Kaynak:        İmam Şa’rani – Veliler Ansiklopedisi – Erkam Yayınları 41, İst.1987,

                   Terc: Abdülkadir Akçiçek

 

 

1-      Allah’ u teala’ nın fiil, sıfat ve zatiyle aynılaşma iftirası. s: 822

«Allah Teâlâ'nın öyle kulları vardır ki: Hakk'ın fiilleri için-de kendi fiillerini eritip, hakikati bulmuşlardır.. Sıfatları ile de sı-fatlarını.. Zatı ile de zatlarını.

 

2-      Velinin gerçek yönü açığa çıksa ona ibadet edilir iftirası.       s: 822

Şöyle derdi:

— «Bir velî kulun, hakikî yönü açığa çıksa. Ona İbadet edilmeye başlanır. Çünkü sıfatlan O'nun, yani: Hakk'ın sıfatlarıdır.. Vasıfları da,  O'nun vasfıdır.. Yani: Hakk'ın..»

 

 

3-      Veliler için zaman kavramı ortadan kalkarak bir anda doğuya ve batıya giderler yalanı  s: 824

Şöyle derdi:

- «Tayy hali, iki şekildedir. Şöyle ki:

a)  Tayy-i Asğar.. Yani: Küçük Tayy..

b)  Tayy-i Ekber.. Yani: Büyük Tayy..

Tayy-i asğar; bu yola giren ve velayet tacını giyen hemen herkeste bulunur..

Ki bunlara, bu ilâhî vergi ile, kendileri için zaman mefhumu, ortadan kalkar.. Bir an içinde, şarktan garba gidebilirler..

Tayy-i ekbere gelince.. O bir başkadır.. Herkese değil, az kimseye nasib olur.

 

 

4-     

5-      Evliyanın etleri uğuludur yalanı s: 833

Şu da bir başka cümlesi.. Yine evliya üzerine.. Şöyle anlatırdı: -«Evliyanın etleri hep ağuludur.. Sakın ha.. Onlara kötü niyetle dokunmaktan çok sakın.. Sonra, onların ellerinden kurtulman müm­kün olmayacaktır, bil..

 

 

6-      Bin yıllık mesafeden himmet dilese ve seslenecek olsa müridinin sesini duyar yalanı s: 859

Bilhassa manevî nüfuzu kuvvetli bir zattı.. Meselâ:  Bir müridi,  bir yıllık öteden kendisine seslenecek olsa ve himmet dilese.. hemen ona sesini duyururdu.. Hatta daha uzak yerlerden, kendisine istimdad eden mürîdleri nin yardımına yetişirdi..

 

 

7-     Cenabı Hak’ın Muhammet Vefaya hakikatte mevcut benden başkası değildir. Buyurması yalanı  s: 863

Şöyle derdi:

— «Hak Taâlâ bana şöyle buyurdu:

Ey herşeyin yanında kendisi için bir değer bulunan kimse.. Se­nin benim katımdaki değerine paha biçilmez., İşte benim katımdaki değerinin ölçüsü yoktur.. Yani: Sen, an­latılmayacak kadar kıymetlisin.. Benim tecellime senden başkası tahammül edemez.. Şu anda se­nin bir benzerin yoktur» Sen benim hakikî vecheme şu zamanda bir öz kaynaksın.. Her şey, senin için mecazdır.. Hakikatte mevcut, benden başkası değildir.. Ama mecazen madum görünürüm.. Ey doğuş kaynağım.. Sen bir hadsin ki, herşeyi cami ve yaratıl­mışlara zararlı olacak herşeye manisin..

 

 

8-     İnsan havada yürüyebilir yalanı. s: 882

Keza anlatıldığı gibi bir yakîn nuruna sahib olan kimse, istediği zaman, Allah'ın izni ile havada da yürür..»

 

 

9-     İlyas ve Hızır (a.s) peygamberlere gelen Cibril ve Mikail gibidir yalanı s: 887

İlyas nebi -aleyhisselâm- evliya için, peygamberlerin Cibril'i gibidir..

Onu, ekseriyetle mücahede ehli zatlar görebilirler..

Hızır'a gelince, o da: Evliya için, Mikail mesabesindedir.. Bunu da görenler, çoğunlukla, müşahede ehli zatlardan müteşekkildir..»

Daha sonra.. Hızır'la İlyas'ın görünüş şekillerine geçti ve şöyle dedi:

- «Onlar, herkime görünmek isterlerse.. gayb âleminden şeha-det âlemine geçerek görünürler..

Ve., onları her gören, kendi haline ve makamına göre görür..

Sonra., aynı anda, onları muhtelif kimseler görebilirler.. Ki bu görünüşleri şekil itibarı ile değişiktir.. Yer itibarı ile yine değişiktir. Hatta, bir yerle diğer yer arası da hayli uzak olsa, onların görün­melerine hiç bir mani olmaz..

Sonra., ikisi bir arada zuhur etmezler.. Ancak o kimseye görü­nürler ki: Kemâl ehlidir.. Hem celâl, hem de cemal sıfatları itibarı ile..

Hızır'ın ve İlyas'ın, bir arada bir kimseye görünmesi için: O kim-senin Celâl ve Cemâl bakımından kemâl bulmuş olması gerekir..»

 

 

 

 

10- Musa (a.s) Azrail’ in gözünü oymuştur iddiası s: 896

  Hani Musa -aleyhisselâm- Azrail'in gözünü oymuştu ya.. İşte o mesele.. Sonra, Azrail, Hakk'ın huzuruna gidip, niyaz etmişti ve göz­leri kendisine iade edilmişti..

Bu arada denebilir ki:

— Peki, ama o da, yani Azrail de bir ruh sayılırdı.. Ve zahir­de bir surete girmişti.. İsa'ya nasıl dokunmak muhal idiyse.. buna dokunmanın da aynı şekilde muhal olması lâzım gelmez miydi?.. Bu durumu nasıl yorumlarsınız?..

Bu soruya vereceğimiz cevap gayet basittir.

Şöyle ki: Bir defa Ruh olmak itibarı ile, Isa ile, Azrail'in duru-mu aynı değildi..

Azrail bir melekti ve tabiî bir ruhtu.. Temessül ettiği şekil de ona göre idi.. Yani: Tabiî.. Bu sebeple, başına o iş geldi.. Şayet o da, Isa -aleyhisselâm- gibi tabiî değil de, zatî bir ruh olsaydı. Ona da dokunu­lamazdı. Ancak bazı ufak tefek işler olurdu ki: Bu da onun şanına lâyık bir şekilde olurdu.

  Nitekim, Azrail gidip eski tabu halini bırakıp geldikten sonra, kendisine dokunulamadı..»

 

 

11- Müridin amel defteri üstadına arz ederek müridinin bütün hallerine vakıf olur yalanı s: 900-901

Şöyle anlatırdı:

    Bilirsin ki, üstazın senin bütün hallerine vâkıf., işte.. o zaman; amel defterini ona arz etmiş olursun..

O, ondakileri okur.. Okuduktan sonra; ya seni över.. Ya da; Rab binden senin için bağış talebinde bulunur..

    Ondan gelecek emirleri dinle ve itaat et..

 

 

12- Vahit mertebesine geçen zat sıddıkiyet ve kutbiyet makamı kendisine verilir yalanı s: 908

Şöyle derdi:

— «Çok kere vahid mertebesine geçen zat, hem sıddîk olur; hem de kutup: Yani: İki cihetten ve iki itibarla makamını bulur... Yani: Hem sıddîkiyet... Hem de kutbiyet... her ikisi de kendisinde birleşir...

Şüphe yok ki: Sıddîkiyet daima kutbiyet nazımı zımnındadır...

Çünkü sıddîkiyet, kutbiyet mertebeleri çerçevesi içindedir...

Bu manadaki inceliği de kavramaya çalış...»

 

 

13- Kutup olan zat kemal sıfatı alarak hakla nurunun mahzarıdır yalanı s: 908

Şöyle derdi:

— «Kutbiyet vazifesini alan zat; mümkin nevinden tam bir ke-mâl vasfını almıştır... Ve Hakk'ın nurunun mazharıdır... Ama, insan nevi için... Ama kendi zamanına göre... Ve kendisine tahsis edilen hudud içinde...

Sıddîk, kutuptan sonra gelir... Bu da, mümkin nevinden bir ke­mâl üzerinedir... Ama yalnız kendi gibilere..

Kendisinde bulunan nura gelince... bu ancak bir keşiftir... Bir de, ayan halinde; yani açıktan manaları hakikata çevirmektir.»

 

 

 

14- İrfan sahibi velilerin meclisinde ruhanilerin toplanması yalanı s: 908

Bir başka cümlesi ile de, erenler meclisinden kelâm etti ve şöyle

dedi:

 «İrfan sahibi velî kulların meclisi; ruhanîlerin de hazır bulunduğu

bir meclistir...                                                                 

Durum ki bu oldu; onlar konuşmalarında ancak ruhanî fesaha­te önem verirler.. Başka şeye değil.. Bu da, anlatılan manaları haki­kate istinat ettirebilmektir.. Ama zevk olarak... Anlatılanları da,

güzel anlayabilmek şartı ile... Hak ve doğru olarak...

Ruhanî dilleri ki, anlatılan yönden fasih oldu; cismanî dilleri is-ter fasih olsun; isterse olmasın... ister irap kaidelerine göre söz etsin;

isterse etmesin...

 

 

15- Her velinin bir hızırı vardır yalanı s: 909

16- Mürid bilir ki kainata ancak şeyhi sahiptir iftirası s: 917

17- Bendeki ilim rahullahdır s: 924

18- Bir bakıştan irşat alan köpek diğer köpeklerin şeyhi oldu iddiası. s : 1080

19- Tekkesini kapatan sultanın önü ve arkası kapandı iddiası s: 1083

20- Yaratma sırrına kavuşan kul arzu ettiği her şeyi yapabilir yalanı s: 1088

21- Veli kul öyle bir hale ulaşır ki ondan teklif kollar yalanı s: 1088

22- Veli aldığını özel olarak Allah’ tan alır iftirası s: 1089

23- Peygamber umum için ve veli ise özler seçmeler için bir şeriat kurucusudur iddiası s: 1090

24- Allah Ahmet b. Rıfai’ ye her gün yüz işin bitmesi için teminat verdi yalanı s: 1094

25-  Abdulkadir Geylani bir kadınla yetmiş defa zina yapacağını görünce bu hali rüyaya tahvil ettirdi. Yalanı s: 1107

26- Bir evliya öldükten sonra müridini terbiye eder yalanı s: 1009

27- Bana tarikat hırkasını resulullah giydirdi iftirası s: 1112

28- Melekiyet haline geçerek alacağımı alırım yalanı s: 1135

29- Üstaz olurki ; Bütün dereceleri ikmal etmiştir s: 1143

30- Allahu teala asrımda yaşayanların tümüne ben şeriatcı kılmıştır yalanı s: 1150

31- Mahbuli’nin sofrasına peygamberimiz oturur ve sağına ve soluna peygamberler yerleşir yalanı s: 1168

32- Matbuli üylen namazını hiçbir zaman mısır da kılmazdı her zaman şam da kılardı yalanı s: 1169

33- Şeyh havada oturuyor ve başında yedi tane bahar göz var yalanı s: 1179

34- Şeyh Muhammet Hanefi kutupluk derecesinde kırk altı sene kaldı. Bütün makanları özünde toplamıştır. s: 1196

35- Ebu Hasan Şazali’nin makamı Abdul Kadir Geylani’ nin makamından daha üstündür. Yalanı s: 1196

36- Her kim bir ihtiyacı olursa kabrime gelsin ve hacetini dilesin ; işini görürüm yalanı  s: 1219

37- Şehy hanifi sofrada bulunmayan müridi nerede olursa olsun ağzına aldığı iki lokum müridinin midesine düşerdi s: 1120

38- Muhammed namazı drt ruhani dörtte cismasi kimselerle kılardı yalanı 1222

39- Hızır nebi defalarca şeyh hanefinin meclisine geldi yalanı s: 1234

40- Bir kadın cennetlik olması için medyem esmuniye otuz altın vererek teminat aldı yalanı s: 1250-1251

41- Meyden esmuniye bir geldi bir gecede kuran’ ın hepsini ezberledi yalanı s:1256

42- Muhammed fergal’ ın yanına sınıfından biri geldi kaf dağının ardından kavun getirdi yalanı s: 1262

43- Muhammed fergal tasavvurumu kabrimde devam ettirenlerdenim yalanı s: 1266

44- Ali mahalliye bir dostundan selam getiren dervişe hediye olarak denizden bir cevahir cıkarıp getirdi yqalanı s: 1283 

45- Muhammed serevi başımın üstünden bir cemaat ucarak geçerken benide beraber alarak mekkeye beraber uçtum yalanı s: 1356    

46- Meczup uryan İbrahim kimi adını söyleyerek selan verirdi yalanı s: 1417

47- Abdulkadir geylani kutub içim onaltı alem vardır yalanı s: 1490

48- Allah bir belayı dilerse ilk haberini kutup alır mislikin zümresiyle alemlere gönderir yalanı s: 1990

49- Hz Ali resulullah gizliden bana öyle bilgiler vermiştir ki onlar ne cebrailde ne de mikailde vardır yalanı s: 1550

50- Muhyiddin Arabi hırkayı bana Hızır giydirdi yalanı s: 1551

51- Cennete birleşmeden ölen çocukları ebevenni görürler sonra o coçuklar gider bir daha dönmezler yalanı s: 1559

52- Veli zevcesini ruhi cihetinden alır her ikisinden ruhani çocuklar olur yalanı s: 1559

53- Tuba ağacı hz. La’ nin menzilindedir yalanı s: 1559