YILMAZ - İnsan-ı kâmil, maddî, ve manevi bütün kemâl mertebelerini kapsamaktadır.
BAYINDIR - Maddi-manevi bütün kemal mertebelerini kapsayan yalnız Allah Teâlâ’dır. Onun hiçbir kusuru yoktur. Onu tesbih etmemiz bundandır. Allah’ın elçilerinin dahi böyle özellikleri yoktur. Onlar da tıpkı bizim gibi birer insandır. Bunu bize Allah teâlâ bildirmektedir. Son Elçi, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ile ilgili ayetlerden biri şöyledir:
De ki: “Ben başka değil, tıpkı sizin gibi bir insanım. Bana; Tanrınızın bir tek tanrı olduğu bildiriliyor. Artık ona karşı dürüst olun. Ondan bağış dileyin. Yazık o eş koşanlara.” (Fussilet 41/6)
Allah Teâlâ, Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin bazı kusurlu davranışlarını Kur’an’a alarak, onun insan üstü konuma çıkarılmasını engellemiştir. O, Allah’ın Elçisidir. Bu, bir insanın elde edebileceği en yüce şereftir.
Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ile ilgili şu âyetleri düşünmek yerinde olur:
"Az kalsın baskı ile seni, sana vahyettiğimizden ayıracaklardı ki, başkasını uydurup üstümüze atasın. Böyle yapsaydın, kuşkusuz seni dost edinirlerdi.
Eğer seni sağlamlaştırmış olmasaydık, and olsun onlara bir parça yanaşacaktın.
O zaman biz de sana, hayatın kat kat azabını ve ölümün kat kat azabını tattırırdık. Sonra bize karşı kendine bir yardımcı da bulamazdın." (isra 17/73-75)
"(Ya Muhammed) De ki: "Allah'ın dilemesi dışında ben kendime bile bir fayda ve zarar verecek durumda değilim." (Araf 7/188)
Hz. Peygamber bu durumda olduğuna göre insan-ı kâmil adını verdiğiniz şeyh, nasıl oluyor da maddî ve manevi bütün olgunluk derecelerini elinde tutabiliyor?