AŞAĞILIK KOMPLEKSİ

 

Bireysel Psikoloji okulunun kurucusu Alf-red Adler'in ortaya attığı bir kavramdır. Ad­ler'e göre bütün insanlar bir aşağılık ve yeter­sizlik duygusuyla doğarlar. Bu duygu, gerçekten varolan veya kişinin hayali olarak varoldu­ğunu tasarladığı bedensel ya da psikolojik ek­sikliklerden kaynaklanır.

Alfred Adlcr (1870-1937) başlangıçta psiko-analitik hareket içinde yer almasına rağmen, S.Freud'un görüşleriyle bazı noktalarda ters düştüğünden 1911'de arkadaşlarıyla birlikte bu hareketten ayrılarak. 'Bireysel Psikoloji' okulunu kurdu. Aşağılık kompleksi kavramı­nın sahibi olarak anılmasına sebep olan maka­lesi ise 1907 yılında psikoanalitik hareketin içinde yer aldığı sırada yazılmıştı. Bu makale "Organ aşağılığı ve onun psişik yoldan telafisi üzerine bir çatışma" başlığını taşıyordu. Bu ça­lışmasında organlarında bir eksikliği, yetersiz­liği olanların (örneğin, görme kusuru, yürüme bozukluğu vs.) bu eksikliklerini telafi etmek için başvurduklan yolları anlatıyordu. Daha sonraki çalışmalarında Adler, bu görüşünü terk etti. Ancak bugün hâlâ A Adler adı aşağı­lık kompleksi ve telafi yolları terimleriyle bir­likte anılır ve sanılır ki 'Bireysel Psİkoloji'nin anahtarı bu iki kavramdır. Oysa Adler, daha sonra telafi ve aşırı telafi (overcompensation) üzerinde hiç durmamış, aşağılık duygusuna (fcclİng of ini'criorhy) çok daha farklı bir an­lam kazandırmıştır. Adler, aşağılık komplek­sinden aşağılık duygusundan başka bir anlam çıkarılmamasını özellikle belirtmiş ve onu yu­karıda tanımladığımız anlamda kullanmıştır.

AAdlcr'in Bireysel PsÜcolojisi'nin temel da­yanakları Marksizm ve Danvin'İn evrimci bi-yolojisidir. Ona göre insan organizması dina-mik bir prensiple büyümeye ve olgunlaşmaya doğru gelişen bir birimdir. Bu gelişimi sosyal alanda sağlayabilmesi için İdealler ve amaçlar belirlemelidir. İdealler ve amaçlarla hayatın üç problem alanında (mesleki, sosyal ilişki, aşk ve evlilik) başarılı olmak hedeflenir. Ha­yat problemleriyle başcdebilmek için belli bir sosyal ilgi ve aktivite derecesi, bunları sağlaya­bilmek için de aşağılık-üstünlük dinamikleri gerekir.

Aşağılık duygusu, Adler'in sisteminde bu şe­kilde, aşağılık-üstünlük dinamikleri çerçeve­sinde bir anlam taşır. Dinamik tek uçlu, poziti-vistik bir kavram değil, diyalektik, iki uçlu bir

kavramdır. Bütün insanlar, bir aşağılık ve ye­tersizlik duygusuyla doğarlar, çünkü, İnsanın bir amaca (bir sosyal ilgiye ve aktiviteye) yöne­lebilmesi ve bir üstünlük duygusuna sahip ol­ması için nispeten daha aşağı bir duyguda ol­ması gerekir. Adler'c göre yaşamanın, yaratıcı gücün varlığının ana yasası budur.

Adler'in sistemi ve aşağılık duygusu bir baş­ka Adlerci kavram olan erkeksi protesto (mas-culine protest) ile bir arada ele alınırsa daha iyi anlaşılabilirler. Adler, bütün insanlarda pa­sif ve kadınsı rolden aktif ve erkeksi role doğ­ru bir gidiş eğilimi olduğu görüşünü savunur. Erkeksi protesto, güçve egemenlik isteğini ifa­de eder. Aşağılık duygusu, erkeksi protesto­nun insandaki karşı kutbunu, kadınsı yanı tem­sil etmektedir. Aşağılık duygusu, erkeksi pro­testonun yapılabilmesi için insanda bulunma­sı gereken ön şarttır. Bu haliyle norma! aşağı­lık duygusu, bütün kültürlerde insanlık duru­mundaki düzelmelerin asıl sebebidir.

Aşağılık duygusu ve erkeksi protesto kav­ramları Adler'in psikolojik hastalıklara yakla­şımında da temel kavramlardır. Eğer insan, hayat problemleriyle başcdcbilmek için belli bir sosyal ilgi ve aktivasyon göstermeyerek, ya­ni erkeksi protestoda bulunmayarak geri kalır­sa yanlış bir hayal tarzı seçmiştir. Bu yanlış ha­yat tarzı psikolojik hastalıktır. Yanlış hayat tarzı yine de diğer insanlarla ilişkilere belli öl­çülerde izin verirse nevroza, yok eğer sosyal ilişkilerden bütünüyle geri durmaya yol açarsa psikoza neden olur

Erol GÖKA

Bk. Psikanaliz. [1]

 



[1] Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Yayınları: 1/86-87.