllah’ın duası ve şefaatıyla ‘tevessül’de bulunmak ta caizdir. Müslümanlar O’nun sağlığında duasıyla, Kıyamet gününde de O’nun şefaatıyla tevessül ederler. Bazı kimseler Peygamberimize gelerek kendileri için yağmur duası yapmasını iştemişlerdi. O da onlar için dua etmişti. (Buharí, nak. El-Bâni, Tevessül, s: 58, Ş. Isl. Ans. 6/346) Peygamberimizin vefatından sonra başta Hz. Ömer olmak üzere bazı sahabeler Hz. Abbas’a giderek onun kendileri için dua etmesini istemişlerdir. Burada kastedilen Peygamberimizin duası ve şefaatıdır. (nak. Ibni Teymiyye, Tevessül, s: 252) Peygamberimiz kör bir adama dua öğreterek bu dua ile tevessül yapmasını söylemiştir. (Ş. Isl. Ans. 6/346) [1]


 

[1] Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 467.