MEKANİKÇİLİK

 

Genel olarak olay ve olguların mekanik ilkelerle açıklanabileceğini ileri süren fel­sefi öğreti. Buna göre bütün olay ve olgular hareket eden maddenin bir sonucudur ve onun yasaları ile açıklanabilir. Neden ve so­nuca, yani nedenselliğe karşı olmak öttae evreni açıklamada bütüncül bir ÖğretiÖir.

Böyle bir öğreti doğayı, tüm fonksiypn-1 arın in parçalan tarafından otomatik bir tarzda idare edildiğine inanılan bir bütüne,     land, Buchner, Vogt, Haeckel, Cabanis, bir makinaya benzetir.                                   Huxley, Moleschotte, Helvetius, Diderot Biyolojide mekanikçilik ise, tüm orga-      gibi birçok filozofu etkilemiş ve onların gö-nik olayları mekanik ilkelerle açıklamaya      rüşleriyle değişik biçimler almışlardır, çalışan öğretiye verilen addır. Bu öğreti          Descartes(1596-1650)'a göre maddenin tüm biyolojik yasaların fizik ve kimyanın      özü uzamdır ve tüm fiziksel fenomenler yasaları tarafından oluşturulabileceğini ile-      mekanik yasalarca açıklanabilir yapıdadır, ri sürer. Biyolojik mekanikçilik bu anlam-      İlkçağ mekanizmi fiziksel fenomenleri, da, vitalizme karşıt bir öğreti olarak geliş-      mekan ve mekansal hareketlerle açıklama­mıştır,                                                          ya çalışır ve bu noktada dinamizme muhalif Kozmolojide ilk olarak Leukippos ve      bir tutum sergiler. Descartes ise maddeyi Demokritos (M.Ö. 460-370) taraflarından      uzam ile izah eder. O'na göre boşluk yoktur, geliştirilen bu öğretiye göre doğa, uzay ve      Çünkü böyle bir şey sözkonusu olsaydı, sürekli hareket halinde bulunan atomların      maddenin sürekliliğinden söz edilemezdi, temel yapı özellikleri ve ilkeleriyle açıkla-      Bu anlamda Descartes,. uzam (extension) nabilir. Demokritos'un bu mekanik evren      ile hareketi, maddenin ve doğanın açıklan-anlayışı, kendinden önceki Anaksagoras'ın      masında iki gerekli ve yeterli şart olarak gö-teleolojik açıklamasına bir karşıt tez niteli-      rür. Şu sözü bu görüşünü iyi bir şekilde yan-ğini taşır. Amaç (telos) kavramına karşı çı-      sıtır: "Bana uzam ve hareket verin, dünyayı kan Demokritos, aynı zamanda Empedok-      yeni baştan düzenleyeyim." "Evren, herşe-les'in rastlantı kavramım da kabul etmez.      yin biçim ve hareket tarafından gerçekleşti-O'na göre evrende olup biten olaylar, zo-      rildiği bir makinadır" sözü de onun meka-runlu olarak oluşur. Demokritos'un bu me-      nist anlayışının en belirgin ifadesidir, kanisi açıklamasının sadece evren tasan-          Evrene getirilmeye çalışılan açıklama mında değil, ruhun açıklanmasında da kul-      yanında Descartes hayata ve hayati olaylara lanıldığı görülmektedir.                                 da mekan isi bakış tarzım uygular. Hayatın Demokritos'la tohumlan atılan böyle bir      biyolojik mekanikçilik açısından ele alıni-mekanist anlayışın llkçağ'da pek de tutul-      şiyla da Descartes'da karşılaşmaktayız. O duğunu ve yandaş bulduğunu söyleyeme-      hayatın kimyasal olgular ve olaylarla oluş-yiz. Bunun nedeni olarak da genelde Aris-      tuğunu ve bunun dışında bir anlama da sa-loteles'in dört sebep prensibi gösterilir.           hip olmadığını belirtir. Bu nedenle o, kendi-Bu Öğretinin, yüzyıllar sonra tekrar Ga-      sinden bir yüzyıl sonra La Mettrie'nin "Ma-üleo ile Piskopos Pierre Gassendi'nin, Epi-      kina insan "ma (L'Homme Machine) öncü-kuros'un felsefesini ele alırken Demokri-      lük edecek olan "Makina Hayvan" metafo-tos'a uzanan çalışmasıyla birlikte yeniden      ruyfa düşüncesini ifade yoluna gidecektir, gündeme getirildiği ve sonra 17. yüzyıl me-          Daha sonraki dönemlerde Dobert Böyle, kanık füozoflannca geliştirildiği görül-     küçük cisimciklerin muhtelif şekillerde bi-mektedir. Başta Descartes olmak üzere 17      çimlenmesi ve hareket etmesi anlamına ge-ve 18. yüzyıllarda gelişen yer ve gök meka-      ten fiziksel fenomenlerin açıklanmasını ih-niği ile rağbet gören Mekanikçilik, Hobbes,      tiva eden "Mekanik Felsefenin inançlarTıu Priestley, La Mettrie, Baron d'Holbach, To-      gösterdi. Bu felsefenin daha sonraki izleyiçileri ise, temel olarak "özsel formları", "gizli nitelikleri" ve "özsel ilkeleri" vs, bi­limden uzaklaştırma yoluna gitmişlerdir. Bu ve benzeri anlayışlar mekanikçi filozof­lar nazarında, yeni matematiksel metodlar-la ilişkisi kurulamayan, modem açıklama­lara ve daha sonraki gelişmelere engel ola­bilecek olan sanılar niteliğini taşımakladır­lar.

17. yüzyıl mekanizminin ivme kazandır­dığı Önemli sorunlar arasında, Galileo ve Locke tarafından ortaya atılan, birincil ve ikincil nitelikler arasında yapılan ayrım başka gelir. Bu ayrım, Kartezyen dualizmin de benimsediği önemli bir ayrımdır. Diğer bir soru da Böyle tarafından taştışılan, me­kan iksel I iğin, teleolojik açıklama veya ev­renin planlara, modellere sahip olduğu yo­lundaki açıklamalarla birleştirilip birleşti-rilemeyeceği sorunudur.

Descartes'ın vücuda bir mikana benzet­mesiyle yaklaşımı, psikoloji tarihinde çok derin etkilere neden olmuştur. Bu görüş, hayvanları bir organizma olarak gören Aristotelesçi anlayışa alternatif olarak kar­şıt bir kutupta gelişmiştir. Bu karşıt tutum (mekanikçi anlayış), hayati süreçlerin açık­lamasını fiziksel ve kimyasal terimlerde arama eğilimi göstermişlerdir.

Biyoloji alanındaki sonraki gelişmeler (mesela Kantçı okul), psiko-kimyasal açık­lama modellerinin mümkün olduğu oranda devam ettirilmesi yolunda bir eğilim gös­termiştir. Bu ve buna benzer izah tarzları, tüm hayat gerçeklerinin açıklanmasında yetersiz kalmaktaydı. Psikoloji metodlan, bu noktada, devam etmekte olan mekanik izahlara ister istemez öncülük etmiştir. Fa­kat 18. yüzyıla kadar biyologlar, yaşayan şeylerin asıl tabiatlarının kavramlaşorılma-sında kesin bir ayrım yapmışlardır. Bîr uçta

La Mettrie, Theodor Schwan, Jacques Loeb ve bazı biyokimya ve sibernetik çalışan 20. yüzyıl düşünürleri gibi, inorganik doğanın kanunlarıyla izah edilemeyen, yaşayan or­ganizmaların görünüşleri olmadığını, ileri süren filozofları, diğer uçta ise, her yaşayan şeyde bir tür öz (entelekheia) ve hayati ilke, hayati güç veya irade bulunduğunu ileri sü­ren vitalisüer bulunmaktadır. Mekanikçili­ğin karşı kutbunda yer alan bu anlayışa göre öz (entelekheia), organizmadaki bütünleyi­ci süreci açıklamak için kullanılır. Meka­nikçi İcrin bakış açısına göreyse canlılar, kendi içlerinde bir hayati itki veya irade, bir hayati güç taşımazlar. Tüm organik olayları yönlendiren tek sebep mekanik yasalardır. Bu hayat anlayışıyla mekanikçilik vitaliz­me karşıt olduğu gibi, finalizme (erekçilik, gayecilik) de karşıttır. Mekanikçilik-amaç-lılık karşıtlığı, İlkçağ Demokritos-Aristote­les karşıtlığına kadar uzanan bir tarihsel so­runu bünyesinde barındırmaktadır. Aristo* teles'in dön neden ilkesinde amacı da bir hareket ve oluşum nedeni olarak belirtmesi aynı zamanda İlkçağ atomcu antoyüjmfcl mekanikçi yorumuyla bir karşıtlığı da gOA* deme getirmişti.                     -              

Mekanikçiliğin biyolojide organizma­nın ve hayati fenomenlerin açıklamasında vitalizm ve finalizm ile karşıt bir tutum ser­gilemesi nin yanında fizikte, fiziksel feno­menlerin izahında da dinamizme muhalif bir tutum içindedir. Dinamizm, güç veya kuvveti madde ile birleştirir ve hareketi, maddenin devingen gücü, onun bir görünüş biçimi olarak açıklar. Mekanikçilik ise ha-reketsel gücü maddeden ayrı tutar ve varlı­ğın dışında kabul eder. Hareket için madde* ye dışardan bir kuvvet uygulanır. Bu nokta­da mekanikçilik, metafizik bir yapı da ka­zanmaktadır. Bu anlayış, 17. ve 18. yüzyılarda da maddecilik ile birleşerek La Mett-rie, Baron d'Holbach, Helvetius gibi meka­nik maddecilerin yetişmesine sebep olmuş­tur. Newton'un mekanik yasaları, bu düşü­nürlerin bilimsel dayanaklarının başında gelmekteydi. Fakat maddecilikte görülen bu mekan i kç i eğilim, daha sonraki yüzyıl­larda diyalektik anlayış ile yıkılacaktır.

Mekanikçiliğin ışık hakkındaki açıkla­malarını da Ne w ton, Huygens Maxvell'dc görmekteyiz.

(SBA)

Bk. Atomculuk.