Kaynak: Ahmed Kuddûsî(ks) – Fon Matbaası, Ankara-1983, M.A.K.,
Eshâb-ı kiramdan Abdullah b. Ömer'in bildirdiğine göre: Peygamberimiz «Ümmetimin, her asırda hayırlıları beş yüzdür, Ebdal'ı da, kırktır.
Ne Beş yüzler, eksilir, ne de, Kırklar.
Ne zaman, Kırklardan birisi ölürse, yüce Allah, Beş yüzlerden birisile, Onun yerini doldurur.» buyurdu.
«Yâ Resûlallâh! Onların, ne gibi işler işlediklerini de, bize haber ver!» dediler.
Peygamberimiz :
«Onlar, zulüm ve haksızlıklarını gördükleri kimseleri, bağışlarlar;
Kötülüklere karşı, iyilik yaparlar;
Yüce Allâhın, kendilerine verdiği ihsanlardan, birbirlerine ihsanda bulunurlar.» buyurdu.
Eshab-ı kiramdan Abdullah b. Mes'ud'un, Peygam-berimizden rivayetine göre de :
Yüce Allah'ın kullarından, Üç yüzünün kalbleri, Âdem aleyhisselâmın kalbi üzeredir.
Kırkının kalbleri, Musa aleyhisselâmın kalbi üzeredir.
Yedisinin kalbleri, İbrahim aleyhisselâmın kalbi üzeredir.
Beşinin kalbleri, Cebrail aleyhisselâmın kalbi üzeredir.
Üçünün kalbleri, Mîkâil aleyhisselâmın kalbi üzeredir.
Birisinin kalbi, İsrafil aleyhisselâmın kalbi üzeredir.
Bir kalb üzere olan vefat edince, Onun yerine, yüce Allah, Üçlerden birini geçirir.
Üçlerden biri vefat edince, Onun yerine, yüce Allah, Beşlerden bîrini geçirir.
Yedilerden biri vefat edince, Onun yerine, yüce Allah, Kırklardan birini geçirir.
Kırklardan biri vefat edince, Onun yerine, yüce Allah, üç yüzlerden birini geçirir.
Üç yüzlerden biri vefat edince, Onun yerine de, yüce Allah, halktan (elverişli) birini geçirir.
Diriltmeler, öldürmeler, yağışlar, bitkiler, belâların defi bunlarla olur!»
Abdullah b. Mes'ud'a «Onlarla, diriltmeler, öldürmeler, nasıl olur?» diye soruldu.
Abdullah b. Mes'ud «Onlar, milletlerin çoğalmasını, Allâh'dan, dilerler, milletler, çoğalır.
Cebbar ve zâlimler, Onların dualarile mahv ve helak olurlar.
Onlar, yağmur dilerler, yağmur yağar, yerden bitkiler, Onların dileklerile biter.
Belâların her türlüsü, Onların düalirle kalkar!» dedi.
EBDAL VE EVTAD :
Peygamberimiz, bir Hadîs-i şeriflerinde «Hemdan'lar, yardıma koştukları ve sıkıntılara katlandıkları müddetçe, ne güzel kabiledirler!
İslâm Ebdal'ı da, Evtad'ı da, onların içindedir!» buyurmuştur.
Ebdal: Yüce Allah'ın çok ibâdet edici Evliya kulları olup onlardan birisi vefat ettiği zaman, yerine başka birisi geçirildiği için, kendilerine Ebdal denilmiştir.
Ebdal: Yüce Allah'ın Velî kullarından yer yüzünde ikamet ettirdiği yetmiş kişilik bir cemâat olup onlardan kırkı Şam ülkesinde, otuzu da, diğer ülkelerde bulunurlar. Veted kelimesinin cemi olan Evtad: lugatta: Kazık demektir ki, bir şeyi ayakta tutmağa, berkiştirmeğe sebep olur.
Tasavvufta: Evtad: yüce Allah'ın Velî kullarından dört kişi olup her biri dünyanın şark, garb, şimal, ce-nub gibi dört cihetinden birer cihette bulunurdur.
KUTUB, GAVS, KUTBUL'AKTAB :
Kutb, lügatta: topluluğun, işlerini çekip çeviren Ulu kişisine denir. Cem'i Aktab gelir.
Kutb'a, sıkıntıya düşüldüğü, darda kalındığı zaman, sığınılması ve kendisinin yardım ve himmeti istenilmesi bakımından da, Gavs denilir.
Gavs, her devirde tek, Kutub ise, müteaddid olur.
O, dâima, yüce Allanın nazarında bulunur. Yüce Allah, ona Ledün Ününden en büyük hazzı vermiştir.
O, şümullü feyz ölçüsü elinde olduğu halde — ruhun, bedende dolaştığı gibi — kâinatın içinde ve dışında dolaşır dururdur.
Onun feyz ölçüsü, ilmine tâbidir, ilmi de, Cenab-ı Hakk'ın ilmine tabidir.
Cenab-ı Hakk'ın ilmi ise, oluşmamış bulunan mâhiyetlere tabidir.
Ulvî ve süfli kâinat üzerinde onun feyzi carîdir.
Kendisi, insan oluşu itibarile değil, maddî ve manevî haslatları itibarile İsrafil'in kalbi üzeredir.
Cebrail'in hükmü, insanın ilk yaratılışında, insan ruhunun hükmü gibidir.
Mîkâil'in hükmü, ondaki cazibe hükmü gibidir.
Azrail'in hükmü de, ondaki dâfia gücünün hükmü gibidir.
Kutbiyyetülkübrâ (En büyük Kutubluk) ki, bu, Kutbul'aktablık mertebesi olup Muhammed Aleyhisse-lânı'ın Nübüvvetinin bâtınına mazhariyettir.
KUDDÜSÎ HZ.NİN VELİLER ARASINDA YÜKSEK MAKAM SAHİBİ KUTUB OLUŞU :
Doğuştan Veli olan ve daha annesinin karnında iken (Kuddûs! Kuddûs!) diyerek seslendiği işitilen Ah- med Kuddûsî hazretlerinin yüksek makam sahibi Veli- lerden, Kutub olduğu görülür.
Divanında
Nebîler Serverinin himmet-i bâlâsını aldım
Ki bir gice menâmında Rical meydânına geldim.
diye başlayan kasidesinde İrşad meydanının kisbetli Pehlivanlarını, Resûlullâhın huzurunda birer birer yendiğini açıkladığı gibi, kendisinin, vefatından sonra Kıyamete kadar sâliklerini bizzat irşada devam etmesine —Abdulkadir-i Gîlânî hazretleri gibi— müsâade buyrulduğunu da, terceme-i halinde haber verir.