Duyular ve akıl, bilgi araçlarıdır; Fakat haber hem bilgi aracıdır, hem aynı zamanda bilgi kaynağıdır. Yani haber, hem insanlara bilgi taşıyan bir vasıtadır, hem de akıl ve yargıya konu oluşturan bilgi kümelerinden meydana gelir. Örneğin bazı âyet-i kerimeler hem Allah Teâlâ'nın emir ve yasaklarını bildiren mesajlar olarak birer araçtırlar, hem de insanları evrensel gerçekler hakkında aydınlatan birer bilgi kümeleridir.
Allah Teâlâ'nın, insanları inanmaya çağırdığı gerçeklere ilişkin haberler, her türlü haberlerden çok daha önemlidirler. Çünkü insana, temelde onun, hangi amaç uğrunda var olduğunu bildiren bu haberlerdir. Dolayısıyla insan bu açıdan muhatap olduğu davetin doğruluk derecesi üzerinde ciddiyetle durmak zorundadır. Özellikle tarihin her döneminde, hatta Hz. Muhammed (sav)'den sonra bile birçok maceraperest insanın, peygamberlik iddiasıyla ortaya çıktığına bakılacak olursa Allah'ın mesajları diye insanlara iletilen bilgilerin vahiy olup olmadığı konusunda muhataplar, gerçeği araştırma sorumluluğunu taşırlar. Bu nedenledir ki kitap ve sünnetten ilham alan İslam âlimleri akâid bilimin metodolojisini kurarlarken bilgi araçlarına ve bilgi kaynaklarına ilişkin çok önemli ilkelerin var olduğuna işaret etmişlerdir. İşte bunlardan biri de “doğru haber” ilkesidir. Dolayısıyla Hz. Muhammed (sav)'den çok sonra bile İslam'ı kabul etme şerefine ermek isteyenler için bu suretle güvenli bir yol sağlanmıştır.
Doğru haber iki türlü olabilir. [1]