Hz. Muhammed peygamberlerin sonuncusu olduğu gibi velilerin de sonuncusu vardır derler. Tasavvufçular peygamberlerin sonuncusu olduğuna bakarak velilerin de sonuncusu olduğu masalını uydurmuşlardır. Bunun öncülüğünü el-Hakim dedikleri et-Tirmizi (1) yapmıştır. Bu konuda zehirlerini kusmuş ve kafasında ördüğü örümcek ağlarını "Hatmu'l-Velayeti" kitabında insanlara inanç olarak sunmuştur. es-Sulemi onun hakkında şöyle der; "Onu Tirmiz'den sürdüler ve Hatmu'l-Velayeti kitabını yazdığı için küfrüne kail oldular", "Peygamberlerin sonuncusu olduğu gibi velilerin de sonuncusu vardır ve velilik peygamberlikten üstündür" diyor. (2)
İbn Teymiyye de onun için şöyle diyor: "Sözlerinde red edilmesi vacip olan yanlışlıklar vardır. Bunların en çirkini Hatmu'l-Velayeti kitabında zikrettiği sözlerdir. Mesela orada sonra gelenler arasında Allah yanında derecesi Ebu Bekir, Ömer ve diğerlerinden üstün olan kişilerin olacağını söylemesi, son zamanda gelecek velinin Hatemu'l-Evliya olacağı ve diğer bütün velilerden üstün bulunacağı, velilere nisbetle peygamberlerin sonuncusu gibi olacağı sözleri" (3) yer almaktadır.
Ondan sonra tasavvuf örümcekleri bu ağ üzerinde devam etti ve çok insanların nefeslerini keserek bununla zehirledi. Vahdeti vücut ilminden sözeden İbn Arabi şöyle der: "Bu ilim ancak son peygamber ve son velide olur. Peygamberlerden kim görürse onu ancak son peygamber penceresinden gördüğü gibi peygamberlerden de onu ancak son veli penceresinden görür. Hatta peygamberler onu gördükleri zaman ancak Hatemu'l-Evliya (son veli) penceresinden görürler. Çünkü teşri risalet ve nübüvveti kesilir, ama velayet hiçbir zaman kesilmez. Peygamberler veli oldukları için söylediğimizi ancak Hatemu'l-Evliya penceresinden görürler." (4)