3) Şirk Olan Tevessül:

       

Allah’ın dışında  başka kişilerden, ölülerden, mezarlardan, yatırlardan, şeyhlerden ve somut veya soyut putlardan, Allah’tan istenebilecek şeyleri onlardan istemek, bu anlamdaki sıkıntıların onlar tarafından giderilmesini beklemek Tevhid inancına aykırıdır. Allah’tan istenebilecek bir şey kesinlikle ne sağ ne de ölmüş kullardan istenir. Ölmüş kişilerin kendisi için Allah’a dua etmelerini istemek te aynıdır. Bilindiği gibi ölenlerin böyle şeylere güçleri yetmez. Çünkü dünyada iken fani ve gücü çok sınırlı olan insan, öldüktan sonra çürüyüp toprak olur. Kendisine bile bir  hayrı olmayan kemiklerin, dirilere ne faydası dokunabilir? Ölmüşlerden medet umanların bu anlayışlarını anlamak mümkün değildir. Böyle bir tavır Allah’a ortak koşmaktır ve Islâmla bağdaşmaz.

Ibadette ve duada zaten aracı olmaz. Islâm inancı buna izin vermemektedir. Ibadetlerinde herhangi bir şeyi, ölmüşleri  veya putlarını aracı kılanlar, onlarla Allah’a yaklaşmak isteyenler müşriklerdir. Onlar, Allah’ın dışındaki bir takım varlıklardan, ya da tanrı edindikleri şeylerden istekte bulunurlar, onlara dua ederler. Bir kulun Allah’tan istemesi gereken şeyleri onlardan isterler. Şüphesiz bütün bunlar şirk olan ‘tevessül’ yollarıdır.                     Kur’an şöyle diyor: “De ki: Allah’ı bırakıp da O’nun yerine kendinize ilâh edindiklerinizi çağırın yardımınıza. Onlar sizin herhangi bir sıkıntınızı gideremeyecekleri gibi, size gelecek herhangi bir belayı da savamazlar.” (İsra, 56)

Dua ve ibadette bir başka varlığı aracı koyma sapıklık olduğu gibi buna ihtiyaç ta yoktur. Tekrar edelim ki Allah (cc) kullarına, kendilerinden daha yakındır. Dua veya ibadet edenin duasını işitir, ibadetini bilir ve karşılığını verir. Ihlasla ibadet edenlerden haberi vardır  ve onların yaptıkları salih amellerin mükâfatını fazlasıyla onlara geri öder. (Bakara, 186) Ebu Hureyre (ra) Peygamberimiz (sav) şöyle dediğini rivâyet ediyor: “Allah (cc) buyuruyor ki: ‘Ben kulumun Beni zannı ile beraberim. Bana dua ettiği (zaman da) onun yanındayım.” (Müslim, Zikir 19, Hadis no: 2675, 4/2067) [1]

 


 

[1] Ahmet Kalkan, İslam Akaidi: 468. Hüseyin K. Ece, İslam’ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları: