Memlükler
İslam düşmanları, Memlüklerin
658 yılı 15 Ramazanında meşhur Ayn-ı
Calut savaşında Moğollara karşı zafer kazanıp onları Suriye’den atmaları,
Aynı şekilde Haçlıların da Suriye sahil kesiminden özellikle Akka ve Ada
bölgesinden sürülmesinden ve ardından İslam Hilafet merkezinin hicri 659’da Bağdat’tan Kahire’ye taşınmasından
sonra gözlerini Memlüklere çevirdiler. Memlük devleti, tüm Müslümanları bir
araya getirdiğinden dolayı her yerde bakışların odağı haline geldi.
Fransa kıralı IX. Luis önderliğinde
yeni bir Haçlı saldırısı başladı. Bu ikinci haçlı seferi olarak bilinen saldırıdır.
Saldırının başını çeken komutan Mısır’a yönelmek istiyordu. Biliyorduki Kudüs’ü
ele geçirmenin yolu Mısır’ı ele geçirmekle olacaktı. Fakat bu saldırı IX.
Luis’in kardeşi kral Sikola’nın isteği üzerine Tunus’a yöneldi. Sikola,
Tunus’ta idareyi ellerinde bulunduran Hafsilerle savaşılmasını istiyordu. Fakat IX. Luis daha Tunus’a ulaşmadan sıtma
hastalığına yakalanıp öldü. Böylece Haçlı hamlesi gerçekleşmemiş oldu.
Bu sırada Memluk sultanı
Baybars Suriye’de haçlılarla savaşıyordu. Derken İngiliz komutanı Edvard
komutasında yeni bir Haçlı saldırısı başladı. Haçlılar gelip Akka’ya yerleştiler.
Eşref Salahuddin Halil b. Sultan
el-Mansur Kalavun 690 yılı Cemadiyelula ayında
Cuma günü Akka’yı geri almayı başardı. Haçlılardan sağ kalabilenler deniz yoluyla
kaçtılar. Aynı şekilde Eşref Salahuddin, Sur ve Sayda şehirlerini de aldı.
Şam’da ona vekalet eden Alemuddin Sancar eş-Şücaî de Beyrut'u geri aldığı gibi
Cübeyl ve Tartus da savaşsız teslim edildi. Suriye sahil kesimlerinde İrvad adası hariç Haçlılardan eser kalmadı. İrvad adası Suriye sahilinde Tartus şehrinin karşısında yer almaktadır.
Fakat kısa bir müddet sonra Abbasî Halifesi Müstekfî Billah (h. 701-736) zamanında 702 yılında fethedildi. Ancak Haçlı
savaşları yine devam ediyordu. Çünkü Haçlılar Suriye’den kovulduktan sonra
Kıbrıs adasına sığınmışlardı. Burayı kendilerine karargah kılmışlardı. Her
fırsat buldukça Müslüman topraklarına karşı saldırılarda bulunuyorlardı. Bu
esnada adada hakimiyeti elinde bulunduran Luzicnan ailesi bu işe önem veriyordu
ve bu aileden idareyi eline geçiren I. Patros hicri 760 yılında adada hakimiyetini
kurdu. Batı Avrupa’ya ziyarette bulunup Avrupa krallarını Müslümanlara karşı
savaşa çağırdı. Bir miktar güç topladıktan sonra kendisine eşlik eden Haçlılarla
beraber harekete geçip Mısır’da İskenderiye şehrini işgal etti.
Bu sırada Timurlenk’in saldırılarından
dolayı Memlüklerin doğuya yönelmesi üzerine Kıbrıs kralı 806 yılında İskenderiye’ye
saldırdı. Ardından da 807’de Trablus’a kötü bir saldırıda
bulundu.
Memlük sultanı Eşref Baybars
Kıbrıs üzerine bir keşif saldırısı gerçekleştirdi. Bu saldırı 827 yılında Limasol limanına
yapıldı. Eşref Baybars bunu adadaki kralların, Timurlenk’in Suriye’ye yaptığı
seferler esnasında İskenderiye ve Dimyat üzerine gerçekleştirdiği saldırılara
karşılık verme amacıyla yapmıştı. Sultan Baybars, Timurlenk’in devleti onun 808’de ölmesinden sonra
parçalanmaya yüz tutunca bu karşı saldırılara girişmişti. Daha sonra 828 yılında ikinci hamleyi
gerçekleştirdi. Bu sefer yönünü Magosa üzerine çevirdi. Burada zafer kazandı ve
dört ay kadar kaldı. Ardından Limasol’a yöneldi. Zorlu bir savaştan sonra
zaferi elde etti. Akabinden de yönünü Mısır’a çevirdi.
Bir yıl sonra 829’da Limasol’a doğru yeni bir
hamle yaptı ve orayı fethetti. Ardından adanın iç taraflarına doğru yöneldi.
Burada Kıbrıs kralı Janus’un komuta ettiği büyük bir orduyla karşılaştı. Her
iki ordu arasında kıyasıya bir savaş oldu. Müslümanlar burada büyük bir zafer
elde ettiler. Kralı esir aldılar. Onu beraberlerinde alıp Nikosa’ya hareket
ettiler. Sonra Mısır’a döndüler. Kral Kahire’de fidye karşığında kurtuldu ve
Kıbrıs adasının Memlüklere tabi bir devlet olması üzerine anlaştı. Memluklerin
hakimiyeti boyunca durum böyle devam etti. Bu şekilde Haçlı izi Kıbrısta kesin
bir şekilde sona erdi. Haçlılar Suriye’den sürüldükten sonra Kıbrıs’a gelmişlerdi.
Haçlılar Kıbrıs adasını terkettikten
sonra Rodos adasına yerleştiler. Eşref Baybars Rodos adasına karşı savaş açmak
istedi. Fakat Haçlı Hospitalier şövalyeleri komutanı Folifyan elini çabuk
tuttu ve Eşref Baybars’a hediyeler gönderdi. Çok geçmeden 841 yılı Zilhicce ayında Eşref
Baybars vefat etti. Saltanat halifeliği, “Aziz” lakabıyla bilinen Yusuf b.
Baybars’a geçti. Ondan sonra saltanatı, “Zahir” lakabını almış olan Sultan
Çakmak devraldı.
843’te dört Haçlı korsan gemisi
Mısır sahilinde Reşid kasabasına saldırı düzenledi. Bu gemilerin Rodos’ta
bulunan Hospitalier valilerine bağlı olduğu şüphesi ortaya çıktı. Bunun üzerine
Zahir Çakmak 844 yılında orduyu hazırladı ve
Rodos adasına savaş açtı. Zahir Çakmak’ı bu savaşa Osmanlı Sultanı II. Murad
teşvik etmişti. Bu esnada Hospitalier valileri Avrupa’dan, Haçlılara yardım
talebinde bulunmak için hemen harekete geçtiler.
Zahir Çakmak peşpeşe 847 ve 848’de Rodos üzerine savaş düzenledi.
Fakat orayı fethetmede muvaffak olamadı. Bunun sebebi de, ada için Avrupa
kralları ve Papa’nın desteğiyle oluşan Haçlı savunmasıydı.
Adada bulunan Hospitalierler 914 yılında Mısır’a saldırı düzenlediler.
Fakat perişan bir halde geri çevrildiler.
Portekiz Haçlıları Arap Yarımadası’nın
güney sahillerine gelip Kızıl denize girdiler. Sultan Eşref Kansu Gavri orduyu
hazırlayıp bir saldırı hazırlığına başladı, ordunun başına Hüseyin Kürdi’yi getirdi
ve ayrıca ona Cidde’nin temsilciliğni de verdi. Hüseyin Kürdi, hicri 911’de Suveyş kanalından geçerek
914 yılında Hint denizi sahillerinde Portekizleri
yenip çok miktarda ganimet elde etmeyi başardı.
Hospitalier Haçlıları 915’te Rodos adasından hareket
ederek Mısır üzerine saldırdılar. Fakat hezimete uğratıldılar. 916’da tekrar saldırdılar ve
Muhammed Beg’i öldürdüler. Bu olay Sultan Eşref Kansu Gavri’yi çok etkiledi.
Bu yüzden Kudüs’teki Kıyamet Kilisesi’nin rahiplerini tutukladı ve azarladı.
Haçlılar 917 yılında Barlas sahillerine bir saldırı daha
gerçekleştirdiler. Hamid el-Mağribi onlara karşı beklemedikleri bir hücum
yaptı ve onları mağlup etti. İkiyüz kişiyi de esir alıp Mısır’a götürdü.
Portekiz Haçlıları ile aralarında
bir mukayese yapılırsa Memluk donanması, 914’teki zaferinden sonra, 915’te Hint sahili yakınlarında
gerçekleşen Dey savaşında mağlup edilmiştir. Komutan Hüseyin el-Kürdî yedi yıl
süren bir sessizlikten sonra Mısır’a döndü ve 918’de Süveyş’e ulaştı. Portekizler,
Hindistan’da Koçerat yarımadasını işgal ettiler. Kızıldeniz’e girdiler.
Sudan’da Sevakim limanını kuşattılar. Hüseyin el-Kürdî komutasında 921’de Süveyş’ten bir saldırı gerçekleştirildi.
Bu saldırıda Selman el-Osmanî ona yardımda bulundu.
Memlukler Hilafet merkezini
ellerinde bulundurmalarına rağmen zayıf düştü. Şöyleki:
1-Halifelik kaybolup gitmişti.
Çünkü sadece bir isimden başka bir şey kalmamıştı. Memlük sultanı söz
sahibiydi ve devletin işlerini düzenleyen kimse oydu.
2- Memlükler kendi aralarında
çıkan hususlarda birlik oluşturamadılar. Hatta çoğu zaman aralarında
anlaşmazlık çıkıyordu. Bazen birbirlerini öldürdükleri de oluyordu.
3- Müslümanlar bu devlete, Müslümanları
bir araya toplayan, onları bir ümmet sayan ve her nerede olursa olsun bir
ferdi dahi olsa onların işlerini gören şer’i bir hilafet nazarıyla bakmadılar.
Bilakis bu devletin işlerini
gören kimselere, “sahip olunan bir mülk” gözüyle baktılar. Bu da onlara köle
olarak bakmaktan başka bir şey değildir.
4- Müslümanlar o zamanda zayıf
ve parçalanmış bir haldeydiler. Çoğu zaman maslahatlarını gözetleyen kimseler
durumundaydılar.
5- Müslümanların bütün düşmanları
özellikle Haçlılar, Müslümanlar için temel esas olan İslami Hilafet kaidesi var
olduğu müddetçe Memlüklere düşman gözüyle baktılar. Bu yüzden Haçlı saldırıları
sürekli bu devlete karşı yapıldı. Bu hususta, Kıbrıs ve Rodos’ta Haçlı
valilerinden saldırılar geldiğini, Papa ve Avrupa krallarının bu Haçlıları desteklediğini,
sonra da Portekiz Haçlılarının hücumlar yaptığını gördük.
Buna ek olarak kendilerini
İslamî bazı fırkalara bağlı olduklarını iddia eden Safevi ve Timurlenk’in yaptığı saldırılar,
sahih İslamî yola tutunmuş olan Müslümanlar üzerine yapıldı.
Memlük devletinin zayıflamasıyla
Osmalı devleti ortaya çıktı ve giderek güçlendi. Nüfuzu genişledi ve Osmanlılar
daha sonra Memlük devletini ortadan kaldırdı. Hilafeti ele geçirip merkezini
İstanbul’a taşıdılar ve çok geçmeden Haçlılara karşı savaşa başladılar.
G G