İnsanın cinsel
davranışı hakkında öğrendiklerimizle bu konu üzerinde bilgi edinme İmkanı
daha çok artmıştırve tabiidir ki, cinsel davranışın kendisi de değişime
uğramıştır. Bazı sosyal bilimciler yaşadığımız şeyin sadece değişme değil,
bundan öte bir şey -belki de bir devrim- olduğunu söylemekle iseler de, diğerleri
bunun abartılı bir ifade olduğunu söylüyorlar.
Cinsiyet (sex), burada
cinsel uyarımlar, cinsel haz alma, Üreme ile bağlantılı olan herşeyi ve ön
uyarma, haz alma ve üremeye eşlik eden tüm davranışları ifade etmek için kullanılmaktadır.
Öpme, okşama, cinsel İlişki ve mastürbasyon, bunların tümü cinsel davranış
biçimleri olup seks terimi ve onun türevleri ile adlandırılırlar. Cinsel
davranış, evliHk-öncesi, cvlilik-içiveevlilik-dışı cinsel davranış gibi belirli
bir .sosyal çerçevede incelendiğinde bir bireyin (ister fiziki olarak
gerçekleştiriisin, isterse faniazİIerde olduğu gibi zihinsel olarak) diğer
bîr bireyi (gerçek veya hayali) de içine alan ve cinsel hazzı amaç edinen
eylemlerini ifade eder.
Cinsel etkileşimin en
az 2 net fonksiyonu var-dır:
1- Üreme, ki çağdaş toplumda cinsel ilişkide çok küçük
bir yer tutmaktadır;
2- Zevk ve eğlence, ki (erkek ve kadınlar arasında oran
farkı olsa bile) her zaman bu İlişkide çok büyük yer tutmuştur.
Eğlenceye (ya da
zevke) yönelik cinsel ilişkinin üremeye yönelik olandan fazla olduğunu bir
kuşak öncesine oranla istenen -ve istenmeyen- çocuk doğum oranının düşmesi ve
Batı dünyasında genel olarak evlilik-öncesi, evli-lik-içi ve evlilik-dışı
cinsel davranış sıklığında artış olması kanıtlıyor; kesin olarak günümüzde,
zevk İçin cinsel İlişki istisna değil, kuraldır.
Ancak üreme amacı
dışında kurulan cinsel ilişkilerin yoğunluk ve sıklığındaki artış, beraberinde
söz konusu davranışın sonuçları ve yarattığı zorluklar konusunda bilinçlenmeyi
getirmiyor. Araştırmaların gösterdiğine göre örneğin ABD'de hiç evlenmemiş,
cinsel tecrübesi olan yeni yetme genç kızların çoğu cinsel ilişki sırasında
gebelikten korunma yöntemi uygulamıyor. Buna bakarak, evlenmemiş kadınlarda
istenmeyen gebelikler ve kürtaj sayısındaki büyük artışı ve gelinlerin çok
önemli bir kısmının düğün günü hamile olduğu gerçeğini anlamak mümkündür.
Görünen o ki, kız evlenmeden hamile kalma olayını onaylamayan, hatta kötü
gözle bakan toplumlar içinde yaşamayı sürdükçe ve genç çiftlerin kendileri de
böyle gebelikleri istemedikleri sürece, gebelik, doğum kontrol yöntemleri,
doğum ve cinsel faaliyetin sonuçlan konusunda ayrıntılı tartışmaların sürmesi
kaçınılmaz.
Batı toplumlarında
bulunan sınırlı, ancak akla yakın kanıtlara bakılacak olursa, son yıllarda
insanın cinsel davranışı şu değişmeleri göstermiştir:
1-
Evlilik-öncesi cinsel ilişki kuran birey sayısında, özellikle kadınlarda artış,
2-Bir
bireyin evlilik-öncesi cinsel ilişki kurma ihtimali olan eşlerin sayısında
artış;
3- Bireyler
ilk cinsel ilişkilerini daha erken yaşlarda kurmaktadırlar;
4- Bir
cinsel ilişki içine girmek için bireyler daha düşük düzeyde bir bağlılıkla
yetiniyorlar;
5-
Evlilİk-İçi cinsel ilişki sayısında
artış;
6-
Evlilik-dışı cinsel ilişkilerde (özellikle kadınlar lehine) artış;
7-
Evlenmemiş kadınlara uygulanan kürtaj sıklığında artış; ayrıca tüm kürtajlar
içinde evlenmemişlere yapılanların oranı da yükseliyor;
8-
Evlenmemiş kadınlarda, özellikle ergenlik çağındakîlerde, istenmeyen
gebeliklerde artış;
9- Her
yaştaki kadınlarda aile planlaması hizmetlerine talepte artış;
10- En
etkili doğum kontrol yöntemlerinin, her yaştan, her sosyal sınıf, din t ırktan
kadına yaygınlaşması;
11-
Kitaplar, dergiler, filmler ve diğer iletişim araçlarında cinselliğe daha çok
yer verilmesi ve açıkça tartışılması;
12-
Alternatif yaşam biçimlerinin ve alternatif cinsel tercihlerin, örneğin
homoseksüelliğin daha serbest bir biçimde kabul edilmesi;
13-Gayn
resmi karşı cinsten sosyal ve cinsel ilişkileri başlatmakta kadınlara daha
fazla özgürlük verilmesi;
14-
Standartlar birbirinden farklı olsa bile, seks hakkında konuşma, değişik değer
ve tutumları hoş görebilme ve seksi kabul edebilme konularında istekliliğin
artması.
Geçtiğimiz yıllar
içinde bu değişikliklerin oluştuğunu kabul edersek bir devrim olmuştur,
dememiz gerekir. Fakat birçok nedenle bu sonuç yanıltıcı olabilir.
Sosyal bilimciler
genellikle evlilik-öncesi cinsel ilişkiyi cinsel devrimin ana göstergesi olarak
Öne sürmüşlerdir. Bir an için, batı toplumlarındaki evlilik-öncesi cinsel
ilişkilere bakacak olursak, 1920'li yıllar ile 196O'lı yıllar arasında çok az
değişimin olduğunu görürüz. Savaş sonrasındaki "baby-boom" (bebek
patlaması), ekonomik refah, televizyon, endüstrileşme ve kitle iletişim
araçlarının artan etkisine rastlayan yıllarda "cinsel devrim"den
daha çok bahscdilirve (hakkında) yazılır oldu. Saygın sosyal bilimciler bu
devrimin tamamlandığını ve bittiğini birçok kez belirtmişlerdir.
(îeriye bakınca
görünen o ki, 1950'lerde ve 1960'ların başında cinsellik daha çok ve daha açık
olarak tartışılmış olmasına rağmen, aslında cinsel davranışlarda çok büyük
artışlar olmamıştır. Bütün bu konuşmaların bizi yanılttığını, zira verilerin
cinsel davranışta çok küçük değişiklik olduğunu gösterdiği söylenebilir.
Ancak, 1960'ların
ortalarından İtibaren toplanan verilere bakacak olursak, evlilİk-Öncesi cinsel
ilişkiye giren bireylerin sayısında farke-dilir, anlamlı ve hatta bazen
dramatik değişiklikler olduğunu farkctmeye başlarız. Bu eğilim, en belirgin
olarak ABD'de görülmekte, ama benzer bir eğilimin Avrupa ülkelerinde de
olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Son 10 yıl içinde evlİlik-öncesi ilişki
sıklığı erkeklerde orta derecede, kadınlarda ise çarpıcı oranda artmıştır.
Denebilir ki, kadınlar arayı kapatıyorlar, en azından evlilik Öncesi en az bir
cinsel ilişki kurmuş olanların sayısı söz konusu olduğunda.
Cinsel davranış
konusundaki verilerin çoğu yalnızca sıklık ve yoğunluk ile İlgili olanlardır.
Sosyal değişmenin büyüklüğü, araştırılan ilişkilerin sıklığını temel olarak
değil, doğası ve niteliği incelenerek anlaşılabilir sanıyoruz. Zaten, yoğunluk
açısından erkeklere yetişen kadınların cinsel ilişkilere reaksiyonları,
duyguları ve nasıl başa çıktıkları konusunda erkeklerle aralarında çarpıcı
farklılıklar vardır.
Kadınlarda
evlilik-dışı cinsel ilişkide görülen anlamlı artışı kastediyorsak, bir devrim
olmuştur. Ancak eğer, sosyalizasyon sürecinin ayrılmaz parçalan olatak cinsel
performans, değerler ve tutumları alıyorsak, "devrim" sözcüğü biraz
aşırı bir İfade olur.
(SBA)
Bk. Cinsellik, Evlilik