AYİN

 

Ayin teriminin biri geniş, diğeri dar başlıca iki anlamı mevcuttur. Geniş anlamda, genel olarak sembolik özellikli tüm eylemler ayin ka­tegorisine girer (örneğin konuşma). Dar an­lamda ise, özellikle dinle ilgili sembolik eylem­leri dini merasimleri içerir. Bu kullanım ba-zaıı biraz daha daraltılarak, bir tarikat veya manevi yolun kendine has zikir ve virdlcrini ifade elmek üzere de kullanılmaktadır. (Hat­ta bazı tarikatlarda "musiki meclisleri" için de "ayin" teriminin kullanılması, birazdan açıkla­nacağı üzere terimin "kollcktif" niteliğini vur­gulaması açısından önemlidir.)

Ayin temelde büyüsel bir törendir ve çoğun­lukla söylendiği gibi dış dünyada (tabialta) doğrudan bir etki yaratmaya matuf değildir. O, kültürel gelenek ya da kutsal otoriteler ta­rafından önerilen biçimsel davranışları içerir. Bu anlamda dini ve büyüsel eylemlerin çoğun­luğu ayindir. Ancak ayin terimi din ya da bü­yüyle sınırlı bir eylem olmayıp daha genelde, "semboliktir. Yani mevcut dünya ahvali hak­kında bİrşeylcr "söyleme" amacına yöneliktir, fakat ayini yerine getiren kişinin zorunlu ola­rak iğlerin gidişatını değiştirme amacında ol­ması gerekmez.

E.R.Leach gibi bazı antropologlara göre ayi­ni yalnızca dini ya da büyüsel olanla özdcşleşti-renler temelde Durkheİm'in ortaya altığı kut­sal eylemler {ibadetler ve ayinler) ile profan (teknolojik) eylemler arasındaki kesin ayrıma dayanmaktadırlar. Oysa Leach'e göre, gele­neksel rutinlere uygun olarak yerine getirilen hemen tüm eylemlerin katılanların sosyal du­rumları hakkında birşeyler "dediği" söylenebi­lecek sembolik yönleri vardır. Leaclı bu sem­bolik olarak anlamlı rutinlere "ayin" adını ver­mektedir.

Antropologlar ve din adamları ayini hep ge­leneksel olarak kutsanmış sosyal âdcilere atıf­ta bulunarak kullanırken, bazı pstkanalitik ya­zarlar terimi, bireyin kendiliğinden keşfettiği -kompulsif nevrotik hastalar tarafından oldu­ğu gibi- belirlenmiş ve inceden inceye düşünül­müş davranışı İfade edecek tarzda kullanılmış­lardır.

Ayin, tıpkı din gibi, antropologları pek çok problemle karşı karşıya bırakan kavramlar­dandır. Antropologların tanımına göre ayin­ler nisbeten sabit davranış dizileridir; sonuç olarak bireysel ve bağlama özgü şeyler değil­lerdir. Ayinler doğrudan bir araç (sembolik bir araç) olmaktan çok (Lcach) ayinin en kü­çük birimleri olarak tanımlanan semboller aracılığıyla anlam kazanırlar (Turncr). Ayin­ler sembolleri bir ileştişim aracı (dil) olarak kullanırlar. Onlar değişmez, kapalı ve müp­hemdir, yeniliğe açık değildir ve akla aykırı­dır.

Bütün bu özelliklerine rağmen dünya üzerin­deki tüm ayinlerde benzer kalıpları ve aynı mesajı taşıdıkları görülür: Bu mesaj Platon'un mesajıdır: Görünüşler alemine bel bağlama, zira ötede gizli yatan daha hakiki, daha kalıcı bir şey vardır.

Ayin, hayat üzerine dramatik bir yorumdur ki o, saf ve saf olmayan iki unsurun karışımım temsil eder. Ayinin görevi, bu ikisini birbirin­den ayırmaktır; öyle ki, saf olmayana doğru saf olanın İçinden ayıklanacaktır..

Sosyolojik açıdan ele alındığında özellikle inisiyasyon (iniliation) ayinlerinin bireyleri sosyalleştİricİ bir rol oynadığı İfade edilir. Ço­cukların bu dini ayinlerden geçerek (örneğin Hristiyanlardaki vaftiz veya Müsiünıanlardaki sünnet etme gibi) topluma adapte edildikleri bilinmektedir.

İslâm'da "ayin" diye ibadet ve günlük haya­lın kutsal yapısından bağımsız bir birim teşek­kül etmemiştir. Çünkü bir müslüman İçin ila-hi-dünyevi ayrımı İnanç açısından sözkonusıı değildir. İslâm'da her şey aynı zamanda hem dünyevi, hem de ilahi (uhrevi) bir gaye için ya­pılır. Bu nedenle, gerek Kur'an'da, gerekse ha­dislerde ayin kavramına açıkça rastlanmaz.

Ancak İslâm'ın manevi öğretileri iyice incelen­diğinde "zikr" ve "teşbih", Allah'ı bol anma sık­ça tavsiye edilmiştir. Buradan yola çıkarak ta-rikalarda yukarıda değinilen bir "ayin" gelene­ği doğmuştur. Dini anlamıyla olmasa da, sos­yolojik düzeyde dini uygulamalardan bazısı­nın (Örneğin yağmur duasının) bir ayin özelli­ği gösterdiği de gözardı edilmemelidir.

Mustafa ARMAĞAN

Bk. Büyü; Din; Din Sosyolojisi; Kültür. [1]

 



[1] Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, Risale Yayınları: 1/105-106.