Taklîdî İman: 

 

Kişinin hiç bir kanıt aramadan, araştırıp inceleme­den, anne ve babasından, çevresinden, duyup öğrendikleriyle yetinerek, temel Kur'ânî gerçeklere inanmasıdır.

Çok rastgele ve safça bir inanış şekli olan taklîdî imanda kişinin ya­ratı­cıyı, eserlerini ve mesajlarını hiç derinden düşünmemesi bir umur­samaz­lıktır. Bundan dolayı her an imanî bir tehlike ile karşılaşabilir. Özellikle İslam'a karşı her çağda düzenlenen komploların daha çok vicdana yönelik olduğu dikkate alınacak olursa taklidi imanla yetin­menin gerek kişiyi, ge­rekse toplumu hedef alan Yahova şahitliği, Darvinizm, pozitivizm, hü­ma­nizm, laisizm ve modern putçuluk gibi yıkıcı akımların ne kadar kolay so­nuç almasına yarayacağını tahmin etmek güç değildir.

Bu nedenle meseleye toplumsal açıdan da bakmak gerekir. Kuşkusuz başta anne ve babalar olmak üzere imanlı yöneticilere, eği­timcilere ve âlim­lere bu konuda büyük görevler düşmektedir. [1]  


 

[1] Ferit Aydın, İslam’da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 80.