Nicelik, nesnelerin
genellikle sayılabi-len veya ölçülebilen, toplamı doğrudan sayı olarak
belirtilebilen genel özelliğine verilen isimdir. Nicelik, genel anlamda bir
nesneler kümesinin sayısal sıklığı, ya da büyüklüğü anlamında da
kullanılmaktadır.
Ölçülebilen, azalıp
çoğalabilen büyüklük olarak da tanımlanabilen nicelik, ne kadar, ne
büyüklükte, kaç, nice gibi sorulara verilecek cevaplar karşılığında kullanılan
bir terimdir.
Mantıkçılar ve genel
metodoloji bilginleri, niceliği iki sınıfa ayırmaktadırlar. Sürekli
nicelikler ve süreksiz nicelikler gibi bir ayrım da iki bölüm veya iki nesne
arasında bir ortak sınırın düşünülüp düşünülemeyeceğine dayanmaktadır.
Süreksiz nicelikler, matematiğin konusu olan sayıları ifade etmektedir.
Nitekim sayılar arasında ortak bir sınırdan bahsedilemez. Sürekli nicelikler
dendiğinde de geometrinin konusu olan mekan ve fiziğin konusu olan zaman kastedilmektedir.
Sayılar arasında ortak bir sınırdan sözedilmemesine rağmen, çizginin sürekli
olduğu düşünülürse, çizgi için bölümleri birbirine dokunan ortak bir sınırdan
bahsetmek mümkündür. Çizgi için sözko-nusu olan bu ortak sınırdan kasıt da
noktadır. Düzlemsel olanlar sözkonusu olduğu takdirde, bu ortak sınırın bir
çizgi olacağı da görülmekledir. Zaman alanında da tıpkı mekan gibi ortak bir
sınırdan bahsetmenin mümkün olabileceği açıktır.
Niceliklerin, önemli
ve düşünsel çabalarda yanlışlığa ve çelişkiye düşülmemesi için bilinmesi
gereken bir diğer özelliği de, karşıtlarının
bulunmamasıdır. Nitekim bir uzunluk, bir ağırlık gibi nicel özelliklerin veya
ölçüm birimlerinin karşıtlarından sö-zedilememektedir. Mesela, üç metre uzunun
karşıtından ve çelişiğinden sözetmek mümkün değildir. Nicelikler alanında da
bir karşıtlıktın bahsedilebilir gibi gözüküyor olsa da verilebilecek en uç
(extreme) örneklerin dahi nicelik için olmayıp görelik (relation) kategorisi
için geçerli olduğu açıkça görülmektedir, örneğin, çoğun aza, büyüğün küçüğe
karşıt olduklarını düşünmek, nicelik kategorisinin dışına çıkmak demektir.
Çünkü büyük ve küçük, az ve çok gibi kavramlar, diğer nesnelerin nitelik ve
niceliklerin varlıklarına bağımlı oldukları ve onlara göre belirlendikleri için
burada bir nicelik bağıntısından veya bir nicelik karşıtlığından sözedilmemekle
beraber bir görelik bağıntısının dile getirilmesi ile karşılaşılmaktadır.
Niceliklerde,
karşıtlık gibi azlık ve çokluktan da sözetmek mümkün değildir. Niceliğin
kendisine has karakteri, eşitlik ve eşitsizlik yüklenebilmesidir. Bir şeklin
bîr şekle eşit olduğu veya olmadığı, bir sayının bir sayıya eşit olduğu veya olmadığı
söylenebilir.
Niceliğin, bir
nesnenin tanımlanması veya bir nesnenin varolabilmesi için gerekli, fakat
yeterli şart olmadığı bilinmelidir. Zira, nesne, varlık alanına çıkabilmek için
bir niceliğe olduğu kadar, bir niteliğe de sahip olmak zorundadır. Bu,
nesnenin ve dış dünyanın (fenomenal alanın) vazgeçilmez nicelik ve nitelik
birlikteliğidir. Sadece nitel veya sadece nicel olan hiçbir şey mevcut
değildir. Bir nesnenin değişim geçirmesinde de bu birliktelik arasındaki oran
ve denge değişiminden sözedilebilmektcdir. Ni-
celik değişmesi
olmaksızın nitelik değişmesinin mümkün olmamasına rağmen, bir nesnenin nitel
ve nicel birlikteliğinde aslo-lan yine de niteliktir. Çünkü, niteliğin değişmesi
için niceliğin değişmesi zorunludur. Fakat her nicelik değişmesi bir nitelik
değişimini de gerektirmemektedir. Nitelik değişmesinin olabilmesi için ancak,
nicelik değişiminin belirli bir sınıra ulaşması ve bu sının aşması gerekir.
Nitekim, bu sınırı aşmamak şartıyla gerçekleşecek olan bir nicelik değişimi,
bir nesnenin farklı bir nesne olmasına yol açmayacağı gibi bir nesnenin farklı
türlerinin (variation) oluşmasına sebep olabilmektedir. Nitelik değişimi, bir
nesnenin türünün değişimi anlamına gelmektedir. Örneğin, elli derecelik bir su
ile, yetmiş derecelik bir su arasında nitelik farklılaşması olmamasına rağmen,
yüz derecenin üzerindeki veya sıfır derecenin altındaki bir değişim, suyun
niteliğine yansıyacaktır. Böylesi durumlarda, nicelik farkı, belli bir nesne,
ya da olayın birliğinde nitelikle ilişki dengesini bozacak kadar azalır veya
çoğalır. Demek ki belirli bir sının aşan her nicelik değişimi, bir nitelik
değişimine yol açmaktadır. Fakat her nitelik değişiminde de yeni nicelik
değişimlerine sebep oluna-bilmcktedir.
Niceliğin, mantığın
Aristoteles'ten beri gelmekte olan kalegoriler alanındaki kullanımından ve
nitelik kategorisi ile ilişkisinden sonra, onun Önermeler alanındaki önemli
yerinden bahsetmek gerekir.
Bir önermenin nicelik
açısından ele alınması, bu önermenin konusunun ve yükleminin niceliklerini
tespit etmek anlamına gelmektedir. Konusunun niceliğine göre önermeler tekil,
tümel, tikel, tabiî, belirsiz olmak üzere beş türe ayrılmakladır. Bu beş önerme
çeşidinden tabiî önermeler bilimlerde kullanılmadığı iddiasıyla terkedilmiş,
tekil ve belirsiz önermeler de tümel ve tikel önermelere dahil edilmiştir.
Böylece, nicelik açısından tümel ve tikel olmak üzere iki önerme sözkonusu
olmaktadır.
Bir önermenin
yükleminin nicelik açısından sınıflandırmaya tabi tutulması ise 19. yüzyılda
ingiliz mantıkçılarından Geor-ge Bentham ile Hamilton'un çalışmaları sonucunda
gerçekleşmiştir. Klasik mantıkta zikredilen önermelerin, yüklemin niceliğini
belirtmiyor olmaları, Hamilton'a göre bir eksiklik olarak değerlendirilmelidir.
Bu eksiklik, düşüncede olmamasına rağmen, dilde mevcuttur. Öyleyse,
düşüncelerin gerçek yansıtıcıları olmaları açısından önermelerde de bu
ayrımın yapılması gerekmektedir. Buna göre önermeler, konusu ve yüklemi tümel
olan (toto-totale); konusu tümel, yüklemi tikel olan (toto-partielle); konusu
tikel, yüklemi tümel olan (parti-to-tale); konusu ve yüklemi tikel olan
(parti-partielle) Önermeler olarak sınıflandırılmaktadır.
Aristoteles'ten beri
gelen klasik mantığın gerek kategoriler ve gerekse önermeler alanındaki yeni
yorumlamaları ile Kant, niceliği de bir kategoriler türünün ortak adı olarak
değerlendirmektedir. Nicelik, kendi başına bîr kategori olmaktan çok, bir kategoriler
toplamının adıdır. Nitelik, görelik ve modalite kategori gruplarının yanında,
bir dördüncü kategori grubu olarak yer alan nicelik kategorisi de birlik
(ünite), çokluk (pluralite) ve tümlük (totalite) olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
Nicelik açısından, evren ve evrendeki sistemler, ya da herhangi bir obje,
Kant'a göre, nasıl kavranırsa kavransın, yani ister deneyim yoluyla, isterse
doğa araştırmalarında ve isterse metafizik spekülasyonlar yoluyla olsun, biz
onu daima bir çokluk, bir birlik ya da bir bütünlük halinde kavrarız. Kant'ta
nicelik kavramının ve nicelik kategorilerinin onun metafizik sisteminde ve
yorumlamalarında da önemli bir yeri ve önemi vardır. Kant'a göre nicelikten
hareket eden birçok büyük metafizik sistemler, evreni kapalı, sonlu bir şey
olarak görmüşlerdir. Kant da özellikle gençlik yazılarında bu görüşü ve
nicelikten kalkan bir bakış açısını benimsemiş görünmekteydi. Nesnenin temel
anlatım biçimlerinden birisi olan nicelik kategorisi, Kant'ta tıpkı nitelik
kategorisi gibi, zihnin apriori bir yetisi ve insan aklında doğuştan mevcut
bulunan bir Özellik olarak belirlenmektedir.
Ali DÖLEK Bk.
Kategori, Nitelik