İSLÂMÎ RÜYA TABİRLERİ ANSİKLOPEDİSİ
RÜYANIN MAHİYETİ ve ÇEŞİTLERİ(*)
ÖMER NASUHİ BİLMEN
(Eski Diyanet işleri Reisi)
Rüya, uyku halindeki görüş veya görülen şey demektir. Rüya, ne suretle vuku
buluyor, kaç kisma ayrilir? Bu bir nevi idrak midir? Yoksa hayalât ve evhamdan ibaret
midir? Bu hususa dair hadis-i şerif kitaplarinda, ilm-i kelâmda, psikolojide birçok
tezler vardir. Bunlarin hulâsasi şöyledir:
Rüyalar, İbn-i Mâce'nin Avf ibni Mâlik'ten rivayet ettiği bir hadis-i şerife nazaran üç
kisimdir:
1. insanlari mahzun etmek için şeytan tarafindan ika edilen bazi hâilevî, korkunç
rüyalardir. Yüksek bir yerden düşmek, köpek tarafindan isirilma, (yilan gibi muzir
canavarlarin hücumu) gibi... Bunlar esas ve asilsiz şeylerdir. İnsan böyle bir rüya
görünce (derhal) Cenâb-i Hakk'a siğinmak ve bunu başkalarina hikâye etmemelidir.
2. İnsanin uyanikken ehemmiyetle meşgul olduğu şeylere ait gördüğü rüyalardir.
Bunlar da birer kuruntu veya inhiraf-i mizaç neticesi olduğundan esassiz şeylerdir...
3. Nübüvvetin kirk alti cüz'ünden bir cüz'ü addolunan rüyalardir. Bunlar taraf-i
ilâhîden birer beşaret veya inzar (kurkutma) mahiyetinde olup, bunlari bir kisim
melekler ümmülkitaptan telâkki ederek uyuyanlarin ruhlarina ilham ederler...
(Câmiussağir şerhleri)
Birinci ve ikinci kisim rüyalar, birer rüyayi bâtiladir. Bunlara din lisaninda "hulüm"
denir. Cem'i: Anlamdir. Bunlar karma karişik şeyler olduğundan "Adğâsi ahlâm" da
denir. Adğâs, yaşi kurusuna karişmiş ot demetleri demektir.
Üçüncü kisim rüyalara ise birer "rüyayi sâdika" denilir. Bu sâdik rüyalar, doğru sözlü,
temiz ve pak yürekli, nezih itikatli zatlara alelekser nasip olur. Ve bu halde bunlara
"rüyayi sâliha" adi da verilir...
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz'e 23 sene vahy-i ilâhi nazil olmuş ve bu vahiy ilk alti
ay zarfinda lihikmetin rüya-yi sâliha suretiyle tecelli etmiştir. İşte bu itibar iledir ki, bu
kabil rüyalar birer hakikate tercüman olarak ilm-i nübüvvetin 46 cüzünden bir cüz
sayilmiştir. Nitekim bir hadis-i şerifte:
"Errü'yâüs sâlihati cüz'ün min sittetin ve erbaiyne cüz'ün mine 'n-nübüvveti"
buyurulmuştur.
Rüyalar, hukemâya göre de şu iki kisma ayrilmiştir:
1. Afakî, bir hadiseye delâlet etmeyen, kuvve-i hayâliyenin bir neticesi olan esassiz
rüyalardir. Bunlar ya insanin uyanikken vuku bulan kuruntularindan neş'et eder, veya
insanin mizacindaki tahavvülâttan ileri gelir. Nitekim insan çok düşündüğü, çok özle-
diği bir dostunu daima rüyasinda, bir hasta da kendisini (suya karşi hararetinden