VEHİM, VEHAMET, VESVESE, ŞÜPHE
 

            Vehim, işin gizli, kapalı olduğu zamandadır. Bu araştır-ma görünmeyen şey içindir.

Ortada olmayan şeyin kuruntusu, büyüdükçe büyür. Fakat gaypta olan şey, meydana çıktı mı, kuruntu geçer.

Gerçi bir şeyin hakikatini izhar etmek esasen kemaldir ve canları kuruntudan kurtarır.

Fakat gayba imanın, görünen şeye nispetle bir yüz fazileti vardır. bunu iyice bil de şüphe ve tereddütten kurtul. (1/289/3625-3626)

O (c.c.)’nun sevgisi şüphe ve tereddütler yakan bir ateştir. Gündüzün nuru büsbütün hayâlleri siler, süpürür. (3/91/1136)

Dert ve ölüm zamanı “o tarafa” yönelir, feryat ve figa-na düşersin. Dertten kurtulunca neden yabancıya dönüyor, hiç o tarafı aklına bile getirmiyorsun?

Mihnet zamanında “Allah” demeye başlar, sıkıntın geçti mi “nerede ona yol?” dersin.

Bu hal şundan ileri geliyor: “Allah’ı şeksiz, şüphesiz bilen, tanıyan, daima onu anlar, ondan hiç ayrılmaz.

Fakat akıl ve şüphe hicaplarında kalan kişiye Hakk’ın tecellisi; gâh örtülür, gâh yenini, yakasını yırtıp görünür.

Akl-ı cüz’i gâh üstündür, gâh baş aşağı; Akl-ı Külli ise bütün hadiselerden kurtulmuştur, emindir.

Akılla hüneri sat da hayreti satın al. Oğul horluğa doğru git, Buhara’ ya değil! (3/92/1141-1146)

Fare huylulara kedi ‘bey’ olur. Fare kim oluyor ki aslandan korksun?

Fare huylular, Tanrı köpeklerinden korkarlar.

Uluların virdi (“Rabbimiz yücelerin yücesidir.”) sözü-dür. Bu aptallara layık olan rab ise kendisinde Tanrı gücü vehmeden dünya büyükleridir. (3/244/3003-3008)

Vehim, hataya düşer, yanılabilir. Fakat, akıl mutlaka isabet eder, yanılmaz. (3/291/3570)

Oğul, her şüphe yakine susamıştır. Şüphe arttıkça o yakine ulaşmak için daha ziyade çırpınır, kol kanat açarak, uçmaya çalışır.

İlim mertebesine ulaştı mı kanadı ayak kesilir, gayrı uçmaya ihtiyacı kalmaz. Çünkü bilgisi yakin kokusunu alma-ya başlamıştır.

Çünkü bu sınanmış yolda ilim yakından aşağıdır, şüphe yukarı. (3/336-337/4118-4120)

Melekler de Şeytanın inadına gönlüne feryatlar salar.

Bu sûretle hayra olan ihtiyacını harekete getirmek ister. Çünkü bu göstermeden önce sende şu iki huy da uykudadır.

Şu halde ‘ihtiyar damarları’ nı hareket getirmek için melek de sana yapılacak şeyleri gösterir, Şeytan da.

Sendeki ‘hayır ve şer ihtiyarı’, ilham ve vesveselerle birken on olur, on kişinin ihtiyarına sahip olursun. (5/244/ 2982-2985)

Yakınlığın son derecesi, şüpheye düşme perdesiyle bürünmedir. (6/55/666)

İbadet edenlerdeki doğruluk, takva ve yakin rengi, ebediyen bakidir.

Şüphe, küfran ve nifak rengi de asiller için ebedidir. (6/ 375/4712-4713)
 


Geri Dön