İlah Olmanın Vasıfları

 

Şüphesiz yasa koyanın, yasaların elverişli olması için hakim olması, hikmet sahibi olması gerekir. Yine haklarında yasalar koyduğu beşerin hallerini çok iyi bilmesi gerekir ki koyduğu yasalar onların tabiatına ve hallerine uygun olsun. Yine işlerin gizliliklerini bilmesi için Latif (işlerin gizliliğini bilen) olması gerekir. Koyacağı yasaların şimdi ve gelecekte de zarar doğurmaması için yasaların yaptığı işleri bilmesi lazımdır. İnsanların fıtratını çok iyi bilmesi lazımdır.

Şimdi soralım; beşeriyetten kim bu özelliklere (ilahlık vasfına) sahip olabileceğini iddia edebilir?

“Deki; siz mi daha çok biliyorsunuz, yoksa Allah mı?” (Bakara: 2/140)

“Hüküm ancak Allah’a aittir. O da kendinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir.” (Yusuf: 12/40)

“Hüküm O’nundur ve siz ancak ona döndürüleceksiniz.” (Kasas: 28/88)

“Yoksa onlar cahiliyet idaresini mi arıyorlar? İyi bir topluma göre, hükümranlığı Allah’tan daha güzel kim vardır.” (Maide: 5/50)

İlahî sistem/kanun ile beşerî sistem/kanunun kıyasına geçebiliriz artık. Görelim bakalım insanın fıtratına ilahî kanun mu güzel hitap ediyor yoksa beşerî sistem mi?

İlahî sistem; kişinin toplumda ahlaklı yaşamasını isteyerek fıtratına uygun tavsiyelerde/emirlerde bulunur ve o kişiye;

a) “... ve yalan söylemekten de kaçının” (Hacc: 22/30) der ve yine kişinin malını da korumak için, mal emniyeti için; hırsızlığı önlemek için;

b) “Ey iman edenler, mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin” der. (Nisa: 4/29)

Yuvaların dağılmaması için beşerî sistemin bir çok alanlarda serbest bıraktığı, hatta kendisinin insanlara teşvik ettiği şeytanî oyun olan kumarın kötülüğünü anlatır ve sonra yasaklar.

c) “Ey iman edenler, şarap (içki), kumar, putlar ve fal okları şeytanın pis işlerindendir. Artık bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide: 5/90)

“Muhakkak ki şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin bırakmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?” (Maide: 5/91)

Yine ilahî sistem; Alkolün insan fıtratına ters olduğunu, uyuşmadığını, huzur bozduğunu, yuva yıktığını ve birçok zararlar verdiğini bildiği için bir önceki ayette geçtiği gibi yasaklar.

İlahî sistem; insanların tembelliğe alışıp haksız kazanç yapmamasını emreder. Çoğumuz da şahitiz ki elini faize uzatan nice eller, kollarını alamamış, ocaklar sönmüş, iflaslar baş göstermiş, borçtan dolayı intihar vakaları artmıştır. İşte ilahî sistem yine kişinin maddî ve maneviyatını düşünerek;

“İnsanların malları arasında artış göstersin diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz.” (Rum: 30/39) diyerek faizi yasaklar.

Yine ilahî sistem yani İslam; kişinin namusunu düşünerek, toplumda namuslu ve ahlâklı bir şekilde yaşanabilmesi için kişiyi fuhşa sürükleyen tüm kanalları tıkayıp yasaklama getirir.

Okuyoruz;

“Mü’min erkeklere söyle; “Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, mahrem yerlerini de korusunlar, böylesi onlar için daha temizdir.”

“Mü’min kadınlara da söyle; Gözlerini (haramdan) sakınsınlar. Mahrem yerlerini korusunlar, dışarıda kendiliğinden görünen kısmı hariç, süslerini göstermesinler...” (Nur: 24/30-31)

“Zinaya yaklaşmayın. O cidden hayasızlıktır, kötü bir yoldur.” (İsra: 17/32)

İlahî sistem insanların namusunu düşünerek böyle güzel tavsiye ve emirler buyururken beşerî sistem tam tersini yaparak kişinin ve toplumun hayasını rafa kaldıracak programlar hazırlarlar.

Güzellik yarışmalarıyla, reklamlarda ürün tanıtımlarıyla, Tv dizileriyle, ahlâksız filmleriyle, çirkef basın ve yayın yoluyla ahlâkı bozarak insanları bedenî zinaya teşvik için zina evleri açarlar. İlahî sistemin yasakları beşerî sistemde serbesttir.

Kısaca özetlersek;

• İlahî sistemde içki yasak

- Beşerî sistemde içki serbest

• İlahî sistemde kumar yasak

- Beşerî sistemde kumar serbest

• İlahî sistemde zina yasak

-Beşerî sistemde zina serbest

• İlahî sistemde faiz yasak

- Beşerî sistemde faiz serbest

• İlahî sistem rüşveti yasaklar

- Beşerî sistem rüşveti teşvik etmeye zorlar.

• İlahî sistemde adalet sözkonusudur. Peygamberler dahi ilahî kanunların dışına çıkamaz.

- Beşerî sistemde aristokratların dokunulmazlığı vardır.

• İlahî sistem kişinin ahiretini düşünerek tavsiyelerde bulunur. Maneviyat ağırlıklıdır.

- Beşerî sistemde ise tamamen dünyadır. Ahiret mevzu bahis değildir.

• İlahî sistem evrenseldir. Dünyadaki tüm insanları muhatap alır.

- Beşerî sistem değişkendir. Dünün ceza kanunu, bugün çok komik duruma düşebildiği için sürekli değişken olup muhatabı sınırlıdır.

İlahî sistemle beşerî sistemi kısaca tanıdıktan sonra artık çok rahat bir şekilde şöyle diyebiliriz;

İlahî sistemi benimseyen bir şahsın ilahı Allah;

Beşerî sistemi benimseyen bir şahsın ilahı ise kanunları hazırlayan ve sistemdir.

Şimdi;

Lâ ilâhe illâllah diyen bir insan tüm beşerî sistemleri ret ediyor, kabul etmiyor. Lâ ilâhe illâllah demekle yerde ve gökte hakim ancak ve ancak Allah’dır diyor. Kanunları Allah belirler ve bunu da Kur’an ve Sünnette belirtmiştir diyor. Yine Lâ ilâhe illâllah diyen bir insan İslam dinini benimsemiş oluyor. İslam dinini benimsemekle de haliyle ilahî kanunları kabullenmiş oluyor.

Sonuç olarak;

Beşerî sistemi benimseyen bir insan günde bir milyon kere de Lâ ilâhe illâllah dese, bir milyon rekat namaz da kılsa, her sene hacca da gitse, yüzlerce cami yaptırıp hatimler de indirse, kurbanlar da kesse ve kestirse, her cenaze töreninde de bulunsa, 365 gün oruç da tutsa, günde bin kere Kur’an’ı öpüp başına da koysa;

O şahıs için Lâ ilâhe illâllah demenin hiç bir faydası yoktur. Çünkü o şahıs ikinci bir ilâhı benimsemiştir. Adına ilah demese bile.

Allahû Teala ikinci bir ilahı kabul etmez. Kendisine ikinci bir ilah edineni hiç bağışlamayacağını Kur’an’ın çeşitli surelerinde bildirir.

Okuyalım;

“Doğrusu Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Ondan başkasını da dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse şüphesiz büyük bir günahla iftira etmiş olur.” (Nisa: 4/48)

Allah (c.c.) ile beraber ikinci bir ilahı benimsemek, Allah’a ortak koşmak (şirk) anlamına gelir. Tabi bu da Allahû Teala’ya hem iftira hem de büyük hakaret olur.

Soralım bakalım;

Neden Allah’a şirk koşmak affedilmiyor da diğer günahlar affediliyor?[1]

Hemen cevaplayalım.

Bir baba düşünün; çocuklarını büyütüyor, onların yetişmesi için gecesini gündüzüne katıyor, evladı belirli bir yaşa geldiğinde de sıradan bir vatandaşa baba diyor... Başkasına “baba” diyen bir evladı hiç bir baba (kaldıramaz) affedemez. Babaya yapılan en büyük haksızlık bu olsa gerek diye düşünüyorum.

- Yine soralım bakalım;

- İnsanları yoktan kim var etti?

- Allah (c.c.)

- İnsanlara göz, kulak, akıl ve cinsiyeti kim verdi?

- Allah (c.c.)

- İnsanların rızıklanmaları için gökten yağmuru kim indirdi?

- Allah (c.c.)

Yine insanların rızıklanmaları için sebze ve meyveleri topraktan kim bitirdi?

- Allah (c.c.)

İnsanların çalışabilmesi ve ısınabilmesi için güneşi kim ateşe verdi. (Güneşi yarattı)?

- Allah (c.c.)

İnsanların gıdalanması için eti yenilen hayvanları; yük taşımak için katır, eşek, at ve deveyi kim yarattı?

- Allah (c.c.)

Taze balık yememiz için denizi adeta buzdolabına kim çevirdi?

- Allah (c.c.)

Gece dinlenilmesi için güneşi kim sakladı?

- Allah (c.c.)

İnsanların rahatça yaşayabilmesi için “his”lerle[2] kim donattı?

- Allah (c.c.)

İnsanlara “ilmi” kim verdi?

- Allah (c.c.)

İnsanların fıtratını kim iyi bilir?

- Allah (c.c.)

İnsanları bu kadar güzel nimetlerle donatan Allahû Teala’ya ikinci bir ortak tercih etmek, Allah’a (c.c.) yapılacak en büyük iftira ve haksızlık[3] olur mu olmaz mı?

Bu sahifeye kadarki yazılarımızı kısacak özetlersek;

* “Allah’dan başka ilah yoktur” hiçbir zaman “Allah’tan başka yaratıcı yoktur” olarak algılanmamalıdır.

* Sadece dil ile kelime-i şehâdet getirmek dişlisi olmayan cennet anahtarıdır. Dişlisi olmayan anahtar hiçbir kapıyı açmaz. Kelime-i şehâdetle cennete girebilmek için kelime-i şehâdetin şartlarını yerine getirmek lazım.[4]

* Kelime-i şehâdetin hakkı verildiğinde, şartları yerine getirildiğinde anahtar “dişli” olmuş olur. İşte o zaman kelime-i tevhid anahtarı cennetin kapısın açar.

Yeni bir başlık atabiliriz artık. [5]

 


 

[1] Allahu Teala “Büyük günah işlemeyin diğerlerini affederim”diyor. Dünyada tövbenin affettiremeyeceği günah yoktur. Allah’a şirk koşmak da dahil. Yalnız tövbe edilmeden ahirete taşınan şirk müstesna.

[2] Sevgi hissi, uyku, açlık, tokluk, üzüntü, şaşırma, evlat sevgisi vs.

[3] Allah (c.c.) ile beraber 50 ilah da kabul etsek, Allah’a ortak koşsak Allah’a hiç bir zarar veremeyiz. Çünkü o noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah’a ortak koştuğumuzda aslında kendimize zulmediyoruz. Çünkü tek ilahı çoklamak cehennem taşıtıdır. 

[4] Namazın, orucun ve haccın kabulü için nasıl bazı şartlar varsa, Kelime-i şehadetin de şartları vardır. Namazı ve orucu bozan şeyler varsa Kelime-i şehadeti de bozan durumlar vardır.

[5] Feyzullah Birışık, % Kaç Müslümanım, Karınca Yayınları: 38-45.