Nakşibendi Tarikatı Şeyhlerinin Söz Ve Kerametlerinden Bazıları

 

Şeyh Muhammed el-Masum diyor ki: Kabe-i muazzamanın beni hasretle öptüğünü gördüm. Ziyaret tavafını bitirdiğim zaman da bir melek bana haccımın kabul edildiğine dair bir mektup getirdi."[1]

Şeyh Muhammed Masum üç yaşındayken tevhid üzerine konuşmuş ve "Yer ve gök benim demiştir."[2]

Yine Şeyh Muhammed el-Masum: "Kendimi yeryüzündeki bütün zerreleri kaplayan bir nur olarak gördüm. Ayrıca nurumla bütün dünyanın güneş gibi nurlandığını (aydınlandığını) gördüm" diyor.[3]

Şeyh Habibullah Can Canan el-Mazhar diyor ki: "Kamil bir sofi, kemâli ve hayrı kendine maletmez. Çünkü o bilir ki kemal ve hayır müsteardır. Bu da hakkın ta kendisidir ki o zaman tam bir "FENA" hasıl olur. Ve herşey doğru olarak görülür. Hallac'ın "Enel hak" deyişinin sırrı budur."[4]

Bu konu ile ilgili olarak tam bir bölüm ayırdık. Tarikat mensupları bütün yaratılmışlarda Allah'tan başka birşey görmezler. Hallac'ın "Enel hak" sözünü delil olarak almalarının nedeni budur. Çünkü Hallac kendini Allah'ın kendisi olarak kabul ediyordu. Habibullah Can Canan el-Mazhari vefat edince Kur'ân'ın yarısının göklere yükseldiğini ve dinde çatlaklıkların meydana geldiği söyleniyor. Bu sözü el-Senhuti "el-Envar el-Kudsiyye fî Menakıb el-Nakşibendiyye" isimli kitabında zikretmiştir.[5]

Şeyh Ahmed el-Faruki diyor ki: "Bir çok kez arşı mecidin üzerine çıkarıldım. Bir gün arşı mecide çıktım. Yer merkeziyle arşın arasındaki mesafe kadar arşın üzerine çıkınca Şah-ı Nakşibend'in makamını gördüm. Ayrıca makamının üzerinde bazı şeyhlerin makamını gördüm." Daha sonra şöyle devam ediyor: "Bilmiş ol ki arşın üzerine ne zaman çıkmak istesem bana bu imkân kolaylıkla sağlanıyor."[6]

Yine Şeyh Ahmed el-Faruki: "Kabe'nin etrafımda bana şeref ve ikrâm olsun diye Allah tarafından tavaf ettirildiğini gördüm" diyor.[7] Şeyh Ahmed Diyaeddin'in müridlerinden birisi kendi içinde şeyhinin bir keramet göstermesini istemiş, ancak bunu şeyhine söylemeye bir türlü cesaret edememiş. Şeyh hazretleri bunu hemen anlamış ve müridine dönüp şöyle demiş: "Doğruluk bin kerametten daha hayırlıdır."[8]

Şeyh Muhammed bin Abdullah bin Mustafa el-Hani olay meydana gelmeden olayın meydana geleceğini, müridlerine hasıl olacak tehlikeleri evvelden haber verirdi. Ayrıca müridinin ne durumda olduğunu sormaz. Müridinin içinde bulunduğu durumu haber verirdi.[9]

Şeyh Taceddin bin Zekeriyya'nın küçük bir kızı vardı. Bir gün hastalandı. Şeyh babasının abdest aldığı bir sırada Allah küçük kıza babasının ayaklarını yıkadığı abdest suyundan içmesini ilham etti. Kız suyu içtikten sonra Allah'ın izniyle hastalıktan kurtuldu.

Ayrıca müridleriyle gülüp şakalaşırken bazı müridlerinin içinden gülüp şakalaşmak şeyhlik makamına yakışmaz diye geçince, Şeyh Taceddin bunu hemen anlamış ve "Şaka peygamberlerin efendisi olan Hz. Muhammed'in (s.a.v.) sünnetindendir" deyip, müridlerini uyarmıştır.[10]

Şeyh Kasım'ın kerametleri: el-Hanin naklettiğine göre bir gün Şeyh Ubeydullah Ahrar hastalanır. Ziyaretine gelen Şeyh Kasım ona;

"Kendimi sana feda ettim" der. Şeyh Ubeydullah ona;

"Yapma. Senin müridlerin çok, yaşın da genç" dedi. Şeyh Kasım;

"Sana bu konuda istişareye gelmedim. Kendi kendime düşünüp karar verdim. Allah'ta bunu kabul etti." Bu konuşmadan bir gün sonra hastalık Şeyh Ubeydullah'tan Şeyh Kasım'a geçti. Şeyh Ubeydullah'ta doktora ihtiyaç hissettirmeyecek bir derecede iyileşti.[11]

Nakledilen söz ve haraketler özet olarak Nakşibendi tarikatına mensup şeyhlerin söz ve hareketleridir. Hepsinde de İslâm'a muhalif şeylerin bulunduğu insaflı okuyucuların dikkatinden kaçmayacaktır. Bu şeyhlerin kimisi insanların içinden geçeni, kimisi gelecekte olacakları bilirken kimisi de arşı mecidin üstüne çıkıyor. Ayrıca bazısı nur oluyor ve herşey nuruyla aydınlanıyor. Bazısı da yaratılanla yaratanı bir görüp zındıkların lideri Hallac'ın "Enel hak" sözünü delil olarak gösteriyor. Onların iddia ettiği "Biz sünnete tabi olup sahabenin yolundayız" derler. Sünnete tabi olmak ve sahabe-i kiramın yolunda olmak böylemi olur?


 

[1] el-Mevehib el-Sermediyye (213), Cami Keramet el-Evliya (204/1), el-Envar el-Kudsiyye (196),

[2] el-Mevehib (202),

[3] el-Mevehib el-Sermediyye (203), el-Envar el-Kudsiye (192),

[4] el-Mevehib el-Sermediyye (277), el-Envar el-Kudsiyye (205),

[5] el-Envar el-Kudsiyye (207), el-Mevehib el-Sermediyye (231-232),

[6] el-Mevehib el-Sermediyye (184), el-Envar el-Kudsiyye (182),

[7] el-Mevehib el-Sermediyye (185),

[8] el-Envar el-Kudsiyye (272),

[9] Cami Keramet el-Evliya (222/1-223),

[10] Cami Keramet el-Evliya (373/1),

[11] Cami Keramat el-Evliya (236/2-237), el-Envar el-Kudsiyye (177),