Müslüman, kardeşlerinin arkasından konuşarak gıybet etmez. Çünkü gıybetin Kur’ân-ı Kerîm ile haram olduğunu bilir:
“Kimse kimseyi çekiştirmesin, hangi biriniz ölü kardeşinizin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz. Allah’dan sakının. Allah tevbeleri daima kabul edendir, acıyandır.” (Hucurat: 49/13)
İslâm edebiyle edeplenmiş bir müslüman, Kur’an-ı Kerim’in belirlediği bu duruma düşmekten sakınır ve tüyleri ürperir. Bir müslümanın ölü kardeşinin etini yemesi... Onun bulunmadığı zaman aleyhinde konuşacağı kelimelerle onun etini yemiş olmak... Müslüman bu durumdan kaçınır ve gıybet ayetinden hemen sonra gelen takvaya yönelerek geri dönüşü olmayan bir tevbeyle Allah’a sığınır. Diline hâkim olur ve kardeşlerini sadece hayırla anar ve Rasulullah (s.a.v.)’in şu hadis-i şerifini hatırlar:
“Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?”
– Allah ve Resulü daha iyi bilir, dediler. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu:
“Kardeşini hoşlanmadığı bir şeyle arkasından anmandır.”
– Söylediğim şey kardeşimde varsa? denildiğinde, bu sefer:
“Söylediğin şey onda varsa gıybet etmiş olursun, onda yoksa iftira etmiş olursun.”[1]