Gaybı Sadece Allah Bilir

 

Şah-ı Nakşibend'e teklif ve velayet hasıl olduğu zaman ölmüş şeyhlerle mezarlıkta bir toplantı yaptı ve bu toplantıda kendisine velayetin alametleri verildi. Abdulhaluk el-Ğucdevenin halifelerinden birisi Şah-ı Nakşibend'e şöyle der: "Yarın Mevlâ Şemseddin el-Ebnikuni'ye gidip ona falan Türk saki üzerine olan iddiasında haklıdır. Eğer saki aksini iddia ederse sakiye: Bende sana karşı iki şahit var de. Birincisi: "Ey saki! Sen sakisin ama kendin susamışsın" de. O anlamını bilir. İkincisi: "Yabancı bir kadınla cinsi münasebette bulundun. Kadın bu münasebetten sonra hamile kaldı. Sen de karnındaki çocuğu düşürmek için uğraştın. Çocuğu düşürdükten sonra falanca yere gömdün" diye söyle. Daha sonra Seyyid Emir Kelale'nin hizmetine git. Falanca yerde yaşlı bir adam bulacaksın. Sana sıcak bir ekmek verecek. Ona hiç bir şey demeden ekmeği alıp yoluna devam et. Yolda bir kafileye rastlayacaksın, kafileyi geç. Kafileyi geçtikten sonra bir atlıya rastlayacaksın. Ona nasihatta bulun. Çünkü onun tevbe etmesi senin vasıtanla olacaktır. el-Ğucdevenin halifesinin anlattığı şeylerin hepsi Şah-ı Nakşibend'e birer birer hasıl oldu.[1]

Ölmüş şeyhler mezarlarında oldukları halde bir adamın zina ettiğini, zinadan hamile kalan kadının karnındaki çocuğu düşürüp falanca yere gömdüğünü ve Allah'ın atlının kalbini değiştireceğini ve ona tevbe ettirmeyi de Şah-ı Nakşibend'e kısmet edeceğini bildiler.

Bir gün Şeyh Muhammed el-Kadi Şeyh Ubeydullah Ahrar'la Şadıman köyünde karşılaşır. Şeyh Ubeydullah kendisinin bütün sırlarını açıklayınca Şeyh Muhammed el-Kadi: Şeyh Ubeydullah'ın insanın içindeki bütün sırları bildiğini ve onun büyük bir evliya olduğuna inandım diyor.[2]

Mevlâna Arif Evliya kırk gün süreyle camide oturup halka içlerinde sakladıkları sırları tek tek söyledi.[3]

Şeyh Abdullah el-Dehlevi'ye bağlı bir müridin hanımı bir gün hastalanır. Mürid hanımının iyileşmesi için Dehlevi'den Allah'a dua etmesini ister. Şeyh buna cevap vermez. Mürid ısrar edince Dehlevi ona: "Bu kadın onbeş günden fazla yaşamaz" der. Kadın Allah'ın kudretiyle on beşinci gün ölür.[4]

İslâm'a bundan daha büyük bir muhalefet ve daha büyük bir iftira olabilir mi? Şeyh Abdullah el-Dehlevi: Kadının tam on beş gün sonra öleceğini nasıl bildi? Gaybımı biliyor? Yoksa ona vahiy mi geliyor? Bu uydurma keramette İslâm'a büyük bir muhalefet vardır. Allah (c.c.) Lokman Sûresi'nin 34. âyetinde şöyle diyor: [Kıyametin ne zaman kopacağına dair bilgi Allah katındadır. Yağmuru o indirir. Rahimlerde olanı o bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç bir kimse yarın nerede öleceğini de bilmez. Şüphesiz Allah (alimdir, habirdir) her şeyi çok iyi bilir, her şeyden haberdardır.]

Allah (c.c.) "Hiç bir kimse yarın ne kazanacağını ve hiç bir kimsenin yarın nerede öleceğiini bilmez" diyor. Şeyh Dehlevi de kadının onbeş gün sonra öleceğini söylüyor. Ve kadın on beş gün sonra ölüyor. Böylece kadının ölüm gününü bilmiş oluyor. Allah'a mı inanalım? Yoksa Nakşibendi şeyhlerine mi?

Peygamber (s.a.v.) şöyle diyor: "Gaybın beş anahtarı vardır ki beşini de Allah'tan başka kimse bilmez."

1- Yarın ne olacağı,

2- Rahimlerde olanı,

3- Kimin yarın ne kazanacağı,

4- Kimin nerede öleceği,

5- Yağmurun ne zaman yağacağı."[5]

Hz. Mesruk (r.a.) Hz. Aişe'nin (r.a.) şöyle dediğini naklediyor: "Yarın ne olacağını bildiğini iddia eden bir kişi Allah'a iftira etmiştir." Allah bir âyette; [De ki: Göklerde ve yeryüzünde gaybı Allah'tan başkası bilmez.]

Bundan daha garibi Dehlevi tarikat usulünü açıklarken tarikatın kendi has özellikleri olduğunu anlatmakta ve şöyle demektedir: "Himmet edilen şeyin, himmete tamamen muvafık olması, kalblerdeki gizli şeyleri bilmek, ilerde meydana gelecek olayları bilmek ve getireceği belaları ve hastalıkları defetmek.[6]

Şu son parağrafa bak: Kalblerdeki gizli şeyleri bilmek ve gelecekte olacak olayları bilmek... İslâm'a bundan daha büyük bir muhalefet olabilir mi?


 

[1] el-Mevehib el-Sermediyye (113-115), el-Envar el-Kudsiyye (128-129), Cami Keramet el-Evliya (145-146),

[2] el-Mevehib el-Sermediyye (173), el-Envar el-Kudsiyye (175), Cami Keramet el-Evliya (140/2),

[3] el-Mevehib (90),

[4] el-Mevehib el-Sermediyye (251), Cami Keramet el-Evliya (129/2),

[5] Buhari (23/2), İbni Mace (52), Ahmed,

[6] Şifa-ul alil-Tercemetü'l-el-Kavlu'l-Cemil (104), Lahor,