CİNSELLİK

 

Cinscllik,bir organizmanın cinsel ilişki etra­fında örgütlenmiş dürtüleri, tavırları, huyları ve eylemlerinin oluşturduğu bir komplekstir. Sosyal bilim disiplinleri birbirinden, bu komp­leksin içine kattıkları ve içerdikleri çeşitli un­surlara verdikleri ağırlık açısından ayrılırlar.

Psikolojide günümüzde cinsellikle ilgili en rağbet gören görüşlerden biri, C.L.HuH'ın ça­lışmasında ifadesini bulur. Hull, dürtü ve ihti­yacın merkezini oluşturduğu bir genel teori geliştirmiştir. Birincil dürtülerin "eyleme yöne­lik doğuştan gelen veya refleks yatkınlıkları" olduğunu; bunlar arasında da türün idamesiy-le İlgili olup Cinsel ilişkiye yol açan dürtünün bulunduğunu söylüyor. Yani, cinsel dürtü ka­lıtsaldır (irsi). Laboratııvar çalışmalarının pek çoğunda hayvanlar, özellikle de albino farele­ri kullanılır. Bu türlerle insan türü arasında büyük psikolojik benzerlik olduğu varsayılır. CMıırphy godalar ve diğer endokrin gerilim­lerden kaynaklanan cinsel gerilimleri "iç or­gan dürtüleri" olarak adlandırıyor. Başka bir çalışmada gonadların, ya da cinsel salgı bezle­rinin eylemiyle bağlantısı kesinkes kanıtlan­mış olan ve "birincil dürtü durumu" olarak sı­nıflanan cinsel dürtüyü bastırma ve engelleme­de toplumun pek de başarılı olamadığı belirti­liyor.

Psikanalizin cinsellik kavramı hepsinden ge­niştir. Fren d, "erken çocukluktaki şüpheli ve

tanımlanamaz haz aktivitelerini cinsel kabul ediyoruz" demektedir. Cinsellik sadece karşı cinstenkişilcrin ilişkisini değil, arkadaşlık, ide­aller, ebeveyn ile çocuk arasındaki şefkate da­yalı ilişki, platonik sevgi, kendini sevme ve tüm hoşa giden bedensel algıları da içerir. Cin­sellik ayrıca gizlenmiş, cinsel olmayan davra­nış biçiminde, sembolizmde de kendini göste­rir. Bir insanın bastırılmış cinsel uyarılan kişi­nin kontrol edemeyeceği yollarla kendisini gösterir. Böylece bir dedektif veya bir bilim adamını tatmin bulamamış çocuksu bir cinsel merak yönlendiriyor olabilir; göçmenler yasa­sını ihlal eden biri gerçekte ya göç ederek an­nesini reddediyordur, ya da yasadışı giriş yo­luyla İnsest arzularını ifade ediyordur. Yasa ve düzen, anal erotizmin yüceltmeleri (sübli-masyon) olarak kabul edilir. Psikanaliz klinik psikoloji ve psikiyatri üzerinde çok etkili ol­muştur.

Antropoloji, sosyal psikoloji ve sosyolojinin cinselliğe yaklaşımı kökten farklıdır. En genel çizgileriyle, bunların konusu şu şekilde özetle­nebilir: İnsanın cinsel tepkilerinin düzenlenişi belirli gruplar içinde sembolik biçimde ileti­len yaşantılar aracılığı ile öğrenilir; her toplu­luk, farklı cinsler için farklı sosyal rollerin bu­lunmasında somutlaşan biyolojik cinsiyet ayrı­mını görenekleri, kurumları ve dilinde taşır; cinsel sosyal roller sistemi sosyo-kültürel deği­şime bağlı olarak değişir.

İnsan cinselliğinin 6 ayırdedİcİ özelliği var­dır:

I- Normların yönetimindeki bir seçim süreci tarafından kontrol edilir ve bu sürecin içinde yer alır. Seçim kısmen endogami ve eksogami kurallarının ikili eğilimi tarafından yönlendiri­lir. İnsest tabusu, gelenekle olsun, yasada ol­sun, evlenme ve çiftleşmenin ne derecede ya­kınlara yasak olduğunu belirler. Endogami, dı­şardan evlenmenin olamayacağı bir ilişkiler grubunu belirler. ABD'de, değişik ırktan kişi­lere evlenme yasağı bulunan eyaletler bir ke­nara bırakılırsa, insest için yasal tanımlar var­dır, eksogami için ise yoktur. Evlenmede seçi­mi ırk, din, cınik, mali ve mesleki faktörler, muhtemelen bu Önem sırasına göre etkilemck-ledir.

2- Duygusal açıdan yoğun ve kalıcı sayılabile­cek birliktelikler oluşur. Bunun tam zıddı ise hayvanlarda görülen cinsel ilişkilerdir; perio-dik, anlık ve seçici olmayan İlişkilerdir bunlar. Hiçbir hayvanın cinsel davranışı insest tabusu­nun derecesi veya biçimi ya da ahlaki değerler tarafından belirlenmemektedir.

3- İnsanın cinsel davranışı yalnızca üremeye yönelik değildir. Farklı doğum oranları ve cin­sel pratiklerin gösterdiği gibi zaman geçirme­ye, eğlenceye yönelik de olabilir. En azından Balı toplumlarında, özellikle de ABD'dc seks, katılanların kişiliklerinin merkezi önem taşıdı­ğı bir kişiler-arası sevgi ilişkisi halini almıştır. Değişik sanat dallarında da görüldüğü gibi, seks esıetîk ve sembolik olabilir. Fahişelik söz konusu olmadan reklamlarda görüldüğü gibi ticari amaçlı olarak kullanılabilir.

4- İnsanın cinsel davranışı kısmen rasyonel­dir, zira cinsel ilişki kurup kurmama konusun­da karar verilebilir; bu cinsel karar her iki ta­raf için de geçerlidir. Cinsel düşünce, cinsel duygu veya cinsel ilişkiler bir düşünce süreci­ne dayanır, bu süreçle bir erkek söz konusu bir kadının belirli bir kategorinin üyesi -yani kız, kadın, sevgili, karı, kızkardeş, anne, arka­daş, yabancı- olduğunu anlar ve ona karşı du­ruma ait kendi yorumuna ve o kadının ait ol­duğu kategoriye uyan bir davranış gösterir. O kadına göstereceği açık cinsel davranıştan ön­ce bu akıl yürütmeyi yapar. Kadınlar da seçici­dirler ve kendilerini en yakınlarındaki erkeğe rastgele sunmazlar. Yani insanoğlu cinsel İliş­kiye girmek ya da kaçınmak konusunda karar verir; ilk adımı erkeklerin mi, kadınların mı at­tığı bilinmiyor. Kararda etkili olan faktörler dini, ahlaki, estetik ve diğer değerler ve belki de sonuçlarına ilişkin korkulardır.

5-  İnsan cinselliği kültürden küliüre ve bir toplumdaki alt-kültürlere bağlı olarak değişik­likler gösterir. Bir grupta kabul edilebilir sayı­lan bir çiftleşme biçimi, başka gruplarda ya­saklanabilir. Cinsel pratikler, bu arada homo­seksüellik, cinsel ilişki Öncesi oyunlar, cinsel çekicilik için kullanılan yolların hepsi, cinsel kompleksin diğer unsurlarıyla birlikle toplum­dan topluma ve toplumlar içinde değişiklikler

gösterirler. Bu farklılıklar temelde söz konusu olguların sosyal ve kültürel açıdan kabul edilir veya kabul edilemez oluşuna bağlıdır.

6- Bütün insan topluluklarında cinsellik ken­disini bir dereceye kadar toplumun değer yar­gılarına karşıt şekillerde gösterir. Bu, kısmen cinsel dürtünün gücündeki farklılıklara veya diğer biyolojik faktörlere bağlı olabilir. Böyle­si durumlarda neyin sapkın (normalden sap­mış) olduğunu belirleyecek olan, kültürel de­ğerler sistemidir. Ancak norm sisteminden sa­pan cinselliğin önemli bîr kısmı da sosyal ve kültürel kaynaklardan kökenleniyor ve kendi­ni alt-kültürier olarak gösteriyor olabilir.

(SBA) Bk. Aile; Cinsel Davranış; Evlilik; Kadın.