«Silsile-i Sâdât» terkibi içindeki «Sâdât» kelimesine gelince bu sözcük, Arapça'dır ve efendi anlamına gelen «Seyyid» sözcüğünün çoğuludur.
Nakşibendîler bu zinciri, (her nedense) Hz. Ebubekr (ra) ile başlatırlar ve O'nu birinci halka sayarlar. Bu silsilede, Hz. Peygamber (s)'den Halid Bağdâdî'ye kadar indirilenlerin, yukarıdan aşağıya doğru sırayla (ve özet bilgilerle birlikte) adları şöyledir:
Yukarıdan Aşağıya Sıra No. |
Aşağıdan Yukarıya Sıra No. |
Nakşibendîlerin “Sâdât“ (yani efendilerimiz) dediği şahısların adları, nereli oldukları, doğum ve ölüm tarihleri. |
1. |
29. |
Ebubekr es-Sıddıyk (Sıddıyq), HİCAZ– MADÎNE ; H. 13/m. 634 |
2. |
28. |
Selmân’ul-Fârisî, İRAN–ISFAHAN ; M. 656 |
3. |
27. |
Kasım b. Muhammed b. Ebibekr es-Sıddıyq, HİCAZ–MADÎNE ; H. 31/m. 653–h.106/m. 721. |
4. |
26. |
El-İmâm Ca'fer'us-Sâdık, HİCAZ-MADÎNE ; H. 83/m. 702-h.148/m. 765 |
5. |
25. |
Ebu Yezîd (Bayezîd) Tayfur b. İsa b. Âdem b. Serûşân el-Bestâmî, İRAN–BİSTAM. H. 188/803-H. 261/M. 874. |
6. |
24. |
Eb’ul-Hasan Ali b. Ebi Ja'far'il- Kharaqânî, İRAN–BESTAM. Doğ. ?-H. 425/m. 1034. |
7. |
23. |
Ebu Aliy'yil-Fadl b. Muhammed'it-Tûsî el-Farmedî, İRAN–TUS ; Doğ. ?-H. 478/m. 1085. |
8. |
22. |
Ebu Ya’kûb Yusuf-i Hemedânî, İRAN–HEMEDAN ; H. 440/m. 1048-h. 535/m. 1140. |
9. |
21. |
Abdulkhâlıq el-Gonjduwânî b. Abdiljemil, TÜRKİSTAN–BUHARA ; Doğ. ?-H. 575/m. 1179. |
10. |
20. |
Ârif er-Rîwegerî, TÜRKİSTAN–BUHARA.Doğ. ?-H. 606/m. 1209. |
11. |
19. |
Mahmûd’ul-İnjirfağnewî, TÜRKİSTAN-BUHARA. Doğ. ? – H. 715/m. 1315. |
12. |
18. |
Aliy’yur-Râmitenî (Khuwâje-i Azizân), TÜRKİSTAN-BUHARA. Doğ. ?-H. 721 veya 728/m. 1328. |
13. |
17. |
Muhammed Baba Semmâsî, TÜRKİSTAN-BUHARA. Doğ. ?-H. 755/m. 1354. |
14. |
16. |
Emîr kulâl b. Hamza, TÜRKİSTAN–BUHARA. Doğ.?-H. 772/m. 1370. |
15. |
15. |
Bahâuddîn Muhammed’ul-Buharî (Şah-ı Nakşibend), TÜRKİSTAN–BUHARA. H. 718/m. 1318–h. 791/m. 1389. |
16. |
14. |
Muhammed Alâuddîn’ul-Attâr’ul-Buharîyyul-Khuwarizmî, TÜRKİSTAN–BUHARA. Doğ.?-H. 802/m. 1400. |
17. |
13. |
Ya’qûb-i Çarkhî, AFGANİSTAN–GAZNE. Doğ. ?-H. 851/m. 1447. |
18. |
12. |
Nâsiruddîn Ubeydullah’ul-Ahrâr b. Mahmûd b. Şihâbiddîn es-Semerkandî, TÜRKİSTAN SEMERKAND. Doğ. ?-H. 895/m. 1490. |
19. |
11. |
El-Qâdıy Muhammed Zâhid’ul Bedakhshî, TÜRKİSTAN-SEMERKAND. Doğ. ?-H. 936/m. 1529. |
20. |
10. |
Derwiş Muhammed’us-Semerkandî, TÜRKİSTAN–SEMERKAND. (Doğ. ?-Öl. H. 936/m. 1529. |
21. |
9. |
Muhammed’ul-Khuwajegiy’yul-Emkenegî, TÜRKİSTAN–BUHARA ; H. 918/m. 1512–H. 1008/m. 1599 |
22. |
8. |
Muhammed Bâqıy-Billâh, AFGANİSTAN–KÂBİL. H.971/m. 1563–h.1012/m. 1603. |
23. |
7. |
Ahmed’ul-Fârûqıy’yus-Serhendî (İmam-ı Rabbânî), HİNDİSTAN–SERHEND. H. 971, Serhend/m. 1563-h. 1034, Serhend/m. 1624. |
24. |
6. |
Muhammed’ul-Ma’sûm’ul-Fârûqıy, HİNDİSTAN–CİHANABAD. H. 1007/m. 1599-h. 1079/m. 1668. |
25. |
5. |
Muhammed Seyfuddîn el-Fârûqıy, HİNDİSTAN-SERHEND. H. 1049/m. 1630- h. 1098 /m. 1696. |
26. |
4. |
Nur Muhammed’ul-Bedewânî, HİNDİSTAN-BEDEVAN. Doğ.? -H. 1135/m. 1722. |
27. |
3. |
Şemsuddîn Habîbullah Mirza Mazhar Cân-ı Cânân, HİNDİSTAN–CİHANÂBÂD. H. 1111 /m. 1699- h. 1195/m. 1781. |
28. |
2. |
Abdullah ed-Dehlewî, HİNDİSTAN–CİHANABAD. H. 1158 /m. 1745- h. 1240/m. 1824. |
29. |
1. |
Halid’ul-Bağdâdî (Mevlânâ Khâlid Zuljenâhayn), IRAK-SÜLEYMANİYE. H. 1192/m. 1778-h. 1242/m. 1826. |
* * *
Halid Bağdâdî, bu isimleri aynı sırayla, Farsça yazdığı bir manzûmesine de konu yapmıştır. Bağdâdî'nin manzûmesi şöyledir:
«Nebî, sıddıyq-u Selmân, Qâsım'est-u Ja'fer-u Tayfûr,
Ki ba'd ez Bu'l-Hasan şud bû Aliy'yu Yusuf'eş kencûr;
Zı Abdulkhalıq~âmed Ârif-u Mahmûd'ira behre,
K'ez îşân şud diyâr-i Mâverâunnehr-i Kûh-i Tûr;
Alî Bâbâ, Kulâl-û Nakşebend'est-û Alâuddîn,
Pes ez Ya'kûb-i Çarkhî Khâcegî Ahrâr-i şud meşhûr;
Muhammed Zâhid-û Dervîş, Muhammed Khâcegî Bâqıy,
Muceddid Urwa'tul-Wusqâ, ve Seyfuddîn-u Seyyid Nûr;
Habîbullah Mazhar, Şâh Abdullah Pîr-i mâ,
Ez'inhar'eş ki subh-i iyd şud mâ râ şeb-i deycûr.»
Nakşibendî kollarının her biri, Halid Bağdadî 'den sonra gelen ve bu zincirin devamı sayılan şeyhlerini de bu şiire, (aynı vezne uygun mısralar içinde) eklemeyi gelenek haline getirmişlerdir.
Şimdi akla şöyle bir soru gelmektedir:..
Acaba bu 29 kişi arasında kim, ya da kimler râbıtadan söz etmiştir. ?
Her şeyden önce onların kim olduklarını, her birinin nasıl bir kişiliğe sahip bulunduğunu, hangi muhitte yaşadığını, nelerle meşgul olduğunu, hatta bu kimseler arasında şeyh-mürîd olarak gösterilenlerin birbirini gerçekte görüp görmediklerini, aralarında görüşenler varsa birbirlerine neler öğrettiklerini tesbit ettikten sonra ve aynı zamanda bilgi düzeylerini de araştırarak ancak bu sorunun cevabını bulmak mümkündür.
İşte bu amaçla, yukarıda adı geçenlere ilişkin olarak derlenmiş ayrıntılı bilgiler yine aynı sıraya göre şöyledir: