KUR'AN—I KERİM VE ALLAHIN RESULÜNDEN DUALAR
HASAN EL—BENNA HAKKINDA
Asrımızda islâm dâvasının öncüsü olduğu için Hasan el-Benna'ya "İmant" ve "Mürşid>til-âm"ünua7iZarı verilmiştir. Başlattığı dâvayı yürütürken bir suikaste kurban gittiği için de "şehkT deniliyor.
Hasan el-Benna, Hicri 1324 - Miladi 1906 yılında, Mısırın İskenderiye şehri yakınlarındaki Mahmudiye kasabasında dünyaya geldi Babasının adı Ahmed dedesinin adı Abdur-rahman el-Benna'dır. Babası ilim sahibi ve büyük muhad-dislerdendi
Hasan el-Benna ilk ve orta tahsilini kendi kasabasında yaptıktan sonra yüksek tahsil için başkent Kahire'ye gitti ve Kahire Üniversitesinin Darul-Ulûm Fakültesinden mezun oldu. Yüksek tahsilden sonra Ismailiye şehrinde lise öğretmenliği yapmaya başladı
Küçük yaşta yeteri kadar din bilgisi almış, çok miktarda
(1) Bu bilgiler Zerkali'nin "El-A'lâm" adlı kitabıyla Said Ramasan'm "ElHavatır" adlı eserinden derlenmiştir.
(Mütercimler)
ayet ve hadis ezberlemiş ti. Müslümanlığını severek yapıyordu. Yüksek tahsili sırasında kendini kitap okumağa vermişti. Yeteri kadar islâmı bilgisi bulunduğu için, daha çok islâm ideolojisi dışındaki kitapları okuyor ve islâm prensipleriyle mukayeseler yapıyordu. İslâm nisamı yanında bütün ideolojilerin sönük kaldığını gördükçe islâma daha çok sarılıyor ve onu, içine sindire sindire yaşıyordu.
Hasan el-Benna, islâm dininin sahabe devrindeki yaşa-nış şekline sonsuz hayranlık duyardı. Islâmın bugün de aynı şekilde yaşanmasını, müslümanların o teiniz ve berrak hayata tekrar kavuşmasını isterdi O hayata dönüldüğü takdirde islâm aleminin maddi ve manevi bütün problemlerinin çözüleceğine sonsuz inancı vardı. İslâmı iyi bilen herkesin bu inancı taşıyacağını söylerdi Müslüman olup ta bu inançtan mahrum yaşayan kimselerin islâm dinini iyi öğrenmemiş olduklarını, ve bu yüzden o inanca eremedikle-rini sık sık tekrarlardı. Bu yönleriyle onları mazur görmeye çalışarak: "İslâmı birbirimize öğretmeliyiz. Felâketler cehaletlerden doğar. Her şeyden önce mukaddes dinimizi iyi öğrenmeye, öğretmeye ve toplum olarak onu yaşamaya mecburuz" derdi
İmam Hasan el-Benna, inandığı islâm dâvasını gerçek müslümanlara açmak ve aynı istikamette onları biraraya getirmek istiyordu. Bunun için de halka inmek ve işe henüz bozulmamış olan halk tabakasından başlamak gerekiyordu, tsmailiye'de öğretmenlik yaparken, bu fikrini ilk defa, kültürlü ve dindar olan yakın arkadaşlarına açtı. Onlan ikna etti. Fikir birliğine vardılar. Birlikte kahvelere gidiyorlar, kahvede vakit öldüren müslümanlara son derece hoşgörü içinde sokuluyorlar, onlarla tatlı tatlı sohbetler yapıyorlar ve günün birinde birkaçını alıp namaza götürmeye muvaffak oluyorlardı Sonra onlar da, islâmı ve müslümanların gerçek görevini daha iyi öğreniyor ve dâva kervanına katılıyorlardı.
Böylece adetleri çoğaldı. 1929 yılında, merkezi Isma-iliye'de olmak üzere "thvaiH Müslimiri" (Müslüman Kardeşler) adlı malûm teşkilâtı kurdular. Hasan el-Benna 23 yaşındaydı. Teşkilâta başkan seçildi. Kendisine "Mürsid-ül-âm" unvanı verildi Artık şehir-şehir, köy-köy, kasaba-kasaba dolaşarak konferanslar veriyorlar, sohbetler yapıyorlar ve islâm dâvasının önemini müslümanlar arasında yaymaya çalışıyorlardı. Her gittikleri yerde teşkilâtın bir şubesi açıldı. Teşkilât her gün biraz daha genişliyordu. Müslümanların kızlarını dini terbiyeyle yetiştirmek ve kadınları da bu dâvaya katmak için Ismailiye'de "Müslüman Anneler Enstitüsü" kuruldu.
Bu arada Hasan el-Benna'nın öğretmenlik görevi Kahire'ye nakledildi Dolayisiyle, teşkilâtın genel merkezi de Kahire'ye getirildi Müslüman Kardeşlerin son derece ihlâs ve samimiyetle başlattıkları bu dâva Kahire'de büyük bir sevgiyle karşılandı. Teşkilât çemberinin gün geçtikçe genişlemesi o gün için Mısır'ı sömürge gibi kullanan İngiltere'nin dikkatini çekmeye başlamıştı
İhvan-ı Müslimin Teşkilâtı islâmın iyi öğrenilmesine, toplum dertlerinin islâm prensipleriyle tedavi edilmesine çok önem veriyordu. Mısır'ın bir çok yerinde enstitüler, okullar, hastahaneler ve talim terbiye yerleri açtı Kahire'de günlük, "îhvan-ı Müslimin" gazetesi çıkarılıyordu. Bu gazete Mürşid'ül-âm Hasan El-Benna'nın minberi sayılıyordu. Teşkilât gün geçtikçe genişledi ve Muafın sınırlarını da aşarak bir çok arap ülkelerinde şubeler açıldı İslâm alemimde en kuvvetli teşkilât haline geldi
O tarihlerde Mısır krallıkla idare ediliyordu. Kral ve Mvnr hükümeti bu teşkilâtin devamlı büyümesi karşısında endişe duymağa başladı Müslümanların islâm prensiplerine bağlanarak birlik haline gelmesi, İngiltere, Fransa, Amerika gibi batılı ülkeleri daha çok düşündürüyordu. İslâm alemi gerçek mânada Kurana sarılıp tek kuvvet
haline gelirse dünya stratejisi ters dönecekti. Özellikle İngiltere bu teşkilâtın dağıtılması için Mısır hükümetine baskı yapmağa başladı. Hükümet teşkilâtın faaliyetlerini engelliyor ve kapatmak için bahaneler arıyordu. Kapatmak mümkün olmadı. Fakat, büyük lider Hasan el-Benna, 1949 yılı Şubat Ayında tertiplenen bir suikastle şehid edildi. Şehid olduğunda henüs 43 yaşını doldurmamıştı. Seyyid Kutup'lar, Muhammed Kutup'lar, Şeyh Fergali'ler, Abdul-kadir Udeh'ler Said Ramasan'lar ve daha yüzlerce islâm mücahidi onun mânevi medresesinde yetiştiler.
Bu yolda şehid olan bütün mücahitlere Hak Teâlâdan sonsuz rahmetler diler, hayatta olanlara ise muvaffakiyetlerniyaz ederiz.
Mütercimler
1.1,1
I 1 I I T
1 I [
ııı
III
11 I
I T 1~T
İlli
i _ I
I I I
ı . • ı _l
3Dua
lı ı
I , I
ı , ı 71
ı , r~r
mu mm m ^silahıdır
r ı.ı it
I "1 7T
I I
l~ I . I .1 I , I . I I
ı ı ı ı i
I I
I I I T
t ' r I—|— Hz. Muhammed Cs.a.v.D f
1,1,1,1,1,
(jul!I
Cjj\ jj& JJUUI ,
|_;
UJI
J-pLp-| ^ X*4
RISALELER-7P:2 17
18
Bismillâhirrahmanirrahim
Hamdolsun Âlemlerin Rabbi Allah'a (c.c.)... Salât ü Selâm olsun Peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed (s.a.v.)'e ve O'nun şerefli, nurlu, âline ve ashabına...
Bu kitap; takva sahibi, mümtaz, haşmetli, kalbimizin bir parçası olan Merhum Üstad Cennetmekân "HASAN el-BENNÂ"nın "Duâ Mecmuası" adlı risalesinin kısaca şerhidir.
Bu kitap; merhumun risâlesindeki kapalı tarafları açıklar. Mânâ ve maksatlarını anlamak bakımından okuyucuya yardımcı olur
Mezkûr risaleyi açıklamaya çalışırken içinde bulunan hadisleri ana kaynaklarla karşılaştırdım. Merhumun kendi hattıyla yazdığı nüshayı elde edemedim. Elimdeki nüshada mevcut olan hata ve tahrifleri tashih ettim.
19
Bu risaledeki hadis-i şerifleri şu kaynaklarla karşılaştırdım:
1- el-Cami'us-Sahih, Ebû Abdullah Muhammed b. İsmail el-Buhari.
2- el-Cami'us-Sahih; Ebû'l-Hüseyin Müslim b. el-Haccâc el-Kuşeyri en-Nisâbûri.
3- es-Sünen; Ebû Davud Süleyman b. el-Eş'as es-Sicistâni.
4- es-Sünen; Ebû İsa Muhammed b. İsa
et-Tirmizi.
- es-Sünen; Ebû Abdurrahman Ahmed b.
Şuayb en-Nisai.
6- es-Sünen; Ebû Muhammed Abdullah b.
Abdurrahman ed-Dârimi.
7- Amel'ül-Yevm ve'1-Leyl; Ebûbekir Ahmed b. Muhammed b. İshâk İbn'is-Sünni.
Ümid ederim ki. böylece hadis-i şeriflere, muhterem müellife ve bu duaları okuyanlara karşı vazifemi bir parça ifa etmiş olayım.
Rıdvan Muhammed Rıdvan.
J-iî
Al
. oj__iLJ! VJ A jj-l
j jJI
j OL- ^ L^L,Î iÜ üLJİ JSCJ
21
J
«al S
p j\j t
^ jp j\j
t
lil
0İS' -tsi
.. ¦>*«
,J[ L.
22
Ji
< J
Ji
Jıi)
Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi Allah'a (c.c.) hamdolsun... Zikredenlerin en efdali, şükredenlerin efendisi, Resullerin İmamı, Peygamberlerin sonunucu-su Nurlu Mü'minlerin kumandanı Hz. Muham-med (s.a.v.)'e... Bütün âline, ashabına ve kıyamete kadar onların izinden gidenlere... Salât ü selâm olsun.
1. DAİMA ZİKİR
Kardeşim, -Allah bana da sana da muvaffakiyet versin- bilmelisin ki; her insanın asıl bir gayesi vardır. Düşünceleri bu gayenin çevresinde dönüp dolaşır. Çalışmaları bu gayeyi gerçekleştirmek içindir. Ümitleri bu gaye etrafında toplanır. İşte bu gayeye YÜCE HEDEF denir.
23
Bu gayeye varıldığında serem ve ustun ışıer yapılır. Bu hedefe erenin ruhu manevi zinetlerle süslenir.Bu gaye; insanı devamlı yükselmeye, kemâle ermeye sevkeder. Böylece, insan kendisi için mukadder nasibini alır.
İnsanların nefislerini ıslâh etmek, manevi kirlerden temizlemek ve nefislerini mümkün olan en son zirveye ulaştırmak için gelen islâm Dini. bütün insanlığa son gayeyi beyan etmiştir. İnsanlığı YÜCE HEDE^'e doğru sev-ketmiştir.
Bu yüce hedef: Allahü Teâlâ'yı ZİKRET-MEK'tir. Âyet-i Celile şöyle buyuruyor: "Şu halde Allah'a koşun. Doğrusu ben sisi ondan apaçık sakındır anım". (1)
Muhterem Kardeşim !.. Bunu bildikten sonra; Müslümanın daima Allah'ı (c.c.) zikretmesini garip görme. Mahlûkat içinde Allah'ı (c.c.) en iyi tanıyan Peygamber Efendimiz
(1) Zâriyat Sûresi, âyet: "Allah'a koşun" Yani
azabından kaçınıp sevabına koşun. Bu da O'na itaat etmekle ve isyan etmemekle gerçekleşir.
24
(s.a.v.)'den beliğ ve manidar zikirlerin, duaların, teşbihlerin, şükürlerin, hamd ü senaların vârid olduğuna hayret etme.
Hz. Aişe (r.a.)'den rivayet olunur ki: "Resulullah (s.a.v.) her zaman Allah'ı yâd ederdi". (1)
Aziz Kardeşim !.. Müslüman Kardeşlerin Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in sünnetini ya-' şamalarını, O'na tabi olmalarını, bu zikirleri ezber etmelerini, bu dualarla Aziz ve Gaffar olan Allah'a (c.c.) yaklaşmalarını istersek, taac-cüb etme.
"Şüphesiz ki sisin için, Allah'tan ve âhiret gününden korkanlar için, Allah'ı çok çok zikredenler için Allah'ın Resul 'ünde güzel numuneler vardır". (2)
(1) Müslim, Ebu davud, tirmizi.
(2) Ahzab Sûresi, âyet: 21
25
o
»\ »N
£ e L ,t;
^- U U £.
Fiti
r— ^* i —
<—
»T.
E :
1 1
J= u- fe:
'^•!« C-' r^ ^W
7 fc,. I
sr
c_
l . \ »-^—*
C7
S. oı
v
^ vT"x k«^«r İ, *
«j v'^»- s-v ** ^* <T'x r". o c *
^ .t- 2 ^ füw £, İr- ,•* '.^ r ^ t
S;
c- °
•r fe-
fe. ,--.
%
f
o\ &
jı__».
« aı /i "o- Ur, diî u
Bismillâhirrahmanirrahim i.
2. ZİKRİN VE ZİKREDENLERİN FAZİLETİ
Birçok âyet-i celilelerde ve hadis-i şeriflerde zikretmeyi emreden, zikrin ve zikredenlerin faziletini beyân eden nasslar vârid olmuştur. Şu âyet-i celilede en son mertebede Allah'ı (c.c.) zikredenlerin yer alması kâfidir:
"Şüphesiz Müslüman erkekler ve kadınlar, Mü'min erkekler ve kadınlar, Hakk'ın emrine itaat eden erkek ve kadınlar, sâdık erkekler ve kadınlar, sabırlı erkekler ve kadınlar, Allah'tan korkan erkekler ve kadınlar, sadaka veren er-
kekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar, ırzlarını haramdan koruyan erkekler ve kadınlar, Allah'ı çok çok zikreden erkekler ve kadınlar... işte bunlar için Allah afvve büyük mükâfat hazırlamıştır". (1)
Allah (c.c). mü'minlere kendini zikretmeyi emretti:"£?/ iman edenler !... Allah'ı çok çok zikredin. O'nu sabah-akşam teşbih edin". (2)
Allah'ı (c.c.) zikretmenin faziletini beyan eden birçok hadis-i şerifler mevcuttur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Allahü Teâlâ'dan şöyle bir hadis-i kudsi rivayet ediyor:
"Kulum beni nasıl zannediyorsa, ben öyleyim. Kulum beni zikrettiğinde ben onunla beraberim. Eğer beni kendi nefsinde zikrederse ben de onu kendi nefsimde zikrederim Eğer beni bir cemaat içinde zikrederse ben de onu daha hayırlı bir cemaatte zikrederim". (3)
(1) Ahzab Sûresi, âyet: 35
(2) Ahzab Sûresi, âyet: 42
(3) Buhari, Müslim, Ebu Hureyre.
29
"Kulum beni nasıl zannediyorsa, ben öyle-yim".Yani benim onu affedeceğimi ve bağışlayacağımı sanıyorsa ben o şekilde muamele edeceğim. Yok benim onu cezalandıracağımı ve azab edeceğimi sanıyorsa ben o şekilde muamele edeceğim. Çünkü Allah'a (c.c.) iman eden O'ndan afv ve mağfiret ümid edecektir.
"Kulum beni zikrettiğinde ben onunla beraberim", (Yani ilmimle onu kuşatırım.)
"Eğer beni nefsinde zikrederse ben de onu kendi nefsimde zikrederim". (Yani beni gizlice
teşbih ve tenzih ederse ben de ona sevab ve rahmetimi gizlice vereceğim...)
Abdullah b. Busr (r.a.) rivayet ediyor ki: Bir adam Resulullah (s.a.v.)'e şöyle dedi: "EyAUah' m Resulü! İslam Şeriatı bütün incelikleriyle bana ağır geldi. Bana devamlı yapacağım bir şeyi söyle". Peygamber .Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Devamlı dilin Allah'ın zikri ile ıslansın", (i)
(1) Bu hadisi şerifi Tirmizi rivayet etmiş ve hadis-i hasen olduğunu söylemiştir.
30
i
: JJİ\
S\ \,
' J'* M <JCJL— li» Jjjl
t
31
J! Ât
o.
r
UjuİUu
Jaii- (r
: JU» JLsi
ü ^ di j y i
(r)
< Diaij v^1 «İ üUiJ» (t)
(0)
J'*'
8Jla
. JUJ Al ,1*. ol < A
Bismillâhirrahmanirrahim 3. ZİKRİN ADABI
Muhterem Kardeşim !.. Bilmelisin ki zikir demek sadece dille yapılan değildir. Tevbe etmek te bir zikirdir. Tefekkür zikrin en yüce mertebelerindendir. İlim tahsil etmek te bir zikirdir. Helâl rızık için çalışmak ta bir zikirdir. Ve Rabbini hatırladığın, O'nun seni gördüğünü ve murakabe ettiğini gözünün önünde bulundurduğun her amel'de bir zikirdir. Bunun içindir ki, arifler her zaman Allah'ı (c.c.) zikrederler.
Zikrin âdabına riayet edilirse kalbe tesir edecektir. Aksi takdirde boş kalıplardan ibaret olur.
RİSALELER-7 F: 3
33
Zikrin birçok edepleri vardır. Bunlardan en önemlileri şunlardır:
1- Zikrederken huzûr-u kalb ve huşu içinde olmak, zikrettiği kelâmın mânâsım düşünmek. Bunların tesiri altında kalmaya çalışmak. Bu kelimelerin maksatlarını anlamaya gayret etmek.
2- Mümkün olduğu kadar sesi kısmak. Tam bir uyanıklık içinde zikretmek. Başkalarının zihnini karıştırmamak.
Ayet-i celile bu âdaba işaret ederek şöyle buyuruyor: "Rabbine yalvararak, yakararak, ondan korkarak hafif bir sesle sabah-akşam zikret Sakın gafillerden olma". (1)
3- Cemaatle zikredildiğinde cemaate uymak. Zikredilirken onlardan ne geri kalmak ne de ileri geçmek. Zikreden cemaate sonradan gelirse kavuştuğu yerden devam etmek. Zikr bitince kavuşamadığı kısmı tamamlamak. Zikr
(l)A'raf Sûresi, âyet:
34
esnasında okumasını yetiştiremediği kısmı tamamlayıp cemaate yetişmek (hiçbir zaman cemaatin zikrine olduğu gibi devam etmek caiz değildir. Çünkü bu, zikrin manasını bozmak olur ki, ittifakla haramdır.)
4- Zikredilen yerin ve zikrederken giyilen elbisenin temiz olması, münasib vakitleri, müsait yerleri seçmek. Böylece zikre daha çok önem verilmiş olur. Kalbler başka şeylerden arınır. Niyetler samimi olur.
- Zikirden sükûnet ve edeple ayrılmak. Zikrin tesirini ortadan kaldıran, faydasını gideren eğlence ve benzeri şeylerden kaçınmak.
Zikreden zât, bu âdaba riayet ederse okuduğunun faydasını görür. Zikrinin bir eseri olarak kalbinde mânevi tad ve lezzet hisseder. Ruhunu aydınlatan bir nûr bulur. Allah'ın (c.c.) lütfuna nail olur. înşaallahü Teâlâ....
35
*Je
t ݣ.\*\j Jll\ -
- - •* • -
j
36
j "' i^l*1 '
< v>li]i ,_i)t3 :
. JU3 Al^'l
t 1^1 i
itli-1 «-Ü
(1)15" IjJ
J' (¦(""*
o j\
Bismillâhirrahmanirrahim 4. CEMAATLE ZİKRETMEK
Hadis-i Şeriflerde zikretmek için bir yere toplanmanın "müstahab"olduğuna işaret vardır. İmam Müslim şu hadis-i şerifi rivayet ediyor:
37
"Allahü Teâlû'yı zikretmeye oturan her milleti melekler kuşatır. Rahmet onları kaplar. Üzerlerine sükûnet iner. Allah onları nesdinde bulunanlarla zikreder"
Birçok hadis-i şeriflerde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in. mescidde Allah'ı (c.c.) zikreden bir cemaate uğradığım, onları müjdelediğini ve yaptıklarım hoş gördüğünü müşahade edersin.
Ebû Said el-Hudri (r.a.)'nin Şu hadisi bu mealdedir: Ebû Said der ki: Hz. Muâviye camide yapılan bir zikir halkasına tesadüf etti ve şöyle dedi:
- "Niçin burada oturuyorsunuz". Halkada olanlar:
- "Oturduk, Allah'ı zikrediyoruz", dediler. Muâviye:
- "Bundan başkası için oturmadığınıza yemin edebilir misiniz?" dedi. Onlar da:
- "Allah'a yemin olsun ki. sırf bunun için oturduk", dediler. Muâviye ise şöyle dedi:
- "Ben sizi bir itham için yemin ettirmedim. (Resulullah'm yanında benim derecemde olan-
38
lann içinde Resulûllahdan en az rivayet eden benim.) Muâviye şöyle devam etti:
- "Bir gün Resulullâh (s.a.v.), ashabının teşkil ettikleri bir halkaya uğradı ve "Niçin burada oturuyorsunuz"? dedi. Sahabeler: "Allah'ı zikretmek için... Bizi İslâm'a kavuşturmasına mukabil O'na hamdetmek için oturduk", dediler. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ben sizi bir itham için yemin ettirmedim. Fakat bana Cebrail geldi ve Allah'ın sizlerle meleklere iftihar ettiğini haber verdi", (i)
Gerçekten ibadetler hususunda cemâat halinde olmak makbuldür. Hele bir araya gelmenin birçok faydaları da olacaksa cemaat halinde olmak daha da güzeldir.
Meselâ: Kalbleri bir araya getirmek, münasebetleri kuvvetlendirmek, vakitleri faydalı şeylerle geçirmek, okur-yazar olmayanları eğitmek. Allahü Teâlâ'nm Şeriatından bir şiarı ortaya koymak gibi faydalar elde edilebilir.
(1) Müslim, Tirmizi, Nisai.
39
fl
Buna mukabil namaz kılanı şaşırtmak, söyleyip gülmek veya cemaat halinde zikredilince lâfızları tahrif etmek gibi dini mahzurlara yol açacaksa toplu halde zikretmek mekruhtur. Böyle durumlarda bir arada zikretmeyi yasaklamak için değil, böyle bir zikirde ortaya çıkabilecek mahzurdan dolayı cemaat halinde zikretmek yasaklanır:
Ancak (ileride gelecek)doğru ve dinen vârid olan zikir lâfızlarıyle Allah'ı (c.c.) cemaat halinde zikretmekte elbette ki mahzur yoktur.
Müslüman kardeşlerimizin bu vazifeyi camilerde, lokallerde sabah-akşam yapmaları, dini mahzurlarından kaçınmaları ne kadar güzeldir !.. Bu duaları cemaatle okuma fırsatını bulamayan tek başına okusun, haddini de tecavüz etmesin-
&\ JJ y^^Cr* ^'r0 ^ er*-» -J1^
j < î^l^ jî 5LJ. w—Ul cJjll j Jîyül .»j
İıl ^
41
uJI «>JLJL\ Ûl^
> r
Bismillâhirrahmanirrahim
HÜLÂSA
Bu zikir vazifesini Müslüman Kardeşler'e tevcih ediyoruz. Fakat bu zikirler hiç bir zaman Müslüman Kardeşler'e hâs değil, belki bütün Müslümanlara aittir.
Bu dualar -tek başına olsun, cemaat halinde olsun- sabahtan öğleye kadar okunabilir. İkindiden yatsıya kadar okunabilir. Bunların hepsini okumayan hiç olmazsa bir kısmını okumalıdır. Böylece tembelliğe, ihmalkârlığa alışmamış olur.
Kur'an-ı Kerim'e ait dualar gece veya gündüz münasip vakitlerde okunmalıdır. Diğer dualar da mezkûr vakitlerinde okunmalıdırlar.
42
Allah (c.c.) 'tan bize de, Müslümanlara da lütf u hidâyet ve meded u inayet niyaz ederiz. Müslümanların yaptıkları gizli ve aşikâr dualarında bizleri unutmamalarını temenni ederiz...
Ramazan, 1355 h.
HASAN el-BENNÂ
Müslüman Kardeşlerin
Umum Mürşidi.
43
öd
S
I
E
h1
r. fcî
|
t- «,' 1
V
»c»
î
I
Bismillâhirrahmanirrahim
Allah'ın (c.c.) huzurundan kovulmuş Şeyta-n'm şerrinden, herşeyi işiten ve bilen Allah'a (c.c.) sığınırını. (1)
"Hamd ü sena bütün âlemlerin Rabbı olan Allah'a mahsustur. O, Rahman ve Rahimdir. Cezagününün sahibidir. Biz ancak sana ibâdet eder ve ancak senden yardım dileriz. Bizi doğru yola şevket. Kendilerine ihsanda bulunduğun kimselerin yoluna... Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil"...Âmin... (2)
(1) Cenâb-ı Hakk bir âyet-i kerime'de şöyle buyuruyor: "Kur'an-ı Kerim'i okuduğunda, kovulan Şeytandan Allah'a sığm."Naiû suresi, ayet: 98
Îbn'üs-Sünnı, Hz. Enes (r.a.)'den şu hadis-i şerifi naklediyor: "Af/m sabaha erdiğinde. "Kovulan şeytandan her şeyi işiten ve bilen Allah'a sığınırım." ellerse, akşama kadar şeytanın şeninden kurtulmuş olur."
(2) Fatiha suresi. Übeyy b. Kâ'b (r.a.) Peygamber
• - I _
I6'
Efendimiz (s.a.)'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Nefsin yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, ne Tevrat'ta, nelnc. /e, ne Zebur'da ve ne de Kur'an'da Fatiha'ya benzeyen bir sûre indirilmiştir. Fatiha Sûresi bana verilen (Settim Min'el-Mesâni ve'l Kur'an'il-Azım) dir" Tirmizi
RİSALELER - 7 F:4 49
(T)
Bismillâhirrahmanirrahim
"Elif, Lanı, Mim.. Bu kitab (Kur'an-ı Kerim), hiç şüphe yok ki Allah katından indirilmiştir. Allah'tan hakkıyle korkanlar (takva sahipleri) için yol göstericidir. O kimseler ki gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rısıklardan Allah yolunda harcarlar. O kimseler ki, sana indirilene ve senden önce indirilenlere de iman ederler. Onlar âhirete yakınen iman ederler. İşte bu kimseler Rable-rinden olan hidâyet üzeredirler, onlar hakiki kurtuluşa erenlerdir". (1)
(1) Bakara Sûresi- ayet: 1-5 İbn Mes'ud (r.a.)'dan rivayet Olunur ki: "Kim gündüzün başlangıcında Bakara Sûresi'nden on âyet okursa akşam oluncaya kadar Şeytan ona yaklaşmaz. Bu âyetleri akşamleyin okursa Şeytan sabaha kadar ona yaklaşmaz* Ehlinde ve malında hoşuna gitmeyen bir şey görmez." Beyhâkl veTDârîmi
rivayet etmiştir.
Yine İbn Mes'ud (r.a.) bir rivayetinde Hz. Peygamberin ŞU Sözlerini naklediyor: "Kim şu on âyeti-Bakaranın evvelinden dört âyet, Âyet-el Kürsı, ondan sonraki iki âyet ve Sûrenin sonundan üç âyeti- okursa bu eve sabah oluncaya kadar Şeytan giremez."
Taberara ve Hakim rivayet etmiştir.
50
¦>' .' >
51
I
- 'M
^ip ^ 'Alj U Û
b
Bismillâhirrahmanirrahim "Allah O'dur ki, kendinden başka hiçbir ilâh yoktur. O (ebedi ve ezeli bir hayat ile) Diri'dir. (Mahlûkatın bütün işlerinde) Hakim'dir. O, ne dalgınlığa düşer, ne de uyur.
Göklerde ve yerde varolan her şey O'nundur. O'nun katında O'nun izni olmadan kim şefaat edebilir? O, bütün varlıkların önlerinde ve arkalarındaki her şeyi bilir. Onlar ise Allah'ın ilminden ancak O'nun dilediği kadarını ihata edebilirler. O'nun hakimiyeti gökleri ve yeri
52
kaplamıştır. Gökleri ve yeri mufıafasa etmek O'na asla sor gelmes. O, çok yüce, çok büyük -tür". (1)
"Dine girişte şorlama ve cebir yoktur. Zira doğruluk ta, fenalık ta kesin olarak meydana çıkmıştır. Artık kim Seylan'ı ve sapıklığı tanımayıp ta Allah'a iman ederse o, muhakkak ki kopması mümkün olmayan en sağlam kulpa sarılmıştır. Allah herşeyi işiten ve bilendir. Allah, iman edenlerin dostudur... Onları karanlıktan nura çıkarır. Kâfirlerin dostları ise Şey-tan'lardır. Onları nurdan alır karanlığa sokarlar, işte onlar cehennemliktirler. Orada ebedi olarak kalacaklardır". (2)
(1) Bakara Sûresi âyet: 255 Ayet'el-Kürsi
(2) Bakara Sûresi ayet: 256-257 (Ayet'el Kürsi'den sonra gelen iki âyet)
53
***
Li^l
V! U
U; ^1 'JC'
54
Lip8!;. 4, U İ'IU İ U
; T.
b§>u
Bismillâhirrahmanirrahim
"Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Sis içinisde olan şeyleri açıklasanıs da, gislesenis de Allahü Teâlâ sisi onunla hesaba çeker. Nihayet dilediğini affeder. Dilediğine de asab eder. Allah her şeye kadirdir. Peygamber, Rabbinden kendine indirilenlere (Kur'an'a) iman etti. Mü'minlerde!.. Hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. Onlar: "Biz Peygamberlerin hiçbirim diğerinden ayırt etmeyiz. Duyduk ve itaat ettik Ey Rabbimiz !.. Mağfiretini isteriz. Dönüşümüz ancak Sana'dır", dediler. Allah lıerkesi ancak
55
gücünün yettiği ile mükellef kılar. Herkesin kazandığı hayır sadece kendi lehine, yaptığı fenalık ta kendi aleyhinedir. Ey Rabbimiz !.. Eğer unuttuk, yahut bilmeyerek hata ettikse bizim kusurumuza bakma... Ey Rabbimiz !.. Bizden öncekilere yüklediğin ağır mes'uliyet-leri bize yükleme... Ey Rabbimiz!.. Gücümüzün yetmeyeceği şeyi bize yükletme. Bizi affet. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Sen bizim Mevlâ-mız'sm. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et". (1)
(1) Bakara Sûresi ayet: 284-286 (Bakara sûresinin son üç âyeti)
56
m»
U i
J)
(r>
>i
>f V] i\ i 'a
'**
57
Bismillâhirranmanirrahim
"Elif, Lâm, Mim... Allah O Allah'dır ki, kendinden başka hiçbir îlâh yoktur. O, (ebedi ve ezeli bir hayat ile) Diri'dir. (Mahlûkatm bütün işlerinde) Hâkimdir". (1)
"Bütün yüzler Hayy ve Kayyûm olan Allah' a baş eğmiş tir. Bir sulum yüklenen hakikaten hüsrana uğramıştır. Her kim de mü'min olarak salih ameller işlerse, artık o ne bir zulümden korkar, ne de iyiliğinin noksanlığından". (2)
"Bana Allah yeter. Ondan başka hiçbir İlâh yoktur. Ben ancak O*na güvendim. O, yüce ârşm sahibidir". (Yedi defa) (3)
(1) Al-i îmran Sûresi âyet: 1-2. Kasım b. Abdurrahman (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'den rivayet ediyor ki: "Allah'ın ism-i azâmi Kur'an'da üç sûrededir: Bakara, Âl-İ Imran ve Tâ-Hâ Sûresi" Kasım diyor ki: Onları aradım. Bakara Sûresinde Âyet- el-Kürsı'yi buldum Allahü Lâ Hâne illâ Hüve'l-Hayyü'l-Kayyûm. Âl-i Imran Sûresinde (Elif.Lâm "Mim.. Allahü Lâ Uâhe illâ Hüve'l Hayyü'l Kayyûm) Tâ-Hâ Sûresinde (Ve anet'il-Vücûhü li'1-Hayyi'l-Kayyûm.)
(2) Tâ-Hâ Sûresi ayet: 111-112.
(3) Tevbe Sûresi ayet: 129. Ebû'd-Derdâ (r.a.)'dan rivayet
58
u ılı y^
i }j
olunur ki; Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kim sabahladığında ve akşamladığında "Hasbiyallahü Lâ îlâhe tllâ hu. Aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabtfül-Arş'il-Âzim." âyetini yedi defa okursa Allahü Teâlâ dünya ve âhirette ona dokunacak şeylerden bu kişiyi korur." ibn'ÜS-Sünni, îbni Âsâkir, Ebû
Davud rivayet etmiştir.
59
LİJİ
*;1~^»
_ >
>' Vj '«ı j
'}
a * • I *'
Ol 4ıj
a ,
4 U^*^; ^ J>- '
Ti '
"Sisi boşuna yarattığımızı ve bize hiç dön-dürülmeyeceğinizi mi sandınız ? Gerçek Hâkim olan Allah sizi boşuna yaratmaktan münez-zehdir. O'ndan başka îlâh yoktur. O, yüce arşın Rabbi'dir. Kim hiçbir delili olmadığı halde Allah'la birlikte başka bir şeyi İlâh edinirse onun hesabını Rabbi görecektir. Muhakkak ki kâfirler kurtuluşa eremezler. De ki: Rabbim !.. Sen affet. Merhamet et. Sen merhamet edenlerin enhayırlısısın". (1)
Bismillâhirrahmanirrahim
"De ki: Gerek Allah deyin, gerek Rahman deyin. Hangisini derseniz deyin En güzel isim O'nundur. Namaz kılarken sesini yükseltme. Gizli de okuma. İkisinin ortasını bul. De ki: Hamd, evlâd edinmemiş olan, hükümranlığında ortağı bulunmayan, düşkün olmayıp yardımcıya da ihtiyacı bulunmayan Allah'a mahsustur. O'na lûyikıyle ta'zim ve tekbir eyle" (1)
(1) îsra sûresi ayet: 111.
60
(1) Mü'minun Sûresi âyet: 118.
61
r c-
& o
^» N
•r
V
ur s
x »
s- -
V:
-^v #
'^•V
t -o
i
I
i c
c
e
'5'
V
. O V t—-•
\
u« \ —
r
c_r
C-1 (.-
L» X
— (
^ \
M
rç-(
Bismillâhirrahmanirrahim
"Akşama girerken ve sabaha ererken hepiniz Allah'ı teşbih edin (namaz kılm).GöfcZerde ve yerde hamd ü sena ancak O'na mahsustur. Geceleri de, öğle vakitleri de O'nu teşbih edin. (namaz kılın) Allah ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarır. Yeryüzünü ölmesinden sonra diriltir. Sizlerde böylece kabirlerinizden çıkarılacaksınız. Allah'ın sizi topraktan yaratması ve sonra sizin insan olarak yeryüzüne dağılmanız O'nun alâmetlerindendir. İçinizden kendileriyle birlikte yaşayacağınız eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet varetmesi de O'nun alâmetlerindendir. Şüphesiz ki bunda aklını kullanan bir millet için deliller vardır.
Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması da O'nun alâmetlerindendir. Şüphesiz ki bunda da bilenler için deliller vardır. Gece-gündüz uyumanız ve Allah 'in iradesiyle rızık talebinde koşmanız da O'nun alâmetlerindendir. Şüphesiz ki bunda işiten bir millet için deliller vardır. Korktuğunuz ve ümit kaynağınız olan şimşeği size göstermesi gökten yağmur indirip onunla ölmüş ya ji.ziir."1. i^krar diriltmesi de O'nun alâmetle-
64
ündendir. Şüphesiz ki bunda aklını kullanan bir millet için deliller vardır. Göklerin ve yerin emriyle ayakta durması da O'nun delillerin-dendir. Sonra sizi yeryüzünde çağırır çağırmaz meydana çıkacaksınız. Göklerde ve yerde olan her şey O'nundur. Her şey O'na boyun eğer". (1)
(1) Rûm Sûresi âyet: 17-26.
îbn Abbas (r.a.) rivayet ediyor ki: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor: "Kim sabahladığında "Ve sübhanallahi hine tümsûne ve hine tüsbihûn, ve lehtil-hamdu fis-semavâti ve'1-ardi ve aşiyyen. Ve hine tüzhirûn, yuhricu'l-hayye min'el-meyyiti ve yuhric'l-meyyite min'el-hayy. Ve yuhyi'1-arda ba'de mevtiha ve kezâlike tuhserûn." derse o günde erişemediği şeyleri elde etmiş sayılır. Kim de akşamladığında söylerse o gece yapamadığı şeyleri elde etmiş sayılır." Ebû Davud rivayet etmiştir.
RİSALELER-7F:5 65
'Î--VÎ 'i j'^
"'
>'
I
, -
- > f » *- >
I-,
V(r) J
1
'"
(r) »
ai '.iP >' Vl
iP >
66
Bismillâhirrahmanirrahim
"Hd, Mim Bu kitabın indirilişi, Aziz ve Âlim olan Allah katındandır. O, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden ve asabı şiddetli, ihsanı bol olandır. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Dönüş ancak O'nadır". (1)
"O öyle Allah ki, O'ndan başka hiçbir ilâh yok... Gisliyi de bilir, aşikârı da... O, Rahman'-
(1) Gafir(mü'min) Sûresi âyet: 1-3
Ebû Hureyre (r.a.)'dan rivayet olunur ki: Peygamberimiz (S.a.V.) Şöyle buyurmuştur. "Kim sabaha erdiğinde mü'min sûresini "ye ilevhi'l-masir", âyetine kndarayrıca"Avet'el-KürsVyi okursa ou ikisi seoetnyleaKşama kadar korunmuş olur. Kim akşama erdiğinde bunları okursa sabaha kadar korunmuş olur." Tirmizı, Darimı, İbn'üs-Sünni, Mervezi...
67
dır. (dünyada bütün kullara merhamet eder.) Rahimdir" (Âhirette yalnız mü'minlere yardım edendir...)
'O öyle Allah ki, O'ndan başka hiçbir ilâh
yok.
Melik'dir. (Mülk ve saltanatı devamlı olandır.)
Kuddüs'dür. (Her türlü noksanlık ve ayıplardan beridir.)
Selûm'dır. (Bütün âfet ve kederlerden salimdir.)
Mü'min'dir. (Emniyet verendir.)
Müheymin'dir. (Her şeyi gözetip koruyandır.)
Aziz'dir. (Her şeye galibtir.)
Cebbar'dır. (Kulların hallerini ve ihtiyaçlarını düzeltendir.)
Mütekebbir'dir. Azamet ve ululuk sahibidir.)
Allah, onların koştukları ortaklardan mü-nezzehdir.
O öyle Allah ki, Halik'dır. (Her şeyi yara -
tandır.)
Bâri'dir. (Yoktan var edendir.)
Musavvifdir. (Bütün varlıklara şekil veren dir.)
En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar hep O'nu teşbih eder. O, Aziz'dir. (Her şeye galib'dir.) Hakim'dir. (Hikmet sahibidir.) (1)
(1) Haşr Sûresi âyet: 22-24.
EbûUmame (r.a.)'den; Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki: "Kim gece ve gündüz "Sûre-i Haşr"7/ı sonlarını okursa ve bu günde vefat ederse Allah onun Cennete girmesine kefildir.' Beyhakı rivayet etmiştir.
69
BismülâMrralımaniiTahim
70
"Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı zaman,
Yeryüzü bütün ağırlıklarını çıkardığı zaman,
Ve insan "buna ne oluyor?" dediği zaman, İşte o gün bütün haberlerini anlatacaktır. Çünkü Rabbin kendisine vahyetmiştir.
O gün insanlar, yaptıkları kendilerine gösterilmek için bölük bölük dönerler.
Kim zerre kadar hayır yapmışsa onu gö-
rür.
Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür"(l)
(1) Zilsâl Sûresi-îbiû Abbas (r.a.) rivayet ettiği hadisi şerif: Vzâ zülzileti"... Kur'an'ın yansına denktir." TirnMzı-Hâkim.
71
%
¦,-VYi
•^•^
y *
' '•' I- ' '
i V
Bismillâhirrahmanirrahim
"£^2/ Muhammed!.. De ki: "Ey kâfirler, Ben sisin tapmakta olduklannısa tap-
mam.
72
Hm
sınıs.
(D
Benim taptığıma da sisler tapmassvnıs. Ben de sisin taptıklannısa tapacak deği-
Benim taptığıma da sisler tapacak d<< Sisin dininis sise, benim dinim banan
(1) Kâfirûn Sûresi: îbni Abbas (r.a.)'dan; Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki: "Kul yâ eyyühe'l-kâfirun".. Kur'-ari m dörtte birine denktir." TİrmİZl-Hakİm...
73
A"
(D T .*- '.-I
Bismillâhirrahmanirrahim "Allah'ın nusreti ve fethi geldiğinde;
Sen de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiklerini gördüğünde.
74
Hemen Rabbini hamd ile teşbih et ve mağfiret dile O'ndan. Şüphesiz ki O, daima tevbeleri kabul edendir". (1)
(1) Nasr Sûresi Enes (r.a.)'den mervıdir ki; Peygamberimiz (s.a.v.) Ashabından birine "îzâ câe nasrullahi ve'l-fethV'.Sûresini biliyor musunuz?" dedi. Sahâbî "Evet" dedi. Efendimiz (s.a.v.) "İşte o, Kur'an'm dörtte biridir." buyurdu. Tirmizı.
75
-i 'i, '
);. *-Âj. fj -jLi-
Bismillâhirrahmanirrahim
"De ki: Allah bir tektir.
Samed'dir (Herkes ona muhtaç, Ö kimseye muhtaç değildir.)
76
Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey CTnun dengi değildir". (Uç
defa)(l)
(1) Ihlas Sûresi
77
Bismillâhirrahmanirrahim ' De ki:" Sığımrım ben, tan yerini ağartan
Rabbe,
Yaratıkların şerrinden,
78
den,
den,
Ve ortalığı kaplayan karanlığın şerrin-Ve düğümlere üfleyen nefeslerin serrin-
Vehased eden hasedcilerin şerrinden!..."
(Üç defa) (1)
d) Felak Suresi
79
Bismillâhirrahmanirrahim
"De ki: "Sığınırım bütün insanların Rabbine,
Bütün insanların hükümdarına, Bütün insanların İlâhına, O sinsi vesvesecinin şerrinden ki, Vesveseler verir insanların içine,
Bu vesveseci gerek cinden gerek insanlardan olsun." (Üç defa) (1)
(1) Nas Sûresi. Abdullah b. Hubeyb (r.a.) diyor İd; Yağmurlu ve karanlık bir gecede bize namaz kıldırması için Resulüllah(s.a.v.)'i aramaya çıktık. Onu bulduk. Peygamberimiz (s.a.v.) "Söyle" dedi. Ben bir şey J söylemedim. Yine "Söyle" buyuranca; "Ne söyleyeyim Yâ Resulüllah!.." dedim. "Her sabahladığında ve akşamladığında üçer defa "kul hüvellahu ehad" ve "kul euziT sûrelerini oku. Sana her yönden kâfi gelir", buyurdu. Ebu Davud - Tirmizi - Nisâi.
RİSALELER-7F:6 81
KV
JjJl
(bir) m^ı -lj'j'j >' V| a i V
& &i
» J
. f tor
jUj ^Ujw_ J dil* ^^-«»1 ^1 ^
Bismillâhirrahmanirrahim
"Biz sabaha erdik Allah'ın mülkü (bütün her şey) de sabaha erdi. Hiçbir ortağı bulunmayan Allah'a hamdolsun. Cndan başka İlâh yoktur. Dönüş ancak Cynadır"... (Üç defa) (1)
"Biz tslâm fıtratı üzerine ve kelime-i şeha-detle sabahladık. Hz. Muhammed (s.a. v.)'in dini üzerine ve bâtılı bırakıp Hak Dini kabul eden ve müşriklerden olmayan atamız Hz. İbrahim'
(1) Ebû Hureyre (r.a.) rivayet ediyor ki: Resulü Ekrem (s.a.v.) sabahladığında şöyle derdi: "Biz sabaha erdik.Allah' 111 mülkü (her şey) de sabaha erdi. Hiçbir ortağı bulunmayan Allah'a hamdolsun. O'ndan başka tlâh yoktur. Dönüş O"nadır." Akşamladığında da şöyle derdi Biz akşama erdik Allah'ın mülkü(bütün her şey) de akşama erdi. Hiçbir ortağı bulunmayan Allah'a hamdolsun. O'ndan başka tlâh yoktur. Dönüş O*nadır." İbriüs-Süfını.. Bezzâr...Beyhakı rivayet etmiştir.
83
in milletinden olarak sabaha erdik". (Üç
defa)(l)
Allah'ım !.. Senin bahşettiğin nimet ve afiyetle ve kusurlarımı örtme lütfûnla sabahladım... Dünya ve âhirette kusurlarımı örtmeni, bana olan nimetim ve afiyetini devam ettir aRabbi (Üç defa) (2)
I
(1) Übeyy b. Kâ'b (r.a.) rivayet ediyor ki: Resulullah (s.a.v.) sabahladığımızda şunu söylemeyi bize öğretmişti: "Biz İslâm fıtratı üzerine ve kelime-i şahadetle sabahladık. Hz. Muhammed (s.a.v.)in dini üzerine ve bâtılı bırakıp Hakk Dini kabul eden ve müşriklerden olmayan atamız Hz. İbrahim'in milletinden olarak sabaha erdik." Akşamladığımızda da aynı şeyi söylememizi öğretmişti.... Abdullah b. imam Ahmed'in Zeyâiddin'de mervıdir.
(2) îbn. Abbas (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor. "Kim sabah-akşam
'Allah'ım!.. Senin bahşettiğin nimet ve afiyetle.." (Üç
defa) derse, bunu diyenin üzerindeki nimetlerini Allah'ın tamamlaması bozulmaz bir vaadidir". Îbn'üs-Sünni rivayet etmiştir.
'tâ < 'd -&
.1 U
85
Bismillâhirrahmanirrahim
"Allah'ım !.. Benimle veya herhangi bir mahlukun ile sabahlayan nimetler yalmz sendendir. Senin hiçbir ortağın yoktur. Hamd de şükür de sadece senin içindir" (Üç defa) (1)
"Yarabbi!.. Zâtının yüceliğine ve saltanatının azametine lâyık olan bir hamdle hamdol-sun sana". (Uç defa) (2)
"Allah'ı Rab, tslâmı Din, Hz. Muhammed (s.a.v.) i Peygamber ve Resul olarak kabul
ettim". (Üç defa) (3)
(1) Abdullahb. Gannâm(r.a.) rivayet ediyor.Peygamber Efendimiz(s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kim sabahlayınca"Allah'ım ! ...Benimle veya herhangi bir mahlûkun ile sabahlayan nimetler yalnız sendendir. Senin hiçbir ortağın yoktur. Hamd de şükür de sadece senin içindir." derse, o gününün şükrünü ifa etmiş olur. Kim de akşamladığında aynı şeyi tekrar ederse gecesinin şükrünü ifa etmiş olur. " Ebû Davud-Nesai-İbn
Hıbbân.
(2) Abdullah b. Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Peygamber Efendimiz (S.a.V.) şunu buyurdu: Allah'ın kullarından biri şöyle
86
dedi: "Yârâbbi !...Zâtının yüceliğine ve saltanatının azametine lâyık olan bir hamdle hamdolsun sana." Bu
kelâm sevab ve ganahı yazan iki meleği âciz bıraktı. Ne yazacaklarını bilmedi/er. Semaya çıktılar ve şöyle münacaatta bulundular : Ey Rabbimiz /...Kulun bir şey söyledi. Onu nasıl yazacağımızı bilemedik. Kulunun ne söylediğini harkesten daha iyi bilen Allah'ü Teâlâ: Kulum ne söyledi ? diye sordu, Melekler: Ey Rabbimiz .'...Kulun "Yârâbbi !...zâtının yüceliğine ve saltanatının azametine lâyık olan bir hamdle hamdolsun sana."efe<//\ A/lahü Teâlâ meleklere; kulumun söylediği gibi yazın ki, huzuruma vardığında onu söylediği şekilde mükâfatlandırayım. " İbni Mace-İnıam Ahmed.
(3) Peygamberimizin hizmetçici Ebû Sellâm (r.a.) diyor ki: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kim sabah-akşam "Allah'ı Rab, tslâmı Din, Hz. Muhammed (s.a.v.) i Peygamber ve Resul olarak kabul ettim." derse, onu razı etmek Allahü Teâlâ'nın kesin vaadidir." Ebû Davud - Nisai - Tirmizi ve Hâkim rivayet etmiştir.
87
. -1
Bismillâhirrahmanirrahim
"Cenâb-ı Hakk'ı, bütün mahlûkatının sayısı kadar, kendinin razı olacağı kadar, arşının ağırlığı kadar, kelâmının mürekkepleri kadar teşbih ve tenzih ederim, O*na hamdederim"
(Üç defa) (1)
"Allah'ın adiyle başlarım. CKnun ismi ile hareket edince ne yerde ne göklerde hiçbir şeyin zararı dokunmaz. O, herşeyi işiten ve
bilendir". (Üç defa) (2)
"Allah'ım!.. Bilerek herhangi birşeyi Sana ortak koşmaktan, zâtına sığınırız. Bilmeyerek işlediğimiz günahların affını dileriz. (Üç defa) (3)
(1) Ümmü'l-Mu'minin Cüveyriyye (r.a.) bir rivayetinde diyor ki: Bir gün Resulullah (s.a.v.) sabahleyin erkenden namazı kıldıktan sonra beni mescidde iken bırakıp gitti,
89
"Allah'ın mükemmel ve müfit kelimeleriyle, yarattığı şeylerin şerrinden O*na sığınırım"
(Üç defa) (4)
kuşluk vaktinde döndü. Beni aynı yerde oturur bulmuş ve şöyle buyurmuştu: "Hâlâbuaktiğım şekilde iri oümiyoisun? "Evet" dedim, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Senden sonra üç defa dört kelime söyledim ki, sabahtan beri söylediğinle beraber tartsan sevabda aynı gelir: "Cenab-ı Hakk'ı bütün mahlûkatı-nın.....""Müslim rivayet etmiştir.
(2) Osman b. Affan (r.a.) rivayet ediyor: Resulullah (S.a.V.) Şöyle buyurdu: "Kim her gündüzün sabahında ve her gecenin akşamında üç kere şunu söylerse hiçbir şey ona zarar veremez. "Allah'ın adiyle başlarım. O"nun ismiyle hareket edince ne yerde ne göklerde hiçbir şeyin zararı dokunmaz. O her şeyi işiten ve bilendir." Ebu Davud, Tirmizi.
(3) Ebû Musa el-Eş' ari (r.a.) diyor ki: Bir gün Resulullah (s.a.v.) bize bir hutbe irad etti. Hutbesinde şöyle buyurdu:
-"Ey İnsanlar !...Şu şirkten kaçının, çünkü bu şirk karıncanın hareketinden daha gizlidir." Orada bulunan bir zât şunu sordu : "Ya Resulallah !. Şirk koşma, karıncanın hareketinden daha gizli olduğuna göre ondan nasıl sakınalım ?" Peygamberimiz (s.a.v.) Şu kelâmı okuyun" diye cevap verdi:
-Allah'ım! ...Bilerek herhangi bir şeyi sana ortak koşmaktan zâtına sığınırız. Bilmeyerek işlediğimiz günahların affını dileriz."Taberâııi ve İmam Ahmed rivayet etmiştir.
(4) Hz. Ebu Hureyre (r.a.) rivayet ediyor ki; Peygambei Efendimiz (S.a.V.) buyurdu: "Kim akşamladığında üç kere "Allah'ın mükemmel ve müfit kelimeleriyle yarattığı şey lerin şerrinden CFna Slğimnm derse o gece zehirli hayvanlar
ırmalanndan emin olur." tbn. Hİbban. İbn. Mace.
90
Bismillâhirrahmanirrahim
"Allah'ım !.. Kederden ve üzüntüden sana sığınırım. Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım. Korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Borca batmaktan ve insanların kahrından sana sığınırım". (Üç defa) (1)
"Allah'ım!.. Bedenime sıhhat ve afiyet ver. Allah'ım !.. Kulağıma sıhhat ve afiyet ver Allah'ım !.. Gözüme sıhhat ve afiyet yer !.. Allah'ım, inkarcılıktan ve fakirlikten sana sığınırım!.. Allah'ım!.. Kabir azabından sana sığınırım!.. Senden başka hiçbir ilâh yoktur" (Üç defa) (2)
(1) Ebû Said el-Hudri (r.a.) rivayet ediyor ki: Biz bir gün Ensardan Ebû Ümâme adlı bir zatla mescidde bulunurken Peygamberimiz (s.a.v.) içeri girdi ve şunu sordu :
-Yâ Ebâ Ümame .'...Nanıaz vakti olmadığı halde seni camide görüyorum. Bir şeyin mi var ?
Ebu Ümame:
-Yâ Resulullah ! ...Sıkıntım var, borçlarım var, diye cevap verdi. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
-Sana bir kelâm öğreteyim mi ? Onu okuduğunda Allah üzüntünü giderecek ve borçlarını ifa edecektir."
92
EbûUmame:
- Evet Yâ Resulullah, dedi. Peygamber Efendimiz:
- Akşam ve sabah şöyle de, buyurdu:
Allah'ım!.. Kederden ve üzüntüden sana sığınırım. Acizlikten ve tembellikten sana
sığınırım. Korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Borca batmaktan ve insanların kahrından sana sığınırım." Ebû Ümame buyurdu ki:
-Resulullah'm emrettiğini yaptım. Allah'ü Teâla üzüntümü giderdi. Borçlarımı ifa ettim." "Ebû Davud" rivayet etmiştir.
(2) Abdurrahman (r.a.) babası Ebu Bekre (r.a.)'ye şunu sorduğunu rivayet eder: "Baba, her sabah şunu söylediğini duyuyorum. "Allah'ım !...Bedenime sıhhat ve afiyet ver. Allah'ım !...Kulağıma sıhhat ve afiyet ver Allah'ım !...Gözüme sıhhat ve afiyet ver. Allah'ım !...İnkarcılıktan ve fakirlikten sana sığınırım. Allah'ım !....Kabir azabından sana sığınırım. Senden başka tlâh yoktur." Bu sözü sabah-akşam üç defa tekrar ediyorsun. Niçin ? Ebu Bekre (r.a.)şu cevabı verdi : "Ben Resulullah'm bu kelâmla duâ ettiğini duydum. Onun sünnetini işlemeyi seviyorum." Ebû Davud rivayet etmiştir.
93
< 'cJıLlZi L. ijjkp
dü ijft < 'cJ.
>'
/*
tjj
94
Bismillâhirrahmanirrahim
"Allah'ım!.. Sen benim Rabbimsin. Senden başka İlâh yoktur. Beni yarattın. Ben senin kulunum. Gücüm yettiği kadar sana verdiğim ahd ve vaad üzereyim. Bilerek ve bilmeyerek yaptığım fenalıkların şerrinden sana sığınırım. Bana lütfettiğin nimetleri ikrar ediyorum. Günahlarımı itiraf ediyorum. Sen beni affet. Çünkü senden başka günahları affedecek hiçbir kimse yoktur" (Üç defa) (1)
"Kendinden başka İlâh olmayan, Diri olan, mahlûkatını idare eden Allah'tan beni affetmesini diliyor ve O'na tevbe ediyorum". (Üç defa) (2)
(1) Şeddad b. Evs (r.a.) diyor ki: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"İstiğfarların en efdalişudur"Allah'ım Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilah yoktur. Beni yarattın. Ben senin kulunum. Gücüm yettiği kadar sana verdiğim ahd ve vaad üzereyim. Bilerek ve bilmeyerek yaptığım fenalıkların şerrinden sana sığınırım. Bana lütef ettiğin nimetleri ikrar ediyorum. Günahlarımı itiraf ediyorum...Sen beni affet.
95
Çünkü Sendan başka günahları affedecek hiçbir kimse yoktur." Kim bunu anlayarak akşamleyin söyler de o gece ölürse. Cennete girecektir. Kim bunu sabahleyin söyler de o gün ölürse Cennete girecektir." BuharL.v.s. rivayet etmiştir.
(2) Peygamber Efendimizin hizmetçisi Zeyd (r.a.) diyor M: "Babam, dedemden Peygamberimizin şu hadisini nakletti: "Kim"kendinden başka ilah olmayan, Diri olan, mahlûkâtınm işini idare eden Allah'tan beni affetmesini diliyor ve ona tevbe ediyorum", derse, cilıaddan geri kaçmış bile olsa, günahları affedilir". Ebû Davud, Tirmizi, Hâkim rivayet etmiştir.
96
RİSALELER-7F:7
97
Bismillâhirrahmanirrahim
"Allah'ım!.. Efendimiz Hz. İbrahim (a.s.)'e ve (ynun âline salât ü Selâm eylediğin gibi; Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e ve Cnun âline salât ü selâm eyle. Bütün âlemlerde Efendimiz Hz. İbrahim (a.s.) ve O*nun âlini mübarek kıldığın gibi; Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e ve Cnun âline salât ü selâm eyle. Şüphesiz ki sen övülmeye çok lâyıksın ve yüce şeref sahibisin". (On defa) (1) ,.
"Allah'ı lâyık olduğu sıfatlarla anar, lâyık olmadığı sıfatlardan tenzih ederim. Hamd ü sena yalnız Allah'a mahsustur. Allah'dan başka İlâh yoktur. Allah her şeyden büyük tür" (yüz defa) (2)
(1) Ebu'd-Derdâ (r.a.) rivayet ediyor ki: Peygamber Efendimiz (S.a.V.) Şöyle buyurdu: "Kim on kere sabahleyin, on defa akşamleyin bana "salât ü selâm (salavat)" getirirse; kıyamet gününde şefaatim ona ulaşacaktır."
(2) Amr b. Şuayb (r.a.) babasından, babası da dedesinden, dedesi de Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'den şu hadis-i şerifi rivayet ediyor: "Kim yüz kere sabahleyin, yüz kere akşamleyin "Si/bhanallah"derse yüz defa haccetmiş gibi olur. Kim yüz defa
98
sabahleyin, yüz defa akşamleyin "Elhamdülillah" derse Allah yolunda yüz at yükleyip cihada göndermiş gibi olur. Diğer bir rivayetle yüz kere Cİhad etmiş olur. Kim sabah-akşam yüzer defa "Jbâ İlahe İllallah" derse Hz. İsmail'in soyundan yüz köle azad etmiş gibi olur. Kim sabah-akşam yüzer defa " Allahü Ekber " derse o gün hiçbir kimse bunu söyleyenden fazla sevab işlemiş olamaz. Ancak onun kadar "Allahü Ekber "diyen veya daha fazla diyenler hariçtir." Tirmizi-Nisai rivayet etmiştir.
99
* ' I
Bismillâhirrahmanirrahim
" Allah'dan başka İlâh yoktur. Allah birdir. Şeriki ve naziri yoktur. Her şeyin hakiki mül-
100
kiyeti Allah'a aittir. Hamdü sena yalnız Allah'a mahsustur. O her şeye kadirdir". (On defa) (D
"Allah'ım !... Seni teşbih ve tenzih ederim. Sana hamdederim. Senden başka ilah olmadığına şehadet ederim. Affını dilerim ve sana tevbe ederim." (Üç defa) (2)
(1) Ebû Eyyûb (r.a.) rivayet ediyor: Peygamberimiz
(s.aiV.) Şöyle buyurdu: "Kim sabahleyin on defa "Allah'dan başka İlâh yoktur. Allah birdir. Şeriki ve naziri yoktur. Her şeyin hakiki mülkiyeti Allah'a aittir. Hamd ü sena yalnız Allah'a mahsustur. O her şeye kadirdir." derse, her defası için Allahü Teâla on sevap yazar, on günahı da siler. Bunu okuyanı on derece yükseltir. On köle azâd etmiş gibi olur. Söylenildiği gün bu kelimeler, sabahtan akşama kadar o kişiyi korurlar. Bunları söyleyen kişi o gün için bu kelimelere ters düşecek hiçbir iş yapamaz. Akşamleyin de bunları söyleyene aynı mükâfatlar vardır. "îmam Ahmed, Taberani, Sa'd b. Mansur rivayet etmiştir.
(2) Cübeyr b. Mut'im(r.a.) rivayet ediyor: Peygamberimiz (S.a.V.) Şöyle buyurdu: "Kim, bir zikir meclisinde" Allah'ım ! ...Seni teşbih ve tenzih ederim. Sana hamdederim. Senden başka İlâh olmadığına şehadet ederim. Affını dilerim ve Sana tevbe ederim. " derse bu kelâm o kimseyi mühürler^ O kimsenin tabiatı halini alır. Kim de bu kelâmı, eğlence meclisinde söylerse o kişinin günahlarının affına vesile olur." Nİsaİ, Taberani, HâMm..ve başkaları rivayet etmiştir.
101
U-İİJ
> Bismillâhirrahmanirrahim
"Allah'ım !.. Ümmi kulun, Resulün ve Peygamberin olan Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, âline ve ashabına bildiğin şeyler mikdarınca, kaleminin yazdığı şeyler adedin-ce kitabında zikredilen şeyler sayısınca... Sa-lat ü selâm eyle. Allah'ım !.. Sen, Efendimiz Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve diğer bütün Sahabe-i Kiram'dan; Tabi-in'den ve kıyamet gününe kadar Tabii'nin izinden dosdoğru gidenlerden razı ol!.." izzet ve ikram sahibi olan Rabbin imansızların vasf ettiklerinden münezzehtir. Peygamberlere selâm olsun. Hamd, bütün âlemlerin Rabbı Allah'a dır. (1)
(1) îmanı Nevevi (r.a.) "el-Ezkâr" adlı kitabında diyor ki: Hılyet'ül-Evliya adlı kitabda Hz. Ali (r.a)'den şunu rivayet etmiştik: "Kim sevab dolu terazilerle tartılmak isterse toplantının sonunda veya kalktığında şöyle desin: "Sübhane Kabbike Rabbil izzeti anunâ yesifûn ve selâmün alel mürseliyn ve'l hamdülillahi Rabbil âlemiyn."
103
1
^)
Jl
Bismillâhirrahmanirrahim
KÜÇÜK VAZİFE
Herhangi bir mü'min bu duaların hepsini kendi kendine veya dinleyici bir topluma okumak ister de vaktin darlığı ya da başka bir sıkıntı bahis konusu olursa duaları şöylece kısaltabilir:
"Eûzü besmele"çeksin. "Fâtiha"yı okusun.
"Âyet'el-Kürsı"yi ve "Âmenerresûlü"yü okusun.
"thlâs"ı ve "Kul eûzü".. Sürelerini üçer defa okusun.
Sonra yukarıda yazılı olan duaları "Kendinden başka ilâh olmayan, Diri olan, mahlû-katını idare eden Allah'tan beni affetmesini diliyor ve O*na tevbe ediyorum..."duâsma kadar okusun.
Sonra "Allah'ım seni teşbih ve tenzih ediyorum" duasından başlayarak vazifenin sonuna kadar okusun.
104
105
1
,¦*»»"¦¦
İKİNCİ KISIM
KUR'AN-I KERİM'DE MEZKÛR DUALAR
0
ta.
¦¦i
ir k c
i
£ V
t 7
<H
İzj ,-l
r t:
î
J <
^ 'fi
'fi üjît Sf J| u1 oiL
**
-s
.Ijj « ^LJI ^ diJ
j d
110
BismillâMrrahmanirrahim 1-KUR'AN-I KERÎM'İN FAZİLETİ:
Kur'an-ı Kerim İslâm'ın hükümlerini ihata eden bir Anayasa'dır. İman eden kalblere ilim ve hikmet dolduran bir nûr kaynağıdır. İbâdet eden kulu Allahü Tealâ'ya yaklaştıran en hayırlı yol Kur'an-ı Kerim'i okumaktır.
Abdullah b. Mes'ud (r.a.) rivayet ediyor: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: Şüphesiz ki bu Kur'an, Allah'ın siya/et sofrası-dır. Gücünüz yettiği kadar Allah'ın ziyafet sofrasına yönelin. Şüphesiz ki bu Kur'an, Allah'ın sağlam bir ipidir. Apaçık bir nurdur. Hakiki bir şifadır. Kur'an kendine sımsıkı sarılanı korur. Kendine tabi olan için bir kurtuluş vesilesidir. Kur'ân'a tabi olan tenkid edilmez. Zira o yolunu şaşırmaz. Kur'ân'a tabi olanın ıslaha ihtiyacı yoktur. Çünkü o sapıtmaz. Kur'ân-ı Kerim'in acib, garib hikmetleri tükenmez. Kur'ân-ı Kerim çok okunmakla bıkkınlık vermez. Kur'ân-ı Kerim'i çok çok okuyun. Çünkü Allahü Teâlâ okuduğunuz her harfin mukabilinde on sevab
111
mükâfat verir. Dikkat edin, ben "Elif, Lâm, Mim." bir harftir demiyorum Bu kelime Elif, Lâm ve Mim olarak üç harftir." (1)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Ebu Zer (r.a.)'e yaptığı vasiyette şöyle demiştir: "Kur'an-ı Kerim'i oku. Okumaya devam et. Çünkü Kur'ân yeryüsünde senin için nurdur. Semâda ersakür." (2)
(1) HaMm
(2) îbniHibban.
112
i
-us!
¦»»•*'
'•t
RİSALELER-7 F: 8 113
.T» -(i
Bismillâhirrahmanirrahim
Hz. Aişe (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Kur'ân-ı Kerim'i kvraetiyle okuyan mahir bir hafız, meleklerle ve müttekilerle beraberdir. Kur'ân-ı Kerim'i okurken zorluk çeken ve bu yüzden yorulan için iki kat mükâfat vardır. "(3)
Kur'ân-ı Kerim'i okurken zorluk çeken için iki kat mükâfat verilmesinin sebebi bir okumadan dolayı bir de zorluk çekmesinden dolayıdır. Ancak mahir bir hafızın tilâvetinden elde edeceği mükâfat bundan üstündür. Çünkü o da ilk merhalelerinde Kur'ân-ı zorla okuyordu. Sonra bu merhaleyi aştı, melekler mertebesine ulaşmış oldu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) insanları Kur'ân-ı Kerim okumaya durmadan teşvik
(3) Buhari ve Müslim
114
ediyordu. İnsanları Kur'ân-ı Kerimle ölçüyordu. Kur'ân-ı Kerim'i okumaktan âciz olanlara Kur'ân-ı Kerim'i dinlemelerini ve anlamaya çalışmalarını tavsiye buyuruyordu. Böylece hiçbir kimsenin Allahü Teâla'nm kelâmıyla olan manevi irtibatı kesilmesin.
115
i
>\ H
Al
.6* j
j t*
116
. ıL
„ ->
j*« : 'Jli
Bismillâhirrahmanırrarıim
Ebû Hüreyre (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
"Kim Allahü Teâlâ'nın
kitabından bir âyet dinlerse o kişiye kat kat sevap yasılır. Kim Allahü Teâlâ'nın kitabını okursa Kur'ân o kişi için kıyamet gününde nûr olacaktır. (1)
Ebû Hüreyre (r.a.) buyuruyor ki: "Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sayıları çok bir
(1) îmamı Ahmed. b. Hanbel.
117
heyet gönderdi. Bunlardan her birinin Kur'an-ı Kerim okumalarını istedi. Herbiri bildiği kadar okudu. İçlerinden en gencine sıra gelince Peygamberimiz (s.a.v.):
"- Ya sen ne biliyorsun?"deyince, genç:
- "Ben şunu, şunu, ve Bakara Sûresini biliyorum" dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ona:
- "Bakara Sûresini biliyor musun?" diye tekrar sordu. Genç:
"Evet" diye cevap verdi. Peygamberimiz
- "Haydi git. Sen bunların başkanısın".bu-yurdü (1)
Bu hadis-i şerifin tamamı şudur: Heyetin ileri gelenlerinden biri "Yâ Resulullah!.. Benim Bakara Sûresini öğrenmememe icabını yerine getiremeyeceğimden korkmam-dır". dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: "Kur'an-ı Kerim'i öğrenin
(2) Tirmizi.
118
ve okuyun. Çünkü Kur'an-ı Kerim,, O'nu öğrenip, okuyup ve onunla amel eden kimse için, her yere kokusu fışkıran miskle dolu bir küp'e benzer. Kur'an-ı Kerim; O'nu öğrenip boş duran kimse için ise içi misk dolu ağsı kapatılmış bir küpe benzer".
119
120
öt
üt
•"**•». »' i . f «T» 1 T» -
U I jtt
il vl5" IjU^ ol
Bismillâhirrahmanirrahim
Selef-i Şalinin - Allah onlardan razı olsun-Kur'an-ı Kerim'in faziletini ve onu okumanın sevabını anlamışlar; Kur'an-ı Kerim'i kanunlarının kaynağı, hükümlerinin esası, kalbleri-nin ilkbaharı, ibâdetlerinin zikri olarak telakki etmişlerdi. Kur'an-ı Kerim'e bütün kalblerini açmışlardı. Kur'an-ı Kerim'i bütün akıl ve fikirleriyle düşünüyorlardı. Yüce mânâları ruhlarına işlemişti. Allahü Teâlâ da mükâfat
olarak bunlara dünyada kâinatın önderliğini nasib eyledi. Ahirette de bunlar için büyük dereceler ve makamlar hazırladı. Biz ise Kur'an-ı Kerim'i ihmal ettik ve bugünkü hale
121
düştük. Dünyada zelil ve âciz olduk.
Enes b. Malik (r.a.) rivayet ediyor: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ümmetimin mükâfatları bana gösterildi. Hattâ mescid-den çöpü çıkaran kişinin mükâfatı dahi... Yine ümmetimin günahları bana gösterildi. Kur'an-ı Kerim'den bir süre veya bir âyeti ezberleyip te sonra unutanın günahından dahd büyük bir günah görmedim". (1)
Bunun içindir ki Müslüman Kardeşler Al-lahü Teâlâ'mn kitabının birinci zikirleri olmasını istediler. Ahidlerinden biri de Müslüman Kardeşin her gün "beş sayfa Kur'an-ı Kerim" okuması vaadidir.
(1) Ebu-Davud, Tirmizi ve İbn. Mâce.
122
123
\
-^ a*.
°1 » j—j 4-Jp
-&I
-rt^s^a {
Bismillâhirrahmanirrahim
2-OKUNULACAK MİKTAR:
Kur'an okuyan kardeşlerimizin vakitleri ve vaziyetleri aynı olmadığı için okunulacak miktarı tahdit etmiyoruz. Herkesin durumuna göre okumasını tavsiye ediyoruz (1)
Mühim olan şudur ki: Müslüman hiç bir gününü Kur' an-ı Kerim okumadan geçirmemelidir. Selef-i Salihinin (r.a.). Kur'an-ı Kerim'i hatmederken nasıl kısımlara ayırarak okuduk-
tu İmam Nevevi, "Tibyân" adlı kitabında der kirKur'an-ı Kerim'i okuma miktarı kişiden kişiye değişir. Kur'ân-ı Kerim'in inceliklerini düşünerek okuyan kişi
124
lannı açıklamaya çalışacağız:
a) Bir defa. Kur'an-ı Kerim üç günden az bir zamanda hatmedilemez. Âlimlerimiz üç günden az veya bir aydan fazla bir müddette Kur'an-ın hatmedilmesini iyi saymamışlardır. Üç günden az bir zamanda hatmedildiğinde; anlayarak, düşünerek okunmadığını beyan etmişlerdir. Bir aydan fazla bir müddette hatmedildiğinde de aşırı derece Kur'an'dan uzaklaşma olduğunu beyan etmişlerdir.
Amr b. el Âs'ın oğlu Abdullah rivayet ediyor ki: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Üç günden as bir müddet içinde Kur'ân-ı Kerim'i hatmeden, Kur'an-ı Kerim'in zahiri mânasını bile anlayamaz". (2)
anlayabildiği kadar okumalı. Yine ilim yaymakla veya dini bir vazife ile yahut müslümanlann umumi işleriyle meşgul olan kişi kendini işinden alıkoymayacak bir miktar okumakla iktifa etmelidir. Bu sayıların haricindekiler bezginlik derecesine varmaksızın mümkün olduğu kadar çok okusun....
(2) Ebu-Davud. Tirmizi ve Ibni Mâce
125
y
in—53
^t-^Ji «U31^ „ . »J
f* ö\
(r)
^j
126
Ü
£^~
üo j .
c ^«JlH IJLa ^ (f)
âjl 4) Oo&L
Bismillâhirrahmanirrahim
b) Kur'an-ı Kerim -ortalama olarak- mümkün olduğu müddetçe haftada bir defa hatme-dilmelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Abdullah b. Amr'a haftada bir kere hatmetmesini emretmişti. (1)
Hz. Osman b. Af fan, Zeyd b. Sabit, İbni Mes'ud ve Übey b. Kâ'b gibi sahabeler de Kur'an-ı Kerim'i haftada bir kere hatmediyorlardı.
- Hs. Osman (r.a.) Kur'ân-ı Kerim'i şu şekil-
(1) Abdullah b. Amr (r.a.) diyor ki : Ben devamlı oruç tutuyor ve her gece Kur'an-ı Keçim'i hatmediyordum. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), benimle karşılaşınca:
127
< '¦ ^
>"x-i
de hatmediyordu:
Cuma gecesi: Bakara Sûresi'nden Maide Sûresi'nin sonuna kadar.
Cumartesi gecesi: En'am Sûresi'nden Hûd Sûresi'nin sonuna kadar.
Pazar gecesi: Yûsuf Sûresi'nden Meryem Sûresi'nin sonuna kadar.
Pazartesi gecesi: Tâ-Hâ Sûresi'nden Kasas Sûresi'nin sonuna kadar.
Salı gecesi: Ankebût Sûresi'nden Sâd Sûresi'nin sonuna kadar.
Çarşamba gecesi: Zümer sûresi'nden Rahman Sûresi'nin sonuna kadar.
Perşembe gecesi: Kur'ân-ı Kerim'in sonu-1 na kadar okur, hatmederdi.
İbni Mes'ud (r.a.) Kur'an-ı Kerim'i bir hafta içinde değişik bir taksimle hatmediyordu.
-"Sen devamlı oruç tutup, her gece de Kur'an-ı Kerim'i hatmedi-yormuşsun öyle mi ?" buyurdu.
-Evet, Yâ Resulullah. Bundan maksadım, sadece hayır işlemektir."dedim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle cevap verdi:
128
c) Kur'an-ı Kerim'i hatmederken bu şekilde taksim edip, hatmetme farz değildir. Sadece böyle yapmak daha ef dâldir. Müslüman kardeşimiz kudreti yettiği kadar okusun. Fakat gününü Kur'an-ı Kerim okumadan geçirmesin. Şayet Kur'an-ı Kerim okumasını bilmiyorsa dikkatle dinlemeye çalışsın veya baza sûreleri ezberlesin. Fırsat buldukça da okusun.
-"Herayda ücpün oruç tutman sana yeter.""Ben ÛP' -"Yâ Resulullah, benim gücüm bundan dana fazlasına yeter." dedim.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
-Hanımının senin üzerinde hakkı vardır. Ziyaretçilerin senin üzerinde hakkı vardır. Bedeninin de senin üzerinde hakkı vardır. Allah'ın Peygamberi Hz. Davud (as.) un orucu gibi oruç tut. Çünküo, en çok ibâdet eden bir zâttı." buyurdu.
-"Hz. Davud (a.s.)ın orucu nasıldır ?" diye sordum . Peygamberimiz (s.a.v.)
-"Hz. Davudfa.s.) bir gün oruç tutar; bir gün oruç tutmazdı, Kur'ân-ı Kerim'i de ayda bir kere hatmet, buyurdu.
- "Ben bundan dana fazlasına muKtedirim" deyince, -" Her yirmi günde bir kere hatmet" Duyurdu. /
RİSALELER - 7 F: 9 129
-"Bundan daha fazlasına da muktedirim" deyince,
-" Her on günde bir hatmet" buyurdu.
-"Bundan daha fazlasına da gücüm yeter" deyince,
-"Her haftada birhatmetBundan daha az müddette hatmetme. Çünkü hanımının senin üzerinde hakkı vardır. Vücudunun senin üzerinde hakkı vardır. Ziyaretçilerinin senin üzerinde hakkı vardır.'-
'diye cevap verdi. Ben ısrar ettim. Peygamberimiz şöyle buyurdu:
-"Bilmezsin. Belki de uzun ömür yaşayacaksın." fiilen buyur-duğu gerçekleşti. Yaşım ilerleyince Peygamberimiz'in bana tavsiye ettiği ruhsatı keşke kabul etseydim. " dedim. (Buhari-Müslim. rivayet etmişlerdir.)
130
t LJI^Iİj (
ıJUuj i İ«İ"I 'jİ—Jj İ*İ"I
,j>
O' ^ill ^1» : Ji» i-^j 4İİ^ 4İ! J
«uıl
131
8
r
s*
t:
Ve.
* \
C
•1. s S: • u t:
ir fc' 7 f. Vt..
.» ^"
c_
17
,cj*
s
(v>
v;
1 ? "•
M \
-t-.
v^—1\
Bismillâhirrahmanirrahim
3-ÇOKÇA OKUNMALARI MÜSTAHAB OLAN SÜRELER:
Müslüman Kardeşlerin hergün için devamlı okudukları sûreler şunlardır: "YâsinT, "Duhan", "Vakıa", "Mülk", "Kehf", ve "Âli Imran Sûresi"... Bilhassa Cum'a günü ve gecesinde bunları muhakkak surette okurlar. Bunların okunmasına dair birçok hadis-i şerifler vardır. Misâl olarak şu hadis-i şerifleri zikredelim:
a) Ma'kel b. Yesâr (r.a.) rivayet ediyor ki: Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor: "Kur'an-ın kalbi Yasin Sûresf'dir. Allah'ı ve âhiret yurdunu isteyen bir kişi bu sûreyi okursa mutlaka illahü Teâlâ onu affeder. Bu sûreyi ölülerinize okuyun", (i)
) İnanu Ahmed, Nisai, Ebû Davud rivayet etmişler-
134
£^ ye
Allahü TeâllC °^\sure ^yorduk. Bu bir sCaJ^ ^m bf ^ mevcut
sevaplar ^
"Kim Duhan
^ ediyor M:
aZV ŞÖJ"e ""odular:
SZ2*
Si NisaiveHakim
SnİZİVeEsbe vebeyhaki
Si
135
Cum'a günü "Ali tmran Sûresi" ni okursa, Allahü Teâlâ ve melekleri güneş batıncaya kadar o kişiye salât-ü selâm ederler". (3)
f) Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan "Vakıa Sû-resi"nin faziletini belirten bir çok hadis-i şerifler rivayet edilmiştir. "Vakıa Sûresi"nde öldükten sonra nasıl dirileceğimiz, hesaba çekileceğimiz ve bunların hak olduklarını gösteren deliller mevcuttur. Şu halde bir Müslüman kardeşin günde bir defa bu Sûreyi okuma sevabından mahrum olmaması gerekir. Gece okuması daha evlâdır. Cuma günlerinde "Vakıa Sûresini bir kere gündüzleyin bir kere de geceleyin okunmasına bir mâni yoktur. İkindi ile akşam arasında "Al-i Imran Sûresi"ni okuyun. Bu vakit duaların kabul edilebileceği bir vakittir. Bu vakitte zikirlerin en efdali olan Kur'an-ı Kerim'i okuyun.
(3) Taberani.
136
İf t)î
ü>
^
'.û'-;i
fvj v^*- «^ j "o! Ji^V ıiı U ^j
î Ul^ dJUjLS* Zjt-J VLT ^ üî tf t
137
» ,. >
°1 oli
I
"ı- .T' -
pj
'Jli : Jl_S ^Ip *ül ^â
L» t>»
• • - • '
i ily liU o
• 'I - * ı * U 1
I
J »L»- oâi
138
Bismillâhirrahmanirrahim 4- KÜR'ÂNI-I KERÎMİ OKUMA ÂDABI:
Bu risalenin giriş bölümünde Zikrin âdabını açıklamıştık. Burada da Kur'an-ı Kerim okumanın baza âdabını izah edelim:
a) Kur'ân'ı okurken elinden geldiği kadar onu düşünmek gerekir. Zaten birinci maksat da budur.
Allahü Teâlâ şöyle buyuruyor: "Bu, sana indirdiğimis mübarek bir kitaptır. Bunu indirdik ki âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri ibret alsınlar". (1)
Hele Kur'an-ı Kerimi okurken Âlemlerin Rabbi, Aziz ve Hâkim olan Allah'(c.c.)a hitab edildiği gözönüne alınırsa düşünerek okumanın ehemmiyeti açıkça anlaşılır.
b) Kur'an-ı Kerim'i okurken -tecvid ilminin kaidelerine riayet edilerek- harflerin mahreç-
(1) Sad Sûresi: 29
139
lerinden çıkarılması, çekilmesi icab eden yerlerin çekilmesi, ince veya kalın okunması gereken harflerin hakkıyle okunması da Kur'an-ı Keri-m'i okuma âdâbmdandır.
Sa'd b. Ebi VAKKAS (R.A.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 'den rivayet ediyor: "Bu Kur'an-ı Kerim, haşin olarak inmiştir. O'nu okuduğunuzda ağlayın. Eğer ağlamazsanız ağlamaya ve güzel sesle okumaya çalışın. Kur'an-ı Kerim'i sesiyle okumayan bizden değildir", (i)
Burada "ses'le okumaktan maksat hazin olarak, okumak huzur-u kalble okumak ve tec-vidle okumaktır. Hz. Cabir (r.a.) rivayet ediyor ki. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kur'an-ı Kerim'i en güzel sesle okuyan kimse, dinlediğinizde Allah'tan korktuğunu hissettiğiniz kimsedir". (2)
(1) İbn. Mâce
(2) İbn. Mâce:İbni Kesir, derki: Dinen makbul olan okuma. Kur'an-ı Kerim'i anlamaya, huzur-u kalble dinlemeye ve emirlerine boyun eğmeye sevkedecek bir sesle okumaktır. Müzik kurallarına riayet ederek Kur'an-ı kerim'i okumak caiz değildir. Kur'an-ı Kerim okunurken bu seviyeye düşmemek gerekir. Bunun caiz olmadığına dair hadis-i şerifler mevcuttur.
140
Bismillâhirrahmanirrahim
5- KUR'AN-I KERİM OKUNAN MECLİS:
Müslüman Kardeşler, Allahü Teâlâ'nın kitabını güzelce okuyan birinden dinlemek için bir yere toplanırlar. Bu gibi Kur'an okuyanın yukarıda zikredilen âdaba riayet etmesi icab eder. Dinleyici kardeşlerimizin de sükût etme leri, okunanı dinleyip mânâsım düşünmeleri ve Allahü Teâlâ'nın kitabına son derece ta'zim ve
142
hürmette bulunmaları icab eder. Kur'an-ı Ke-rim'i dinleyenler şu âyet-i celile'yi hatırlarından çıkarmasınlar.
"Kur'an-ı Kerim okunduğunda onu dinleyin. Sükût edin. Belki merhamet olunursunuz". (1)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in Sahabe-i Kiramı, Kur'an-ı Kerim'i dinlerken sanki başlanna kuşlar konmuş gibi edep ve huzurla dinlerlerdi.
Mekke-i Mükerreme'deki salih zevat, zikretmek istediklerinde güzel Kur'an-ı Kerim okuyan Şafii hazretlerinin yamnda toplanırlardı. İmam Şafii Kur'an okuyor ve onlar da dinliyorlardı. Kur'an-ı Kerim'i dinlerken ağladıkları kadar hiç bir zaman ağlamazlardı.
"Peygambere ineni dinlediklerinde hakikati öğrendikleri için gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün". (2)
Kur'an-ı Kerim meclisinde âlimler bulunursa tilâvet edilen âyetlerin kısaca mealini açıklamaları da müstehaptır.
(1) A'raf Sûresi: 104.
(2) Mâide Sûresi: 83.
143
'Al
9 . 1 i ı-
+y- 4Jil ^_J
144
I t
(X)
• J\ JLJ Alj
Bismillâhirrahmanirrahim 6- EZBER EDİLMESİ GEREKEN ÂYETLER:
Müslüman Kardeşlerimizin gücü yettiği kadar Kur'an-ı Kerimi ezberlemeye çalışması da müstehaptır. Her gün bir veya birkaç âyeti güzelce ezber etmeyi vazife saysın... Bu yolla Allahü Teâlâ'nm kitabından birçok şeyler ezber etmesi mümkün olacaktır.
Bir hadis-i Şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in Hz. Ebu Zerr (r.a.)'e şöyle dediği vârid olmuştur: "Ey Ebû Zer !.. Gidip Allah'ın kitabından bir âyet öğrenmen senin için 100 rekât namaz kılmandan daha hayırlıdır". (1)
RİSALELER-? F: 10 145
Müslim ve Ebû Davud'un bu mealde rivayet 3ttikleri şu hadis-i şerifte İbni Mâce'nin hadisini te'yid eder. Hadis şöyledir: Ukbet'übnü Âmir (r.a.)rivayet ediyor ki: "Biz bir gün Suffe'de iken Peygamber Efendimiz (s.a.v.) geldi ve şöyle buyurdu: "Sizden biriniz hergün "Buthân" veya "Akik" denilen yere gidip hiçbir günah işlemek-sisin, akrabalık hakkını ihlâl etmeksizin iki semiz deve kaşanmak ister mi?"Biz, "elbette isteriz. Yâ Resulullah !.." dedik. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Sizden birinizin mescide gidip Allahü Teâlâ'nın kitabından iki âyet öğrenmesi veya okuması, onun için iki deveden daha hayırlıdır. Uç âyet öğrenmesi veya okuması üç deveden daha hayırlıdır. Dört âyet öğrenmesi ise dört deveden daha Jıayırlı dır. Her âyet adedi, sayısınca deveden daha hayırlıdır". (2)
Kardeşim !.. Bu sevaba ermek için çalış !.. Allah'tan bizi de seni de Kur1 an ehlinden kılmasını niyaz ederiz. Böylece ehlullahdan olalım...Allah (c.c.) bize yeter. O ne güzel vekildir!...
(1) İbn. Mâce.
(2) Müslim ve Ebû Davud.
ÜÇÜNCÜ KISIM
GECE VE GÜNDÜZ OKUNACAK DUALAR
146
«o
•çı
V: ^
¦t
l
T
CJ
G7
w —
t-V
1 v— \ t *
§r &*
İr
5f: V
*
^
^ £ V
CJ
fe-* fe:
c-tx
't-* •t*'-x tv ^ ^ r'x ^*
^ t
r
Vv ^V|
- r •
Bismillâhirrahmanirralıim
I - UYKUDAN UYANINCA OKUNACAK DUA:
a) Huzeyfet Ü'bnü'l-Yemani ve Ebû Zerr el-Gıfari (r.a.) buyuruyorlar ki: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) uykudan uyanınca şöyle derdi: "Bizi öldükten sonra dirilten Allah'a ham-dolsun. Dönüş O'nadır".(l)
b) Ebû Hüreyre (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'den şu hadis-i şerifi rivayet ediyor: "Sizden biriniz uykudan uyandığında "Bana ruhumu tekrar iade eden, bedenime sıhhat ve afiyet veren, kendim zikretmeme izin veren Allah'a hamdolsun", desin". (2)
c) Hz. Aişe (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
"Allahû Tea
lâ'nın ruhunu iade ettiği herhangi bir kul: "Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah birdir. Şeriki ve naziri yoktur. Mülk sadece O'nundur. Hamd
(l)Buhari.
(2) İbn. es-Sünni.
sadece O'na mahsustur. O, her şey e kadirdir",
derse günahları denişin köpükleri kadar olsa bile Allah, bunu söyleyen kulun günahlarını affeder". (1)
d) Ebû Hüreyre (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: Herhangi bir kişi uykudan uyanır da şöyle duâ ederse "Uykuyu ve uyanmayı yaratan Allah'a hamdolsun. Beni sağ salim yaşatan Allah'a hamdolsun. Allahü Telâ'nın mutlaka ölüleri dirilteceğine şehadet ederim. Allah her şeye kadirdir". Bunun üzerine Allahü Tealâ: "Kulum doğru söyledi", der". (2)
e) Hz. Âişe (r.a.) rivayet ediyor ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) geceleyin uykudan uyanınca şöyle derdi: "Senden başka ilâh yoktur. Seni teşbih ederim, Allah'ım!.. Senden günahlarımın affını dilerim. Rahmetini niyaz ederim. Allah'ım!.. Sen ilmimi artır. Beni doğru yola sevkettikten sonra sen kalbimi Hak'tan ayırma. Katından bana rahmet bahşeyle. Şüphesiz ki, sen çok bahşedensin". (3)
(1) İbn. es-sünni.
(2) İbn. es-sünni
(3) Ebû-Davud.
152
153
154
^) >' l; ^ o^' ^ 'sSU J\
|
i\
4U
t > *r ** fi
>> I» jiw : L«j aJlp Al L? Al Jj—j JU
e
Bismillâhirrahmanirrahinı
2- ELBİSE GİYİP ÇIKARIRKEN OKUNACAK DUA:
a) Ebû Said el-Hudri (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)in herhangi bir elbise giydi^ ğinde şöyle dua ettiğini rvâyet ediyor: "Allah'
155
im !.. Senden bu elbise (sarık-gömlek-cübbe)'ninde bunun sahibinin de hayırlı olmasını niyaz ederim. Bu elbisenin şerrinden ve sahibinin kötülüğünden Sana sığımrım".(l)
b) Muaz b. Enes(r.a.) Resulullah (s.a.v.)m şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Kim yeni bir elbise giyer de "Bu elbiseyi bana giydiren, hiçbir gayret ve gücüm olmaksızın bunu bana rızıklandıran Allah'a hamd ederim",derse geçmiş günahları bağışlanır'. (2)
c) Enes b. Malik (r.a.) rivayet ediyor ki, Resullah (s.a.v.) şöyle buyurdu. Müslüman kişi elbisesini çıkardığında cinnilerin avret mahallini görmemesini şunu söyleyerek sağlar: "Bu işi kendinden başka ilâh olmayan Allah'ın ismiyle yaparım".(3) (Bismillahillezi lailaheilla-
(1) İbn. essunni
(2) İbn. essünni 3) İbn. essunni
I
, i*> I
Ü* • JU--J
lii—i/ ,
A^Jİİ! JİJj
I} '!S
156
157
i'il » :
'«İl
4İi!
(r)
JÜ : 'Jli
'•I-».-'
y ılr
rJ
Bismillâhirrahmanirrahim
3- EVDEN ÇIKARKEN VE EVE GİRERKEN OKUNACAK DUA:
/
a) Enes b. Malik (r.a.) rivayet ediyor ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu. "Kim evinden çıktığında "Bismillah. Allah'a tevekkül ettim. Kuvvet ve kudret yalmz Allah'ındır", derse bunu söyleyene "Himaye altına alındın, korundun ., doğru vola sevk olundun" denir ve kişiden Şeytan uzaklaşmış olur" (l)Bu hadise
ı
Tirmizi: Hasen ve Sahihtir" demiştir.
b) Ebu Malik el-Eş'ari (r.a.) rivayet ediyor ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir adam evine girerken şöyle desin. "Allah'ım şüphesiz ki ben senden eve girişin en hayırlısını ve çıkışın en hayırlısım istiyorum. Allah'ın ismiyle girdik, Allah'ın ismiyle çıktık ve Rabbimize tevekkül ettik". Sonra ev halkına selâm versin". (2)
(1) Ebu-Davud, Nisai, Tirmizi.
(2) Ebu-Davud.
158
159
M ***cA 0)
160
^ j^> ^° 4jjI jip °^'j (r)
L
: olLüt)! 'Jİ5 21) i 'Jlîllli : DU .V
U 4
^ ^ ^î '{/j (r)
J»
. :
4JJİ
RİSALELER - 7 F: 11 161
s _ s *
' . ^. *
. düliı Jı $ı: ¦•jriı' c> »iÜ.
Bismillâhirrahmânirrahim
4- CAM/'Y£ GİDERKEN - GİRDİĞİNDE ÇIKTIĞINDA OKUNACAK DUA:
a) İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Camiye giderken şöyle buyururdu. "Allah'ım !.. Sen kalbime nûr ver, gözüme nûr ver, kulağıma nur ver, sağıma nûr ver, soluma nûr ver, üstüme nûr ver, altıma nûr ver, önüme nûr ver, arkama nûr ver Sen beni nûr kıl"... (1)
(1) Buhari.
162
b) Abdullah b. Amr Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in camie girdiğinde şu duayı okuduğunu rivayet ediyor: "Allah'ın huzurundan kovulan Şeytanın şerrinden yüce olan Allah'ın kerim zatına, kadim saltanatına sığınırım", derse,. Şeytan: "Günün geriye kalan kısmında benden kurtulmuş olur" der. (i)
c) Enes b. Malik (r.a.) rivayet ediyor ki, Re-sulullah (s.a.v.) Camiye girerken: "Bismillah. Allah'ım !.. Sen Muhammed'e selât ü selâm eyle". Cami'den çıktığında "Allah'ım Sen Muhammed'e Selât ü selâm eyle",derdi. (2)
d) Ebû Humeyd veya Ebu Useyd Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Simden biriniz camie girdiğinde selât ü selâm getirsin sonra şöyle desin. "Allah'ım !.. Sen bana rahmet kapılarını aç". Çıktığında şöyle desin. "Allah'ım ben senin lütfundan niyaz ederim". (3)
(1) EbuDavud
(2) îbnEs-Stmni
(3) Müslim. Ebû Davud. Nisai
163
CJ
cJ-
t ^ 4,
I w.
İr cJ*
r
I
i
\ ,
ı i.*
. V
r.
o \
,. *
—w Kr»
m:, t-.-
- S
Bismillâhirrahmanirrahim
5- ABDESTHANEYE OKUNACAK DUA:
GİDERKEN
a) Enes b. Mâlik (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in abdesthaneye giderken şu duayı okuduğunu rivayet etmiştir: "Allah'ım!.. Murdarlıktan ve murdar şeylerden sana sığınırım".
(D
b) Abdullah b. Ömer (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in abdesthaneden çıktığında şu duayı okuduğunu rivayet etmiştir: "Bundan beni rahatlatan bundan aldığım kuvveti bende bırakan ve eziyetini benden gideren Allah'a hamdolsun". (2)
c) Hz. Âişe (r.a.) Peygamberimiz (s.a.v.)'in abdesthaneden çıktığında şu duayı okuduğunu rivayet ediyor: "Senin af fim niyaz ederim Yâ-râb!.." (3)
(1) Buharı ve Müslim
(2) İbn essünni ve Taberani
(3) Ebu-Davud.
q. MÜNASEBET ESNASINDA OKUNACAK DUA:
Abdullah b. Abbas (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Sizden biriniz ailesiyle temasta bulunacağı saman "Bismillah. Sen bizi şeytandan uzaklaştır. Şeytanı da bize rızıklandırdığın e vlâddan uzaklaştır", derse onlardan meydana gelecek çocuğa Şeytan asla sarar veremeyecektir (i)
166
(1) Buharı
167
»
o
I fi
^
'CT.
£J\
** B >: t
rv
vie:
İ -i «
t- »i, i i—°
-> %v
İ;
C_v
fe'r
fc-', •»
- V, V. fe
-« u
1 O
V* v
-• - ^
û ( I <i r ^ fe-
Bismillâhirrahmanirrahim
7- ABDEST, GUSUL VE EZAN DUALARI:
a) Ebû Musa el-Eş'ari (r.a.) buyuruyor ki: Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e geldim.. O'nun abdest alırken şöyle duâ ettiğini işittim: "Allah'ım !.. Sen günahlarımı affet. Evimi geniş kıl... Rızkımı bereketli kıl".
Dedim ki: "'Ey Allah'ın Peygamberi !.. Şöyle şöyle duâ ettiğinizi duydum: Peygamber Efendimiz şu cevabı verdi: "Bu duâ, ihtiva etmediği bir şey bıraktımı?" (1)
b) Hz. Ömer (r.a.) rivayet ediyor ki: Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kim abdest alır ve abdestini güselce ikmâl eder de şöyle derse: "Allah'tan başka hiçbir ilâh olmadığına, Allah'ın bir olduğuna, hiç bir şerik ve naziri bulunmadığına şehâdet ederim. Mu-hammed'in de kulu ve Resulü olduğuna şehâdet ederim. Allah'ım!.. Sen beni çok tevbe eden kullarından kıl. Allah'ım !.. Sen beni tertemiz
(1) Nisai ve İbn. essünrıi.
olan kullarından kıl", derse Cennetin sekiş kapısı da bu kişi için açılır. Dilediğinden Cen-net'e girer". (1)
c) Cabir b. Abdullah (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Kim esanı duyduğunda şöyle derse: "Ey şu mükemmel davetin ve başlayan namazın Rabbı olan Allah'ım !.. Muhammed (s.a.v.)'e Cennet'te bir makam olan "Vesile" makamını ver. Bütün diğer mahlûklardan üstünlük mertebesi olan "Fazilet" makamını ver. Sen Peygamberimiz'i vaad ettiğin kıyamet günündeki "büyük şefaat" makamına gönder", derse kıyamet gününde buna şefaatim hak olur (2)
170
(1) Müslim ve Tirmizi Bu duada hem tevbe etme hem de kirlilikten temizlenme beraber olarak zikredilmiştir. Bu duâ şu âyet-i celile'ye işaret etmektedir. "Şüphesiz kiAllahü
Teâlâ tevbe edenleri de, temizlenenleri de sever." Tevbe etme,
kişiyi manevi kirler olan günahlardan temizler. Abdest ise maddi kirliliklerden temizler. Dolayısıyle birlikte zikredilmesi münasiptir.
(2) Bııhari.
171
V ^
- >t- ^v
e-,
t; X-- -.
fc -^1-
E*
K
î
r
* Ot
\ » . \ •
S.
o «
er
v CV
v
i 1 V
CJ
: ^ S;
•t, •
S ç::
Bismillâhirrahmanirrahim 8-YEMEK DUALARI:
a) Abdullah b. Amr, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in yemeğin başına geldiğinde şöyle duâ ettiğini rivayet eder: "Allah'ım bizi rızıklan-dırdığın şeyleri mübarek kıl ve onlara bereket ver. Sen bizi Cehennem ateşinden koru. Bismillah", (l)
(1) İbn. es-Sünni
174
b) Hz. Âişe (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Sizden biriniz yemek yediğinde "Bismillah" desin. Şayet evvelinden "Bismillah" demeyi unutursa şöyle duâ etem."Bismillahi evvelehü ve ahirehü". (2)
c) Ebû Said el-Hudri (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in yemeği bitirdiğinde şöyle duâ ettiğini rivayet ediyor: "Bizleri yediren, içiren ve Müslüman kılan Allah'a hamd ü senalar olsun". (3)
d) Muaz b. Enes (r.a.). Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Kim yemek yer ve : "Bana şu yemeği yediren, kuvvet ve kudretim olmadan beni rı-zıklandıran Allah'a hamdolsun", derse geçmiş günahları affolunur". (4)
e) Enes b. Malik (r.a.). rivayet ediyor ki: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Sa'd b. Ubade'ye geldi. Bu zât Peygamber Ef aidimiz (s.a.v.)'e
(2) Ebû Dâvud. tirmizi.
Ci) Ebû Davud. İbn. Mâce. Nisai ve Tirmizi.
(4) tirmizi
175
ekmek ve zeytin yağı getirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bundan yedi. Sonra şöyle duâ etti: "Sofranızda oruçlular iftar etsin, yemeğinizi takva sahipleri yesin, meleklerin selât ü selâmı üzerinize olsun". (1)
(1) Ebû-Davud.
176
fCX\
*' •
L
'«İÜ.'
h
RİSALELER - 7 F: 12 177
!
i— xs- —\ ~
• \ «^
00
I" '
-TT
t:
c
6..
£-v
M |lı İr v'C
C"^ u ,ı
' V S;; "I i -
¦ ı_ \ .^^ .lı ti
rA r
C' !;• %:
u- s
— w L* * t). t ° >**
j., 6r -~-
•E £
rıSu *
: yi
•
. r
180
BisnıiUâhirrahmanirrahim
VE RÜYA DU-
9- TEHECCÜD. UYUMA ALARI:
a) Abdullah b. Abbas (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in teheccüd için kalktığında şöyle duâ ettiğini rivayet ediyor: "Allah'ım !.. Hamd ü sena sana mahsustur. Sen göklerin ve yerin, O'nda bulunanların sevk ü idaresini yapansın. Hamd ü sena sana mahsustur. Göklerin ve yerin, O'nda bulunanların nurusun. Hamd ü sena sana mahsustur. Sen Hak'sın Vaadin de haktır. Senin huzuruna çıkacağımız da haktır. Kelâmın da haktır. Cennet te haktır. Cehennem de haktır. Peygamberler de haktır. Muhammed (s.a.v.)'de haktır. Kıyamet günü de haktır. Allah'ım!.. Ancak sana boyun eğdim. Sana iman ettim. Sana tevekkül ettim. Sana yöneldim. Şikâyetimi sana arzettim. Seni hâkim seçtim. Şimdiye kadar yaptıklarımı ve şimdiden sonra yapacaklarımı affet. Gizlice yaptıklarımı da, açıkça yaptıklarımı da sen bağışla. Senin bundan daha iyi bildiklerini de affet, ileri alan ve geri bırakan sensin. Senden başka ilâh yoktur. Kudret ve kuvvet sadece
181
V.
Allah'a aittir", (l)
b) Ebû Said el-Hudri (r.a.). Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'den şunu duyduğunu rivayet ediyor: "Sizden birinis sevdiği bir rüya görürse, bu rüya Allah'tandır. Bu rüyaya karşı Allah'a hamdet-sin. Bu rüyayı insanlara anlatsın. Sevmediği bir rüya görürse bu rüya Şeytan'dandır. Bu rüyanın şerrinden Allah'a sığınsın. Bu rüyayı kimseye anlatmasın. Çünkü bu rüya ona sarar verir". (2)
c) Amr b. Şuâyb babasından, babası da dedesinden, dedesi de Resulullah (s.a.v.)ricm şunu rivayet ediyor: "Sizden birinis uykuda iken korkarsa şöyle desin: "Allah'ın gazabından, cezasından, kullarının şerrinden, şeytanların tahrik ve desiselerinden ve bana gözüküp fenalık yapmalarından Allah'ın Kemâl sıfatlarına sığınırım. Bunları söyleyene gördüğü rüyanın bir sararı dokunmayacaktır". (3)
d) Halid b. Velid (r.a.). rivayet ediyor ki, uykusuzluktan şikâyet ettiğim zaman Pey-
(1) Buhari.
(2) Buhari ve Müslim.
(3) Ebu-Davud. Tirmizive Nisai.
182
gamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştu: "Birkaç kelimeyi sana öğreteyim mi? Onları söylediğinde hemen uyuyacaksın: "De ki: "Ey yedi göklerin ve onların altlarında gölgelendirdikleri varlıkların Rabbi !.. Yerlerin ve onların üstlerinde taşıdıkları varlıkların Rabbi!.. Şeytanların ve onların saptırdığı varlıkların Rabbi!.. Allah'ım !.. Bütün yarattıklarının şerrinden sen beni kurtar da hiçbiri bana fenalıkta bulunmasın. Zulmetmesin. Senden yardım isteyen sana sığman aziz olur. Senin ismin mukaddestir". Halid b. Velid bu duayı okudu ve uyudu". (1)
e) Zeyd b. Sabit (r.a.) rivayet ediyor: Peygamberimiz (s.a.v.)'e uykusuzluktan şikâyet ettim. Buyurdular ki; Şöyle duâ et: "Allah'ım!.. Yıldızlar kayboldu, gözler sükûnete kavuştu. Sen (ezeh' ve ebedi varlığınla) dirisin. Mahlû-katın bütün işlerinde Hakimsin. Sen dalmazsın, uyumazsın.Ey Diri ve Hakim olan Rabbim !.. Gecemi sakin eyle, gözlerimi uyuf'.Ben bu duayı okudum. Allahü Teâlâ da uykusuzluğu benden giderdi". (2)
(1) Tirmizi,Taberani,İbn.Şeybe.
(2) İbn. es-sünni
183
ir s
r
v r.
T. U-.
« > v —
» ^
^ .—
u u>
S;
I
. ** * **
I \
I
V.
*
*¦
^ t:\
CT Lr i.
« c-
^ cj
C fe
,€
&• C
v,
V
6.
\ —w » V
V V
U- •
<-: .*-:
^e.. —
:
'r
s s(, a
«il
! I
(i)
^ 6* J :
V • j___>¦'j 'Al
V : *il>
*J JLİİ-I 4j dJÜLJİ
. i' • * t>'tı *ı"ti'-i t vh »" - vt' '»• jUc*^ £ Ja*J| , U)l ¦¦4ü\» il 6 $ y « J »9-
« 'jİTİ 'Alj ^1 VI 'il Vj t A. jûtlj.
1 d\J\ ^j cO-l ^1 : Ji ^ < 65^'
186
it iîü—İL j ^Jjfijgi) '4 be C-
Bismillâhirrahmanirrahim 10-YATARKEN OKUNACAK DUA:
a) Ebû Hüreyre (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'den şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Sizden birinis yatağına geldiğinde yatağını üç kere elbisesinin kenarı ile vurarak silsin ve şöyle desin: 'Rabbim senin isminle buraya yatarım. Senin isminle burdan kalkacağım. Eğer ruhumu kabzedersen sen beni affet. Eğer ruhumu bırakırsan sen beni salih kullarını koruduğun şeyle koru". (1)
Ü)f<;bû-Davud, Buhari. Müslim, Tirmizi. Nisai.
187
b) Hz. Aişe (r.a.) buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz (s.a.v.) her gece yatağına geldiğinde ellerini birleştirir onlara uf ürerek "kul hü val-lah"yu "kul eûzü" leri okurdu. Sonra ellerini vücudunun her tarafına sürerdi, önce başına, yüzüne, vücudunun ön tarafına sürerdi. Bunu üç kere tekrar ederdi" (1)
c) Ebû Said el-Hudri (r.a.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Kim yatağına geldiğinde üç defa "kendinden başka ilâh olmayan, diri olan ve yarattıklarının işine hâkim olan Allah'ın af fim dilerim, (yna tevbe ederim" derse, günahları denizin köpükleri kadar veya ağaçların yaprakları kadar yahut "Alıç" denilen yerin kumlarının sayısınca veya dünyanın bütün günlerinin zdedi kadar dahi olsa Allah onları affeder". (2) d) Ebû Hureyre (r.a.), Peygamber Efendimiz ;s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Yatağına gelen kişi şöyle derse: "Allah'dan başka İlâh yoktur. Allah birdir. Şeriki ve neziri yoktur. Her şeyin mülkiyeti O'nundur. Hamd
(11 Buhari. (2)Tirmizi.
188
yalnız O'na mahsustur. O, her şeye kadirdir. Kuvvet ve kudret sadece yüce ve azim olan Allah'ındır. Allah'ı teşbih ederim, Allah'a hamdederim Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah her şeyden büyüktür" günahları denişin köpükleri kadar dahi olsa affedilir. (1)
e) Bera b. Azib (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Yatağına geldiğinde, namas için abdest aldığın gibi abdest al. Sonra sağ yanına yat ve şöyle de: "Allah'ım sana yöneldim, işlerimi Sana havale ettim. Senden ümid ederek ve korkarak arkamı sana dayadım. Senden başka sığınılacak yer yoktur. Senin elinden ancak sana sığınılarak kurtulmak mümkündür, indirdiğin kitabına, gönderdiğin Peygamberine iman ettim". Bunu söylediğin gece ölürsen, İslâm fıtratı üzerine ölmüş olursun. Son sözün de bu duâ olur". (2)
(1) îbniHibban.
(2) Buhari. Müslim, Ebü-Dâvud. Tirmizi, Nisai ve îbn. Mâce
189
v
V,
fc
ir.
S;
V * \
CJ
Z.
v »
İr S;
CJ
l>
i
1
v:
CJ
v
rv *<
CJ
CJ*
i v.
V
^ 6-
%
- C_
v*\ ^*
^— »\ C-
c_
t
^c«-
.- İr
' CJ
\ « ^
r:
di) i » : Jlî V ^J Çi 4İ_j* cs^T U Vy ı
Bismillâhirrahmanirrahim
11- NAMAZDAN SONRA VE TOPLANTIDAN SONRA OKUNACAK DUÂ:
a) Hz. Ebû Hüreyre (r.a.). Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet et-
192
mistir: "Kim her namazı müteakiben otus üç kere "Sübhanallah", otus üç kere "Elhamdülil-lah",otus üç kere "Allahü Ekber" derse -ki bunun sayısı doksan dokus'dur-. Bundan sonra da "Lâ Ilâhe illallahü vahdehü lâ şerike leh, lchül-Mülkü ve lehü'l-Hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadir" derse hataları deniş köpükleri kadar bile olsa Cenab-ı Hak onu yine affeder".
(D
b) Muaz b. Cebel (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in elinden tuttuğunu ve şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Ey Muas!.. Allah'a yemin olsun ki, ben seni çok seviyorum. Ey Muas !.. Her naması müteakip şu teşbihi terketmeme-ni tavsiye ediyorum. "Allah'ım !.. Seni zikretmem, şükretmem ve Sana güzelce ibâdet etmem için bana yardım et". (2)
c) Ebû Berze (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in bir toplantıdan kalktığında şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Allah'ım !.. Seni teşbih eder ve Sana hamdederim. Senden başka tlâh olmadığına şehâdet ederim. Affını
(1) Müsüm.
(2) Ebû-Dâvud
RİSALELER-7F:13
193
^fi
dilerim. Sana tevbe ederim". Orada bulunan biı kişi"Yâ Resulullah !.. Sen eskiden söylemediğin bir şeyi söyledin", deyince, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bu duâ mecliste olan hatalar için bir kefarettir". (1)
d) Hz. Ali (r.a.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Kim sevab dolu terâsilerle tartılmak isterse toplantıdan sonra veya kalktığında şöyle desin: "Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yesifûn, ve selâmün ale'l mürselin. Vel hamdü lillahi rabbi'l-âlemin". (2)
(1) Ebû-Dâvud, Hakim.
(2) Ebû-Nâim(Hilye)
DÖRDÜNCÜ KISIM
GÜNDÜZ VE GECENİN HARİCİNDE ÇEŞİTLİ MÜNASEBETLERDE OKUNACAK DUALAR:
194
CJ* *-
CJ
U
* V;
. 1-
İr ,r
V
CJ
; -r *
> G
%
L
i
v.
: S*t[ f < t
i)l
'y g? <) 4
^
4i j ijjr ^
jr
'JU jl
i
'
j : JU
198
Bismillahirrahmanirrahim
1- İSTİHARE DUASI:
Cabir b. Abdullah (r.a.) rivayet ediyor ki'; Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bize Kur'an-ı Kerim sûrelerini öğrettiği gibi bütün işlerde istihare etmeyi de öğretiyordu. Ve şöyle buyuru-yordu:
"Sisden biriniz, bir iş yapmayı düşündüğü saman iki rek'at nafile namas kılsın. Sonra şöyle desin: "Allah'ım !.. Sen bildiğin için senden hakkımda hayırlısını bana bildirmeni dilerim. Ve kudretin yettiği için ben senden kuvvet ve takat isterim. Ve hayra ermemi senin büyük f azl ve kereminden niyaz eylerim. Çünkü sen her şeye kadirsin. Ben ise kadir değilim. Sen her şeyi bilirsin, halbuki ben bilemem. Sen gaybı da tamamen bilicisin... Allah'ım !.. Sen bilirsin, eğer bu iş: benim dinim, yaşayışım, akıbetim, dünyam ve âhiretim hakkında hayırlı ise bunu bana nasib ve müyesser eyle. Sonra bunda benim için feyiz ve bereket vücûda getir. Eğer bu iş, dinim, hayatım, akıbetim hakkında; dünya ve âhiretim hakli »9
kında benim için bir şer ise bunu benden çevir, beni de bundan çevir. -Bunun için gönlümde bir meyil bırakma- Ve benim için hayır nerede ise müyesser et. Sonra da beni bu mukadder hayır ile razı kıl". Sonra ihtiyacını sikretmel -dir, buyurdu". (1)
(1) Buhari.
200
2*11.1 ssu *
Vı-aıi r^j
201
; m:! i
Jb £ Jb
A
/ . v
r " (\)-tı -•
* 11' *
:>' v
' *
* & -* ^ I •' I r 1 -- _' Tlı' \-
\j
Bismillâhirrahmanirrahim 2- HACET NAMAZI VE DUASI:
Abdullah b. Ebû Evf â (r.a.) rivayet ediyor ki; bir gün Resulullah (s.a.v.) yanımıza geldi ve şöyle buyurdu: "Kimin Allahü Teâlâ'dan veya insanlardan birine bir ihtiyacı varsa abdest alsın ve abdestini güselce ikmâl etsin. Sonra iki
202
rekat namas kılsın. Sonra Allahü Teâlâ'ya hamd ü senada bulunsun. Resulullah (s.a.v.)'a salât ü selâmda bulunsun. Nihayet şöyle desin: "Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah Halimdir, Kerimdir. Yüce Arşın Itabbi olan Allah'ı teşbih ve tenzih ederim. Alemlerin Rabbı olan Allahü Teâlâ'ya hamdederim... Allah'ım !.. Senden rahmetinin icabını, affına vesile olacak âmelleri işlememi, bütün günahlardan uzak olmamı, bütün iyiliklerle zengin olmamı, bütün hatalardan beri olmamı niyaz ederim. Bütün günahlarımı affet. Bütün üzüntü ve kederlerimi kaldır. Sana olan her ihtiyacımı temin et. Ey merhametlilerin en merhametlisi !"... Sonra dünya ve âhiretle alâkalı dilediği meseleyi ars etsin. Dileği kabul olunur", (i)
(1) Tirmizi, Nisaübn. Mace.
203
Cv V. ,.t» v
. s:,
X .
^ ** "TL. ^ I
U v V.
s" ^
*-vN *f-: c '
ı
en
w<Cx
V:
^ ^_ S
>'Vıj jıı ı ^ Jia
s '
<>.- *.
»:
I b ]
> > r i * i-- i — ,'. .
y)
Bisnıillâhirrahnıanirrahim
3- YOLCULUK DUASI: a) YoZcu eden uğurladığı yolcuya şöyle de-206
»udidir: "Dinini, seriye bıraktığın ehlini ve malını, amellerin hitamını Allah'a emânet ediyorum. Sana Allah (c.c.) selâmet versin" (1)
Sonra da şöyle tavsiye de bulunmalı: "Allah'tan kork, her yere yükseldiğinde Allahü Ekber de. Allah'ım !.. Sen bu kişiye uzak yerleri yakın kıl, yolculuğunu kolay eyle". (2) Daha sonra da uğurlayan, yolcu ettiği kimseye şöyle dua eder: "Allah (c.c.) takvanızı artırsın, günahlarınızı affetsin, her bulunduğun yerde seni hayırlı işlere muvaffak kılsın". (3)
b) Misafir, yolculuğa çıkmayanlara şöyle demelidir: "Ben seni, Allah'a emanet ediyorum ki ona emanet edilen zayi olmaz" (4)
Sonra yolcu Allahü Telâ 'ya şöyle duâ eder:
"Allah'ım !.. Senin yardımınla hareket eder, seninle dolaşır, seninle yürürüm.. Allah' im!.. Bu yolculuğumda senden iyiliği, takvayı ve razı olduğun âmeli niyaz ederim. Allah'ım!..
(1) Tirmizi. Nisai.
(2) Tirmizi. Nisai. J3) Tirmizi. Nisai. W Taberaııi.
207
Bu yolculuğumu bana kolaylaştır. Uzakları ya-kınlaştır. Allah'ım !.. Yolculukta arkadaşım, evimde vekilim sensin... Allah'ım !.. Yolculuğun meşakkatinden, rengimin solmasından, malımın, evlâdımın ve ailemin kötü yola düşmesinden sana sığınırım".
Yolculuğundan döndüğünde de bu duayı okur. Şunu da ilâve eder: "Yolculuktan dönenleriz. Tevbe edenleriz, ibadet edenleriz. Rabbimize hamd edenleriz". (1)
"Yolcu bineğine bindiğinde "Bismillah" demelidir, iyice yerleştiğinde: "Bunu bizim hizmetimize veren Allah'a hamdolsun. Biz buna kadir değildik. Şüphesiz ki biz Rabbimize dönücüyüz". (2)
(1) tmami-Ahmed. Müslim, Bezzar.
(2) Ebû-Dâvud, Tirmizi..
208
Jİ5 Vj
li[(Y)
RİSALELER - 7 F: 14 209
< İL
*!ij «
j ıîi (r)
' ı ' t î . t 4İİİ di.
Juîjj i
c>,
o*.
Bismillâhirrahmanirrahim
4- KÂİNATTA MÜŞAHEDE EDİLEN HÂDİSELER ESNASINDA OKUNACAK DUALAR:
210
a) Yağmur yağarken; iki veya üç kere şöyle dua etmelidir. "Allah'ım !.. Sen bu yağmuru bereketli ve faydalı kıl". (1)
Yağmur çok yağar veya sararından korkulur sa şu dua okunmalıdır: "Allah'ım !.. Bu yağmuru aleyhimize değil, lehimize çevir. Allah'ım !.. Sen bunu dağlara, ağaçlara, tepelere, derelere ve ormanlara yağdır". (2) b) Gök gürlemesini ve şimşek çakmasını işittiğinde şu duayı okumalıdır: "Allah'ım !.. Gazabınla bizi öldürme. Azabınla bizi yoketme. Bize afiyet ve sıhhat ver". (3)
c) Hilâli gördüğünde şu duayı okumalıdır: "Allahü Ekber !.. Sen bu ay'ı, bizlere bereketle ve imanla doğdur. Selâmetle, Islâmla, razı olduğun ve sevdiğine muvaffakiyetle başlat. Ey Hilâl !.. Benim Rabbim de senin Rabbin de Allah'tır. Hayırlı ve uğurlu bir ay ol". Sonra üç kere şöyle duâ eder: "Allah'ım !.. Senden bu ayın ve takdir ettiğin kaderin hayırlı olmasını niyaz ederim. Bunun şerrinden sana sığınırım". (4)
(l).İbxi. Ebi-Şeybe. (2)Buhari.
(3) Tirmizi, Hakim.
(4) Tirmizi, Darimi, Taberani.
211
» :
212
Jo>: (r)
a'|
1ı (ı)
<y.
Bismillâhirrahmanirrahim
EVLENEN KİMSE İÇİN VE ÇOCUKLAR İÇİN DUÂ:
a) Evlenen kimseye şöyle denir: "Allah bunu sana mübarek kılsın. Hayırlı ve uğurlu eylesin. Aranızı hayırda birleştirsin". (1)
b) Çocuk dünyaya geldiğinde yapılacak iş: "Çocuk doğunca kulağına ezan okunmalıdır".
(2)
(1) Buhari. Müslim, ebu-Davud, İbn. Mâce, Nisai. Tir-mizi.
(2) Nisai.
213
c) Küçük çocukların korunma duası:"Allah* in yüce kelâmıyle her zehirli şeytanın şerrinden, nazarlı her gözün afatından Allah'a sığınırım". (1)
d) Çocuk konuşmaya başladığında: ona "La Ilâhe illallah" öğretmeli, süt dişleri döküldüğünde namas kılması emredilmelidir". (2)
(1) Buhari.
(2) lbn.essünni.
214
ju :>cr u
fo
:
131 (r)
215
. di^J "JuÜl 'oU-l J\'j İ5j (i)
¦* I» * i
216
Bismillâhirrahmanirrahim
6- BAZI ŞEYLERİ GÖRDÜĞÜNDE OKUNACAK DUÂ:
a) Sevdiği bir şeyi gördüğünde şöyle demelidir: "Fazlı ve ihsanı ile sâlih amelleri kemâle erdiren Allah'a hamd ü senalar olsun". Sevmediği bir şeyi gördüğünde de şöyle demelidir: "Her halükârda Allah'a hamdolsun". (1)^
b) Aynaya baktığında yüzünü görünce şöyle demelidir. "Allah'ım !.. Beni güzel yarattın. Ahlâkımı da güzel eyle. Yüzümün ateşte yanmasını haram eyle. Beni tam ve mükemmel yaratan, hiçbir noksan bırakmayan, yüzümü mükerrem kılıp onu güzel bir şekilde yaratan ve beni müslümanlardan kılan Allahü Teâlâ'ya hamdolsun". (2)
c) Meyvelerin ilk defa yetiştiğini görünce şu duayı okumalıdır: "Allah'ım!.. Meyvelerimizi bfzlere mübarek kıl !.. Memleketimizi bizlere mübarek kıl. Ölçümüzü ve tartımızı bizlere
(1) İbn. Mace, Hakim.
(2) İbn. Hibban, İbn. Merdeveyh, Taberani.
217
mübarek kıl !.. Allah'ım !.. Bunların evvelini bizlere gösterdiğin gibi sonunu da bizlere göster". Sonra yanında bulunan en küçük çocuğa o meyvelerden vermelidir". (1)
d) Bir muslüman kardeşini sevinçli ve gülerken gördüğünde şöyle demelidir: "Allah yüzünü güldürsün". (2)
(1) Müslim, tirmizi.
(2) Buhari ve Müslim.
218
i*
: 'Jt—l
lT» : il' 219
jm »
ılj (r)
es.
i[ (r)
o*'
^li! *ıi lij (t)
Bismillahirrahmanirrahinı 7- SELÂM VERME - SELÂM ALMA:
a) Bir kimsenin gönderdiği selâmı-aldığında Selâmı hem getirene hem de gönderene "Ve âleykümüsselâm" demelidir. (1)
b) Bir kişi "Seni seviyorum" dediğinde şöyle cevap verilmelidir: "Beni rızası için sevdiğin Yüce Zât'ta seni sevsin" (2)
(1) Nisai ve İbn. Kattan.
(2) Ebu-Davud, Nisai.
220
c) Bir kimse "Nasıl sabahladın?" diye sorduğunda şu cevap verilmelidir: 'Hanıdolsun Allah'a iyiyim", veya Senin vesilenle Allah'a hamdederim". Bu Hadis-i Şerifi İmam Ahmed ve Teberâni, Abdullah b. Ömer ve Enes (r.a.)'den rivayet etmiştir.
d) İyilik yapana şöyle denilmelidir: "Allah sana hayırla mukabelede bulunsun". Bu Hadis-i Şerifi Tirmizi Üsâme'den rivayet etmiştir.
221
r
c_
r
IS C'
'T
,/jİOi' VjlSfi V U 'i ^ j I il (Y)
ir, ^ı 14u-': *jai' V' <S bl (r)
Ut
b|j > b'l»: ülî *Zj^ \__i Ut ûl (t)
¦/ ^5ı. : ju ij, üi v-^ı 'M (O
224
4S1I
il i *Pİ » :
î lî\(ı)
' ı-»î * ' * ^ı' ' } l'.'îı 'ı
«.*.
Bismillâhirrahmanirrahim
8 - HAYATTA BAŞINA GELEN HÂDİSELER KARŞISINDA OKUNACAK DUALAR:
a) Bir kişinin başına bir sıkıntı, bir düşünce, bir belâ veya bir üşüntü geldiğinde şu duayı okumalıdır: Kerim ve Azim olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Onu teşbih ve tenzih ederim. Ulu arşın Rabbi olan Allah ne yücedir
RÎSALELER-7F:15 225
!.. Bütün âlemlerin llabbi olan Allah'a hamdü senalar olsun. Ebedi diri olan ve ölmeyen Allah'a tevekkül ettim. Evlâd edinmeyen, mülkünde hiçbir ortağı bulunmayan ve zelil kimselerden yardımcısı olmayan Allah'a hamdolsun. Onu noksanlıklardan tenzih et, tekbir al... Allah'ım!.. Yalnız rahmetini ümid ediyorum. Bir göz kırpması kadar bile beni kendime bırakma. Bütün hal ve vaziyetimi düzelt. Senden başka ilâh yoktur. Ey ezeli ve ebedi varlığıyla diri olan ve tnahlûkatın bütün işlerinde Hâkim olan!.. Senin yardımını dilerim. Senden başka ilâh yoktur. Seni teşbih ve tenzih ederim. Şüphesiz ki ben zâlimlerden oldum. Allah'ım, ben senin kulunum. Anam da babam da senin kullarındır. Bütün işlerim senin elindedir. Bana verdiğin hüküm tenf iz edilir. Bana verdiğin hüküm baştanbaşa adalettir. Zâtına verdiğin isimlerinle veya kitabında indirdiğin isimlerinle, yahut herhangi bir mahlûkatına öğrettiğin isimlerinle veya hiç kimseye bildirmediğin isimlerinle Kur'an-ı Kerim'i kalbimin baharı, gözümün nuru, üzüntümü gideren, kederimi yok eden bir vesile kıl.
226
Kudret ve kuvvet sadece Allah'a aittir. (1)
b) İstemediği bir iş olursa şöylejdemeli: Allah'ın takdiri böyleymiş. Allah dilediğini
yapar. Eğer şöyle olsaydı böyle olmazdı, demesin. Çünkü "olsaydı" kelimesi şeytanın vesveselerine yol açar". (2)
c) Bir işi yapmaktan âciz kaldığında şöyle demeli: Hasbünallahü ve ni'mel vekil - Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!.." (3)
d) Başına bir felâket geldiğinde şöyle demeli: "İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn -Biz, Allah için dünyaya geldik, tekrar O*na döneceğiz", ue "Allah'ım, uğradığım musibetin mükâfatını Senden niyaz ediyorum. Sen bu musibete karşılık mükâfatımı ver. Bunu benden kaldır. Hayra tebdil eyle". (4)
e) Zor bir şeyle karşılaş tığında şu duâ okunmalıdır:"Allah'ım!.. Ancak senin kolaylaştırdığın kolay olur. Dilediğinde, zorları kolaylaştırırsın". (5)
(1) Nisai, İbn. Hibban, Hâkim, Tirmizi, imam Ahmed ve Bezzar.
(2) Nisai.
(3) Ebû-Davud.
(4) Tirmizi, Hakim.
(5) îbn. Hibban.
227
f) Kızdığında şöyle demelidir: "Eûzübillahimineşşeytânirracim. Dergâh-
tlâhiden kovulan şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım*'. (1)
g) Borçlanıp da borcunu ödemeden âcis kalınca şu duayı okumalıdır: "Allah'ım!.. Bana helâlinle iktifa etmemi ve haramına düşmememi nasib et. Lütf unla beni kendinden başkasına muhtaç eyleme". (2)
(1) Buhari ve Müslim.
(2) Tlrmizi ve Hakim.
228
k 0)
JL> • • ^Jlî !r ûJ
•"*j Vîu';#- ' -"- *
»:
ıljı (y)
ijiiiVi «ıiav «joıı *J\j ^iiı c
229
üi
.k.
-i
t'
r.
•t:-
^ ^»
\U- *
\ V
İr sr
I, \ı C
p t» *^—
.p ¦
.t
•¦ x V»
• t: « -t-"
O. fe;
ti y-
g
. *
5
\ \
-1(S: ££ .
r;
f ¦
t» v
1
,
fer
1
o > .
'i---iip 1>Jİ : *J_^4T j^li)i «jÇj ^ (o)
> îf- - * >
l
'* I 1 * *• t I t' 4J4İ $U- ^Jl lîlj
- *
^1 ^
£
,
Bismillâhirrahmanirrahim
9- HASTALIKLARDA VE BAŞ SAÖLI-ĞINDA OKUNACAK DUÂ:
a) Bir hastalıktan şikâyet ettiğinde elini , vücudunda acıyan yere koymalı ve üç kere:
"Bismillah" dedikten sonra yedi kere şunu okumalıdır: "Allah'ın izzeti ve kudretiyle hissettiğim ve kurtulmak istediğim acının şerrinden Allah'a sığınırım". (1)
b) Hasta bir kişiyi siyaret ettiğinde şöyle demeli: "Ey insanların Rabbi olan Allah'ım !.. Sen bu kişinin sıkıntısını gider. Hayırlı şifalar ver. Şifa veren sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Sen bunu hastalıktan arındır. Sıhhatine kavuştur". Ziyaretçi elini hastanın üzerine sürmeli ve onu hoşnut etmeye çalışmalıdır. (2)
c) Baş sağlığı dilerken önce selâm vermeli ve şöyle demelidir~:"\'eren de alan da sadece Allah' tır. Her şeyin Allah katında takdir edilmiş bir
(1) Müslim. (2)Buhari.
232
233
eceli vardır. Sabret Allah'tan mükâfatını dile".
(D
Resulullah (s.a.v.) Hz. Muaz'a oğlunun vefatı münasebetiyle şu taziye mektubunu yazmıştır: "Bismillahirrahmanirrahim, Allah'ın Resulü Muhammed'den Muas b. Cebel'e..Allah' in Selâmı üzerinize olsun. Bunu yazarken kendinden başka hiçbir İlâh olmayan Allah'a hamdederim... Allah büyühmükâfat versin Sabırlar bahşetsin. Bize de sana da şükretme nimetini ihsan eylesin. Çünki bizim canımız, malımız, çoluk-çocuğumuz ve aile efradımız Allah' in geçici bir zaman için bizlere bahşettiği nimetleri ve yanımıza bıraktığı emanetleridir. Biz bunlarla belirli bir vakte kadar faydalanırız. Sonra vakti gelince Allah onları elimizden alır. Allah verdiği nimetlere karsı şükretmemizi imtilıan ettiği musibetlere karşı sabretmemizi farz kılmıştır.
Senin oğlun da Allah'ın bahşettiği geçici nimetlerden ve yanına bıraktığı emanetlerden biri idi Allah(c.c) Seni oğlunla beraber sürür ve
d) Buhari.
234
memnuniyet içinde yaşattı. Sonra onu şevden duâ, rahmet ve hidâyet gibi birçok mükâfatlar karşılığında aldı. Yeter ki bunları Allah'tan bekle.
Sabret. Feryad ve figanın mükâfatım yok etmesin, yoksa pişman olursun. İyi bil ki sabırsızlık hiçbir şeyi değiş tiremez.Hüzünü gidere-r,nez. Olacak şey muhakkak başa gelecektir Vesselam"...Bu hadis-i Şerifi Hâkim ve îbni Mürdeveyh rivayet etmişlerdir.
d) Cenaae namazı kılınırken üçüncü tekbirden sonra şu duâ okunur: "Allah'ım !.. Sen bu mevtayı bağışla. Ona rahmet eyle, ona afiyet ver. Onu afveyle. Ona ikram ve ihsan eyle. Kabrini geniş eyle. Onu su, kar ve dolu tanele-riyle yıka. Beyaz elbiseyi kirlerden arındırdığın gibi, bu kulunu da hatalarından arındır. Buna kendi evinden daha hayırlı bir ev, kendi aile efradından daha hayırlı bir aile, kendi hanımından daha hayırlı bir hanım bahşeyle. Sen bunu Cennet'ine koy. Kabir azabından. Cehennem azabından koru". Bu hadis-i Şerifi: Müslim, Avf b. Malik'ten rivayet etmiştir.
235
e) Meaarlık ziyaret edilirken şöyle denir:_ "Mü'min ve Müslüman olan ehli diyar ! ..Allah' m selâmı üzerinize olsun. Sizden önce veya sonra âhirete intikal edenlere Allah rahmet etsin. Biz de inşaallah size kavuşacağız. Bizim için de sizin için de Allah'tan afiyet dilerim. Siz bizden önce göç edenlersiniz. Biz de size tabi olanlarız, Allah'ım!.. Bizi bunların mükafatlarından mahrum etme. Bunlardan sonra bizi sapıtma".Bu hadis-i şerif 'i Müslim, Nesei, tbni Mâce ve Ibn'üs-Sünni rivayet etmişlerdir.
236
( C^-^t jl f^-J'j jürili; ol*J j Wj\
t-
t A
•t
' 4la «İ^l jj <
A___ijJl Jl» l^ia ^
237
iti \
ikinci secdeden doğrulup ayağa kalktığında söyler. Geriye kalan rekatlarda da aynı şeyi tekrar eder". Bu Hadis-i Şerifi, Ebu Davud ve Hakim, Abdullah b. Abbas'dan rivayet etmişlerdir.
BisrniUâhirrahmanirrahim 10-TEŞBİH NAMAZI
Teşbih Namazı dört rekattan ibarettir. Her iki rekattan sonra selâm verilebileceği gibi dört rekattan sonra da tek selâmla olabilir. Her rekatte fatihadan sonra samm-ı sûreyi okur. Bunu müteakiben 10 kere "Sübhanallahi ve'l hamdüllillahi velâ ilahe illallahü vallahü ekber", denir. Aynı zikri 10 kere rukû'da tekrar eder. 10 kere de "Semiallahü limen hamideh", dedikten sonra tekrar eder. 10 kere birinci secdeye vardığında söyler. 10 kere birinci secdeden kalktığında tekrar eder. 10 kere ikinci secdeye kapandığında tekrar eder. 10 kere
238
i\î
,.:^k
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN
KUR'AN-I KERİM'DE
VE
HADİS-I ŞERIFLERDEKİ
DUALAR HARİCİNDE
OKUDUKLARI DİĞER
DUALAR:
RİSALELER - 7 F: 16
i.
£T *
r v,
t
U .^r
»• *
^
— U
V
T
I
)l JJ jl .L*
j ^
Bismillâhirrahmariirrahim
1-DUALAR:
• 100 kere "Estağfirullah"
• 100 kere " Allahümme salli alâ seyyidina Mu-hammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim..."
• 100 kere "Lâ ilahe illallah".
Bundan sonra, Müslürnan Kardeşlerin Davasının başarılı olması için, bu yolda çalışanlar için, bütün Müslüman Kardeşler için kendisi ve akrabaları için dilinin döndüğü duâ yapılır.
244
Bunlar, sabahleyin sabah namazından sonra okunur. Akşamleyin akşam namazını müteakiben veya yatsı namazını müteakiben yahut uyumadan önce tam bir huzur-u kalble okunur. Zaruret olmadıkça bunların arasında dünya kelâmı konuşulmaz.
£. *' t t
... c_r.
xt vc
.r « ir
\
1
;1
f-
C,—
İ3,
s ¦¦
,e v.
^
¦
S,
1- o,"
^,.
¦> Ü2
Ij*
Bismillâhirrahmanirrahim
2-RABITA:
Muhterem Kardeşimiz düşünerek şu âyet-i Celile'yi okur: "Kulillahümme Mâlik'el-Mülk... Resulüm şöyle de: Ey Mülkün sahibi Allah'ım !.. Sen dilediğine mülkü verirsin. Dilediğinden de mülkü alırsın. Dilediğini aziz edersin. Dilediğini de zelil edersin. Hayır senin elindedir... Şüphesiz ki, Sen her şeye kadirsin, geceyi gündüze sokarsın. Gündüzü geceye sokarsın. ölüden diriyi çıkarırsın. Diriden ölüyü çıkarırsın» Dilediğini hesapsız rızıklandırırsın". (1)
(1),Al-il£iıran ayet: 26-27
248
Güneş battıktan sonra me' sûr olan şu duayı okur: "Allah'ım !.. Bu hal, gecenin gelmesidir, gündüzün gitmesidir. Sen beni affeyle Yârâb
Sonra tanıdığı kardeşlerini hatırına getirir, tanımadığı kardeşlerini de aralarındaki manevi bağ ile hissetmeye çalışır. Sonra onlar için şöyle duâ eder: "Allah'ım !.. Sen biliyorsun ki bu kalbler senin aşkınla birleşmişler, sana itaat için karşılaşmışlar, senin davetini kabul ederek birleşmişler, senin şeriatına yardım için ahdetmişlerdir. Allah'ım!.. Sen bu kalbler arasındaki alâkayı kuvvetlendir. Bunların birbirlerine karşı sevgilerini devam ettir. Bunlara samimiyet yolunu göster. Bu kalbleri sönmeyen nurunla tenvir et. Bu kardeşlerimin gönüllerini sana iman etme feyziyle, sana güzel tevekkül etmekle doldur. Bu kalbleri seni bil-meleriyle ihya et. Bunların senin yolunda şe-hid olmalarını nasib et. Şüphesiz ki, Sen ne güzel Mevlâsm. Ne güzel yardımcısın. Allah'ım !.. Sen duamı kabul buyur. Ve sallallahü alâ seyyidina Muhammed'in ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim".
249
Bismillâhirrahmanirrahim
Vilı
MUHASEBE
Muhasebe, kişinin gündüz yaptığı bütün işleri geceleyin uyumadan önce gözünün önüne getirmesi demektir.
Eğer hayırlı bir şey yaptığını görürse, Allah' a hamdeder. Şayet bundan başkasını müşa-hade ederse istiğfar eder, Rabbinden hayır diler.
Sonra tevbesini yeniler. Böylece en güzel şekilde uyur.
Ve sallallahü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim teslimen kesirâ...
HASEN EL-BENNÂ
250
251
MEHMED AKİF KÜLLİYATI
MİLLİ şairimizin hayatı Doyunca kaleme aldığı bütün eserleri biraraya toplayarak gün ışığına çıkaran bu e: adeta bir Mehmed Akif Ansiklopedisidir. 10 ciltten oluşan külliyatın ilk dört cildi Safahat ve açıklamasın içeriyor. Şiirin orjinali, altında lügatçesi ve karşı sayfadaki geniş açıklamasıyla Safahat günümüz türkçesiyle daha rahat anlaşılır bir hale getirildi. Beşi ciltte İstiklâl Şairimizin tüm makalelerini, altı-yedi ve sekizinci ciltte tercüme eserlerini, dokuzuncu ciltte vz mektup ve ayet tefsirlerini, onuncu ciltte ise Mehmet Akif'in hayatı, şahsiyeti ve idealini bulacaksınız. Eseri, değerli ilim adamımız İsmail Hakkı Şengüler döı yıl süren titiz çalışmaları sonucu kaleme almış, sayın l\ Ertuğrul Düzdağ ise son tashih ve düzeltmelerini yaparak gözden geçirmiştir.
İSTİKLÂL ŞAİRİMİZİN BÜTÜN ESERLERİNİ AÇIKLAMALARIYLA BİRARAYA TOPLAYA* TEK KAYNAK ESER...
10 cilt, 5000 sayfa, 1. hamur şamua kağıt, kuşe selef
•-">¦ '.".K Cj|t.
SEYYID KUTUB GÖZÜYLE AMERİKA
Şehid Prof. Seyyid Kutub tahsil için gittiği ABD'de yıllarca kaldı ve bu yıllar içerisinde Amerika'nın gerçek yüzünü gördü. Bu kitapta dışarıdan hür ve adil olarak görünen Amerika'nın gerçekte ruhsuz, acımasız ve zalim bir sistemden ibaret olduğunu Seyyid Kutub'un gözüyle, onun penceresinden izleyeceğiz.
ABD'nfn MASKESİNİ BU KİTAPLA DÜŞÜRÜN..I
280 sayfa - 2. Hamur kağıt - Lüks Karton Kapak.
KUR'AN-I KERİM ve TÜRKÇE MEALİ
Bu meal ev halkının tümüne hitabedebilen anlaşılır bir dille kaleme alınarak beş kişilik ilmi bir heyet tarafından hazırlanmıştır. Parantezlerin, ayrı açıklamaların yer almadığı eser Diyanet İşleri Başkanlığınca tasdik edildi. HERKESİN ANLAYABİLECEĞİ SÂDE BİR MEAL... 640 sayfa - Lüks Şamua Kağıt - iki renk baskı - Süper Lüks Cilt.
SARAYDAKİ CASUS
GİZLİ BELGELERLE II. ABDULHAMİT DEVRİ VE İNGİLİZ AJANI YAHUDİ VAMBERY.
Değerli bilim adamı Prof.Dr. Mim Kemal ÖKE
tarafından kaleme alınan BU KİTAPTA
Yıldız Sarayı'na rahatça girip çıkabilen ve bu sayede İngilizlere sürekli raporlar gönderen, Yahudilerin Filistin'e yerleşme çabalarının Abdülhamid tarafından kabul edilmesi için mücadele eden, İstanbul'da Reşit Efendi takma adıyla müslüman çocuklarına ve şehzadelere özel dersler veren: Bilim adamı, sahte derviş, seyyah, casus gibi pek çok niteliği kimliğinde taşıyan Prof. Arminius Vambery'nin 82 yıllık yaşamına sığdırdığı akıllara durgunluk veren serüvenleri, Osmanlı Devletinin son döneminin bilinmeyen yanlarıyla birlikte şimdiye kadar yayınlanmamış İngiliz, İsrail ve Türk arşivlerindeki gizli belgelerle gözler önüne seriliyor
320 sayfa - 2. Hamur Kağıt - Lüks karton kapak.
Hasan Elbenna _ Risaleler Cilt7
www.kitapsevenler.com
Merhabalar
Buraya Yüklediğim e-kitaplar Aşağıda Adı Geçen Kanuna İstinaden
Görme Özürlüler İçin Hazırlanmıştır
Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitapları Dinliyoruz
Amacım Yayın Evlerine Zarar Vermek Değildir
Bu e-kitaplar Normal Kitapların Yerini Tutmayacağından
Kitapları Beyenipte Engelli Olmayan Arkadaşlar Sadece Kitap Hakkında Fikir Sahibi Olduğunda
Aşağıda Adı Geçen Yayın Evi, Sahaflar, Kütüphane, ve Kitapçılardan Temin Edebilirler
Bu Kitaplarda Hiç Bir Maddi Çıkarım Yoktur Böyle Bir Şeyide Düşünmem
Bu e-kitaplar Kanunen Hiç Bir Şekilde Ticari Amaçlı Kullanılamaz
Bilgi Paylaştıkça Çoğalır
Yaşar Mutlu
Not: 5846 Sayılı Kanunun "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler " bölümünde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim
ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa hiçbir ticarî amaç güdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü
bir kişi tek nüsha olarak ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill
alfabesi ve benzeri 87matlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."Bu nüshalar hiçbir şekilde
satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz. Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulması
ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yayınına geçilmiştir.
T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Bilgi İşlem ve Otomasyon Dairesi Başkanlığı
Ankara
Bu kitaplar hazırlanırken verilen emeye harcanan zamana saydı duyarak
Lütfen Yukarıdaki ve Aşağıdaki Açıklamaları Silmeyin
Tarayan
Süleyman Yüksel
www.suleymanyuksel.com
suleymanyuksel@suleymanyuksel.com
suleymanyuksel6@hotmail.com
Hasan Elbenna _ Risaleler Cilt7