MONAD

 

Monad kelimesi, Yunancada tek (ünite) anlamındaki monas kelimesinden alınmış­tır. Çoğulu olan "monades", ferdî cevherler (Unites substantielles) demek olur. Leibniz kelimeyi basit (parçalan olmayan), faal, bö­lünmez cevher anlamında kullanarak meta-fizik sisteminin temeli yapmıştır. Monad, bir bakıma atom anlamına geliyorsa da, gerçekte Epikür'ün atomlanndan nitelik olarak farklıdır. Epikür'ün atomculuk anla­yışı Demokrit'e dayanır. Ona göre realite, sonsuz miktarlardaki görünmeyen küçük parçacıklardan oluşmuştur ve bunlar boş mekan içinde hareket ederler. Bu görünme­yen parçacıklar, yani atomlar, birbiriyle bir­leşirler, çarpışırlar, birbirine takılırlar ve birbirinden ayrılırlar. Böylece atomların ilişkileri bütünüyle mekanik yasalar tara­fından düzenlenir. Epikürbu düşüncesiyle evreni sayısız mikladaki küçük parçalara bölmüş oluyor. Ancak Epikür, ilke olarak kendisine dayandığı Demokritos'un atom teorisini bir noktada değiştirir. Demokritos atomların başlangıçtan itibaren sonsuz bir hareket halinde bulunduğunu savunurken, Epİkür onların, boş mekan içinde dikey ola­rak düştüklerini ve düşerken de hesaplan­ması oldukça zor olan hafif sapmalarda bu­lunduklarını savunur. Yine Demokrilos gi­bi, evrendeki her şeyin mekanik bir zorun­lulukla cereyan ettiğini benimser, ancak on­daki bu mekanik zaruret, Demokritos'un id­dia ettiği gibi mutlak değildir, bu zorunlu­luktan küçük sapmalar da olur ve bu sapma­ları büsbütün ortadan kaldırmak mümkün değildir. Böylece Epikür'ün bu atomculuk anlayışı bir dereceye kadar tesadüfe de İm­kan tanımakta ve belirli bir özgürlük payına da işaret ederek, onun ahlak öğretisine yan­sımakladır.

Lcİbniz madde ve ruh dualizmi yerine, cevherin birliği ve faalliği görüşünü koyu­yor. Ona göre yalnız ruhlar vardır ve bizim yerkaplama, cisim, madde dediğimiz şey, bulanık idrakten, olaydan, maddi olmaya­nın duyulur görünüşünden başka bir şey değildir. Böylece Leibniz, her türlü bilinçten mahrum bîr madde İle, doğası bozulmuş bir ruh dualizmini ortadan kaldırarak bütünlük içinde uzlaştırmış oluyor.

Leibniz'in, adını ve düşüncesini Bruno (1548-1600) nun De Monade ve De triplici adlı kitaplarından aldığı görünen monad te­orisine göre, Monad, bileşiklere giren, ba­sit, yani parçalan olmayan bir tözden başka bir şey değildir. Bileşikler, bu basit söyle­rin, yani monadların toplamından ibarettir. Monadlar bölünmeyen tözler oldukların­dan, onlarda hiçbir erime yoktur ve bu yüz­den da doğal olarak mahvolmazlar. Yine aynı neden yüzünden, hiçbir şey doğal ola­rak onun sayesinde başlayamaz. Çünkü monad bileşim ile yoğrulamaz.

Leibniz'in cevher anlayışı faal (müessir) olabilme gücüne sahip bir "mahiyet"lir. Bu bütün dünyaya saçılmış olan canlı kuvvet­ler "tabiatın gerçek atomları", "eşyanın un­surlarıdır." Spinoza'nın "acınacak ve anla­şılmaz" kanıtlarla desteklemeye çalıştığı gibi bir tek cevher değil, aksine sayısız cev­herler vardır. Tabiat hayatla doludur.

Her monad, Leibniz'c göre, sürekli ola­rak ve hatta tasavvurlarının "derunî bir ilke­si" ve mekanik nedenlerle açıklaması kabul olmayan arzu eğilimi sayesinde değişir. Bundan başka, her monad diğerlerine karşı­lık bütünüyle bağımsızdır ve içine herhangi bir şeyin girip ve çıkabilmesi için "pencere­leri yoktur." Doğada tam anlamıyla birbiri­ne eşit iki cevher, örneğin tam olarak birbi­rine eşit iki yaprak veya su damlası bulun­maz. Her monad evrenin, evrenin kendisi gibi güzelce düzenlenmiş bir aynası ve tıpkı bizzat tasavvur eden bir kuvvettir. Monad-lann farkı, evreni yansıtma ve temsil etmek konusunda çeşitli derecelerde "açık ve belirgin" olmalarından ibarettir; yüksek dere­cedeki ruhları, hatla tanrısal olanı bile yan­sıtırlar. Ne kadar monad varsa, o kadar çe­şitli evren vardır.

Bundan başka sayısız derecelerde mo-nadlar vardır. Bu silsile, sırf monad adıyla yetinen süfli monadlardan başlayarak, du­yulara sahip ruh ve zekâya sahip akıldan da­ha ileri giderek ilk ve eşyanın son illeti olan Allah'a ulaşır. "Basit" monadlar, bir tür uy­ku ve uyuşukluk içinde yaşarlar; buna kar­şılık ruh monadlan, hayvanlarda olduğu üzere, daha açık ve hafızaya bağlı düşünce gücüne sahiptirler. Bizim kendimize en tam ve aracısız olarak içsel deneyim aracılığıyla bilinci) monad, kendi ruhutnuzdur. Her şey hakkında ve her şeyin ne olduğu konusun­da, yalnız en yüksek monad olan Allah, açık ve seçik bir bilgiye sahiptir, çünkü o, her şe­yin kaynağıdır.

Bk. Atom, Cevher