Allah'ı Görmek

 

Bir gün Buhara'da ulema (alimler) arasında dünyada Allah'ı görmek mümkün mü mümkün deği  mi? tartışması olur. İki tarafta işin içinden çıkamayınca meseleyi Şah-ı Nakşibend'e götürürler. Şah-ı Nakşibend Allah'ı dünyada göremeyiz diyen alim grubuna "Benim dergâhımda taharetli (temiz ve abdestli) olarak üç gün bulunun" der. Alimler de taharetli olarak üç gün Şah-ı Nakşibend'in dergâhında bulunurlar. Üç gün bittikten sonra kendilerine hasıl olan kuvvetli bir halden dolayı bayılıverirler. Ayıldıklarında Şah-ı Nakşibend'in ayaklarını öpmeye başlarlar. Ve "İnandık Allah'ı dünyada görmek haktır" derler.

Bu söz büyük bir münker olup Allah'a iftiradır. Zira Allah (c.c.) Şûra Sûresi'nin 51. âyetinde ["Allah bir insanla ancak vahiyle veya perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderir de izniyle ona dilediğini vahyeder"] der. Peygamber (s.a.v.) "Bilmiş olunuz ki hiç biriniz ölmeden Allah'ı göremez" der.[1] Ebu Zer (r.a.) Peygamber (s.a.v.)

"Allah'ı gördün mü?" diye sorunca Peygamber (s.a.v.)

"O nurdur, onu nasıl göreyim?” diye cevap verir.[2] Bir gün Hz. Aişe (r.a.) "Kim peygamber Allah'ı gördü derse Allah'a büyük bir iftira etmiş olur" der. O anda yanında bulunanlar Tekvir Sûresi'nin 23. âyeti olan [Yemin olsun ki elçiyi (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür] diyen âyeti hatırlatırlar. Bu âyetle birlikte En-necm Sûresi'nin 13. âyeti olan [Ve muhakkak ki onu (Cebrail'i) asıl hüviyetinde bir kere daha görmüştür.] âyetini de hatırlatınca Hz. Aişe (r.a.) şöyle dedi: Bu ümmetin içerisinde bahsettiğiniz hususu Peygambere (s.a.v.) soran ilk kişi benim demiş ve Peygamberin (s.a.v.) kendisine verdiği şu cevabı anlatmıştır: "O Cebrail'dir. Onu yaratıldığı vaziyette sadece bu iki seferde gördüm. (Onu gökten inerken gördüm.)"[3] Bu âyet ve hadislere göre hiç kimse Allah'ı gördüm diyemez. Şah-ı Nakşibend nasıl olur da Allah'ı görebilir. Halbuki Allah Hz. Musa'ya [Beni göremezsin] diyor. Hz. Musa'ya müsaade edilmeyen birşeyde Şah-ı Nakşibend'e nasıl müsaade edilir. Bu bir iftira değil mi?

Naklettiğimiz ibareler bir tek şahsın inancı olmayıp bütün tarikat mensuplarının akidesinden bir bölümdür. Tarikat mensuplarının inancına göre zikrin meyvesi zikredileni (Allah'ı) açıkça seyredip gözle görmektir.

Şeyh Muhammed Emin diyor ki: "(Şeyh Muhammed Emin tarikatın musanniflerinden ve açıklayıcılarından olup, tarikatta büyük bir mevkiye sahiptir.) Kişi zikrini hakkiyle yapıp, zikrine devam ederse ve zikrinde sadık olursa Cenab-ı Hakk'ı devamlı olarak görür ve aradaki perde kalkar." Ancak zikir tohumunu ekmeyen zikrin meyvesini alamaz (Yani Allah'ı göremez.)[4]

Bu sözler İslâm'a ve Peygamberin (s.a.v.) hadislerine tamamen muhaliftir. Peygamber (a.s.v.) "Bilmiş olunuz ki ölmeden hiç biriniz Allah'ı göremezsiniz." İbni Abbas (r.a.) Elnecm Sûresi'nin 13. âyeti olan [Muhakkak ki onu (Cebrail'i) asıl hüviyetinde bir kere daha görmüştür] âyetinin tefsirinde belirttiği iki şık vardır. Birincisi "Onu kalbi ile görmüştür." İkincisi de "Onu gönlü ile görmüştür" dediği vakidir.

Birinci şık: İbni Abbas'a (r.a.); "Peygamber (s.a.v.) Allah'ı görmüş müdür?" sorusuna "Evet" diye cevap vermiştir. O zaman İbni Abbas'a [Gözler onu göremez ama o gözleri görür] âyetini hatırlatıyorlar. İbni Abbas da "Hayır" diyor. "O kendisine nuruyla tecelli edince nurunu gördü" demiştir. Bu da Peygambere (s.a.v.) Allah'ı gördüm mü diye sorulduğunda "Onu nur olarak gördüm" diyen hadisine tamamen mutabıktır.[5]

Ayrıca Ebu Elaliye el-Araf Sûresi'nin 143. âyeti olan [Rabbim seni tenzih ederim. Tevbe ettim. Ben iman edenlerin ilkiyim] diyen âyetin tefsirinden, 'Kıyamet gününden evvel seni kimsenin göremeyeceğine ilk iman eden benim' manasını çıkarmıştır. [Ben iman edenlerin ilkiyim] diyen âyetin tefsirinden İbni Abbas (r.a.) "Yaratıklarından hiç kimsenin seni göremeyeceğine inananların ilkiyim" manasını çıkarmıştır.

İkinci şık: [Muhakkak ki onu (Cebrail) asıl hüviyetinde bir daha görmüştür] diyen âyeti Hz. Aişe (r.a.) Peygambere (s.a.v.) sordum diyor. Peygamber (s.a.v.) de "O Cebrail'dir" dedi diyor.

Açık âyet ve hadislere rağmen el-Mevehib el-Sermediyye ve Tenvir el-Kulub kitaplarının yazarı: "Allah'ı görmek mümkündür" diyor. Allah da şöyle diyor: [Allah hiç bir kimseyle vahiy veya perde arkasında olmadan konuşmaz.] Hangisine inanalım. Allah'a mı, yoksa yazara mı? Müslüman olarak şüphesiz ki Allah'a ve ondan gelen herşeye inanırız. Ayrıca yazar bu tarikatın tamamen sünnetten kaynaklandığını ve tarikat prensiplerinde mensupları tarafından en ufak bir fazlalık ve noksanlık yapılmamıştır der.[6] Bu sözler doğru mudur?

 


 

[1] Sahih el-Cami es-Sağir (2960), İbni Huzeyme (185),

[2] Müslim (291),

[3] Müslim (287),

[4] el-Mevehib el-Sermediyye (317), Tenvir el-Kulub (515-516),

[5] İbni Huzeyme (192), Tirmizi (3279),

[6] el-Mevehib el-Sermediyye (5),