Kaynak: Mevlana Celaleddin Rumi - Doç .Dr.Emine Yeniterzi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 161, Ankara 2001

 

  1. Mevlana şahsında Molla Cami’nin küfrü (S.103-104)

     Molla Câmî; Hz. Mevlânâ'yı: "Peygamber değildir, ama kitabı vardır.", Mesneviyi: "Fars dilinde ya­zılmış Kurandır." ve türbesini de: "Bu makam âşıkların Kabe'si oldu. Buraya noksan gelen herkes, olgunlaştı." ifadesiyle dile getirmiştir.

 

  1. “Mevlana rahibin cübbesini kendi cübbesine sarıp fırına attı.” Yalanı (S.126)

      MÜSLÜMAN-HRİSTİYAN

   Bir   rahip   Mevlânâ'ya   sordu:   "Yüce   Allah,   Kur'ân-ı Kerîm'de; 'Sonra onlardan cehenneme gir­meye lâyık olanları, biz daha iyi biliriz.' (Meryem, 19/70) buyurmuştur. Madem hepsinin vücudu ateş   olacak, o halde İslam dininin bizim dinden üstünlüğü nedir ve bu nasıl olacak?"dedi.

Mevlânâ hiç bir şey söylemedi. Rahibe işaret edip, şehre doğru yola koyuldu. Rahip de onu takip . etti Mevlânâ, şehrin kenarında bulunan bir fırına-girdi. Fırıncılar, fırını kızdırmışlardı. Mevlânâ, rahi­bin siyah elbisesini aldı; kendi cübbesine sanp, fırına attı. Bir müddet bekledi. Fırından büyük bir duman çıktı. Herkes sessizdi. Daha sonra fırıncı, cübbeyi fı­rından çıkanp Mevlânâ'ya giydirdi. Cübbe tertemiz olmuştu. Rahibin elbisesi ise tamamiyle yanmıştı. Mevlânâ: "Biz böyle gireriz, siz de öyle girersiniz." buyurdu.

Ariflerin Menkıbeleri, 1/610