Doğal bir kusurdan da olabilir. Renk körlüğü yüzünden, örneğin yeşili kırmızı görmek gibi... Bu, bir gerçeğe inanmak için büyük ölçüde sorun oluşturmaz. Dolayısıyla iman konusunda sorumluluğun ortadan kalkmasının bir nedeni de olamaz. Ancak doğuştan zekâ özürlülüğü ya da aklî dengenin bozukluğu nedeniyle yanlış algılama mazerettir. Yanlış algılama, sonradan olma nedenlerden ya da yetersizlik ve imkansızlıklardan da doğabilir. Örneğin zehirleyici bir maddeye, şifa verici olarak kanmak gibi. Evrensel bir gerçeğe inanmak bakımından böyle bir durum, kişinin araştırma ve aydınlanma imkanlarını ilgilendiren ortam ve şartlara göre değişebilir. Kişi, içtenlikle gerçeği öğrenmek uğruna elinden geleni yaptıktan sonra gücünün yetmediği engelleri aşamamanın sonucu olarak yanlış bilgilenmekten dolayı sorumlu olmaz. Ancak bu nokta hemen her kişiye göre değişebilecek kadar izafîdir. [1]