NEVROZLAR

 

Nevroz, esasen ya doğrudan yaşanan ve Klinik tabloya egemen olan, ya da bilinçdışı olarak kontrol edilmiş ve çeşitli psikolojik mekanizmalarla biçim değiştirmiş sıkıntıy­la karakterize bir psikolojik rahatsızlık tü­rüne verilen addır. Ancak psikolojik meka­nizmalarla biçim değiştiren sıkıntı, kişiyi rahatsız edici ve benliğe yabancı başka be­lirtilere neden olur. Nevroz, kaygı (anksiye-te) adı verilen sıkıntıdan, sıkıntıyı örten, ama kişiyi rahatsız eden belirtilerin oluştur­duğu hastalıklara kadar birçok hastalık kü­mesinin toplu adı olup aynca nevroz diye bir ruhsal hastalık yoktur. Psikiyatrik hasta­lıkların sınıflandırılması alanında son za­manlardaki çalışmaların sonucunda bugün nevroz kavramının kullanımında azalma olmakta ve nevrozlar olarak sınıflanan has­talıkların tanımlan değişmektedir.

Nevrozlar, diğer bir önemli psikiyatrik hastalıklar kümesi olan psikozlardan, rahat­sızlıklar her ne kadar bireyin gündelik faali­yetlerini etkileseler de, onun gerçeği değer­lendirme yetisinin bozulmaması ile ayrılır­lar. Nevrozlarda kişiliğin önemli bir kısmı korunur. Dil ve konuşma hiç bozulmadan kalır.

Nevroz kavramı psikanalizin ortaya çık­madığı zamanlarda sinirlerde veya sinirle­rin işlevlerindeki bir bozukluğu İfade etmek için kullanılırdı. Fakat S. Freud nevroz de­nilen ve sinir sisteminin hastalığı sanılan hastalıkların psikolojik kaynaklı olduğunu belirtmek amacıyla onlara "psiko-nevroz" adını verdi. Bugün ise nevroz kavramı, Fre-ud'un "psiko-nevroz" kavramının yerine kullanılmaktadır.

S. Freud'un geliştirdiği psikanalitik teo­riye göre, insanın psişik aygıtı derinlikli bir yapıya sahiptir. En derinde bilinçli düşünce ve davranışlarımızın kaynağını oluşturan ve bilinçdışı bir nitelik gösteren id, en üstle toplumsal değerleri ve dış gerçeği temsil

eden üst-benlik (superego) ve bunların ara­sında da benlik bulunur. Benlik, id'ten ge­len cinsel ve saldırgan içerikli dürtüleri, on­lara dış gerçeklikle uzlaşabilecekleri bir bi­çim vererek süzgecinden geçirir. Bunu sa­vunma mekanizmaları aracılığıyla yapar. Ancak benliğin savunma mekanizmaları id ve üst-benlik arasındaki aracı görevini yeri­ne getiremezse, benlik dürtülerin enerjile­rinden daha fazla bir enerji uygulamalıdır ki, onları içerde tutabilsin. Ama bu kez de savunma barikatını aşabilmek için dürtüler orijinal biçimlerinden farklılaşacak tu1. İşte nevrozlar id ve benlik arasında sürüp giden bu çatışmadan doğarlar. Yani kökenlerinde orijinal biçiminden farklılaşmış dürtüler, ya da benliğin yoğunlaşmış savunmaları bulu­nur.

Tarihsel olarak psikoanalitik literatüre ait olmakla birlikte, davranışçılık ve varo­luşçuluk gibi çeşitli psikoloji okulları da nevrotik gruba giren psikolojik rahatsızlık­lar hakkında fikirler İleri sürmüşlerdir. Davranışçılar, nevrotik rahatsızlıkları öğ­renme mekanizmaları ile açıklarken, varo­luşçular Ölüm, özgürlük, yalnızlık ve an­lamsızlık gibi varoluş temalarının bastırıl­masıyla açıklamaya çalışmışlardır.

Nevroz kavramı giderek daha az kulla­nılmasına rağmen bugün de nevrotik gruba giren rahatsızlıklarla ilgili bir fikir birliği olduğu görülmektedir. Bu rahatsızlıkların belli başlıları şunlardır:

a) Hisleri nevrozu: Psikolojik nedenlerle hareket veya duyu organlarının işlevlerinin ortadan kalkması, artması veya azalması, bilinçte bir yanılma ve başkalaşma görül­mesi durumudur.

b) Kaygı nevrozu: Tek başına olabildiği gibi, psikolojik veya bedensel bir rahatsızlıkla da birlikte olabilen, kişinin genellikle "kötü bir şey olacakmış' gibi hissettiği tedir­ginlik halidir.

c) Korku nevrozu (Fobi): Bir durumdan (örneğin kapalı yerden), bir nesneden (ör­neğin köpekten) veya bir bedensel işlevden (Örneğin yüz kızarmasından), gerçek kor­kudan farklı olarak olması gerekenden çok daha fazla, uygunsuz ve korkulan nesneden abartılı biçimde kaçınma ile birlikte olan korkuya denir.

d) Takınaklı zorlanma nevrozu (obsesif-kompulsif nevroz): Bilince zorla sokuluyor şeklinde algılanan düşünce ve fikirlerin ra­hatsız edici, istenmeyen ve sıkıntılı bir bi­çimde sürekli yinelenmeleri ve bu düşünce yinelenmelerinin sanki bir törenin ritüclle-riymişeesine davranışsal tekrarlanmalar (örneğin sürekli el yıkama) şeklini alması­dır.

Nevrotik çatışmanın genel belirtileri, ya da nevrotik bir kişiyi karakterize eden özel­liklerle ilgili olarak da şunlar sıralanabilir:

1) Nevrotik kişilerin kendilerine özgü kaçınmaları vardır.

 2) Nevroz belirlileri gösterenlerde genellikle duyguların ketlen-mesi ve ifade edilememesi sözkonusudur.

 3) Nevrotik rahatsızlıklar çoğu kere cinsel sorunlarla birlikte ortaya çıkarlar.

 4) Nev­rotik bireylerin bilinçdışı çatışmalarını bi­lince çıkarmamak için harcadıkları yoğun çaba sonucunda güçsüz ve çevreye karşı il­gisiz, bu nedenle de aşağılık duyguları için­de oldukları görülür.

 5) Gerginliklerini gi­dermek için nevroliklerdc öfke patlamaları, bayılmalar gibi ani deşarjlar olur.

 6) Nevro-tiklerin genellikle uyku ve korkulu rüya görme sorunları vardır.

Erol GÖKA Bk: Histeri, Psikoz