Lânetlenen İncir Ağacı Konusunda Görülen Çelişkiler:

 

Sinoptik İncillerden Matta ve Markos'ta haber verilen, İncir ağacının, Hz. İsa'nın lânetlemesinden sonra kuruması olayı, bu iki İncilde birbirinden farklı şekilde anlatılmaktadır. Matta'ya göre sabah erkenden kente dönen Hz. İsa, yürürken yolun kenarındaki bir İncir ağacını görmüş, onda incir var zannederek ağacın yanına gitmiş ve ağaçta incir olup olmadığını kontrol etmiştir. Onda meyve olmadığını görünce canı sıkılarak ağaca, "Sonsuza dek artık meyve vermeyesin" demiş ve bu sözü söyler söylemez ağaç kurumuştur. Markos ise olayı Matta'dan daha farklı anlatmaktadır. Markos'a göre Beytanya'dan çıkan Hz. İsa, yolda giderken uzaktan yaprakları yeşil bir incir ağacı görmüş, kendisi çok acıktığından meyve bulmak umudu ile ağacın yanına gitmiştir. Ancak meyve mevsimi olmadığı için ağaçta yapraktan başka bir şey bulamayınca "Artık senden hiç kimse bir daha meyve yemesin" diye ağacı lânetlemiştir. Markos'a göre bu sözün arkasından ağaç hemen kurumamıştır. Hz. İsa ve öğrencileri ertesi günü kentten geri dönerlerken aynı incir ağacının yanından geçmişler, o sırada ağacın kuruduğunu görmüşlerdir (Matta, 21/20-22; Markos, 11/22).

Hz. İsa'nın lânetlediği bu ağaç, yolun hemen kenarında mıydı, yoksa uzakta mıydı? Ağaç, Hz. İsa beddua ettiği gibi hemen mi kurudu, yoksa ertesi gün mü kuruduğu görüldü? Olayı nakleden iki İncil bu noktalarda çelişkiye düşmektedir.

Her iki ibâre arasında mevcut olan ihtilâfın dışında daha başka önemli bir husus vardır. O da şudur: İsa (a.s.), sahibinin izni olmadan ağaçtan incir yemezdi. Buna hakkı yoktu. Ağaca beddua ederek ağaç sahibini zarara sokması da mümkün değildir. Hele, mevsimi olmadığı için meyvesi bulunmayan ağaca kızması akıl kârı değildir. Halbuki onun peygamberliğine ve mûcizelerine uygun düşen davranış, ağaç için duâ ederek ağaçtan meyve yeşertmesi ve sahibinin izniyle de yemesiydi. Böylece ağaç sahibine de yararı dokunurdu. İncillerdeki bu ibâreler aynı zamanda, onun Rab olmadığını da isbat ediyor. Eğer İsa Rab olsa idi, mevsimi gelmeden bir ağacın meyve vermeyeceğini bilirdi ve ağaca kızmazdı."