576                   EVRADI FETHİYE FETHİYE VİRDLERİ KİTABI

METİN -TERCÜME ŞERH                                 577
—  Allahım, sen ezelde bir kimseye bir şey vermeyi vaad buyurmuş­san, ona vereceğine dair bir hüküm vermişsen, artık buna hiç kimse en­gel olamaz.
Metne devam edelim :
Verdiğin hükmü geri çevirecek kimse de yoktur (ve lâradde lima kazayte).
Şerh :
Yani : Vermek, almak, yoksun bırakmak, varlıklı kılmak hususunda.. Metne devam edelim :
Zenginin zenginliği, katından hiç bir şey alamaz (ve Iâyenfau zel -ceddi mink'el - cedd).
Şerh :
Zira, Yüce Allah katında yararlı olan ancak yararlı amellerdir. Metne devam edelim :
Yüceden Yüce Vahhab Rabbım, noksan sıfatlardan münezzehtir (süb-hane rabbiy'el - aliyy'ül - a'lâ'el - vehhab).
Şerh :
Metinde geçen :
VEHHAB
—  Vehhab..
Lafzı, Yüce Hakkın güzel isimlerinden biridir; şu manaya gelir :
—  Çeşit çeşit ni'metleri bağışlayan, hem de her zaman.. Metne devam edelim :
Yüceden Yüce Kerim Vehhab Rabbım noksan sıfatlardan münezzehtir (sübhane rabbiy'el - aliyy'ül - a'lâ'el - kerim'ül - vehhab). Şerh :
Bundan önceki metin cümlesi iki kere, bu cümle de bir kere okuna­cak ve toplamı üç olacak.
KERÎM
Son metinde geçen :
Miftah'ül - Kulûb — Gönüller Açan Kitap. F. . 37

578                     EVRAD-I FETHİYE — FETHİYE VİRDLERl KİTABİ
Kerim ..                 
ismi, Yüce Allah'ın. güzel isimlerinden olur ki, manası, kısaca şu­dur : Keremi bol.
Metne devam edelim :
Sübhansın, zatına gerçek manada kulluk edemedik. Sübhansın, zatını gerçek manada anlayamadık; sübhansın, gerçek manada zatını anama­dık; sübhansın, gerçek manada zatına şükredemedik.
(Sübhaheke maabednake hakka ibadetike, Sübhaneke maarefnake hak­ka marifetike, sübhaneke mazekernake hakka zikrike, sübhaneke ma şe-kernake hakka şükrike.)
Şerh :
Üstteki metin, birbirine bağlı dört cümleden ibarettir. Maddede oldu­ğu gibi, manada dahi bunlar birbirine bağlıdır.
Burada, veriien özet mana şöyle olacaktır :
Öncelikle Yüce Allah'ı bilip anlamak gerekir. Onun zatını bilip an­ladıktan sonra da varlığını gönlünüzde taşımaya ve ona kulluk etmeye takınız. Size varlığını bilmeyi, anlamayı nasib ettiği için ona şükrediniz..
insan gücü sınırlıdır; haliyle anlayışı, anısı, şükrü de kendisinin sı­nırlı gücüne göredir. Sınırlı bir şey, sınırsız bir varlığı da tam bilemez, anamaz, şükredemez.
Kul, burada bir manası ile aczini itiraf ediyor ki : Büyük anlayıştır. Metne devam edelim :
Sonun da sonu Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Tek, te­kin de teki Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Hiç bir şeye ih­tiyacı olmayan Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Gökleri di­reksiz tutan Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Yerleri daya­naksız seren Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Kadın tutma­yan, çocuk edinmeyen Yüce Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Do­ğurmayan, doğurulmayan, hiç bir dengi olmayan Yüce Allah, noksan sı­fatlardan münezzehtir. Tertemiz Yüce Sultan, noksan sıfatlardan mü­nezzehtir. Mülk, melekût âlemlerinin sahibi Yüce. Sultan, noksan sıfat­lardan münezzehtir.
(Sübhan'ellah'il - ebediyy'il - ebed. Sübhan'el - vahid'il - ehad. Sübha­nellah'il - ferd'is - samed. Sübhan'ellahi rafüs- semai bigayri amed. Süb­hanellahi basit'il - arazine bilâ sened. Sübhanellezi lem yettahiz sahibeten

METİN-TERCÜME-ŞERH                              579
ve velâveled. Sübhanellezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekûn lehu kü­füven ehad. Sübhan'el - melik'il - kuddus. Sübhane zil - mülki vel - melekût).
Şerh :
ZÂHÎR - BATIN Demişlerdir ki :
—  Âlemin bütün çeşitleri, iki kısımdır :
a)     Zahir..
b)     B a t ı n ..                                                                   
Zahir âlemini, dış duygularla bilmek mümkündür; üç ismi vardır : Zahir, mülk, şehadet..
Batın âlemine gelince, onu dış duygularla bilmek mümkün olmaz; onun da üç ismi vardır : Batın, melekût, gayb..
Batın âlemi, kendi içinde iki kısımdır. Şöyleki :
a)     Yüce Sübhan Hak, bilinmesi için, delil koymadığı bir âlem.. Bu, ancak Cenab-ı Hak tarafından nasib olursa bilinir. Bu da, doğrudan doğruya gaybdir. Bu manada gelen En'am suresinin 59. âyeti şöyledir :
—  «Gaybin anahtarları onun katandadır: onu zatından başkası bil­mez.»
b)     Yüce Sübhan Hakkın, bilmesi için delil koyduğu âlem.. Bun­lar da sırası ile şöyledir : Kıyamet, cennet, cehennem, cennette ve cehen­nemde olacak işler. Bunlar, aklî ve naklî delillerle bilinir.
Bilinmesi Allah'ın büdirmesine bağlı gayb âlemi için, Bekara sure­sinin 2. 3. âyetlerinde şöyle buyuruldu :
—  «Bu Kur'an, müttakilere hidayettir. O müttakiler, gaybe inanır­lar.»
Metne devam edelim :
İzzet, azamet, kudret, heybet, celâl, cemal, kemal, beka, sena, ziya, âlâ, niama, Kibriya, ceberut sahibi Yüce Allah, noksan sıfatlardan mü­nezzehtir.
(Sübhane zil - izzeti vel - azameti, vel - kudreti, vel - heybeti, vel - ce­lâli, vel-cemali, vel-kemali, vel-bekai, ves-senai, vez-zıyai, vel-âlâi, ven - niamai, vel - kibriyai, vel - ceberut.)
Şerh :

580                     EVRADI FETHİYE - FETHİYE VİRDLERİ KİTABİ
CELÂL - CEMAL
Kelâm âlimlerine göre, yüce Hakkın, güzel isimlerinden :
—  Celâl..
îsmi, selbiye sıfatlarından sayılır. Yani : Bir yoruma tabi tutulmaz.
Yüce Allah için şöyle bir tanıtma yapılmıştır :
—  Allah, ne cisim, ne cevherdir; bir mekânda dahi değildir.
Yine kelâm âlimlerine göre, Yüce Allah'ın güzel isimlerinden sayılan :
—  Cemal..
ismi sübutiye sıfatlarından ibarettir. Kısmen yorum yapılır; deliller­le yanına yaklaşılır. Onun belirtileri, hayattır, ilimdir, kudrettir.
Tasavvuf ehline göre de :
—  Celâl ismi kahır, cemal ismi de lütuf.. Diye anlatılır..
Metinde geçen :
—  Âlâ ve niama..
Tabirlerinin ikisi de, nimeti anlatır. Bazılarına göre de, biri zahirî nimetler için, bazısı da, batınî nimetler için kullanılan bir tabirdir.
Metne devam edelim :
Zatına ibadet edilen Yüce Sultan, noksan sıfatlardan münezzehtir. Var olan Yüce Sultan, noksan sıfatlardan münezzehtir. Yaratıcı Yüce Sultan, noksan sıfatlardan münezzehtir. O, öyle bir canlıdır ki : Uyumaz, ölmez.. Pek temiz, pek mukaddestir Rabbımız, meleklerin ve ruhun rabbı..
(Sübhan'el - melik'il - ma'bud. Sübhan'el - melik'ül - vücud. Sübhan'el­melik'ül - halik. El-hayyüllezi lâ yenamü ve yemut. Sübbuhün kuddusun rabbüna ve rabb'ül - melâiketi ver - ruh..)
Şerh : RUH
Metinde geçen :
—  Ruh..
Tabiri üzerine değişik görüşler ileri sürülmüştür. Bazılarına göre, anlatılan ruh, ölen kimselerin ruhlarıdır. Bazılarına göre, burada anlatılan ruh, Cebrail aleyhisselâmdır. Her

METİN - TERCÜME — ŞERH                              581
nekadar Cebrail aleyhisselâm melekler arasında ise de, onun özel duru­mu vardır.
Bazıları şöyle demiştir :
—  Ruh, halktan bir topluluktur, melekleri korurlar; tıpkı melekle­rin de insanları korudukları gibi..
Bazılarına göre de; ruh, ruhlar emrine verilen bir melektir. Bazıları da şöyle demiştir :
— Ruh, halktan bir topluluk olup melekler onları ancak kadir ge­cesinde görürler.
Tac'ül - Esami kitabında şöyle yazılmıştır :
—  Ruh, öyle büyük bir melektir ki, tek başına bir saf olur, kalan melekler de ayrı bir saf olurlar.
Metne devam edelim : Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah'a hamd olsun. Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah, en büyüktür. Güç, kuvvet ancak Yüce Azim Allah'ındır.
(Sübhanellahi vel - hamdü lillâhi ve lâilâhe illallâhü vellâhü ekber Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah'il - aliyy'il - azim.)
Şerh :
Bu metindeki tabirler üzerine daha önce açıklamalar yapıldığı için burada, yeniden bir açıklama yapılmasına gerek görülmemiştir.
Metne devam edelim :
Allahım, sen gerçek Yüce Sultansın, öyle Hak Yüce Sultan'sın ki : Senden başka ilâh yoktur.
(Allahümme ent'el - melik'ül - hakkıllezi lâ ilahe illâ ente.)
Şerh :
SECDE
Denilmiştir ki :
—  Yetmiş bin melek tayin edilmiştir; üstteki metin cümlesi okun­duğu zaman, bütün olarak secdeye kapanırlar. Bunun için, her kim bu metin cümlesine kadar okuyup gelirse, o meleklere uyarlık göstermek için secde etmesi yerinde olur. Ancak, bu secde tam bir secde olmamalı­dır. Zira, bir rivayette, şöyle bir .haber gelmiştir :
— Şu üç yerden başka yerde, tam manası ile secde etmek mek­ruhtur :