Kesinliği
kanıtlanmamış verilerden hareketle ileri sürülen geçici yargıya, Önermeye
verilen isimdir. Varsayım, olgular arasında, sınanması henüz yapılmamış geçici
bir neden-sonuç bağı kuran Önermelere verilen genel bir kavramdır. Bu
anlamıyla
varsayım, bilimsel bir
metodun aşamalarından birisi olarak karşımıza çıkar ve metodolojinin alanına
giren bir kavram olarak da belirlenir. Aksiyon ve postulatlar gibi bilimsel
araştırmanın adımlarından, dayanaklarından ve hatta ön-kabüllerinden birisini
teşkil eder.
Mantıkta, hipotetik
bir önermede şartlı yargıya veya ön-bileşene verilen isim olarak kullanılır.
Ayrıca, bir tezin, kendinden daha genel bir teze tabî kılınması anlamında da
varsayım kavramı kullanılmaktadır.
Metodolojide ise bir
olay veya olaylar grubunun şartlı izahı olarak ileri sürülen bir ilke olarak
kabul edilir. Veya aynı tarzda, belirli bir fenomenin izahı hakkında, müteakip
bir delilin tasdik ve doğrulanmasına kadar, gözlem ve deneyleri yaparken kılavuz
bir önerme olarak kabul edilen şarta bağlı bir yargı şeklinde de tanımlanmaktadır.
Bir varsayım, şarta bağlı ve şartlı bir yapı arzeder, çünkü o, olasılığa ve
yetersiz elemanlara ve savlara dayanmaktadır. Fakat, bir varsayım yine de
keyfî ve indî bir fikir beyan ediş değildir. O, gerçekliğin kurulmasında
ileri sürülen, kabul edilebilir bir sanı (faraziye)dır.
Bir varsayım kendisi
tarafından belirlenmiş olan mantıksal öncüller ile sonucun (yargının)
uygunluğunun ölçüsünün hesabının verilmesinde de rol oynar. Bu yönüyle bir
varsayım, artık manük alanının yanında olgular alanına ait Önermelerin sunuluşunu
da ifade etmektedir. Bilimsel alanda bir varsayım, daha sonraki deneyler ile kesinliğe
kavuşacak olan fenomenler arasındaki neden-sonuç bağının ifade edildiği bir
öncül niteliğine bürünmektedir. Bilimsel bir varsayım, kuram ile yakın bir
anlamı çağrıştırıyor olsa da, tek bir olay hakkında
yapılan bir açıklama
taslağı anlamına gelmektedir. Kuram ise daha genel anlamda, bir olaylar
öbeğini açıklamak için kurulan bir taslaktır. Kuram, bu anlamı ile, varsayımları
içerir veya varsayımlardan oluşan genel bir varsayımdır demek yanlış olmaz.
Bilimsel ve mantıksal
platformda varsayım, bir takım olguları açıklama gücünde görünen ve doğrudan
ispatlanamayan bir önerme olarak tanımlanır. Bu tanımdan hareketle her
önermenin bir varsayım olmadığı, olamayacağı söylenebilir. Bir önermenin
varsayım olabilmesi için şu iki niteliği taşıyor olması gerekir:
1- Doğru olup olmadığının bilinmemesi;
2- Doğrudan ispatlanabilir olmaması.
Doğrudan
ispatlanabilir olmamasına rağmen bazı genellemeler tasvir edici bir tarzda
karşımıza çıkabilmektedirler. Bazı alanlarda bu gibi tasvir edici önermeleri de
birer varsayım olarak kabul etmek mümkün olmaktadır. Nitekim Henri Poincare,
"Her genelleştirme bir varsayımdır" demek suretiyle bu fikri
doğrulamaktadır. Fakat bu önermeler dizisi içinden yeterince doğrulanmış ve
ispatlanmış olanlarına bilimsel alanda birer açıklayıcı ve kuramsal yasa gözüyle
bakılabilir. Ancak bu karmaşıklığın önlenmesi ve bilim adamının varsayım
oluşturmada karşısına çıkacak sorunların çözümü için bilimsel bir varsayımın
niteliklerinin tespit edilmesi şarttır.
Bilimsel bir
varsayımın nitelikleri şöyle sıralanabilir:
1- Bir
varsayım, deneye karşı olmamalıdır. Yani, basit anlamda da olsa bir gözlemden
sonra oluşturulmuş ve deneye konu olabilir bir önerme kimliğini taşımalıdır.
2- Kurulmuş
teoriler ile uygunluk arzetmelidir. Bir bilimsel varsayım, genellikle eldeki
mevcut bilgilerimizle çelişmez. Özellikle, yerleşmiş, kuvvetli gözlem ve deney
sonuçlan ile doğrulanmış ve yasa niteliği kazanmış genellemelerle uygunluk
göstermeyen varsayımlar kuşkuyla karşılanır.
3- Akledilebilir (makûl) ve ait olduğu konuyla
ilişkili olmalıdır. Aksi takdirde bîr fantazi, bir masal öğesi olarak kalır.
4-
Tatbikinde verimli ve kontrol edilebilir olmalıdır.
5- Bir
varsayım, kolay anlaşılabilir olmalıdır. Fakat bu kolay anlaşılabilirlik en az
varsayım gerektirme, basit bir yapı arz etme anlamında ete alınmalıdır.
Genellikle basitliğinden ve daha az varsayım gerektirmesinden dolayı
Kopernik'in güneş sistemi teorisi Batlamyus'unkine tercih edilmektedir.
6- Bir
varsayım, ilişkin olduğu olguların tümünü kapsar ve hiçbiriyle tutarsızlık göstermez.
7- Bir
varsayım, açıklama ve Ön-kabul gücü yüksek ve olguya ait yolla doğrulanmaya
elverişli olmalıdır.
8- Varsayım,
aynı mesele hakkında kendisinden önce ileri sürülmüş varsayımları açıkta
bırakmalıdır.
Bir varsayım, bir
olayın görünür (dışsal, zahirî) durumlarını tahmin etmek anlamında tasvir
edici ve olayın nedensel bağlarını gösterme anlamında da açıklayıcı olmalıdır.
Bu yönüyle açıklayıcı bir varsayımın iki türü sözkonusu olabilir
Bir fenomenin gerçekleşme şartlarının veya
nedenlerinin tarzım belirlemeye, tespit etmeye çalışır.
Bir fenomenin üretimi (bir eseri meydana
getirişi) için gerekli olan şartlan veya nedenleri tespit edip belirlemeye
çalışır.
Bu iki tür açıklayıcı
varsayım yanında, deneysel bilimlerde sözkonusu edilen bir de işleyen varsayım
(kılavuz varsayım, wor-king hypothesis) mevcuttur. Bir işleyen varsayım,
belirli bir fenomenin keşfinde, belirsiz ve bulanık (gizli) birkaç olguya dayanarak
ileri sürülen bir başlangıç önermesidir. İşleyen varsayım ile bilimsel varsayım
arasındaki fark, çoğu zaman bîr derece farkından ibarettir. Her halükârda bir
varsayım, nadiren ayrıntılı öncülleriyle karmaşık bir şekilde çeşitlenir.
İşleyen varsayım, bu varsayımlar içinde belirli bir sonuca ulaşmada başvurulan
en basit bir varsayım olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilimsel bir varsayım ise
bir bilimsel ön-görü, bir bilimsel tahmindir.
Varsayımın, bilimin
gelişiminde önemli bir rol oynadığı ve hatta bilimsel araştırmaya bir ilk adım
olduğu pek çok bilim ada-mınca kabul edilmiştir. Örneğin, bu konuda kapsamlı
bir de kitap yazan Henri Poincare, varsayımın şimdiye kadar hiç kimsenin inkâr
etmediği bir role sahip olduğunu belirtmektedir. O, varsayımları tabii
olanlar, ilgisiz varsayımlar ve hakiki genelleştirmelerden oluşmuş varsayımlar
olarak üç grupla ele alır.
H. Poincare, her ne
kadar, hiç kimsenin varsayımı inkâr etmediğini belirtiyor olsa da, Newton ve
Hegel gibi meşhur düşünür ve bilim adamlarınca varsayımın küçüm-sendiği de bir
gerçektir. Örneğin, Newton, varsayımın çalışmalarında yeri olmadığını şu sözleri
ile belirtmektedir: "...ben varsayım ileri sürmüyorum. Çünkü, olgulardan
çıkarılmayan her şey varsayım sayılmak gerekir. Varsayımların ise, ister
metafızik-
scl ister fiziksel
olsun, ister gizli ister mekanik niteliklere ilişkin olsun, deneysel felsefede
yeri yoktur..."
Günümüzde açıkça
görülmektedir ki varsayımlar sadece geçmiş dönemlerdeki az-gelişmiş bilimsel
çalışmalar ile ilişkisinde değil, günümüzün ileri seviyedeki bilimsel
buluşlarında da oldukça önemli bir yere sahiptir. Açıklayıcı varsayımlar,
sadece fizik ve kimya gibi bilimlerde değil, tesbit edici bilimler olarak
isimlendirilen tarih gibi sosyal bilimler sahasında da etkileyici yerini
korumaktadır.
Ali DÖLEK