‘Keleme’ kökünden gelmektedir. Aynı kökten gelen ‘el-kelmü’, duyulan, algılanan etkidir. Bu etkilenme ya duyularla olur, ya da gözle olur.
Aynı kökten gelen ‘kelâm’ kulakla algılanan ve etkisi olan, ‘kelm’ ise etkisi bedende duyulan şeydir, yani yara demektir. ‘Kelleme’, konuşma, kelime ile etki bırakma anlamlarına gelmektedir.
‘Kelime’ sözlükte; bir anlam ifade eden söz demektir. Bu da isim, fiil veya harf şeklinde olabilir. ‘Kelime’ kavramının yukarıda geçen kök anlamıyla yakından ilgisi vardır. Her sözün karşıdaki insan üzerinde iyi veya kötü bir etkisi vardır. Kötü söz, karşıdaki kişi üzerinde derin etkiler, silinmez izler bırakabilir. O yüzden ‘dil yarası kılıç yarası gibidir’ denmiştir.
‘Kelâm’ kelimelerden meydana gelir. Kelime ise anlam ifade eden düzenli sözdür. Kişinin meramını dile getirmisine aracı olur.
Kelimenin çoğulu ‘kelim’ veya ‘kelimât’tır.
Ağızdan çıkan veya kağıtlara harf halinde yazılan sözler, kişinin meramını ve niyetini ortaya koyarlar. Kişi bir şeyi tasarlar, düşünür, biçimlendirir ve onu harflerden oluşan kelimeler halinde ortaya koyar.
Harflerle yazılan sözler, ağızdan çıkan sözün veya düşünülen anlamların kendisi değil, onları bize hatırlatan şekillerdir. Biz o şekillerden, yani harflerden ve kelimelerden kasdedilen anlamı bulmaya çalışırız.
Tıpkı bunun gibi, evrendeki her şey Allah’ın ‘ol’ emriyle yarattığı ‘kelimeleri’dir. Biz evrendeki bu kelimelerle Allah’ın varlığını ve yüce kudretini anlarız. Evrendeki ‘kelimeler’ Allah’ın Rabliğinin bir yansımasıdır. Allah’ın ezelí bilgisi, yaratılan bu ‘kelimeler’le varlık halinde ortaya çıkmaktadır.
Allah’ın âyetleri (kelimeler) Kelâm’ı, yani Kur’an’ı oluştururlar. Kur’an’ın açılmış bir biçimi olan evren içindeki her varlık Allah’ın kelâmı, yani ‘ol’ emrinin sonucudur. [1]