Parapsİkoloji genelde
normal-dışı, bilimin yasalarına göre açıklanamayan olaylarla uğraşır. Bu
olaylar, Lochness canavarından UFO'lara (bilinmeyen uçan nesnelere), astrolojik
tahminlere ve hayaletlere kadar geniş bir çeşitlilik gösterirler. Parapsİkoloji
teriminin ayrıca, oldukça sınırlanmış da olsa, dört ana olguya gönderme yapacak
şekilde bir genel uygulanışı vardır. Bunlar:
1) Telepati, uzak bir yerdeki başka bir kişi hakkında
mantıksal düşünce ve bilinen duyuların katılımı olmaksızın bilgi edinme
2) Clairvoyance (durugörü), telepatiye benzer
şekilde, ama kişiden
daha çok bir nesne veya olay hakkında bilgi edinme;
3) Precogni-tion (önceden bilme), bilgi edinmeye benzer
bir durum, ama bilgi, birinin iki hafta sonra öleceği veya ileride bir kaza
olacağı gibi, yalnızca gelecekte varolacaktır;
4) Psikokinezis, insan zihninin, doğrudan doğruya
arzulamayla, bir fiziksel gücün aracılığı olmaksızın başka bir kişi veya olay
üzerindeki etkisi.
Kendiliğinden olan
parapsikolojik olgular yüzyıllardır bilinmektedir, ama bunların doğası gereği
bilimsel bir incelemeye konu olmaları zordur. Çünkü bu verilerin İstatistiksel
olarak değerlendirilmeleri imkansızdır. Bir kimse rüyasında belirli bir atın
şampiyonluğu veya belirli bir takımın kupa finalini kazanacağını görebilir;
eğer at veya takım gerçekten bu başarıyı elde ederlerse, bu, önceden bilmenin
bir işareti olarak yorumlanabilir. Ancak kaç kişinin önce bitiren atı veya takımı
rüyasında yanlış gördüğü bilinemez. Yine aynı şekilde, sözkonusu atın veya
takımın kazanma ihtimalinin gerçekte ne kadar olduğunu da bilemeyiz. Böyle
hikayeler sezgi düzeyinde bazı insanları ikna edebilir, ama bilimsel bir değerleri
yoktur. Bir başka zorluk da böyle hikayelerin genellikle olaydan sonra yaygınlık
kazanmasıdır ki, bu nedenle olayı önceden gösteren rüyanın gerçek olup
olmadığı bilinmez. Rüyanın ciddi bir biçimde önceden bilmenin kanıtı olarak
alınabilmesi için olay öncesi yazılı belirlemelere gerek vardır.
Böyle kayıtlar
yapılmıştır. 1966'daki Aber-fan felaketini ele alalım. Kömür ocağının çökmesi
sonucu Solh VVales'teki bir madenci kasabası çöküntünün altında kalmış, 128
çocuk ve yetişkin Ölmüştü. Bir takım insanlar tanıkların huzurunda rüyalarında
veya felaketi doğru bir biçimde tarif eden başka sezgi yollarıyla olayı önceden
bildirmişlerdi. Literatürde tanımlanan birçok başka yerel olgu böylece
kendiliğinden olan parap-sikolojik olayı bilimsel bir çalışma için kabul
edilebilir bir hale getirdi.
Bilimsel olarak daha
ikna edici olan, şüphesiz laboratuvarda elde edilen deneysel kanıtlardı.
Birçok örneği olan bu deneysel kanıtların ilkini Amerikalı biyolog Jo-seph
Banks Rhine Duke Üniversitesinde birinci parapsikoloji laboratuvarında başlattı.
Onun çalışmalarının çoğu her biri beş farklı sembole (daire, yıldız, dalgalı
çizgi, haç işareti ve kare) dayanan yirmi beş kartla paketler kullanarak
yapılmıştı. Deneklerden, her karttaki sembolü, bir çok farklı şart altında
tahmin etmeleri istendi. Şüphesiz beşte bir oranında doğru tahmin etme ihtimali
vardı ve bundan daha yüksek bir orandaki tahmin etme değişimlerini
istatistiksel olarak değerlendirmek mümkündü. Değerlendirme, deneyi yapanın
verilen karta, deneğin tahmin gücüne (telepati) veya deneğin önüdeki kart
yığınına bakmasıyla yapılıyordu, ama kimse kartların yüzlerine bakmıyordu.
Denek verilen sırayı yüksek sesle söylüyordu (durugörü). Önceden bilme deneylerinde
denek kartlar karıştırıldıktan sonra yirmi beş kartın sırasının ne olacağını
yüksek sesle söylemek zorundaydı; deneğin söyledikleri kaydediliyor, deneyi
yapan kardan daha sonra karıştırıyor ve sonuçtaki sıralanış, karıştırmadan önce
denek tarafından söylenenlerle karşılaştırılıyordu. Bu işlemlerde birçok
kombinezon ve incelik gerektiren değişiklikler vardır. Yine de işlemlerin
bütünü üzerinde, özellikle özgün hünerleri bulunan çok az sayıdaki marifetli
denek tarafından
rastlantı üstü sonuçlar elde edilebildiğinin birçok kanıtı bulunmuştur.
Rhine ve arkadaşları
psikokinezisi ya deneycinin attığı, ya da otomatik olarak dönen bir kutunun
içinde bulunan bir zar aracılığıyla test etmişlerdi. Denekler zan ya yüksek
veya düşük (6 veya 1) bir sayıya getirmek için etkilemeye çalışmışlardı.
Literatürde yayınlanan verilen bir çok olguda rastlantıüstü sonuçlann elde
edildiğini gösteriyordu. Bu veriler, bazan ESP (duyu ötesi algı) veya PSI
olarak adlandınlan parapsikoloji k olaylann lehine doğrudan bir kanıt olarak
kabul edilmek zorundaydı.
Olguların tahmin edilebilirliğini,
iyi bilinen psikolojik yasalarla gösteren dolaylı kanıt tipleri de vardır.
Bütün bu test tiplerinde oranların hesaplanmasında, çalışma süresini aşmaktan
kaçınma, bir başka deyişle bir tür yorgunluk etkisi olduğu bulunmuştur.
Kişilik ve tutum gibi güdüleyici etkenlerin önemi kanıtlanmıştır. Dışa dönük
kişilerin, içe-dönük kişilerden (testleri) daha iyi yapmaya eğilimli
olduklaft-gibi, PSI'nin varlığına inanan insanlar, inanmayanlardan daha iyi
yapmaya eğilimli olmuşlardır.
Rhine'nin öncü
çalışmalarını yaptığı günlerden beri çok fazla sayıda araşürma yapılmıştır.
Bunların çoğu otomatik işlemlerin tasarlanması ve onların hatasız
yapıl-malanyla ilgilidir. Örneğin Helmud Schmid rastgele hedefler ortaya
koymuş, deneğin tahminlerini kaydetmiş ve bilgisayarla bütün uygun verileri
saptamıştır. Stronyum 90 izotopunun radyoaktif azalması PSI testlerinde
kullanmak üzere rastgele hedefler ortaya koymak için kullanılmıştır.
Makinesinin yardımıyla Schmid,
birçok kişinin böyle
emisyonlar olsa da, olmasa da tahmin yapabildiğini göstermiştir. Verilerin
toplanması ve analiz edilmesinin bütünüyle otomatik olan niteliği, şanstan
uzaklaşmaya neden olabilecek herhangi bir rastlantısal veya kasıtlı hatayı
engellemektedir.
ParapsikoIojİk
inançların eleştirileri hile ihtimalinin her zaman varolduğunu, daima pozitif
veriler onaya çıkartan kusursuz la-boratuvar işlemlerinin eksikliğini, kopya
Çıkarma ve analiz etmedeki hata İhtimallerini; bu tür verilerin istatistiksel
analizlerinin yapısında olan güçlükleri; en iyi deneklerde bile
parapsikolojik yeteneklerin artıp azaldığının görüldüğünü belirtmektedir. Yakın
zamanlardaki gelişmeler bu eleştirilerin çoğunun üstesinden gelmiştir; artık
parapsikologlann istatistikleri ve deneysel kontrolleri kullandıklarından veya
otomasyon aracılığıyla halaları ortadan kaldırdıklarından şüphe
edilmemektedir. Hile, bütün bilimsel deneylerde de her zaman varolan bir
tehlikedir ve parapsikolojik deneylerde de hile yapıldığı kanıtlanmış olaylar
vardır. Ancak tanınmış yüzlerce bilim adamının anlamsız veriler üreterek iyi konumlarını
riske sokabileceklerini, kasten kamuoyunu kandırabileceklerini düşünmek
imkansız gibi görünmektedir. Bu noktada şüphesiz her denek kendi başına karar
vermek zorundadır.
(SBA) Bk. Psikoloji
Rüya