Mantıkçı Pozitivizm
(Logical positi-vizm), mantıkçı deneycilik (Logical empi-ricism), bilimsel
deneycilik (Scientifıc em-piricism), Viyana Okulu veya Viyana Çevresi (Vienna
Circle, Wiener Kreis) ve yeni -pozitivizm (Neo-positivism) olarak da anılan
Mantıkçı Pozitivizm, XX. yüzyılda Avusturya'da Moritz Schlick'in öğrencilerinin
oluşturduğu Viyana Okulu, Viyana Çevresi'nde meydana çıkmış felsefe akımıdır.
Yeni-Pozitivizm ve
dolayısıyla Mantıkçı Pozitivizm, Auguste Comte'un ve John Stuart Mill'in
klasik pozitivizmine, hatta XVIII. yüzyıl İngiliz ampirizmine kadar gider.
Ancak yeni pozitivizm, alman ampri-okritisizm'den kaynaklanmaktadır.
"Anna-len der Philosophie" dergisini yönetmiş, sonraları yeni
pozitivizmin en önemli yayın organı olmuş "Erkenntnis" (Bilgi)
dergisini yayınlamış olan ve Avenarius'un öğrencisi Joseph Petzold (1862-1929)
önemlidir.
Ampriokritisizm
yanında, Fransız "bilim eleştirisi", Russel'in felsefesi, matematiksel
mantık ile çağdaş fiziğin gelişimi, mesela Einstein, akım üzerinde etkili olan
görüş veya öğretilerdir.
Bu akım Moritz
Schlick'in seminer çalışmaları çerçevesinde 1929 yılında
"Wis-senschaftliche Weltauffassung (Bilimsel Dünya Görüşü) adlı bir
incelemenin yayın-lanmasıyla Der Wiener Kreis (Viyana Çevresi) şeklinde
tanınmaya başlamıştır. 1930'daki Erkenntnis'in yerini 1939'daJo-urnal ofUnified
Science dergisi alacaktır. Öte yandan 1929'da Prag'da, Koenigs-berg'de, 1934'de
yine Prag'da, 1935'de Paris'te, 1938 Cambridge (İngiltere) ve 1939'da
Mass'daki Cambridge'de kongreler düzenlemekle akımın uluslararası nitelik
kazanması sağlanmıştır. Bu arada Nasyonal-Sosyal iz m'in baskısıyla akımın temsilcileri,
İngiltere ve Amerika'ya kaçmışlar ve Amerika'da "Encylopedia of United Science"!
kurmuşlardır. İngiltere'de 1933'den itibaren yayınlanan "Analysis"
dergisi de anı İmalıdır.
Akımın belli başlı
düşünürlerinin hemen bütünü Alman'dır. Sırasıyla Viyana, Prag ve Chicago'da
felsefe dersleri veren Rudolf Carnap; Camap'ın yanında Berlin, istanbul ve Los
Angeles'te profesörlük yapmış, Viyana Çevresi'nin oluşmasına katkıda bulunmuş,
fakat sonradan katı (Ortodoks) yeni pozitivizmden ayrılmış olan Hans Reichenbach
(1891-1953); etik konusundaki yazılarıyla tanınan ve bir öğrencisi tarafından
öldürülen Moritz Schlick (1882-1936); Ot-to Neurath (1882-1945), Hans Hahn
(1880-1934) sayılabilir. Waismann, Fiegl, Kauf-mann, Menger, Gödel, Dubislav da
değişik etkinlikleriyle Mantıkçı Pozitivizm'e katkıda bulunurlar. Keza birçok
matematikçi ve mantıkçıyla bitikte Alfred Tarski ve Kari Popper yeni
pozitivizme yakın düşünürlerdir. Almanya'nın dışında İngiltere'de Su-sann L.
Stebbing, A.E. Duncan Jones, G.RyIe (Analysis Çevresi), Alfred J. Ayen Fransa'da
Viyana çevresini tanıtan Louis Roguier ile General Vouillement zikredilmesi
gerekenlerdir.
Russel'in öğrencisi ve
dostu olan,Cantf>-ridge'de ders veren Avusturyalı filozof Ludwig
Wiugenstein'in "Tractatus Lagi-co-Pihlosophicus (Manüki-Felsefi İncelemeler)
(1921) adlı eserinde yeni pozitivizmin başlıca ilkeleri ortaya konmuştur. Nu*
m aralandın İmiş Özdeyişlerden meydana gelen bu eser, Russel'in dünyanın
bütünüyle bağımsız olgulardan oluştuğunu savunan mantıkçı atomculuğundan
hareket eder. "Gerçek önermelerin bütünü doğa bilimlerinin tümüdür.
Felsefe bir doğa bilimi değildir." Amacı düşüncelerin mantıksal yorumu
olup bir öğreti değil, bir etkinliktik Schlick'e göre de felsefenin faaliyeti
iddialar ile sorunların anlamını açıklamaktır. Yeni pozitivist veya mantıkçı
pozitivistle* rin ortak görüşü sudun Felsefede kesin veya "katı bilimsel
bir tavır", ancak modern matematiksel mantığın felsefeye uygulanmasıyla
mümkündür. Bu tavır, sonuçta bütün bilgi sürecini mantığa indirger ve aynca
sübjektif-idealist ampirizme ulaşılır. Reio henbach'ın, Camap'm görüşleri buna
farklı iki ömek oluşturur. Yine mantıkçı poziti-vistlere göre, matematik ve
mantık gerçekliğe ilişkin bir şey ileri sürmezler, acak önermelerin
düzenlenmesinde bir metod meydana getirirler. Dolayısıyla bilimlerde modem
matematiksel mantığın çözümleyici metoduyla açıklanamayan sorunlar "aldatıcı
sorunlar" kabul edilir. Buna karşılık anlamlı önermeler, ancak mantıkça
veya
ampirik olarak
doğrulanabilir önermelerdir, öyleyse bir önermenin anlamı,
doğru-lanabilirliğinin şartlanyla belirlenebilir.
Bu filozoflara göre
felsefenin görevi gerçekliği genel objektif ilkeler olarak ortaya kovmak
olmadığı gibi, maddeyle bilinç arasındaki gerçek bağlantıyı da bulmak değildir.
Felsefenin görevi münferit bilimlerdeki kavramların meydana gelişlerini mantıkça
çözümlemektir. Bunun anlamı felsefenin bütün olarak dil felsefesine
indirgen-mcsidir. Ayrıca mantık doğrulamasından anlaşılan da, bir önermenin
mantık kurallarına uygunluğudur. Aynı şekilde ampirik doğrulama ise, mantık
vasıtalarının yardımıyla doğrudan doğruya bir gözleme veya yaşantıya karşılık
veren bir önermeye tanım gereği dönmektir. Bu iki deneyle doğrulamayan
önermeler "anlamsız" sayılmalıdır. Bu bakımdan bu akımın taraftarları
klasik bilinmezcilik anlamında cevaplandırılmamış hiçbir soru kalmadığını
ileri sürerek Hume'un aşıldığını savunurlar.
Daha genel
çizgileriyle mantıkçı pozitivizm şu önermelere dayanmaktadır denebilir:
a) Felsefenin
önemi, ampirik bilimlerdeki önerme ve kavramların mantıkça çözümlenmesine
dayanmasıdır.
b) Felsefe,
ampirik bilimlerin yanısıra kendine Özgü bir konu alam bulunduğunu kabul etmez.
c) Felsefe
yapmanın metodu mantıktır.
d) Mantık
önermeleri gerçekliğe ilişkin herhangi bir şey ortaya koymazlar.
e) Klasik metafiziğin
bütün önermeleri, görünüşte kavram ve Önermelerdir, çünkü ampirik olarak
temellendirilemezler.
Bu bakımdan mantıkçı
pozitivisder bazı noktalarda klasik pozitivizm ile ampirist kuramlardan
ayrılırlar. Ayrıldıkları noktaların temelinde bilimsel bilgi ile metafizik
arasındaki fark yatar. Çünkü onlar doğnı-yanlış bilgi ayırımı yerine,
anlamh-anlam-sız önerme ayrımını koyarlar. Sözgelimi klasik metafizikte ele
alınan "İyi nedir?" "insan özgür müdür?", "ruh ile
beden hangi noktada ilişkilidir?" gibi sorular, yanlış değil
anlamsızdırlar, çünkü cevaplandırıla-mazlar. O halde yapılması gereken bir çözümlemeyle
bunların anlamsız olduklarını görebilmek ve bunlardan vazgeçmektir.
Kurt Godel'in
belirsizlik ilkesi üzerine yayınladığı makale mantıkçı pozitivizmin sarsılması
anlamına gelir. Bu ilke, Russel'in ve Viyana Çevresi'nin öngördüğü tam ve
mükemel dil anlayışını yıktığı gibi, saf şekli sistemler içinde tamlığm
olamayacağını is-bat ediyordu. Amerikalı felsefeci J.V.A. Quine mantıkçı
pozitivizmin doğmaükliği-ni eleştirdi. Ayrıca bilimler alanındaki gelişmeler
de bu akımı derinden etkiledi. Einstein, Niels Bohr, Erwin Schrödinger, Thomas
S. Kuhn'ın çalışmaları bu bakımdan önemlidir.
Mantıkçı pozitivizmin
bugünkü felsefe eğitiminde mantıki kesinliğe ve çözümlemeye verdikleri değer,
belirli bir felsefi görüş ortaya atılırken önermeler arasındaki is-batlama
bağına çektikleri dikkat Önemlidir. Fakat bilimsel bilginin tek doğru veya sağlam
bilgi olduğu görüşleri tartışmaya açık bir iddiadır.
İsmail KILLIOĞLU Bk.
Mantık.