Hakkı inkâr Ederek
Garipsemek
"Buna rağmen
(onlar şimdi) kendilerine içlerinden bir korkutucu gelmesine şaştılar. Ve o
kâfirler dediler ki: 'Bu pek yalancı bir sihirbazdır." "Bilakis
kendilerine içlerinden bir korkutucu gelmesine hayret ettiler de o kâfirler
dediler ki: Bu şaşılacak bir şeydir."
Ancak garip şeylerden
hayret edilir. Hakkı garip gören kimseye yazıklar olsun! Ne mutlu o kimseye ki
garipsediği için batıla hayret ediyor.
Kibir ve Zorbalık
Taslama
"Yeryüzünde
haksız yere kibirlenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım." "İşte
Alİah, (kendisine) büyüklük taslayan her zorbanın kalbini böyle mühürler."
"Yakaladığınız zaman da (acımasızca) zorbalar gibi mi
yakalıyorsunuz?" "(İsa dedi ki:) Ve (beni) anneme iyilik eden bir
kimse kıldı. Hem beni zorba ve asi bir kimse yapmadı." "Ve (Yahya)
anne-babasına iyilik eden bir kimse idi. Zorba ve isyankâr değildi."
Sızlanmak
"Şüphesiz ki
insan çok hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır. Ona şer dokunduğu zaman sızlama
(feryad edici) dır."
Zorluklara karşı
sızlanmak birçok taatı terk etmeye sebep olur.
1 Furkan: 60
2 Sad: 2
3 Sad: 4
4 Kaf; 2
5 A'raf: 146
6 Mü'min: 35
7 Şuara: 130
8 Meryem: 32
9 Meryem: 14
İÜ Mearic: 19-20
Günahlarda Sabır
Göstermek
"Onlar (o
kâfirler) ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar!" Yani ateşi gerektirici
olan şeylerde ne kadar sabırlıdırlar.
Kötü Zan
"Hayır, Peygamber
ve mü'minlerin ebediyen ailelerine dönmeyeceğini sanmıştınız. Bu, kalplerinize
süslü gösterildi ve (onlar hakkında) kötü zan ile zanda bulundunuz ve helak
olmuş bir topluluk oldunuz."
Hz. Peygamber (sav) de
kudsi hadiste, Allah'ın; "Ben kulumun benim hakkındaki zanm gibi ona
davranırım" dediğini bildirmiştir."
Taatlerde Tembellik
"Namaza ancak
tembel tembel gelirler..."
Yitirilen Dünyalıklara
Üzülmek
"Ta ki elinizden
gidene üzülmeyesiniz." "Ta ki ne elinizden gidene ne de başınıza
gelene üzülmeyesiniz."
Dünyalıktan elden
gidene üzülmek, taatlerden alıkoyucu bir şekilde dünyaya yönelip ona önem
vermektir.
Kâfirler İçin Üzülmek
"Hem onlara (o
kâfirlere) üzülme."
"Öyle ise kâfirler
topluluğu için üzülme."
"Bu yüzden o
fasıklar topluluğuna sakın üzülme'
"Öyle ise nefsin
onlara hasretlerle (üzüntüyle tükenip) gitmesin."
Kafirler, kendileri
için üzülmeye layık değillerdir. Zira düşmana üzülmek yoktur.
Dünyaya Göz Dikmek
"Onlardan (o
kâfirlerden) bazı sınıfları imtihan etmek için kendilerini onunla
faydalandırdığımız dünya hayatının süsüne de sakın gözlerini dikme. Rabbinin
rızkı daha hayırlıdır ve daha devamlıdır."
1 Bakara: 175
2 Fetih: 12
3 Buhari-Müslim
4 Tevbe: 54
5 Hadid: 23
6 Al-i İmran:153
7 Hicr: 88, Nahl: 127, Nemi: 70 10 Fatır: 8
8
Maide: 68
HTaha:131
9 Maide: 26
Dünyaya göz dikmek
onunla meşgul olmaya sebep olur. Bu da ahi-retten alıkoyan
Dünyaya Meyletmek
"Hâlbuki
dileseydik onu onlarla (verdiğimiz ayetlerle) elbette yükseltirdik. Fakat o,
dünyaya meyletti ve nefsinin arzusuna uydu."
Dünyaya İmrenme
"Derken ziyneti
içinde (ihtişamla) kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler dedi
ki: 'Keşke Karun'a verilen (servet) gibi bizim de olsa, şüphesiz o büyük bir
nasip sahibidir.' Kendilerine ilim verilenler ise dedi ki: Yazıklar olsun size
iman edip salih amel işleyen bir kimse için Allah'ın sevabı daha hayırlıdır.
Ona da ancak sabredenler kavuşturulur."
Kafirlere Verilenlere
İmrenmek
"Sakın onların
malları ve çocukları seni imrendirmesin." "Onların malları ve
çocukları seni imrendirmesin."
Uzun Yaşama Hırsı
"And olsun ki
onları (Yahudileri) hayata karşı insanların, hatta şirk koşanların en hırslısı
bulursun."
Yaşamaya duyulan hırs,
eğer taatleri çoğaltmak için olursa, bu ne güzel bir hırs olur. Zira mü'minin
uzun yaşamı ancak onun hayırlarım artırır. Eğer iyilik ehli ise iyiliklerim
çoğaltır, yok eğer günahkâr ise tev-be eder. Ama yaşam hırsı Allah'ın
emirlerine aykırı işlerini çoğaltmak için ise bu ne çirkin bir hırstır. Eğer
yaşam hırsı helal şehvetlerine ulaşmak için olsa bile bu, iyilikleri çoğaltıp
derecelerini yükseltmekten alı-koyucudur.
Uzun Emel
"Onları bırak,
yesinler (içsinler), zevk etsinler ve emel onları oyala-yadursurt.
(Yaptıklarının akıbetini) ilerde bileceklerdir." "Hayır, onla-
1 A'raf:176
2 Kasas: 79
3 Tevbe: 55
4 Tevbe: 85
5 Bakara: 96
6 Hicr: 3
rı da, atalarım da
(dünya nimetlerinden) faydalandırdık, nihayet ömür(leri) kendilerine uzun geldi
(ölmeyeceklerini sandılar)." "İman edenlerin, Allah'ın zikrine ve
Hakk'tan inene (Kur'an'a) karşı kalplerinin (korku ve) yumuşama zamanı hâlâ
gelmedi mi? Onlar da daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar ki
onların üzerlerine uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Hem onlardan ço-eu
günahkâr kimselerdir."
Uzun emel ahirete
hazırlanmaya manidir.
Fakirliği Allah'ın
İhaneti (Alçaltması) Zenginliği de O'nun İkramı Olarak Görmek
"Fakat insan,
^ai)bi kendisini (varlıkla) imtihan edip, ona ikramda bulunduğu ve ona'nimet
verdiği zaman, bunun üzerine; 'Rabbim bana ikram etti' der. Hâlbuki onu
(fakirlikle) imtihan edip de rızkını kendisine daralttığı zaman; 'Rabbim beni
alçalttı' der."
Fakirlik kullabın
sabrını, zenginlik ise şükrünü sınamak için birer imtihandır. Fakirliği
alçaltılma, zenginliği de ikram olarak gören elbette hata yapmıştır. Onları
yerli yerine koymamıştır.
Kalbin Günahlarla
Bozulması
"Ey iman edenler,
müşrikler ancak bir necis (bir pislik)tir." "Artık onlardan yüz
çevirin. Çünkü onlar pisliktir." "Kalp bozulduğunda tüm beden
bozulur."
Günah ve muhalefetler
necaset ve pisliklere benzetilmiş ki onlardan nefret edilsin ve kullar onlardan
hakkıyla sakınsın.
Çirkin Şeyleri Güzel
Bulmak
"Kötü ameli
kendisine süslü gösterilip onu güzel gören kimse (kötülüğü hiç istemeyen kimse
gibi) midir?"7 "Fakat şeytan onlara (kötü) amellerini süsledi (güzel
gösterdi)."' , "Böylece Firavun'a kötü ameli süslü gösterildi ve
yoldan saptırıldı."
Çirkinlikleri güzel
görmek, onları işlemeye vesile olur.
1 Enbiya: 44 4
Tevbe: 28 7
Fatır: 8
2Hadid:16 5 Tevbe: 95 8 Nemi: 24, Ankebut: 38
3 Fecir: 15-16 6 Buhari-Müslim 9 Mü'min: 37
117
Zalimlere Meyletmek
"Zulmedenlere de
meyletmeyin, yoksa ateş size de dokunur." "Hâlbuki (biz) sana sebat
vermemiş olsaydık gerçekten nerede ise onlara az bir şey meyledecektin."
Zalimlere meyletmek
onlara uymaya ve yaptıklarına razı olmaya vesile olur.
Kalbin Fitneleri Kabul
Etmesi
"Fitneler
kalplere arz olunur. Hangi kalp onu içer gibi içine alırsa onda siyah bir nokta
belirir. Ta ki karararak, küp gibi eğimli bir kalbe döner. (Yani böyle yerde
nasıl su durmuyorsa onda da hayır durmaz anlamındadır.) Nefsinin hevasma
(arzusuna) hoş gelenden başka artık ne bir iyilik tanır, ne de bir kötülüğü
inkâr eder (karşı çıkar)."
Küfür ile Dünyalık
Musibetlerden Kurtulmaya Çalışmak
"İnsanlardan
öyleleri de vardır ki; 'Allah'a iman ettik' der, fakat Allah uğrunda
(kendilerine) bir eziyet edildiği zaman insanlarm verdiği eziyeti Allah'ın
azabı gibi tutar. Şanım hakkı için eğer Rabbinden (size) bir yardım (bir zafer)
gelirse (onlar) mutlaka 'Şüphesiz biz sizinle beraberdik' diyeceklerdir.
Hâlbuki Allah, âlemlerin sinelerinde bulunanları en iyi bilen değil midir?"
Kusurlu Kimsenin,
Başına Gelen Musibetleri Yadırgaması
"(Bedir'de
düşmanınıza) iki mislini uğrattığınız bir musibet şimdi (Uhud'da) size gelince;
'Bu nereden' mi dediniz? (Habibim!) De ki: O, kendi nen'slerinizdendir.
Şüphesiz ki Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir."
Günahkâr, kusurlu
kimsenin günahlarına veya bazı günahlarına karşılık cezalandırıldığı zaman
kusur ve günahım unutup, 'Bu nereden geldi?'demesi ne çirkin olur!
Hayayı Atmak
"Utanmadığın
zaman dilediğini yap." (Haya
etmeyen kişi artık her
1 Hud: 113 3 Ahmed ve Müslim'de geçen hadisten
iktibas 5 Al-i İmran: 165
2 İsra: 74
4 Ankebut: 10
6 Buhari
118
Haya, her çirkinlikten
alıkoyucudur. Kulları düşünürse onlardan, Allah'ı düşünürse O'ndan utanır. Her
iki tarafı da dikkate alan kimse, her iki tarafa da hakettiği hayayı gösterir.
Hayayı üzerinden sıyırıp atan çirkinlik ve günahlardan dilediğini yapar.
Halktan Utanıp Hâlık'a
Karşı Cüretkâr Olmak
"(Onlar)
insanlardan gizlemeye çalışırlar (utanırlar) da Allah'tan gizlemek istemezler
(haya etmezler). Hâlbuki (Allah'ın) razı olmayacağı söz (ler)i, geceleri
(gizlice) uydururken O onlarla beraberdi."
Bu durum halkı,
Hâlık'a (Yaratıcıya) üstün tutmaktır.
Helal Şeylerin
H'aramhğına inanmak
"Ve Allah'ın
kendilerine rızık olarak verdiği şeyleri Allah'a iftira ederek haram kılanlar
gerçekten zarara uğramıştır. (Onlar) gerçekten dalalete düşmüşleri ve hidayete
eren kimseler olmamışlardır." "De ki: Söyleyin bakalım Allah" size
rızık olarak neleri indirdi de (siz) ondan bir kısmını helal ve (bir kısmını)
haram kıldınız. De \i: Allah mı size (böyle) izin verdi yoksa siz Allah'a
iftira mı atıyorsunuz?"
Tedbir Almanın
Kaderden Kurtaracağına İnanmak
"Ey iman edenler!
İnkâr eden ve kardeşleri hakkında yeryüzünde yolculuğa çıktıkları veya gaziler
oldukları (savaşa çıktıkları) zaman 'Eğer yanımızda olsalardı ne ölürler, ne de
öldürülürlerdi' diyenler gibi olmayın ki; Allah bunu (bu sözü) onların
kalplerinde bir hasret (ve pişmanlık) kılsın. Çünkü hayatı veren de, öldüren de
(ancak) Allah'tır."4 "Onlar ki (savaşa gitmeyip evlerinde)
oturdukları halde (Uhud günü şehid edilen) kardeşleri için 'Eğer bizi
dinleselerdi öldü-rülmezlerdi' dediler. (Habibim!) O halde de ki: Eğer
(iddianızda) doğru iseniz haydi kendinizden ölümü defedin."
Hüküm sebeplerin
değil, Allah'ındır. Sebeplere itimad eden gerçekten sapmış ve zarar etmiştir.
Biz hükümde Allah'a hiçbir kimseyi ortak etmeyiz.
1 Nisa: 108
2 En'am: 140
3 Yunus: 59
4 Al-i İmran: 156
5 Al-i İmran: 168
Taatleri İşlemek
Sebebiyle Yapılacak Kınamalardan Korkmak
"(Onlar) Allah
yolunda cihad ederler ve kmayıcı hiç kimsenin kınamasından korkmazlar."
Taatlerde kınanmaktan
korkarak itaati terk eden, nefsinin payını Rabbinin hakkına üstün
tutmuştur."Siz hayırlı olanı, daha düşük olanla değiştirmek mi
istiyorsunuz?"
Hayrın Azını
Küçümsemek
"Zerre kadar
hayır işleyen kimse onu görür."
"İyilikten hiçbir
şeyi küçümseme. Kardeşini güler yüzle karşılama bile olsa." "Bir
komşu, komşusu için (iyilikten) hiçbir şeyi küçümsemesin. Bir koyun paçası
bile olsa."
Hatırlanması Emredilen
Şeyi Unutmak
"(O münafıklar)
Allah'ı unuttular, bunun üzerine O da onları unuttu (lütfundan mahrum
bıraktı)" "Kendilerine
yapılan hatırlatmalardan bir nasip almayı da unuttular." "işte böyle, sana ayetlerimiz gelmişti
de (sen) onları unutmuştun. Bu gün de (sen) öyle unutulursun."
"İnsana bir zarar dokunduğu zaman, O'na yönelen bir kimse olarak Rabbine
dua eder. Sonra (Allah) kendi tarafından ona bir nimet verdiğinde daha önce
O'na dua etmekte olduğunu unutur da (insanları) onun yolundan saptırmak için
Allah'a ortaklar koşar." "And olsun ki biz daha önce Adem'e
(yasaklandığı ağaçtan yememesi için) emir vermiştik. Fakat (o bunu)
unuttu." Hayırları unutmak onların terk ve ihmal edilmelerine vesiledir.
Şımarıp Böbürlenmek
"Çalım satarak,
insanlara gösteriş yaparak yurtlarından çıkanlar ve Allah yolundan men edenler
gibi olmayın." "Hâlbuki (bol
ve rahat) geçimleri ile şımarmış nice şehir (halkını) helak ettik." "Ve yeryüzün-
1 Maide: 54
2 Bakara: 61
3 Zilzal: 7
4 Müslim
5 Buhari-Müslim
6Tevbe: 67
7 Maide: 13
8 Taha: 126
9 Zümer: 8
10 Taha: 115
11 Enfal: 47
12 Kasas: 58
de böbürlenerek
yürüme." "Bu (içinde bulunduğunuz azap) yeryüzünde haksız yere
şımarıyor olmanızdan ve böbürlenmekte bulunmanızdan dolayıdır."
Şımarmak zenginliğin,
kötü işlere sevketmesidir. Bunun manası; şükretmekten ve Allah'ın üzerindeki
nimetini görmekten geri kalmaktır. Şımarmak da, böbürlenmek de tuğyana
vesiledir.
Başkasıyla Alay Etmek
"Ey iman edenler!
Bir topluluk, (başka) bir toplulukla alay etmesin. Olur ki (onlar)
kendilerinden daha hayırlı olabilirler." "Hâlbuki (siz) onları
eğlence edindiniz ta ki (onlar ile alay etmeniz) size beni unuttur-
du ve (siz) onlara
gülüyordunuz." "(Habibim!) andolsun ki senden önceki peygamberlerle
de alay edilmişti. Fakat onlarla maskaralık edenleri alay etmekte oldukları şey
(azap) kuşatıvermişti.
Açgözlülük
"Kim nefsinin
cimriliğinden korunursa, işte onlar gerçekten kurtuluşa erenlerdir."
"Sizi cimrilikten
sakındırıyorum. Muhakkak cimrilik, sizden öncekileri helake götürdü, onları
birbirilerinin kanlarını akıtmaya ve mahremiyet (namus) lerini çiğnemeye
sürükledi."
Cimrilik
"Hâlbuki kim
cimrilik ederse o ancak kendi nefsine karşı cimrilik etmiş olur."
"Cimrilikten daha hasta edici hangi hastalık vardır!"
Açgözlülük ve cimrilik
hakları alıkoymaya, kanlan dökmeye ve rahim (akrabalık) bağlarını kesmeye
sebep olur.
Malları Akrabaları ve
Yurtları Rahman'ın Sevgisine Üstün Tutmak
"De ki: Eğer
babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, zevceleriniz, ka-
1 İsra: 37-Lokman: 18 4 Mü'minun: 110 7
Müslim-Ahmed-Ebu Davud
2 Mü'min: 75 5
En'am: 10-Enbiya: 41 8 Muhammed: 38
3 Hucurat: 11 6 Haşr: 9 9 Buhari
bileniz, kazanmakta
olduğunuz mallar, (iyi iken) durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaret ve
hoşunuza giden meskenler, size Allah'tan, Resulü'nden ve onun yolunda cihad
etmekten daha sevgili ise artık Allah (hakkınızdaki azab) emrini getirinceye
kadar bekleyin. Çünkü Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez."
Bütün bunları üstün
tutmak şehvetlerle meşgul olup Allah'tan yüz çevirmeye sebeptir.
"Mukabilinde kendilerini sattıkları şey ne kötüdür."
Kendini Beğenmişlik
"Çünkü Allah
kendini beğenip çokça övünen kimselerin hiç birini sevmez." "Ailelerine döndükleri zaman da
(onlarla alay etmekten) zevk duyan kimseler olarak dönerlerdi."
Acelecilik
"İnsan (çok
sabırsız ve çok aceleci olarak sanki) aceleden yaratılmıştır. Yakında
ayetlerimi (tehditlerimi) göstereceğim. Artık benden (onu) acele
istemeyin." "Çünkü insan çok acelecidir." "Öyle ise onlar
hakkında acele etme." "(Habibim!) O halde ulul azm (sebat sahibi)
peygamberlerin sabrettiği gibi sabret ve onlar (o kâfirler) hakkında acele
etme." "(Ey Habibim!) Sana vahyedilmesi tamamlanmadan önce Kur'an'ı
okumada acele etme. Ve de ki: Rabbim, ilmimi artır."
Batılda veya doğrusu
yanlışından ayırt edilmeyen işlerde aceleci olmak çirkindir. Fakat hakta ve
doğruluğu açık olan işlerde acele etmek güzeldir.
Zenginlerin Allah
Katında Fakirlerden Daha İtibarlı Olduklarına İnanmaları
"(Zalim bağ
sahibi:) Kıyametin gerçekleşecek bir şey olduğunu da sanmıyorum, bununla
beraber eğer gerçekten Rabbime döndürülür-sem elbette (orada da) bundan daha
hayırlı bir dönüş yeri (bir akıbet) bulurum (dedi)." "Yemin olsun ki eğer kendisine dokunan
bir zarar-
7 Meryem: 84 10 Kehf: 36
8 Ahkaf: 35
9 Taha: 114
1 Tevbe: 24
2 Bakara: 102
3 Lokman: 18
4 Mutaffifin: 31
5 Enbiya: 37
6 İsra: 11
dan sonra ona
tarafımızdan bir rahmet tattırsak, mutlaka 'Bu benim hakkımdır. Kıyametin
kopacak bir şey olduğunu da sanmıyorum. Hem (müslümanlann dedikleri gibi)
Rabbime döndürülecek olsam bile muhakkak O'nun yanında (da) benim için daha
güzeli vardır' der." "(Ha-bibinv) ayetlerimizi inkâr eden ve 'Elbette
bana mal ve evlat verilecektir' diyen kimseyi gördün mü?"
Taatleri İşlemede
İnsanlardan Korkmak
"İşte (size haber
getiren) o şeytan ancak kendi dostlarını korkutur. Eser inanan kimseler iseniz
o halde onlardan korkmayın, (ancak) ben-den korkun." "O halde
insanlardan korkmayın, ancak benden korkun." "Onlar (o
peygamberlerdir) ki, Allah'ın (vahyen) gönderdiklerini tebliğ ederler. Ve
ondan korkarlar. Hem Allah'tan başka kimseden korkmazlar." "Gerçekten
siz, onların sinelerinde korku cihetiyle Allah'tan (korktuklarından) daha
şiddetlisiniz."
İnsanların korkusunu
Allah korkusunun önüne alan insanlar onları Allah'a üstün tutmuştur. Böyle
yapana yazıklar olsun!
Cihadda Zayıflık,
Düşmana Düşkünlük Göstermek
"Gevşemeyin,
üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mü'min kimseler iseniz en üstün olanlar
sizsiniz." "(Düşmanınız olan) kavmi (tekrar savaşmak üzere) aramakta
(toplanmalarına fırsat vermeden takip etmekte) gevşeklik göstermeyin."
"Savaşan nice peygamberler geçti ki beraberlerinde birçok rabbani (Rabbe
kulluk eden kimse) ler bulunuyordu. Bununla beraber Allah yolunda başlarına
gelenlerden dolayı gevşemediler, zaafa düşmediler ve (düşmanlarına) boyun
eğmediler. Allah ise sabredenleri sever."
Cihadda gevşeklik
korkaklığa ve gayreti terk etmeye sebep olur.
Hak Ehlini
Küçümseyerek Onlara Karşı Kibirlenmek
"Ve dediler ki,
'Bu Kur'an iki şehirden (birinde bulunan) büyük bir adama indirilmeli değil
miydi?'"1" "(Firavun, Hz. Musa için) Yoksa ben
1 Fussilet: 50 4 Maide: 44 7
Al-i İmran: 139 10 Zuhruf: 31
2 Meryem: 77 5 Ahzab: 39 8
Nisa: 104
3 AH İmran: 175 6 Haşr: 13 9
Al-i İmran: 146
kendisi değersiz ve
nerede ise söz anlatamayacak durumda bulunan bu adamdan daha hayırlı değil
miyim?" "Böylece onların bazılarını bazılarıyla (ileri gelenleri
zayıflarla) imtihan ettik ki (o müşrikler iman eden zayıflar hakkında)
'Allah'ın aramızdan kendilerine lütufta bulunduğu (hidayete erdirdiği)
kimseler bunlar mı?' desinler." "Seni gördükleri zaman seni ancak
alaya alıyorlar da, 'Allah'ın peygamber olarak gönderdiği bu mu?'
(diyorlar)." "(O kâfirler:)
Zikir (Kur'an) aramızdan (ine ine) ona mı indirildi?" "(Onlar:) 'Sana
en düşük kimseler (fakirler) tabi olmuşken (biz) sana iman eder miyiz?'
dediler."
Hak ehline karşı
büyüklenme onlara tabi olmaya, onlara benzemeye manidir. Hak ehlini
küçümseyen, Allah (cc)'m kıymet verdiği kimseleri küçümsemiş olmaktadır.
Yalnızca Dünyayı
İstemek
"(Siz) şu
dünyanın geçici menfaatlerini istiyorsunuz. Allah ise ahire-ti (arzulamanızı)
istiyor." "Sabah-akşam O'nun rızasını dileyerek Rab-lerine
yalvaranlarla beraber nefsini sabırlı tut; dünya hayatının ziynetini arzu edip
de gözlerini onlardan (o yalvaranlardan) ayırma."
Yalnızca dünyayı
istemek ona yönelmeye ve ona meyletmeye vesile olur.
İşlere Bakmakta
Kusurlu Davranmak
"Eğer Allah
tarafından önceden verilmiş bir yazı (hüküm) olmasaydı (esirlere bedel olarak)
aldığınız (fidye) den dolayı elbette size (pek) büyük bir azab dokunurdu."
Kusurlu bakmak,
Allah'ın emrinin gereğini yapmamak, bakmamızı istediği şeyleri ihmal etmektir.
Allah'ın Kitabından
Gaflet
"Ve kalbini bizi
anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin arzusuna uymuş ve işi-gücü aşırılık olan
kimseye itaat etme."
1 Zuhruf: 52
2 En'am: 53
3 Furkan: 41
4 Sad:8
5 Şuara: 111
6 Enfal: 67
7 Kehf: 28
8 Enfal: 68
9 Kehf: 28
Dünya ile Tatmin Olmak
"Şüphesiz ki bize
kavuşmayı beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla tatmin olanlar ve
ayetlerimizden gafil olanlar var ya, işte onların kazanmakta oldukları
(günahlar) sebebiyle varacakları yer ateştir."1
Dünya İçin Çekişmek
"Birbirinizle
çekişmeyin." "Ben sizin için şirke girmenizden korkmuyorum. Fakat
sizin hakkın; zdaki korkum şudur: Dünyalığınız bollaşır da onda çekişir ve
savaşırsınız ve böylece sizden öncekilerin helak oldukları gibi siz de' helak
olursunuz."
Güzellik ve Mâl ile
Kendini Beğenmek
"(Habibim!) Artık
onların ne malları ne de evlatları seni imren-dirmesin."
"Muhakkak Allah
(cc) ne sizin suretlerinize bakar, ne de mallarınıza bakar. Fakat O sizin
kalplerinize ve amellerinize bakar."
Suret güzelliğinde ve
mal çokluğunda sevap yoktur. Sevap ancak kalp ve amellerin doğruluğundadır.
Hatta belki çoğu kez suret, amel ve mallara bakmamız kibir ve beğenmişliğe
sebep olur.
Hz. Peygamber'in
Kullandığı Ruhsatlardan Yararlanmayı Hoş Görmemek
Hz. Peygamber (sav)
bir ruhsat (dinde kolaylık) ile amel etmişti. Bu durum Ashabdan bazılarına
ulaşınca onlar sanki bu ruhsattan faydalanmayı hoş görmediler ve ondan
sakındılar. Ashabın bu tavrı Allah Resulü (sav)'ne ulaştığında kalktı, bir
konuşma yaptı ve dedi ki: "Bazı adamlara ne oluyor ki benim bir işte
ruhsattan faydalandığım haberi onlara ulaşıyor da onlar ondan hoşlanmıyor ve
ondan sakınıyorlar. Allah'a yemin olsun ki ben onlardan daha çok Allah'ı
biliyorum ve onlardan daha fazla O'ndan korkuyorum."
1 Yunus: 7-8
2 Müslim
3 Buhari-Müslim-Ahmed
4 Tevbe: 55
5 Müslim
6 Buhari
Hz. Peygamber (sav)'in
kullandığı ruhsatlardan hoşlanmamak O'na karşı su-i edeptir. O'nun yaptığı bir
işten sakınmak ise daha ileri bir edepsizliktir.
Günahlarla Kalbin
Bozulması
"Dikkat edin,
bedende bir et parçası vardır ki o düzeldiği zaman bütün beden düzelir, o
bozulduğu zaman da bütün beden bozulur. Dikkat edin! O, kalptir."1
Kibir ve Kendini
Beğenme
"Kim kibir (ve
çalım) le elbisesini yerde sürüklerse kıyamet günü Allah (cc) onun yüzüne
bakmaz." "Bir zaman adamın biri omuzlarına salman saçları (veya
perçemi) ve elbisesiyle kendini beğenerek (çalım yaparak) yürüyordu ki, Allah
(cc), onu yere batırdı. O, kıyamet kopana kadar yerin dibine doğru
gömülecektir. Başka bir rivayette de 'Kendini çok beğenmişti" diye geçmektedir.
Mala Tama' ile Bakmak
"Hz. Peygamber
(sav) Hz. Ömer'e bir miktar mal vermek istedi. Hz. Ömer, 'Onu benden daha fakir
birine ver ey Allah'ın Resulü!' dedi. Hz. Peygamber (sav) de; 'Onu al, istersen
yanında mal olarak tut, istersen de ona sadaka olarak ver. Bu maldan (Allah'ın
malından) sen tamah ile bakmadığın ve istemediğin halde sana verilirse onu al,
yok eğer verilmezse gönlün o şeyin peşinde koşmasın' dedi."
Bundandır ki İbn-i
Ömer kimseden bir şey istemezdi, kendisine bir şey verildiği zaman ise geri
çevirmezdi.
Yine Hz. Peygamber
(sav); "Bu mal yeşil ve tatlıdır (cazibelidir, göz alıcıdır). Kim onu
gönül hoşluğu ile alırsa onun için bereketlenir. Kim de ona tamah ederek
alırsa, onun için bereketlenmez, o yiyip doymayan kimse gibi olur."
Nefsin tamah ederek
baktığı şeyin alınması nehyedilmiş ki nefis insanların mallarına tama' ile
bakmaktan men olsun.
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
YEDİNCİ KISIM
UMUMİ İHSAN
Bu kısım birkfe^ bölüm
içermektedir.
Şahsi ve Aşkın (Kişiyi
Aşıp Başkasına Sirayet Eden) İhsan
Allah (cc)'a itaat
eden her kişi bu itaati ile kendi nefsine, şayet bu itaatte başkasına aa bir
fayda varsa bu durumda hem kendisine, hem de başkasına ihsanda bulunmuştur.
Başkalarına ihsan
bazen genel bazen de özel olur. İhsan, dünya ve ahiretin veya ikisinden birinin
maslahatını elde etmek ve yine dünya ve ahiretin veya ikisinden birinin
zararlarını defetmekten ibarettir.
Maslahat ise ya
lezze,t ya lezzetin sebebi yahut da sevinçtir veya sevincin sebebidir.
Mefsedet (zarar) de; ya elem, ya elemin sebebi yahut da üzüntü veya üzüntünün
sebebidir. Fayda verme isteği bir ihsandır. Çünkü yapılmasına sebeptir. Buna
karşın zarar verme isteği kötülüktür. Zira bu istek de kötülüğe vesiledir.
Kangren olan eli kesmek ihsandır. Zira hayatı korumaya sebeptir. Şahsi veya
aşkın dini sorumlulukların zorluklarına katlanmak ihsandır. Çünkü bu dünya ve
ahiret salahına sebeptir. Çocukları dayakla, erkekleri tazir cezaları veya had
cezaları ile terbiye etmek ihsandır. Çünkü bu onların hayra teşvik edilmesine
ve kötülüklerden sakınmalarına sebeptir.
ihsan gizli ve açık,
az ve çok, önemsiz ve önemli kıymetli ve kıymetsiz gibi kısımlara ayrılabilir.
"Her iyilik sadakadır."1 "Her canlı yürek (taşıyana iyilik) te
ecir vardır." "Bir hurma
tanesinin yarısıyla bile ol-
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
sa iyilikte bulunun.
Eğer onu da bulamasanız güzel söz ile iyilikte bulunun." "Güler yüzle
kardeşini karşılamak bile olsa iyilikten hiçbir şeyi küçümseme."
"Kim zerre miktarı hayır işlerse onu(n da karşılığını) görür/'
Kötülüğün azı ve çoğu
arasında fark yoktur. Bunun için ondan da hiçbir şeyi küçümseme! "Ve her
kim de zerre miktarı şer işlerse onu (n karşılığını) görür." "Kim bir
kötülük yaparsa onunla cezalandırılır."5 "(insan) hiçbir söz söylemez
ki mutlaka yanında hazır bir gözetleyici (melek) bulunmasın." "Ve küçük-büyük
her şey kitaplarda (amel defterlerinde) mevcuttur." "(Günahkârlar:)
Vay halimize! Bu defter nasıl olmuş da, küçük büyük hiçbir şey bırakmadan
hepsini sayıp dökmüş? derler.' Böylece yaptıklarım hazır olarak bulmuşlardır.
Rabbim ise hiç kimseye zulmetmez."
"Bir kadın, ölene
kadar hiçbir şey yedirmeden bağlı tuttuğu bir kedi yüzünden ateşe girdi."
"Zinakâr bir kadın su vererek hayatını kurtardığı bir köpek sebebiyle
bağışlandı." "Bir adam Müslümanların yolu üzerindeki dikenli bir ağaç
dalını kaldırdığı için bağışlandı/'
"Kıyamet günü
adalet terazilerini kurarız. Artık kimse bir şeyle haksızlığa uğratılmaz.
Hardal danesi ağırlığında (bir amel) bile olsa onu getiririz. Hesap görücüler
olarak biz yeteriz."
Gönül Hoşluğuyla
Dağıtılan Menfaat ve Malların, Af ve Sabrın Üstünlük Dereceleri Hakkında
Faydalı Bir Açıklama
Amellerin üstünlüğü,
sağladığı fayda ve defettiği zarara göre farklı farklıdır. Bu sebeple marifet
ve iman, amellerin en üstünleridir. Çünkü yararları daha mükemmeldir. Aynı
şekilde Allah'ı tanımazlık ve küfür de kebairin en büyüğüdür. Zira bunların
fesatları hepsinden büyüktür.
Vesilelerin derecesi
amaçlarına göre farklıdır. Mesela; imana davet iyiliği emretmenin, küfürden
sakındırmak da kötülükten sakındırmanın en üstünüdür. İçkiyi dökmek,
içilmesini nehyetmek aklı korumaya vesiledir. Kısas hakkı olan kimseye
hakkından vazgeçip affetmesini
1 Buhari-Müslim'de bu hadisin manası mevcuttur
2 Müslim-Ahmed 6 Kaf: 18
3 Zilzal: 7 7 Kamer:52
4 Zİlzal: 8 8 Kehf:49
5 Nisa: 123 9 Buhari-Müslim
10 Buhari-Müslim
11 Buhari-Müslim
emretmek azaların,
menfaatlerin ve eşlerin korunmasına vesiledir. Diğer tüm amaç ve araçlarda da
durum böyledir.
İnsanlar arasında
ıslahın kıymeti, defettiği zararlar ve sağladığı faydalan ile ölçülür.
Gönül hoşluğuyla
verilen şeyler de verilen şeyin kıymetine göredir. Buna göre birine imanı
tanıtmak ona verilecek en kıymetli ödüldür. Zararları ortadan kaldırmanın
kıymeti de defedilen zararın çirkinliğine göredir. Buna göre küfre ve kuşkuya
yol açan şüpheleri defetmek diğer tüm zararların definden daha üstündür. Çünkü
ortadan kaldırılması gerekenler içerisinde Allah'ı inkârdan ve onun hakkındaki
kuşkudan daha çirkini yoktur.
Yine hayatı tehlikeye
girecek şekilde darda olana yedirmek, muhtaç olana yedirmekten daha öncedir.
Hilm, af, hoşgörü ve bağışlamanın dereceleri de işlenen cürmün büyüklüğüne
göredir. Mesela; en büyük bir cürmü affetmek, affetmenin en üstün bir
derecesindedir. Hilm ve diğerleri de böyledir.
Aynı şekilde sabrın
da, sabredilen şeye göre farklı dereceleri vardır. Buna göre büyük şehvetlere
karşı sabredip onâ yönelmemek, en zor ibadetlere ve en büyük belalara sabır,
sabrın en üst derecelerindendir.
Bütün bunlarda ölçü
maksat ve vesilelerdeki maslahat ve zararların büyüklüğüdür.
Aşkın (Başkasına
Geçen) ihsan
Allah (cc), adaleti,
ihsanı ve bu hususlarda yardımlaşmayı emretmiştir. Günah, taşkınlık ve bunlar
üzerinde dayanışmayı yasaklamıştır. Hayrın azmi da, çoğunu da teşvik etmiş,
şerrin de hem büyüğünden, hem de küçüğünden sakındırmıştır. "Artık kim
zerre kadar bir hayır yaparsa onu görür, kim de zerre kadar bir şer işlerse onu
görür." "O her şeye ihsanı emretmiştir."2 Hatta karınca ve arıya
bile... Herhangi bir canlıyı keser veya öldürürken/avlarken bile ihsanı; bunun
için önce bıçağın keskinleştirilmesini, sonra da kurbana acı çektirilmeden çarçabuk
işin bitirilmesini emretmiştir. Ve yine O'na ibadeti ihsan ile, san-
1 Zilzal: 7-8
2 Müslim
ki onu görüyormuşuz
gibi yapmamızı emretmiştir. Ta ki biz görüp de yöneldiğimiz bir kimseyi ta'zim
eder gibi O'na ta'zimde bulunalım. Zira biz onu göremiyorsak dahi O bizi
görmektedir. Artık O'nun üzerimizdeki bakışından ve her halimize muttali
olmasından utanmalıyız. Çünkü hiçbir halimiz O'na gizli değildir. Hiçbir söz ve
amelimiz O'nun işitmesi ve ilminden kaybolmaz. Eğer O'na gizli itaat edersek ne
mutlu bize! Eğer O'na isyan edersek bize yazıklar olsun. Çünkü O'nun nasihatinden
faydalı nasihat, O'nun öğüdünden yararlı öğüt, O'nun edebinden daha mükemmel
edep, O'nu talep etmekten daha üstün bir talep yoktur. O bize ihsan ve lütufta
bulunduğu gibi bizim de onun kullarına ihsan ve lütufta bulunmamızı
emretmiştir.
İhsan iki çeşittir.
1- Bizimle
sınırlı, bizden başkasına geçmeyen...
2- Dünyası
veya ahireti veya her ikisinde bizden başkasına geçen ihsandır.
Zahiri ve batini
amellerimiz hayra ve şerre yol açan vesileler ve maksatlar olarak ikiye
ayrılır.
Maksatlar; Rahman'ın
rızasına, cennetlerde taat ve iman ehli için hazırlananlara ulaşmaya vesile
olan taatler ve de muhabbetinin, taziminin, yasakladığı bir konumda bizi
görmesinden veya bulunmamızı emrettiği bir durumda bulunmayışımızdan korkup
haya etmenin gereğiyle işlenen amellerdir. Biz her türlü amelimizle O'na
yaklaşmayı kastedersek bunu bizden kabul edecek, bize sevap verecektir. İçme
veya uyuma veya giyinmede niyetimiz taat için kuvvet bulmak olursa bunlarla
O'na yaklaşmış oluruz. O da bizi sevaplandırır. Hatta iffetlerini muhafaza
etmek, gözlerini haramdan alıkoymak ve Allah'ı birleyip O'na şükür ve hamd
edecek çocuklar doğurmalarını sağlamak amacıyla eşlerimizden ihtiyacımızı
gidersek onun için dahi ecir alırız. Tek yönden değil, niyetimize göre birkaç
yönden ecir alabiliriz. Hz. Peygamber (sav) bunu sadaka saymış ve
"Birinizin (eşiyle) cinsi münasebette bulunmasında bile sadaka vardır"
buyurmuştur. Ayrıca kişinin eşine yedirdiği lokmanın da sadaka olduğuna
hükmetmiştir. Çünkü bu lokma
1 Müslim
2 Buhari-Müslim
eşin vacip olan
nafakasından ise vacib ihsan sınıfına girer. Vacib olandan fazla bir şeyse
mendub ihsandan sayılır.
Her durumda kullan
yürüsün ve yönelsin diye sevap yollarını çoğaltan, her iyiliği on'dan yedi
yüz'e kadar veya daha fazlasıyla mükâfatlandıran Zat, kusur ve noksanlardan
münezzehtir. Artık Allah'ın bu büyük fazlı ve şümullü lütfuyla birlikte ancak
gerçekten helak olmayı hak eden kişi helak olur.
Aşkın İhsanın
Çeşitleri
Aşkın ihsanın; bir
kısmı kalple diğer bir kısmı da bedenle alakalıdır.
Kalplerle alakalı
aşkın ihsan, insanlara faydalı şeyler istemektir. Çünkü istek, gerçekleşmesine
sebeptir. Aynı şekilde insanların eziyetlerine sabretmek, nefsi için sevdiği
şeyi her Müslüman için de sevmek ve saygı gösterilmesi gerekenlerine saygı
göstermek de bu tür ihsandandır.
Bedenlerle alakalı
ihsan birkaç kısma ayrılır:
1- Hibe veya
sadaka yoluyla mülkiyetin nakli.
2- Mal ve
menfaatlerden yararlanmayı serbest kılma. Ödünç verilen şeyler veya misafire
sunulan hizmetler gibi...
3- Kendi
hakkını düşürmek, köleyi azad etme, borcu silme, kısas hakkından vazgeçme veya
hadleri ve diğer cezaları düşürmek gibi.
4- Taatler
hususunda yardım etmek, onları öğretmek, kavratmak, yapılmasına yardım etmek,
başkası yerine onları yerine getirmek, başkası yerine haccetmek veya sadaka
dağıtmak gibi.
5- İster
dünya faydası, ister de ahiret faydası, ister sözlü, ister de fiili her türlü
fayda ile yardım etmek... Başkasının evini yapmasına, elbisesini dikmesine,
bineğine binmesine veya yükünü yüklemesine yardım etmek, bir sanatkâra
sanatında yardım etmek veya elinden bir iş gelmeyene ihtiyaç duyduğu şeyleri
yapmak, yolunu bilmeyene yol göstermek, dosta hizmet etmek, yol arkadaşına
yardım etmek, her türlü iyiliği emretmek ve her türlü kötülükten sakındırmak,
esirleri serbest bırakmak, şaşkınlara yol göstericilik yapmak gibi.
6- Güzel
ahlak, çevresindekilere güler yüz ve sevecen bir eda göstermek gibi.
7- İhsanı
güzel yapmak: Her türlü şüpheden temiz olarak ve olabilecek en iyi şekilde
ihsan edilene eziyet vermeden, onu ayıplamadan, naz ve minnet göstermeden
yapmaktır.
Kimi ibadetler hem
asıl hem de nitelik itibariyle ihsan sayılır. Zekâtlar akraba veya başka
kimselere yapılan iyilikler gibi.Bununla beraber aslının bazı yönleri ile veya
sadece niteliği ile ihsan sayılan ibadetler de mevcuttur.
Allah (cc), gaybı
herkesten iyi bilir.
SEKİZİNCİ KISIM
FIKIH KİTAPLARINDA
ZİKREDİLEN İHSAN ÇEŞİTLERİ
Bu konunun birçok
bölümü vardır:
İhsan Çeşitleri
Şer'i ihsanın
çeşitleri vardır:
1- Farz-ı
Ayn: Zekât ve nafakalar gibi her bireye farz olanlar...
2- Farz-ı
Kifaye: Cihad, ölüleri yıkama, kefenleme, namazlarım kılma defnetme gibi
herkesin yaptıkları...
3- Sünnet-i
Ayn: Kurban kesmek, Allah için hediyeleşmek ve sadaka vermek gibi bazılarının
ifasıyla eda edilenler...
4- Sünnet-i
Kifaye: Yolda geçen cemaatten birinin, rastladıkları kişilere selam vermesi
gibi.
Başkalarına Zekâtla
Fayda Vermek
Zekâtın aslı ile
ihsanda bulunmak, zekât farzının edası için sadece yeterli miktarın
verilmesidir. Diğer tüm ibadetlerin aslı ile yapılan ihsanlar da böyledir.
İbadetlerin vasfı ile
yapılacak ihsan ise, o ibadetin yapılmasıyla ilgili teşvik edilen her şeyi
yerine getirmek ve Allah (cc) görüyormuşçasına O'na ibadet etmektir. Zira biz
O'nu göremiyorsak da şüphesiz O bizi görmektedir.
Zekâtın vasfı ile
ilgili ihsan ise, vacip olduğu anda onu derhal, hem de malın en iyisi ve en
kıymetlisinden çıkarıp şehrindeki zekât ehli olan kimselere çarçabuk dağıtmak,
ayıp ve şüphelerden, minnet ve eziyetten beri bir şekilde öncelikli olanları
-örneğin önce zorda kalmış yabancıdan, sonra komşuyu, yakınları, kimsenin
farkında olmadığı gizli fakirleri, özürlü olanları, dilencileri
önceleyerek-vermek. Bununla beraber vacipliği ihtilaflı zekâtı da çıkartmak;
ancak bu çıkarılırken vacip zekâta niyet edilecek, alacak kişiye verilirken ise
sadaka niyeti ile verilecek ta ki alan bu ihtilaf şaibesinden sorumlu olmasın.
Allah (cc)'a yaklaşmak gayesi ile dağıtılan tüm malların da hükmü böyledir.
Namazın Bölümleriyle
Başkasına Fayda Vermek
Namazın başkasının
faydasına olan bölümleri Fatiha süresindeki dua, ardından 'âmin' demek, kunut
duası, Allah'ın salih kullarına selam ve namazdan çıkış selamı ile hazır
olanlara selamdır.
Hz. Peygamber (sav)'e
salât (rahmet) getirmemiz ise bizden O'na bir şefaat değildir. Zira bizim
gibileri O'nun gibisine şefaat edemez. Fakat Allah (cc) bize iyilik ve ihsanda
bulunan kimseye karşılıkta bulunmamızı emretmiştir. Eğer biz iyiliğinin
karşılığını veremiyorsak, Allah (cc)'m kendi katından bizim yerimize ona
karşılığını vermesi için dua etmeliyiz. Biz de öncekilerin ve sonrakilerin
Efendisinin (sav) iyiliğinin karşılığını vermekten aciz olduğumuz için
Âlemlerin Rabbi (cc), O'na salât (rahmet) etmesi için kendisine dua etmemizi
emretti. Ta ki Allah (cc)'ın Resulüne salâtı bize ihsan ve iyiliğinin karşılığı
olsun. Zira Hz. Peygamber (sav)'in bize yaptığı iyilikten daha büyük bir iyilik
yoktur. Allah'ın salât ve selamı O'nun, âlinin ve kardeşleri olan diğer peygamberlerin
üzerine olsun.
Kur'an'ı Dinleterek
İhsan
Kur'an'ı ihlâs ile
yüksek sesle okumak dinleyenlere, içeriğindeki emir ve yasakları, vaad ve
tehditleri, kıssa ve örnekleri, Allah'ın iyilik ve ihsanlarını hatırlatarak
kullarına minnette bulunması; Rabbimizin bizi analarımızın karnında
yaratmasını, gökten indirdiği suyla yerden meyveler, bitkiler ve türlü erzaklar
çıkarmasını ölülerin hayata döndü-rülmesine ve çürümüş bedenlerin tekrar
diriltilmesine olan kudretine delil getirmemizi öğretmesi vesilesi ile
dinleyenlere fayda verdiği için onlara ihsandır.
Şer'i Hutbelerle İhsan
Hutbeler, boyun eğiş
ve itaati gerektiren Rahman'm övgüsünü her türlü iyiliği beraberinde getiren
Kur'an'm faydalarını, dinin ıslahında çok etkili vaazları ve uzak-yakın herkes
için kabul edilmesi umulan duaları içerdiği için dinleyenlere ihsandır.
Ezanla İhsan
Ezan, namaz
vakitlerini bildirmeyi ve Allah'a yaklaştırıcı en üstün ibadete çağırmayı
içerdiği için dinleyenlere ihsandır.
Sabah ezanını sakarı
vaktinden önce okumakla namazın ilk vaktini korumaya yardımcı olunur.
Kamet, namazın
başlamak üzere olduğunu bildirdiği için ihsandır. Ezan ve kamet olmkdan da
namaz vaktine girildiğini ve namazın başlamak üzere olduğunu bildirmek
ihsandır. Ancak bunu ezan ve kametle yapmadaki ihsandan daha düşüktür.
Ezan ve kametin vasfı
ile ihsan ise onları ağır ağır ve sesi okumada yükseltmekle birlikte inceltip
güzelleştırerek okumaktır. Sesin yüksekliğiyle çağrıyı kulaklara ulaştırmak,
'Namaza ve kurtuluşa gelin1 derken sağa-sola dönmekle de daha çok yaymak
sağlanır.
Taatlere Yardımcı
Olmakla İhsan
Bunun da çeşitleri
vardır:
1- İbadetlerin
esbabını, erkânını, şartlarını, sünnetlerini, âdâblarmı, noksanlık ve telafisini
gerektiren bozuk ve geçersiz olmasına yol açan şeyleri öğretmektir.
2- Uyanlara
cemaatle kılma faziletini kazandırmak için imamlık etmekle ihsanda bulunma:
İhram tekbirini, rükünler arasındaki geçiş tekbirlerini, kıraat ve selamı sesli
yapmak, korku namazında nöbetleşe gelip namaza duranları beklemek, diğer
namazlarda da rükûda uyanları beklemek, fiili ile namazı öğretmek ve
görülebilecek yüksek bir yerde namazı kıldırmakla olur.
Bazen de ibadeti
uzatmamakla ihsanda bulunulur. Korkmuş, hasta, zayıf, ihtiyaç sahibi vb
mazeretli kimselere kolaylık olarak namazı hafif kılmakla olur. Öyle ki
çocukların ağlama sesiyle namazı hızlandırmalıdır. Çünkü bu, çocuklara ve
annelerine şefkat göstermektir ki annelerin çocuklarına acımalarıyla namazdaki
huşuları bozulmasın.
3- İmama
uyarak ihsan etmek: Çünkü bununla imamlığa niyet ettiği takdirde imama imamlık
fazileti kazandırmış olur. İmama uyan, unuttuğu zaman ona hatırlatır. Namazda
imamı uyarmak gerektiğinde erkekler teşbih getirerek, kadınlarsa el çırparak
bunu yaparlar.
İmamın Fatihasına ve
kunut duasına 'âmin' demeli, namazın sonunda selamına selamla karşılık
vermelidir.
Cemaati kaçırana
uyarak ona cemaat sevabı kazandırılabilir. Bunun için Allah Resulü (sav), bunu
sadaka kılmıştır ve şüphesiz bu, sadakanın en üstünlerindendir.
4- Taharete
yardım ederek ihsan etmek: Bu da su, toprak ve istinca taşları gibi taharet
aletlerini temin etmek, temin edilmesinin yolunu göstermek veya teminine
yardımcı olmak, aciz olanın taharetini yapmak, taharete kadir olanın eline su
dökmekle olur.
5- Kıble
yönüne yönelmeye yardımla ihsan etmek: Bu da kıblenin ne olduğunu bilmeyene
kıbleyi tanıtmak, yönünü göstermek, kendi kendine kıbleyi bulma usullerini
öğretmekle olur. Bu yardımdaki ihsan yalnız yön olarak değil, Ka'be'nin kendisine
yönelmeyi göstermekle olur. Çünkü Ka'be'yi isabet etmek kıbleye yönelmenin en
üstünüdür.
6- Avret
yerini örtmeye yardım ederek ihsan etmek: Bu da vacib veya mendub örtünmeyi
sağlayacak örtüyü hibe ve ödünç olarak vermekle veya çıplaklara ve namaz için
örtüye ihtiyaç duyanlara vakfetmekle olur.
7- Ibadette
vekâlet ederek ihsan etmek: Zekât, kefaret, kurban, hediye ve diğer ihsanlarda
başkasına vekâlet etmek, ölmüş olanların yerine oruç tutmak, aciz veya Ölmüş
olanların yerine haccetmekle olur.
8- lbadetin
vesile ve kısımlarına yardımla ihsan etmek: Ka'be'nin, mescitlerin, mübarek
yörelerin yolunu göstermek, körleri cemaatlere, cenaze merasimlerine, hasta
ziyaretlerine götürmek için onlara yardım etmek, tavafta, Mina, Müzdelife ve
Arafat'ta yürütmek için rehberlik etmek gibi.
Mal ile İhsan
Bu ihsan ancak mal ile
yapılan ibadetlerde olur. Hacc'a gidene erzak ve binekle yardım etmek, gidip
gelene kadar kendisinin ve ailesinin nafakasını vermek gibi.
Aynı şekilde cihada
çıkan gaziye silah, binek ve savaş aletleri ile yardım etmek, savaş bitene ve
vatanına dönene kadar kendisinin ve ailesinin nafakasını vermek, âlimlere
kâğıt ve mürekkep yardımı yapmak, vacip olduktan sonra dara düşüp
ödeyemeyenlerin yerine zekât, kefaret ve mali adaklar vermek. Bunda hem
borçluya, hem de alacaklıya ih-san vardır.
Oruçlu ve İtikatta
Olana İhsan
Oruçluya iftar ve
sahur vermekle, itikâfa girene de mescit bina etmek, onu döşemek, temizlemek,
aydınlatmak şeklinde yardım etmekle olur. Çünkü nasılki âlimin bütün ihtiyaçlarını
üzerine almak onu ilimle meşgul olmada yoğunlaştırıyorsa, aynı şekilde bu,
ibadet edeni ve takva sahibi olanı da ibadet ve takvada yoğunldştmr.
Haccedenlere ihsan
Tavaf, sa'y, şeytan
taşlama ve Hacerü'l Esved'i öpme ve ona dokunmada onları sıkıştırmama,
kendisinden önce bu Hacc merasimlerinden birine ulaşanın sırasını almaya
çalışmama ve tavafta kadınlara çarpmama ile olur.
Dua ile İhsan
Hazır olsun veya
olmasın, duanın alakalı olduğu herkesi içine alır. Yağmur duası, namazı ve
hutbesi ile ihsan ise, kuraklıkta olup bu dua' ile alakalı herkesi kapsar.
Hastaya İhsan
Uzatmadan onu ziyaret
etmek, usandırmadan halini sormak, iyileşmesi için Şeriat'e göre faydalı dua
ve ayetlerle üzerine okumak, faydalı ilaçlarla onu tedavi etmek, her durumda
ona yumuşak davranmak, fıkıh kitaplarında zikredilen ihsan çeşitleri
yaşama umudu varsa
iyileşmesi için dua etmek, ölümünden korkulu-yorsa onu tevbeye, şer'i
vasiyetini yapmaya teşvik etmek, Rabbine zan-nmı güzel tutmasını tavsiye etmek,
öleceği sırada Kelime-i Şehadet'i telkin etmekle olur.
Ölene İhsan
Öldükten sonra
gözlerini kapamak, çenesini sıkıca bastırarak ağzını kapatmak, eklemlerim
yumuşatmak, onu gözlerden saklamak, görülme ihtimali olan herhangi bir ayıbı
varsa örtmek, abdestini aldırmak, guslünü yaptırmak, güzel koku sürmek, güzelce
kefenlemek, güzellikle taşımak, olabildiğince acele etmek, Zülcelâl'e
yalvararak üzerinde namaz kılmak, ölümü sebebiyle dertli, acılı ve musibetli
olduklanndan dualarının kabulü umulduğu için yakınlık sırasına göre akrabalarını
namazda öne almak, üzerindeki hac, zekât, oruç, adak gibi Allah'ın veya
kulların borçlarını ödemekte acele etmek, vasiyetlerini yerine getirmek,
defnetmeden önce ve sonra ona dua etmek, definden sonra dua, istiğfar ve iki
meleğin sorgusu esnasında tevhid üzere sabit kalmasını telkin etmek için bir
müddet beklemek, ardından düzenli olarak kabrini ziyaret edip ona selam
vermek, me'sur dualar okumak, tanıklığında ve rivayetinde güvenilmez oluşu veya
yaydığı bid'at ve sakladığı kötülüğü uyarmak gibi bir ihtiyaç hâsıl olmadan
onu hayır dışında bir şeyle anmamakla olur.
Ölenin Ailesine İhsan
Taziyelerini yapmak,
içerdiği büyük ecir ve kıymetli kazançtan dolayı onları sabra teşvik etmek,
saçı tıraş etmek, elbiseyi yırtmak, yüzünü dövmek ve sesli ağlamak gibi
Allah'ın kazasına karşı öfke bildiren bir şeye kalkıştıklarında onları
menetmek, taziyenin birinci gün ve gecesinde yemeklerini hazırlamakla olur.
Bütün bu zikrettiğimiz
iyilik ve ihsan çeşitleri bazen detaylı, bazen de özet olarak Kur'an ve Sünnet
delillerinin birbirlerini destekledikleri şeylerdir.
Muamelatla İlgili
İhsan
Bunun çeşitleri
vardır.
1-
Ahş-verişlerde hoşgörülü olmak. "Allah'ın rahmeti, satarken müsamahakâr,
satın alırken müsamahakâr, hak öderken müsamahakâr, hakkını isterken
müsamahakâr olan adamın üzerine olsun."
"Müsamahakâr ol,
sana da müsamahakâr olunur."
2-
Alınan-satılan şeylerin vasıflarında doğruluk. "(Alan ve satan için) eğer
birbirlerine doğru söyleyip (her şeyi gizlemeden) açıklasalar alış veriş
kendileri için bereketli kılınır. Eğer yalan söyleyip (malın ayıplarını)
saklasalar alış verişlerinin bereketi yok edilir."
3- Para
konusunda hoşgörü. "Allah ödemelerde zengini bekleyip darda olan
kimselerdeki hakkından vazgeçen, sikke veya ayarı tam akçelerden feragat eden
bir adamı başka'bir hayır ameli olmadığı halde bağışlamıştır."
4- Eğer mal
veya nakitten biri borç ise tutanak düzenleyip şahit tutmaktır. Çünkü tutanak
hakların korunması ve şahitlerin hatırlamasına yardımcı olur. Karşı taraftan da
başkasının hakkını inkâr günahını defeder. Şahitliği üzerine almak da
böyledir. Şahitliği yerine getirmek hakların verilmesine ve sorumluluğun
düşürülmesine yardımcıdır.
"Ey iman edenler,
belirli bir vade ile birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın, bir kâtip
aranızda adaletle yazsın." "Erkeklerinizden iki de şahit tutun."
5- Hem mal,
hem de nakit peşin olduğu zaman şahid tutmaktır. "Alış veriş yaptığınız
zaman da şahid tutun."
6- Bütün
alış verişlerde şüphelerden kaçınmaktır. "Şüpheli işleri terk eden hem
dinini, hem de şerefini muhafaza etmiştir."
7- İhtilaflı
alış verişlerden sakınmaktır. "Seni kuşkuya düşüren şeyi terk et, kuşkuya
düşmediğin şeye yönel."
8-
Başkasının hakkını öder ve kendi hakkını isterken güzellikle davranmak.
"Fakat (öldürülen) o kimse lehinde kardeşi tarafından (cüz'i) bir şey
affedilirse, o takdirde (affedenin) örfe tabi olması (diyeti aşırıya kaçmadan
alması), (öldürenin ise diyeti) ona güzellikle ödemesi gerekir."
"Hak öderken de
hoşgörülü, hakkını isterken de hoşgörülü olan adama Allah rahmet etsin."
7 Bakara: 282 10 Bakara: 178
8 Buhari 11 Beyhakî
9 Ahmed-Tirmizi-Nesai
1 Buhari |
4 Buhari-Müslim |
2 Ahmed |
5 Bakara: 282 |
3 Buhari |
6 Bakara: 282 |
9- Sattığı
malın kusurlarını müşteriye açıklamak. "Kim bizi aldatırsa o bizden
değildir/'
Yine Peygamber tüm
Müslümanlara samimi davranmayı emretmiştir. "Müslüman Müslüman'ın
kardeşidir. Ona zulmetmez." Aldatmak zulmün bir çeşididir.
10- Ölçülen
veya tartılan mallardan verirken bir miktar fazladan vermek. Selem (paranın
peşin, malın sonra teslimi şeklindeki alışveriş) ve diğer borç alış verişlerde
hak edilen mallarda böyle davranmak gibi. "Sattığın malı tart ve biraz
ağır gelsin, çünkü kulların en hayırlısı en güzel ödeme yapanıdır."
11- Zengini
bekleyip darda olan kişideki hakkından geçmektir. "Eğer (borçlu) darda
ise, bu yüzden genişleyinceye kadar (ona) mühlet (verin). Eğer bilirseniz,
(alacağınızı) bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır." Yani alacağı bağışlamak süre vermekten daha
hayırlıdır.
12- Herhangi
bir belaya maruz kalıp her şeyini kaybeden kimsedeki alacağını bırakmak. Çünkü
Resulullah (sav) bunu emretmiştir.
13- Pişman
olanın alış veriş akdini bozmaktır. "Kim pişman olan birini alış
verişteki sorumluluktan çıkarırsa (alış veriş sözleşmesini bozarsa) Allah (cc)
da onu kendi alacağının sorumluluğundan çıkarır."
Pişman olanın akdini
bozmak ona iyiliktir. Çünkü bu, pişman olmakla istediği amacına ulaşması
noktasında ona yardımdır. Özellikle ev ve evin civarındaki arsa
alışverişlerinde bu, daha fazla önem kazanır.
14- Alışverişte
ana ile yavrusunu birbirinden ayırmamak. Bunun onlara zarar vereceği açıktır.
"Bir ana, yavrusundan ayrı kalma derdine düşürülmesin."
15- Kara
borsa için erzak stoklamamak. "Ancak günahkâr kişi karaborsacılık
yapar."
Herhangi bir Müslüman
kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmamak, fiyat düşürerek müşterisini
kapmamak, şehirlinin köylünün getirdiği malları alıp karaborsacılık yapmaması,
daha pazara varmadan ve malının kıymetini öğrenmeden köylüyü yolda karşılayıp
onu
1 Müslim 3 Ebu Davud-Tirmizi 5 Müslim 7 Beyhaki
2 Buhari-Müslim 4 Bakara: 280 6 Beyhaki-İbni Hibban 8 Müslim
aldatarak malını ucuza
kapmamak da alışverişle ilgili ihsanlardandır.
Çok yemin etmemek,
camide alış veriş yapmamak, alışveriş sebebiyle Cuma namazı vb. vaciplerden
meşgul olup onları terk etmemek ise kişinin şahsında yerine getirmesi gereken
alış veriş adaplarmdandır.
"(Onlar) ne bir
ticaretin, ne de bir alışverişin kendilerin Allah'ı anmaktan, namazı dosdoğru
kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı erlerdir."
Borç Verenin İhsanı
Borç verenin ihsanı;
istendiği zaman derhal güler yüzle, gönül hoş-luğuyla borç vermesi, geri
istemeyi ertelemesi ve gerektiğinde borcu silmesidir.
Borç Alanın İhsan
Geri vermede acele
etmesi, miktarını veya niteliğini fazla tutmasıdır.
İpotek Yaparak Borç
Alanın İhsanı
ipoteği gönülden
yapması, sonra onu borcun sahibine teslim etmesi ve daha sonra o eşyadan
yararlanmak istediğinde onu ancak şahid tutarak haber vererek alıp
yararlanması iledir.
İpotek Yaparak Borç
Verenin İhsanı
ipotekle kendisinden
borç alanın ipotekli eşyasından faydalanmasına veya mülkün el değiştirmesi ile
gerçekleşen hayır çeşitlerinde kullanmasına olanak vermekle olur. Malı
vakfetmek gibi ipotek akdinin feshedilmesine yol açsa bile... Yine ipotekli
mala el koyma hakkı doğduğu halde ondan feragat etmek, sıhhatinde veya mala el
koymayı gerektiren koşullarında âlimlerin ihtilaf ettiği her ipotek akdini
feshetmek, ipotekle borç alan iflas ettiği takdirde borçluların o ipotekli
mala ortak olmaları için akdini feshetmekle olur.
İflas Edenin
Alacaklılarına İhsanı ve Alacaklıların Ona İhsanı
iflas etmiş birine mal
satmış olan satıcının ihsanı diğer alacaklıları
1 Nur: 37
da paraya ortak etmesi
ve satış akdini bozmama sidir. Özellikle feshetmenin ihtilaflı olduğu
durumlarda, iflas edenin alacaklılarına ihsanı da; malım alacaklarına karşılık
onlara dağıtması, onları haciz istemine muhtaç etmemesidir.
Alacaklıların iflas
edene ihsanı da hemen haciz koyma peşine düşmemeleri, özellikle hacizin
caizliğinin ihtilaflı olduğu durumlarda eğer haciz konulmuşsa derhal
kaldırmaları ile olur. Eğer haciz konulmamışsa ve iflas eden kişi
alacaklılarına ulaşamıyor ve para harcamaktan kendini alamıyorsa, o zaman onun
hâkime gidip kendi kendine haciz koydurması onun ihsanıdır.
Darda Kalanın İhsanı
Darda kalanın ihsanı
üzerindeki alacağı, zengin (ödeme imkânı olan) birine kefaleten devretmesi ile
olur.
Alacak sahibinin
ihsanı da; bu devir işlemini kabul etmesidir. Borcu üzerine alanın ihsanı ise
borç para veren herkesin ihsanı gibidir.
Bir Borca Veya Kişiye
Kefil Olanın Veya Kendi Şahsını Birine Bedel Kefalete Koyanın İhsanı
Bir borca veya bir
kişinin ticari işlemlerine kefil olanın ihsanı; kefil olunan kişi ödeyemediği
takdirde, kefil olarak kendisinden talep edilmeden gönüllü, kendi yanından
kefil olduğu meblağı vermesi ve daha sonra da bedelini kefil olduğu kişiden
geri istememesidir. Kefil olunanın ihsanı ise, kendisine kefil olan kişiden
talep edilmesine mahal vermeden üzerindeki hakkı ödemesidir. Başka birinin
(malını vs. değil de şahsını) kendine kefil yapanın ihsanı kefil olan şahsın
peşine düşülmesine olanak vermeden önce sorumluluk yerinde hazır olmasıdır.
Tartışmalı Konularda
Anlaşmayla İhsan
Tartışmalı malı hibe
etmekle, sorumluluktan kurtarmakla, sabredip beklemekle, kendi hakkını karşı
tarafa helal etmekle ve kolaylık göstermekle olur.
Komşunun İhsanı
Komşunun komşusuna
ihsanı; öteberisini, saçağını, oluğunu, kapılarını, yolunu kendi has mülküne
koymasına izin vermesi ve komşusunun aile mahremiyetini ortadan kaldıracak yer
ve şekilde binasını kur-mamasıdır.
Ortağın İhsanı
Ortağın ortağa ihsanı
caiz olan her türlü faydalanmaya muvafakat etmesi, malı mamur etme, koruma,
idare etme ve ıslah etmede gönüllü davranması, rıza gösterilmesi caiz olan her
türlü paylaşmaya icabet etmesi, paylaştırılmayan şeylerde payını bağışlaması
ortağının izni olmadan payını satmaması ve eğer kendi almak istiyorsa ona
kolaylık sağlamasıdır.
Menfaat Akillerinde
ihsan
Vekâlet, emanet,
ücret, kira, ziraat ve bahçelerde sulama, bakım ortaklığı, ziraat ortaklığı
akitlerinde ihsan, bu akitlerle hakedilen işleri fazlasıyla yapması, görevini
olabilecek en iyi şekilde yerine getirmesi, benzeri nasıl konmuyorsa öyle
koruması, hatta daha iyi koruması, eğer binek veya yük hayvanı ise ondan inerek
dinlendirmesi, yürüyüşünde, yük taşımasında ve otlanmasında ona yumuşak
davranması, eğer bir ev ise benzerleri nasıl kullanılıyorsa zarar vermeden öyle
kullanılması, farelerin eve üşüşmesine yol açacak şeyleri içine koymaması,
vücup ve istihkakında ihtilaf olan her türlü kullanımdan karşılığı olan ücreti
ödemekle birlikte sakınması, ihtilaflı her türlü akitten sakınması, ihtilaflı
ödemeleri ödemesi ve öderken de ücreti alanı bu ihtilaflı ödemeden ötürü sorumluluktan
çıkarmak için bağış niyeti ile ödemesidir. "Siz hayırdan her neyi
yaparsanız şüphesiz Allah onu en iyi bilendir." "Kul kardeşinin
yardımında olduğu sürece Allah da kulun yardımrndadır."
Bütün bu işlerde
karşılıksız teberruda bulunmak kâmil manada ihsandır.
Mallan Korumakla İhsan
Ödünç, gaspedilmiş,
satışa arzetmek için zimmete bırakılan malları
1 Bakara: 215
2 Müslim
ve emanet eşyayı,
bakım-sulama ortaklığı yaptığı ağaçları, ortak ekmiş olduğu ziraatı, kiraladığı
mallar, ücretle kullanılıp geri verilen eşyaları muhafaza etmek ihsandır.
Teslim aldığı gibi korumak vacip, teslim aldığından daha iyi duruma getirmek
ise sünnet olan ihsandır.
Kayıp Eşya Bulanın
İhsanı
Onu korumaya alıp
sahibini iyice araştırmak, bu süre boyunca da onu en iyi şekilde koruyup
sahibine hoş gelecek şekilde davranmak ve alırken güvenilir kimseleri buna
şahit tutmakla ihsan edilmiş olur.
Şuf'a ile İlgili İhsan
Parsellenmemiş bir
mülkün satılmasında şuf a hakkı doğan bir kimsenin bu hakkını bağışlaması, onun
mülk sahibine ihsanıdır. Böyle bir mülkü olan müşterinin ihsanı ise aldığı
mülkün ortaklarını bu alış-ve-rişten ve fiyatından haberdar etmesi, rn'ülk
ortağının almasına mani belirsiz bir fiyatla veya onu vazgeçirecek densiz bir
mala bedel hisseyi almaması, ortağa şuf'a hakkının sübutunda âlimlerce ihtilaf
edilen her durumda ihtilaftan kurtulmaları için şuf'a sahibine ivaz vermesidir.
Şuf'a: Parsellenmemiş
bir akarın satışında ortak olanın öncelikle satın alma hakkı.
Malı Geri Getirme
Seçeneğinde İhsan
Ayıplı mal,
alış-verişten cayma veya aldatma durumlarında geri verme seçeneğinde ihsan
şöyle olur: Aldanmışlık sayılsa bile, müşteri için eksik veya kusurlu mala razı
olup geri vermemek. Eğer satan pişman ise veya aldanmışsa malını iade etmek.
Ödünç Eşyada İhsan
İstendiği zaman derhal
güler yüzle, istekli vermek ve ödünç alanın onunla işi bitmeden geri istemekle
olur. İstenen her iyiliğin ihsanı onu güler yüzle, hemencecik, şüphe ve
ayıplardan uzak olarak minnet ve eziyetle bulandırmadan, teşekkür ve karşılık
beklemeden, onu başka kimselere imalı veya açık olarak göstermeden vermektir.
Emanetleri veya
Zimmetine Giren Eşyaları Geri Vermede İhsan
Bu konudaki ihsan, hak
sahibi nerede ve ne zaman isterse onu çabucak götürüp ona teslim etmektir. O
yer ve zamanda iade ister vacip olmuş olsun, ister olmasın. Şer'i
emanetlerdeki ihsan ise sahiplerine acele ile bildirmekle olur. Şer'i emanetin
(rüzgârın uçurtup bir kimsenin mülküne, eline veya evine attığı bir elbise
veyahut da elinde olan emanet veya ödünç eşya gibi) sahipleri öldüğü zaman
acele ile hak sahiplerine veya vekillerine bildirilmesi vaciptir. Eğer onları
bulamazsa güvenilir idarecilere bildirir. ''
Gasp ile İlgili Ijhsan
Gasp edenin ihsanı,
acele ile her nerede olursa gasbettiği malı götürüp sahibine iade etmesidir.
Eğer o yerde malın teslimi sahibine daha yararlı ise tazminde ihtilaf edilen
her kâr veya fazlalığı tazmin etmesi ve iadesinin varilliğinde ihtilaf edilen
her malı iade edip sahibine ba-ğışlamasıdır.
Mal sahibinin ihsanı
ise, malını gasp edenden geri talep etmek, gereken yerde'talepte veya ona mani
olmada yumuşaklık ve iyilikle bunu yapması, ihtilaflı her tazminden onu muaf
tutması ve iadesinin va-cipliğinde ihtilaf olan her malda mülkiyeti ona
bağışlamasıdır.
Gaspta hâkimin ihsanı
da, gasp edilen malı gasp edenden alıp sahibine geri vermesidir. Çünkü bunda
gasp yapanı sorumluluktan kurtarma ve mal sahibinin hakkını koruma vardır. Bu
konuda bireylerin ihsanı da, tazminatı olmayan savaşçı kâfir veya avcı doğan
kuşu gibi gas-bın yapıldığı cihetlerden malı gasp edenin elinden almaktır.
Tazmini gerektirici bir yerden olursa alınmasında ihtilaf vardır. Eğer gasp
eden kişi mülkte bina kurmuş veya ağaç dikmişse mal sahibinin ona ihsanı mülkü
ödünç veya kira, hibe veya satış yoluyla ona vermesi ve binasını yıkmayıp
ağaçlarını sökmemesidir.
Kaybolmuş Bir Çocuk
Bulanın İhsanı
Kaybolmuş veya
terkedilmiş bir çocuk bulanın ihsanı, onu hemen alması, bu duruma şahit
tutması, onu koruması, bakımını yapması, beslenme ve terbiyesini güzelce ve
kendi durumundaki birine yakışır şekilde yapması, nesebini, özgürlüğünü ve
dinini korumada titizlik göstermesidir. Buluntu çocuğun ihsanı da onu bulan,
yetiştiren kişiye misli ile veya daha iyi şekilde karşılıkta bulunmasıdır.
Özel veya Umumi
Vakıflarla İhsan
Vakıflarla ihsan;
herkesten önce ona girişmek, yararlanma şartlarını kolaylaştırmak, harcamaları
için hayır yollarmm en iyisini aramak, vakıf malının harcanıp harcanmayacağında
ihtilaf bulunan işlerde harcamaktan sakınıp şaibelerden arındırmak -zira Allah
(cc) tayyib'tir (paktır), tay-yib olmayanı kabul etmez-ve vakıf malına en iyi
şekilde bakacak bakıcıları seçip görevlendirmek ile olur.
Vakıf Bakıcısının ve
Kendisine Vakıf Yapılanın İhsanı
Kendisine vakıf
yapılan kişinin ihsanı vakfedenden vakfını kabul etmesidir. Çünkü bu,
vakfedene ve ondan sonraki kuşaklara ihsandır. Bakıcının ihsanı ise vakfedenin
şart koştuğu veya örfün gerektirdiği şekilde imaretini yapması, bunlara bir şey
eklememesi, onu geliştirme, koruma ve herkese duyurmaya çok gayret etmesi -ta
ki insanlar arasında onun ne tür harcamalara dönük bir vakıf olduğu
yayılsın-akaretlerini en iyi şekilde kiralamaları için kişileri özendirmeye
riayet etmesi ve gelirlerini hayır yollarının en üstün olanlarında harcaması
ile olur.
Hibe, Sadaka, Hediye,
Ömra, Rükba ve Bağışlarla İhsan
Bunlarla ihsan,
verenin onları akraba ve yabancılardan iyi, salih ve iffetli kimseleri,
fakirliği daha çok ve ihtiyacı daha büyük olanları öne alarak ayıp ve
şüphelerden beri olarak, minnet, eziyet, açığa vurma ve karşılık beklemeyle
onu bulandırmamak, oğluna veya torununa yaptığı hibeler gibi geri alması caiz
olanları da geri almamak ile olur.
Alanın ihsanı ise eğer
gücü varsa misli veya daha fazlasıyla karşılıkta bulunması, eğer gücü
yetişmiyorsa verene dua etmesi ile olur.
Ömra: 'Yaşadığın
sürece bu mal senindir' denerek yapılan ömürlük akittir.
Rükba: Yaşadığı sürece
birine bir mülkü bağışlayıp bu akdi 'İki kişiden hangisi önce ölürse mülk
diğerine geçer' şeklindeki şarta bağlamaktır.
Vasiyet Yapan, Kendisi
İçin Vasiyet Yapılan ve Vasiyeti Üzerine Alanın İhsanı
Malından bir kısmını
vasiyetle bağışlayanın ihsanı; vasiyeti için en üstün yönleri seçmesi
varislerine haksızlık etmemesi, varisleri fakir iseler malının üçte birinden
daha azını vasiyetle bağışlaması, zengin iseler üçte bire tamamlaması, daha
iyisi söz konusu olmadıkça vasiyetini değiştirmemesi ile olur.
Kendisi için vasiyetle
bağış yapılanın ihsanı eğer vasiyet yapanın varisleri fakir iseler bu malı
onlara geri'vermesi, eğer zengin iseler vasiyet sahibinin sevap' kazanması
için bağışı kabul etmesidir.
Vasiyeti alanın
ihöanı; vasiyeti kabul etmesi, en üstün yönleri ve harcamalarda en önemli
olanları sırasıyla önceleyerek süratle dağıt-masıdır.
Varisin başka bir
varise vasiyeti veya yabancı birine üçte birden fazla bir miktarın vasiyet
edilmesini kabul edip buna izin vermesi hem vasiyeti yapana, hem de kendisi
için vasiyet yapılana ihsandır.
Varisin İhsanı
Varisin ihsanı,
kardeşlerin dedelerle mirasa ortak olmaları veya akrabaların (rahim
sahiplerinin) varis kılınması gibi âlimlerin ihtilaf ettiği mirası
bırakmasıdır. Artık kardeş dedeye rahim sahibi ise beytülma-le mirası verir.
Şüpheli miraslardan da sakınmalıdır. Eğer onu kendisinden dolayı şüpheli hale
getiren kişiye verebilirse verir. Yoksa onu beytülmale verir.
Eğer terekede haram
bir mal varsa onu hak sahibine, vekiline veya hâkime geri verir. Onu
tanımıyorsa ve tanıma umudu da yoksa malı beytülmale verir. Eğer sultan zalim
ise onu genel maslahatlarda harcar. Eğer tanıma umudu varsa ve adil bir hâkim
veya adil bir imam (sultan) bulamazsa sahibi ortaya çıkana kadar onu kendi
yanında korur veya sahibinin ortaya çıkmasından umudu kesilir de onu beytülmale
verir.
Ne zaman diğer
varisler onu mirası paylaştırmaya çağırırsa karşılıklı rıza ile olabilecek her
paylaştırmaya cevap versin.
Eğer paylaştırmada
mirasta hakkı olmayan bir yakın veya yetim veya miskin biri hazır olursa; eğer
topluluk razı olursa, paylaştırmadan önce terekenin aslından onlara bir şeyler
versin. Eğer razı olmazlarsa herkesin payını verdikten sonra kendi payından o
hazır olanları yardım ve gönül hoşluğu yerine geçecek bir şeylerle ödüllendirsin.
"Sevap olarak kendiniz için önceden ne hazırlarsanız, Allah katında onu
bulursunuz."
Nikâh, Boşanma, ilâ ve
Ziharla İlgili İhsan
1- Velilerin
İhsanı:
Velinin ihsanı Hz.
Şuayb'm Hz. Musa'ya (as), Hz. Ömer'in Hz. Ebu-bekir'e ve Hz. Osman'a yaptığı
gibi kendi gidip kızını teklif edecek olsa bile kızı dengi olanlardan en iyi
kişi ile evlendirmekte acele etmesi, hür olan bakireyi eğer ergen ise rızası olmadan
evlendirmemesi, dengi olan biri ile karşılıklı rıza oluşmuşsa mehir konusunda
kızının izni dâhilinde kolaylık yapması (Hz. Şuayb (as)'ın Hz. Musa'ya;
"Fakat on(se-neye) tamamlarsan, artık (o), senin tarafından (bir lütuf)
tur. Yoksa sana zorluk çıkarmak istemem" dediği gibi, velinin oğullarını
kendilerine denk, soylu, dindar ve güzel kızlarla evlendirmesi, onların yerine
mehir ve nafakalarını vermesi ile olur. Çünkü bunların hepsi iyilik ve sıla-i
rahimdir.
2- Kocalarm
İhsanı:
Bütün muamelelerinde
eşlerine iyilik ve güzellikle muamele etmesi, üzerinde onlar için vacib olan
nafaka, mehir, giyim ve mesken temininde en iyi şekilde ve güler yüzle
davranması, şehvetlerini kırıp iffetlerini sağlayacak cinsi münasebette
bulunması, onu koruması, hizmet gör-dürmeyip evinde oturtması, ona marufu
(iyiliği) emredip kötülükten nehyetmesi, onu temizlemesi, temizliğe, namaza ve
zekâta teşvik etmesi, yaşlı olan eşlerin bayram, Cuma ve cemaat namazlarına
koku sürünmemek şartı ile çıkmalarına izin vermesi, anne babalarını sıhhatli
veya hasta iken ziyaret etmelerine, cenazelerine katılmalarına, başka kocasından
olan bebeklerini emzirmesine mani olmaması, mahremlerinden hiç kimseyi evinde
onu ziyaret etmesinden men etmemesi, hizmetçile-
1 Bakara: 110, Müzzemmil: 20
2 Kasas: 27
148
inden alıştığı hiç
kimseyi ondan ayırmaması, onu hac ve namazı ilk vaktinde kılmada erken
davranmaktan, nafile oruç tutmaktan, gece namazı kılmaktan alıkoymaması, genç
olan eşlerle oynaşıp gülüşmesi, şaka ve latifelerini dinlemesi (Hz. Peygamber
(sav)'in Ümmü Zera adlı kadının hikâyesini Hz. Aişe'den dinlemesi gibi... ),
bazı vakitlerde helal eğlenceye bakmasına olanak vermesi ve bunda ona yardımcı
olması şahsiyetini düşürmeyecek işlerde ona hizmet etmesi, sırlarını ifşa etmemesi,
kusurlarını bulmak için onu takip etmemesi, seferden döndüğü zaman
hazırlanmasına fırsat vermeden veya gece aniden yanma girmemesi,
hastalandığında ona bakması, yumuşak davranıp neşelendirmeye çalışması, eğer
ona ulaŞamıyorsa durumunu sorması, ondan nefret etmemesi, onu sevmiyorsa bile
ona katlanması, boşanma durumunda kendisine ait meskenden onu çıkarmak için
sıkıştırıp zarar vermemesi, yapabildiği bütün iyilikleri ve ulaşabildiği her
hayrı yapmasıdır. "En hayırlınız ailesine en iyi olandır. Ailesine en hayırlı
olanınız benim/'
3- Hanımların
İhsanı:
Koca arzu ettiği
takdirde düğünün-gerdeğin erken yapılmasına izin vermesi, olağan dışı bir
şekilde cinsi münasebeti geciktirmemesi, kendini koruması, örtüsüne bağlı
kalıp evinde oturması, kocasının izni olmadan evinden çıkmaması, evine veya
yemeğine izni olmadan başkasına gelme izni vermemesi, elindeki imkâna riayet
etmesi, hakkını ondan güzellikle alması, darda olduğu zaman onu beklemesi veya
hakkından vazgeçmesi, onunla eğlenmesi için gerekli yerlerini tıraş etmesi,
kendine güzel koku sürmesi, hayız (aybaşı kanı), cenabet ve pisliklerden
temizlenmesi, kokusundan rahatsız olduğu sarımsak, pırasa gibi kötü kokulu
şeyleri yemekten sakınması, iyiliklerini inkâr edip nankörlük etmemesi ile
olur.
4- Ilâ (Karısıyla
süreli veya süresiz cinsel ilişki kurmamaya yemin) eden ve zihar eden
(Karısına, 'Sen benim için annemin sırtı gibisin1 diyen) kimsenin ihsanı:
yapan için (süreli ise sürenin bitiminde, eğer
süresiz ise 4 ay bek- sonra) eşi ile cinsel ilişkiyi geciktirmeden kurması ve
eşini ge-
1 Buharî-Müslim
2 Tirmizi
ri almasıdır. Çünkü
bu, eşe bir ihsandır.
Zihar yapanın ihsanı
ise kefaretini geciktirmeden vermesidir. Çünkü bu, hem eşine, hem de kefareti
hakkedenlere bir ihsandır.
5- Karısıyla
lanetleşen kişinin ihsanı:
Karısının zinasına
şahid olanın onu gizlemesi ve onunla lanetleşme-mesi daha iyidir. Ancak eğer
kadın kocadan olmadığı kesin olan bir çocuk doğurursa o zaman kendisinden
olmayan çocuğu reddetmek için lanetleşmesi daha iyidir. Çünkü bu hem kadına,
hem çocuğa, hem de kocanın mahremlerine bir ihsandır. Eğer çocuğu red etmezse
mahremlerine bakacak, mirasına ortak olacak, mahremleri ile yalnız kalacak,
nikâh, hidane (çocuğu yetiştirme hakkı) ve bunlar dışındaki bir takım işleri
üzerine alacaktır.
6- Eşini
boşayanm ihsanı:
Boşamayı sünnete
uygun, üç talakı bir birinden ayrı, şahid tutarak, kadına zarar vermeden iddet
(boşanan kadının beklemesi gereken süre) ve mut'a (mihri mislin yarısından
fazla verilen şey) hukukunu yerine getirerek gerçekleştirmesidir.
Eşlerden hangisi
mihrin yarısını diğerine bağışlarsa ihsanda bulunmuş olur. Eğer üçün altında
talakın gerçekleşip gerçekleşmediğinde te-reddüte düşerse; eğer kadınla henüz
ilişkiye girmemişse hemen nikâhını tazelesin, eğer tereddüt ilişkiye girdikten
sonra ise talaktan vazgeçsin. Eğer üç talakın gerçekleşmesinde tereddüt
ediyorsa o zaman boşamayı gerçekleş tirsin. Eğer ihtilaflı bir şekilde
boşamışsa o takdirde ittifak edilen kesin bir boşama gerçekleştirsin. Eğer bu
durumda sadece bir talak ile boşamak istiyorsa "Eğer senden bir talakım
düşmemiş-se sen bir talakla boşsun" desin. Eğer başkasının ihtilaflı bir
boşama ile boşadığı bir kadını nikâhlamışsa, eski kocadan kadını ittifak edilen
kesin bir boşama ile boşamasını istesin. Ondan sonra da kadına iddet bekletsin
veya hâkime başvurarak boşamayı gerçekleştirsin
7- Boşamış
olduğu karısını geri alanın ihsanı:
iyilik, ıslah amacıyla
ve Allah'ın, karısı için üzerinde vacip kıldığı tüm hakları yerine getirmek
kasdıyla üç talaktan az talakla boşadığı karısını derhal geri alsın ve buna
şahit tutsun.
8- Vacip
nafakalarda ihsan:
Akraba, eş ve uşaklara
ait vacip nafakalarda ihsan; onu günün başında israf veya cimrilik etmeden
acele vermek, onu en üstün nafakalardan seçmek, minnet ve eziyetle
bulandırmamak, şüpheli veya ihtilaflı şeylerden değil, helal yollardan temin
etmek ve insanların vacipli-ğinde ihtilaf ettiği tüm nafakaları önce nafaka,
sonra da teberru niyeti İle eda etmektir.
9- Nafakasmı
verdiği kişilerin giyim ve mesken temininde ihsan: Bu kişilerden her birini
kendi durumundaki bir kişinin ayıplanmayacağı, kendisine yakışır şekilde
giydirmesi ve bu şekildeki bir meskene yerleştirmesidir.
Hayvanlara İhsan
Onlara gereksinim
duydukları kadar yem vermek veya otlatmak, yükleme ve yürütmede onlara yumuşak
davranmak, taşıyamayacakları yükleri onlara yüklememek, sütlerinden ancak
yavrularından arta kalanı sağmak, uyuz olanları katranla yağlamak,
hastalıklarını tedavi etmek, eğer kesilecek olsa bıçağı güzelce keskinleştirip
hızla çekerek ve onu yumuşaklıkla yatırarak kesmek, kestikten sonra soğumadan
ona ilişmemek, eğer boynuz veya başka bir şeyle birbirlerine zarar veriyorlarsa
onları birbirlerinden ayırmakla olur. "Her canlı yürek taşıyanda ecir
vardır" "Kim zerre miktarı hayır işlerse onu görür." "Haklar
kıyamet günü bir bir sahiplerine ödenecektir. Ta boynuzsuz koyunun öcü,
boynuzlu olandan almana kadar."
Her kim bir hayvana
taşıyamayacağı bir yük yüklendiğini görürse sahibine yükünü hafifletmesini
emretsin. Eğer yanaşmazsa kendi eliyle fazla yükü üzerinden atsın. "Kim
bir münker (şer'an uygunsuz iş) görürse onu eliyle değiştirsin (engellesin).
Gücü yetmezse dili ile değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbi ile buğz
etsin. Bu imanın en zayıfıdır." "Çayırın bolluğu zamanında sefer
yaptığınızda hayvanın yerden otlanmasına imkân verin. Yer kurak olduğunda
sefer yaparsanız onu hızlı yürütün ki gücü tükenmeden menziline varsın."
"Zinakar bir kadına, su içirerek hayatını kurtardığı bir köpek sebebiyle
mağfiret edilmiştir."
1 Buhari-Müslim
2 Zilzal: 7
3 Müslim
4 Müslim
5 Müslim
6 Buhari-Müslim
Hayvanlara İhsanı
Bizzat Yapmak
"Enes b. Malik,
yeni doğan kardeşini damağını oğması için Hz. Peygamber (sav)'e götürdü, Hz.
Peygamber (sav)'i kendisine ait bir deveyi katranlarken buldu. Enes, çocuğu ona
verdi. Hz. Peygamber (sav) onun damağını oğdu ve adını Abdullah koydu."
Seyisin hayvanının bakımını kendisi yapması lütuf, ihsan, iyilik, tevazu ve
ihsandan kü-çük-büyük sakmmamaktır.
Kurban Kesmekle İhsan
Etlerinin çoğunu ve
derilerini vermek, (deve gibi hayvanlarda olduğu gibi) varsa semerlerini de
sadaka yapmak, sırası ile en çok ihtiyacı olanları tercih etmek ve davarlardan
en güzel ve semizini kurban için seçmekle olur.
Çocuk Bakımı (Hidane)
ile İhsan
Çocuk bakımı ile ihsan
onu güzel terbiye etmek, ona lütuf, yumuşaklık ve şefkat göstermek, zarar
verici şeyleri ondan alıkoymak, güzeli güzel, çirkini çirkin olarak belletmek,
edebleri öğretmek, alacak yaşta ise Kur'an'ı, yazıyı ve ilimleri öğretmek veya
kendisi gibi birine uygun bir zenaat öğretmek, oruç ve namazı ona emretmek,
her türlü kötü ahlaktan ve doğru olmayan işten onu sakındırmak, söz, tehdit ve
düzelmesinde zorunlu hale gelen hafif dayak dışında onu dövmemek ile olur. Eğer
düzelmesi mutlaka ağır dayağa bağlı ise hem hafif, hem de ağır dayaktan sakınmalıdır.
(Orta derecede bir dayağa başvurmalıdır.)
Yeminleri Bozma ile
ihsan
Kim bir iyiliği terk
etmeye veya bir haksızlığı yapmaya yemin ederse onun bu yeminini bozması
iyilik ve ihsandır. Kim yine bir müslüma-mn kanını, malım veya namusunu yalan
veya doğru bir yeminle bir zalimden korursa onun o yemini ihsandır.
Davacı, davalının ret
yeminini yalan yere yapacağını bilirse onu ye-
1 Buhari-Müslim
152
mine verdirip cezayı
terk etmesi ihsandır. Kim yararlı bir konuşma yapsa ve ancak yemin ederek
inandırabileceğini görse yemin etmesi ihsandır. "(Habibim) de ki: Evet
Rabbime yemin olsun ki şüphesiz o elbette gerçektir. Ve siz ona mani olacak
kimseler değilsiniz." "(Habibim) de ki: Hayır, Rabbime yemin olsun
ki mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptıklarınızdan haberdar
edileceksiniz."
Kefaretlerle İhsan
Kefaret vacip olur
olmaz geciktirmeden en üstün mallardan onu çıkarmak, verirken sırasıyla
ihtiyacı en fazla olanları öncelemek, şüpheden berî, ihtilaftan halis kılmak
ihsandır. Bu, yemin, zihar, oruç ve ihram kefaretlerindŞe-'zorunludur.
Kısasla İlgili İhsan
Cinayet işleyenin
ihsanı; kendisini kısas için teslim etmesi, kısas sahibinin kan bedelini,
ödemesi ve öldürme kefaretini geciktirmemesidir. Kısas sahibinin ihsanı; diyet
ve kısası bağışlaması veyahut kısastan vazgeçip diyet alması ve onu da iyilikle
istemesidir. Böylece cinayet işleyen de onu güzellikle ona öder. İhtilaflı tüm
kısasları bağışlamak daha gerekli ve daha evladır.
Kısası
gerçekleştirmede ihsan; en keskin bir aletle ve en süratli bir şekilde
maharetli bir adam tarafından boynun vurulmasıdır.
Organların kısasında
da aynı şekilde gerçekleştirenin maharetli, kesmenin süratli ve aletin keskin
olması dikkate alınır. Zira Allah (cc) ihsanı her şeyde farz kılmıştır. Artık
yapabildiğince güzellikle öldürsün ve işkence yapmaktan sakınsın. Her ne kadar
cinayeti işleyen ileri gitmiş ve işkence yapmış olsa bile. "Artık kim
affeder ve ıslah eder (arayı düzeltir) se işte onun mükâfatı Allah'a
aittir."
Şer'i Cezalarla İhsan
Şeriat'ın bütün
cezalan tedip ve ihsandır. Çocukları dövmek meşru
olduğu yerde onlara
tedip ve ihsandır.
1 Yunus: 53
2 Teğabun: 7
3 Şura: 40
Hadlerde sopa vurmak,
tazir cezası olarak dövmek de böyledir. Nasıl ki kangren olmuş eli kesmek ve
acı ilaçları içirmek iyilik ve ihsandır, çünkü bunda kişilerin iyiliği ve
maslahatı vardır, aynen böyle de şer'i cezalarda da ihsan farzdır. Bunun için
hiç kimseye ne şiddetli sıcakta, ne de şiddetli soğukta sopa «vurulmaz. Sopayı
da, darbeyi de, zamanı da vasat tutarak vurmalıdır.
Mürted (dinden çıkmış)
kişiyi tevbeye çağırmak bunun için ona süre tanımak ona iyiliktir.
İmama karşı gelen
kişilerle savaşmadan onları uyarmak, kavgaya tutuşmadan bahanelerini ortadan
kaldırmak onlara ihsandır. Savaşla onları itaate döndürmek ihsandır. Yol
kesenleri yollardan temizlemek, onları sürmek, onları kovalamak, mal ve
canlardan saldırganları defetmek ihsandır. Sırayla yapılması gereken işlerde
sıralamaya uymak, zorda kalanlara karşılıklı/karşılıksız yiyecek vermek
ihsandır.
Tazir cezasında 10
sopa ile yetinmek ihsandır. Eğer böyle bir ceza onu yaptığından vazgeçirmiyorsa
o vakit sopa ile dövmeye yetecek kadar hapis cezası eklensin.
Halife ve
Temsilcilerin İhsanı
İmamların
(idarecilerin) Müslümanların menfaatlerini temin etmek ve zararları onlardan
alıkoymak, memleketi korumak, fesadın önüne geçmek, karşı çıkışları engellemek,
insanların durumunu düzeltmek, asker toplamak (ordu oluşturmak), muhalifleri
dağıtmak, yönetici ve hâkimleri atamak, çıplakları giydirmek, savaşçıları
teşvik etmek, imaretleri çoğaltmak, açları doyurmak, susuzları suya
kavuşturmak, yollarım kaybedenlere yol göstermek, zorda kalanlara yardım
yetiştirmek, koruması gerekeni korumak, terk etmesi gerekeni terk etmek, acele
yapılması gerekeni acele yapmak, ertelenmesi gerekeni ertelemek, geliştirilmesi
gerekeni geliştirmek, adalete bağlı kalmak, israftan kaçınmak, sözünü
tutmamaktan sakınmak, malları hakkıyla almak, onları hak sahiplerine harcamak,
sırasıyla en önemli maslahatları öne alma, yine sırasıyla en büyük zararları
defetmek, yönetici ve hâkimlerin halini güvenilir gözcüler aracılığıyla
kontrol etmek gibi...
Bu hususlarda
içtenlikle Müslümanlar için hayrı istemeleri, hayrı tavsiye etmeleri ve
ellerinden gelen azami çabayı sarfetmeleri lazımdır. "Kim Müslümanların
işlerinden bir işi üzerine alır sonra da onlar için elinden gelen çabayı
sarfetmez ve samimiyetle iyiliklerini isteyip tavsiye etmezse cennet ona
haramdır."
İmam ve Yöneticilere
Yardımcı Olmakla İhsan
Halifelere memleketi
idare etmelerinde, yöneticilere işlerinde, hâkim ve imamın temsilcilerine
Şeriat hükümlerini uygulamada yardımcı olmak ihsandır, gerekli ve
kaçınılmazdır.
Cihad ile İhsan
Cihad ile ihsanı;
kalkan, at, silah ve bütün savaş aletlerini hazırlamak, öldürme, esir alma,
tutma ve kuşatma ile düşmanı mağlup etmede çok çaba sarf etmek, kurşunla
kenetlenmiş bina gibi saflarda sebat etmek, boyun ve parmaklan vurmak vb.
düşmana tuzak kurmaktır. Bütün bunlar İslam'ı aziz, Allah'ın kelimesini üstün
kılmak, küfrü silip ehlini mahvetmek olmakla birlikte Müslümanların kanlarını,
mallarım namuslarını ve çocuklarını da korumaktır.
Bunun yanı sıra fey',
ganimet, humus, öşür, cizye, haraçtan, düşmanın kadm ve çocuklarını köle
yapmaktan mallar elde edilir.
Cihatta kâfirlere de
ihsan vardır. Önceden onları küfürden sakındırmak, İslam'a davet etmek,
Allah'ın kelamını işitmeleri için onlara eman vermek, lütfederek veya fidye
olarak esirlerini salmak, barış anlaşması yapmak vb. yumuşak davranma yolları
onlara ihsandır.
Hakları Yazı ve Şahit
Tutarak Korumakla ve Kişileri Bunların Sorumluluğundan Kurtarmakla İhsan
İşlerin şartlarını
yazmak, şahitliği üstlenmek, yazmak, yerine getirmek, dinlemek ve onunla hüküm
vermek, şahitlerin güvenilirliğini veya güvenilmezliğini tespit etmek, istek
sahiplerini sıralamaya tabi tutmak, şahitlerin güvenilmezliğini ortaya koymak
lehinde ve aleyhinde Şahitlik yapılana ihsandır.
Hasımları eşit tutmak,
hâkimlere şer'i hükümleri uygulamada yar-
1 Müslim
dımcı olmak,
yetimlerin bakımını üstlenmek, mallarım onlar için idare etmek, onları terbiye
etmek, eğitim vermek, tutukluları gözetmek ve mazlumun zalimden hakkını almak,
hak sahiplerinin haklarını eksiksiz onlara ulaştırmayı içeren tasarruflarda
bulunmak, hazır olmayan ve aciz kimselerin haklarını gözetmek, zalimi zulmün
sorumluluğundan kurtarmakla zalime, mazlumun hakkını eksiksiz vermekle mazluma,
acizin ve hazır olmayanın da haklarını koruyup mallarını onlara tastamam
ulaştırmakla, çabuk bozulacak veya yok olacak mallarını buna imkân vermeden
çabuk satmakla vb. Müslümanların işlerine bakan hâkim ve yöneticilerin yerine
getirdiği şeylerle ihsanda bulunulur.
Fıkıh kitaplarında
zikredilen bütün bu ihsan çeşitlerini özet olarak zikrettik ki bu vesileyle
onların ötesindeki gizli-açık, küçük-büyük bütün ihsan çeşitlerine yol
bulunabilsin.
Mesela cinsel ilişki
(helal yoldan olursa) ihsandır. Bunun için Hz. Peygamber (sav) "Sizden
birinin cinsi münasebetinde bile sadaka vardır" diye buyurmuştur. Hangi
ihsan iffeti, namusu korumaya, gözleri haramdan alıkoymaya, Allah'ı birleyecek,
O'na ibadet edecek, O'na şükredecek, O'na hamdedecek ve diğer peygamberlere
karşı Hz. Peygamber (sav)'e iftihar olacak çocukların doğmasına vesile olacak
bir şeyden daha güzel olabilir?
İhsan'm menfaatlerin
elde edilmesi ve zararların def edilmesi olduğunu dikkate alan kimse,
küçüğünün de büyüğünün de üzerinde durur. Allah (CC) dünya ve ahirette bizi
ihsan ehlinden kılsın.
En üstün ihsan dinde
fayda sağlamaktır. Bunun da en üstünü önce akide (iman) esaslarını öğretmek,
sonra marifetleri kavratmak, sonra da Allah'ın vacip kıldığı, teşvik ettiği,
haram kıldığı mekruh kıldığı, helal kıldığı ve serbest bıraktığı şeylerin
bütününden serî hükümlerle ilgili bilgileri öğretmektir.
Umumi İhsan
Adalet vb.
küçük-büyük, az-çok her çeşit iyiliktir. Eğer sen bir karınca veya arı
öldürmek istesen onun hükmünü Allah (CC)'m "Kim zerre kadar iyilik yaparsa
onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yaparsa
1 Müslim
onu da görür" ,
"Allah fesadı sevmez" sözlerinde bulursun. Zira ayetteki fesad bir
şeyi üzerinde olması gerekenden çıkarmaktır. Eğer sen köpeklere su içirmek
istersen onu da Allah (CC)'ın "Kim zerre kadar iyilik yaparsa onu
görür" sözünde bulursun.
Bir yılan veya akrebi
öldürmek istersen onu Allah'ın "Kim zerre kadar iyilik işlerse onu
görür" sözünde bulursun. Çünkü onları öldürmek insanları zararlarından
korumak olduğu için iyiliktir. Her ne kadar bu onları yok ederek zarar vermek
olsa da. Zira insanların yararı onların zararından daha önceliklidir.
Maslahatlar zararlara
baskın geldiği zaman maslahatlar öne alınır. Eğer zararlar baskın geliyorsa o
zaman maslahatlar geçersiz kılınır. Bundan dolayıdır jki Allah (CC) içki ve
kumar için "De ki: Onlarda büyük bir günah ve insanlar için bir takım
faydalar vardır. Fakat günahları faydalarından daha büyüktür" buyurmuş ve
onları haram kılmıştır. "Şüphesiz Allah adaleti, ihsanı ve akrabaya
vermeyi emretmektedir." ' "Şüphesiz ki Allah iyilik edenleri
sever." "Kim bir iyilikle gelirse kendisi için onun on misli
vardır." "Eğer yaptığı, bir iyilik olsa onu kat kat artırır."
"Kim salih bir amel işlerse o kendi lehinedir." Kim zerre kadar bir
iyilik işlerse onu görür."
"Kardeşini güler
yüzle karşılamak bile olsa, her iyilik sadakadır." "Bir hurma yarısı
bile olsa ateşten korununuz. Eğer onu da bulamazsanız güzel sözle
yapınız." , "Bir komşu, bir koyun paçası bile olsa komşusunun hiçbir
iyiliğini küçümsemesin." "Eğer bana (koyun vs.'nin) kolu hediye
edilse onu kabul ederim ve eğer bir paça yemeğine davet edüsem davete
katılırım."'5
"Hardal tanesi
ağırlığında bir amel bile olsa onu getiririz."
Alİah herşeyi en iyi
bilendir.
1 Zilzal: 7-8
2 Bakara: 205
3 Züzal: 7
4 Zilzal: 7
5 Bakara: 219
6 Nahl: 90
7 Bakara: 195, Maide:
13
8 En'am: 160
9 Nisa: 40
10 Fussilet: 46,
Caşiye: 15
11 Zilzal: 7 15 Buhari-Tİrmizi
12 Ahmet-Tirmizi 16 Enbiya:47
13 Buhari-Müslim'de
hadisin manası mevcuttur.
14 Buhari-Müslim
DOKUZUNCU KISIM
HAKLARIN
YÜKÜMLÜLÜĞÜNDEN KURTARMAK YOLUYLA İHSAN
Birkaç bölüme ayrılır.
İnsanların Arasını
Düzeltme
"Onların
fısıldaşmalarınm çoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka vermeyi veya bir iyilik
yapmayı veya insanlann arasım düzeltmeyi emredenderin fısıldaşmaları)
müstesnadır." "Artık
Allah'tan korkun ve aranızdaki hali düzeltin." "Müminler ancak
kardeştir. Öyle ise o iki kardeşinizin arasını düzeltin." "Eğer bir
kadın kocasının geçimsizliğinden veya (kendisinden) yüz çevirmesinden endişe
ederse o taktirde anlaşarak aralarım düzeltmelerinde ikisine bir günah yoktur.
Sulh (an-laşma) daha hayırlıdır." "Fakat vasiyet edenin bir hata
etmesinden veya bir günaha girmesinden endişe edip de (vasiyetle alakası
olanların) aralarını düzelten kimseye, bu yüzden bir günah yoktur."
"Artık kim affeder ve ıslah ederse (arayı düzeltirse) işte onun mükâfatı
Allah'a aittir." Yani kendi ile
hasmının arasını düzeltirse...
Hz. Peygamber:
"İnsanlann arasını düzeltmek için gerçek dışı hayır söyleyen veya hayır
dedikodusu yapan yalancı değildir" buyurarak arayı düzeltmek için yalan
söylemeyi caiz kılmıştır. Çekişmenin olabileceği her işte arayı düzeltme söz
konusudur. Bu, mazlumdan zulmü alıkoyduğu için mazluma, zalimden zulüm günahını
alıkoyduğu için de zalime ihsandır.
1 Nisa: 114 3 Hucurat: 10 5 Bakara: 182 7 Buhari-Müslim
2 Enfal: 1 4 Nisa: 128 6 Şura: 40
Kısası Bağışlama
"Fakat kim bunu
(kısas hakkını) bağışlarsa o takdirde bu onun (günahları) için bir
kefarettir." "Artık kim affeder ve arayı düzeltirse işte onun
mükâfatı Allah'a aittir." "Onlar (o müminler) insanları affedenlerdir."
"Eğer bir iyiliği açıklar veya onu gizlerseniz yahut bir kötülüğü
affederseniz artık şüphe yok ki Allah Afuv (Çok affedici olan) dur.
Kadir (Her şeye gücü
yeten)dir." "Affetsinler aldırmasınlar. Dikkat edin (sizin onları
bağışlamanıza karşılık) Allah'ın (da) sizi bağışlamasını istemez misiniz?"
Kısası bağışlamak en
üstün sadakadır. Çünkü bu hayatı veya bazı organ ve melekeleri bağışlamaktır.
Sadakanın kıymeti de sadaka olarak verilen şeyin kıymeti ile ölçülür. Dinin
selametinden sonra hayattan daha kıymetli ne vardır.!
Kötülüğü Bağışlayıp
Ona Karşı Sabretmek
"Kim de hakikaten
sabreder ve affederse şüphesiz bu azmedilecek (kararlılıkla istenecek)
işlerdendir." "(Habibim!) Söylediklerine sabret." "Fakat
(peygamberler) yalanlamalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabrettiler.
"Sizden önce kitap verilenlerden (Yahudi ve Hıristi-yanlardan) ve şirk
koşanlardan şüphesiz birçok incitici sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve
(günahlardan) sakınırsanız, şüphesiz ki bu, azmedilecek (kararlı, sabra layık)
işlerdendir."
Kötülüğe karşı sabır
ve onu bağışlama Rahman'm sıfatıdır. Ve bunda kötülük yapanın günahından
dönmesi beklentisi vardır.
Diyet ve Mehirden
Kurtarmak
"Ve (ölenin)
ailesine teslim edilecek bir diyet vermek (borcu) vardır; ancak onların (o
diyeti) bağışlaması müstesna." "Fakat onlara bir me-hir tayin eder de
kendilerine dokunmadan önce boşarsanız, artık tayin ettiğinizin yarısı
(onlarındır). Ancak (onların) bağışlaması veya nikâh
1 Maide: 45
2 Şura: 40
3 Al-i İmran: 134
4 Nisa. 149
5 Nur: 22
6 Şura-43
7 Müzzemmil: 10
8 En'am: 34
9 Al-i İmran: 186
10 Nisa: 92
akdi elinde olanın
(kocanın) bağışlaması (mehrin tamamını vermesi) müstesna."
Bunlardan kurtulmak
dünya ve ahirette borç ayıbından kurtulmaktır. Çünkü kişi borçlanıp da
ödeyemediği zaman konuşur, yalan söyler; söz verir, tutmaz. "Şehide her
günah bağışlanır; ancak borç bağışlanmaz."2
Darda Olanı Kurtarmak
ve Onu Beklemek
"Eğer (borçlu)
darda ise bu yüzden genişleyinceye kadar (ona) mühlet (verin). Eğer
bilirseniz, (alacağınızı) bağışlamanız sizin için daha ha-yırlıdır." Yani
onu borçtan kurtararak ona sadaka yapmak beklemekten daha iyidir.
"Kim darda kalana
kolaylık yaparsa Allah (cc) da ona (işlerinde) ko-laylık yapar." "Kim
darda kalanı bekler veya (ondaki borcunu) bırakırsa gölgesinden başka hiçbir
gölgenin bulunmadığı günde, Allah onu gölgesinde gölgelendirir."
Kötülük Yapanın ve Hak
Sahibinin Cefasını Bağışlayıp Ona iyilik Etmek
"Ve şüphesiz
Rabbin, zulümlerine rağmen insanlar için mağfiret sahibidir." Bir adamın
Hz. Peygamber (sav)'den alacağı vardı. İsterken, Hz. Peygamber (sav)'e karşı
kabalık etti. Bunun üzerine Ashab, adama haddini bildirmek istediler. Hz.
Peygamber (sav): "Hak sahibinin söz söyleme hakkı var. Ona bir dişi deve
satın alın ve ona verin" buyurdu. Ashap dedi ki: "Biz onun devesinden
ancak daha iyisini bulabiliyoruz." Dedi ki: "Satın alın ve adama
verin. Ödemesini en güzel yapan kişi, en iyileriniz d endir."
Kötülük yapanı
bağışlamak ona iyilikte bulunmak olup Yüce yaratıcının sıfatları ile
ahlaklanmaktır. Senden akrabalık bağını kesenden senin bağını birleştirmen,
senden alıkoyana senin vermen, sana zulmedene senin bağışlaman ve sana kötülük
edene senin iyilik etmen iyiliğin en mükemmelidir.
1 Bakara: 237
2 Müslim
3 Bakara: 280
4 Müslim
5 Müslim-Tirmizi
6 Rad:6
7 Buhari-Müslim
Musibete Uğramış Olana
Yardım Etmek
Hz. Peygamber (sav)
musibete uğrayana yardım etmeyi emretmiştir. Adamın biri satın aldığı
meyvalarda zarar etmiş ve borçları çoğalmıştı. Hz. Peygamber (sav): "Ona
sadaka verin" buyurdu. İnsanlar ona sadaka verdiler. Ancak borcuna yetişmedi.
Bunun üzerine Allah Resulü (sav) alacaklılara "Malından bulabildiğinizi
alm; size ondan başka bir şey yoktur" buyurdu."
Darda Kalanla İndirim
Yaparak Anlaşmak
"Kim, Allah'ın
onu kıyamet gününün sıkıntılarından kurtarmasına seviniyorsa darda kalanın sıkıntısını
gidersin veya ondaki alacağında indirim yapsın."
Hz. Peygamber (sav)
kapıda tartışan kişilerin sesini işitti. Biri arkadaşına 'Benden biraz indir'
diyor ve ondan bazı şeylerde kolaylık yapmasını istiyordu. Arkadaşı da:
'Hayır, Allah'a yemin ederim ki ben yapmam' diyordu. Bunun üzerine Hz.
Peygamber (sav) yanlarına çıkarak 'İyilik yapmayacağına dair Allah'a yemin edip
duran nerededir?' buyurdu. Adam: 'O benim, ey Allah'ın resulü! Artık hangi
seçeneği istiyorsa benim kabulümdür1 dedi.
Hz. Peygamber (sav)
Kab b. Malik'e bir adamdaki borcunun yarısını indirmesini emretti. O da kabul
eti. Bunun üzerine hasmına "Kalk
Hizmetçileri ve
Kadınları Dövmekten Sakınmak
Hz. Aişe (r.anha)
"Allah yolunda cihad etmesi başka, Allah Resulü (sav) ne kadın, ne de hizmetçi
hiç kimseyi eliyle dövmemiştir."
Bunları dövmekten
sakınmak rahmet ve şefkatin yaygmlaştırılma sidir. Çünkü insanları dövmeye
alışanın merhameti azalır, böyleleri şefkatten uzaklaşır.
Öc Almaktan Sakınmak
"Ve şüphesiz
Rabbin, zulümlerine rağmen insanlar için mağfiret sahibidir."6
1 Müslim
2 Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Müslim
6 Rad:6
Hz. Peygamber (sav)'in
kendisine dokunan bir zarardan dolayı intikam aldığı hiç olmamıştır. Ancak
Allah'ın haram kıldıklarının çiğnenmesi başka. Böyle bir durumda Allah için
intikam alır (cezalandırır) di.
İntikam almayı terk
etmek demek, kötülük yapana iyilik etmeyi içeren ve aynı zamanda emrolunduğumuz
affedicilikle ahlaklanmak demektir.
Hizmetçinin Hatalarına
Göz Yummak
Enes (ra) "Ben on
sene Hz. Peygamber (sav)'e hizmet ettim, Allah'a yemin ederim ki hiçbir zaman
bana 'öf bile demedi. Yaptığım hiçbir iş için, 'Niçin bunu yaptm' veya 'Bunu
yapmalı değil miydin?' demedi ve hiçbir şey için hiçbir zaman beni
ayıplamadı" demiştir.
Ayıpları örtmek' ve hatalara
karşı göz yummak Rahman'm vasıflarından biridir.
1 Müslim
2 Müslim-Ebu Davud
162
ONUNCU KISIM MÂL
HARCAMAKLA'İHSAN
Birkaç bölüme ayrılı
Mehri Bağışlayıp Hibe
Etmek
"Kadınlara
mehirlerini gönül rızası ile verin. Fakat size ondan birazını kendi rızaları
ile bağışlarlarsa artık onu afiyetle rahatça yiyin."
Mehir ve diğer hibe ve
bağışlar ihsandır. Çünkü bedenlerin korunmasına ve dinin ikamesine
yardımcıdır. Dünya da, ahiret de mal ile salah bulur.
Misafirlere İkram
"(Habibim!)
ibrahim'in şerefli kılınmış misafirlerinin (o meleklerin) haberi sana geldi
mi?" , "Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikramda
bulunsun."
Misafirlere ikram
bedenlerin dirliği olduğundan ihsandır. İkramın kıymeti de misafirin kıymetine
göredir. Mesela peygamber ve resullerin misafirliği diğer kimselerin
misafirliğinden daha üstündür. Zira onların bedenlerinin bekası diğer
bedenlerin bekasından daha faydalıdır. Alimlerin, salihîerin, övülecek amel
sahiplerinin ve iman ehlinin misafirliği de bunun gibidir. Misafiri güler yüz
vb. ile karşılamak misafirperverliğin gecikmeksizin gösterilmesidir. Ona güzel
yemekler sunmak, ihsanı güzel yapma babmdandır. Misafirin yemekten sonra gitmesi
sıkıntı verecek sebeplerden kaçınmaktandır.
1 Nisa:4
2 Zariyat: 24
3 Buhari-Müslim
Misafirperverliği
Gecikmeden ve Güzel Göstermek
"(İbrahim) hemen
sezdirmeden ailesinin yanma gitti. Çok geçmeden (kızartılmış) semiz bir buzağı
getirdi/' "(İbrahim) beklemeden onlara kızartılmış bir buzağı
getirdi."
Misafirlerden
Yemelerini istemek
"Sonra (İbrahim)
onu (kızartılmış buzağıyı) kendilerine yaklaştırdı
'Yemez misiniz?'
dedi."
Misafirleri yemeğe
buyur etmek misafirin rahatlayıp çekingenliğinin yok olmasına sebep olur.
Yemeklerin Kusurunu
Söylemek
"Hz. Peygamber
(sav), hiçbir zaman yemeği ayıplamazdı, iştahı çektiği zaman yer, hoşlanmadığı
zaman da yemez bırakırdı." Keler için "Benim kavmimin yöresinde
bulunmuyordu. Ben kendimi ondan kerahet eder buluyorum" demiştir.
Yemeği ayıplamak düşük
kişilerin işidir. Çünkü bu, insanların onu yemekten tiksinip nefret etmelerine
yol açar. Eğer yemek misafirken yenen yemek ise, bu daha da çirkindir. Zira
bu, misafirin yemekten nefret edip yemek sahibinin sıkıntıya düşmesine sebep
olur; ama eğer yemek zararlı ise ondan zarar görecek olana bunu bildirmek ona
nasihattir.
Misafirin Yemekten
Sonra Gitmesi
"Yemeği yiyince
de dağdın sohbete dalıcı kimselerden olmayın." Misafir, ev sahibinin
oturmasını istediğini biliyorsa otursun. Ancak gitmesini istediğini biliyor
veya kalmasını istediğinden emin değil ise gitsin ki ona eziyet vermesin. Çünkü
insanların çeşitli özürleri vardır.
îsar (Başkasını
Nefsine Tercih)
Bir adam Hz. Peygamber
(sav)'e gelerek 'Ben acım' dedi. Peygamber (sav), hanımlarına haber gönderdi.
Ancak hepsi de "Seni hak ile pey-
1 Zariyat: 26
2 Hud: 69
3 Zariyat: 27
4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Ahzap: 53
eamber gönderene yemin
olsun ki sudan başka yanımda bir şey yok"deyinceAllah Resulü (sav):
"Bu akşam bunu misafir eden adama Alİah merhamet etsin" buyurdu. Ebu
Talha kalkarak 'Ben onu misafir ederim ey Allah'ın Resulü (sav)' dedi. Sonra
onu alıp evine götürdü. Hanımına 'Yanında yiyecek bir şey var mı?'diye sordu.
Hanımı: 'Hayır, çocukların yiyeceği dışında bir şey yok' dedi. Ebu Talha
hanımına: 'Çocukları bir şeylerle oyala, misafir içeri girdiği zaman hemen
ışığı söndür. Ve ona biz yemek yiyormuşuz intibaını ver.' Misafir, yemek için
uzandığı zaman ışığı hemen söndürdüler. Onlar oturdular, misafir de yemeğini
yedi. Sabah Ebu Talha, Allah Resulü'nün yanma girince, Allah Resulü (sav) ona
"Sizin bu gece misafirinize yaptığınız şeyden Allah (cc) çok
hoşnu):'oldu" buyurdu. Bunun üzerine şu ayet indi: "Ve kendilerinde
bir sdcınti (ihtiyaç) bile olsa (o kardeşlerini) kendi nefislerine tercih
ederler."
Onlar (Ebu Talha ve
eşi) misafirlerini kendi çocuklarına tercih ettiler. Çünkü adamın zarureti ve
ihtiyacı çok fazla idi. Öyle ki açlıktan şikâyetçi olmuştu. Işığı söndürmeleri
ihsanın en iyi şekilde yapılmasıdır. Çünkü eğer ışık açık olsaydı misafir tek
başına yemek yiyemeyecekti. İşte iyilik ve ihsan böyle yapılır.
Sende aşk-tutku doğru
olursa elbet çevreler bulursun.
Ölçülü Yemek
Hz. Peygamber (sav),
kişinin birlikte yemek yediği arkadaşlarından izin almadan iki hurmayı birden
ağzına atmasını nehyetti. Hz. Peygamber (sav) Cabir'in elinden tutarak
hanımlarından birinin evine götürdü. Önce kendi girdi, sonra da Cabir'in
girmesine izin verdi. Hanımına 'Yiyecek bir şey var mı?' diye sordu.
Kendilerine üç çörek getirildi. Hz. Peygamber (sav) çöreklerin yarısını
kendisi aldı kalan yarısını da Cabir'in önüne koydu.
Yemekte eşit davranmak
adalet ve ölçülülüktür Sadece düşük kimseler buna aykırı hareket eder. Bundan
dolayı yiyecek sıkıntısı zamanında hurmayı ikişer yemekten nehyedilmiş.
1 Haşr: 9
2 Buhari-Müslim
3 Müslim
Din Kardeşlerine İyilik
Etmek
"Aranızdaki
fazileti unutmayın." "Her iyilik sadakadır."
Komşuya İhsan
"Allah'a ibadet
edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya, akrabaya, yetimlere,
yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakm arkadaşa, yolda kalmışa ve sahip
olduğunuz kölelere (ve elinizin altındaki canlılara) iyilik (edin)."
"Allah'a ve
ahiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin." "Cibril (as) bana komşu hakkını o
kadar tavsiye edip durdu ki komşuyu komşuya mirasçı yapacağım zannettim."
Komşuya iyilikte
evlerin yakınlığı gözetilir. Buna göre akraba olan yakm komşu yabancıdan daha
önceliklidir. Çünkü yakınlığı daha fazladır.
En İyi Mallarla Sadaka
Vermek
"Sevdiğiniz
şeylerden (Allah yolunda) sarfetmedikçe (gerçek) iyiliğe asla
erişemezsiniz."
Hz. Peygamber (sav)'e
'Kölelerin hangisi azat edilse daha faziletli olur?' diye soruldu: 'Fiyatı en
pahalı ve sahibi yanında en kıymetli olanı' buyurdu.
Malların en üstünü ile
sadaka vermekte Allah (cc)'ı tazim etmek mevcuttur. Zira kıymetli mallarla ona
yaklaşmak ona saygı ve hürmettir.
Her Durumda Allah İçin
İnfak
"Rabbinizden bir
bağışlanmaya ve genişliği göklerle yer kadar olan cennete koşuşun! (O) takva
sahipleri için hazırlanmıştır. Onlar bollukta ve darlıkta (mallarını Allah
yolunda) sarf edenler, öfkelerini yenenler ve insanları affedenlerdir. Allah
iyilik edenleri sever." , "Mallarını
1 Bakara: 237
2 Buhari-Müslim
3 Nisa: 36
4 Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Al-i İmran: 92
7 Buhari
8 Al-i İmran: 133,134
gece-gündüz ve
gizli-açık (Allah yolunda) sarf edenler var ya! işte onların, Rableri katında
mükâfatlan vardır."
Malları bollukta ve
darlıkta Allah için harcamada, iyiliğe teşvik bulunduğu malumdur. Öyle ki
hiçbir meşguliyet ondan meşgul etmiyor ve hiçbir mani ondan alıkoymuyor.
Sadakaya Teşvik
"İçinizden hayra
davet eden ve iyiliği emredip kötülüğü yasaklayan bir topluluk bulunsun."
, "Çünkü o, yüce Allah'a inanmazdı. Yoksulu doyurmaya da teşvik
etmezdi."', "Hayır, (siz) doğrusu yetime ikram etmiyorsunuz. Ve
yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz."
Bir bayram gününde Hz.
Peygamber (sav) hutbe okudu. Cemaate öğüt verdi. Hatırlatmada bulundu.
Allah'tan sakınmayı emretti ve O'na itaat etmeye teşvik etti. Sonra kadınların
yanma giderek onlara da vaaz ve hatırlatmalarda bulundu. Sonra dedi ki: Sadaka
verin, şüphesiz siz kadınların çoğu (günahları sebebiyle) cehennem
yakıtıdır."
Sadakaya teşvik onun
yapılmasına nedendir. Buna teşvikin fazileti de sadakanın fazileti
sebebiyledir.
Allah'tan Karşılık
Beklemek
"Ve (Allah
yolunda) her ne harcadıysanız artık o, bunun yerine (başkasını) verir."
"İnsanların
sabahladıkları hiçbir gün yoktur ki iki melek inmesin. Biri 'Allah'ım, (senin
için) infak edene verdiğinin yerine başkasını ver/ diğeri de 'Allah'ım, malı
elinde tutanın malını telef et' der."
İnfak ettiğinin
karşılığım dünya veya ahirette göreceğini uman kimseye Allah rızası için
vermek kolay gelir.
Açlıkta Yemek Yedirmek
"Ona (o mala)
olan arzularına (ve kendi ihtiyaçlarına) rağmen yoksula, yetime ve esire yemek
yedirirlerdi." , "Veya bir açlık gününde akrabalığı olan bir yetimi
veya toz toprak içinde kalmış bir yoksulu doyurmaktır."
1 Bakara: 274
2 Al-i İmran: 104
3 Hakka: 33,34
4 Fecr: 17,18
5 Müslim
6 Sebe:39
7 Buhari
8 İnsan: 8
9 Beled: 14-16
Açlıkta yemek yedirmek
bollukta yemek yedirmekten daha kâmil bir ihsandır. Çünkü yemek yedirmenin
kıymeti ihtiyaca göredir. Buna göre açlıktan tehlike sınırına geleni doyurmak,
sadece aç olanı doyurmaktan daha üstündür. Aç olanı doyurmak da aç olmayanı
doyurmaktan daha üstündür.
Bundan dolayı
susuzluktan dilini çıkarıp nemli toprağı yiyen köpeğe su içirene Allah
mağfiret etmiştir.
İnfak ve Sadakada Aile
ve Akrabaya Öncelik Vermek
"Kişinin
harcadığı paranın en faziletlisi, ailesine, Allah yolunda kullandığı bineğine
ve Allah yolundaki arkadaşlarına harcadığı paradır." , "Allah yolunda
harcadığın, köle azat etmede harcadığın, bir miskine sadaka verdiğin ve ailene
harcadığın paraların mükâfatça en faziletli olanı ailene harcadığındır." ,
"Nefsinden başlayıp önce ona sadaka ver, bir şey artarsa ailene, ondan da
artarsa akrabalarına, ondan da artarsa -önünü, sağını ve solunu
göstererek-artık böyle, böyle verirsin" ,
"Sevdiğiniz
şeylerden (Allah yolunda) sarf etmedikçe (gerçek) iyiliğe asla
erişemezsiniz" ayeti inince Ebu Talha dedi ki: "Benim mallarımdan en
çok sevdiğim 'Bureyha' isimli bahçemdir. Ben onu Allah için sadaka verdim.
Allah katında mükâfatını ve bana azık olmasını umuyorum. Ey Allah'ın Resulü,
onu dilediğin gibi kullan." Alİah Resulü: Çok iyi! Bu çok karlı bir
maldır, bu çok karlı bir maldır, dedi ve Ebu Tal-ha'ya onu akrabalarına
dağıtmasını emretti. O da onu akrabalarına ve amcasıoğullarına dağıttı.
Peygamber'in
hanımlarından Meymune, Efendimiz (sav)'e cariyesini azad ettiğini bildirdi.
Hz. Peygamber (sav) de: "Eğer onu dayılarına bağışlasaydm mükâfatın daha
büyük olurdu" buyurdu.
"Müslüman bir
kişi ailesine bir harcama yapıp da bu sebeple Allah (cc)'tan mükâfat umarsa bu
onun için sadaka olur."
Akrabalara sadaka hem
sadakadır, hem de sıla-i rahimdir. Sılanın dereceleri de akrabalık dereceleri
gibidir. Buna göre en yakın akrabaya iyilik, sılanın en efdalidir, sonra
diğerleri... Bunun içindir ki önce ana-baba ile başlamak, sonra sırasına göre
en yakınlarla devam etmek emredilmiştir.
î Buhari-Müslim
2 Müslim-Tirmizi
3 Müslim
4 Müslim
5 Al-i İmran: 92
6 Buhari-Müslim
Buhari-Müslim
Buhari-Müslim
Fitnesinden Korkulanı
Öncelemek
"Şüphesiz ben,
başkasına vermek bana daha sevimli geldiği halde ateşe yüzükoyun
sürüklenmesinden korktuğum için başka adamlara (mal sadaka) veririm."
Peygamber (sav),
sadece adamın dinini korumak için onu öne almıştır. Zira dini korumak, başka
şeyleri korumaktan önceliklidir.
Dilenmeyip İffetli
Olanları Öne Almak
"(Sadakalar)
kendilerini (ilim ve cihad için) Allah yoluna adamış, (bu yüzden) yeryüzünde
(maişet için) dolaşmayan fakirler içindir. İffetli olduklarından dolayı
(Railerini) bilmeyenler onları zengin zanneder. Onları simalarından tanırsın.
Israr ederek insanlardan bir şeyler istemezler. Hayır (sevap) olarak ne sarf
ederseniz şüphesiz Allah, onu hak-kiyle bilendir."
Hz. Peygamber (sav):v
'Miskin kişi insanlar arasında dolaşıp dilencilik yapan, bir iki lokma, bir
iki hurma ile dönen değildir' dedi. Dediler ki: 'O zaman miskin kimdir, Ey
Allah'ın Resulü?' Dedi ki: İhtiyacına yetecek bir şey bulamadığı halde farkına
varılıp sadaka verilmeyen ve insanlardan bir şey istemeyen kimsedir.
Peygamber (sav)
iffetli olup istemeyeni öncelemiştir. Çünkü bu kişinin çoğu zaman iffetinden
ötürü ihtiyacı giderilmez. Zira onun zor durumunu ve yoksulluğunu bilenler
azdır.
Bilinen Dilenciye De,
Bilinmeyen Gizli Fakire de Yiyecek Vermek
"Sadakalar
kendilerini (ilim ve cihat için) Allah yoluna adamış, (bu yüzden) yeryüzünde
(maişet için) dolaşmayan fakirler içindir. İffetli olmalarından dolayı
(hallerini) bilmeyen kimse onları zengin zanneder. Onları sımalarından
tanırsın. Israr ederek insanlardan bir şey istemezler."
"Nihayet
(kurbanların) yanları yere yaslandığında (canlan çıkınca) onlardan yiyin ve
kanaat edene (istemeyene) de, (açıkça) isteyene de yedirin."5
(Kudsi hadiste)
"Benim falanca kulum senden yiyecek istedi de sen
1 Buhari-Müslim
2 Bakara: 273
3 Buhari-Nesai
4 Bakara: 273
5 Hac: 36
ona yedirmecün. Eğer
ona yedirmiş olsaydın şimdi onu(n sevabını) yanımda bulurdun."
Bilinmeyen fakire
yedirmek, dilenene yedirmekten daha önceliklidir. Çünkü durumu bilinmeyen kişi
ihtiyacını giderecek ve fakirliğini kapatacak bir şey bulamaz. İhtiyacı ne
kadar şiddetli ise onu gidermek de o denli öncelikli ve daha iyi olur.
Bundandır ki; açlık zamanı yedirmek başka zaman yedirmekten daha iyidir. Çünkü
ihtiyaç çok, yoksunluk şiddetlidir.
Yemek İsteyene Yemek,
Su isteyene Su Vermek
"Allah (cc),
kıyamet günü der ki: Ey âdemoğlu! Ben senden yemek istedim; fakat sen bana
yedirmedin. Kul dedi ki: Ey Rabbim, sen âlemlerin Rabbı olduğun halde ben
nasıl sana yemek vereyim. Allah (cc) dedi ki: Sen bilmiyor musun, benim
falanca kulum senden yiyecek istedi. Fakat sen ona yedirmedin. Biliyor musun,
eğer sen ona yedirseydin, şimdi bunu yanımda bulurdun. Ey Âdemoğlu! Ben senden
su istedim; fakat sen bana su vermedin. Kul dedi ki: Ey Rabbim, sen âlemlerin
Rab-bi olduğun halde ben sana nasıl su vereyim. Dedi ki: Benim falanca kulum
senden su istedi; fakat sen ona su vermedin. Eğer ona su verseydin, onu şimdi
yanımda bulurdun."
Süregelen adetlerde
kölelere iyilik, efendilerine hürmet ve tazim olduğu için Allah (cc), 'Ben
hastalandım, sen beni ziyaret etmedin. Senden yemek istedim, bana yemek
yedirmedin. Senden su istedim, bana su vermedin' diyor. Yani kuluma ihsan
ederek bana tazim ve hürmette bulunmadın. Çünkü kullara ihsan efendilerine
saygı ve hürmettir. Burada mü'minin Allah (cc) katındaki konumu da ifade
ediliyor. Şüphesiz O, mü'mine yapılan ihsanı kendisine yapılan ihsanın
konumunda kıldı. Eğer şu 'Sen bana hasta birini ziyaret eden, yemek isteyen
birine yemek yediren, su isteyen birine su verenin muamelesi gibi muamele
yapıyorsun' manasında düşünülürse bu da doğrudur. Şüphesiz Allah (cc)
kullarından bazısı için bazısından yemek istiyor. Bazısından bazısı için su
istiyor, bazısından bazısını ziyaret etmesini istiyor.
Alİah (cc)'ın
"Beni onun yanında bulurdun" sözü buna teşvik etme-
1 Müslim
2 Müslim
de çok beliğ bir
ifadedir. Buna göre mana şu şekildedir: Hastalığı sebebiyle ziyaretine
gittiğin zaman, kulun yanında efendisini de hasta ziyareti için gelmiş
bulurdun ki artık bu ziyaret kula ve efendiye birden yapılmış sayılır. Veya
efendisinin huzurunda bir kula yemek ve su veren kimse gibi...
İhtiyacından Fazlasını
Vermek
"Ey Âdemoğlu! Sen
ihtiyacından fazla olan malını dağıtırsan senin için daha hayırlıdır. Eğer
elinde tutarsan bu da senin için serdir. Sen ihtiyacına yetecek kadarı için
kınanmazsm. Vermeye, nafakasını üstlendiğin kimselerden başla. Üstteki (veren)
el; alttaki (alan) elden daha hayırlıdır."1 , "Adamın biri bulutun
içinden: 'Git, falanca adamın bahçesini sula' diye bir ses işitti. Bulut
suyunu kara taşların bulunduğu bir yere boşalttı. Su sel olup kara taşlık
yerden düzlüğe akan bir dere içinden aktı. Adam suyu takip etti. Baktı ki bir
adam küreği ile suyu dereden kendi bahçesine çeviriyor. Adını sordu. Adam
bulutun içinden işitilen ismi söyledikten sonra diğeri buluttan işittiği şeyi
ona anlattı. Bahçe sahibi adam dedi ki: 'Ben bu bahçenin gelirinin üçte birini
sadaka olarak veriyorum. Üçte birini ben ve ailem yiyoruz. Geriye kalan üçte
birini de bahçeye döndürüyorum."
"Allah (cc) dedi
ki: "Ey Âdemoğlu! (Malını) benim için ver ki ben de sana vereyim."3,
"Şüphesiz Allah (cc) bana dedi ki: (Malını) benim için ver. Ben de sana
vereyim."
Malın fazlasını vermek
elde tutmaktan daha hayırlıdır. Zira vermekte hacetleri görme ve verenin
kalbini Zülcelâl'a ibadet için mal tutkusundan boşaltma vardır. Üstteki el
alttaki elden hayırlıdır. Çünkü o vermekle Allah'a yaklaşır ve isteme
zilletinden selamettedir. Alttaki el ise bunun aksinedir.
İhtiyacından Fazla
Malı Borç Ödemek İçin Saklamak
"Şu Uhud dağı
altın olup yanımda bulunsaydı, üçüncü gece ondan bir dinar yanımda akşamlasın
istemezdim. Ancak bir borç için hazırlayacağım bir dinar hariç"
1 Müslim
2 Müslim
3 Buhari
4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
Borç ödemek için mal
saklamak borç sahibine hakkını hazırlamakla ihsanda bulunmaktır.
Arkadaşlarla Paylaşmak
"Eş'ariler (Ebu
Musa el Eş'arinin kavmi) savaşta azıkları bitince veya Medine'de ailelerinin
yiyeceği azahnca yanlarında kalan tüm yiyeceği bir bezin-üzerinde toplar,
sonra da onu aralarında eşit bölüşürler. Onlar bendendir, ben de
onlardanım."
Ailesiyle Paylaşmak
Hz. Peygamber (sav)'in
Fars olan bir komşusu vardı. Çorba (veya et suyu) yemeğini güzel yapardı. Hz.
Peygamber (sav)'i bir gün yemeğe davet etti. Hz. Peygamber (sav), Hz. Aişe
(r.anha) için 'Bu da (gelsin mi)r dedi. Adam: (Yiyeceği az olduğundan olsa
gerek) Hayır, dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Hayır, ben de gelmem' dedi. Adam dönüp
tekrar onu davet etti. Hz. Peygamber (sav) yine 'Bu da gelsin mi?' dedi. Adam
'Hayır' dedi. Hz. Peygamber (sav) Hayır, ben de gelmem, dedi. Adam sonra
tekrar dönüp onu davet etti. Hz. Peygamber (sav) yine 'Bu da gelsin mi?' dedi.
Adam: Evet, dedi. Kalkıp birbirlerinin peşi sıra yürüyerek adamın evine
gittiler.
Darlıkta ve bollukta
paylaşmak ve arkadaşını kendisi ile eşit tutmak insanlığın, güzel geçim ve
güzel arkadaşlığın en üstün bir çeşididir. Çünkü kendisini arkadaşından üstün
tutmamış, kendisine öncelik vermemiştir. Özellikle akraba ve eşler hakkında bu
daha da önemlidir.
Yöneticilerin
Tebaaları ile Paylaşmaları
Hz. Ömer b. Hattab
(ra) Azerbaycan'daki Utbe b. Farkad'a şöyle yazdı. "Ey Utbe b. Farkad! Bu
(mal) ne senin, ne babanın, ne de annenin emeği iledir. Senin evinde doyduğun
şeyden Müslümanları da evlerinde doyur. Ve lüksten, şirk ehlinin giyiminden ve
ipek giyiminden sakın."
Emîrin yediği şeyden
tebaaya da yedirmek sadece emire has olmayıp Allah malında eşit paylaşım ve
harcamada adalet sayılır. Hz. Pey-
1 Buhari-Müslim
2 Müslim
3 Müslim
174
kamber (sav) lüksten
sakındırdı ki nefs ona sükûn bulmasın, ona alışmasın ve bu yüzden ibadetten
meşgul olmasın. Küfür ehlinin kıyafetlerinden sakındırdı, çünkü düşman kendini
düşmana benzetmez. Hem çoğunlukla onların giyimi Müslümanların giyimine
aykırıdır. Ayrıca onların kıyafetlerini giydiklerinde savaşta birbirlerini
tanıyamaz bu yüzden çatışmada birbirlerini öldürebilirler. Eğer kâfirler zimmet
ehli olsalar bu durumda onları tanımayanlar onlara horlama muamelesi icra
edemezler.
Komşulara Hediye
Vermek .
Hz. Peygamber (sav)
Ebu Zerr'e; "Sen çorba (veya et suyu) yemeği pişirdiğin zaman( suyunu
çoğalt ve komşularını da gözet" demiştir. "Bir komşu komşusu için
iyilikten hiçbir şeyi, bir koyun paçasını bile küçümsemesin" buyurmuştur.
Komşulara güzel
muameledeki ihsan malumdur.
Yemek Yedirmek ve
Selamı Yaymak
Hz. Peygamber (sav)'e
"İslam'da hangi amel daha hayırlıdır" diye soruldu. "Yemek
yedirmen ve tanıdığın-tanımadığm herkese selam vermen" diye buyurdu.
Yemek yedirmek insan
bedenini koruyup taatlerde ona yardımcı olduğu için ihsandır. Selamı yaymak
ise imanı kemale erdiren sevgiye sebep olur. Zira Hz. Peygamber (sav);
"İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de (kâmil
manada) iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi
seveceğiniz bir şey gösterme-yeyim mi? Aranızda selamı yayın."
Köpeklere Su Vermek
"İsrailoğullarından
bir fahişe, bir kuyunun etrafında dolaşan ve nerede ise susuzluktan ölecek
olan bir köpek gördü. Derhal ayakkabısını çıkarıp kuyudan su alarak köpeğe su
içirdi. Bu sebeple (Allah (cc) tarafından) bağışlandı."
"Adamın biri bir
yolda çok susadı. Bir kuyuya inip su içti. Sonra yu-
1 Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Müslim
5 Buhari-Müslim
kan tırmandı. Baktı ki
bir köpek susuzluktan dilini çıkarmış, nemli toprağı yiyor. Benim, başıma
gelen susuzluğun aynısı bunun da başına gelmiş1 dedi ve kuyuya inip mestini su
ile doldurdu. Sonra ağzı ile tutup yukarı tırmandı ve köpeğe su içirdi. Bu
yaptığının karşılığı olarak Allah (cc) onu bağışladı. Dediler ki: Ey Allah
Resulü, şu hayvanlarda da bizim için mükâfat var mıdır? Dedi ki: Her canlı
yürek taşıyanda mükâfat vardır."
Şiddetli ihtiyaçları
gidermek, hafif olanları gidermekten; şiddetli susuzluğu gidermek, hafif olanını
gidermekten evladır. Eğer susuzluk çekenler eşit ölçüde susuz iseler bu
durumda şu sıra söz konusudur: İnsanın susuzluğunu gidermek, hayvamnkini;
peygamberlerinkini gidermek de âlim ve velüerinkini gidermekten daha
önceliklidir. Hakeza gidermenin derecesi ihtiyacı giderilenin derecesine göre
sıralanır. Aynı şekilde ihsan ihtiyaç düzeyi aynı olduğu takdirde, iyilik
yapılanın derecesine göre sıralanır.
Yemeği Hazırlayan
Hizmetçiye de Yedirmek
"Sizden birinin
hizmetçisi ısısını ve dumanını alarak ona yemek hazırlayıp getirdiği zaman onu
kendisi ile birlikte oturtup ona da yedir-sin. Eğer yemek azsa ondan bir-iki
lokma (da olsa) eline koysun"
Yemeği hazırlayanın
yemek arzusu doğabileceğinden Hz. Peygamber (sav) de kesinlikle ona ondan
verilmesini pekiştirerek emretti ki, gönlü kalmasın. Ancak hazırlamayan kişinin
durumu bu ölçüde değildir.
İsyankârlara Sadaka
Vermek
"Adamın biri zina
eden bir kadına sadaka verdi. İnsanlar bunu tartışmaya başladılar. Adam: Zina
edene de verilmiş olsa sadaka için Allah'a hamd olsun, dedi. Sonra başka bir
zaman zengin birine sadaka verdi. İnsanlar bunu da tartışmaya başladılar. Adam:
Allah'ım, bir zengine de (olsa sadaka verebildiğim için) sana hamd olsun,
dedi. Sonra başka bir zaman hırsız birine sadaka verdi. İnsanlar bunu da
tartışmaya başladılar. Adam: Allah'ım, zina edene, zengine ve hırsıza da olsa
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
sadaka verebildiğim
için sana hamd olsun, dedi. Bunun üzerine kendisine 'Senin sadakan kabul
edildi.' Zina eden kadın, olur ki böylece zinayı terk eder ve iffetli olur.
Zengin de olur ki ibret alır, artık o da Allah'ın kendisine verdiğinden infak
eder. Hırsız da olur ki bu sebeple hırsızlığı bırakır ve iffetli biri olur
denildi."
Sadakalardan amaç;
sadaka verilene fayda sağlamaktır. Madem sadaka zinadan, hırsızlıktan ve
bunların cezasından alıkoyup zenginin sadaka vermesini teşvik ediyor ve madem
araçlar amaçlarına göre kıymet kazanıyor, o halde1 zina ve hırsızlıktan
alıkoyan ve sadaka ile ihsana teşvik eden araç ne güzel bir vesiledir!.
"Kim (süt veren)
bir hayvanı karşılıksız verirse sabah-akşam sadaka vermiş olur/' , "Bir
aileye sabah bir kâse, akşam bir kâse süt veren bir dişi deveyi sadaka verecek
bir adam var ya; bunun mükâfatı pek büyüktür." [
Mükâfatının büyük
oluşu, sürekliliğinden ve sabah-akşam devamlı süt vermesindendir. Bununla
beraber kişi saba-h-akşam her gün süt ver-1 se bile aynı seviyeye ulaşamaz;
zira alan kişi her alışta utanıp sıkılır.
İhlâsla Beraber İnfakı
Açık Yapmak
"(Ey Resulüm!)
İman eden kullarıma söyle, namazı hakkıyla eda etsinler ve içinde ne bir
alış-verişin, ne de bir dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce kendilerini
nzıklandirdiğimiz şeylerden gizlice ve açıkça (Allah yolunda) infak
etsinler." , "Mallarını gece-gündüz, gizli ve açık olarak (Allah
yolunda) sarf edenler var ya işte onların mükâfatı Rablerinin katandadır.
Onlara hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar." , "Eğer
sadakaları açıkça verirseniz işte o ne iyi!"
Sadakaları Gizlemek
"Eğer onları
gizler de fakirlere öyle verirseniz bu sizin için daha ha-
yırlıdır."
1 Buhari-Müslim
2 Müslim-Buhari
3 Müslim
4 İbrahim: 31
5 Bakara: 274
6 Bakara: 271
7 Bakara: 271
"Allah'ın,
kıyamet günü gölgesinde gölgelendirdiği yedi kişiden biri de solu, sağının
verdiği sadakayı bilmeyecek denli sadakasını gizlemiş adamdır."
Riyaya düşmekten emin
olmayan ve riyadan emin olduğu halde açık verdiğinde kendisini örnek edinecek
kimsenin bulunmadığı kişiler için gizli vermek, açıkça vermekten daha
hayırlıdır. Ancak kişi riyadan emin ise ve itaatini açıkladığı zaman onu örnek
alacak kimseler varsa bu durumda açık vermek daha iyidir. Çünkü hem itaat, hem
de örnek alınma faziletine erişir. Hele de örnek alanlar çoksa...
Görevlinin Başkasının
Malından Verdiği Sadakada İhsanı "Kendisine vermesi emredilen şeyi, tam,
eksiksiz, gönül hoşluğu ile verilecek kişiye ulaştıran güvenilir görevli de
sadaka verenlerden biridir."
Şeriat'ın görevliyi
sadakanın güzelce yerine ulaşmasına yardımcı olmasından dolayı sadaka
verenlerden biri olarak nitelemesi onun sadakayı verenle eşit mükâfatı
almasını gerektirmez. Çünkü onun da sadaka veren olması bu eşitliği göstermez.
Gençliğin Başında
Sadaka Vermek
"Hem kendiniz
için hayır (ve hasenat)tan ne takdim eder (hazırlarsanız Allah katında onu
bulursunuz da o (sizin için) daha hayırlı ve mükâfatça daha büyüktür."
(Yani geride bıraktığınızdan daha hayırlıdır.)
"Sadakanın en
iyisi hırslı, sıhhatli, fakirlikten korkan ve yaşamda kalma ümidi olan biri
olduğun halde sadaka vermendir."
Gençlik ve sıhhatte
sadaka daha iyidir. Çünkü mala olan arzu şiddetli olur. Dünyadan ayrılmak
üzere olan biri böyle değildir. Çünkü bu durumda başkasının malı ile cömertlik
yapan biri gibidir. Bundan dolayı vasiyetler hayra koşuşmayı içermekle
birlikte genç ve sıhhatli iken verilmesinin derecesinde değildir.
İyilik Yapmak İçin
Para Kazanmak
"Bi'r-i Maûne
ehli Kur'an okur, aralarında gece ders yapar, ilim öğ-
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Müzzemmil: 20
4 Müslim
renir, mescide su
bırakır ve odun toplayıp satarak yemek satın alır, suf-fe ehline ve fakirlere
dağıtırlardı."
Sadaka için mal
kazanmak kazanılmasında meşakkat çekilmemiş hazır mah sadaka vermekten daha
üstündür. Çünkü onu elde etmek daha zordur. Kazanmakla sadaka vermeye niyet
ettiği zaman hem gayreti, hem de sadakası için sevap alır. Çünkü gayreti de
sadakaya vesiledir.
Malı Hakkıyla Alıp Hak
Edene Vermek
"Bu mal taze ve
tatlıdır. Artık kim onu hakkı ile alır ve hakkı olan yere verirse mal onun için
ne güzel yardımdır! Kim de onu hakkı dışında alırsa yiyip doymayan kimse gibi
olur."
Hz. Peygamber (sav),
Allah'a yakınlık cihetlerinde sarf eden için, malı övmüştür. Çünkü mal Allah'a
yakınlık vesilesidir. Malı sadaka vermek de günahları siler ve dereceleri
yükseltir. Malın 'ne güzel' diye övülmesi bu zikrettiklerimizden dolayıdır.
Dünya ve metanım, süs ve güzelliğinin hakkında gelen yergi ise ancak Allah'ın
itaatinden alıkoyu-cu, Allah'ın zikir ve şükründen oyalayıcı ve çoğu zaman da
azgınlığa sürükleyici olması nedeniyledir. Çoğunlukla bunlara yol açtığı için
dünya ve metaı zemmedilir. Onu gerektiği yerlerde sarf edenler az olduğu için
de azlıkla övülür.
Şüphesiz Allah (cc)
malı gerektiği yerlerde sarfetmeyi kendisine yakınlık ve katına yaklaştırıcı
kılmıştır: "Bilesiniz ki gerçekten o (harcadıkları şeyler), kendileri
için (Allah katında) bir yakınlıktır." , "Zaten yalnız Allah'ın
rızasını arzu ederek sarf edersiniz."
Sadakalarda
Şüphelerden Kaçınmak
"Ey iman edenler,
kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız şeylerin iyilerinden
(Allah yolunda) sarf edin." , "Yiyecek olarak hangisi daha temiz ise
ondan size bir rızık getirsin." , "Ve Allah'a karz-ı hasen (güzel bir
borç) ile borç verin."
"Seni kuşkuya
düşüreni bırak, kuşkuya düşürmeyene yönel."
1 Müslim
2 Buhari
3 Tevbe: 99
4 Bakara: 272
5 Bakara: 267
6 Kehf: 19
7 Müzzemmil: 20
8 Tirmizi
"Artık kim
şüpheli şeyleri terk ederse, şüphesiz o, dinini ve şahsiyetini
korumuştur."
Söz, Amel ve Mallarla
İyilik Yaparak Sadaka
"Her iyilik
sadakadır." Hz. Peygamber (sav): "Sadaka vermek her Müslüman üzerinde
bir gerekliliktir" buyurdu. Denildi ki: Peki ya bulamazsa? Dedi ki: Eli
ile çalışır da sadaka verir. Peki, buna gücü yetmezse? denilince Hz. Peygamber
(sav) dedi ki: Yardım isteyen ihtiyaç sahibi kimseye yardım eder. Denildi ki:
Bunu da yapamazsa? Dedi ki: İyiliği veya hayrı emreder. Denildi ki: Bunu da
yapamazsa? Dedi ki: Kendini serden alıkoyar. Zira bu da sadakadır." ,
"Güneşin doğduğu her günde insanın her eklemi üzerinde bir sadaka (borcu)
vardır. İki kişinin arasını düzeltmek sadakadır. Bir kimseye yardım ederek onu
bin-diriverme veya eşyasını kaldırıverme bir sadakadır. Güzel söz sadakadır.
Namaza giderken atılan her adım sadakadır. Gelip geçenlere zarar veren bir şeyi
yoldan kaldırmak sadakadır."
Sadaka tamamıyla
yardım ve yumuşak muameledir. Yarar sağlamakla mal vermek arasında fark
yoktur. Bunların faziletleri de yine verilenin veya kendisine verilen kimsenin
kıymetine göre sayılır. Gördüğü ihtiyaca göre de kıymeti değişir. Bu yüzden aç
olana yemek yedirmek muhtaç olana yedirmekten daha iyidir. Çünkü bunda canı
koruma söz konusudur.
Vasiyeti Geciktirmemek
"Gerçekten (bütün
bu peygamberler) hayırlı işlerde koşuşurlardı." "Vasiyet edeceği bir
şeyi olan hiçbir müslümamn vasiyeti yanında yazılı olmadan iki gece dahi
gecelemeye hakkı yoktur."
Varisler İçin
Vasiyette Ölçülü Davranmak
Hz. Peygamber (sav)
Sad b. Ebi Vakkas'a, "Varislerini zengin bırakman, onları insanlara avuç
açan fakirler olarak bırakmandan daha hayırlıdır. Eşinin ağzına koyduğun lokma
bile olsa Allah'ın rızasını araya-
1 Buhari-Müslİm
2 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Enbiya: 90
6 Buhari-Müslim
rak yaptığın hiçbir
harcama yoktur ki onunla mükâfatlandırılmaya-sm" buyurmuştur.
Vasiyette ölçülü olmak
varisleri zengin kılmak ve onları insanlara dilenmekten korumak cihetiyle
varislere ihsandır. Eşin yediği bile olsa Allah'ın rızası aranarak harcama
yapıldığında mutlaka Allah (cc) bunu mükâfatlandırır. Çünkü eşin nafakası vacip
bir ihsandır. Malumdur ki, Alİah rızası gözetilerek eda edilen farz ibadet
seviyesinde Allah'a yaklaştıran hiçbir ibadet mevcut değildir.
Şüphelerden Beri Olan
Şeyleri Sadaka Vermek
"Bir kimse iyi ve
pak maldan -zaten "Alİah iyi (ve pak ola)nın dışında bir şeyi kabul
et>riez-bir sadaka vermez ki Rahman onu eli ile almasın. Eğer bu bir hurma
bile olsa Rahman'm avucunda dağdan büyük hale gelene kadar artar. Sizden biri
tayını veya sütten kestiği deve yavrusunu nasıl büyütüyorsa öyle..." ,
"Ey insanlar Allah tayyib'dir, tay-yib (iyi, pak) olmayanı kabul
etmez." , "Kim şüpheli şeyleri terk ederse şüphesiz dinini ve
şahsiyetini korumuştur."
Masiyetlerle Allah'a
yaklaşılamaz. Şüpheli şeyler ise olur ki kimi zaman gerçekte haramdır. Böylece
yerini bulmaz da işleyenin sorumluluğunda kalır. Şüpheli olma sebebi eğer bir
insanın hakkı olma olasılığı ise bir hayır kazandırmamakla birlikte o hak,
kişinin sorumluluğuna girer. Bu yönden bunu terk etmek dini korumak
sayılmaktadır. Şüpheli şeylerin terkinin şahsiyeti koruma ciheti ise şüpheli
şeyleri alıp veren kişiler hakkında dil uzatılmasından kaynaklanır.
Misafirin Ev Sahibine
Acıması
Hz. Peygamber (sav),
Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer bir gün açlıktan evlerinden çıktılar. Ebu Heysem b.
Teyyihan'm evine geldiler. Hanımı: 'Hoş geldiniz, safa geldiniz" dedi. Hz.
Peygamber (sav) Ebu Heysem'i sordu. Hanımı 'Bize tatlı su getirmeye gitti'
dedi. Ebu Heysem gelip onları görünce 'Allah'a hamd olsun, hiç kimse bu gün
benden daha şeref-h misafirlere sahip değil' dedi. Onlara üzerinde koruk, taze
ve kuru a bulunan bir hurma salkımı getirerek 'Bundan yiyin' deyip bıça-
1 Buhari-Müslim
2 Müslim
3 Müslim
4 Buhari-Müslim
ğı aldı. Hz. Peygamber
(sav) "Sağmal olandan sakın" dedi. Onlar için kestiği koyundan ve
hurma salkımından yediler, içtiler. Doyup kanınca Hz. Peygamber (sav):
"Nefsim elinde olana yemin olsun ki siz kıyamet günü bu nimetlerden sorulacaksınız.
Açlık sizi evlerinizden çıkardı da bütün bu nimetlere kavuşmadan
dönmediniz" buyurdu.
Fakirin, Gücünün
Yettiği île İhsanda Bulunması
"Sadaka hususunda
(onu, imkânları olup) gönülden (gelerek çokça) veren mü'minleri de, (zengin
olmadıklarından) güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları da ayıplayarak,
bu yüzden onları alaya alan (münafık)lar yok mu? (Asıl) Allah onlarla alay
etmiştir. Ve onlar için (pek) elemli bir azap vardır."
Hz. Peygamber:
"Kişi altın akçesinden, gümüş akçesinden, buğday sa'ından (ölçeğinden),
hurma sa'ından sadaka versin" dedi ve "Yarım hurmayla bile"
diyene kadar sadakaya teşvik etmeye devam etti. "Sizden birinin gidip
sırtı üzerinde odun taşıyıp onunla sadaka vermesi ve insanlara muhtaç olmaması,
versin veya vermesin, bir adamdan bir şey istemesinden daha hayırlıdır. Bu
böyledir. Çünkü üstteki el alttaki elden üstündür."
1 Müslim
2 Tevbe; 79
3 Müslim
4 Müslim
ON BİRİNCİ KISIM
AHLAK VE AMELLERLE
İHSAN
Bu konunun da
bölümleri vardır.
Yöneticilik Talebi ile
İhsan
"(Yusuf:) Beni
memleketin hazinelerinin başına getir. Çünkü ben iyi muhafaza eden, (idaresini)
iyi bilen bir kimseyim, dedi." , "(Süleyman) dedi ki: 'Rabbim, bana
mağfiret buyur ve bana benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir saltanat
ihsan et. Şüphesiz ki Vehhab (çok ihsan edici) olan ancak sensin."
Yöneticilikle ihsan,
yönetilenlerin durumunu düzeltmek, kötülüğü onlardan alıkoymak, yanıp yakılanın
feryadına imdat etmek, mazluma yardım etmek, hakeza yöneticilerin ifa ettikleri
şer'i hükümleri yapmaktır.
"Adaletle
hükmedenler Rahman'm sağında nurdan minberler üze-rindedirler"3
Yöneticilikte İhsan
"Ve Musa, kardeşi
Harun'a dedi ki: Kavminin içinde benim yerime geç, (onları) ıslah et ve fesad
çıkaranların yoluna uyma." , "Hem sana yetimlerden soruyorlar. De ki:
Onlar hakkında ıslahta bulunmak (onları yüzüstü bırakmaktan) daha hayırlıdır.
Eğer onlarla (nafakalarınızı
1 Yusuf: 55
2 Sad:35
3 Ahmet-Müslim-Nesai
4 A'raf: 142
birleştirerek) bir
arada yaşarsanız artık (onlar sizin) kardeşlerinizdir. Alİah bozgunculuk edeni
de, ıslah edeni de bilir." , "Rüştüne erinceye kadar yetimin malına,
en güzel bir şekilde (onu muhafaza ve yetime yardım etme maksadıyla) olması
müstesna, yaklaşmayın."
Yönetici yönettiğine
kazandırdığı her iyilik ve ondan alıkoyduğu, ulaşmış veya ulaşması olası olan
her kötülük için mükâfatlanır.
Yönetilene Yumuşak Söz
"(Ey veliler!)
Allah'ın sizi başına diktiği mallarınızı (velisi bulunduğunuz kimselerin
mallarını) sefihlere (yerli yerinde kullanamayanlara) vermeyin. Fakat
kendilerine onlardan (o mallardan) yedirin, onları giydirin ve onlara güzel
söz söyleyin." , "Fakat kim iman edip salih amel işlerse işte onun
için en güzel karşılık vardır. Ona emrimizden bir kolaylık da
söyleyeceğiz."
Yumuşak sözde kalpleri
düzeltmek ve nefisleri hoşnut etmek vardır.
Adil İmama İtaat
"Allah'a itaat
edin, Resule itaat edin ve sizden olan ululemre (yöneticilere) de..."
Hz. Peygamber (sav)
Ebu Hureyre'ye: "Zorluğunda, kolaylığında, istekli olduğunda, nefret
ettiğinde ve sana karşı bencillik yapıldığnda dinleyip itaat etmekten sakın
ayrılma" , Ebu Zerr'e de "Bazı organları kesik bir köle bile başına
yönetici olursa dinle ve itaat et, buyurmuştur." , "Sizi Allah'ın
kitabı ile yönettiği sürece burnu kesik bir köle bile başınıza yönetici olursa
onu dinleyin ve ona itaat edin."
Ubade b. Samit dedi
ki: "Biz istekli olduğumuz, isteksiz olduğumuz, zorda kaldığımız,
kolaylıkta olduğumuz ve bize karşı bencillik ettiklerinde idare ehli ile
çekişmemek üzere Allah Resulü'ne biat ettik. Bize Ancak size Allah katında delil
olacak açık bir küfür işlediklerini görürseniz, o müstesna' dedi."
Başka bir rivayette
"Ve hiçbir kınayıcı kimsenin kınamasından korkmadan her nerede olursak
olalım, hakkı söyleyeceğimize de (biat ettik)."
7 Müslim
10 Buhari-Müslim
8 Müslim
9 Buhari-MüsIİm
1 Bakara: 220
2En'am:152,İsra:34 3 Nisa: 5
4 Kehf: 88
5 Nisa:59
6 Müslim
Seni 'Mevla'na
çağırana; ister küçük olsun, ister büyük cevap ver. Çünkü sen ona değil, ancak
'Mevla'na cevap vermiş olursun.
Zalim İmama Hakkı
Emrettiğinde İtaat
Hz. Peygamber:
"Gelecekte birden çok halife olacak' buyurdu. Denildi ki: Bize ne
emredersin? Dedi ki: Hep ilk olanın biatini yerine getirin ve onların
üzerinizdeki haklarını verin. Şüphesiz Allah da kendilerine emanet ettiğinden
onlara soracaktır." ,
Yine O (sav) şöyle
buyurdu: "Şüphesiz benden sonra bencillik ve yadırgayacağınız işler
olacak." Dediler ki: Bizden buna yetişecek olana ne emredersin ey Allah'ın
Resulü? Dedi ki: "Siz üzerinizdeki hakkı ödeyin, hakkınızı ise Allah'tan
isteyin. Huzeyfe'ye dedi ki: 'Benden sonra hidayet yolumu izlemeyen ve benim
sünnetimi yol edinmeyen yöneticiler olacaktır. Ve onlar arasında kalpleri
insan bedeninde şeytan kalbi olan adamlar çıkacaktır.' Huzeyfe: Eğer ben onlara
yetişirsem ne yapayım? dedi. Dedi ki: Dkıler ve itaat edersin, sırtın dövülüp
malın alınsa bile dinle ve itaat et."
Seleme b. Yezid el
Cu'fi dedi ki: 'Ey Allah'ın peygamberi! Eğer kendi haklarını istedikleri halde
bizim haklarımızı alıkoyan yöneticiler çıkarsa ne yapalım? Dedi ki: Dinleyin
ve itaat edin. Sizin yükünüz size, onların yükü de onlaradır."
Zalim imam senin
üzerinde vacip bir işi sana emrettiğinde ona itaat et. Çünkü sen bununla seni
çağırana değil, Mevlâ'na itaat etmiş oluyorsun. Çünkü hüküm ancak Allah'ındır.
Ve onun emrinden başka emir yoktur. Eğer seni Mevla'na muhalefet etmeye
çağırırsa, eğer seni buna zorlamazsa onu dinlemek ve itaat etmek yoktur. Eğer
seni zorlarsa ve o şey zina, öldürme ve livata gibi ikrahla helal olmayacak bir
şey ise yine onu dinlemek ve itaat etmek yoktur. Eğer zorlamayla helal olan
bir Şeyse onun çağrışma uymanda bir sakınca yoktur. Eğer sen onun yaptıkları
işlerden nefret ediyor, ancak onu menetmekten aciz isen nefret ettiğinden
dolayı mükâfatlandırılırsın. Çünkü şüphesiz sen Allah'a °lan hürmetinden ve emrine
olan ta'ziminden dolayı nefret etmişsin.
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3
Müslim
4
Müslim
Yetimlere Bakmak
"Allah'a ibadet
edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-baba-ya, akrabaya, yetimlere,
yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolda kalmışa ve sahip
olduğunuz kölelere iyilik edin." , "Yetimlere karşı adaletli olmanız
hususunda kitapta size okunan ayetler vardır."
"Ben ve yetime
-kendisinin veya başkasının olsun-bakan (İki parmağını gösterip birleştirerek)
şu ikisi gibiyiz."
Çocuklara, yetimlere
ve sokağa bırakılmış bebeklere bakmak bedenlerini korumak ve dindeki doğruları
öğretmekle onlara ihsandır.
Sıla-ı Rahim
"Ana-babaya,
akrabaya... iyilik edin." , "Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa da
hakkım ver." , "Onun hakkına birbirinizden isteklerde bulunuyor
olduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarmd koparmak)tan sakının."
"Kim rızkının
genişletilip ecelinin ertelenmesini istiyorsa sıla-i ra-him yapsm. (Akrabaları
ile bağlarını sıklaştırsm)" , "Allah (cc), 'ra-him'e (akrabalığa)
'(Akrabalıkta) senin bağını gözeteni gözetsem ve senin bağını koparanın bağını
koparsam, razı olmaz mısın?' dedi. 'Evet, razı olurum' dedi."
Hz. Peygamber'in
Âl'ine ihsan
"Şüphesiz Allah,
iyilik edenleri sever."
"Ehli beytim
hakkında size Allah'ı hatırlatıyorum. Ehli beytim hakkında size Allah'ı
hatırlatıyorum."
Hz. Ebubekir
"Muhammed'in ailesini gözetin" demiştir. Yine Hz. Ebubekir; "Hz.
Peygamber (sav)'in akrabalarına iyilik etmem, kendi akrabalarıma iyilik
etmemden bana daha sevimlidir" demiştir.
iyiliğin derecesi
iyilik yapılanın derecesine göre değişir. Hz. Peygamber (sav)'e iyilik etmek
insanlardan herhangi birine iyilik etmek gi-
1 Nisa: 36 4 Nisa: 36
2 Nisa: 127 5 İsra: 26
3 Buhari-Müslim 6 Nisa: 1
7 Buhari-Müslim-Ahmet 10 Müslim
8 Buhari-Müslim 11 Buhari
9 Bakara: 195, Maide:
13 12 Buhari-Müslim
bi değildir. Onun
yakınlarına iyilik de ona iyiliktir. Onlara ulaşan her sey ona ulaşmış gibidir.
Bu sebeple ona "Biz sana nasıl salât getirelim" denilince:
"Allah'ım, Muhammed'e ve Muhammed'in âline salât et, deyiniz"
buyurmuştur.
Bu şekilde onlara
salât etmeyi kendisine salât edilmesi saymıştır. Çünkü ona, kendisine nasıl
salât getirileceği sorulmuştu da, o böyle cevap vermişti. Bununla gösterdi ki
onlara yapılan her iyilik ona ulaşır. Bu, insanlar arasında da bilinen bir
şeydir. Birinin ailesine kendisi için değer vermek ona değer vermektir.
Dul ve Fakirlere
İyilik
"Dul ve fakiriiv
işine koşan, Allah yolunda cihad eden gibidir." Dul ve fakirin ihtiyaçlarına
koşmanın fazileti onların aciz olup çalı-şamamalanndandır. Bu yüzden onların
ihtiyaçlarına koşmak daha zaruridir. Çünkü onların onu gidermeye güçleri
yetmemektedir.
Esirlere İhsan
"Nihayet onlara
ağır kayıplar verdiğinizde artık bağı sıkı bağlayın (onları esir alın) sonra da
ya lütfederek (karşılıksız) veya fidye olarak (onları salın)." , "Ona
(o mala) olan arzularına (ve kendi ihtiyaçlarına) rağmen yoksula, yetime ve
esire yemek yedirirler(di)."
Peygamber (esir
alınmış bulunan Sümame için) "Sümame'yi serbest bırakın" demiştir.
Musibetini telafi
etmek için ve ona iltifat eden kimsenin bulunmaması sebebiyle esire ihsanda
bulunmak, Allah katında büyük bir meziyettir. Zira o zordadır ve musibeti de
büyüktür. Hem bunda onu islam'a ısındırmak da söz konusudur.
Kâfirlere İhsan
"Allah, din
hususunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere
iyilik etmekten ve onlara karşı adil davranmaktan sizi yasaklamaz."6,
"Bununla beraber eğer (ana-baban), hakkında bir
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Muhammed: 4
4 İnsan: 8
5 Buhari
6 Mümtehine: 8
bilgi sahibi olmadığın
şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa onlara itaat etme; ama onlara
dünyada iyilikle sahip çık." , "Ona (o mala) olan arzularına (ve
kendi ihtiyaçlarına) rağmen yoksula, yetime ve esire yemek
yedirirler(di)."
"Her iyilik
sadakadır." , "Her can taşıyan yürekte mükâfat vardır."4
Müşrik annesi,
kendisini ziyaret etmeye geldiğinde Hz. Esma: 'Ey Allah'ın Resulü! Annem beni
görme isteği ile gelmiş, ben ona iyilikte bulunayım mı?' dedi. Hz. Peygamber
(sav) de: "Annene iyilikte bulun," diye cevap verdi.
Müslümanlarla
savaşmayan kâfirlere iyilik etmek onlara ihsandır, kalplerini İslam'a
ısındırmadır.
İsteyeni Geri
Çevirirken İhsan
Hz. Peygamber
(sav)'den bir şey istenip de 'hayır' dediği asla olmazdı. İslam'a uygun olduğu
sürece, istenen her şeyi mutlaka verirdi. Adamın biri ondan iki dağın
arasındaki bir koyun sürüsünü istedi. O da ona verdi. Bunun üzerine "Ey
kavmim! Müslüman olun. Zira şüphe yok ki Muhammed fakirlikten korkmayan
kimsenin verdiği gibi veriyor" dedi.
Kendisinden bir şey
istenen kişinin 'hayır' demesi, isteyenin istemesinden doğan ezikliğine
eklenen bir kalp kırıklığıdır. Bu yüzden isteği geri çevirenin güzel bir
şekilde geri çevirmesi gerekir.
"Peygamber hiç
'Hayır' dememiştir" sözünün manası, "Hayır, vermiyorum,
dememiştir" demektir. Bununla beraber 'Hayır, yanımda yoktur' demiştir.
Zira yoksul Müslümanlara; "Sizi üzerine yükleyecek bir şey
bulamıyorum" demiştir. "Size vermiyorum" sözü ile "Size verecek
bir şey bulamıyorum" sözü arasında büyük fark vardır. Aynı şekilde
"Sizi bindirmiyorum" sözü ile "Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum"
sözü arasında da ciddi fark vardır. (Burada vurgulanan, mal yokluğundan ötürü
isteyen geri çevrilecekse dahi bunun güzel bir yol ve üslupla yapılması
gerektiğidir. /Çev. Notu)
1 Lokman: 15
2 İnsan: 8
3 Buhari-Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Müslim
7 Tevbe: 92
ahlak ve amellerle
ihsan
İyilik ve Takva
Üzerine Yardımlaşma
"İyilik ve takva
üzerine yardımlasın."
"Kul, kardeşinin
yardımında olduğu sürece Allah da kulunun yardımında olur."
Hayır üzerine
yardımlaşmanın dereceleri o hayırların derecelerinden alınır. Buna göre en
üstün hayırlar üzerine yardımlaşma, en üstün yardımlaşmadır.
Seferden Ailesine
Çabuk Dönmek
"Sefer azaptan
bir parçadır. Sizden birini yemeğinden, içmesinden ve uykusundan alıkoyar.
Sizden biri seferden ihtiyacım bitirdiği zaman artık ailesine dönmek için çabuk
davransın."
Ailesine çabuk dönmesi
onların dağınıklığını toparlamak ve işlerini kolaylaştırmakla onlara ihsandır.
İyilerin Onurunu
Korumak
"Onu (o iftirayı)
işittiğiniz zaman gerek erkd< mü'minlerin ve gerekse kadın mü'minlerin
kendi vicdanlarıyla hüsn-ü zanda bulunarak 'Bu apaçık bir iftiradır' demeleri
gerekmez miydi?" , "Hem onu (o iftirayı) duyduğunuz zaman 'Bu hususta
konuşmamız bize yakışmaz. Hâşâ! Bu büyük bir iftiradır!' demeniz gerekmez
miydi? Eğer mü'min kimseler iseniz böyle bir duruma (bir daha) düşmemeniz için
Allah size böyle nasihat ediyor."5
Takva ehline iftira
edeni yalanlamak fasıldan alçaltmak ve onların dilini iyi kimselerin onurundan
uzak tutmaktır.
Gelenler İçin
Meclislerde Yer Açmak
Ey iman edenler, size,
'Meclislerde yer açın' denildiği zaman he- yer açın ki Allah da size genişlik
versin/" Bir adam başka bir adamı yerinden kaldırıp onun yerine
oturma-sır». Fakat birbirinize yer açın."
1 Maide:2
2 Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Nur: 12
5 Nur: 16-17
6 Mücadele: 11
7 Buhari-Müslim
marifet ağacı
izzeddin b. abdusselam
Mecliste yer açmak
İslam ehline ikramdır. Değeri de meclisin değerine göredir.
Nezaket
"Allah (cc)
şüphesiz Refik (kullarına yumuşaklıkla muamele eden)'dir. Yumuşaklığı sever.
Sertçe davranıldığında veya başka sebepler gerçekleştiğinde vermediklerini,
yumuşak davranılması sebebiyle verir." , "Nezaket hangi işte olsa onu
güzelleştirir. Hangi işten de çekip alınırsa onu çirkinleştirir." ,
"Nezaketten mahrum edilen hayırdan mahrum edilmiştir."
Yumuşak muameledeki
hayır ve iyilik malumdur, başka bir izaha gerek yoktur.
Hakları İsterken ve
Verirken Nezaket
"Fakat
(öldürülen) o kimse lehine kardeşi tarafından (cüz'i) bir şey affedilirse o
takdirde (affedenin) örfe tabi olması (diyetini aşırıya kaçmadan alması),
(öldürenin ise diyeti) ona güzellikle ödemesi gerekir." , "Onları
sahiplerinin izni ile nikahlayın ve mehirlerini kendilerine güzellikle
verin." , "Eğer çocuklarınızı (sütanneye) emzirtmek isterseniz
vereceğiniz ücreti güzellikle teslim ettiğiniz takdirde artık size bir günah
yoktur."
"Hakkını alırken
ve üzerindeki hakkı öderken hoş davranan adama Allah rahmet etsin."
İsterken ve öderken
nezaketli olmak iyilik ve kalpleri birleştirmeyi içerdiği için hem şer'an, hem
de aklen arzu edilen bir ihsandır.
Hakları Ya Tam Veya
Fazlaca Ödemek
"Ölçtüğünüz zaman
ise ölçüyü tam yapın, doğru terazi ile tartın." , "Ölçüyü ve tartıyı
adaletle tam yapın." , "Artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın. İnsanlara
eşyalarını (mallarını) eksik vermeyin." , "Ta ki tartıda haddi
aşmayın ve tartıyı adaletle dosdoğru yapın. Hem tartıda eksiklik
etmeyin."
1 Müslim-Ebu Davud
2 Müslim
3 Müslim
4 Bakara: 178
5 Nisa: 25
6 Bakara: 233
7 Buhari
8 İsra: 35
9 En'am: 152
10 A'raf: 85
11 Rahman: 8,9
"Tart ve biraz da
fazla ver." , "Şüphe yok ki en hayırlınız ödemesi en güzel
olandır."
"Şüphesiz ki
Allah, zerre kadar haksızlık etmez."
Vacip olan haktan
fazlasını vermekle hem yakinen sorumluluktan kurtulmuş, hem de fazlasını verip
iyilik yapmış olunur.
Emanetleri Korumak ve
Sahiplerine Teslim Etmek
"Yine o kimseler
(o namaz kılanlar) ki onlar emanetlerini ve sözleri-ni yerine getirenlerdir."
, "Artık birbirinizden emin olursanız, o takdirde kendisine güvenilen
(borç verilen) kimse emanetini (borcunu) ödesin ve Rabbi olan Allah'tan
sakınsın." , "Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehline vermemizi ve
insanlar arasında hüküm verirken adaletle hükmetmenizi emreder."
Emanetleri korumak ve
geri iade etmek ihsan çeşitlerinin en güze-lindendir. Benzeri bir şeyin
korunmasında olması gerekenden daha fazlasını yapmak da ihsanı güzel yapmak
kısmmdandır. Artık "Sana güvenenin emanetini yerine getir. Sana ihanet
edene de ihanet etme."
Akitleri Yerine
Getirmek ve Ahidleri Korumak
"Ey iman edenler!
Akitleri yerine getirin." "Sözleştiğiniz zaman da Alİah ahdini
(verdiğiniz sözleri) yerine getirin." , "Verilen sözü yerine getirin.
Çünkü verilen sözde mesuliyet vardır." , "Bana verdiğiniz sözü
yerine getirin ki, (ben de) size verdiğim sözü yerine getireyim."
"Kim de Allah'a, hakkında söz verdiği şeyi yerine getirirse bunun üzerine
(Allah) ona yakında (pek) büyük bir mükâfat verecektir."
Ahde vefa o akit ve ahitten
istenen yararı gerçekleştirmek ve sözünden dönmek lekesinden uzak olmaktır.
Güzel Beraberlik ve
Güzel Ayrılma
"Ya onları (o
kadınları) güzellikle (nikâhınızda) tutun veya güzellik-
1 Ahmet-Ebu Davud-Nesai-Tirmizi 5
Bakara:283 9Nahl:91
2 Buhari-Müslim 6 Nisa:58 10 Isra:34
3 Nisa-40
7Ahned-Darimi-EbuDavudllBakara:4U
4 Mearic:32 . 8 Maide:! 12Feth:10
le aynim." ,
"Boşamak iki defadır. Bundan sonra ya iyilikle tutmak veya güzellikle
salıvermek vardır." , "Hem (o müşriklerin) söylediklerine sabret ve
onları güzel bir ayrılışla terk et." , "İbrahim babasına şöy-le dedi:
Selam sana! Senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim.", "Boş sözleri
işittikleri zaman ise ondan yüz çevirirler ve 'Bizim amellerimiz bize, sizin
amelleriniz de sizedir. Size selam olsun. (Biz) cahilleri (arkadaş edinmek)
istemeyiz' derler."
"Allah ihsanı her
şeyde vacip kılmıştır."
Güzel beraberlik ve
güzel ayrılmada dostluğu koruma, nefret ve düşmanlıktan uzak kalma vardır. Zira
kalpler kendisine iyilik edenin sevgisi, kötülük edenin de nefreti üzerine
yaratılmıştır.
Umumi Adaletle İhsan
"Allah adaleti,
ihsanı ve akrabaya iyilik etmeyi emreder." , "Ey iman edenler!
Adaleti titizlikle ayakta tutan (hâkim)ler ve Allah için şa-hitlik eden
kimseler olun." , "O halde aralarını adaletle düzeltin ve adaletli
olun. Şüphesiz ki Allah, adaletli olanları sever." , "Söz söylediğiniz
zaman akraba bile olsa adaletli olun."
, "Bir kavme olan kin(iniz) sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adil
olun, bu, takvaya daha yakındır." Adalet zalime, mazluma, aldatana,
aldanana, verene, kendisine verilene, hâsılı ilgili olduğu herkese faydası
dokunan bir ihsandır.
Yargı ve Yönetimde
Adalet
"Şüphe yok ki,
Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğinizde
adaletle hükmetmenizi emreder."
"Kendi
gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı günde Allah yedi kişiyi kendi
gölgesinde gölgelendirir: Adil imam,.."
Adalet, faydası birden
çok kişiye dokunan bir iyilik ve ihsandır, Rahman'ın ahlakı ile ahlaklanmaktır.
Bunun için hadiste: "Adil olanlar Rahman'ın sağında nurdan minberler
üzerindedirler. Onlar ailelerinde ve üzerlerine aldıkları her işte adalet
yapanlardır" denilmiştir.
1 Talak: 2 5 Kasas: 55
2 Bakara: 229 6 Müslim
3 Müzzemmil: 10 7 Nahl: 90
4 Meryem: 47 8 Nisa: 135
9 Hucurat. 9 10 En'am:
152 UMaide: 8 12 Nisa: 58
13 Buhari-Müslim
14 Ahmet-Müslim
Yazdırmada, Yazıda ve
Sözlerde Adalet
"Bir kâtip
aranızda adaletle yazsın." , "Buna rağmen üzerinde hak bulunan kişi
akıl noksanlığı olan veya zayıf (çocuk yaşta) bir kimse ise veya kendisi
yazdırmaya güç yetiremiyorsa o takdirde onu velisi adaletle yazdırsın." ,
"Söz söylediğiniz zaman akraba bile olsa adaletli olun."
Arabuluculukta ve
Evlatlar Arasında Adalet
"Fakat (saldıran,
hakka) dönerse o halde aralarını adaletle düzeltin ve adaletli olun! Şüphesiz
ki Allah adaletli olanları sever." "Allah'tan sakının ve çocuklarınız
arasında adaletli olun." Arayı düzeltmede adalet her iki tarafa da
ihsandır. Evlatlar arasında adaletli olmak hem onlara vermekle, hem aralarına
düşmanlık ve nefretin girmesine mani olmakla, hem de hepsini kendisine iyi
davranmaya sevk etmekle onlara ihsandır.
Olası Zulüm
Konumlarından Sakınmak
"Eğer yetim olan
(kız)lar hakkında (kendileri ile evlendiğiniz takdirde) adaletli
olamayacağınızdan korkarsanız o halde size helal olan (başka) kadınlardan
ikinci, üçüncü ve (en çok) dördüncü (hanımınız) olacak şekilde nikahlayın. Buna
rağmen (onların da aralarında) adaletli olamayacağınızdan korkarsanız artık
bir tek (hanım) veya sahip olduğunuz ca-riyeler (ile yetinin). Bu, haksızlık
etmemenize daha yakındır."
Olası zulüm
konumlarından sakınmak dinini tehlikeye atmaktan ve başkasına zulmetmekten
kurtulmaktır. Artık "Seni kuşkuya düşüreni bırak, seni kuşkuya düşürmeyene
yönel."
İyiliğe Misli Veya
Fazlası ile Karşılık Vermek
"Şuayb'm
kızlarından biri ona (Musa'ya) geldi ve 'Doğrusu babam bizim için (hayvanları)
sulamanın karşılığını sana vermek üzere seni çağırıyor' dedi." ,
"(Melekler İbrahim'in) yanma girdiklerinde: 'Selam (senin üzerine olsun)'
demişlerdi. (O da) 'Selam (sizin üzerinize de ol-
1 Bakara: 282
2 Bakara: 282
3 En'am: 152
4 Hucurat: 9
5 Buhari-Müslim
6 Nisa: 3
7 Ahmet-Tirmizi-Nesai
8 Kasas: 25
sun), tanınmamış bir
topluluk(sunuz)' dedi." , "Bir selam ile selamlan-dığınız zaman artık
(siz) ondan daha güzeli ile selam verin veya aynı ile mukabele edin."
Hz. Peygamber (sav),
genç bir deveyi ödünç aldı. Karşılığında dokuz yaşında (daha değerli) bir deve
verdi. Ve dedi ki: "Sizin en hayırlınız üzerindeki hakkı en güzel
ödeyendir."
Ödeşmek kalplerin
ülfet bulmasına ve minnetin ortadan kalkmasına sebeptir.
Ağaç Dikmekle İhsan
"Bir ağaç diken
herhangi bir Müslüman yoktur ki, diktiği ağaçtan yenilen, ondan çalman, yırtıcı
hayvanlarca yenilen, kuşlarca yenilen ve kim tarafından olursa ondan eksilen
her şey onun için sadaka olmasın."
Hadis şöyle de rivayet
edilmiştir: "Ağaç diken hiçbir Müslüman yoktur ki insan, hayvan ve
kuşların ondan yediği kıyamet gününe kadar onun için sadaka olmasın."
Ağacı diken kişiye, bu
işe sebep olduğu için kıyamete kadar mükâfat vardır. Zira yaşadığı sürece
kendi mülkiyetinde olması sebebiyle mükâfat hak etmesi haricinde ölümünden
sonra da varislerinin mülkü olup bu hayra kendisi sebebiyet verdiği cihetle
mükâfatı sürmektedir.
Allah'ın Kullarına Her
Yerde Faydalı Olmak
"...Hem nerede
olsam beni mübarek kıldı." Yani nereye gidersem insanlara çok yararım
dokunur.
Fayda iki türlüdür:
Din faydası ve beden faydası. Bereket de hayrın çokluğu, fazlalığıdır. Allah
(cc), Hz. İsa'yı nerede olursa ve nerede ikamet ederse insanlara faydalı
olmakla övmüştür.
Allah, o kavmin
iyiliğini versin ki,
Bir menzilde ikamet
ettiklerinde
Yağmur da onlarla
beraber gelir;
Yürüdüklerinde
cömertlik de onlarla yürür
1 Zariyat: 25
2 Nisa: 86
3 Buhari-Müslim
4 Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Meryem: 31
Ayıplan Örtmek
"Kim bir
Müslüman'ın (ayıbını) örterse Allah da kıyamet günü onun (ayıbını) örter."
, "Kulun (ayıbını) örten bir kul yoktur ki Alİah da kıyamet günü onun
(ayıbını) örtmesin."
Tehlikelerden
Kurtarmak
"Kim de onun (bir
insanın) hayatını kurtarırsa o takdirde bütün insanların hayatını kurtarmış
gibidir."'
"Her kim bir
mü'minden dünya üzüntülerinden bir üzüntüyü gide-rirse Allah da kıyamet gününün
üzüntülerinden bir üzüntüyü ondan giderir."
Şerri alıkoymak
ihsandır. Kıymeti de giderilen şerrin miktarmcadır. Bu sebeple küfürden
alıkoymak şerri alıkoymanın en üst derecesidir. Ondan sonra öldürmeyi alıkoymak
gelir. Daha sonra da kötülüğü ve çirkinliğine göre1- diğer şeyleri alıkoymanın
dereceleri sıralanır.
Müslümanların
Yollarından Eziyet Verici Şeyleri Kaldırmak
"Yol üstünde
Müslümanlara eziyet veren bir ağacı kestiği için cennette dönüp dolaşan bir
adam gördüm."
Yoldan eziyet verici
şeyleri kaldırmak yoldan gelip geçen herkese yapılmış umumi bir ihsandır.
Eziyet verici şeyler: Diken, taş, leş, pis şeyler vb.
Zararlı Hayvanları
Öldürmekle Müslümanlara Fayda Vermek
"Beş zararlı hayvaa
helal bölgede de, harem bölgesinde de öldürülür: Yılan, akrep, çaylak, fare ve
ısırgan köpek."
"Peygamber (sav),
yılan ve zehirli kelerin öldürülmesini emretmiş" ve zehirli keleri 'muzır'
(zararlı) olarak isimlendirmiştir." , "Kim zehirli keleri bir
darbede öldürürse ona yüz hasene, ikinci darbede öldürene daha az, üçüncüsünde
öldürene ise ondan az hasene vardır."
1 Buhari-Müslim
2 Müslim
3 Maide: 32
4 Buhari-Müslim
5 Müslim
6 Buhari-Müslim
7 Buhari-Müslim
8 Buhari-Müslim
9 Müslim
Müslümanların Kanları
Hususunda Tedbirli Olmak
"Sizden biri
mescidimizden veya pazarımızdan geçtiği zaman yanında ok varsa Müslümanlardan
birine bir şey isabet etmemesi için onun uçlarından tutsun/'
Tedbir almak tedbir
alman şeyin değerine göredir. Kanlar için tedbir almak mallar için almaktan,
canlar için olan, azalar için olanından; kıymetli mallar için olanı da
kıymetsiz olanlarından daha evladır. Yanımızdaki yetimin veya tebaanın
mallarının tümünü koruyamıyorsak o zaman sırasına göre en kıymetli olanlarını
koruruz. Düşüğü ve en düşüğünün yitirilmesini ikinci plana alırız.
Müslümanların
İhtiyaçlarını Gidermekten Sakınmamak Aklında eksiklik bulunan bir kadın, Hz.
Peygamber (sav)'e gelerek: "Görmeni istediğim bir ihtiyacım var"
dedi. Hz. Peygamber (sav): "Ey falanın annesi! Bak bakayım, ihtiyacım
görmem için Medine'nin hangi sokağına gelmemi istiyorsun?" dedi. Sonra
yollardan birinde onunla yalnız konuşup ihtiyacını gördü.
Bundaki tevazu, lütuf
ve ihsan malum olup açıklamaya ihtiyaç yoktur.
Salih Fakirlere İkram
"O halde
ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman artık de ki: Selam size!
Rabbiniz (size) rahmet etmeyi kendi üzerine yazmıştır."
İnsanlara
niteliklerine göre ikram edilir. Bizim Allah (cc) katında en üstünümüz en
takvalımız ise, o zaman biz de en takvalımızı Allah'ın mahlûkları arasındaki en
kıymetli kişi olarak saymalıyız ve bunlar bize en sevgili kişiler olmalıdır.
Ta ki Allah (cc)'m ona yaptığı muameleyi biz de yapmış olalım. Takvalarmdaki
dereceye göre muttakilerin ikram dereceleri farklılaşır. Zira bize insanlar
ile gerçek konumlarına göre muamele etmemiz emredilmiştir.
Salih Kimselerin Eş ve
Çocuklarına İkram
"O duvar ise
işte, o şehirde bulunan iki yetim erkek çocuğa ait idi ve
1 Buhari-Müslim
2 Müslim
3 En'am: 54
onun (o duvarın)
altında kendilerine ait bir hazine vardı. Babaları da salih bir kimse idi.
Böylece Rabbin onların (o iki çocuğun) güçlerinin kemale ermesini ve Rabbinden
bir rahmet olarak (o yaşa geldiklerinde) kendi hazinelerini çıkarmalarını
diledi."
Hz. Hızır bu iki
çocuğa babalarının salihliğinden dolayı iyilik etmiş, duvarlarını onarmıştı.
Yine aynı sebeple Hz. Peygamber (sav)'e 'Biz sana nasıl salât getirelim'
denilince, 'Allah'ım, Muhammed'e ve Muham-med'in ehline salât et, deyin'
demiştir.
Peygamber
(sav),ailesine yapılan salâtı, kendisine yapılan salâttan saymıştır. Zira bunun
sevabı ona da, ailesine de ulaşmaktadır.
Hz. Peygamber (sav),
bir düğünden gelen (ensardan) kadın ve çocukları gördü. Kalkıp ayakta durarak:
"Allah'ım, onlar en sevdiğim insanlardır. Allah'ım, onlar en sevdiğim
insanlardır" dedi.
Bir kişi ile alakalı
olanlara ikram, kişinin kendisine ikramdır. Salih kimselerin kadınlarına ikram,
onlara ikramdır. Bu husus, hasta ziyareti ve yemek verme konusunda da
zikredilmişti.
Salih Fakirleri
Öncelemek
"Kendisini (imana)
muhtaç görmeyen kimseye gelince, işte sen (imana gelir de islam'a kuvvet verir diye) ona
yöneliyorsun." ,
"Fakat koşarak ve
(Allah'tan) korkarak o sana gelen kimseye gelince sen, onu bırakıp
oyalıyorsun."
Yalnız Olmamak
Şartıyla Saliha Kadını Ziyaret Etmek
Hz. Ebu Bekir Hz.
Ömer'e, Hz. Peygamber (sav)'m vefatından sonra: "Gel, Ümmü Eymen'e (Hz.
Peygamber'in dadısına) gidelim. Hz. Peygamber (sav) onu ziyaret ettiği gibi biz
de onu ziyaret edelim"6 demiştir.
Hz. Peygamber, ziyaret
ettiği kimseye, ziyaret yoluyla in'an ve ihsanda bulunmuş olur. Başka
ziyaretlerde de ya ziyaret edilen salih kimsenin bereketi umulur veyahut da bu
yolla o kişiye ihsanda bulunmuş
olunur.
1 Kehf: 82 4 Abese: 5,6
2 Buhari-Müslim 5 Abese: 8-10
3 Buhari-Müslim , 6 Müslim
Cahile Cevap Vermemek
"Rahman'm kulları
ise öyle kimselerdir ki: Yeryüzünde tevazu içinde yürürler. Cahiller onlara
bir laf attıkları zaman 'Selam' derler, geçerler." , "Boş söz işittikleri
zaman ise ondan yüz çevirirler ve 'Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de
sizedir. Size selam olsun. (Biz) cahilleri (arkadaş edinmek) istemeyiz'
derler."
Cahile cevap vermek
onun cahilliğini ve boş sözlerini artırmasına yol açar. Onu kendi haline
bırakmak daha akıllıcadır.
En Güzel Söz ve
Amellerle Karşılık Vermek
"(Habibim,)
kullanma söyle (sözün) en güzel olanı (nı) söylesinler! Çünkü şeytan aralarını
bozmak ister." , "Çünkü iyilik ve kötülük bir olmaz. (Sen kötülüğü)
en güzel olan (iyilik) ile defet. Bir de bakarsın ki se-ninle arasında
düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost olmuştur."
En güzel söz ve
amellerle karşılık vermek din ve dünya maslahatının gereği olan dostluk ve
birliğin oluşmasına neden olur.
Kötülük Edene İyilik
Etmek
"(Yusuf,
kardeşlerine) dedi ki: Bu gün (benim tarafımdan) size kınama yoktur. Allah
sizi affetsin." , "(Yakup) dedi ki: Sizin için Rabbimden daha sonra
mağfiret dileyeceğim."
"içinizden
faziletli ve servet sahibi kimseler akrabalara, yoksullara ve Allah yolunda
hicret edenlere bir şey vermemeye yemin etmesin. Affetsinler,
aldırmasınlar."
Bu ayet Hz. Ebubekir
hakkında nazil olmuştur. Mistah adlı akrabası Hz. Aişe'ye iftira hadisesine
iştirak edince Hz. Ebubekir ona verdiği nafakayı artık vermemeye yemin etmişti.
Hz. Aişe (r. anha),
Hasan'a (ifk olayına karışmasına rağmen) sövülmesinden rahatsız olurdu. Hz.
Aişe Hasan'ın şu şiiri söylediğini bildirmiştir:
"Benim babam,
onun babası (dedem) ve şerefim
Size karşı Muhammed'in
şerefini korumadır."
1 Furkan. 63
2 Kasas: 55
3 rsra: 53
4 Fussilet: 34
5 Yusuf: 92
6 Yusuf. 98
7 Nur: 22
8 Buhari-Müslim
Bir kişi: Ey Allah'ın
Resulü bazı akrabalarım var. Ben onlarla akrabalığımı sürdürüyorum. Onlar ise
ilişkilerini benden kesiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar ise bana
kötülük ediyorlar. Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar ise bana karşı
cahillik ediyorlar, dedi. Hz. peygamber (sav): "Eğer dediğin gibi ise sen
iyiliğin ile onların başına kül savuruyor gibisin. (Onların düşüklüğünü ortaya
koymuş oluyorsun.) Ve sen böyle devam ettiğin sürece onlara karşı her zaman Allah'tan
bir destek seninle birlikte olacak" dedi.
Kötülük edene iyilik
etmekte Halık'ın sıfatı ile vasıflanma şerefi vardır. Çünkü onlar O'na eş,
çocuk isnad ettikleri halde O (cc) onlara afiyet ve rızık veriyor. Hem bunda
kötüyü kötülükten alıkoymak, yaptığı haksızlığın çirkinliğini göstermek de
mevcuttur.
Adamın Ailesine
Hizmeti
"Hani (Musa) bir
ateş görmüştü de ailesine: (Siz burada) durun, doğrusu ben bir atçş gördüm.
Belki ondan size bir kor getiririm ya da ateşin yanında yol gösteren bir kimse
bulurum, demişti." "Hz. Peygamber (sav) ailesinin hizmetinde
olurdu." "Yine ailemize yiyecek ge-tiririz kardeşimizi de muhafaza
ederiz"
Adamm, ailesine
hizmeti ihsandır, yakınlık haklarını yerine getirmedir, tevazudur, zorba ve
büyüklük taslayanlarm ahlakından uzaklaşmaktır.
"Bir kavmin
efendisi onlara hizmet edendir." Zira dini övünçleri kazanmış ve ailesine
de dünyevi faydalar sağlamıştır.
İbni Ömer (ra) bir
toplulukla sefere çıktığı zaman hizmetlerini kendisinin görmesini ve
harcamalarının kendisine ait olmasını şart koşardı. 'Kim de, salih bir amel
işlerse artık kendileri için (mükâfat) hazırlamış olurlar."
Kendisine Zorunlu
Olmayan İşte Kadının Kocasına Hizmeti
Hz. Zübeyir (ra) fakir
idi. Eşi Esma binti Ebubekir de atının tımarını, yemini ve tüm hizmetini
üzerine almıştı. Su taşıyan devesinin yemi için hurma çekirdeği döverdi, su
taşırdı, kovasını diker, hamur yapar-
1 Müslim
2 Taha: 10
3 Buhari 5 Ebu Abdurrahman esselmi
4 Yusuf: 65 6 Rum: 44
di. Fersahın üçte biri
(3218 metre) uzaklıktan Hz. Peygamber (sav)'ın Hz. Zübeyir'e verdiği araziden
başı üzerinde çekirdek taşırdı. Bir gün Hz. Peygamber (sav) bir grup
arkadaşıyla yolda ona rastladı. Çekirdekler de başının üzerindeydi. Onu
çağırdı ve binsin diye devesini çökertti. (Esma, Hz. Peygamber'in baldızıdır.)
Esma utandı. Hz. Zübe-yir'in kıskançlığını da biliyordu. Durumu ona bildirdi.
Hz. Zübeyir: 'Vallahi senin başın üzerinde çekirdek taşıman onunla beraber deveye
binmenden daha ağır geliyor bana, dedi' Ta ki Hz. Ebubekir, kızma bir hizmetçi
gönderdi de atın hizmetinden kurtuldu. Esma: 'Sanki beni azat etti1 demiştir.
Hizmetin fazileti
hizmet yapılan şeyin faziletine göredir.
Sana Yapılmasından
Hoşlandığın Muamele Gibi İnsanlara Muamele Etmen
"Hem (yetimler
hakkında) korksun o kimseler ki, eğer kendileri arkalarında güçsüz (ve küçük)
evlatlar bırakacak olsalardı onlar hakkında endişe edeceklerdi. Öyle ise
(diğer yetimler hakkında da) Allah'tan sakınsınlar ve doğru söz
söylesinler."
"Cehennemden
uzaklaştırılıp cennete konulmak isteyen kişi, Allah'a ve Ahiret gününe iman
eden ve kendisine yapılmasından hoşlandığı şeyi insanlar için yapan biri
olarak ölümü karşılasın."
Hangi söz, ahlak ve
amel ile muamele görmek istiyorsan, insanlara aymsıyla muamele et. Güzel ahlak
üzere yaratılmış olan kimse için bu bir ölçüdür. Çünkü güzel ahlakı, güzel olan
davranışları ona gösterir de o kişi insanlara öylece muamele eder, çirkin olanı
gösterir de o da insanlar hakkında ondan sakınır. Böylece hoşlanacakları
şeyler yapar, hoşlanmayacakları şeyden de sakınmış olur.
Hayâlı Adama Hayasına
Göre Davranmak
Hz. Peygamber (sav),
Hz. Aişe (ra)'nin evinde uyluğu (veya dizden aşağısı) açık olduğu halde
uzanıyordu. Önce Hz. Ebubekir (ra) sonra da Hz. Ömer (ra) girmek için izin
istediler. O halde iken her birine izin verdi ve onlarla sohbet etti. Sonra Hz.
Osman (ra) izin istedi. Hz. Pey-
1 Buhari
2 Nisa: 9
3 Müslim
eamber (sav) kalkıp
oturdu ve elbiselerini düzeltti. Hz. Aişe (r. anha) ona bu durumu sordu.
Efendimiz: "Meleklerin haya ettiği bir kimseden ben haya etmeyeyim mi?'
Buyurdu. 'Osman hayâlı bir adamdır o halde kendisine izin verseydim hayasından
bana ihtiyacını bildireme-mesinden korktum' dediği de rivayet edilmiştir."
Karşılaşmada Güler
Yüzlü ve Kolay Ulaşılır Olmak
Cerir (ra):
"Müslüman olduğumdan beri Hz. Peygamber (sav) beni hiç kendisinden
alıkoymadı ve yüzüme tebessüm etmeksizin beni karşılamadı" demiştir.
Tebessüm, güzel
ahlaktandır, kendisine ulaşımı engellememek, ikram, gönülleri birleştirme ve
ihsandır.
Müslümanları Kardeş
Görmek
"Müslüman
müslümanm kardeşidir. Ona zulmetmez, onu horla-maz, onu zorda yüzüstü bırakmaz.
Takva buradadır" dedi. (Hz. Pey-gamber (sav) göğsünü işaret ederek bunu üç
kez tekrarladı.)
Takva ancak kalptedir.
Çünkü gönüller iyi ve halis olmazsa zahiri ameller takva olmaz. Her takvanın
kaynağı kalptir. Zira kalp ile halis kılınmadıkça hiçbir zahiri amelle ateşten
korunamaz. Müslümanları kardeş görmekten kasıt; kardeş nasıl kardeşine destek
olmak, yardım etmek, iyilik ve ihsan etmekle muamele ediyorsa ve kardeşler
birbirlerine ne yapıyorlarsa müslümanın müslümana öyle muamele etmesidir.
Allah İçin Kardeş
Olmak
Hz. Peygamber (sav)
Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra) ile Ebu Talha (ra)'yı kardeş yaptı. Bir Müslüman'ı
kardeş edinmenin anlamı iki kardeşliğin arasını birleştirerek iman kardeşliği
ile birlikte onu soy kardeşi gibi bir duruma getirmektir. Öte yandan zaten
bütün Müslümanlar kardeştir.
Akrabalarla Güzel
Geçinmek
Adamın biri Hz.
Peygamber (sav)'e "İnsanlar arasında güzel geçinmeme en çok kimin hakkı
var?" dedi. Hz. Peygamber (sav): 'Annen,1
1 Müslim
2 Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Müslim
5 Müslim
dedi. Adam 'Sonra
kimin?' diyordu. Hz. Peygamber (sav) 'Sonra annen' diye cevapladı. Adam yine
'Sonra kimin?' deyince; Hz. Peygamber (sav), 'Sonra annenin, sonra da babanın'
dedi. "Annenin, sonra annenin, sonra babanın, sonra en yakının, sonra en
yakının..." dediği de rivayet edilir.
Peygamber (sav) anneye
ihsan ile başladı. Çünkü güçsüzlüğü ve zayıflığına rağmen annenin insana
iyiliği çoktur. Gebe olarak taşımış, em-zirmiş, yetiştirmiş, gece uykusuz
kalmış, pisliğini, kirini temizlemiş ve daha pek çok sıkıntı çekmiştir. İkinci
olarak babayı sıraladı. Çünkü varlığının sebebidir. O onun bir parçasıdır.
Sonra sırasıyla en yakınlar, denildi. Çünkü bunda sıla-i rahim ve en iyi
olandan başlamak vardır.
Sözünü Yerine Getirmek
"Çünkü o (ismail)
sözünde duran bir kimse idi."
Kulun İşlediği Zulmün
Kefaretini Vermesi
Ebu Mes'ud (ra)
kendisine ait bir köleyi dövdü. Köle 'Allah'a sığındım' demeye başladı. Ancak
Ebu Mes'ud onu dövmeye devam etti. Köle: 'Ben Allah Resulü (sav)'ne sığındım'
dedi. Ebu Mes'ud onu bıraktı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Vallahi
senin ona gücün yettiğinden daha çok Allah'ın gücü sana yetiyor" dedi. Hz.
Peygamber (sav)'ın heybetinden kamçı Ebu Mes'ud'un elinden düştü ve 'O, Allah
rızası için hürdür' dedi. Hz. Peygamber (sav): "Eğer sen bunu
yapmasaydın, ateş sana dokunurdu." (Başka bir rivayette "Ateş seni
kaplardı" demiştir)
Kölesini dövmekle
kötülük eden onu azat ederek iyilik etsin. Şüphe yok ki haseneler (iyilikler)
kötülükleri götürür ve dereceleri yükseltir.
Ölmüş Baba İçin Sadaka
Vermek
Bir adam: "Ey
Allah'ın Resulü, benim babam öldü ve biraz mal bıraktı. Vasiyette de bulunmadı.
Ben onun için sadaka versem ona kefaret olur mu?" Hz. Peygamber (sav):
'Evet' dedi. Bir diğeri: 'Benim annem vasiyet etmeden aniden öldü. Fakat eğer
konuşsaydı, sanıyorum
1 Buhari-Müslim
2 Müslim
3 Meryem:
4 Müslim
5 Müslim
sadaka verirdi. Ben onun
için sadaka versem ona mükâfat var mı?' Hz. Peygamber (sav): Evet, dedi. ('Onun
yerine sadaka versem bana mükâfat var mı?' dedi. Hz. Peygamber (sav): Evet,
dedi, şeklinde de rivayet edilir.)"
Yine Hz. Peygamber
(sav), Sad b. Ubade'ye annesinin üzerinde bulunan bir adağı vermesini emretti.
Eğer anne-babanın hayatta iken nafakasını vermek iyilikse öldükten sonra onlar
için sadaka vermek daha öncelikli olarak iyilik olur. Şüphesiz sadakadan hâsıl
olan sevap onlar için nafakadan hâsıl olan kolaylıktan daha iyi ve daha
kalıcıdır.
Baba Dostuna İyilik
Etmek
"Kişinin,
babasından sonra dostlarına iyilik etmesi ihsanın en iyi-sidir."
Hz. Peygamber (sav)
Hz. Hatice'nin arkadaşlarını gördüğünde göğsü sevinç dolardı. Onlara iyilik
eder, ikramlarda bulunurdu.
Baba dostuna iyilik,
babanın yerine onun dostlarına iyilik gibidir.
Salih Kimseye
Ölümünden Sonra İkram
Hz. Peygamber (sav)
Culeybib (ra)'i kollarına aldı. O öldürülmüş, kollarından başka sağlam bir yeri
kalmamıştı.
Hastayı Ziyaret
"Müslüman, Müslüman
kardeşini hastalığında ziyaret ettiği zaman dönene kadar cennet bağında
olur."
Allah (cc), kıyamet
günü der ki: "Ey âdemoğlu ben hastalandım; fakat sen beni ziyaret
etmedin." Der ki: "Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde ben seni nasıl
ziyaret ederim?" Allah (cc) der ki: "Bilmez misin, benim falanca
kulum hastalandı; ama sen onu ziyaret etmedin. Eğer Onu ziyaret etmiş olsaydın,
beni onun yanında bulurdun."
Hastaları Tedavi Etmek
Her hastalığın bir
ilacı vardır. Hastalığın ilacına rastlandığında izni ile hastalıktan
kurtulunur."
1 Müslim
I Buhari-Müslim Müslim
4 Buharİ
5 Müslim
6 Müslim
7 Müslim
8 Müslim
Hz. Peygamber (sav)
damarından kan aldırmış, burnuna- damla damlatmıştır. Ayrıca Ubeyy'e bir doktor
göndermiş de doktor bir damarını kestikten sonra yara yerine bağlamıştır.
Sa'd kolundaki hayat
damarı denilen damar üzerinden yara aldığı zaman Hz. Peygamber (sav), kendi
eliyle onu okun keskin ucu ile kesti ve dağladı. Daha sonra şişince onu tekrar
kesti ve dağladı.
Bir adamı akrep soktu.
Biri: "Onun için efsun yapayım mı?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav):
"Sizden kim kardeşine yardımcı olabili-yorsa olsun" dedi.
Yine Hz. Peygamber
dedi ki: "Şirk bulunmayan efsunda sakınca yoktur."
Hastaları tedavi etmek
onlardan sıkıntıyı giderdiği için ihsandır. Bu gidermenin üstünlük derecesi
giderilenin miktarmcadır. Çok büyük bir belayı gidermek çok iyidir. Genellikle
öldürücü olan bir hastalığı birinden gidermek çoğunlukla öldürücü olmayan bir
hastalığı gidermekten daha iyidir. Eğer iki hastalık ölümcül olmamada ve
ölümcül olmada, sürelerinin uzun ve kısa olmasında eşit iseler daha şiddetli
olanı defetmek daha iyidir.
Hasta ve Çocuklara
Güzel Davranmak
Hz. Peygamber (sav)
öğle namazından çıktı, bazı çocukların yanından geçti. Tek tek yanaklarını
okşayrp onları sevdi.
Hz. Aişe (r. anha)
kendisine iftira atılması olayından bahsederken: "Daha önce geçirdiğim
hastalıklarda Hz. Peygamber (sav)'den gördüğüm güzel muameleyi görememem beni
kuşkulandırıyordu. Bu hastalığımda Hz. Peygamber (sav) içeri girdiğinde sadece
oradakilere 'Şu sizinki nasıldır?' derdi."
Öleni Güzelce
Kefenleyip Gündüz Defnetmek
Hz. Peygamber (sav)
hutbe verdi ve ashabdan ölen birinin işe yaramaz bir kefen ile kefenlendiğini
ve gece defnedildiğini hatırlattı. Sonra mecbur kalınmadıkça herhangi bir
kişinin namazı kılınmadan gece defnedilmesini sakındırdı ve 'Sizden biri
kardeşini kefenlediği zaman
1 Müslim
2 Müslim
3 Müslim
4 Müslim
5 Buhari-Müslim
Güzel kefenlemek ölüye
ikramdır. Gündüz defnetmek de ona dua eden ve üzerinde namaz kılanların çok
olmasından dolayı ona ihsandır.
Kız Çocuklarına İhsan
"Kim kız
çocuklarına sahip olur da onlara sabredip iyilik ederse onlar onun için
ateşten perde olurlar." , "Kim iki kız çocuğuna baliğ olana kadar
bakarsa ben ve o kıyamet günü -iki parmağını birleştirerek-böyle oluruz."
Ahmak insanların kız
çocuklarından nefret ettiği bir dönemde insanların âdetini btrâkıp bunlara
sabredip iyilik edene Allah (cc) çok bü-vük mükâfat verdi.''
Kadınların iyiliği
İçin Onları Denkleri ile Evlendirmeye Çalışmak
"(Şuayb) dedi ki:
Doğrusu ben sekiz sene bana ücretle çalışmana istiyorum."
Hz. Ömer (ra) de kızı
Hafsa'yı Hz. Ebu Bekir ve Hz. Osman'a teklif etmişti. Kadını dengi olan bir
kişi ile evlendirmek onun iffetini korumada çabuk davranmakla ve eşinin ona
denk olması ile onu utanç duymaktan alıkoymakla ona ihsandır. Hem salih bir
koca onu her türlü hayra teşvik eder ve onu her türlü serden alıkoyar.
Kadının Çocuklarına
Şefkatli Olması ve Kocasının Malını Koruması
"Develere binmiş
en hayırlı kadınlar Kureyş kadınlarıdır. Küçüklüklerinde çocuklarına herkesten
daha şefkatlidirler ve kocalarının elindekine herkesten daha çok riayet
ederler."
Kadının kocasının
malında dikkatli davranması emanetin edasıdır. Çocuğuna karşı şefkatli olması
ona latif davranmasına, beslemesini ve terbiyesini güzel yapmasına neden olur.
1 Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Müslim
4 Kasas: 27
5 Buhari
6 .Buhari-Müslim
Çocukların Damağını
Ovmak ve İsim Koymak
Hz. Peygamber (sav)'e
yeni doğan çocuklar getirilirdi. O da mübarek elini üzerlerinde gezdirir,
onlara bereket duası ederdi ve damaklarını çiğnenmiş hurmayla ovardı. Ebu
Useyd'in oğlunun adını Munzir diye değiştirdi. Hz. Zübeyir'in oğlunun adını
Abdullah koydu.' Ebu Musa'nın oğlunun damağım kendi dişleriyle çiğnediği
hurmayla ovduktan sonra ismini 'İbrahim' koydu. Bu onlara da, babalarına da
iyilik ve ihsandır.
Çocukları Taşımak ve
Onları Bineğe Bindirmek
Hz. Peygamber (sav),
Hz. Hasan'ı boynunun üstünde taşıyarak 'Allah'ım, ben onu seviyorum. Sen de
onu sev!' dedi." Hz. Hasan ve Hüseyin'i kırçıl devesinin üstüne, birini
önüne, birini de arkasına alarak bindirdi. Seleme de develerini çekerek onları
Hz. Peygamber (sav)'m evine kadar getirdi."
Abdullah b. Cafer dedi
ki: "Hz. Peygamber (sav), seferden döndüğü zaman ailesinin çocuklarıyla
karşılanırdı. Bir keresinde beni önden onu karşılamaya götürdüler. O da beni
önüne bindirdi. Sonra Hz. Fatı-ma'nın oğullarından birini getirdiler, onu da
arkasına bindirdi. Böylece biz üç kişi bir bineğin üstünde Medine'ye
girdik."
Abdullah b. Cafer,
İbn-i Zübeyr'e dedi ki: "Hatırlıyor musun? Ben, sen ve İbn-i Abbas Hz.
Peygamber (sav)'i karşılamaya gittik. Bizi yanına bindirdi. Seni
bıraktı." Hz. Zeyneb'in kızı Ümame binti Ebi'l As'ı da namazda boynunda
taşırdı.
Tüm bunlar iyilik,
tevazu, lütuftur ve insanları tevazuya teşviktir. Peygamber'in onları öpüp
onlara sarılması şefkat ve sevgi göstermektir. "Allah (cc) kullarından
ancak merhametli olanlara merhamet eder." "Merhametli olanlara Rahman da
merhamet eder. Yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet
etsin."
Çocukları Öpmek
Hz. Peygamber (sav),
Hz. Hasan'ı öptü. Akra' b. Habis onu gördü ve
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Müslim
7 Müslim 10 Buhari-Müslim
8 Müslim 11 Ebu Davud-Tirmizi
9 Buhari-Müslim
"Benim on tane
oğlum var, şu ana kadar hiç birini öpmedim" dedi. Bunun üzerine Hz.
Peygamber (sav): "Hiç şüphe yoktur ki, merhamet etmeyene merhamet
edilmez" dedi.
Çocuklarla Şakalaşmak
Enes (ra) dedi ki:
"Hz. Peygamber (sav), insanların en güzel ahlaklı olanı idi. Benim bir
kardeşim vardı. Adı Ebu Umeyr idi. Hz. Peygamber (sav) gelip onu görünce (ölen
serçesini kastederek) 'Ey Ebu Umeyr, ne yaptı nuğayr (serçen)?' deyip latifede
bulunurdu."
Çocuklarla şakalaşmak
onları sevindirmek, gönüllerini hoş etmek ve nefislerini rahatlatmaktır.
( Çocuklara Selam
Vermek
Hz. Peygamber (sav)
bazı çocukların yanından geçti. Onlara selam verdi.
Bu onlara lütu£,
gönüllerini hoş etme ve ikramdır.
Çocuklara Nazar
Değmesinden Korkmak
"Sonra (Yakub)
dedi ki: Oğullarım! (Mısır'a) tek kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin
(ki nazar değmesin). Bununla beraber Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden
defedemem. Hüküm ancak Allah'ındır."
Nazar değmesi eziyet
verici bir sebeptir. Tek kapıdan girmekten menetmek Allah'a tevekkülle
birlikte tedbir almaktır. Bu sebeple Hz. Ya-kup "Bununla beraber Allah'tan
(gelecek) hiçbir şeyi ben sizden defedemem. Hüküm ancak Allah'ındır... Ben ona
tevekkül ettim" demiştir.
Güzel Ahlak
"Ve muhakkak ki
sen, gerçekten büyük bir ahlak üzerindesin." "En iyileriniz ahlakı en
güzel olanlarmızdır."
Hz. Peygamber (sav)
insanların, yüzü ve ahlakı en güzel olanıydı, "iyilik, güzel ahlaktır.
Günah ise göğsünde tereddüt oluşturan ve irt-sanların görmesini istemediğin
şeydir."
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Yusuf: 67
5 Kalem: 4
6 Buhari-Müslim
7 Buhari-Müslim
8 Müslim
Hz. Aişe: "Hz.
Peygamber (sav)'in ahlakı Kur'an idi" demiştir.
Yani; Kur'an'ın
adapları ile amel idi, demek istiyor.
Güzel ahlak imanı
artıran sevgiyi beraberinde getirir. Çünkü Hz. Peygamber (sav): "Nefsim
elinde olana yemin olsun ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi
sevmedikçe de (kâmil manada) iman etmiş olmazsınız" diyor .
Yerine Göre Yumuşak
Söz ve Fiil
"Buna rağmen ona
(Firavun'a) yumuşak söz söyleyin belki ibret alır. Ya da (Allah'tan)
korkar." "İşte Allah'tan bir
rahmet iledir ki sen onlara yumuşak davrandm."
"Mü'minler
müsamahakâr ve yumuşak kişilerdir." "Mü'min burnuna gem takılmış
deve gibidir, yularından çekildiği zaman çekenin ardından gider. Bir taşın
üzerinde çöktürüldüğü zaman çöker."
Yumuşak davranmanın
yeri ayrı, sert davranmanın yeri ayrıdır. Bu iki şeyi birbirinin yerine
kullanan hata yapar. Peygamberliğinin başında Hz. Musa Firavun'a: "Senin
(şirk ve isyandan) temizlenmeye (meylin) var mı?" diyerek sözü yumuşak
tutmuştu. Doğruluğunu bildiği halde inkârda ısrar edince Hz. Musa ona "Ey
Firavun! Şüphesiz ki ben de seni mahvolmuş zannediyorum" dedi.
Yumuşaklıkta dünya ve
ahiret maslahatlarını beraberinde getiren kalpleri birleştirmek ve nefisleri
hoş etmek vardır.
Haramlar Hakkında
Gayretli Olmak
"Hiç kimse Allah
(cc)'dan daha gayretli değildir. Onun için fuhşu yasaklamıştır. "Şüphe yok
ki Allah gayretlidir, mü'min de gayretlidir. Allah'ın gayreti, mü'minlerin
Allah'ın haram kıldığı şeyleri işlememesidir" (Sa'd'ı kastederek:) "O gayretlidir,
ben ondan daha gayretliyim, Allah da benden daha gayretlidir."
Mahremler için gayret,
onları dünya utancından ve ahiret ateşinden koruduğu için onlara ihsandır.
Gayret de iki türlüdür:
1 Müslim 4Al-iîmran: 159 7 Naziat: 18 10 Buhari-Müslim
2 Müslim 5 İbn-i Mübarek- Ebu Nuaym 8 İsra:
102 11 Buhari-Müslim
3 Taha: 44 6 İbn-i Mübarek- Ebu Nuaym 9 Buhari-Müslim
1- İçseldir
ve yaratılıştan gelir.
2- Görünürdür.
Bu da mahremleri örtü altına almak ve dışarıda süslenip çalım yapmak gibi
fuhşa sebep olan şeylerden menetmektir.
İyiliğin Zorluklarına
Katlanmak
Hz. Peygamber (sav),
sabah namazını kıldığında Medine'nin hizmetçileri, içinde su olan kaplarını
getirirlerdi. Hz. Peygamber (sav) her getirilen kaba (bereket için) mutlaka
elini koyardı. Bazı zamanlar sabah soğuk olduğu halde yine elini içine koyardı.
Dünya ve ahiretin
maslahatı için geçici zorluklara katlanmak peygamberlere, velilere ve abdallara
yakışan sağduyulu bir tutumdur.
Yeminleri Bozmakla
ihsan
"Kim bir şeye
yemin eder de başka işi ondan daha hayırlı görürse yeminin kefaretini versin ve
o hayırlı olan işi yapsın." "Kim bir şeye yemin eder de başka işi
Allah'tan korkmaya daha uygun görürse takvaya uygun olanı yapsın."
"Sizden biri için ailesi hakkında yaptığı bir yeminde hatalı olduğu halde
ısrar etmesi Allan'ın farz kıldığı kefaretini ödemesinden Allah katında daha
büyük günahtır." "Vallahi ben başkasını ondan daha hayırlı gördüğüm hiçbir
yemin etmemişim ki, mutlaka o yeminimin kefaretini verip o hayırlı olan işi
yapmışımdır."
Yemini bozmanın
fazilet derecesi verilen mali kefaretle birlikte yeminin bozulmasına neden
olan hayrın dercesine göredir. Buna göre kişi 'Kimseyi azat etmeyeceğim' diye
yemin edip sonra yemini bozarak köle azat eder ve kefaret olarak da yine köle
azat ederse bu ne iyi bir yemin bozmadır!
Savaşçılara İhsan
"İyilik ve takva
üzerine yardımlasın."
"Kim cihada
çıkacak bir savaşçının teçhizatını sağlar veya ondan sonra ailesine iyilik
ederse şüphesiz o da cihad etmiş sayılır." Hz. Peygamber (sav) Beni
Lihyan Kabilesi'ne baskın için bir seriyye gönderdi.
1 Müslim 3 Müslim
2 Müslim-Ahmed 4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Maide: 2
7 Buhari-Müslim
"Her iki kişiden
biri bu cihada katılsın" diye emretti ve 'Sizden kim cihada çıkanın
ardında ailesine ve malına iyi bakarsa ona da çıkanın mükâfatının yarısı
vardır' dedi.
İyilik Çeşitlerinden
Bazısı
Hz. Hatice (ra) Hz.
Peygamber (sav)'e; "Allah'a yemin ederim ki Allah (cc) hiçbir zaman seni
bırakmaz. Çünkü sen akrabaya iyilik eder, doğru konuşur, acizin yükünü taşır,
yoksula verir, misafire ikram eder ve hak vazifelerine yardımcı olursun"
dedi.
Bazı İhsan Çeşitleri
Hz. Peygamber (sav)
hastalan ziyaret etmeyi, cenazeye katılmayı, hapşırana afiyet dilemeyi, yemini
tutmayı, mazluma yardım etmeyi, daveti kabul etmeyi ve selamı yaygınlaştırmayı
emretti.
Hastayı ziyaret etmek
moralini düzeltir, bu da hastalığını hafifletir ve direncini artırır. Bilhassa
hastadan büyük kişiler onu ziyaret etmişse. Cenazeyi uğurlamak, meyyite ikram,
sağ olan akrabalarının da gönlünü hoş etmektir. Yemini tutmak, üzerine yemin
ettiği şeyi yerine getirmektir. Çünkü o işi çok önemsediği ve ona şiddetle
alaka duyduğu için yemin etmiştir. Hem bunda kefaretten kurtulmak da vardır.
Daveti kabul çağıranı sevindirmek ve ona ihsan etmektir. Mazluma yardım ve
selamı yaymanın yararları da malumdur.
Mazluma Yardım
"Artık onlardan
biri (aralarında hüküm verdikten sonra yine de) ötekine haksızca zulmederse o
takdirde Allah'ın emrine dönünceye kadar o saldıran (taraf)'la savaşın."
Hz. Peygamber (sav)
mazluma yardım etmeyi emretmiş ve: "Kardeşine, zalim de olsa, mazlum da
olsa yardım et" demiştir.
Mazluma yardım, zulmü
ondan alıkoymaktır. Zalime yardım ise onu zulmün sorumluluğundan kurtarmaktır.
1 Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Hucurat: 9
5 Buhari
Müslümanlara Dostlukla
İhsan
"Sizin dostunuz
ancak Allah'tır, O'nun Resulüdür ve (Allah'ın emrine) boyun eğen kimseler
olarak namazı hakkıyla eda eden ve zekâtı veren mü'minlerdir."
Müslümanların
İhtiyaçlarını Gidermek ve Onlara Yardım Etmek
"Mü'min, mü'min
için birbirini sıkıca tutan yapı gibidir." "Kim kardeşinin ihtiyacına koşarsa
Allah da onun ihtiyacını görür." "Kul, kardeşinin yardımında olduğu
sürece Allah da onun yardımındadır."
Bu son hadis emir
manasında olup ş'u mealdedir: Mü'min musibetlerin zorluğuna kaj'şln kendini
mü'min kardeşi için birbirini destekleyen bina yerine koysun. Çünkü onun
bazısı olmadan bazısı tutunamaz.
Bu örnekte iki tarafa
yardımlaşma ve dayanışma emri de mevcuttur.
Allah için
Ziyaretleşmek ve Birbirini Sevmek
"Allah, kıyamet
günü der ki: Celalim hakkı için birbirini seven kimseler nerededirler? Hiçbir
gölgenin bulunmadığı bu günde ben onları kendi gölgemde
gölgelendireceğim."
Bir adam başka bir
köyde bulunan, Allah için kardeş olduğu bir adamı ziyaret etti. Allah (cc)
adama yoldayken bir melek gönderdi. Adam, meleğin yanına gelince melek; 'Nereye
gidiyorsun?' diye sordu. Adam; 'Bu köyde bir kardeşim var, ona gitmek
istiyorum' dedi. Melek; 'Daha büyüğünü umduğun bir iyiliğin var mı onda?' diye
sordu. Adam; 'Hayır, ben sadece Allah için seviyorum' dedi. Melek; 'Öyle (bil
ki) ben sana gönderilmiş, Allah'ın bir elçisiyim, sen o adamı nasıl onun için
sev-diysen Allah da seni sevmiştir' dedi.
Allah'ın celali için
birbirini sevmek sevginin en üstünüdür. Çünkü onun sebebi tüm sebeplerin en
üstünüdür.
Maide: 55
Buhari-Müslim
Buhari-Müslim
Müslim
Müslim
SOZ İLE İHSAN
Bu konuda birkaç
böljüm var.
ON İKİNCİ KISIM
Hayırlı Şeyleri
Tavsiye
"İbrahim bunu
oğullarına vasiyet etti. Yakup da (böyle vasiyet ederek dedi ki) Ey oğullarım!
Şüphesiz ki Allah sizin için bu dini seçti, öyleyse ancak (Allah'a) teslim
olmuş kimseler olarak can verin." "Ve (İbrahim) bunu (bu sözü)
zürriyeti içinde baki kalacak bir kelime yaptı ki onlar (onun dinine)
dönsünler." "Asra yemin olsun. Şüphesiz ki insan gerçekten
hüsrandadır, ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı
tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesnadır. "3
Hayırlı şeyleri
tavsiye etmek, yapmaya vesiledir. Fazileti de ulaşılan haçra göredir. Buna göre
İslam'ı tavsiye etmek en iyi tavsiyedir. Sabır ve merhameti tavsiye de
derecelerine göre değişir. Fakirliğin büyüklüğü, zaruretin şiddeti vb. şeyler
hep farklılığın sebepleridir.
Hayırlara Çağırma ve
Münkerlerden Sakındırma
"İçinizden hayra
davet eden ve iyiliği emredip kötülükten yasaklayan bir topluluk bulunsun! işte
onlar gerçekten kurtuluşa erenlerdir."
Yanlışlara Karşı Öfke
Göstermek
Sahabeden biri bir
Yahudi'nin 'Musa'yı insanların en seçkini yapana
1 Bakara: 132
2 Zuhruf: 28
3 Asr: 1-3
4 Al-iİmran: 104
yemin olsun' dediğini
duydu ve adamın yüzüne bir tokat vurdu. Yahudi adam da davasını Resulullah
(sav)'a götürdü. Resulullah (sav), yüzünden öfkesi anlaşılacak kadar
öfkelendi. Sonra da 'Peygamberler arasında üstünlük yapmayın' dedi.
Yanlışa karşı öfke
göstermek yanlış yapana ihsandır. Çünkü onu yanlıştan sakındırır, meneder; hem
öfke Rububiyyetin hürmetinin çiğnenmesine karşı çıkmak, Allah'ı tazim ve
yüceltmektir.
Hoşlanılmayacak
İşlerde İnat ve Israr Edene Karşı Çıkmak ve Ona Hakaret Etmek
Hz. Peygamber (sav),
Ebu Zer'e -bir kişiye sövüp onu annesiyle ayıpladığı için 'Sen cahiliye ahlakı
olan bir adamsın' dedi ve iki kez tekrarladı.
Bir hutbesinde; 'Biz
ne zaman Allah yolunda cihada çıksak, birileri geride kalıp teke (çiftleşirken
bağırdığı) gibi bağırıp kadınlardan birine azca süt mü içirecek' dedi/
"(Musa dedi ki:)
Yazıklar olsun size! Allah'a yalan yere iftira etmeyin."
Alimler dünyayı büyük
görenlere dediler ki: "Yazıklar olsun size! îman edip salih amel işleyen
bir kimse için Allah'ın sevabı daha hayırlıdır."
"Yazıklar olsun
sana! İman et! Allah'ın va'di elbette haktır." 6, "Size de,
Allah'tan başka tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun!"7 "Gerçekten
siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi gidiyorsunuz? Hayır! Siz cahillik
eden bir kavimsiniz."" "Hayır! Siz haddi aşan bir kavimsiniz.'
"Ey Firavun! Şüphesiz ki ben de seni mahvolmuş zannediyorum."
Hz. Peygamber (sav),
(Savaşta kendi hamlesiyle yaralanıp şehid olan Amir b. Ekvâ için) "Âmir'in
ameli boşa gitti" diyenlere; 'Yalan söylemişler1 demiştir. Yine Hatip'in
uşağı; 'Yemin ederim, Hatip ateşe girecek1 deyince, Resulullah (sav) 'Yalan
söyledin' demiştir.12
1 Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Müslim-Ebu Davud
4 Taha: 61
5 Kasas: 80 6Ahkaf:17
7 Enbiya: 67
8 Nemi; 55
9 Şuara: 166
10 Isra: 102 UBuhari
12 Müslim
Bütün bu sert sözler
muhalefetlerden sakmdırıcı ve men edici azarlamalardır. Hz. Ebu Bekir (ra)
Süheyl b. Amr'a Hz. Peygamber (sav)'in huzurunda 'Git, Lafın dilciğini em'
demiştir. Kur'an'da "Ey kâfirler!"2 , "De ki: Şimdi bana
Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz ey cahiller!"
"Hayır! Siz (haddi aşarak) israf eden bir kavimsiniz" tabirleri kullanılmıştır.
Peygamberler başta
emredildikleri gibi yumuşaklık ve güzellik yolunu tuttular, fakat
kavimlerinden ısrar görünce sertlikle onlara karşı çıktılar. "Kâfir ve
münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ol." , "Ey iman edenler!
Kâfirlerden (öncellikle) sizin yakınınızda olanlarıyla savaşın, (öyle ki)
sizde bir şiddet bulsunlar" , (Hz. Peygamber (sav)'in hanımlarına:) O
halde (yabancı erkeklerle konuşurken) konuşmayı yumuşak (bir eda ile) yapmayın
ki kalbinde bir hastalık bulunan kimse tamah etmesin."
Her ortam ve şartlarda
söylenmesi gereken sözler ayrıdır: Kötülükten men etrnedç, dini yüceltmede ve
muhalifleri hafife almadaki yararına göre emreden veya meneden nasıl uygun
görüyorsa, öyle davranır.
Hz. Peygamber (sav),
Ebu Zer'e 'Sende cahiliye ahlakı var' sözü ile çıkışmış ki yaptığından
çekinsin, bir daha yapmasın. Müslümanların kadınlarının peşine düşeni -hakaret
ve öfke olarak-tekeye benzetmesi onu yaptığından menetmek içindir ve Müslümanların
namusunu muhafaza hırsından dolaydır. Bunun gibi, 'Yazıklar olsun' sözü ile
yapılanları çirkinlikle nitelemek de onları menetmek içindir ve küfürden
me-nedilenin yararınadır. Bilmediğini konuşanı yalanlamak ve bunu açıkça ona
söylemek bilmediğini konuşanı azarlama ve menetmedir. Hz. Ebu Bekir'in Süheyl
b. Amr'a söylediği 'Lat'm dilciğini em' sözü hem ona, hem de Lafa hakaret
içindir. Nasıl ki Hz. İbrahim (as) de; "Size de, Allah'tan başka
taptıklarınıza da yuh olsun"
demişti.
Akıllı kimse Allah için
öfkelenecek yeri bilir ve orada öfkelenir. Yumuşaklığın yerini de bilip orada
yumuşak davranır. Görmez misin, Hz. Musa, peygamberliğinin başlangıcında
Firavun'a "(İster misin) seni
1 Buhari
2 Kâfirun: 1
3 Zümmer: 64
4 A'raf: 81
5 Tevbe: 73, Tahrim: 9
6Tevbe:123
7 Ahzap: 32
8 Enbiya:67
(şirk ve isyan kirinden) temizleyeyim
mi?"ı "Ben hiç şüphe yok ki âlemlerin Rabbinden gelmiş bir Resulüm
" v.b. emredilen yumuşak sözler saffetti. Fakat Hz. Musa'nın sözünde
doğruluğunu iyi bildiği halde inat ve ısrar edip -zira Allah (cc)
"Nefisleri ona yakinen inandığı halde sadece zulüm olarak ve büyüklenmek
için onu inkâr ettiler diyor- sonra da Hz. Musa'ya "Ey Musa! Doğrusu ben
seni sihirlenmiş zannediyorum" deyince Hz. Musa da ona halin gerektirdiği
gibi cevap verdi. "Ve gerçekte (sen de) bilirsin ki, bunları birer delil
olarak ancak göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Şüphesiz ki ben de
seni mahvolmuş zannediyorum."
Hz. Peygamber (sav) de
(kâhinlik yaptığı bilinen küçük çocuk) İbn-i Sayyad'a 'Defol! Sen haddini
aşamayacaksın' demiştir. Herakliyus'a "De ki: 'Ben (Allah'a) teslim oldum'
selamet bulursun. Teslim ol, Allah sana mükâfatını iki kere verir" deyip
bu şekilde onu teşvik etmekle başlamış; 'Eğer yüz çevirirsen tebaanın vebali de
senin üzerindedir' diyerek s unlandırmış tır.
Hz. Süleyman önce
"Bana baş kaldırmayın ve bana teslim olmuş kimseler olarak gelin"
demiş; ama Belkıs ona olumlu cevap vermeyip onu hediye ile oyalamaya kalkınca,
"(Ey elçi,) onlara dön, artık şüphesiz öyle ordularla onlara geliriz ki,
onların buna karşı mukavemetleri yoktur. Ve kendilerini mutlaka zelil ve küçük
düşmüş kimseler olarak oradan çıkarırız"
demiştir.
Bunun gibi bütün
peygamberlerin durumları araştırıldığında başlangıçta kavimlerine karşı
kolaylık, yumuşaklık ve şefkat göstermiş oldukları görülür. Onlar ancak ısrar
ve inat ettikleri zaman sözü sert söylemişlerdi. Çünkü Allah, resullerini çok
akıllı ve mükemmel olarak yaratmıştır. "Allah peygamberlik görevini
nereye vereceğini en iyi bilendir." Çünkü O, resullerini, peygamberlerini
sertlik ve yumuşaklıkta onları örnek aldığını zannederek sertlik yerine
yumuşaklık, yumuşaklık yerine sertlik gösteren ahmaklar gibi yaratmamıştır.
Allah'ın hitap yerlerini bilmemekten, kelamını tahrif etmekten ve maksadı
dışına taşımaktan Allah'a sığınırız.
1 Naziat: 18
2 A'raf: 104
3 Nemi: 14
4 İsra: 101
5 İsra: 102
6 Buhari-Müslim
7 Buhari-Müslim
8 Nemi: 31
9 Nemi: 37
10 En'am: 124
Uygunsuz Şeylere Karşı
Çıkıp Hoşlanmadığını Göstermek
Hz. Peygamber (sav),
Hz. Aişe'nin kapısı üzerinde bir ince örtü gördü. Hz. Aişe (ra) Hz. Peygamber
(sav)'in yüzünden hoşlanmadığını anladı, sonra Hz. Peygamber (sav), Hz.
Aişe'yi bundan şiddetle sakındırmak, menetmek için örtüyü çekip yırttı (veya
ikiye ayırdı).
Öfkelenmek, menetmek,
hoşlanmak yerinde yapılırsa ne kadar güzeldir! Şüphesiz bütün bunlar, yanlış
hareketine karşı çıkılana ihsandır, İslam'ın kurallarını yerine getirmede ileri
bir çabadır ve Allah'ın yasaklarını korumaktır. Allah (cc), öfkeyi haksızlığı
engellemek için yaratmıştır. Öyle ise onu Allah'ın yasaklarının çiğnenmesine
karşı kullanmak ne kadar güzeldir!
Hz. Aişe (ra); 'rİen
evimdeki bir mahzenin kapısını üstünde hayvan resimleri olan bir örtü ile
örtmüştüm, Hz. Peygamber (sav) onu görünce çekip yırttı ve öfkeden yüzünün
rengi değişti' demiştir.
Büyüklerin Yanlışına
Karşı Çıkmak
"(Musa, Hızır'a:)
Gerçekten müthiş bir yanlış yaptın."" çok çirkin bir iş yaptın".
'Gerçekten
Zanna Binaen Karşı
Çıkmak
"(Musa:) Onu
(gemiyi) içinde bulunanları boğmak için mi del-din? Gerçekten müthiş bir yanlış
yaptın, dedi." "(Musa:) Bir cana karşılık olmadan masum bir cana mı
kıydın? Gerçekten çok çirkin bir iş yaptın."
Bilgisizce Söz
Söyleyeni Yalanlamak
Seleme b: Ekva' (ra)
Hz. Peygamber (sav)'e; (Savaşta kaza ile kendini vurduğu için) Sahabeden bazı
kişilerin 'Âmir'in ameli boşa gitti1 dediğini söyleyince, Hz. Peygamber (sav):
'Yalan söylüyorlar. Ona iki mükâfat vardır' dedi.7 Hatib'in uşağı 'Vallahi
Hatib ateşe girecek' deyince Hz. Peygamber (sav): 'Yalan söylüyorsun, o ateşe
girmeyecek' dedi.
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Kehf: 71
4 Kehf: 74
5 Kehf: 71
6 Kehf: 74
7 Buhari-Müslim
8 Müslim
Bilmediği şeyi
konuşanı yalanlamak, onu benzeri şeyleri yapmaktan mendir. Bu da onu bir çeşit
düzeltmektir.
Zayıf-Güçlü,
Fakir-Zengin, Tanıdık-Yabancı Herkese Karşı Hak Sözü Söylemek
"Ey iman edenler!
Adaleti titizlikle ayakta tutan (hâkim)ler ve Allah için şahidlik eden kimseler
olun. (Bu tavrınız) velev kendiniz veya ana-baba ve akrabalarınız aleyhine
olsun, (Hem aleyhlerine karar verilen veya şahidlik edilen) ister zengin, ister
fakir olsun. Hâlbuki Allah ikisine de (sizden) daha yakındır (maslahatlarını
daha iyi bilir). Öyle ise saparak nefsin arzusuna uymayın."
Dinde ve Başka
Konularda Nasihat
"Size Rabbimin
(vahiy olarak) gönderdiklerini tebliğ ediyorum. Hem size nasihat
ediyorum." "Size Rabbimin (vahiy olarak) gönderdiklerini tebliğ
ediyorum ve ben sizin için güvenilir bir nasihatçiyim." "Ey kavmim!
Yemin olsun ki, size Rabbimin (vahiy olarak) gönderdiklerini tebliğ ettim ve size
nasihat ettim." "Artık onlardan yüz çevir, bu yüzden kınanacak bir
kimse değilsin."
Hz. Peygamber (sav):
"Şüphesiz din nasihattir" dedi. 'Kime, ey Allah'ın Resulü?' denildi.
"Allah için, kitabı için, Peygamber'i için, Müslümanların ileri gelenleri
için ve tüm Müslümanlar için" diye cevap verdi.
Cerir (ra) der ki:
"Ben namaz kılmak, zekât vermek ve her Müslüman'a nasihat etmek üzere Hz.
Peygamber (sav)'e biat ettim."
Nasihat etmek, nasihat
içeren şeye yardımdır. Bunun için dinde nasihat her nasihatten daha iyidir.
Nasihatin dereceleri de nasihatin alakalı olduğu şeyin faziletlerine göre
değişir. Bu sebeple iman edilmesi için yapılan nasihat dindeki nasihatin en
üstünüdür.
Nasihat: Bir kişiye en
uygun ve en faydalı şeyi göstermektir.
Kan Dökülmesini Önlemek
İçin Nasihatte Erken Davranmak
"Sonunda (bu
haberin yayılması üzerine) şehrin öbür ucundan bir
1 Nisa:135
2 A'raf: 62
3 A'raf: 68
4 A'raf; 79
5 Zariyat: 54
6 Müslim
7 Buhari-Müslim
adam koşarak geldi
(ve;) 'Ey Musa! Doğrusu (şehrin) ileri gelenler(i) seni öldürmek için hakkında
müzakere ediyorlar. Hemen (bu şehirden) çık. Gerçekten ben sana nasihat
edenlerdenim' dedi."
Kaçırılmasından
korkulan her dinî işte acele etmek de böyledir. Bazen acele etmek vacip olur.
Bir Müslümanı öldürmeye çalışan birini gören kişinin, geciktiği takdirde o
Müslümanm öldürüleceğinden korkarsa acele ederek o Müslümanı kurtarıp
saldırganla savaşması vaciptir. Ağır davranmak hiçbir zaman iyi değildir. Bazı
yerlerde gerekli, bazısında zararlıdır. Acele etmek, yumuşaklık, sertlik v.b.
durumlarda böyledir.
Allah'tan bizi yerinde
ve zamanında taatiyle amel etmeye muvaffak etmesini, emir ve yasaklarını
kavrayan ve Rabbinin kendisini çağırdığı ve teşvik ettiği şeye'uyan kimseler
kılmasını diliyoruz.
Öğüt ve Hatırlatma
"Kendilerine
nasihat et ve onlara kendileri hakkında tesirli söz söyle." "Yine de
(Kur'an ile) öğüt ver. Çünkü doğrusu öğüt mümin-lere fayda verir."
"(Allah'a karşı gelmekten) sakınanlara onların (o kâfirlerin) hesabından
bir şey yoktur. Fakat (mü'minler için onlara iyiliği emretmek cihetiyle) bir
hatırlatmak (borcu vardır). Umulur ki onlar da sakınırlar."
Ayetlerde geçen
hatırlatma (Zikra) kelimesi vaaz anlamındadır. Vaaz ise; her çirkinlikten
menetmek ve her güzelliğe teşvik etmektir.
Öğüdü Güzel Yapmak ve
Bu Görevi Korumak
"(Habibim!)
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et." Hz. Peygamber (sav)
arkadaşlarına karşı öğüt verme görevini sürekli korur, onların usanmasından da
korktuğu için uygun hallerini gözetlerdi. Güzel öğüt, nefret ettirici öğütten
daha çok hakkı kabule teşvik eder.
Peygamberler de
Allah'a karşı cüretkâr, inatçı birine karşı olmadıkça öğütlerinde sert
davranmamışlardır.
1 Kasas: 20
2 Nisa: 63
3 Zariyat: 55
4 En'am: 69
5 Nahl: 125
218
219
marifet ağacı
izzeddin b. abdusselam
Has ve Umumi Korkutma
"Ey elbisesine
bürünen Peygamber! Kalk (ve) artık (insanları Allah'ın azabı ile)
korkut." "(Ey Resulüm!) O
halde insanları kendilerine azabın geleceği gün (kıyamet) ile korkut."
"(Ve önce) en yakın akrabalarını korkut." "Fakat onların her kabilesinden
bir taifenin (sefere) çıkmaları, (diğerlerinin de) dini iyice öğrenmeleri ve
(seferden) kendilerine döndükleri zaman kavimlerini (Allah'ın tehdit ettiği
hususlarda, azabı ile) korkutmaları gerekmez miydi?"
"Ey Muhammed
(sav)'in kızı Fatıma! Ben Allah'a karşı sana bir fayda sağlayamam."5
Korkutmanın mükâfatı,
korkutulanların sayışma göre katlanır. Çünkü faydası da ona göre katlanır.
Bunun için Peygamberimiz (sav) tüm âlemlere gönderilmiş, ta ki onun tebliğ
mükâfatı tüm peygamberlerin mükâfatından daha büyük olsun. Bu sebeple âlemlerin
Rabbi: "Hâlbuki dileseydik, elbette her şehre (memlekete) bir korkutucu
(peygamber) gönderirdik" sözü ile ona minnetini beyan etmiştir. Çünkü eğer
o bunu yapmış olsaydı, Peygamberimiz için ancak kendi memleketindeki-leri
korkutma mükâfatı gerçekleşecekti.
itaat Edenlerin
Müjdelenmesi
"(Habibim!) İman
edip salih amel işleyenlere şüphesiz kendileri için altlarından ırmaklar akan
cennetler olduğunu müjdele" "Ve iman edenlere Rableri katında
şüphesiz ki, kendileri için 'kadem-i sıdk' (Peygamberlerin şefaati)
bulunduğunu müjdele"
Hz. Peygamber (sav)
Muaz ve Ebu Musa'yı Yemen'e gönderirken, onlara: "Müjdeleyin, nefret
ettirmeyin" demişti.
itaatkârların
müjdelenmesi itaate teşviktir. Çünkü bu durumda onlar müjdelendikleri büyük
mükâfata ve kalıcı nimete kavuşmak için çalışacaklardır.
Hakkın Açığa Çıkması
İçin Mücadele Etmek
"İçlerinden
zulmedenler hariç, ehli kitapla ancak o en güzel olan
1 Müddessir: 1-2
2 İbrahim: 44
3 Şuara: 214
4 Tevbe: 122
5 Buhari-Müslim
6 Furkan: 51
7 Bakara: 25
8 Yunus: 2
9 Buhari-Müslim
(suret) ile mücadele edin." "Dediler
ki: Ey Nuh! Gerçekten bizimle mücadele ettin, öyle ki bizimle mücadelede çok
ileri gittin." "Ve onlarla en güzel bir şekilde mücadele et."
Mücadeleyi güzel
yapmak mücadele edilen kişiyi hakka ilettiği ve şüphelerini ortadan kaldırdığı
için ona ihsandır. Kıymeti de mücadele edilen konunun kıymetine göredir. Bunun
için imanın doğruluğunun açığa çıkması için yapılan mücadele, mücadelelerin en
üstünüdür.
Hakkın Üstün Olması İçin
Çekişmek
"İşte bu ikisi
(mü'min ile kâfir), Rableri hakkında mücadele eden iki hasmıdır."
"(Ey Habibim!) Andolsun ki Semud (kavmin)e de; Allah'a kulluk edin, diye
(kendilerine nasihat etmesi için) kardeşleri Salih'i gönderdik. Bir de baktık
ki onlar birbirleri ile çekişen iki fırka olmuşlar."
Hakkın üstün gelmesi
için çekişmek ne güzel çekişmedir! Onunla hak ispat olur, batıl da yok olur.
Ayrıca bu, hasma da onu ateşten koruduğu için ihsandır.
Cahile Bilmediğini
Öğretirken Yumuşak Davranmak
Muaviye b. Hakem
namazın içinde hapşıran birine namazda 'Yerha-mukellah' (Allah sana merhamet
etsin) dedi. Bunun üzerine Hz. Pey-gamber'in ashabı bakışlarını ona fırlattılar
ve elleri ile dizlerine vurdular. Muaviye sustu ve 'Vay anaları yitiresiceler!
Neyiniz var ki bana öyle bakıyorsunuz?' dedi. (Muaviye der ki: Anam-babam ona
feda olsun, ne ondan önce, ne de sonra onun gibi güzel öğreten bir öğretici
görmedim. Allah'a yemin ederim ki beni ne azarladı, ne dövdü, ne de bana
hakaret etti.) Peygamber (sav), namaz kıldıktan sonra dedi ki: "İnsanların
konuştuklarından hiçbir şey bu namazda uygun değildir. Onda ancak teşbih,
tekbir ve Kur'an kıraati yapılır."
Cahile yumuşaklık onu
öğrenmeye ve uygulamaya alıştırır, teşvik eder. Sertlik ise onu öğrenme ve
uygulamadan nefret ettirir.
Aileye Şeriat Adabım
Öğretmek
"Ehline namazı ve
zekâtı emrederdi." , "(Ey Resulüm!) Ailene na-
1 Ankebut: 46
2 Hud: 32
3 Nahl: 125
4 Hac: 19
5 Nemi: 45 7 Meryem: 55
6 Müslim-Ebu Davud
mazı emret. Kendin de
ona sabırla devam et."ı "Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi
yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!"
Kişi ailesini ancak
takvayı emredip taatlere teşvik etmekle ateşten koruyabilir.
"Çocuklarınıza
yedi yaşında namazı emredin, on yaşında terk ettikleri takdirde dövün."
Aile efradını terbiye
etmek onlara iyilik ve ihsandır. Adaplara çağırmanın fazileti çağrılan edebin
faziletine göredir. Bu sebeple en üstün ibadet ve en iyi taatlerle yapılan
terbiye, terbiyelerin en iyisidir. Ve böylece artık derece derece en iyi ve en
üstün olanlar gelir. Çocuk azarlan-maksızın öğrenebiliyor s a azarlanmaz; aksi
durumda azarlanır. Eğer azarlama da ona fayda vermediyse onun gibi birinin
kaldırabileceği ve genellikle zarar görmesi söz konusu olmayan bir şekilde
dövülür. Eğer ancak şiddetli dayakla serkeşliğinden dönecekse o takdirde
şiddetli dayak onun ölümüne yol açabileceği için haram olur. Şiddetli olmayan
dayak onun düzelmesine vesile olur diye caiz görülmüştü. Eğer o da düzelmeye
vesile olmuyorsa caiz değildir. Çünkü bu, faydasızca ona zarar vermektir.
Hayrı Göstermek
"Kim hayrı
gösterirse ona da yapanın mükâfatı kadar mükâfat vardır." , "Kim bir
hidayete çağırırsa ona tabi olanların sevabı kadar sevap vardır, onların
sevabından da hiçbir şey eksilmez"
Hayrı göstermek
yapılmasına yardım ve vesiledir. Kıymeti de gösterilen hayrın kıymeti gibidir.
Bunun için en üstün ibadetleri göstermek en üstün hayrı göstermedir. Ve böylece
artık derece derece hayırlar gelir. Mesela imanı göstermek, en iyi hayrı
göstermedir.
Şefaat Ermek (Aracılık)
"Kim güzel bir
şefaatle şefaatte bulunursa (faydalı bir işte aracılık ederse) ona bundan bir
nasip vardır" "Aracı olun ki
sevap kazanasınız da Allah, Peygamberi'nin dili üzerine dilediğine hüküm versin."
1 Taha: 132
2 Tahrim: 6
3 Ebu Davud-Tirmizi
4 Müslim
5 Müslim
6 Nisa: 85
7 Buhari-Müslim
Güzel şefaat hayra
vesiledir. Onun vesileler arasındaki kıymeti, maksadının maksadlar arasındaki
kıymetine göredir.
İnsanlarla Yapılan
Muamelede Mazeret Bırakmamak
"Mazeret
bırakmamayı Allah (cc)'tan daha fazla kimse sevmez. Bunun için kitaplar
indirmiş ve Resuller göndermiştir" İnsanların bütün mazeretlerini önceden
ortadan kaldırmak onlara ihsandır. Ta ki yaptıkları işte tam bir bilinç içinde
olsunlar da ihmal ettiklerini öyle gerektiği için yapmış olsunlar.
Özrünü Açıklamak
"(Harun dedi
ki:)^By anamın oğlu! Doğrusu kavim beni zayıf buldu ve nerede ise beni
öldürüyorlardı." "(Musa dedi ki:) Eğer bundan sonra sana bir şeyden
sorarsam artık beni arkadaşlığa kabul etme, gerçekten benim tarafımdan bir
özre ulaştın."
Özür Dilemek
"(Musa) Dedi ki:
Unuttuğum şeyden dolayı teni mesul tutma ve bu işimde (seninle beraber olmakta)
bana bir güçlük yükleme! (Beni mazur gör.)"
Kusurdan ötürü özür
dilemek, hakkında kusur işlenenin gönlünü almaktır.
Güzel Üslupla Kınama
"(Yusuf) Dedi ki:
Siz cahil kimseler iken Yusuf ve kardeşine yaptığınızı bildiniz mi?" ,
"Hani Peygamber, zevcelerinden birine bir sözü sır olarak söylemişti;
fakat (o) bu sözü (diğer bir hanımına) haber verip Allah da bunu ona
(Peygamber'e) açıklayınca (o) bunun bir kısmını (zevcesine) bildirmiş, bir
kısmından da (bahsetmeyerek) vazgeçmişti."
Hz. Peygamber (sav)
kerem olarak açıkladığı sırrının bir kısmını hanımına bildirmekten
vazgeçmişti. Çünkü kerim kişi çok ileri gitmez. Hz. Yusuf da kardeşlerinin
yaptığına mazeret olarak cehaleti, gençlik cahilliğini göstermiştir.
1 Buhari-Müslim
2 A'raf: 150
3 Kehf: 76
4 Kehf: 73
5 Yusuf: 89
6 Tahrim: 3
Güven ile Müjdelemek
ve Korkuyu Yatıştırmak
"(Hz. Şuayb (as)
Hz. Musa (as)'ya:) Korkma o zalimler topluluğundan kurtuldun (dedi)" ,
"(Melekler) Korkma! Şüphesiz ki biz (Allah'ın melekleriyiz ve) Lut kavmine
(azap vazifesi ile) gönderildik, dediler."
Hz. Peygamber (sav),
Ebu Talha'nın atma binip (herkesi korkutan sesin tarafına gidip) döndüğü zaman
Medine halkına 'Korkulacak bir şey yok' dedi. Korkan kimseyi müjdelemek ve onu
teskin etmek bir çeşit ihsandır.
Hazır Olan ve Olmayan
Kimselere Selam Vermek
"De ki: Allah'a
hamd, seçtiği kullarına da selam olsun."4, "O halde ayetlerimize iman
edenler sana geldikleri zaman artık de ki: Selam size!" , "Ey iman
edenler! Kendi evlerinizden başka evlere izin almadan ve (o evin) halkına selam
vermeden girmeyin." , "Artık evlere girdiğiniz zaman Allah katında
mübarek ve güzel bir sağlık temennisi olarak kendinize (ve evlerde bulunanlara)
selam verin." "(Bütün) âlemler içinde Nuh'a selam olsun." "ibrahim'e selam olsun."
Selam kötülük ve
günahlardan selamet duasıdır. Bu da istenecek en iyi şeydir.
Karşılaşmada
Merhabalaşmak
Hz. Peygamber (sav)'e
Mi'rac gecesi Hz. İbrahim ve Hz. Nuh, 'Salih oğula ve Salih Peygamber'e
merhaba' dediler. Hz. Musa, İsa ve İdris de: 'Salih kardeşe ve Salih
Peygamber'e merhaba' dediler.
Hz. Peygamber (sav)
Hz. Fatıma'ya: 'Kızıma merhaba' derdi.
Ümmü Hani'ye 'Merhaba,
ey Ümmü Hani' dedi.
Abdi Kays Kabilesi'nin
temsilcilerine: 'Elçilere merhaba' demiştir.
Merhabalaşmak
ikramdır, iyiliktir, ihsan ve sevinç göstermektir.
İstekte Bulunanı
Yumuşaklıkla Çevirmek
"Güzel bir söz ve
bir bağışlama arkasından incitme gelen sadakadan
1 Kasas: 25 5 En'am: 54
2 Hud: 70 6 Nur: 27
3 Buhari-Müslim 7 Nur: 61
4 Nemi: 59 8 Saffat: 79
10 Buhari-Müslim
11 Buhari-Müslim
12 Tirmizi
13 Buhari-Müslim
daha
hayırlıdır."! "Eğer (bir şey verecek durumda olmayıp) Rabbinden ümit
ettiğin bir rahmeti (rızkı) aramak için onlardan (o hak sahiplerinden) yüz
çevirmek mecburiyetinde kalırsan, artık ('Elime geçerse veririm' manasında)
onlara yumuşak bir söz söyle..." , "Ve dilenciye gelince; sakın
(onu) azarlama."
İsteyen kişi fakirlik
ve isteme zilleti ile eziktir. Eğer sen buna kötü bir şekilde geri çevirme
ezikliğini de eklersen ezikliği katlanır.
Eğer vererek ona
iyilik etmesen de en azından onu güzelce çevir.
Arkadaşlığı Edep ile
Talep Etmek
"Musa: 'Sana
öğretilenden, hayra götüren bir ilmi bana öğretmen üzere sana tabi ola^b;lir
miyim?1 dedi."
Büyüklerden arkadaşlık
veya başka bir şey isterken edepli olmak onlara hürmet ve saygıdır. Bize, yaşça
büyük olanlara saygı göstermemiz emredilmiştir. Artık din büyüklerine saygı
için ne düşünmeli!
Hariç Konuşurken
İstisnada Bulunmak (İnşaallah Demek)
"Sakın hiçbir şey
için Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (İnşaallah, demedikçe) 'Ben bunu yarın
kesinlikle yapacak olanım' deme." , "(İsmail:) Ey babacığım, sana
emredileni yap! İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın." "(Musa:)
İnşaallah sen beni sabırlı bulacaksın ve sana hiçbir işte karşı gelmeyeceğim,
dedi." , "(Şuayb;) İnşaallah beni salih kimselerden
bulacaksın." , "Bağına girdiğin zaman: 'Maşaallah! Kuvvet ancak Allah
(m yardımı) iledir' demen gerekmez miydi?"
"Sizden biri;
'Allah'ım! Dilersen beni bağışla' demesin. Fakat ısrar etsin, kesinlik ifade
etsin, Allah'a karşı isteğini çokça ortaya koysun.
Çünkü Allah'a, verdiği
hiçbir şey ağır gelmez."
Dua dışında istisna
yapmak Allah'ı fail olarak birlemek, işlerim ona bırakmak ve kendini güç ve
çareden yoksun görmektir.
Musibet Anında Allah'a
Dönüşü Hatırlamak
"(Ey Resulüm!)
Sabredenleri müjdele, onlar ki kendilerine bir musi-
10 Müslim
1 Bakara: 263
2 İsra: 28
3 Duha: 10
4 Kehf: 66
5 Kehf: 23
6 Saffat: 102
7 Kehf: 69
8 Kasas: 27
9 Kehf: 39
bet geldiği zaman:
Muhakkak ki biz Allah'a aidiz ve muhakkak ki bi^ ancak ona dönücüleriz,
derler."
Onların bu sözü
kulluğun zilletini ve Rububiyetin kahredici kudretini itiraftır. Çünkü onlar
'Biz Allah'a aidiz, O'nun mülküyüz ve bi2 O'nun hükmü ve tasarrufu ile O'na
dönücüleriz' derler.
Şeriat Hâkiminin
Çağrısına Uymak
"Aralarında hüküm
vermesi için Allah'a ve Resulüne çağrıldıkları zaman, mü'minlerin sözü ancak
'İşittik ve itaat ettik' demeleridir." Çağrılanın 'İşittik ve itaat ettik'
demesi güzelce itaat etmektendir.
Kâfirlere Gücünü
Göstermek
"(Firavun, iman
eden sihirbazlara:) Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve
hepinizi kesinlikle asacağım, dedi. (Onlar ise:) Zararı yok, çünkü biz
Rabbimize dönücü kimseleriz." , "O sihirbazlar ise dediler ki: Seni
bize gelen apaçık mucizelere ve bizi yaratana asla tercih etmeyiz, artık ne
hüküm vereceksen ver! (Sen) ancak bu dünya hayatında hükmedersin." ,
"(Hud) dedi ki: Şüphesiz ben (ise) Allah'ı şahit tutuyorum (Siz de) şahit
olun ki doğrusu ben sizin O'nu (Allah'ı) bırakıp da şirk koşmakta olduğunuz
şeylerden uzağım. Artık (isterseniz) hep beraber bana tuzak kurun, sonra (da)
bana hiç mühlet vermeyin." , "(Nuh): Artık (siz ve Allah'a şirk koştuğunuz)
ortaklarınızla beraber işinizi toplayın (da ne yapacağınıza karar verin),
sonra bu işiniz üzerinize dert olmasın. Sonra bana yapacağınızı yapın ve bana
hiç mühlet vermeyin." "(Ey Resulüm!) De ki: (Allah'a şirk koştuğunuz)
ortaklarınızı çağırın, sonra bana (hep beraber) tuzak kurun da bana bir an
bile mühlet vermeyin."
Gücünü göstermek bir
çeşit cihad ve kâfirleri kızdırmaktır.
Kâfirlere Düşmanlık
Göstermek
"İbrahim'de ve
onunla beraber bulunanlarda sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Hani
kavimlerine şöyle demişlerdi: Doğrusu b'vl
1 Bakara: 155-156
2 Nur: 51
3 Şuara: 49-50
4 Talıa: 72
5 Hud: 54-55
6 Yunus: 71
7 A'raf :195
sizden ve Allah'tan
başka tapmakta olduklarınızdan uzak kimseleriz Sİ2İ (batıl dininizi) inkâr
ettik. Artık (siz) tek olarak Allah'a iman edinceye kadar sizinle bizim
aramızda ebedi olarak düşmanlık ve
başlamıştır."
Kâfirlerden Beri
Olduğunu İlan Etmek
"Bir zaman da
İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: Şüphesiz ki ben (sizin) tapmakta
olduğunuz şeylerden uzağım." , "(Ve yine) De ki: O ancak tek bir
ilahtır. Muhakkak ki, ben sizin (Allah'a) ortak koşmakta olduklarınızdan
uzağım." "Doğrusu biz sizden
ve Allah'tan başka tapmakta olduklarınızdan uzak kimseleriz."
Kafir ve Münafıklara
Karşı Sertlik
"Ey Peygamber!
Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert davran" ,
"Ey iman edenler! Kâfirlerden (öncelikle) sizin yakınınızda olanlarıyla
savaşın. (Öyle ki) sizde bir şiddet bulsunlar."
Kâfirlere Hakarette
Bulunmak
"(Nuh dedi ki:)
Eğer (siz) bizimle eğleniyorsanız, sonunda şüphesiz biz de (Allah'ın azabı
geldiği vakit) sizinle bu alay etmekte olduğunuz gibi alay edeceğiz."
Hz. Nuh (as) ömrünün
sonunda, görevinin nihayetine geldiğinde ve kavminden ümidini kesip gemisini
yapmaya başladıktan sonra bu sÖ-zü söylemişti.
Hz. İbrahim de
"Size de, Allah'tan başka tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun. Hiç
akıl erdirmez misiniz?" dedi.
"(Ey Resulüm!) De ki: Eğer duanız olmasa, Rabbim ne diye size ehemmiyet
versin?" Hz. Peygamber (sav) İbn-i Sayyad'a: "Defol! Haddini aşamayacaksın!" demişti
Beni Kureyza
Yahudilerine: "Maymun ve domuzların kardeşleri!" «emişti.
Hz. Ebu Ebubekir de
Süheyl b.Amr'a: "Lafın dilciğini em!" dedi.
1 Mümtehine: 4
4 Mümtehine: 4 7 Hud: 38
2 Zuhruf: 26 5 Tevbe: 73, Tahrim: 9 8 Enbiya: 67
3 En'am: 19 6 Tevbe: 123 9 Furkan: 77
10 Buharı, Müslim
11 Ahmed
12 Buhari
Kâfirlere hakaret,
onları küçümseyip alay etmek, inat ve ısrar gös-terdiklerind endir. Çünkü bu
durumda sövmeyi, aşağılamayı kötüleme ve hakareti hak etmiş oluyorlar.
Korku Durumunda
Kâfirlerin Şerrinden Korunmak
"Mü'minler
mü'minleri bırakıp kâfirleri dostlar edinmesin! Kim böyle yaparsa, artık
Allah'tan (onun için yardım namına) bir şey yoktur. Ancak (dost görünerek)
onlardan (gelebilecek) bir tehlikeden sakınmanız müstesna..." ,
"Kalbi iman ile dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan kimse
müstesna..."
Maslahat ve Ara
Düzeltmek İçin Yalan Söylemek
"insanların
arasını düzeltmek için hayır söyleyen ve hayır isnat eden yalancı
değildir." Hz. Peygamber (sav) eşlerin, aralarmı düzeltmek için
birbirlerine yalan söylemelerine ruhsat vermiştir.
Eğer bir kimse
yalanıyla bir peygamberin, velinin veya Müslümamn kanını, malını korursa
veyahut bunun için kendisine yemin ettirilirse ve o da yalan olarak yemin ederse,
iyilik yapmış olur. Bunların hiçbirinde sakınca yoktur. Bir Müslümamn kanım
veya malını koruyacak bir şeyde yalan söylemek vacip olur.
Yalan olduğu yönü ile
değil, koruyucu olduğu yönüyle ve koruyucu olduğundan koruma mükâfatı ona
sayılır. Yalanın günahı ise korumaya vesile olduğu için ortadan kalkar. Eğer
biz bütün vesilelere maksatlarının hükmünü verirsek, bunun için sevab bile
alır.
Mashalat İçin Gıybet
"(Hz. Yakub:) Ey
oğulcuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma. Sonra sana (hased ederler ve) bir hile
olarak tuzak kurarlar."
Hz. Peygamber (sav)
yanma girmek için izin isteyen bir adam için: "Aşiretin kötü oğludur o
(Veya 'Aşiretin kötü adamıdır') dedi. Yanma girince de ona ikramda bulundu.
Bunun üzerine Hz. Aişe (ra) ona bundan sual etti. O da: "İnsanların
çirkin işlerinden sakınıp korktukları kimse şüphesiz insanların en
kötüsüdür" dedi. Bunu ondan sakmdır-
1 Al-i Imran: 28
2 Nahl: 106
3 Buhari-Müslim
4 Yusuf: 5
5 Buhari-Müslim
rnal< için söyledi.
Nasıl ki, Hz. Yakub da Yusuf'u kardeşlerinin kötülüğünden sakındırmak için
ayetteki sözünü söylemişti. Aynı şekilde Fatı-ma b. Kays, Peygamber'e
"Muaviye ve Ebi Cehm'den hangisi ile evle-rtilmesi uygundur?" diye
istişarede bulunduğu zaman: "Muaviye fakirdir. Malı yoktur. Ebu Cehm ise
kadınları çok döver" dedi. Onu Mu-aviye'nin fakirliğinden, Ebu Cehm'in de
dayağından göreceği zarardan dolayı uyardı..
Nasihat İçin Söz
Taşımak
"Sonunda (bu
haberin yayılması üzerine) şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi (ve) Ey
Musa! Doğrusu (şehrin) ileri gelenler (i) seni öldürmek için lfia-kkında
müzakere ediyorlar. Hemen (bu şehirden) çık. Gerçekten beri1 sana nasihat
edenlerdenim, dedi."
İbn-i Mesud "Bu,
Allah'ın rızası gözetilmeyen bir paylaşmadır, diyen kişinin sözünü Allah'ın
Resulü'ne haber vermişti."
Zeyd b. ErkanV da
Abdullah b. Ubeyy'in "Yemin olsun, eğer Medine'ye dönersek, en aziz olan
en zelil olanı muhakkak oradan çıkaracak
tır" sözünü Hz. Peygamber (sav)'e bildirmişti?-
Bunda Hz. Peygamber
(sav)'in yararım gözetmek olduğu ve düşmanlarını ona tanıttığı için
yaptıklarım Peygamber (sav) yadırgama-mıştır.
Bozulmasından
Korkulmayan Kimseyi Övmek
Hz. Peygamber (sav),
Hz. Ebu Bekir'in huzurunda, 'İnsanlar arasında arkadaşlık ve mal hususunda
üzerimde minneti en çok olan kişi Ebu Bekir'dir. Eğer ben (Rabbimden başka) bir
halil (halis dost) edinseydim, şüphesiz Ebu Bekir'i halil edinirdim. Fakat
aramızda İslam kardeşliği vardır' dedi.
Ayrıca "Mescitte
hiçbir kapı kalmasın (hepsi kapatılsın), ancak Ebu Bekir'in kapısı hariç"
diyen Peygamber (sav) yine onun huzurunda; "Allah beni size gönderdi;
ancak siz Yalan söylüyor' dediniz. Ebu Bekir ise 'Doğru söylüyor' deyip canını
ve malını benimle paylaştı"
demiştir.
1 Müslim
2 Kasas: 20
3 Buhari
4 Mümtehine: 8
5 Buhari-Müslim
6 Buhari-Müslim
7 Buhari-Müslim
8 Buhari
Ebu Ubeyde için de;
'Bu ümmetin emini budur, dedi.ı Yemen halkına onu gönderirken 'Ben gerçekten
size emin birini göndereceğim. Hakkıyla emin, hakkıyla emin' demişti
Hz. Ömer'e
"Nefsim, elinde olana yemin olsun ki şeytan hiç bir sokakta sana rastlamaz
da (yönünü değiştirip) başka bir sokağa girmesin" dedi.
Hz. Ali için; Ben
yarın sancağı Allah ve Resulü'nü seven ve Allah ve Resulü'nün de sevdiği bir
kimseye vereceğim, demişti.
Fitneye düşmeyecek
olanı methetmek mü'mine ihsan ve gönlünü teskindir. Kendisi sebebiyle övüldüğü
hayrı çok işlemeye de bir teşviktir. Çünkü Resulullah (sav), 'Siz Allah'ın
yeryüzündeki şahitlerisiniz1 demişti. Övgüsüne itibar edilecek bir kimse
tarafından övüldüğünü işitince mü'minin nefsi Allah'ın vadine sükûn bulur,
kalbi Hz. Peygam-ber'in sözüyle mutmain olur.
Özellikle Hz.
Peygamber'in Ömer, Ebu Ubeyde, Ali ve Ebu Bekir'e övgüleri söz konusu ise, bu
durum muhakkaktır.
Özür Beyan Etmek
"(Musa:) Eğer
bundan sonra sana bir şeyden sorarsam artık beni arkadaşlığına kabul etme.
Gerçekten benim tarafımdan (mazur sayılabileceğin) bir özre ulaştın,
dedi"
Özür beyan etmek
iyilerin ahlakıdır, iyilik ve ihsandır.
Zan ile Methetmek
"O ikisin (genç
kız)den biri: Ey babacığım, onu ücretle (çoban) tut. Çünkü ücretle tuttuğun
kimselerin en hayırlısı, o kuvvetli ve emin olandır, dedi."
Kötülüğü itiraf Etmek
"(Kardeşleri
Yusuf'a:) Allah'a yemin olsun muhakkak ki Allah seni bize üstün kıldı. Hâlbuki
(biz) elbette hata edenlerden olmuştuk." , "(Oğulları;) Ey babamız,
bizim için (Allah'tan) günahlarımıza mağfiret dile, biz gerçekten hata eden
kimseler idik, dediler"
1 Müslim-Ahmed
2 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Kehf: 76
7 Kasas:26
8 Yusuf: 91
9 Yusuf: 97
Kötülüğü itiraf
etmekte mazlumun öfkesinin dinmesi ve affetmeye yakınlaşması vardır.
Konuşma Güzelliği
"İnsanlara da
güzellikle söyleyin" "Kullarıma söyle (sözün) en güzel olanı(m)
söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozmak ister." , "Ve onlara
(ana-babaya) güzel söz söyle."' , "Buna rağmen ona (Firavun'a)
yumuşak söz söyleyin" "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru
söyleyin" "Ey iman edenler,
(Peygamber'e) 'raina' demeyin."
Hz. Peygamber'e
'raina' demenin yasaklanmasının sebebi Yahudilerin bu şekilde yaptığı sövgü
imasıydı:
"Yarım hurma!
bile olsa sadaka verin. Onu da bulamazsanız, güzel söz ile sadaka verin;"
, "Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayırlı söz söylesin
veyahut sussun"
Sözün güzeli
karşılıklı sevgiye, kalplerin birbirine yakınlaşması da kinlerin ortadan
kalkmasına ve düşmanla en sıcak bir dost olana kadar
ilişkilerin
güzelleşmesine neden olur.
Dinde Fetva ile İhsan
Fetvanın faydası din
veya dünya ile ilgili şer'i bir hükmü soran herkes için geneldir. Bu makama
oturmak da bu çeşit ihsana niyet etmektir.
"Kim bir iyiliğe
niyet eder de onu yapmazsa ona bir iyiliğin sevabı yazılır."
Fetvanın fazileti,
fetvası sorulan işe göre değişir. Çünkü bu ona vesile ve o işin yolunu
göstermedir. "Kim de bir hidayete çağırırsa, ona da onunla amel edenin
mükâfatı kadar vardır."
Alimlerden Sormak
"Eğer
bilmiyorsanız, ehl-i zikre (âlimlere) sorun." "Artık sana indirdiğimiz
şeylerde şüphede isen o halde senden önce kitabı (Tevrat'ı) okuyanlara
sor." "Senden önce
gönderdiğimiz peygamberlerimize de sor!
1 Bakara: 83 |
5 Ahzab: 70 |
9 Buhari-Müslim |
13 Zuhruf: 45 |
2 İsra: 53 |
6 Bakara: 104 |
10 Müslim |
|
3İsra: 23 |
7 Buhari-Müslim |
11 Nahl: 43, Enbiya:
7 |
|
4 Taha: 44 |
8 Buhari-Müslim |
12 Yunus: 94 |
|
Şer'i ilimlerden sual
şeref ve güzelliktir. Kişinin ihtiyaçtan fazla olarak sual etmesi ise israf ve
ayıptır.
Doğruluk
"Ey iman edenler!
Allah'tan sakının ve doğru kimselerle beraber olun." ,
"Müslümanlardan öyle erler vardır ki (o gün) Allah'a verdikleri sözde
durdular" , "Bu (gün) doğru olanlara doğruluklarının fayda vereceği
gündür." "Size doğruluktan ayrılmamayı emrediyorum. Çünkü doğruluk
takvaya, takva da cennete iletir. Ve kişi doğru sözden ayrılmadan hep doğru
sözü seçer de ta ki Allah katında bu sebeple sıd-dık olarak yazılır."
1 Tevbe: 119
2 Ahzab: 23
3 Maide:119
4 Buhari-Müslim
ON ÜÇÜNCÜ KISIM
DUA YOLUYLA İHSAN
Bunun da kendi1 içinde
bölümleri vardır.
Duanın kıymeti dua
yolu ile istenen şeyin kıymetine göredir. Bunun için en üstün dua, amacı en
üstün olan duadır. islam ve Hidayet için
Dua
"Bizi dosdoğru
yola hidayet eyle!" "Rabbimiz, bizi sana Müslüman olmuş (teslim
olmuş) kimseler eyle ve neslimizden de sana teslim olmuş bir ümmet
(çıkar)."
"Allah'ım!
Hakkında ihtilafa düşülen hakka beni, izninle hidayet et!" ,
"Allah'ım, hidayet ettiklerin arasında beni de hidayet et!"
Müslüman Olarak Ölmek
ve Salihlere Katılmak İçin Dua
"(Yusuf:) Canımı
Müslüman olarak al ve beni salih kimselere kat." , "Rabbimiz,
üzerimize sabır yağdır ve canımız Müslüman kimseler olarak al."6 "Rabbimiz! Artık günahlarımızı bağışla,
kötülüklerimizi ört ve canımızı ebrar (içi-dışı tertemiz olan iyi kullar) ile
beraber al."
İslam Dininde Sebat
İçin Dua
"(Hem onlar
derler ki:) Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi (haktan)
eğriltme!"
1 Fatiha: 6
2 Bakara: 128
3 Müslim
4 Ahmet-Ebu
Davud-Tirmizi
5 Yusuf: 101
6 A'raf 126
7Al-iİmran:l93 8 Al-i
İmran: 8
Peygamber (sav)
"Ey kalplere sebat veren! Benim kalbimi dinin üzerinde sabit kıl"
diye dua ederdi.
Ateşten Korunmak İçin
Dua
"Rabbimiz,
cehennem azabını bizden uzaklaştır. Çünkü onun azabı devamlıdır." ,
"Rabbimiz, bize dünyada da iyilik, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş
azabından koru." ,
"Rabbimiz,
muhakkak ki biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi o ateş
azabından muhafaza
eyle.""
Dinde İmam Olmak İçin
Dua
"Rabbimiz! Bize
zevcelerimizden ve nesillerimizden göz aydınlığı olacak (salih) kimseler ihsan
eyle ve bizi takva sahiplerine imam (her hususta kendisine tabi olunan rehber)
kıl derler." , "(İbrahim:) Sonraki (ümmet)ler içinde benim için bir
lisan-ı sıdk (güzel bir medihle anılmayı) nasip eyle!"
Hz. İbrahim'in güzel
medhi istemesi örnek alınması içindi.
Adalet ve ihsan İçin
Mülk İstemek
"(Süleyman) dedi
ki; Rabbim! Bana mağfiret buyur. Ve bana benden sonra hiç kimseye nasip
olmayacak bir saltanat ihsan et!"
Kabul İçin Dua
"Bir zaman
İbrahim, İsmail ile beraber Ka'be'nin temellerini yükseltiyordu (ve şöyle dua
ediyorlardı): Rabbimiz (yaptığımızı) bizden kabul buyur. Şüphe yok ki Semi',
Âlim ancak sensin!"
Tevbeyi Kabul ve Din
Usullerini Öğretme Duası
"(İbrahim ve
İsmail:) Bize (razı olacağın hac ve kurban gibi) kulluk usullerimizi göster ve
tevbelerimizi kabul buyur."
Her İki Yurdun
İyiliğini İstemek
"Rabbimiz! Bize
dünyada da iyilik, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş
1 Ibn-i Mace
2 Furkan: 65
3 Bakara: 201
4 Al-i İmran: 16
5 Furkan: 74
6 Şuara: 84
7 Sad:35
8 Bakara: 127
9 Bakara: 128
azabından
koru."ı ", (Musa:) Bize bu
dünyada da, ahirette de iyilik yaz. Şüphesiz ki biz sana yöneldik (dedi)."
Mağfiret ve Rahmet
İçin Dua
"(Musa:) Rabbim!
Bana ve kardeşime mağfiret eyle ve bizi rahmetine koy! Çünkü sen
merhametlilerin en merhametlisisin, dedi." , "(Musa:) Rabbim!
Doğrusu ben nefsime zulmettim, artık beni bağışla, dedi." , "Rabbimiz!
Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla!" ,
"Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi (haktan)
eğriltme! Bize'tarafından bir rahmet ihsan eyle."
Sabır İçin Dua I f
"Rabbimiz,
üzerimize sabır yağdır ve canımızı Müslüman kimseler olarak al!" ,
"(Talüt ve ona itaat eden müminler) Calut ve ordusuna karşı çıktıklarında
şöyle dediler: Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımıza sebat ver ve
kâfirler topluluğuna karşı bize yardım eyle!"
Savaşta Sebat İçin Dua
"Rabbimiz
üzerimize sabır yağdır, ayaklarımıza sebat ver ve kâfirler topluluğuna karşı
bize yardım eyle!"
Düşmanlara Galip
Gelmek İçin Dua
"Sen bizim
mevlamızsm, artık kâfirler topluluğuna karşı bize yardım eyle!""' ,
"(Lut:) Rabbim! Bu fesadçılar topluluğuna karşı bana yardım et,
dedi." , "Bunun üzerine (Nuh) Rabbine: Gerçekten ben mağlubum (bu
müşriklere karşı çaresizim). Artık (bana) yardım et, diye yalvardı."
Dua ve Yalvarışı Gizli
Yapmak
"Rabbinize
yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi
aşanları sevmez."
1 Bakara: 201
2 A'raf 156
3 A'raf 151
4 Kasas: 16
5 Al-i İmran: 147
6 Al-i İmran: 8 7A'raf:126
8Bakara:250
9 Bakara: 250
10 Bakara: 286
11 Ankebut: 30
12 Kamer: 10
13 A'raf: 55
"(Habibim:)
Eyyub'u da (an). Hani o Rabbine: Zarar gerçekten bana dokundu. Sen
merhametlilerin en merhametlisisin, diye dua etmişti."', "Sonra
(Musa:) indireceğin her hayra muhtacım, dedi." , "Zennun'u da (balık
sahibi Yunus'u da an)! Hani (kavmine) kızan biri olarak (bizden izinsiz)
gitmişti de kendisini (bu yüzden) asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken
(balığın karnında) karanlıklar içinde (kalıp;) Senden başka ilah yoktur. Seni
tenzih ederim. Gerçekten ben (nefsime) zulmedenlerden oldum, diye nida etmişti."
"(Yusuf) dedi ki: Rabbim! Zindan bana bunların beni kendisine davet
ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer onların tuzaklarını benden defetmezsen
onlara meyleder ve cahillerden olurum."
Salih Evlat İçin Dua
"(Zekeriya:)
Artık kendi katından bana bir halef (bir oğul) ihsan eyle ki (ilim ve
nübüvette) hem bana varis olsun, hem de Yakub ailesine varis olsun! Ve onu
rızaya mazhar buyur ey Rabbim! (dedi)."
Duanın Kabulü İçin Dua
"(İbrahim):
Rabbim, duamı kabul buyur! (dedi)."
Müminlerin Dostluğu
İçin Dua
"Onlardan sonra
gelenler ise derler ki: Rabbimiz! Bize ve iman (ciheti) ile bizi geçmiş olan
kardeşlerimize mağfiret eyle! Kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin
bırakma!"
Zalimlerden Kurtuluş
Duası
"(Musa:) Rabbim!
Beni bu zalimler topluluğundan kurtar, dedi." "Rabbimiz! Bizi o
zalimler topluluğuna bir fitne kılma (onları bize musallat etme) ve bizi
rahmetinle o kâfirler güruhundan kurtar!"
1 Enbiya: 83
2 Kasas: 24
3 Enbiya: 87
4 Yusuf: 33
5 Meryem: 5-6
6 İbrahim: 40
7 Haşr: 10
8 Kasas: 21
9 Yunus: 85-86
Ahiret Sevabı ve O
Günün Rezilliğinden Kurtulmak İçin Dua
"Rabbimiz,
peygamberlerin vasıtasıyla bize va'dettiklerini bize ver ve bizi kıyamet günü
rezil etme! Şüphesiz ki Sen vadinden dönmezsin"
Af ve Günahların
Örtülmesi İçin Dua
"Rabbimiz! Artık
günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı ebrar (iyi kulların)
ile beraber al!" , "Bizi affeyle. Bizi bağışla ve bize merhamet
buyur!
Rızık İçin Dua j f
"(İsa;) Bizi
rızıklâ'ndır. Çünkü Sen rızık verenlerin en hayırlısısm, demişti."4 ,
"Şüphesiz ki Allah'tan başka tapmakta olduklarınız size bir rızık vermeye
malik olamazlar. Öyle ise rızkı Allah'ın katında arayın ve O'na kulluk edin,
hem O'na şükredin."
Küfürden Korunmak İçin
Dua
"Bir zaman da
İbrahim şöyle demişti: Rabbim, bu beldeyi (Mekke'yi) emniyetli kıl! Beni ve
oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!"
Kendisi Sebebiyle
Kimsenin Fitneye Düşmemesi İçin Dua
"Rabbimiz, o
zalimler topluluğunu bizim sebebimizle fitneye düşürme (Bizi onların yoldan
çıkmasına sebep yapma)!"
Cehalet ve Masiyetten
Korunmak İçin Dua
"(Musa:) (Ben)
öyle cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, dedi." , "(Yusuf:)
Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını almaktan Allah'a sığınırız. O
takdirde şüphesiz ki biz zalimlerden oluruz, dedi."
"Ayağımın
kaymasından (yanılmaktan), sapıtmaktan, zulmetmekten, zulme uğramaktan,
cahillik etmekten ve bana cahillik edilmesin-
1 Al-ilmran:194
2 Al-i İmran: 193
3 Bakara: 286
4 Maide: 114
5 Ankebut: 17
6 İbrahim: 35
7 Yunus: 85
8 Bakara: 67
9 Yusuf: 79
10 Ebu Davud, Tirmizi,
Nesai
13. kısım
Şerlilerin Şerrinden
Korunmak İçin Dua
"De ki: Felak'ın
(sabahın) Rabbine sığınırım yarattığı şeylerin şerrinden."
Vesvesenin Şerrinden
Korunmak İçin Dua
"De ki: Nas'm
(insanların) Rabbine sığınırım, insanların melikine, insanların ilahına, o çok
sinsi, vesvese verenin şerrinden."
Kur'an Kıraati İçin
İstiaze Etmek
"Artık Kur'an
okuyacağın zaman koğulmuş şeytandan hemen Allah'a sığın."
Şeytanın Kur'an
manalarını değiştirmemesi için, Alİah, kendisine sığınılmasını emretti.
Kızgınlık Anında
İstiaze Etmek
"Eğer şeytandan
(gelen) bir vesvese seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın!"
Hz. Peygamber (sav)
gözleri kızarıp damarları şişene kadar öfkelenen bir adam hakkında: "Ben
bir kelime biliyorum. Eğer onu söylerse bu hissettiği (öfke) ondan geçer: Koğulmuş
olan şeytandan Allah'a sığınırım" dedi."
Çünkü istiaze şeytanın
dürtmesi karşısmda Rahman'a sığınmaktır.
Şeytanın
Vesveselerinden ve Hazır Bulunmasından İstiaze Etmek
"Ve de ki:
Rabbim, şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. Rab-bim, onların yanımda
bulunmalarından dahi sana sığınırım."
Zalimlere Gelen
Azaptan Kurtulmak İçin Dua
"(Habibim!) De
ki: Rabbim! Eğer onların tehdit edilmekte oldukları şeyi (azabı) mutlaka bana
göstereceksen, o halde Rabbim, beni o zalimler topluluğu içinde bulundurma!" , "(Nuh ise şöyle) dedi: Rabbim!
1 Felak: 1-2 2Nas:l-4
3 Nahl: 98
4 A'raf: 200,
Fussilet: 36
5 Buhari-Müslim
6 Mü'minun: 97-98
7 Mü'minun: 93-94
Şüphesiz ki kavmim
beni yalanladılar. Artık benimle onların arasını ayırarak aç (aramızda hüküm
ver), beni ve benimle beraber bulunan müminleri de kurtar!"
Ümid Ederek ve
Korkarak Dua Etmek
"Gerçekten onlar
hayırlı işlerde koşuşurlar, ümid ederek ve korkarak bize dua ederlerdi."
Dua edene ümid ve
korku ile dua etmesi emredilmiş ki, bu ümidi ve
korkusu kulluk zilletinin
bir göstergesi olsun.
Şükrün ve Salih Amelin
İlham Edilmesi İçin Dua
"Rabbim! Bana,
an^-babama verdiğin nimetine şükretmemi ve razı olacağın salih bir amel
işlememi bana ilham eyle! Ve benim için zürri-yetim için de iyi hal(in
devamını) nasip et! Doğrusu ben sana tevbe ettim ve şüphesiz ben
Müslümanlardanım."
Şükür ve salih arnel,t
dua ile istenecek en iyi şeylerdir.
Su ve Yağmur
İstemek
"Ve bir zaman
Musa (Tih Çölü'nde) kavmi için su istemişti de (ona) Asanla taşa vur'
dedik."
Hz. Peygamber (sav)
yağmur yağması için, yağmur fazla yağdığı zaman da bulutların dağılması için
dua etmiştir.
Fasıklardan Ayrılmak
İçin Dua Etmek
"(Musa:) Rabbim!
Şüphe yok ki ben kendimden ve kardeşimden başkasına sahip değilim, bu sebeple
bizimle bu fasıklar topluluğunun arasım ayır, dedi."
Fasıklardan ayrılmak
iyilerin ahlakıdır. Çünkü kötü arkadaş demirci ocağmm sahibi gibidir. (Ya
elbiseni yakar, ya da ondan kötü bir koku alırsın.)
Zalimlerin Şerrinden
Allah'a Sığınmak
"Ve (Musa şöyle
dedi:) Şüphesiz ki ben, beni taşlayarak öldürmeniz-
1 Şuara: 117-118
2 Enbiya: 90
3 Nemi: 19, Ahkaf: 15
4 Bakara: 60
5 Buhari-Müslim
6 Maide:25
den, benim de Rabbim,
sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığınmışımdır."1 , "Musa: Doğrusu ben
hesap gününe inanmayan her kibirli kimseden, benim de Rabbim, sizin de
Rabbinize (olan Allah'a) sığınmışım, dedi."2 Her türlü hayrı talep etmek
ve her türlü kötülükten Allah'a sığınmak her hayrın Allah'ın elinde olduğunu
ve her şeye kudretinin yettiğini bilmekten ileri gelir.
Bilmediği Şeyi
İstemekten Allah'a Sığınmak
"(Nuh) dedi ki:
Rabbim! Doğrusu ben, hakkında bilgi sahibi olmadığım bir şeyi senden
istemekten sana sığınırım!"
Allah'tan Hikmet
istemek
"(Hz. ibrahim
dedi ki:) Rabbim bana hikmet ihsan buyur ve beni salih kimseler arasına
kat!"
Allah'tan Cenneti
istemek
"(ibrahim:) Ve
beni naim cennetinin varislerinden kıl! (dedi)"5 "Senden cenneti ve
cennete yaklaştıran her söz ve ameli (nasip etmeni) istiyorum."
Göğüs Genişliğini ve
İşlerin Kolaylaşmasını İstemek
"(Musa:) Rabbim!
Göğsümü genişlet (aç) ve işlerimi kolaylaştır (dedi)."7
Fenalığın Gitmesi İçin
Dua
"(O putlar mı
daha hayırlıdır) yoksa (bir sıkıntısından dolayı) kendisine dua ettiği zaman
darda kalan (bir kulun)a icabet edip (ondan) fenalığı gideren ve sizi
yeryüzünün halifesi kılan (Allah) mı?"8
Takati Aşan Şeylerin
Kaldırılması İçin Dua
"Rabbimiz! Bize
gücümüzün yetmeyeceği şeyleri de yükleme!"
1 Duhan: 20
2 Mü'min: 27
3 Hud: 47
4 Şuara: 83
5 Şuara: 85
6 Ahmed-İbn-i Mace
7 Taha: 25-26
8 Nemi: 62
9 Bakara: 286
Afiyet İçin Dua
"Allah'ım, ben
senden afiyet istiyorum!"
İnsanlara Muhtaç
Olmamak İçin Dua
"Allah'ım! Ben
senden hidayeti, takvayı, iffeti ve gınayı (zenginliği) istiyorum."
Bütün Kötülüklerden
Allah'a Sığınmak
"Fayda vermeyen
ilimden, (Allah'tan) korkmayan kalpten, doymayan nefisten, kabul olmayan
duadan; kötü haberden, helakin yetişmesinden (veya cehennemde dereküşşeka
denilen yere düşmekten), düşmanların sevinmelinden, takatimi aşan beladan,
gamdan, kederden, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten,
kocamışlıktan, borcun ağırlaşmasından, adamlara yenik düşmekten, nimet
(halinin) yok olmasından, afiyetin intikalinden, musibetin ansızın gelmesinden,
bütün öfkelerden, yaptıklarının şerrinden ve yapmadıklarının şerrinden,
dünyanın fitnesinden, kabir azabından, tevbe^. etmeksizin günahkâr olarak
ölmekten, işin dağınıklığından, en rezil ömürden, fakirlikten, her şerlinin
şerrinden, hayır ile gelen dışında gece ansızın gelen her şeyden, açlıktan
(zira açlık en kötü arkadıştır), hıyanetten (zira hıyanet içte bulunan en kötü
şeydir) ve yaptığımın şerrinden sana sığınırım."
Dua ile istenecek
hayırlar çoktur. Vacib, mendub ve mubah olan her şeyi Allah'tan istemek
caizdir, sakıncalı olan şeyi istemek caiz değildir. Mekruh olanı istemek
hususunda değişik görüşler vardır. Olağanüstü şeyleri de Allah'tan istememek
lazımdır.
Babaya Dua
"Ve de ki:
Rabbim! (Ana-babam) beni nasıl küçük iken (merhamet edip) yetiştirdilerse (sen
de) onlara (öyle) merhamet eyle!" "Rabbim! Hesap görüleceği gün,
bana ana-babama ve (bütün) mü'minle-re mağfiret eyle!"
1 Müslim 4 Isra:24
2 Müslim-Tirmizi 5 ibrahim: 41
3 Buhari, Müslim,
Tirmizİ, Nesai, Ebu Davud, İbnİ Mace, Ahmed. (İktibas edilmiştir.)
Dua, dua edilene
ihsandır. Kıymeti de duada istenen şeye göredir. Bunun için dua yolu ile taat,
irfan, muhabbet ve iman istemek her duadan daha iyidir.
Evlad ve Eşlere Dua
"Yine onlar ki:
Rabbimiz! Bize zevcelerimizden ve nesillerimizden göz aydınlığı olacak (salih)
kimseler ihsan eyle ve bizi takva sahiplerine imam (her hususta uyulan bir
rehber) kıl, derler." , ''Orada Zekeriya, Rabbine dua etti. Dedi ki:
Rabbim! Bana tarafından temiz bir zürriyet ihsan eyle! Şüphesiz ki sen, duayı
hakkıyla işitensin." , "Ve (Zekeriya:) Artık (sen) kendi katından
bana bir halef (bir oğul) ihsan eyle ki (ilim ve nübüvvette) hem bana varis
olsun, hem de Yakub ai-leşine varis olsun! Ve onu rızaya mazhar buyur, ey
Rabbim!" , "(İm-ran'ın hanımı:) Bununla beraber doğrusu ben ona
Meryem adını verdim ve şüphesiz ben onu ve zürriyetini, kovulmuş şeytandan
sana sığındırırım! (dedi)"4
Kardeşlere ve
Zürriyete Dua
"(Musa:) Rabbim!
Bana ve kardeşime mağfiret eyle ve bizi rahmetine koy! Çünkü sen
merhametlilerin en merhametlisisin (dedi)." , "(Musa:) Ve ailemden
kardeşim Harun'u bana yardımcı kıl! Onunla gücümü takviye et ve onu vazifeme
ortak yap ki seni çok teşbih edelim ve seni çok zikredelim (dedi)"
"Harun'a da peygamberlik ver" "(İbrahim ve İsmail:) Rabbimiz!
Onlara (neslimize) içlerinden bir peygamber gönder ki, kendilerine senin
ayetlerini okusun ve kendilerine kitabı ve hikmeti (kitaptaki hükümleri)
öğretsin ve onları (günahlardan) temizlesin" "(İbrahim:) Rabbim!
Beni namazı hakkıyla eda eden bir kimse eyle. Zürriyetimden de (öyle kimseler
yarat). Rabbimiz, duamı kabul buyur (dedi)." , "(ibrahim:) Rabbimiz!
Doğrusu ben zürriyetimden bir kısmını (İsmail ve annesi Hacer'i) senin Beyt-i
Haram'ımn (Kabe'nin) yanında ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı
hakkıyla eda etsinler (sana hakkıyla kulluk etsinler) diye. Artık (sen)
insanlar-
1 Furkan: 74
2 Al-i İmran: 38
3 Meryem: 6
4 Al-i imran: 36
5 A'raf: 151
6 Taha: 29-34
7 Şuara: 13
8 Bakara: 129
9 İbrahim: 40
dan bir kısım
gönülleri onlara meylettir ve onları mahsullerden rızık-landır! Umulur ki şükrederler
(dedi)." , "Ve benim için zürriyetim içinde iyi hal(in devamını)
nasip et." , "Rabbim, bana salihlerden (olacak bir çocuk) ihsan
eyle!"
Selefe Dua
"Rabbimiz! Bize
ve iman (ciheti) ile bizi geçmiş olan kardeşlerimize mağfiret eyle!"
Hz. Aişe (ra) demiştir
ki "(İnsanlar) Hz. Peygamber (sav)'in ashabına mağfiret dilemekle
emredildiler. Onlar ise onlara sövdüler."
Ölmüşlere dua, onlara
ihsandır. Çünkü ölmüş bir kişiye ancak sadaka, dua ve (ondanşöğrenilmiş bir)
ilmi yaymakla ihsan yapılabilir.
Mü'minlere Dua
"Rabbim! Hesabın
görüleceği gün, bana, ana-babama ve (bütün) müminlere mağfiret, buyur." ,
"Rabbim! Bana, ana-babama, evime mü'min olarak girene, (bütün) mü'min
erkeklere ve mü'min kadınlara mağfiret eyle!" , "(Habibim!) Hem kendi
günahın için, hem de mü'min erkeklerle mü'min kadınlar için (Allah'tan)
mağfiret dile!" "Sen bizim velimizsin, artık bize mağfiret eyle. Bize
merhamet buyur. Çünkü sen bağışlayanların en hayırlısısm!" ,
"Rabbimiz, bizi o zalimler topluluğuna bir fitne kılma! Ve bizi rahmetinle
o kâfirler güruhundan kurtar!" ,
"Artık benimle onların arasını ayırarak aç (aramızda hüküm ver). Beni ve
benimle beraber bulunan müminleri de kurtar!" "Rabbimiz! Eğer unutur
veya hata edersek bizi mesul tutma!" , "Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten
sonra kalplerimizi (haktan) eğriltme!" , "Rabbimiz! Artık
günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı ebrar ile beraber
al." , "Bizi dosdoğru yola
hidayet eyle!"
Kötülük Edene Dua
"(Yusuf) Dedi ki:
Bu gün (benim tarafından) size bir kınama yoktur.
1 İbrahim: 37
2 Ahkaf: 15
3 Saffat: 100
4 Haşr: 10
5 Müslim
9 Muhammed: 19 13 Bakara: 286
6 Müslim 10 A'raf 155
7 İbrahim: 41 11 Yunus: 85-86
8 Nuh: 28 12 Şuara: 118
14 Al-i İmran: 8
15 Al-i İmran: 193
16 Fatiha: 6
Allah sizi
affetsin!" "Sizin için
Rabbimden daha sonra (seher vakti) mağfiret dileyeceğim"
Hikâye edilir ki: Bir
peygamberin kavmi, onun başını yarmışlardı da kendisi yüzündeki kam silerken
"Rabbim kavmimi bağışla! Gerçekten onlar bilmiyorlar" diyordu.
Definden Önce Ölüye
Dua
Hz. Peygamber (sav)
Ebu Seleme'nin yanına girip ölmüş olduğunu görünce: "Allahım, Ebu
Seleme'yi bağışla, derecesini en yücelerde kıl, onun ardından zürriyetine sen
gözetici ol ve hem bize hem de ona mağfiret eyle! Ey âlemlerin Rabbi!"
dedi.
Definden Sonra Ölüye
Dua
Hz. Peygamber (sav)
definden sonra ölüye günahlarının bağışlanması ve sorguda sebatı için dua
edilmesini emretti.
Hz. Peygamber (sav)
Baki mezarlığım ziyaret ettiği zaman "Allahım, Baki ehline mağfiret
eyle" derdi. Ve yine onlara: "Siz bize öncüsünüz, biz de size tabi
olacağız. Bize de, size de Allah'tan afiyet diliyorum" derdi.
Kâfirlere Hidayet İçin
Dua
Hz. Peygamber (sav):
"Allahım, De vs kabilesini hidayet et ve onları bana getir" diye dua
etmiştir. Kitap ehlinden biri hapşırdığı zaman ona hidayet dilenir, "Allah
seni hidayet etsin!" denirdi.
Bazı peygamberler de:
"Rabbim kavmimi hidayet et. Gerçekten onlar bilmiyorlar"
demişlerdir.
Misafirin Ev Sahibine
Duası
Hz. Peygamber (sav),
yanlarında yemek yediği bazı kimseler için:
1 Yusuf: 92 4 Müslim-Ebu Davud
2 Yusuf: 98 5 Ebu Davud
3 Buhari-Müslim 6 Müslim
7 Ahmed 10 Buhari-Müslim
8 Buhari-Müslim
9 Ebu Davud-Tirmizi
"Allahım, onlara
verdiğin rızkı onlar için bereketli kıl! Onları mağfiret eyle! Ve onlara
merhamet buyur" şeklinde dua etmiştir.
Hapşırana Dua
Hapşıran kişi Allah'a
hamd ettiği zaman ona: "Allah sana rahmet etsin" demek, onun da
"Allah sizi hidayet etsin ve kalplerinizi düzeltsin" demesi
sünnettir.
"(Allah'ım!)
Sıkıntıyı gider. Safi olan sensin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Hiçbir
hastalık bırakmayan bir şifa ver bana!"
Kişi gıyabında
kardeşine dua ettiği zaman onunla görevli melek: "Âmin! Allah sana da o
kadar versin" der.
1 Müslim
2 Buhari
3 Buhari-Müslim
4 Ebu Davud-Müslim
245
ON DÖRDÜNCÜ KISIM
ZAHİRÎ NEHİYLER
Bunun bölümleri
mevcuttur.
Yapanla Sınırlı
Kötülük
Değişik Çeşitleri
Vardır:,
1- Allah'a
Eziyet Etmeye Kalkışmak
"Şüphesiz ki
Allah ve Resulüne eziyet eden yok mu, Allah onlara hem dünyada, hem de ahirette
lanet etmiş ve onlar için (pek) aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır."
"Allah der ki:
Âdem oğlu bana sövdü. Oysa bana sövmesi gerekmezdi (buna hakkı yoktu). Beni
yalanladı, oysa beni yalanlaması gerekmezdi (buna hakkı yoktu)"
2- Mescidlerin
Harap Olmasına Çalışmak
"Allah'ın
mescitlerinde onun isminin zikredilmesini men eden ve onların harap olması için
çalışandan daha zalim kim olabilir?"
3- Namazı
Küçümsemek "Artık vay o namaz kılanların haline ki onlar namazlarından
gaflet edenlerdir (Ona ehemmiyet vermezler)" , "Sonra onların
ardından yerlerine öyle bir nesil geldi ki, namazı zayi (terk) ettiler ve
şehvetlere uydular"
4- Kötü Bir
Şekilde Dinlemek
"Rablerinden
kendilerine gelen her yeni nasihati ancak alaya alarak
1 Ahzab: 57
2 Buhari-Ahmed
3 Bakara: 114
4 Maun: 4-5
5 Meryem: 59
onu kalpleri gaflet
içinde dinlerler." i 5-Cahile Uymak
"Ve onlara:
'Allah'ın indirdiğine tabi olun!' denildiği zaman, 'Hayır (biz) atalarımızı
üzerinde bulduğumuz şeye tabi oluruz' derler" , "Doğrusu biz
atalarımızı bir din üzerinde bulduk. Elbette biz de onların izlerine tabi
olanlarız." "Onlara 'Allah'ın indirdiğine (Kur'an'a) ve Peygamber'e
gelin' denildiği zaman, 'Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler bize yeter'
dediler." , "Eğer yeryüzünde bulunan (insanların çoğuna uyarsan,
seni Allah'ın yolundan saptırırlar. (Onlar) ancak zanna tabi olurlar. Ve onlar
sadece yalan söylerler."
6- Yollarda
Oturmak
Hz. Peygamber (sav):
Yollarda oturmaktan sakının, buyurdu. (Yanındakiler) dediler ki: 'Bizim için
bu gereklidir, çünkü yollar toplantı yerlerimizdir, buralarda (işlerimizi)
konuşuruz.' Peygamber (sav) 'Eğer siz mutlaka oturacaksanız, o zaman yola
hakkını verin' buyurdu. 'Yolun hakkı nedir?' sorusu üzerine 'Gözü (haramdan)
kapamak, eziyet vermemek, selamı almak, iyiliği emretmek ve kötülükten
alıkoymaktır' buyurdu. (Güzel konuşmaktır, diye de rivayet edilmiştir.)
Yollarda oturmaktan menetmesi çok münkere şahid olunması ve taatten ve mühim
işlerden oyalamasından dolayıdır.
7- Kötülük
Ehli ile Oturup Kalkmak
"Kötü arkadaşın
misali demirci ocağına üfleyenin misali gibidir. Ya (kıvılcımlarıyla) elbiseni
yakar ya da ondan kötü bir koku alırsın."
8- Evlerde
Resim ve Köpek Bulundurmak
"Köpek ve resim
(canlı sureti) bulunan bir eve melekler girmez." (Bir rivayette heykeller
de dâhildir.)
9- Canh
Sureti Yapmak
"Kim dünyada bir
(canlı) suret yaparsa kıyamet günü ona can üfle-mekle yükümlü kılınır."
10- Çocuğun
Saçının Bir Kısmının Tıraş Edilip Bir Kısmının Bırakılması
Hz. Peygamber (sav)
bundan menetmiştir. Zira Yahudi ve
müşrik-
1 Enbiya: 2-3
2 Lokman: 21
3 Zuhruf: 23
4 Maide: 104
5 En'am; 116
6 Buhari-Müslim
7 Buhari-Müslim 10
Buhari-Müslim
8 Buhari-Müslim
9 Müslim
ler çocuklarını bu
şekilde traş ederlerdi.
11- Hem
Çıngırak Hem Köpek Bulundurmak
"Beraberinde
köpek veya çıngırak bulunan bir topluluğa melekler yaklaşmaz." "Çıngırak, şeytanın çalgısıdır."
12- Tavla
Oynamak
"Kim tavla
oynarsa elini domuzun etine ve kanına bulamış gibidir."
13- İçki
Satmak
Hz. Peygamber (sav)
içkinin satışı ve ticaretinden, leş, domuz ve putların ahş-verişinden men etti.
14- Hacamatın
Kazancı
"Kazancın en
kötüsü kan aldırma kazancıdır." , "Hacamat kazancı habistir."6
'Habis' kelimesi mekruh şeyler için kullanabileceği gibi haram olanlar için de
kullanılabilir. Burada kasıt hür birinin hacamattan para kazanmasının
mekruhluğudur. Eğer kasıt haramhğı olmuş olsaydı, Hz. Peygamber (sav)
hacamatçının ücretini vermezdi. Bu durum sarımsak ve soğanı 'habis' diye
nitelemesi gibidir ki Peygamber (sav) bunda haram şeyler için kullanılan
habisliği kastetmemiştir.
15- Reyham
Geri Çevirmek
"Kime reyhan
sunulursa geri çevirmesin. Çünkü taşınması kolay, kokusu hoştur."
16- Kabirlerin
Üzerinde Bina Yapmak ve Üzerinde Oturmak
Hz. Peygamber (sav);
mezarın kireçlenmesinden, üzerine bina yapılmasından ve üzerine oturulmasından
nehyetmiştir. "Sizden birinin, elbisesini yakıp cildine ulaşacak bir kor
ateşin üzerinde oturması bir mezarın üzerinde oturmasından daha
hayırlıdır." "Kabirlerin
üzerinde namaz kılmayınız."
Ölüm bir kırıklık ve
tevazu halidir. Bina-badana yapmak ise buna aykırıdır. Hem malı da boşa
harcamaktır. Üzerinde oturmak, içinde gömülene hakarettir.
17- Orucu
Birleştirmek (İftar Etmeden İki Günü Birleştirmek)
Hz. Peygamber (sav);
orucu birleştirmekten men etti. "Amellerden, gücünüzün yettiğini
yüklenin."
1 Müslim
2 Müslim
3 Müslim
4 Buhari
5 Müslim
6 Müslim
7 Müslim
8 Müslim
9 Müslim
10 Müslim
11 Buhari-Müslim
12 Buhari-MüslimKişinin
Kendini Öldürmesi
"Ve nefislerinizi
(kendinizi ve birbirinizi) öldürmeyin."
"Kim kendini bir
şey ile Öldürürse onunla azap görür."
19- Altın
Yüzük Takmak
Hz. Peygamber (sav)
altın halkasından men etti. Bir adamın elinde altın bir yüzük gördü de onu
çıkarıp fırlattı ve "Sizden biri gidip ateşten bir koru alıp eline
takıyor" dedi. Adama 'Yüzüğünü al, (başka bir işte) ondan yararlan'
denildi. Adam; "Hayır, Allah'a yemin ederim Hz.
Peygamber (sav) onu
fırlattığı halde onu asla almam." dedi.
20- Altm ve
Gümüş Kaplarda Yemek Yemek
"Şüphe yok ki
gümüş ve altın kaplarda yiyen veya içen kimse ancak karnında cehennem ateşini lakır
lakır öttürmüştür."
Bu kaplarda yemekte
üstünlük ve büyüklük taslama vardır. Fakirlerin kalplerinin kırılmasına,
kadere karşı hoşnutsuzluk göstermelerine vesile olur.
21- Lüks ve
İpek Giyimi
Hz. Ömer (ra)
Azerbeycan'daki valisi Utbe b. Farkad'a şöyle yazdı: "Ey Utbe b. Farkad!
(Bu devlet malı) ne senin, ne babanın, ne de annenin emeği, zahmeti ife
olmuştur. Artık sen evinde ne ile doyuyorsan, Müslümanları da evlerinde ondan
doyur. Lüksten, şirk ehlinin giyim kuşamından ve ipek giyiminden kesinlikle seni
sakındırıyorum. Şüphesiz Hz. Peygamber (sav), -şehadet ve orta parmağını
kaldırıp birleştirerek- şu kadarı dışında ipek giyimini men etmiştir."
Hz. Peygamber (sav)'in
çahmsı bir kumaştan İran malı bir cübbe-si vardı. Yakasına ipek geçirilmişti ve
iki yırtmacına da ipekten kenar yapılmıştı.
Hz. Ömer (ra) Cabiye
denilen yerde hutbe verdi ve "Hz. Peygamber (sav) iki, üç yahut dört
parmağı geçen ipek giyiminden men etmiştir" dedi.
Refah ve lükse alışmak
sürekli onu talep etmeye ve önemli işler yerine sürekli onunla meşgul olmaya
sebep olur.
1 Nisa: 29
2 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslİm
22- Döşekleri
Çoğaltmak
"Bir döşek adama,
bir döşek hanımına, üçüncüsü misafire, dördüncü ise şeytanadır."
Misafirleri çok olmayan kimseler için döşek (yatak) çoğaltmak şeytanın işidir.
23- Duvarlara
Örtü Çekmek
Hz. Peygamber (sav)
bir savaştan döndü. Hz. Aişe'nin kapısı üstünde bir örtü gördü. Hz. Aişe onun
yüzünden kerahetini hemen anladı. Hz. Peygamber (sav) örtüyü çekip parçaladı
(veya kesti) ve "Hiç şüphesiz Allah bize taşları ve toprağı giydirmeyi
emretmemiştir" dedi.
24- Vebah
Yere Gitmek Veya Oradan Kaçmak
"Veba
İsrailoğullarma gönderilen b'ir azap idi. Siz onu bir yerde duyduğunuzda arljık
oraya gitmeyin. Bulunduğunuz bir yere veba gel-diğinde de artık oradan kaçmayın."
Peygamber (sav),
vebadan kaçmayı men etmiştir. Çünkü kaçmak ondan kurtarmaz. Zira veba geride
kalanlarda da kökleşmeden bazı bedenlerde ortaya çıkmaz. Çünkü vebanın sebebi
havanın bozulmasıdır. O da genele etki eden bir şeydir. Kökleştikten sonra kaçmak
fayda vermez. Zira kaçmak faydadan yoksun bir iş olmuş olur.
Hem Sözlü, Hem Fiili
Kötülük
Bunun Birçok Çeşidi
Vardır:
1- Kralların
Yalanı, Yaşlıların Zinası, Fakirlerin Kibri
Yalancı kral,
kibirlenen fakir, zina eden yaşlı Allah'ın kıyamet günü konuşmayacağı,
yüzlerine bakmayacağı ve günahlarını affedip temizlemeyeceği
kimselerdendirler. Ve onlara pek acıklı bir azap vardır.
Bu kimselerin
günahlarının büyük olmasının nedeni onları bu günahlara sürükleyecek
etkenlerin zayıf olmasıdır. Çünkü kralın yalana ihtiyacı, yaşlının mağlup olup
zinaya sürükleyecek bir şehveti, fakirin de kibir ve azgınlık gerektirecek bir
sebebi yoktur
4 Müslim |
7 Müslim |
5 Buhari-Müslim |
8 Müslim |
6 Müslim |
|
1 Müslim
2 Aile efradı ve
misafirlerin ihtiyacından fazla yatak bulundurmak israftır. Çünkü böylesi bir
israftan şeytan istifade etmektedir. (Feydu'l-Kadir, Menavî, 58844. hadisin
şerhinden)
3 Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Ahmed-Müslim
2- Hz.
Peygamber (Sav)'e Eziyet
"Çünkü sizin için
Allah'ın Resulünde incitmeniz ve kendisinden sonra zevcelerini nikahlamanız
ebediyen (caiz) olmaz" , "Allah'ın Resülünü incitenler yok mu? Onlar
için (pek) elemli bir azap vardır"
3- Peygamberleri
Üzmek
"(Yoksa siz de)
daha önce Musa'ya sorulduğu gibi (itaat etmek yerine) Peygamberinizi sorguya
mı çekmek istiyorsunuz?" , "(Ehli kitap) senden kendilerine gökten
bir kitap indirmeni istiyor. Bununla beraber muhakkak (onlar) Musa'dan daha
büyüğünü isteyerek: Bize Allah'ı açıkça göster, demişlerdi" buyuruyor.
4- Hz.
Peygamber (Sav)'e Karşı Su-i Edep
"Ey iman edenler!
Allah ve Resulünün önüne geçmeyin" "Ey iman edenler! Seslerinizi
Peygamber'in sesinin üstüne çıkarmayın. Birbirinize bağırdığınız gibi ona sözü
öyle yüksek sesle söylemeyin. Yoksa siz farkında olmadan amelleriniz boşa
gider" "Çünkü sizin için Allah'ın Resulünü incitmeniz ve kendisinden
sonra zevcelerini nikahlamanız ebediyen (caiz) olmaz."
Allah'ın Resulüne
karşı su-i edep amelleri yok eder. Çünkü bu Allah'ın yücelttiği birine
hakarettir. Hangi saygınlık Allah'ın Resullerinin saygınlığından daha mükemmel
olabilir!
5- AIlah'm
Dostlarına Eziyet
"Kim benim bir
dostuma eziyet ederse açıkça bana savaş açmıştır." (Kudsi Hadis)
6- Ana-Babaya
Eziyet
"Eğer onlardan
(ana-babadan) biri veya her ikisi, senin yanında ihtiyarlığa erişirse sakın
onlara 'öf bile deme! Onları azarlama ve onlara güzel söz söyle!"
"Büyük günahların en büyüğü Allah'a şirk koşmak ve ana-babaya
isyankârlıktır"
7- Mü'minlere
Eziyet
"Mü'min erkeklere
ve mü'min kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler ise bu
takdirde gerçekten bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir."
1 Ahzab: 53
2 Tevbe: 61
3 Bakara: 108
4 Nisa: 153
5 Hucurat: 1
6 Hucurat: 2
7 Ahzab: 53
8 Buhari, Ahmed
9 İsra: 23
10 Tirmizi
11 Ahzab: 58
8- Yetime
Eziyet
"O halde yetime
gelince sakın (onu) ezme." , "Büyüyecekler (de mallarını elimizden
alacaklar) diye israfla ve acele ile onları yemeyin." , "Şüphesiz ki
haksız olarak yetimin mallarını yiyenler karınlarına ancak bir ateş yemiş
olurlar."
9- Sadaka
Verilene Eziyet
"Ey iman edenler!
İnsanlara gösteriş için malım sarf eden, Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen
kimse gibi başa kakmak ve (gönül) incitmekle sadakalarınızı boşa çıkarmayın.'
10- Komşuya
Eziyet "Komşusu, kötülüklerinden emin olmayan (kâmil manada)iman
etmemiştir."
11- Dindarlığı
ile Minnet Etmek
"(Onlar) İslam'a
girmelerini senin başına kakıyorlar. De ki: islam'a girmenizle bana minnet
etmeyin. Eğer (iddianızda) doğru iseniz bilakis sizi imana getirdiği için
Allah, üzerinizde minnet sahibidir
Taatiyle minnet edenin
misali; efendisi kendisine iyilik eden bir kulun, iyiliğinden dolayı
efendisine minnet etmesi gibidir.
12- Eşlere
Zarar Vermek
"(Boşadığmız) o
kadınları gücünüz nisbetinde kendi oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun.
Onları sıkıştırmak (ve bir an önce çıkmalarını sağlamak) için onlara zarar
verme (ye kalkışma)'ym." , "Ve kadınları boşadığmızda, bekleme
müddetlerinin de sonuna geldiklerinde artık onları ya iyilikle tutun veya
onları iyilikle salıverin. Yoksa onları, (sırf) zulmetmeniz için zarar vermek
üzere tutmayın!"
13- Ana ve
Babaya Çocuğu ile Zarar Vermek
"Ne anne, yavrusu
yüzünden, ne de çocuk kendisinin olan (baba), çocuğu yüzünden zarara
uğratılır."
14- Kâtip ve
Şahide Zarar Vermek
"Alış-veriş
yaptığınız zamanda şahid tutun. Ne kâtibe, ne de şahide zarar verilmesin."
IDuha |
:9 |
4 |
Bakara: 264 |
7 |
Talak: 6 |
|
10 |
Bakara: |
282 |
2 Nisa: |
6 |
5 |
Ahmed |
8 |
Bakara: |
231 |
|
|
|
3 Nisa: |
10 |
6 |
Hucurat: 17 |
9 |
Bakara: |
233 |
|
|
|
15- Yöneticilerin
Halka Zulmü
"Kim ümmetimin
üzerinde (yönetici olarak) çıkar da iyilerini de, kötülerini de (gözetmeden)
döver, mü'mini ayrı tutmaz, zimmet ehli olanların zimmetini yerine getirmezse
artık o benden değildir, ben de ondan değilim."
Zalim emir için, Allah
Resulü'nün ondan beri olması, onun da Allah Resulünden beri olması ceza olarak
yeterlidir.
16- Yöneticinin
Hıyaneti
"Allah'ın
sorumluluk yüklediği hiçbir kul yoktur ki sorumluluğu altındakilere ihanet eder
bir halde ölsün de Allah ona cenneti haram kılmasın."
17- Yöneticilerin
ihmali
"Kim
Müslümanların işlerinden bir işte yönetici olur da sonra onlar için çaba
sarfetmez ve onlara nasihat etmezse, cennet ona haramdır"
Üzerindeki vacibi
ihmal eden herkes hain ve günahkârdır. Yöneticilerin ihmali tüm tebaaya umumi
olunca onların günahı da bu umumi ihmale göre oldu. Kim tebaasına hıyanet
ederse, hıyanet ettiği her kişinin yediği her türlü hakkı için üzerinde günah
vardır. Bunun için zalime yazıklar olsun! Zulmünü insanlar üzerinde yayar,
Allah da cezasını onun üzerinde toplar. Allah'ın memleketinde hükümran
kıldığı, yeryüzünde ıslahından sonra fesat çıkarana da yazıklar olsun!
Memleketlerde azgınlık edip onlarda fesadı çoğaltanlara da yazıklar olsun! Ve
yine yazıklar olsun o kimseye ki Allah'ın kulları arasında verdiği bir hükmü
bulunduğu halde Allah'ın hükmünü değiştirir yahut kulları arasında yaptığı bir
taksimatı olduğu halde onu değiştirir. Yahut Allah'ın, kullarına belirlediği
müeyyideleri olduğu halde o bunları eksik veya fazla yaparak sınırlarını aşanı
yahut Allah'ın geride bıraktığını öne alır veya öne aldığını geride bırakır.
Yahut mallan hakkı olmadan alır yahut hak etmeyene sarfeder veyahut Allah'ın,
yerine getirilmesini istediği usulleri yerine getirmekte ihmal gösterir. Yahut
Allah'ın koymuş olduğu cezalan uygulamada ihmal gösterir.
Kim de Allah (cc)'ın
emrettiği şekilde tebaasına ihsan ederse yaptığı iyilik kadar her biri için
sevap alır. "Kim de salih amel işlerse artık kendileri için (cennetteki
yerlerini) hazırlamış olurlar."
1 Müslim
2 Buhari-Müsl im
3 Müslim
4 Rum: 44
18- Yönetîcilerin
Bozgunculuk Yapıp Akrabalığı Kesmeleri
"(Ey münafıklar!)
Demek iş başına geçecek olursanız yeryüzünde fesat çıkaracak ve akrabalık
bağlarını koparacaksınız değil mi?" , "Onun hakkına birbirinizden
isteklerde bulunuyor olduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan
sakının!"
"Allah rahim'e
(akrabalığa) dedi ki: Senin bağını sürdürenin (rahmetimle) bağını sürdürmem,
senin bağını koparanın (rahmetimle) bağını koparmam seni hoşnut etmez mi?
19- Yönetici
ve Tebaanın Birbirlerinden Nefreti
Hz. Peygamber (sav)
dedi ki: "Yöneticilerinizin en kötüleri o kimselerdir ki siz onlardan
nefret edersiniz, ©nlar da sizden nefret ederler. Siz onlara lanet edersimiz,
onlar da size lanet ederler. Denildi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Onlara kılıçla
karşı çıkmayalım mı?' "Aranızda namaz kıldıkları sürece hayır! Siz
yöneticilerinizden hoş göremeyeceğiniz bir şey gördüğünüz vakit o işin
yapılışından kerahet edin, ancak elinizi de itaatten çekmeyin" dedi.
Tebaanın yöneticiden
nefreti Allah (cc)'m ona buğzettiğinin delilidir. Nitekim hadiste şöyle
buyruluyor: "Allah (cc) bir kimseye buğzettiğin-de Cibril (as)'e seslenir;
"Şüphesiz ben falancaya buğz ederim, sen de ona buğzet. Artık Cibril (as)
de ona buğzeder. Sonra gök ehli, sonra da yer ehli (ona buğzederler)."
Zalim yöneticinin
tebaasına buğzunun, hadis açısından dikkate alınır bir tarafı yoktur. Çünkü
bir kişinin veya az topluluğun buğzunun önemi yoktur; zira herkesin buğzedeni
olabilir. Hadisin gerektirdiği anlam ise bütün yeryüzünün ehlidir. Bireyler
değil, bunda ölçü olacak olan iyi müminlerin buğzudur. Kâfir ve fasıklarm buğzu
değil. Sevgi de böyledir.
Hz. Peygamber (sav)'e
buğzeden ne kadar çok kâfir var!
Yine Hz. Ebubekir,
Ömer ve Osman'a buğzeden ne kaçlar çok fa-sık var.
Şüphesiz Hz. Peygamber
(sav) ashabı için "Siz Allah'ın yeryüzündeki şahidlerisiniz" demiştir.
Fasıklarsa Allah'ın şahidleri olmaya ehil değildirler.
1 Muhammedi 22
2 Nisa: 1
3 Buhari-Müslim
4 Müslim
5 Müslim
6 Buhari-Müslim
20- Bozuk
Amaçlar Uğruna Savaş
"Kim bir azgınlık
bayrağı altında savaşır, kavmi için öfkeleniyor veya kavmine çağırıyor veya
kavmine yardım ediyor iken öldürülürse, onun ölümü bir çeşit cahüiye
ölümüdür."
21- Müslümanlardan
Ayrılmak ve Onları Bölmek
"Kim emîr'inde
hoşlanmadığı bir şey görürse, artık ona sabretsin. Şüphesiz insanlardan hiçbir
kimse yoktur ki, sultanın (emrinden) dışarı çıkmış iken ölsün de, cahiliye
ölümü ile ölmüş olmasın." , "Muhakkak ki gelecekte bazı kötülükler
ve fesad olacaktır. Bu ümmetin buyruğu bir iken onu bölmek isteyen kim olursa
olsun onu öldürün." , "Her kim, buyruğunuz bir adamda toplanmışken
size gelip gücünüzü bölmeyi veya birliğinizi dağıtmayı isterse onu
öldürün."
22- Müslümanın
Kanına, Malına ve Şerefine El Uzatmak
"Müslümanın kanı,
malı ve şerefi Müslüman'a haramdır" , "Bana dikkat edin (Beni
dinleyin)! Şüphesiz sizin kanlarınız ve mallarınız birbirinizin üzerinde
haramdır. Bu gününüzün bu şehrinizde ve bu ayı-nızda haram olduğu gibi..."
23- Aldatmak
ve Müslüman'a Silah Çekmek
"Kim bize silah
çekerse, artık o bizden değildir. Kim bizi aldatırsa, o da artık bizden
değildir."
24- Dünyayı
Dine Tercih Etmek
"Hâlbuki
dileseydik onu onlarla (verdiğimiz ayetlerle) elbette yükseltirdik. Fakat o,
dünyaya meyletti ve nefsinin arzusuna uydu." , "Fakat (siz) dünya
hayatını üstün tutarsınız, hâlbuki ahiret daha hayırlı ve daha
devamlıdır." , "Şüphe yok' ki, şunlar (kâfirler) acil olanı (çabuk
geçen dünya hayatını) seviyorlar da, önlerindeki ağır bir günü (kıyameti)
bırakıyorlar." "Hayır! Doğrusu (siz) acil olanı (dünya hayatım)
seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz." Dünyayı ahirete tercih etmek
Allah'ın küçümsediğini yüceltip, yücelttiğini küçümsemektir.
25- Mal ve
Evlad Çokluğuyla Övünmek
"Sizi mal ve
evlat çokluğuyla övünmek (o kadar) oyaladı ki, nihayet kabirleri ziyaret
ettiniz (ve artık ölmüş olanlarınızı dahi sayarak gurur-
1 Müslim 4 Müslim 7 Müslim
2 Buhari-Müslim 5 Müslim 8 A'raf: 176
3 Müslim 6 Buhari-Müslim 9 A'la: 16-17
10 insan: 27
11 Kıyamet: 20-21
landmız)!" ,
"Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyundur, bir eğlencedir, bir süstür,
aranızda bir övünmedir, mallar ve evladlarda bir çokluk yarışmdan
ibarettir."
26- Vasiyet
Metnini Değiştirmek
"Şimdi kim bunu
(bu yapılan vasiyeti) işittikten sonra onu değiştirirse, artık günahı ancak
onu değiştirenlerin üzerinedir."
27- Haktan
Saparak Şiddetli Düşmanlık Yapmak, Çokça Niza Etmek
"İnsanlar
arasında öylesi vardır ki, dünya hayatına dair sözü (senin) hoşuna gider,
kalbinde olana da Allah'ı şahid tutar. Hâlbuki o, düşman-ların en
şiddetlisidir."
"Muhakkak ki inanların,
Allah katında en buğz edileni haktan saparak şiddetli husumet eden nizâcı
kimsedir." Kimin husumeti ve ni-zaı çok olursa şüphesiz o hakta da,
batılda da husumet edecektir ve olur ki batılda husumeti çoğu zaman daha çok
olur.
28- Adaletli
Yöneticilere İtaatsizlik
"Kim benim
emîr'ime itaat ederse, gerçekten o bana itaat etmiştir. Kim de (benim) emîr'ime
isyan ederse, gerçekten o bana isyan etmiştir." Adaleti emreden emîr'e
itaat Allah'a itaattir. Çünkü hüküm ancak Allah'ındır.
29- Zalim
Yöneticiye Haktan Emrettiği Bir Şeyde İsyan
"Dikkat edin!
Kimin başına bir yönetici gelir de, onu Allah'ın masi-yetinden bir şeyi
işlerken görürse o yaptığı masiyetten kerahet etsin. İtaatten yüz
çevirmesin." , "(Geçerli hiçbir) delili olmaksızın kim taat-ten el
çekerse, kıyamet günü Allah'la karşılaşır."
30- Masiyette
İtaat
"Kişinin üzerinde
sevdiği ve sevmediği her işte dinlemek ve itaat etmek (vacib bir hak olarak)
vardır. Ancak ona (Allah'ın) masiyeti emre-dilirse, o başka. Eğer masiyet
emredilirse ne dinlemek, ne de itaat etmek vardır." , "Allah'a
masiyette (kimseye) itaat yoktur. İtaat ancak iyiliktedir."
1 Tekâsür: 1-2
2 Hadid: 20
3 Bakara: 181
4 Bakara: 204
5 Buhari-Müslim
6 Buhari-Müslim
7 Müslim
8 Ahmed
9 Buhari-Müslim
10 Müslim
31- Masiyette
Yardım
"Günah ve
düşmanlık üzerine yardımlaşmayın." , "Öyle ise sakın kâfirlere arka
çıkma!" , "(Musa) Dedi ki: Rabbim! Beni nimetlendirdi-ğin şeyler
hakkı için bir daha günahkârlara asla yardımcı olmayacağım!" ,
"Kâfir ise Rabbine karşı (asi olmakla şeytana) yardımcıdır."
32- Taatte
Eksik-Kusurlu Davranmak
"Orada (dünyada)
ihmal ettiğimiz şeylerden dolayı bize yazıklar olsun, diyeceklerdir." ,
"Sonra günahkâr nefsin şöyle demesi var: Yazık bana Allah'a ibadette kusur
etmiştim." , "Nefsinin arzusuna uymuş ve işi-gücü aşırılık olan
kimseye itaat etme!"
Taatteki kusur kadar
çirkin hiçbir kusur yoktur. Artık bunun üzerindeki eseflenme de eseflerin
büyüğü olur.
33- Bazı
Sebeplere Güvenerek Salih Amel İşlemeyi İhmal Etmek
"Ey Kureyş
topluluğu! Nefislerinizi satın alın (azaptan kurtarın). Ben Allah'a karşı size
bir fayda sağlayamam. Ey Abdulmuttalib oğulları! Ben Allah'a karşı size bir
fayda sağlayamam. Ey Peygamber'in halası Safiye! Ben Allah'a karşı sana bir
fayda sağlayamam."
34- Şahidliği
Gizlemek
"Şahidliği ise
gizlemeyin! Buna rağmen kim onu gizlerse, artık şüphesiz ki, o, kalbi günahkâr
bir kimsedir."
Şahitliği gizlemek
hakların zayi olmasına sebep olur.
35- Allah'ın
İndirdiklerini Gizlemek
"Kendi yanındaki,
Allah'tan (gelen) şahitliği (bildiği bir şeyi) gizleyenden daha zalim kim
olabilir?" , "Hani Allah kendilerine kitap verilenlerden 'Onu
mutlaka insanlara açıklayacaksınız ve onu kesinlikle gizlemeyeceksiniz' diye
sağlam söz almıştı." , "Şüphe yok ki indirdiğimiz apaçık delilleri
ve hidayeti insanlara kitapta beyan etmemizden sonra gizleyenler yok mu, işte
onlara Allah lanet eder, (bütün) lanet edenler de onlara lanet okur." Onu gizlemek Allah'ın hükümlerinin ve
onlarla ilgili taatlerinin zayi olmasına sebep olur.
36- Husumette
İnat
"Hem (biz) onlara
merhamet edip kendilerindeki sıkıntıyı gidersey-
1 Maide: |
2 |
4 Furkan |
:55 |
7 Kehf: 28 |
10 Bakara: 140 |
2 Kasas: |
86 |
5 En'am: |
31 |
8 Buhari-Müslim |
11 Al-i İmran:187 |
3 Kasas: |
17 |
6 Zümer: |
56 |
9 Bakara: 283 |
12 Bakara: 159 |
dik, yine de gerçekten
azgınlıkları içinde bocalayıp duracaklardı."
37- Şeriat'e
Aykırı Zan ile Amel Etmek
"Ey iman edenler!
Allah yolunda (cihada) sefere çıktığınız zaman artık iyi araştırın, size selam
veren bir kimseye dünya hayatının geçici menfaatlerini arzulayarak (onu öldürüp
mallarını ganimet olarak almak için) 'Sen mü'min değilsin' demeyin!"
38- Kendini
Zorlayarak İyi Konuşmaya Özenmek
"Kendilerini
zorlayarak iyi konuşmaya özenenler helak olmuşlardır" 3
39- Kötü
Adetler Çıkarmak
"Kim İslam'da
kötü bir adet peyda eder de ve ondan sonra da onunla amel edilmeye deya'm
edilirse, onunla amel edenlerin günahından hiçbir şey eksilmeksizin ona da o
kadar günah vardır."
40- Ahdi
Bozmak
"Sözleştiğiniz
zarnan da Allah'ın ahdini (verdiğiniz sözü) yerine getirin. Hem Allah'ı
üzerinize kefil tutarak sağlamlaştırdıktan sonra yeminlerinizi bozmayın!"
41- Büyü
"Böylece
kendilerine zarar verecek, fayda vermeyecek şeyleri öğreniyorlardı.
(Yahudiler) onu (o sihri) satın alan kimsenin hiçbir nasibi olmadığını
biliyorlardı."
Hz. Peygamber (sav) de
büyüyü büyük günahlardan saymıştır.
42- Kâtibin
Yazmaktan, Şahidin Şahidlikten Kaçınması
"Hiçbir kâtip,
Allah'ın ona öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, hemen yazsın!"
"Şahidler de çağrıldıkları zaman kaçınmasınlar!" , "Şa-hidliği
ise gizlemeyin!"
43- Dedikodu
"Hz. Peygamber
(sav), dedikodudan, çok soru sormaktan, malı boşa harcamaktan, kendi malım
vermezken başkasının malına 'getirin' demekten, kız çocuklarını diri diri
gömmekten ve analara kötü davramaktan men etti."
1 Mü'minun: 75
2 Nisa: 94
3 Müslim
4 Müslim
5 Nahl: 91
6 Bakara: 102
7 Buhari
8 Bakara: 282
9 Bakara: 282
10 Bakara: 283
11 Buhari-Müslim
44- Kadmm
Açılıp Saçılması, Ziynetini Göstermesi
"Hem evlerinizde
oturun ve evvelki cahiliye devri (kadınlarının) açılıp saçılması gibi
ziynetlerinizi izhar etmeyin." , "Mü'min kadınlara da söyle!
Gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarım korusunlar. Görünen kısımlar
müstesna, ziynetlerini göstermesinler ve başörtülerini yakalarının üzerine
kadar salsınlar." Açılıp saçılmak, ziyneti göstermek gençleri baştan
çıkartır ve Allah'a isyana sebep olur.
45- Haklardan
Eksiltmek
"Üzerinde hak
bulunan (borçlu olan) da (senedini) yazdırsın ve Rabbı olan Allah'tan sakınsın
da ondan bir şey eksiltmesin (tam yazsm)!" , "insanlara eşyalarını
(mallarını) eksik vermeyin." , "Ve tartmayı adaletle dosdoğru yapın,
hem tartıda eksiklik etmeyin" , "Ölçü ve tartıda eksiklik yapanların
vay haline! Onlar ki insanlardan ölçerek (bir şey) aldıkları zaman tam alırlar
fakat onlara (bir şey vermek üzere) ölçtükleri veya onlara tarttıkları zaman
eksik verirler." , "Kıyamet günü adalet terazileri kurarız, artık
kimse bir şeyle haksızlığa uğratılmaz, hardal tanesi ağırlığında bile olsa onu
getiririz."
46- Cimrilik
"Kim nefsinin
cimriliğinden korunursa işte onlar gerçekten kurtuluşa erenlerdir." ,
"Fakat içinizden bazıları cimrilik ediyor. Hâlbuki kim cimrilik ederse o
takdirde ancak kendi nefsine cimrilik etmiş olur."
"Cimrilikten daha
kötü hangi hastalık vardır?" , "Cimrilikten sakının, çünkü muhakkak
ki sizden öncekileri helake götüren odur. Zira cimrilik onları birbirlerinin
kanlarını dökmeye ve mahremlerini helal saymaya sürükledi."
Cimrilik, hasislik;
hakları alıkoymaya, kanları dökmeye ve akrabalığı kesmeye sebep olur.
47- Zulmetmek
ve Hüküm Vermede Nefsin Arzusuna Uymak
"Öyle ise (haktan
saparak) nefsin arzusuna uymayın!" , "Ey Da-vud! Muhakkak ki seni
yeryüzünde bir halife kıldık. Öyle ise insanlar arasında hak ile hükmet ve
nefsin arzusuna uyma! Yoksa (bu) seni Al-
1 Ahzab: 33
2 Nur: 31
3 Bakara: 282
4 A'raf 85
5 Rahman: 9
6 Mutaffilin: 1-3
7 Enbiya: 47
8 Haşr: 9, Teğabun: 16
9 Muhammed: 38
10 Buharı
11 Müslim-Ahmed
12 Nisa: 135
lah'm yolundan
sapıtır." ı
"Öyle ise onların
arasında Allah'ın indirdiği ile hüküm ver ve sana eelmis olan haktan (dönerek)
onların arzularına uyma!"
48- NankörIük
Hz. Peygamber
(sav)"Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin ve çok bağışlanma dileğinde
bulunun. Zira muhakkak ki ben, ateş ehlinin çoğunluğunun sizlerden olduğunu
gördüm" dedi. Onlardan biri bunun sebebini ona sordu. O da: "Sizler
çok lanet edersiniz ve kocaya nankörlük edersiniz" dedi.
49- Ana-Babanm
Sövülmesine Sebep Olmak
Hz. Peygamber (sav)
"Adamın ana-babasma sövmesi büyük günahlardandır" dedi. Dediler ki:
"Kişi ana-babasma söver mi ey Allah'ın Resulü?" "Evet, biri
adamın babasına söver, o da onun babasına söver, adamın anasına söver, o da
onun anasına söver" dedi.
Ana-babamn sövülmesine
sebep olmak büyük günahlardansa artık onlara sövmek için ne düşünülür? Bu durum
ana-babasmın sövülmesine sebep olduğu için büyük günah sayılmış olabilir.
Bununla beraber yabancılara sövmekle beraber ana-babasma sövülmesine sebep
olduğu için büyük günah sayılmış da olabilir.
50- Müslümanı
Küfürle İtham Etmek
"Kişi kardeşine
'Ey kâfir' dediği zaman artık o (söz) ikisinden birine dönmüştür"
Eğer dediği gibiyse,
zaten yerini bulmuş; yok değilse, ona döner.
Fiilî Kötülük
Bunun çok çeşitleri
vardır.
1- Müslümanla
Konuşmayı Kesmek
"Üç günden fazla
kardeşi ile konuşmamak müslümana helal olmaz.
2- Müslümana
Silah Doğrultmak
"Ana-babadan öz
kardeşi bile olsa kardeşine bir demir doğrultana, o işi bırakana kadar melekler
lanet ederler"
1 Sad: 26
2 Maide: 48
3 Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Buhari
6 Buhari-Müslim
7 Müslim,
zahirî nehiyler
Silah doğrultmak
kanları hafife sayarak tehlikeye atmaktır. 3-Bahl Şeyleri Yazıp Ücret Almak
"Artık vay hallerine;
kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için
"Bu Allah katmdandır" diyenlere. Artık vay; elleriyle yazdıklarından
dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına."'
Batılı, amel edilsin
diye yazmak haramdır. Fakat batıl olduğu anlaşılsın, geçersiz olsun diye
olursa bu durumda batılın geçersiz kılınmasına vesiledir.
4- Hastanın
Sıhhatliden Önce Su İçmesi
"Bir hasta
sıhhatli kimseden önce su içmesin"
5- Velayeti
Üstlenilen Kimsenin Malını Zayi Olmaya Maruz Bı rakmak
"{Ey veliler!)
Allah'ın sizi, başına diktiği mallarınızı (velisi bulunduğunuz kimselerin
mallarım) sefihlere (yerli yerinde kullanmayanlara) vermeyin. Fakat kendilerine
onlardan (o mallardan) yedirin"
6- Evlere
İzinsiz Girmek
"Ey iman edenler!
Kendi evlerinizden başka evlere izin almadan ve (o evin) halkına selam vermeden
içeri girmeyin" "Ey iman edenler! Vaktini gözetleyici kimseler
olmadan, yemeğe sizin için davet yapılmadıkça Peygamberin evlerine
girmeyin!"
7- Misafirin
Yemekten Sonra Oturmayı Sürdürmesi
"Yemeği yiyince
de dağılın. Sohbete dalıcı kimseler de olmayın!"
8- Malı
Sayıp Keselerle Biriktirmek
Hz. Peygamber (sav)
Esma binti Ebubekir'e; "(Malı) ister harca, ister elinde tutmadan dağıt,
ister de yanında olgunlaştır. Aman onu sayma ki Allah da senin aleyhinde
saymasın. Kablara koyup biriktirme ki, Allah da senin aleyhine onu
biriktirmesin."
9- Mal
Stoklamak ve Ortak ile Komşuya Haksızlık Etmek
Hz. Peygamber (sav)
(Piyasayı yükseltmek için) mal stok etmekten (ihtikârdan), adamın komşusunu
kerestesini duvarına koymasına engel olmasından ve ortağın, ortağından izin
almadan ortak malı satmasından men etti.
1 Bakara:79
2 Buhari- Müslim
3 Nisa; 5
4 Nur: 27
5 Ahzab: 53
6 Ahzab; 53
7 Buhari-Müslim
8 Müslim
10- Varlıkh
Olduğu Halde Borcu Oyalayıp Vermemek
"Zenginin borcunu
oyalayıp vermemesi zulümdür. Sizden birinin borcu bir zengine havale edildiği
zaman (havaleyi) kabul etsin."
11- Haksız
Yere İnsanları Yurtlarından Çıkarmak
"Ve içinizden bir
kısmını yurtlarından çıkarıyor, onlara karşı kötülükte ve düşmanlıkta
yardımlaşıyorsunuz." "Halbuki (onların yurtlarından) çıkarılmaları
da size haram kılınmıştı."
12- Sınır
Nişanlarını Değiştirmek
"Arazinin
nişanlarım değiştirenlere (Başkasına ait araziyi kendisininmiş gibi
gösterenlere) Allah lanet etmiştir." 13-
Kıymetsiz Şeyleri Gaspetmek
"Kim başkasını^
jbir karış toprağım gaspederse Allah onu yedi yere katlayarak boynuna geçirir.^
Hz. Peygamber dedi ki: "Kim Müslüman bir kimsenin hakkım yemin ile kendi
tarafına geçirirse artık gerçekten Allah ateşi ona vacip, cenneti de haram
kılmıştır." "Ey Allah'ın Resulü! Az bir şey olsa da^mı?" denildi
de, "Erâk (misvak) ağacının bir dalı bile olsa" diye cevap verdi.
14- Hıyanet
"Ey iman edenler!
Allah'a ve Resulüne ihanet etmeyin! Hem siz, bile bile emanetlerinize de hainlik
etmeyin!" "Muhakkak ki Allah hainleri sevmez." 8 "Muhakkak
ki Allah daima ihanet eden, günahkâr kimseleri sevmez."
15- Haram
Mal ile Sadaka Vermek
"Alİah,
taharetsiz (gusül ve abdestsiz) kılman bir namazı ve hıyanetle elde edilmiş
maldan verilmiş sadakayı kabul etmez.'
16- Zekât
İçin Kötü Mal Çıkarmak
"Ey iman edenler!
Kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığı-rmz şeylerin iyilerinden
(Allah yolunda) sarf edin. Kendinizin de (kusuruna) göz yummadan alıcıları
olmayacağınız kötü malı vermeye kalkısmayın."
Vacib olan zekâtta
kötüyü çıkarmak fakirlerin hakkını eksiltmektir
1 Buhari-Müslim
2 Bakara: 85
3 Bakara: 85
4 Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Müslim
7 Enfal: 27
8 Enfal: 58
9 Nisa: 107
10 Nesai
11 Bakara: 267
ve Rabbe karşı su-i
edebtir. Çünkü kendilerinin hoşlanmadığını Allah'a ait kılıyorlar. Eğer
tetavvu' (nafile) sadakada kötü mal verilirse bu caizdir. Çünkü Allah (cc):
"Kim zerre kadar bir hayır yapıyorsa onu görecek" buyurmuştur.
17- İnsanlara
Eziyet Veren Şeyleri Yollara Atmak
"O iki lanetlenmiş
kişinin yaptığından sakının" dedi. "Lanetlenmiş iki kişi de
kimdir?" denildi. Allah Resulü (sav): "İnsanların yolunda ve gölge
yerinde hacetini görendir (pisletendir)" dedi.
18- MüsIümanlara
Gülmek
"Şüphesiz ki, o
suç işleyen (kâfir)ler bir kısım iman edenlere (dünyada iken)
gülerlerdi."
19- Kibirlenmek
"Hem insanlara
karşı kibirlenerek yüzünü yan çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme!"
20- Salih
Fakirleri Kovmak
"Onun rızasını
isteyerek sabah akşam Rablerine dua edenleri kovma!" "Ben müminleri (yanımdan) kovucu
değilim" 6
21- Kötü
Zengini İyi Fakire Üstün Tutmak
"Dünya hayatının
ziynetini arzu edip de gözlerini onlardan (o Allah'a yalvaranlardan)
ayırma!" "(Servetinin gururuyla) kendisini (imana) muhtaç görmeyen
kimseye gelince, işte sen (imana gelir de islam'a kuvvet verir mi diye) ona
yöneliyorsun? Hâlbuki (onun) temizlenmemesinden senin üzerinde bir şey yoktur.
Fakat koşarak ve (Allah'tan) korkarak o sana gelen kimseye gelince, sen onu
bırakıp (başkasıyla) oyalanıyorsun!"
Hz. Peygamber (sav)
zenginlere zenginlikleri için yönelmiş değildi. Belki bu, onların kalplerini
İslam'a ısındırmak içindi. Üstün tutmak ancak Allah'a yaklaştırıcı
sebeplerledir, Allah'tan uzaklaştırıcı sebeplerle değil. Artık kim bir zengini
zenginliğinden ötürü iyi bir fakire üstün tutarsa, gerçekten o, Allah'ın
yücelttiği bir kimseyi horlamış, horladığı bir kimseyi de yüceltmiştir.
1 Zilzal: 7
2 Müslim
3 Mutaffifin: 29
4 Lokman: 18
5 En'am:52
6 Şuara: 114
7 Kehf: 28
8 Abese: 5-10
22- Azaların
Zinası
"Gözlerin zinası
nazardır. Kulakların zinası dinlemektir. Dilin zinası konuşmaktır. Ayakların
zinası yürümektir. Kalp onu arzu eder, diler ve avret onları ya doğrular veya
yalanlar." Bu azaları zina ile nitelemesi yaptıklarının zinaya araç ve
sebep olmasındandır. Çünkü mecaz olarak sebebe müsebbebin adı verildiği olur.
23- Kadınlarla
Haram Halvet
"Kadınların yanma
girmekten sakının." "Bugünden sonra kocası evde olmayan bir kadının
yanına, beraberinde bir veya iki adam olmadan kimse girmesin/'
24- Avret
Yerlerine Bakmak
"Erkek erkeğin
ayret yerine bakmasın. Kadın da kadının avret yerine bakmasın. Erkek erkekle
çıplak olarak aynı örtü altına girmesin. Kadin da kadınla çıplak olarak ayın
örtünün altına girmesin."
25- Köpek
Beslemek
"Kim av, çoban ve
bekçi köpeği olmayan bir köpek beslerse her gün amellerinin sevabından iki
ölçek eksilir"
Köpek beslemek
haramdır. Çünkü misafiri ve yolcuyu korkutur.
26- Hayvanlara
Eziyet Etmek
"Bir kadın,
bağladığı bir kediden ötürü ateşe girdi. Kendisi ona ne yiyecek verdi, ne de
yerin haşerelerim yemesi için onu saldı da ta açlık-tan oldu.
27- Hayvanların
Yüzüne Nişan Vurmak
Hz. Peygamber (sav)
yüze vurmaktan ve yüzde nişan yapmakta men etti. Yüzüne nişan vurulmuş eşek gördü de
"Buna nişan vurana Alİah lanet etsin" dedi.
28- Yüze
Vurmak
"Biriniz kardeşini
dövdüğü zaman yüze vurmasın.
29- Hayvanları
Hedef Yapmak Hz. Peygamber (sav) hayvanların hedef yapılmasını men etti
1 Buhari-Müslim 7 Müslim
2 Buhari-Müslim 8 Müslim (Buradaki nehiy sadece yüz
ile ilgilidir; yüz dışm-
3 Müslim daki
organlara işaret vurmakta beis yoktur).
4 Müslim 9 Müslim
5 Buhari-Müslim 10 Buhari-Müslim
6 Buhari-Müslim
Hayvanları hedef
yapmak, bağlayıp onlara ok atmaktır. Bu hem işkence, hem de malca zarar olduğu
için haramdır.
30- Karıncaları
Öldürmek
"Bir karınca
peygamberlerden bir peygamberi ısırdı, o da emretti, karınca köyü yakıldı.
Bunun üzerine Allah (cc) ona vahyetti ki: Sadece bir karınca seni ısırdı diye
mi sen Allah'ı teşbih eden ümmetlerden bir ümmeti yok ettin"
Karıncaları, arıları
ve bunlar dışındaki (zararsız) canlıları öldürmek, zulüm ve bozgunculuktur.
"Hâlbuki Allah fesadı sevmez"
Sözlü Kötülük
Bunun da birçok çeşidi
vardır:
1- Müslümana
Sövmek
"Müslümana sövmek
fasıklıktır. Müslümanla savaş ise küfürdür." "Müslümana lanet etmek
onu öldürmek gibidir."
Hz. Peygamber (sav)
Müslümana lanet etmeyi ve onu öldürmeyi küfre benzetmiş ki, ondan şiddetle
kaçınılsın.
2- Müslümana
Düşmanlık
"Her Perşembe ve
Pazartesi günü ameller Allah'a arzedilir. Allah bu günde Allah'a şirk koşmayan
her müslümanı bağışlar, ancak kendi ile kardeşi arasında düşmanlık bulunan
kimse hariç. Onlar için 'Bu ikisini, barışana kadar erteleyin, bu ikisini
barışana kadar erteleyin' denir.
Düşmanlığın kötülüğü
günahların bağışlanmasına manidir.
3- Sırları
İfşa Etmek
"Hani Peygamber,
zevcelerinden birine bir sözü sır olarak söylemişti. Fakat (o) bu sözü (diğer
bir hanımına) haber verince, Allah da bunu ona (Peygamber'e) açıklayınca (o)
bunun bir kısmını (zevcesine) bildirmiş, bir kısmından da (bahsetmekten)
vazgeçmişti."
1 Buhari
2 Bakara: 205
3 Buhari- Müslim.
"Müslümanlarla savaşan kişi kafirlerin işine benzeyen bir iş yapmaktadır.
Zira kafirler Müslümanlarla savaşmaktadırlar."(Fethu'l -Bari c: 1, s: 112)
"Müslüman olması sebebiyle müslümanla savaşmak küfürdür, anlamına da gelmektedir."
(Fey-u'l- Kadir, Menâvi, 7256, hadis)
4 Buhari-Müsİim
5 Müslim
6 Tahrim: 3
14. kısım
zahirî nehiyler
4- Kişinin
Babasını İstemeyip Başkasının Oğlu Olarak Çağrılmayı İstemesi
"Babalarınızı
istemezlik etmeyin. Kim babasını istemezse bu küfürdür." "Kim babası
olmadığını bildiği halde babasından başkasına çağ-rılıyorsa artık cennet ona
haramdır."
5- İnsanların
Soylarına Ta'n Etmek
"Ümmetimden iki
kişi var ki onlarda küfür var. Soya ta'n eden (leke süren) ve meyyite bağıra
çağıra ağlayan."
6- Başa
Kakmak ve Malını Yeminle Satmak
"Üç kişi var ki
Allah kıyamet günü ne onlarla konuşur, ne yüzlerine bakar, ne de onları
günahlarından temizler-. Onlara pek elemli bir azab vardır. Kibir ve çalım ion
paçalarını yerlerde sürükleyerek çeken, yaptığı iyiliği başa kakan Ve
-pazarlığını yalan yeminle sarf eden."
7- İnsanları
Arkadan Çekiştirmek, Yüzlerine Karşı Onlarla Alay Etmek, Koğuculuk Yapmak ve
Çok Yemin Etmek
"Hümeze olan
(insanları arkadan devamlı ayıplayıp çekiştiren), yüzlerine karşı (da onlarla)
alay etmeyi adet edinen her kişinin vay haline!" "(Habibim!) Çok
yemin eden, aşağılık, daima ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep
koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mani olan, haddi aşan, alabildiğine
günahkâr, zorba bunlardan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden
hiç birine mal ve oğullar sahibi oldu diye itaat etme!"
"Koğuculuk eden
cennete giremez." .m 8-Caiz Olmayan
İşte Aracı Olmak
"Kim de kötü bir
himaye ile şefaatte bulunursa ona da bundan bir hisse vardır."
1 Buhari-Müslim "Burada küfürden kasıt
masiyet olabilir. Çünkü hayırlara 'iman' denildiği gibi, masİyetlere de 'küfür1
denilmiştir. Fakat bu, İmandan çıkaran küfür nev'inden değildir."
(Fethu'l- Bari c: 1, s: 83-84)(
"Aynca 'nimeti
inkâr' manasında olabileceği gibi, mü'minleri bu çirkin fiilden nefret
ettirmek için de böylesine ağır bir tabir kullanılmış olabilir." (Fethu'l
-Bari c: 6, s: 540)
(Küfür kelimesi,
sözlükte bir şeyin üstünü örtmek
anlamıma gelir.Bu manada babalık gibi bir gerçeğin üzerini örtmek anlamıyla da
kullanılmış olabilir.Çev. Notu)
2 Buhari-Müslim
3 Müslim (Yukarıdaki
dipnotta verilen izahatın aynısı bu hadis için de geçerlidir.)
4 Müslim 7 Buhari-Müslim
5 Hümeze: 1 8 Nisa: 85
6 Kalem: 10-14
Hz. Peygamber (sav)
Usame'ye (Hırsızlık eden bir kadının elinin kesilmemesi için aracı olunca):
"Sen Allah'ın hadlerinden bir hadde mi aracı oluyorsun?" dedi.
9- Başkasına
Eziyet Veren Fısıldaşma
"Siz üç kişi
olduğunuz zaman, üçüncünün üzülmemesi için insanların arasına karışmcaya kadar
iki kişi diğerini dışarıda bırakarak fısıldaşmasın."
10- Günah
Üzerine Fısıldaşmak
"Ey iman edenler!
Birbirinizle gizli konuşacağınız zaman o takdirde günah, düşmanlık ve
Peygamber'e isyan hakkında gizlice ko-nuş mayın.
11- Kötülüğü
Emretmek-İyilikten Sakındırmak
"Münafık erkekler
ve münafık kadınlar birbirlerindendirler. Kötüyü emrederler, iyilikten men
ederler ve ellerini sıkı tutarlar (hayır yapmazlar)." "(Onlar) o kimseler ki cimrilik
ederler, insanlara da cimriliği emrederler."
12- Cevabı
Hoşa Gitmeyecek Şeyi Sormak
"Ey iman edenler,
size açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek şeylerden sormayın."
13- Yalan
Söz
"Ve yalan sözden
sakının!" "Onlar (o mü'minlerdir) ki yalan yere şahidlik etmezler,
boş şeyler (söz ve hareketler) ile karşılaştıkları zaman (yüz çevirerek)
vakarla geçip giderler."
14- Hainleri
Savunmak
"Hainler için
müdafaa edici olma!"
"Muhakkak ki Allah, daima ihanet eden günahkâr kimseleri
sevmez"
15- Cahilden
Fetva Sormak
"Ve onlar
hakkında bunlardan hiç kimseye bir şey sorma!" "İnsanlar bazı cahil
reisler edindiler. Onlara (meseleler) sual edildi, artık bilgisizce fetvalar
verdiler. Böylece hem kendileri sapıttılar, hem de insanları saptırdılar."
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Mücadele: 9
4 Tevbe: 67
5 Nisa: 37
6 Maide: 101
7 Hac: 30
8 Furkan: 72
9 Nisa: 105
10 Nisa: 107
11 Kehf: 22
12 Buhari-Müslim
Cahile soru sormak
Allah'ın ahkamında cehalet ve dalalete düşme sebebidir.
16- Bilgisizce
Fetva Vermek
"Hakkında bilgi
sahibi olmadığın bir şeyin ardına da düşme! Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların
hepsi ondan mesuldür." "Ve (Cenab-ı hak) Allah'a karşı bilmediğiniz
şeyleri söylemenizi haram kıldı!"
"İnsanlar bazı
cahil reisler edindiler. Onlara (meseleler) soruldu artık bilgisizce cevap
verdiler. Böylece hem kendileri sapıttılar hem de insanları saptırdılar."
17- Çok
Beddua Etmek
"Çok beddua
edenler kıyamet gününde ne şefaatçi, ne de şahid olurlar." "Çok
beddua edici olması bir sıddıka yaraşmaz." "Peygamber'e, Müşriklere
beddua et' denildiğinde; 'Ben lanet edici olarak gön-derilmedim. Ben ancak
rahmet olarak gönderildim' dedi."
18- Koğuculuk
Peşinde Gezmek
"Şüphesiz ki
fkiy\izlü kişi Allah katında insanların en kötülerinden-dir; şunlara bir yüzle
gelir, şunlara da başka bir yüzle gelir."
Koğuculuk insanlar
arasında bozgunculuktur.
19- Su ve
Köpek Satışı
Hz. Peygamber (sav),
suyu satmaktan; bitki yeşermesin diye suyu alıkoymaktan; köpekleri öldürmekten ve köpek parasından men
etti.
20- Pazarhkta
Çok Yemin Etmek
"Satışta çok
yemin etmekten sakının. Çünkü o, malın satışını kolaylaştırır. Ama sonra
bereketini götürerek helak eder."
"Yemin, satışı rayiçte kılar, kârı bereketsiz kılarak yok
eder."
21- Sadakayı
Satın Almak, Gerçekleşmiş Hibeyi Geri Almak
"Verdiği hibeden
dönen, kustuğunu geri yiyen gibidir." Hz. Ömer (ra), süratli bir atı Allah
yolunda binmesi için bir adama verdi. Sonra onu pazarda satılırken buldu. Hz.
Peygamber (sav)'e satın alıp alamayacağını sordu. O da "Onu satın alma.
Sadakandan da dönme. Çünkü sadakasından geri dönen kustuğuna geri dönüp yiyen
köpek gibidir."
1 İsra: 36 5 Müslim 9 Müslim 12 Müslim
2 A'raf: 33 6 Müslim 10 Buhari-Müslim 13 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslim 7
Müslim 11 Müslim 14 Buhari-Müslim
4 Müslim
8 Ebu
Davud-Tirmizi-Nesa
Kişi, Allah için
verdiği şeyle alaka-yı kalbi kesmelidir.
22- Zina
Edenin Kabahatini Yüzüne Vurmak
"Sizden birinin
cariyesi zina edip zinası kanıtlandığı zaman artık ona had vursun ve onu
ayıplamasın (günahını yüzüne vurmasın). Sonra yine zina ederse, tekrar ona had
vursun ve onu ayıplamasın. Sonra yine zina ederse, artık onu bir kıl urganına
bile olsa satsın!"
Günah sahiplerinden
hiçbirinin ayıbı yüzüne vurulamaz. Günahtan alıkoyucu olarak, Şeriat'm
belirlediği cezalar yeterlidir. Tövbe etmemiş olanı nasihat şeklinde günah için
kınamakta bir sakınca yoktur. Tövbe etmiş olanı kınamak ise caiz olmaz.
23- Fitneye
Düşmesinden Korkulanı Övmek
Hz. Peygamber (sav)'in
yanında bir adam övüldü. Bunun üzerine onu övene birkaç kez "Arkadaşının
boğazını kestin! Arkadaşının boğazını kestin!" dedi. "Sizden biri
arkadaşını çaresiz övmek mecburiyetinde kalırsa; 'Ben falanı öyle sanıyorum.
Onun hesabını gören Allah'tır ve ben Allah'a karşı kimseyi temize çıkarmıyorum.
Ben onu şöyle şöyle biliyorum' desin."
Fitnesinden korkulanı
övmek o kişinin, övgülere dayanarak gurura kapılmasına ve bozulmasına vesile
olur.
24- Şehidleri
'Ölü' Diye Nitelemek
"Allah yolunda
öldürülenlere ölüler demeyin! Bilakis onlar hayattadırlar. Fakat siz
anlayamazsınız."
Şehidleri ölüm ile
nitelemek yalandır. Ölü nitelemesinden men etmekte ise şehadete talip olmaya
teşvik vardır.
25- Sıtma
Hastalığına Sövmek
Allah Resulü (sav),
sıtmaya sövmekten men etmiştir. Çünkü demirci ocağı demirin çapağım nasıl
götürüyorsa, sıtma da Ademoğlunun hatalarını öyle götürüyor.
Sıtma, günahların
bağışlanmasına sebep olduğu için ondaki faydaya binaen ona sövülmesi
menedildi. Bu hadisin bize gösterdiği istikamete göre dünyevi hiçbir musibete
sövmemek lazımdır. Çünkü onlar da günahları siliyor. "Hem size isabet eden
herhangi bir musibet, işte
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Bakara: 154
5 Müslim
kendi ellerinizin
işlediği (o günahlar) yüzündendir. Bununla birlikte (Allah) birçoğunu
affeder."
26- Allah'm
Bir İşi Yapacağına Yemin Etmek
"Bir adam
'Vallahi! Allah falanın günahlarını bağışlamaz' dedi. Allah da: 'Benim falanı
bağışlamayacağıma yemin eden kimdir? Muhakkak ki, ben o falanı bağışladım ve senin
amelini de boşa çıkardım' dedi."
Amelinin boşa
gitmesinin sebebi Rabbine karşı cüret gösterip üzerinde tahakküm etmesi ve
kendisine bırakılmamış bir işte Allah'la kulları araşma girmesidir. Kim böyle
bir şeye ehil olmadığı halde Allah'ın bir şeyi yapıp yapmayacağına yemin
ederse, nedensiz olarak Rabbine karşı cüret göstermiştir. Ama kim ona yakın bir
kişi olarak böylesi bir yemin ederse, bunc^a/bir sakınca yoktur. Çünkü şüphesiz
ki, Allah'ın kullarından öyle kimseler vardır ki; eğer Allah'ın bir şeyi
yapacağına veya yapmayacağına dair yemin ederlerse, Allah onları yeminlerinde
doğru çıkartır.
27- Duayi
Allanan Dilemesine Bağlamak
"Sizden biri dua
ettiği zaman, 'Allahım, dilersen beni bağışla1 demesin. Fakat kesin ifadelerle
bunu istesin ve bundaJd arzusunun büyüklüğünü ortaya koysun. Zira verdiği
hiçbir şey Allah'a ağır gelmez."
Dua eden, isteğini
Allah'ın dilemesine bıraktığı zaman dua eden konumuna girdiği halde ondan
hiçbir şey istememiş sayılır. Böylece de o, oyun oynayan bir kimse gibi abes
bir iş yapmıştır.
28- Amelini
Duyurmak
"Kim amelini
insanlara duyurmaya çalışırsa, Allah da (kıyamet günü riyakârlığını) duyurur
(onu rezil eder)."
Duyurma odur ki, sen
ameli önce Allah için halis olarak yapıyorsun. Sonra da insanların yanında bir
konum elde etmek için onu bil-diriyorsun.
29- Övünmek
ve Kendini Beğenmek
"Muhakkak ki,
Allah kendisini beğenen ve çok övünen kimseleri sevmez" "Çünkü Allah bütün kendini
beğenenleri, çok övünenleri sevmez.
1 Şura: 30
2 Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Müslim
5 Müslim
6 Nisa: 36
7 Hadid: 23
30- Çirkini
Güzelinden Farkedilmeyen Sözler Konuşmak
"Şüphesiz ki
adam, içeriğini bilmediği bir söz ile konuşur ki, onunla doğu ve batının
arasından daha uzak bir mesafeden ateşe düşer"
Çirkin mi, güzel mi
bilmeden bir sözü kimsenin konuşmaya hakkı yoktur.
31- Kişinin
Kendini Beğenmesi
"Bir adam;
'İnsanlar helak olmuşlardır' dediği zaman o hepsinden daha çok helak
olmuştur."
insanlar helak
olmuşlar, deyip kendini onlardan ayıran, onlardan daha çok helak olmuştur.
Çünkü o, kendini beğenmiş ve onun gibi kimsenin kalmadığına inanmıştır.
32- Yemin ve
Şahitliğe Acele ile Davranmak
"Asırların en
iyisi benim asrımdır. Sonra ondan sonraki, sonra ondan sonraki... Onlardan
sonra bir kavim olur ki, şahidlik etmeleri istenmediği halde şahidlik yaparlar,
ihanet ederler, güvenilmezler, nezir yaparlar da yerine getirmezler. Yemin
etmeleri istenmeden yemin ederler ve onlarda şişmanlık ortaya çıkar."
33- Sahabeye
Sövmek
Halid b. Velid ile
Abdurrahman b. Avf arasında bir problem vardı. Bunun için Halid, Abdurrahman'a
sövdü. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Benim ashabıma sövmeyin. Şüphe
yok ki, sizden biri eğer Uhud kadar altın (Allah yolunda) sarf etse, onlardan
birinin ne bir avuç(luk), ne de yarım avuçduk sadakası)na yetişemez" dedi.
Hz. Peygamber (sav),
Halid b. Velid'e "Sizden biri Uhud kadar altın sarfetse, onlardan birinin
ne bir avuçduk), ne de yarım avuçduk sadakasına yetişemez" demişse, artık
sonraki asırlarda sahabeye dil uzatanlar için ne düşünmeli?
34- Nefsi
Temize Çıkarmak
"O halde nefislerinizi
temize çıkarmayın. O (Allah), takva sahibi olanı en iyi bilendir." "Kendilerini temize çıkaranları
görmedin mi?" "Yahudi ve Hıristiyanlar: Biz Allah'ın oğulları ve
sevdikleriyiz, dedi."
1 Buhari-Müslim
2 Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Neon: 32
6 Nisa: 49
7 Maide: 18
35- Zamana
(Feleğe) Sövmek
"Zamana (feleğe)
sövmeyin. Çünkü şüphesiz zaman (felek) Allahdn tasarrufunda)dır."
Zamana sövmelerinin
sebebi, zaman içinde meydana gelen işleri zamana nisbet etmeleridir. Hoşlarına
gitmeyen hadiseler meydana getirdiği için zamana sövdüklerinde o hadiseleri
yapan Allah'tan başkası olmadığı için onlar gerçekte o faile sövmüş
sayılırlar.
36- Üzümü
'Kerm' Diye İsimlendirmek
"Sizden biri
üzüme 'kerm' demesin. Çünkü 'kerm' (cömertlik izzet) müminin kalbidir." ı
Araplar üzüme 'kerm'
demişlerdir. Çünkü içki cömertliğe ve izzete neden oluyor. Onla^" 0a
cömertlik ve izzete neden olan bu ismi içkiye övgü olarak verdiler. Oysa
şüphesiz Allah (cc) içkiyi tüm kötülüklerin anası olarak isimlendirmiştir. Allah'ın
yerdiği bir şeyi övmek Allah'a karşı muhalefet ve su-i edeptir.
37- Men
Edilen İsimler
"Benim adımla
adlanın. Fakat benim künyem (Ebu-1 Kasım)'le künyelenmeyin." "Allah katında en sevilen isimleniniz
Abdullah ve Abdurrahman'dır." Hz.
Peygamber (sav) Kölelere Eflah, Rebah, Yesar, Nafi' ve Necih isimlerinin
verilmesini men etmiştir.
"Allah katında
isimlerin en zelil ve hakir olanı bir adamın kendine Melik-ül Emlak (Şahların
şahı-Sultanlar sultanı) adını takmasıdır. Allah'tan başka (varlıklara) malik
yoktur." Şu rivayet de mevcuttur: "Kıyamet günü Allah'ın en çok
öfkelendiği, en kötü kişi kendisine 'Melik-ü'l Emlâk' ismini verendir.
Allah'tan başka Malik yoktur:"
Hz. Peygamber (sav)
kendi isim ve künyesinin başkasına birlikte kullanılmasını saygı sebebiyle men
etmiştir. Kölelere kullanılması men edilen isimler ise uğursuzluk ve falı
uğursuzluğa yorma endişelerinden dolayıdır. Çünkü 'Felah (kurtuluş) veya Yesar
(bolluk) yanınızda mı?'diye sorulup cevap olarak 'hayır' denildiğinde bir
şeylerden uğur-luluk -uğursuzluk çıkaran kimse bundan uğursuzluk çıkarır. Fala
ve uğursuzluğa vesile olmaması için men etmiştir.
1 Müslim |
5 Müslim |
2 Buhari-Müslim |
6 Buhari-Müslim |
3 Buhari-Müslim |
7 Müslim |
4 Müslim |
|
Melik-ül Emlâk adının
kerih görülmesine gelince, çünkü bunda bü-yüklenme, kibirlenme, ahmaklık ve
kendi içinde ululanma var. Öyle ki, bunu kendi nefsi için bir zarar veya
faydaya sahip olmayan biri Rable-rin Rabbinden, tüm mahlûkatın sahibinden
başkasına uygun olmayacak bir ismi kendine kullanacak duruma vardırmıştır.
38- Köleyi
'Kul' Veya 'Kadın Köle' Diye Çağırmak
"Sizden biri
'kulum, kadın kölem' demesin. Hepiniz Allah'ın kullarısınız ve tüm
kadınlarınız Allah'ın kullarıdır. Fakat 'uşağım,' cariyem, delikanlım, kızım'
desin. Köle efendisine 'mevlam' demesin. Çünkü hepinizin mevlası Allah'tır.
Sizden biri 'Rabbine su ver! Rabbine yemek ver' de demesin. Sizden bir köle
sahibine 'Rabbim' de demesin, 'seyyi-dim, efendim' desin."
Köleyi bu şekilde
çağırmak büyüklenme ve ululanmadır. Kölelerin efendilerine 'Rabbim, mevlam1
demeleri onlara layık olmayan bir tazimdir. Bir kimseyi de değerinden daha
fazla büyütmemek lazım. Usulen Allah'a has kullanılan isimlerle kimseye tazimde
bulunmamak lazımdır.
39- Çirkin
Söz
"Sizden biri
(bulantı duyduğu, midesi bozulduğu zaman) 'Benim nefsim habis oldu' demesin.
Fakat 'Benim nefsim daraldı (rahatsız oldu)' desin"
40- Köleye
Zina Suçlaması Yapmak
"Kim kölesine
zina suçlaması yaparsa kıyamet günü ona had uygulanır. Ancak dediği gibiyse o
başka..."
41- Batıl
(Hak Olmayan) Şeylerle Kafiyeli Sözler Düzmek Hz. Peygamber (sav) Huzeliyye'nin
diyetini ödeyecek kişilerin cenin sebebiyle diyet ödemelerine hükmetti. Hemel
b. Ennabiğa kafiyeli olarak: İçmemiş, yememiş, konuşmamış, doğduğunda ağlamamış
birinin diyeti (kan parası) nasıl ödenir? Böyle birinin kanı talep edilmez,
dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (sav); "Bu, kâhinlerin kardeşidir"
dedi.
Kafiyeli konuşup bu
konuşmasında hakkı garipseyip inkâr etti ve
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Buhari-Müslim
onu (mantıktan) uzak
gördü. Bu sebeple de Hz. Peygamber (sav) onu kâhinlerin kardeşi kıldı. Çünkü
çoğunlukla kâhinler böyle batıl şeylerle kafiyeli konuşurlar.
42- İstemekte
Israr ve Mal Çoğaltmak İçin İstemek
"Kim malını
çoğaltmak için insanlardan mallarını istiyorsa o ancak bir ateş koru
istemiştir. Artık ister az yapsın, ister çok yapsın." "Kişi
insanlardan istemeye devam eder ta ki kıyamet günü yüzünde bir parça bile et
olmadan gelir. "İsterken ısrar etmeyin. Allah'a yemin ederim ki sizden hiç
kimse yok ki benden bir şey isteyip onun istediği şey ben hoşlanmadığım halde
ona çıksın da o şey onun için bereketli olsun." Hz. Peygamber (sav)
ashabından bir topluluktan, kimseden bir şey istememe üzerine b^af aldı. Avf
b. Malik der ki: "O topluluktan birini gördüm binek üstünde iken kamçısı
elinden düşerdi. Hiç kimseden eli-ne vermesini istemezdi." "istemek
ancak üç kişiye helaldir: Bir adam ki bir kefalet (veya diyet parası) altına
girmiştir. O kişinin, parasını bulana kadar istemesi helaldir. Sonra bırakır.
Ve bir adam ki malını götüren bir musibet başına gelmiş, iaşesine yetecek
(veya açığını kapatacak) bir mala kavuşana kadar istemek ona helaldir. Ve bir
adam ki ona fakirlik o kadar dokunmuş ki, kavminden aklı başında üç adam,
'Gerçekten falana fakirlik dokunmuş' diye tanıklık eder, ona da iaşesine yetecek
(veya açığını kapatacak) bir mala kavuşana kadar istemek helaldir. Bunlar
dışındakilere gelince, sahibinin yediği haramdır, haramdır."
İstemeye alışan,
Allah'a tevekkül etmeyi bırakır, istemeye tevekkül eder. Hem isteyen istemekle
kendini alçaltır ve istediğinin eziyeti ile karşı karşıya kalır. Çünkü cimri
olan yanmdakini başkasına vermekten hoşlanmaz. Cömert ise ondan yanında olmayan
bir şey istendiği vakit utanır, bazen de ihtiyacı olan şey ondan istenir.
Bir şey insanların
yanında ne kadar kıymetli ve onda cömertlik etmeleri ne kadar güç ise, o şeyi
istemek de o denli basit şeylere nispeten daha mekruh veya haramdır. Bazen de
bir şey çok kolay olduğu için suali men edilmez. Yolu sormak, dostunun evini,
arkadaşının, yoldaşı-nın adını sormak gibi... Bu sualin caiz olmasının kuralı
şudur: Adeten
1 Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Müslim
4 Müslim
5 Müslim
verilmesi ve talep
edene onunla yardım edilmesi kolay olmalı. Din ahkâmı ile ilgili bir şey sorma
veya zor durumdaki kişinin yiyecek talep etmesi gibi çok şiddetli ihtiyaç
durumlarında istemek bazen vacip olur. Bazen çok acıkanın istemesi de caizdir.
Hz. Musa (as) ve Hz. Hızır'ın ihtiyaç anında yemek istemeleri gibi. Onlar
gibisinin zaruri bir ihtiyaç yokken istemeleri uzak bir ihtimaldir.
43- Onemsiz
Şeylerde Hıyanet Şu Ayetlerin Kapsamındadır.
"Kim bir kötülük
yaparsa onunla cezalandırılır."
"Hardal danesi ağırlığında
(bir amel) bile olsa onu getiririz." "Kim de zerre kadar bir şer
işliyorsa onu görecek."
"Biz birisini bir
işte çalıştırırsak, sonra da o kişi bir iplik veya daha azmi bizden saklarsa o
ihanettir. Kıyamet gününde onu getirir." "Biz kimi bir işte
kullanırsak; azını da, çoğunu da getirsin. Artık ondan ona ne verilirse onu
alır. Neden de men edilirse ondan men olur."
44- Kadımn,
Kumasının Boşanmasını İstemesi
"Kadın
tabağmdakini kendi tabağına boşaltmak için (bu bir benzetmedir. Yani saadet
payını kendine almak için) bacısının talakını istemesin."
45- Nimetleri
Nimet Vericiye Değil, Sebeplere İsnat Etmek
"(Karun:) Bu
(servet) bana ancak bende bulunan bir bilgi sayesinde verildi, dedi."
"Sonra kendisine tarafımızdan bir nimet verildiği zaman (bu) bana ancak
(bendeki) bir bilgi sayesinde verildi, der. Hayır, o (kendisine verdiğimiz
nimetler) bir imtihandır."
Nimetleri sebeplere
izafe etmek Allah'ın nimetini inkârdır. Aynı şekilde nimet vermekten aciz
olana nimeti isnat etmek de böyledir. Fakat gerçekte nimet vericinin Allah
olduğunu akıldan çıkartmadan sadece birer sebep olarak nimeti sebeplere izafe
etmekte bir sakınca yoktur. Zira biz nimete sebep olanlara da şükretmekle
emrolunmuşuzdur: "Bana ve ana babana şükret!"
46- Sebeplere
Dayanarak 'Eğer' Demek
"Eğer bir işten
aciz kalırsan, 'Allah'ın takdiri', 'Alİah ne dilerse o olur' de. 'Eğer' deme.
Çünkü 'eğer' sözü şeytanın işine kapı açar."
1 Nisa: 123
2 Enbiya: 47
3 Zilzal:8
4 Ahmet-Müslim
5Ahmed-Müslirn
6 Buharî-Müslim-Nesai
7 Kasas:78
8 Zümer: 49
9 Lokman: 14 10 Müslim
Kim 'eğer' der
sebepleri yaratana değil de sebeplere dayanırsa o şirk koşmuştur. Kim de
Allah'a dayanıp 'eğer' derse o gerçekten Allah'ı bir-lemiştir. "De ki:
Eğer evlerinizde bile bulunsaydmız, üzerlerine ölüm yazılmış olanlar yine
ölecekleri yerlere çıkıp giderlerdi." "De ki: Eğer Rabbimin rahmet
hazinelerine siz sahip olsaydınız, o zaman (dahi) harcamakda tükenir)
korkusuyla gerçekten cimrilik ederdiniz."
"Eğer işimden
geride bıraktığım kadar önümde zaman olsaydı kurbanlıkları sürmezdim."
47- Suyun
Fazlasını Satmak, Dünya İçin Biat Etmek, Yalan Yeminle Pazarını Revaçta Kılmak
"Üç kişi var ki,
Alİah Teala (cc) ne onlarla konuşur ne onlara bakar, ne de onları temizljer.
Onlar için pek elemli bir azab vardır.
1- Çölde
ihtiyacından fazla bulunan suyun başında bulunduğu halde onu yolculardan
alıkoyan adam.
2- İkindiden
sonra bir adamla alışveriş yapıp 'şu, şu kadara aldım' diye yemin eden ve alıcı
kendisini tasdik ettiği halde yalan söyleyen adam.
3- İmama
dünya menfaati için biat eden adam. Şayet imam ona bağışta bulunursa vefa
gösterir, vermezse biatine vefa göstermez.
48- Eziyet
ve Zarar Verici Bazı Durumlar
"Bir topluluk bir
toplulukla alay etmesin; olur ki, kendilerinden daha hayırlı olabilirler. Bir
takım kadınlar da başka kadınlarla (alay etmesinler.)"'
"(Birbirinizin
kusurunu) araştırmayın; bazınız bazınızı gıybet etmesin."' "Birbirinizi
(kötü) lakaplarla çağırmayın"
"Bağlarınızı
kesmeyin, birbirinize sırt dönmeyin. Birbirinizi kıskanmayın, birbirinize buğz
etmeyin. Birbiriniz aleyhine fiyatı arttırmayın!"
"Birbirinizin
alışverişi üzerine alışveriş yapmayın." "Kardeşinizin pazarlığı
üzerine pazarlık yapmayın" "Mü'min kardeşinizin istediği kızı
istemeyin."
1 Al-i Imran: 154
2 İsra: 100
3 Buhari-Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Hucurat: 11
6Hucurat:12
7 Hucurat: 11
8 Buhari-Müslim
9 Buhari-Müslim
10 Bulıari-Müslim
11 Buhari-Müslim
Cahillerin İhtilafı
"Hakkında bilgi
sahibi olmadığın bir şeyin ardına da düşme."' "Bir-birinizle
çekişmeyin" "Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp
ihtilafa düşenler gibi olmayın"
"Üzerinde
kalpleriniz birlik olduğu müddetçe Kur'an okuyun, ihtilafa düştüğünüz zaman
ise kalkın."
Yalan
"Sizi yalandan
sakındırıyorum, çünkü yalan fücura, fücur da ateşe götürür. Adam yalan
konuşmaya devam eder, her sözünde yalanı seçer, ta ki Allah katında kezzab
(çok yalancı) olarak yazılır."
Zulüm
"Artık içinizden
kim zulmederse (bilsin ki) ona (pek) büyük bir azab tattıracağız!"
"İşte (halkı) zalim bir halde bulunan şehirleri (azabıyla) yakaladığı
zaman Rabbinin yakalaması böyledir."
"Zulümden sizi
şiddetle sakındırıyorum, çünkü şüphe yoktur ki zulüm kıyamet gününde
karanlıklardır." "Allah zalime zaman tanır (cezasını erteler) onu
yakalayana kadar. Onu yakaladığı zaman artık bırakmaz." "Allah der
ki: Ey kullarım şüphesiz ben zulmü kendi üzerimde haram kıldım, onu aranızda
da haram kıldım, artık birbirinize zulmetmeyin."
Dalalete Çağırmak
"Kim bir dalalete
(sapkınlığa) çağırırsa onların günahından hiçbir şey azalmaksızın ona da, ona
tabi olanların günahı kadar günah vardır".
Fal ve Uğursuzluk
"Hastalığın kendi
kendine bulaşıcılığı yoktur. Fal da yoktur."
1 Isra: 36
2 Enfal: 46
3 Al-i İmran: 105
4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Furkan: 19
7 Hud: 102
8 Müslim-A hmed
9 Buhari-Müslim
10 Müslim
11 Müslim
12 Buhari-Müslim
Bulaşıcılık ve fal'ın
olmadığını söylemesi afetleri yaratana değil; sebeplere isnat etmeyi içerdiği
içindir.
Yönetici Olmayı Talep
Etmek
"Ey Abdurrahman
b. Semure! Emir olmayı talep etme, çünkü eğer sen onu talep ettiğinden dolayı
sana verilirse ona bırakılırsın (yardım olunmazsın), eğer talep etmediğin halde
sana verilirse, o zaman yardım olunursun."
Peygamber,
yöneticiliği talep etmeyi men etti, çünkü bunda dini tehlikeye atmak var. Öyle
ki, neredeyse hiç kimse yöneticilikte dinini salimâne muhafaza edemez. Bu
men,-yöneticilik yapmaya mecbur olmayanlar içindir. Men Edilenlerden Bazıları
Dedikodudan, çok
sualden, malı zayi etmekten, kendi malını vermezken başkasına 'Getirin,
malınızı verin' demekten, kız çocuklarını diri diri gömmekten ve analara kötü
davranmaktan men etti.
Malın zayi
edilmesinden kasıt akıl sahiplerinin doğru amaç sayılmayacak yollarda malı
telef etmesidir. Bu menedilmiştir. "Her duyduğunu konuşmak kişiye günah
olarak yeterdir."
Yine kişinin istendiği
zaman kendi malım alıkoyarken, insanların malını talep edip 'getirin'
demesinden men etti. Kız çocuklarını diri diri gömmekten de men etti.
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Müslim-Ebu Davud
ON BEŞİNCİ KISIM
ZAHİRÎ EMİRLER
Bunun bölümleri va "Yemin
olsun ki sizden önce kendilerine kitap verilenlere de size de 'Allah'tan
sakının!' diyö emrettik."1
Takva, vaciplerin
yapılması ve haramların terk edilmesidir. Bu, Allah'ın öncekilere de
sonrakilere de gerekli kıldığı bir şeydir.
Allah'ın Kitabına
Tutunmak
"Artık sana
vahyedilene tutun! Muhakkak ki sen dosdoğru bir yol üzeresin."
"Kitaba sımsıkı tutunup namazı hakkıyla eda edenler ise (bilsinler ki),
şüphesiz biz iyilik için çalışanların mükafatını zayi etmeyiz." "Rabbinizden size indirilene tabi olun
ve ondan başka bir takım dostlara tabi olmayın!"
İstikamet
"O halde
emrolonduğun gibi dosdoğru ol! Beraberindeki tevbe edenler de!" "İşte
bunun için durma, (dine) davet et! Ve emrolonduğun gibi dosdoğru ol!"
"Gerçekten 'Rabbimiz Allah'dır' deyip sonra da dosdoğru olan kimseler var
ya, onlara artık korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar."
1 Nisa: 131
2 Zuhruf: 43
3 A'raf: 170
4 A'raf: 3
5 Hud: 112
6 Şura: 15 7Ahkaf:13
Azığı Önceden
Hazırlamak
"Ve kendiniz için
(salih amellerle) hazırlık yapın!" "Hayır olarak kendiniz için
önceden ne hazırlarsanız, Allah katında onu bulursunuz." "(O zaman insan) 'Keşke ben (bu ebedi)
hayatım için önceden (dünyada iken iyi ameller) yapsaydım' der."
Yükümlülükleri Korumak
"Ve Allah'ın
hududunu (ona riayet ederek) muhafaza edenlerdir." "(Onlara şöyle
denir: İşte) vaat edilmekte olduğunuz (cennet) budur. (Allah'a) çokça yönelen
(tövbe eden), (onun) emir ve yasaklarım gözeten, görmediği halde Rahman'dan
korkan ve (Allah'a) yönelmiş bir kalp ile gelen herkes içindir."
İstikamet Allah'ın
kitabına tutunmak ve hudutlarını korumak men edilen şeylerin terkini de,
emredilenlerin yapılmasını da kapsar.
Hak Ehline Uymak
"İşte onlar (o
peygamberler), Allah'ın hidayete erdirdiği kimselerdir. Artık (sen de) onların
yoluna tabi ol!" "Ve bana yönelenlerin yoluna uy!" "Sonra
sana 'Hanîf (hakka yönelmiş) olan ibrahim'in dinine tabi ol! Çünkü (o
etrafındaki kâfirler gibi) müşriklerden değildi' diye vahyettik."
"Babanız İbrahim'in dininde de (böyleydi)." "(Ey Resulüm!) O
halde ulü'1-azm (sebat sahibi) peygamberlerin sabretti-ği gibi (sen de)
sabret!"
Hak ehline uymak tüm
iyiliklerin yapılması ve kötülüklerin terke-dilmesini kapsar.
Amelleri Düzeltip
Güzelleştirmek
"Şüphesiz ki biz
ameli güzel olanın mükâfatını zayi etmeyiz." "iyilik edenlerin
mükâfatım zayi etmeyiz." "Kim salih bir amel işlerse artık kendi
lehinedir. Kim de kötülük ederse o takdirde (o da) kendi aley-
1 Bakara: 223
2 Bakara: 110
3 Fecr: 24
4 Tevbe: 112
5 Kaf: 32,33
6 En'am: 90
7 Lokman: 15
8 NahI: 123
9 Hac: 78
10Ahkaf:35
11 Kehf: 30
12 Yusuf: 56
hinedir." "Kim de salih bir amel işlerse artık
kendileri için (cennetteki yerlerini) hazırlamış olurlar."
Allah'ın Davetine
İcabet Etmek
"Allah tarafından
(tehdit olunduğunuz ve başkalarınca) kendisi için geri çevrilme (imkânı)
olmayan bir gün gelmezden önce Rabbiniz (in davetin) e icabet edin!"' "Öyle ise onlar da benim için (davetime)
icabet etsinler ve bana iman etsinler, ta ki hak yolu bulsunlar."
Allah ve Resulüne
icabet, emrettikleri her şeyin yapılması ve men ettikleri her şeyin terk
edilmesini kapsar.
Resulullah'a İcabet
"Ey iman edenler!
Size hayat verecek şeylere sizi davet ettiği zaman Allah'a ve Resulüne icabet
edin!" "Ki onlar (Uhud'da) kendilerine yara isabet ektikten sonra
Allah ve Resulünün (cihad) davetine icabet ettiler."
Allah Resulüne
Uymak
"De ki: Eğer
Allah'ı seviyorsanız o halde bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve
günahlarınızı bağışlasın!"
"Ona tabi olun ki hidayete eresınız.
Allah ve Resulüne
İtaat
"Allah'a itaat
edin, Peygamber'e de itaat edin." ederseniz hidayete erersiniz."
"Eğer ona itaat
Hayırlara Koşuşmak
"Gerçekten onlar
(bütün bu peygamberler) hayırlı işlerde koşuşurlar." "(Salih ameller
işleyerek) Rabbinizden bir bağışlanma ve genişliği göklerle yer kadar olan
cennete koşuşun!" "(Musa) dedi ki: İşte onlar da arkamdadırlar.
Rabbim! Razı olman için sana (gelmekte) acele ettim."
1 Fussilet: 46
2 Rum: 44
3 Şura: 47
4 Bakara: 186
5 Enfal; 24
6 AI-i İmran: 172
7 AI-i İmran: 31
8 A'raf: 158
9 Maide: 92
10 Nur: 54
11 Enbiya: 90
12 Al-i îmran: 133
13 Taha: 84
"Amellerin
hangisi daha üstündür? diye soruldu. Peygamber de 'Vaktin başında kılman namazdır'
dedi.
Hayra koşuşmak
istisnası olmayan her itaat için geneldir.
Hayırda Yarışmak
"O halde hayırlı
işlerde yarışın!" "Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği göklerle
yerin genişliği gibi olup Allah'a ve onun peygamberlerine iman edenler için
hazırlanmış bulunan bir cennete doğru yarışın!" ''Bir de onlardan Allah'ın
izniyle hayırlarda öne geçen var. İşte büyük lütuf budur." "işte
bunlar hayırlı işlerde koşuşurlar ve onlar bunlarda (o hizmetlerde) sabikun
(öne gidenler) dir." "Ve (üçüncü kısmınız da) sabikun (olup hayırda
öne geçenlerinizdir) ki, (onlar mükâfatta da) öne geçenlerdir."'
Hayır İşlemek
"Ey iman edenler!
Rüku' edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa
eresiniz." "Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür." "Herkes
yaptığı her iyiliği ve yaptığı her kötülüğü hazır olarak bulacağı gün arzu eder
ki keşke onunla (o kötü amelleri ile) onun arasında uzak bir mesafe olsa!"
. Hayır işlemek, yapanla sınırlı ve başkasına da geçen tüm iyilik çeşitlerini
kapsar.
Dinde Nasihat
"Derken şehrin en
uzak yerinden bir adam koşarak geldi. Dedi ki: Ey Kavmim! (Bu) elçilere
uyun!"
Taatlerde koşuşmak
ancak, itaatte ve emri yerine getirmede daha güzeldir diye kıymet kazanmış. Hem
koşuşmada taatı kaçırmaktan da emin olunur. Taatlerin en üstününe koşuşmak,
koşuşmanın en üst derecesindedir. Keza taatlerin üstünlük derecesine göre
koşuşma da üstünlük kazanır.
1 Buhari-Müslim
2 Bakara: 148
3 Hadid: 21
4 Fatır: 32
5 Mü'minun: 61
6 Vakıa: 10
7 Hac: 77
8 Zilzal: 7
9 AH Imran: 30 10
Yasin: 20
Taatlerde Bütün
Gücüyle Çabalama
"Ey iman edenler,
Allah'tan nasıl sakınmanız gerekiyorsa öyle sakının!" "Allah uğrunda nasıl cihad etmeniz
gerekiyorsa öyle cihad edin!" "O halde gücünüz yettiği kadar
Allah'tan sakının!" "Bizim
uğrumuzda cihad edenlere gelince onları mutlaka yollarımıza
erişti-receğiz."
Taat İçin Zorluklara
Katlanmak
"Cennet
zorluklarla, ateş de şehvetlerle kuşatılmıştır." Allah için şehvetleri
terk etmek ve zorluklara katlanmak, o terk ve katlanmada çekileri güçlük ve
sarfedilen çaba miktarınca sevap kazandırır.
( Taatlerde Devamlılık
"Allah katında
en'sevimli ameller, az bile olsa devam edendir."
En Güzel Olanı Yapmak
"Artık bunları
kuvvetle tut, kavmine de emret, bunların en güzelini tutsunlar!"
"Öyle ise kullarımı müjdele! Onlar ki sözü dinler de, onun en güzeline
uyarlar." "Rabbinizden size
indirilenin en güzeline tabi olun!"
Bu, her insanı içine
alır.
Her İşi Güzel Yapmak
"Şüphesiz Allah,
ihsanı her işte gerekli kılmıştır. Bu sebeple, öldürdüğünüz zaman artık
güzelce öldürün, boğazlayacağınız zaman güzelce boğazlayın ve sizden biri
bıçağını iyice keskinleştirsin, sonra keseceğini rahatlatsın!"
Allah, ihsanı her işte
gerekli kılmıştır. Öldürülmesini emrettiği şeyin öldürülmesinde, boğazlanmasını
emrettiğinin boğazlanmasında, recm
1A1-İ Imran: 102
2 Hac: 78
3 Teğabun: 16
4 Ankebut: 69
5 Buhari-Müslim
6 Buhari-Müslim
7 A'raf 145 8Zümer:
17-18
9 Zümer:55 10
Müslim-Ebu Davud
edilmesini emrettiği
kişinin recm edilmesinde bile güzelce yapmak gereklidir. Bunun için recm
edilecek zâniyi (zina edeni), küçük taşlarla ölene dek taşlamak caiz değildir.
Çünkü bu ona işkencedir. Hadlerin de orta bir vuruş, orta bir kamçı ve orta
bir vakitte yapılmasını emretmiştir.
Alemlerin Rabbinİn
hadlerini aşan ve yakaladıklarında zorbaca yakalayanlara yazıklar olsun!
Şüphesiz Şeriat,
cezalarda yüze vurmayı ve damgaya ihtiyaç duyduğunda bile yüzde damga yapmayı
men etmiştir.
İmkân Ölçüsünde
Rahman'a İtaat Etmek
"O halde gücünüz
yettiği kadar Allah'tan sakının!" "Sizi hangi işten sakındırırsam, ondan
mutlaka sakının. Size emrettiğim emri de yapabildiğiniz kadar yapın."
Amellerde Ölçü
"Peygamber (sav)
buyurdular ki: Ey insanlar! Amellerden gücünüzün yettiği kadarını yüklenin.
Şüphesiz siz (amelden) usanmadan Allah (sevaptan) usanmaz ve şüphesiz amellerinizin
Allah katında en sevimli olanı az da olsa üzerinde devam edilenidir."
Muhammed âl'i bir işi yaptıklarında onu devamlı yaparlardı. "Sizden biri
zinde olduğu sürece namaz kılsın, gevşeklik hissettiği zaman veya fersizleştiği
zaman otursun."
"Sizden biri
namazda uyukladığı zaman uykusu geçene kadar uyusun."
Kim gücünü aşan işleri
üzerine alırsa bu durum taatlerden nefret ve bıkkınlık duymasına yol açar. Kim
mevlasınm taatinden usanırsa sevap ve mükâfatta aynı muameleyi görür.
Allah'ın Ahdine Vefa
Göstermek
"Bana verdiğiniz
sözü yerine getirin!" "Kim de Allah hakkında söz verdiği şeyi yerine
getirirse bunun üzerine (Allah) ona (pek) büyük bir mükâfat verecektir."
1 Teğabun: 16
2 Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Bakara: 40
7 Fetih: 10
Vefa, doğruluktur.
Doğruluk da yaratıcının ahlakı ile ardaklanmaktır. Doğruluğu çok olan sıddık
olarak yazılır.
İnsanlara Verilen
Sözlere Vefa Göstermek
"Yine o kimseler
ki onlar emanetlerine ve sözlerine riayet edenlerdir."
"Sözleştiğiniz zaman da Allah'ın ahdini (verdiğiniz sözü) yerine
getirin."
Va'dinde Doğru Olmak
"Kitap'ta
İsmail'i de an! Çünkü o va'dinde doğru bir kimse ve bir
Resul, bir Nebi
idi."
Adağı Yerine Getirmek
"Çünkü onlar
dünyada iken adakları(m) yerine getirirler ve şerri yaygın olan bir günden
korkarlardı." "Sonra
vücutlarındaki kirleri temizlesinler, adaklarmı yerine getirsinler ve beyt-i
atîki tavaf etsinler."
"Kim Allah'a
itaat olan (günah olmayan) bir işte nezir (adak) yaparsa onu yerine getirsin.
O taati yapsın."
Malları ve Canları
Zülcelâl'e Satmak
"Şüphesiz ki
Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını karşılığında cennet hakikaten
onların olmak üzere satın almıştır."
"Şüphesiz ki sana biat edenler, ancak Allah'a biat
etmektedirler."
Canları ve malları
Zülcelâl'e satmak en iyi ticarettir. O ne kârlı bir alışveriştir! O ne başarılı
bir çalışmadır!
Kötülük Yollarını
Kapatmak
"Onların
Allah'tan başka tapmakta olduklarına sövmeyin ki, (onlar da) haddi aşarak
bilgisizce Allah'a sövmesinler!" "O halde (yabancı erkeklerle
konuşurken) sözü yumuşak (bir eda ile) söylemeyin ki kalbinde bir hastalık
bulunan kimse tamah etmesin."
"Ey Peygamber.
1 Mü-'minun: 8,
Mearic: 32 |
5 Hac: 29 |
2 Nahl: 91 |
6 Buharı |
3 Meryem: 54 |
7 Tevbe: 111 |
4 İnsan: 7 |
8 Fetih: 10 |
9 En'am: 108 10Ahzab:32
Zevcelerine, kızlarına
ve müminlerin kadınlarına söyle (başlarım ve yüzlerim kapatacak şekilde) dış
örtülerinden (çarşaflarından bir kısmıyla) üzerlerini örtsünler. Bu, onların
tanınıp rahatsız edilmemeleri için daha yakındır (daha elverişlidir)."
Allah'a Hamd Etmek
"De ki: Allah'a
hamdolsun. Seçtiği kullarına da selam olsun."2 "De ki: Hamd o Allah'a
mahsustur ki çocuk edinmemiştir. Hem mülkte kendisine hiçbir ortak da
olmamıştır. Acizlikten dolayı onun için hiçbir yardımcı da olmamıştır."' "De
ki: Hamd Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler."
Allah'ı Teşbih Etmek
"De ki: Rabbimi
tenzih ederim. (Ben) sadece peygamber olan bir insan değil miyim?"
"De ki: İşte benim yolum budur! Ben sizi bir basiret üzere Allah'a davet
ediyorum. Ben de, bana tabi olanlar da. Ve Allah'ı tenzih ederim."
"O halde Azim (pek yüce olan) Rabbinin ismi ile teşbih et!"
"A'la (en yüce olan) Rabbinin ismini teşbih et!"" "Artık
Rabbine hamd ile teşbih et ve ondan mağfiret dile! "
Tehlil (Lailahe
İllallah) Getirmek
"Eğer senden yüz
çevirirlerse artık de ki: "Allah bana kâfidir. Ondan başka ilah
yoktur."
"Kim Allah'tan
başka ilah olmadığını bildiği halde ölürse cennete girer."
Tekbir Getirmek
"Ve sizi hidayete
erdirmesine mukabil Allah'ı büyük tanımanız içindir." "Artık onu tekbir getirerek
yücelt."13
1 Ahzab: 59 6 Yusuf. 108 11 Müslim
2 Nemi: 59 7 Vakıa: 74 12 Bakara: 185
3 İsra: 111 8 A'la: 1 13 İsra: 111
4 Lokman: 25 9 Nasr; 3
5 İsra: 93 10Tevbe:129
Güç ve Kuvveti Allah'a
Havale Etmek
"Bağına girdiğin
zaman; 'Maşaallah! Kuvvet ancak AllahCın yardımı) iledir' demen gerekmez miydi?"
"Muvaffakiyetim ise ancak Alİah' (in yardımı) iledir." "Sabret, senin sabrın da ancak Allah'ın
(yardımı) iledir."
"Güç ve kuvvet
ancak Allah iledir, sözü cennet hazinelerinden bir hazinedir."
Allah'ı Zikretmeyi
Çoğaltmak
"Ey iman edenler!
Allah'ı çokça zikredin." "Öyle ise beni (ibadetle) zikredin ki ben de
sizHrahmetimle) yad edeyim."
"Muferridler öne
geçtiler, dedi. Dediler ki: Muferridler de kimdir? Dedi ki: Allah'ı çokça
zikreden erkekler ve çokça zikreden kadınlardır."
Zikir iki türlüdür:
Kalp zikri ve dil zikri. Üstün olanı kalp ile zikirdir. Çünkü manevi halteri,
heybet ve iclali doğuran odur.
Celal ve cemal kalbi
doldurduğu zaman dil lal olur. Gönül susar ve Allah (cc)'m mülahazasından başka
bir şey kalrrfaz. Biz kalp zikri ile emredildiğimiz- gibi dil zikri ile de
emredilmişiz.
Her Hal Üzere Allah'a
Şükretmek
"Ve bana şükredin
ve bana nankörlük etmeyin." "Ey Davud ailesi, şükür için çalışın!
Fakat kullarımdan çokça şükreden azdır."
"Yok eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur."
Şükür hem kalp, hem
dil, hem de bütün taatlerle olur. Bunun için Allah-u Teala "Ey Davud
ailesi, şükür için çalışın" buyurmuştur.
Hz. Peygamber (sav)
ayaklan şişene kadar gece namazı kılınca ona "Sen kendine bu kadar zahmet
veriyorsun, oysa Allah senin geçmiş bütün günahlarını bağışlamış"
denildi. O da: "Ben şükreden bir kul olmayayım mı?" diye cevap
verdi.
Peygamber (sav), gece
namazındaki gayret ve yorgunluğu şükürden saymıştır.
10 Zümer: 7
11 Buhari- Müslim
1 Kehf: 39
2 Hud: 88
3 Nahl: 127
4 Buhari-Müslim
5 Ahzab: 41
6 Bakara: 152
7 Müslim
8 Bakara: 152
9 Sebe: 13
Yemek Üzerine Şükür
"Rabbinizin
rızkından yiyin de O'na şükredin!" "Ey iman edenler! Sizi nzıkland
irdiğimiz şeylerin temiz olanlarından yiyin ve eğer sadece O'na kulluk
ediyorsanız Allah'a şükredin!"
İçmek Üzerine Şükür
"Dileseydik onu
tuzlu (acı bir su) yapardık. O halde şükretmeniz gerekmez mi?"
Zafer Üzerine Şükür
"Muhakkak ki
Alİah, siz (daha) zayıf olduğunuz halde Bedir'de sizi muzaffer kılmıştı. Öyle
ise Allah'tan sakının. Ta ki şükredesiniz."
Gemiyi İnsana Musahhar
Ettiği İçin Allah'a Şükür "Allah, emriyle içinde gemilerin akıp gitmesi ve
lütfundan (rızık) aramanız için denizi sizin emrinize verendir. Umulur ki,
şükredersiniz."
Allah'ın Babalar
Üzerindeki Nimetlerine Şükür
"Rabbim! Beni ve
ana-babamı nimetlendirdiğin nimetine şükretmemi ve razı olacağın salih ameller
işlememi bana ilham eyle!"
"Bana şükret!
Ana-babana da!" ayeti ise ana-babaya şükürdür, onlara ihsan bölümlerine
girer.
Şükrü Çoğaltmak
"Şüphesiz ki o
(Nuh) çok şükreden bir kul idi." "Şüphesiz ki bunda çok sabreden,
çok şükreden herkes için nice ibretler vardır." "Fakat kullarımdan çokça şükreden
azdır."
İdrak Verdiği İçin
Allah'a Şükür
"Şükredesiniz
diye de size kulaklar, gözler ve kalpler verdi."
1 Sebe: 15 4 Al-i İmran: 123 7 Lokman. 14 10 Sebe: 13
2 Bakara: 172 5 Casiye: 12 8 İsra: 3 UNahl: 78
3 Vakıa: 70 6 Nemi: 19, Ahkaf: 15 9 İbrahim: 5
Allah ve Resulünün
Dostluğu
"Dikkat edin!
Şüphesiz ki Allah'ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Ve onlar mahzun da
olmayacaklar." "Sizin dostunuz ancak Allah'dır, Re-sulü'dür ve
(Allah'ın emrine) boyun eğen kimseler olarak namazı hakkıyla kılan ve zekâtı
veren mü'minlerdir. Kim Allah'ı, Resulünü ve mü'minleri dost edinirse, artık
şüphesiz galip gelecek olanlar Allah'ın taraftarlarıdır."
Mü'minlerin Dostluğu
"Mü'min erkekler
ve mü'min kadınlar ise birbirlerinin dost (ve yardımcılarıdırlar."
Allah ve Resulü'ne
Yardım
"Ey iman edenler!
Allah'ın (dininin) yardımcıları olun." "Ey iman edenler! Eğer siz1
Allah'a (dinine) yardım ederseniz (o da) size yardım eder ve ayaklarınızı sabit
kılar." "Allah kendi (dini)ne yardım edene mutlaka yardım eder."
En iyi yardım Allah'a
yardımdır. Çünkü yardımın kıymeti yardım edilenin kıymetine göredir. Allah'ın
dininden yardım edilecek daha kıymetli bir şey yoktur.
Kur'an Dinlemek
"Hem Kur'an
okunduğu zaman hemen onu dinleyin ve susun ki merhamet olunasmız."
"Şüphesiz ki bunda, kalbi olan veya (fikren) hazır bulunup kulak veren
kimseler için gerçekten ibret vardır."
Kur'an dinlemek bir
edeptir. Faydası onun manasını kavramak ve gereğince amel etmektir.
Kur'an'ı Ağır Ağır
Okumak
"Kur'an-ı'da tane
tane oku!"
Hz. Peygamber, (sav)
surelerden bir sure okuduğu zaman onu ağır
1 Yunus. 62
2 Maide. 55, 56
3 Tevbe: 71
4 Saf: 14
5 Muhammed: 7
6 Hac: 40
7 A'raf 204
8 Kaf: 37
9 Müzzemmil: 4
ağır okurdu.ı Öyle ki
o sure kendisinden daha uzun bir sureden daha uzun olurdu. Onun okuyuşu tane
tane, harf harfti.
Kur'an Tilaveti
Esnasında Ağlamak
"Peygamber'e
indirileni (Kur'an'ı) dinledikleri zaman tanıdıkları bu haktan dolayı
gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün." "Onlara Rahman'ın
ayetleri okunduğu zaman ağlayarak ve secde ediciler olarak yere
kapanırlardı." "Şimdi bu sözden mi (Kur'an'dan mı) şaşıyorsunuz? Ve
gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz." "Ve ağlayarak yüzleri üstü yere
kapanırlar ve (Kur'an) onlara (Allah'a) gönülden bağlılığı artırır."
Ağlama sebepleri
ağlayanın durumuna göre korku, hüzün, sevgi, heybet, sevinç, şevk veya başka
şeyler olabilir.
Tenha Yerlerde
Allah'ın Zikri İçin Ağlamak
Tenhada ağlamak
Allah'ın sevgisinden, Allah'ın korkusundan veya büyüklüğündendir. Allah'ın
gölgesinde gölgelendireceği yedi kişiden biri, tenhada Allah'ı zikredip
gözlerinden yaş boşalan bir adamdır.
Namazlarda Ağlamak
Hz. Peygamber (sav),
namaz kıldığı zaman ağlamaktan göğsünden tencerenin kaynama sesi gibi ses
gelirdi.
Kaçırdığı Hayırlar
İçin Ağlamak
"(Kendilerinden)
sarfedecek bir şey bulamadıkları için üzüntüden gözleri yaş döke döke geri
dönen kimselerin aleyhine de (suçlamak için yol yoktur)."
Asilerin Uğradıkları
Kötü Sondan İbret İçin Ağlamak Hz. Peygamber (sav), Semud diyarı için "Şu
azaba uğramış olanların üzerine ağlar durumda olmadan sakın girmeyin"
dedi.
1 Müslim
2 Ebu
Davud-Tirmizi-Nesai
3 Maide: 83
4 Meryem: 58
5Necm:59-60
6 İsra: 109
7 Buhari-Müslim
8 Ahmet-Ebu Davud-Nesai
9 Tevbe: 92 10
Buhari-Müslim
Gaybieri Bilen Allah'a
Günahları İtiraf Etmek
"(Adem ve Havva:)
'Rabbimiz! (Biz) kendimize zulmettik' dediler." "(Musa:) 'Rabbim!
Doğrusu ben nefsime zulmettim. Artık beni bağışla' dedi."2 "(Yunus:) Senden başka ilah yoktur. Seni
tenzih ederim. Gerçekten ben (nefsime) zulmedenlerden oldum, diye nida
etmişti."
"Allah'ım!
Doğrusu ben nefsime çok zulmettim." Peygamber (sav) Hz. Aişe'ye:
"Şüphesiz kul günahını itiraf edip sonra tevbe ederse Allah onun
tevbesini bağışlar" dedi.
Günahları itiraf,
gaybieri bilen Allah'a boyun eğip zelil olmaktır. Bu da onun şefkat ve lütuf
göstererek-günahları bağışlayıp örtmesine sebep olur.
Namazları Muhafaza
"Namazlara devam
ediniz ve bilhassa orta namaza.." "Ve o kimseler ki onlar namazlarım
(erkânına riayet ve ona devam ederek) korurlar."
Savaşta Cemaatle
Namazı Muhafaza
"(Sen) içlerinde
bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman artık onlardan bir taife seninle
beraber (namaza) dursun. Silahlarını da (yanlarma) alsınlar."
Gece Namazı
"Ve gecenin bir
kısmında (uyanıp) da sana mahsus bir fazla (farz namaz olmak üzere) onunla
(Kur'an ile) teheccüd (namazı) kıl." "Onlar ki Rablerine secde eden
kimseler olarak ve kıyama durarak gecelerler."'0 "(Teheccüd namazı
kılmak için) yanlan yataklardan uzaklaşır." "Gecenin az bir kısmında
uyurlardı. Seherlerde de onlar istiğfar ederlerdi."'2 "Ey müzzemmil
olan! Bir kısmı hariç, geceleyin (namaz için) kalk."'3 "Gecenin bir
kısmında da ona secde et ve gecenin uzun bir bölümünde onu teşbih et (Teheccüd
namazı kıl)."'4 "Şüphesiz Rabbin bi-
1 A'raf: 23
2 Kasas: 16
3 Enbiya: 87
4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Bakara: 238
7 Mü'minun: 9
8 Nisa: 102
9 İsra: 79 13 Müzzemmil: 1,2
10 Furkan: 64 14
İnsan: 26
11 Secde: 16
12 Zariyat: 17,18
liyor ki gerçekten sen
gecenin üçte ikisinden daha az ve (bazen) yarısı ve (bazen de) üçte biri kadar
kalkıyorsun (namaz kılıyorsun). Beraberinde bulunan bir taife de (böyle
yapıyor)."
Hz. Peygamber (sav)
ayaklan şişinceye kadar geceleri kalkıp namaz kılardı.
Gece namazının
sebepleri uykudan alıkoyan korku, umut, sevgi veya ürpertidir. Böylece yanları
yataklardan uzaklaşır. Bu durumlardan birinde olmayan kişiye gece namazı ağır
gelir. ''Şüphesiz ki namaz, (Allah'a) gönülden bağlı olanlardan başkasına
elbette ağır gelir."
Mescidler İnşa Etmek
"Bir zaman
İbrahim, İsmail ile beraber Ka'be'nin temellerini yüksel-tiyordu."
"Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı
hakkıyla eda eden, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler
imar eder." "(Bu kandil, bu nur) bir takım evlerde (mescitlerde)dir
ki Allah onların (kıymetlerinin) yükseltilmesine ve işlerinde isminin
anılmasına izin vermiştir."
"Kim kaya kuşu
yuvası gibi bile olsa bir mescit inşa etse Allah da ona cennette bir ev inşa
eder."
Mescitlere Saygı
"Ey iman edenler!
Müşrikler ancak bir necis (bir pislik)tir. Bu yıllardan sonra artık Mescid-i
Haram'a yaklaşmasınlar."
"Kimi camide mal
satarken veya satın alırken görürseniz ona 'Allah senin ticaretini kârlı
kılmasın' deyin." "Kaybolan bir eşyası için mescitte duyuru yapanı
görürseniz ona: Ey duyuru yapan, senden başkası onu bulsun (sen bulmayasın)
deyin." "Allah onu sana döndürmesin, deyin" şeklindeki bir
rivayet de vardır."
Mescitleri Temizlemek
"Tavaf edenler,
(o bölgede) oturanlar (yerli olanlar), rükû ve secde edenler için beytimi temiz
tut."
1 Müzzemmil: 20
2 Buhari-Müslim
3 Bakara: 45
4 Bakara: 127 7 İbn-i Mace 10 Abdurrezak
5 Tevbe: 18 8 Tevbe: 28 11 Müslim-Tirmizi
6 Nur: 36 9 Tirmizi-Darimi 12 Hac: 26
Hz. Peygamber (sav)
mescidin kıblesinde bir balgam gördü. Elindeki bir hurma dalı ile sürtüp onu
oradan kazıdı ve onun yerine biraz güzel koku döktü. "Mescide atılan tükürük hatadır.
Kefareti ise onu gömmektir."
Salih Kimselerle
Birlikte Oturmak
"İyi arkadaş,
güzel koku sahibi kimse gibidir. Ya kokusundan sana verir ya sen ondan satın
alırsın ya da ondan hoş bir koku duyarsın."
Salih kimselerle
oturmak asla hayırdan ayrı değildir. Ona bir iyiliği emrederek veya bir
kötülükten onu men ederek hakta desteklemiş olurlar. Veya o üzerinde
bulundukları-hidayet ve iyi hale bakar da ondan istifade eder yeförnek alır.
Zikredenlerle Beraber
Oturmak
Allah (cc), Hz.
Peygamber (sav)'in ondan aktardığı kudsî bir hadiste zikredenler için
"Onlar o topluluktur ki onların yanında oturan asla onlar sebebiyle şaki
olmaz" diye buyurdu
Cahillerden ve Batıla
Dalanlardan Yüz Çevirmek
"Ayetlerimiz
hakkında (ileri-geri konuşmaya) dalanları gördüğün zaman ise artık (onlar)
ondan başka bir söze daldıkları zamana kadar onlardan yüz çevir. Eğer şeytan
(bunu) sana unutturursa, o takdirde hatırladıktan sonra o zalimler topluluğuyla
beraber oturma!" "(Ey Habibim!) Af (ve kolaylık) yolunu tut. İyiliği
emret ve cahillerden yüz çevir."
Cahillerden yüz
çevirmek ve onlara cevap vermemek onları cehaletten alıkoyar. Onlara cevap
vermek ise daha fazla cahillik etmelerine yol açar.
Zayıf Sayılmak
"Size cennet
ehlini bildireyim mi: Bir işte kendisi adına yemin ettiğinde Allah'ın onu
doğru çıkarttığı tüm zayıflar ve zayıf sayılanlardır."
1 Buhari-Müslim
2 Buhari- Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Ahmet-Tirmizi
5 En'am: 68
6 A'raf: 199
7 Buhari-Müslim
Zengin Olmakla Beraber
Tanınmamak
"Alİah takvah,
zengin ve tanınmayan (şöhret sahibi olmayan) kulu sever.
Salih Olmakla Beraber
Tanınmamak
"Nice saçı-başı
toz içinde kapılardan kovulan var ki, eğer Allah üzerine bir işte yemin ederse
Allah onu yemininde doğru çıkartır."
Az Konuşmak
Aişe (r.anha):
Peygamber (sav) öyle bir konuşurdu ki sözlerini saymak isteyen biri
sayabilirdi, demiştir.
Hz. Peygamber (sav)'in
uzun süre suskun kaldığı rivayet edilmiştir. Az konuşmak kalbin Allamu'l-Guyub'a
(Gaybleri bilene) karşı heybet, korku ve muhabbet ile dolu olduğunu gösteriyor.
Sadaka Vermede Ölçülü
Olmak
"Hem elini
boynuna bağlı kılma (cimri olma), onu büsbütün geniş davranarak da açma."
Kur'an'ı Sesli Okumada
Ölçülü Olmak
"Namazında sesini
çok yükseltme, onda o kadar da gizleme, bu (iki-si)nin ortasında bir yol
tut."
"Amellerden
gücünüzün yettiği kadarını yüklenin. Şüphesiz ki siz usanmadıkça Allah (sevap
vermekten) usanmaz."
Harcamada Ölçülü Olmak
"Hem onlar ki
harcadıkları zaman ne israf ederler, ne de cimrilik ederler. (Harcamaları) bu
(ikisi)nin arasında orta bir yolda olur."
Yürüyüşte ve Sesi
Yükseltmede Ölçülü Olmak
"Rahman'ın kullan
ise öyle kimselerdir ki yeryüzünde tevazu (ve
1 Müsfim
2 Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Ahmed
5 İsra: 29
6 İsra: 110
7 Buhari-Müslim
8 Furkan: 67
vakar) içinde
yürürler."ı "O halde
yürüyüşünde mutedil ol. Sesini de alçalt. Çünkü seslerin en çirkini elbette
eşek sesidir."
Ses ancak muhataba
işittirmek için yükseltilir. Bundan fazlası ise ihtiyaç duyulmayan gereksiz
bir şeydir. Ancak sesi yükseltip bağırmaktan kasıt sakındırmak, tehdit etmek
ve savaşta kâfirlere korku salmak ise o zaman bir maslahat temin etmiş olur.
Yemekte Ölçülü Olmak
"Bir kişinin
yemeği iki kişiye de yeter, iki kişinin yemeği dört kişiye de yeter. Dört
kişinin yemeği sekiz kişiye de yeter."'
„ Giyim ve Mefmşatta
Ölçülü Olmak
Hz. Peygamber (sav)
yamalı bir elbise ve Yemen malı sert bir peştamal içinde vefat etti."
Yastığı ve üzerinde yatağının yüzü dibağlı deriden, içi de hurma lifinden idi.5
En sevdiği elbise Yemen yapımı, bol çizgili keten veya pamuktan yapılan elbise
idi. "Adama bir döşek, karışma bir döşek, üçüncüsü misafir için,
dördüncüsü ise şeytanındır."
İhtiyaçlarına Yetecek
Miktarla Kanaat Etmek
"Allah'ım!
Muhammed ailesine ihtiyaçlarına yetecek kadar rızık ver."8 "Müslüman
olup ihtiyaçlarına yetecek kadar rızık verilen ve Allah'ın kendisine verdiğiyle
kendisini kanaatkar kıldığı kimse kurtulmuştur."
Kanaat, taatten meşgul
eden şeylerden insanı uzak tutar. Az azıkla vakit geçirmek de böyledir.
Az Azıkla Vakit
Geçirmek
Hz. Alşe (r.anha)
"Peygamber (sav) vefat edene kadar da Muhammed ailesi iki gün art arda
arpa ekmeğinden doymamıştır" demiştir." Bazen iki ay geçerdi de
evlerinin hiç birinde ateş yakılmazdı. Yiyecekleri ancak su, hurma ve Ensar'ın
kendilerine hediye ettiği biraz süt idi. Ekmek ve yağdan, bir günde iki kez
doymamıştır.
1 Furkan: 63 5 Buhari-Müslim 9 Müslim 11 Buhari-Müslim
2 Lokman: 19 6 Buhari-Müslim 10 Müslim 12 Müslim
3 Müslim 7 Müslim. (Bu hadis ile ilgili izahat
daha önce yapıldı.)
4 Buhari 8 Buhari-Müslim
Hz. Ömer: "Ben
Peygamber (sav)'i açlıktan durulup bükülmüş, karnını doyuracak bir yiyecek
bulamaz durumda görmüşüm" demiştir.
İffetli Olup Kimseden
Bir Şey İstememek
"(Sadakalar)
kendilerim (ilim ve cihad için) Allah yoluna adamış, (bu yüzden) yeryüzünde
(maişet için) dolaşamayan fakirler içindir. İffetli olmalarından dolayı
(hallerini) bilmeyen kimse onları zengin sanır."
İstemekten iffetlilik
göstermek insana bir süs, bir güzelliktir, Zülce-lal'e dayanmaya vesiledir.
Dünyayı Hatırlatan
Şeylerden Uzak Durmak
Hz. Aişe'nin, üzerinde
kuş resimleri bulunan bir perdesi vardı. İçeri girenin tam karşısında
bulunurdu. Hz. Peygamber (sav) Hz. Ai-şe'ye "Şunu çevir. Ne zaman içeri
girip şunu görsem bana dünyayı hatırlatıyor."
Bu tür sakınma dünyayı
hatırlatan her şeyi kapsar. O örtüye eş veya onun üstünde görünen ne varsa.
Artık biz de dünya metamdan sayılan şeylerde bunu kendimize ölçü alalım.
Kötü Arkadaştan
Sakınmak
"Onlara (bir
takım) arkadaşlar (şeytanlar) musallat ettik de önlerinde ve arkalarında
bulunan şeyleri kendilerine süslü gösterdiler."
Sana batılı süslü ve
güzel gösteren herkesten kaçınman gerekir. Çünkü kötü arkadaş demirci ocağının
sahibi gibidir. (Ya elbiseni yakar, ya da kokusundan rahatsız olursun.)
Zenginliğin
Azdırmasından Kendini Korumak
"Hayır, şüphesiz
insan kendisini ihtiyaçtan kurtulmuş görmesinden dolayı gerçekten (isyan
ederek) haddini aşar." "Hem insana nimet verdiğimiz zaman (şükürden)
yüz çevirir ve yan çizer." "Sırf Alİah ve Resulü, fazlından
kendilerini zengin etti diye (nankörlük ederek) intikam almaya
kalktılar." "Hem hiçbir
memlekete (kendilerine Allah'ın
"I Müslim
2 Bakara: 273
3 Müslim
4 Fussilet: 25
5 Aİak: 6,7
6 İsra: 83, Fussilet:
51
7 Tevbe: 74
azabından haber veren)
bir korkutucu (peygamber) göndermedik ki mutlaka oranın nimet içinde
(şımarmış) olanları: 'Gerçekten biz kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkâr
edenleriz' demiş olmasınlar." "Fakat insan, Rabbi kendisini
(varlıkla) imtihan edip ona ikramda bulunduğu ve ona nimet verdiği zaman, bunun
üzerine 'Rabbim bana ikram etti' der."
Saltanatın
Azdırmasından Kendini Korumak
"Allah kendisine
saltanat verdi diye (gururlanarak) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı
görmedin mi?" "Derken (sihirbazlarını ve ordusunu) toplayıp (onlara)
seslendi ve (onlara): 'Ben sizin en yüce Rabbi-nizim' dedi."
K Avretleri Örtmeyi
Muhafaza Etmek
"Ey iman edenler!
Sahip olduğunuz köle (ve cariyeler) ve içinizden buluğ çağma girmemiş olanlar
(yanınıza girecekleri vakit) şu üç vakitte sizden izin istesinler. Sabah
namazından önce, öğle vakti elbiselerinizi çıkardığınız sırada ve yatsı
namazından sonra."
Gözü Haramdan Sakınıp
Irzı Korumak
"(Ey Resulüm!)
Mü'min erkeklere söyle gözlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını
korusunlar." "Mü'min kadınlara da söyle gözlerini (haramdan)
sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar." "Evlenmeye (imkân) bulamayanlar
Allah, kendilerini lutfundan zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusun
(lar)."
Gözü sakınmak fitneye
maruz kalmaktan uzak tutan bir vesiledir. Avretleri örtmede olabildiğince
dikkat etmek, mürüvvetin en önemli özelliğidir.
Kadınların Evlerinde
Kalmaya ve Tesettüre Çok Dikkat Etmeleri ve Töhmet Yerlerinden Uzak Durmaları
"O halde (yabancı
erkeklerle konuşurken) konuşmayı yumuşak (bir eda ile) yapmayın ki kalbinde bir
hastalık bulunan kimse tamah etmesin."
"Artık evlenmeyi ümit etmeyen, oturmuş (yaşlı) kadınların, ziy-
1 Sebe: 34
2 Fecr: 15
3 Bakara: 258
4 Naziat: 23, 24
5 Nur: 58
6 Nur: 30
7 Nur: 31
8 Nur: 33
9 Ahzab: 32
netlerini gösteren
kimseler olmamak kaydıyla, dış elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir
günah yoktur. Fakat (daha da) iffetli davranmak istemeleri kendileri için daha
hayırlıdır." "Ey peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve mü'minlerin
kadınlarına söyle, (başlarını ve yüzlerini örtecek şekilde) dış örtülerinden
(çarşaflarından bir kısmıyla) üzerlerini örtsünler. Bu onların tanınıp eziyet
edilmemeleri için daha yakındır (daha elverişlidir)." "Hem onlardan
(Peygamber zevcelerinden) bir şey istediğiniz zaman artık kendilerinden bir
perde arkasından isteyin."
"Hem evlerinize oturun ve evvelki cahiliye devri (kadınlarının) açılıp
saçılması gibi ziynetlerinizi izhar etmeyin." "(Allah) gözlerin hain
olanını ve sinelerin gizlediğini bilir."
1 Nur: 60
2 Ahzab: 59
3 Ahzab: 53 4.Ahzab:
33 5 Mü'min: 19
ON ALTINCI KISIM
FAYDALI BAZI HUSUSLAR
Farklı farklı bazı
faydalı konulan içermektedir. Değişik bölümlere sahiptir
İhtiyacı Olduğunda
İstemek
"(Ey Aziz!) Bize
ve ailemize zaruret (kıtlık ve açlık) dokundu ve pek ehemmiyetsiz bir sermaye
ile geldik. (Sen) yine de bize ölçeği tam olarak ver ve bize bağışta
bulun." "Nihayet (Musa ve Hızır) bir şehir ahalisine vardıklarında
oranın halkından yiyecek istediler."
Müşavere
"Ve (hakkında
vahiy gelmeyen bir) iş hususunda onlarla istişare et!" "Onların işleri ise aralarında şûradır
(istişare iledir). " Meşveret (danışmak) nasihattir. İstişare ise nasihat
talebidir.
Hakları Ayırmada Şahit
Tutmak
"Sonunda onlara mallarını
teslim ettiğiniz zamanda onlara karşı şa-hid bulundurun!"
Şahit tutmak, hakkını
alanı inkâr günahından korumaktır ve hakkını teslim aldığı kişiye zulmetmesini
engellemektir.
1 Yusuf: 88
2 Kehf: 77
3Al-iİmran:159
4 Şura: 38
5 Nisa: 6
Korunacak Şeyi
Titizlikle Korumak
"Nihayet onlara
ağır kayıplar verdiğiniz zaman artık bağı sıkı tutun."1
Korunması gereken şeyi
titizlikle korumak tedbirlilik ve ihsandır.
Tedbirini Almakla
Beraber Allah'a Tevekkül Etmek
"Ey iman edenler!
(Düşmana karşı) tedbirinizi alın da ayrı ayrı bölükler halinde savaşa çıkın
veya hep beraber seferber olun!"
'Tevekkül' yapacağı
iyilikte veya gidereceği kötülükte kalbin Allah'a dayanmasıdır. Bu itimat
gerçekleştiği takdirde sebeplere başvurmak bir zarar vermez.
Gülmek, Tebessüm Etmek
"Bunun üzerine
(Süleyman) onun sözünden dolayı gülercesine tebessüm etti."
Hz. Peygamber (sav),
sabah namazı kıldığı yerden kalkmaz, güneş doğunca kalkardı. Arkadaşları ise
cahiliyedeki işlerinden bahseder, (yaptıkları cahili işlerin komikliği sebebiyle)
gülerlerdi. Hz. Peygamber (sav) de
anlattıklarına tebessüm ederdi.
Cerir (ra): "Hz.
Peygamber (sav) hiçbir zaman kendisini benden saklamadı ve beni gördüğünde
yüzüme tebessüm etmediği hiç olmadı" demiştir. Yeri geldiğinde gülmenin,
tebessüm etmenin hiçbir sakıncası yoktur. Bazen arkadaşın gönlünü almak için
gerekli bir şey olur. Hz. Peygamber (sav)'in Cerir'e yaptığı gibi. Çünkü onu,
yüzüne tebessüm etmediği halde hiç görmemiştir.
Hz. Peygamber (sav),
arkadaşlarına, yellenmeden dolayı gülme hususunda öğüt verdi. Ve "Sizden
biri kendisinin de yaptığı bir şeyden dolayı niye güler? " dedi.
1 Muhammed: 4
2 Nisa: 71
3 Nemi: 19
4 Müslim
5 Buharİ-Müslim
6 Buhari-Müslim
Zafere Sevinmek
"O gün müminler
de Allah'ın yardımıyla sevinecektir." "Ve kendisini seveceğiniz
diğer bir şey daha vardır. Allah'tan bir zafer ve yakın bir fetih!"2
Allah'ın yardımına ve
taatinden uzaklaştırmayan her nimetine sevinmek caizdir. Müminin kâfire karşı
zaferine sevinmek cihad taatine sevinmektir.
Düşmana Karşı
Yardımlaşmak
"Ve kendilerine
zulüm vaki olduğu zaman onlar yardımlaşarak intikamlarını
alan^imselerdir." "Kim de gerçekten zulme uğradık-tan sonra hakkini
alırsa, işte onlar var ya aleyhlerine hiçbir yol yoktur."4 "Eğer bir
ceza verirseniz o halde size yapılan eziyetin misliyle ceza verin!"
"Bir kötülüğün cezası ise onun misli olan bir kötülüktür."6
"Öyle ise feize kim saldırırsa, artık siz de ona size saldırdığının misliyle
saldırın."
Hz. Peygamber (sav) bu
yardımlaşmalarınrövmüştür. Çünkü haddi aşmadılar. Eğer ötesine geçmiş
olsalardı, o zaman yardımlaşma değil, zulüm olurdu.
Bazı Durumlarda Hüsn-ü
Zan ile Söz Söylemenin Gerekliliği
"Onu işittiğiniz
zaman gerek erkek müminler ve gerekse kadın müminlerin kendi vicdanlarıyla
hüsnü zanda bulunarak 'Bu apaçık bir iftiradır!' demeleri gerekmez
miydi?"" "Hem onu duyduğunuz zaman: Bu hususta konuşmamız bize
yakışmaz! Hâşâ! Bu büyük bir iftiradır demeniz gerekmez miydi?"
Allah (cc) sadece iyi
zanna ve böyle çirkin bir işin olamayacağına binaen Hz. Aişe'ye yapılan
iftirayı yalanlamayı teşvik etmiştir ve zahire bakıp bu sözü apaçık bir iftira
kılmalarını istemiştir. Çünkü sûrede hükümlerin nasıl meydana geldiğini
bildirmiştir.
1 Rum: 4-5
2 Saf: 13
3 Şura: 39
4 Şura: 41
5 Nahl: 126
6 Şura: 40
7 Bakara: 194
8 Nur: 12
9 Nur: 16
Zan ile Yemin Etmenin
Caizliği
"Fakat onlann (o
gayr-i müslim iki şahidin) gerçekten bir günah işledikleri (yalan
söyledikleri) anlaşılırsa, bu takdirde haklarına tecavüz ettikleri kimselerden
(şahidliğe) daha layık olan başka iki kişi, onların (o gayr-i müslim iki
şahidin) yerine geçer de (yine sizin istemenizle) Allah'a şöyle yemin ederler:
Elbet bizim şehadetimiz onlann şehadetin-den daha doğrudur. Ve (biz hakka)
tecavüz etmedik. Yoksa muhakkak ki biz gerçekten zalimlerden oluruz."
O iki şahidin yalan
söylediklerini zannettiğimizde yemin ettirmeyi Allah bize caiz kılmıştır. Zira
bütün işleri kesin bilgi üzerine kuramayız. Çünkü biz eğer kesin bilgi sahibi
olursak zaten onun gereğince hüküm veririz. Zanna göre birini övüp temize
çıkarmak da böyledir. Aynı şekilde çoğu şer'î inkâr da zanna binaen
gerçekleşir.
Zan ile Övmenin
Caizliği
"O iki (genç kız)
dan biri: 'Ey babacığım! Onu ücretle (çoban) tut. Çünkü ücretle tuttuğun
kimselerin en hayırlısı o kuvvetli, emin olandır' dedi."
Genç kız bunu zannma
göre söyledi. Babası da bunu yadırgamadı.
Ücretli Veya Ücretsiz
İnsanlara İyilikle Muamele Etmek
"Dünya hayatında
onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Bir kısmı bir kısmını
memur edin(erek yanında çalıştır)sın diye kimilerini kimilerinin üstünde
derecelerle-yükselttik." "Sonra sizin için (çocuğunuzu) emzirirlerse
onlara ücretlerini de verin." "(Şuayb) dedi ki: 'Doğrusu ben, sekiz
sene bana ücretle çalışmana karşılık şu iki kızımdan birini sana nikahlamak
istiyorum. Fakat on seneye tamamlarsan artık (o) senin yanından (bir lütuf)
dur. Yoksa sana zorluk çıkarmak istemem." "İyilik ve takva üzerine
yardımlasın." "Bunun üzerine (Musa) o ikisinin yerine (hayvanlarını)
sulayıverdi. Sonra gölgeye çekildi."
1 Maide: 107
2 Kasas: 26
3 Zuhruf: 32
4 Talak:6
5 Kasas: 27
6 Maide: 2
7 Kasas: 24
Hz. Peygamber (sav),
zanaatkara yardım etmeyi ve zanaatı olmayan kişiye istediği işi yapmayı da
sadakadan saymıştır. Yine birinin bineğine binmesine veya yükünü yüklemesine
yardım etmeyi ve kendi kova'ndan kardeşinin kabına su dökmeni de sadakadan
saymıştır.
"Kim zerre kadar
hayır işlerse onu görür." "Hayır olarak ne yaparsanız artık muhakkak
ki Allah, onu hakkıyla bilendir."
insanların
Kavrayışlarını Sınamak
"(Süleyman) dedi
ki: Onun tahtım kendisine tanınmaz bir hale getirin. Bakalım (tanımaya)
muvaffak olacak mı, yoksa doğruyu fark edemeyenlerden mi olacak?"
"Yetimleri evlilik çağına gelinceye kadar (gözetip) deneyin."f ^
Maslahat için sınamak
caizdir. Yetimin, malını yararlı şekilde elde tutup muhafazasını yapıp
yapamayacağını anlamak için denenmesi gibi. Çünkü bu onun malını kendisine
teslim etmeye vesiledir.
Kâfirlerin Malından
Bir Kısmını Kendisine Bölüp Ayırmak "(Süleyman yanındakilere): Ey ileri
gelenler! (Onlar) Müslüman kimseler olarak bana gelmeden önce hanginiz onun
tahtım bana getirebilir?' dedi.""
İman İddiasında
Bulunanları Sınamak
"Ey iman edenler!
Mü'min kadınlar, hicret etmiş kimseler olarak size geldikleri zaman artık
(imanları hususunda) onları imtihan edin."
Şikâyet Etmeksizin Başına
Gelen Zorluğu Anlatmak
"Sonunda (Musa
oradan) uzaklaştıklarında genç (arkadaşına): 'Kahvaltımızı getir (de yiyelim),
gerçekten bu yolculuğumuzda yorgun düştük' dedi." "Bunun üzerine
(Musa) ona (kızların babası olan Şuayb'a) gelip (başından geçen) kasas'ı
(hikâyeyi) kendisine anlatınca (o): Korkma o zalimler topluluğundan kurtuldun,
dedi."
1 Bu har i-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Tirmizi
4 Zilzal: 7
5 Bakara: 215
6 Nemi: 41
7 Nisa: 6
8 Nemi: 38
9 Mümtehine: 10
10 Kehf:62
11 Kasas:25
Oyun Oynamanın Caizliği
"(Hz. Yusuf'un
kardeşleri:) 'Yarın onu bizimle beraber gönder. Bol bol yesin (içsin),
oynasın."
Hz. Hasan da çocukken
Hz. Peygamber'in mescidinde oynamıştır.
Oyuna Bakmak
Hz. Aişe (ra), oyun
oynayanlara bakmak isteyince, Hz. Peygamber (sav) onun için odasının kapısında
durdu. O da onun ardından oyunculara bakıyordu. Hz. Aişe kendi kendine çekip
gidinceye kadar Allah'ın Resulü (sav) öylece durdu.
Gençlerin oyun
oynamalarına ve oyuna bakmalarına olanak sağlamak ihsandır. Çünkü bu şekilde
gönülleri hoş olur. Aynı şekilde eşlerle oynaşıp yatışmak, onlara tef çalıp
şarkı söyleme olanağı vermek de böyledir.
Kadınlarla Oynaşmak ve
Beraber Yatışmak
Hz. Peygamber (sav)
Cabir'e "Karşılıklı oynaşıp gülüşeceğiniz genç bir kızla evlenseydin
ya!" demiştir.
Tayin Edilmemiş
Kişinin Gıybetini Dinlemek
Hz. Peygamber (sav),
Hz. Aişe'den bazı kadınların kocalarını gıybet etmesini içerdiği halde Ümmi
Zera'ın kıssasını dinledi. Hz. Peygamber (sav), Ümmü Zera' kıssasını sadece
Hz. Aişe'nin gönlünü hoş etmek için dinlemiştir. Yoksa bu ve benzeri şeyleri
dinlemeye Hz. Peygamber'in ihtiyacı yoktur. Bu bir çeşit güzel arkadaşlıktır,
güzel geçinmektir. Bunun gibi Hz. Aişe ile yarış yapması ve ondan nakledilen
şakalar kendi hoşuna gittiği için değil, şakalaştığı kişilerin gönlünü hoş
etmek içindi.
Şarkı Söylemek, Tef
Çalmak ve Bunları Dinlemek
Hz. Peygamber (sav)'m
evinde ve onun huzurunda Hz. Aişe'nin talebiyle Ensar'ın bazı kızları Ensar'ın
Evs ile Hazrec kabileleri arasında
1 Yusuf: 12
2 Buhari
3 Buharİ- Müslim
4 Buhari-Müslim
5 Buhari-Müslim
6 İbn-i Mace
cahiliyede vuku bulan
Buas savaşında söylenen ağıt ve kahramanlık şarkılarını söyleyip tef çaldılar.
Bu esnada Hz. Ebubekir (ra) içeri girdi, bu durumu yadırgadı. Hz. Peygamber
(sav), üstüne bir örtü çekmiş durumda idi. Örtüyü kaldırıp Hz. Ebubekir'e:
"Bırak onları, bu günler bayram günleridir."
Övünme, Riya ve
Kendini Beğenmeye Düşmeden Süslenip Ata Binmek
"De ki: Allah'ın
kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızkı kim haram kıldı?" "Ve
akşamleyin getirirken, sabahleyin de salıverirken onlarda (hayvanlarda) sizin
için bir (zevk ve) güzellik vardır." "Atları, katırları ve eşekleri
de onlara binmeniz için ve bir ziynet olsun diye (yarattı)."4
Mücevherle Süslenmek
"Ve kendisindeki
onu takınacağınız bir ziynet (inci ve mercan) çıka-rasmız diye denizi emrinize
veren de odur."
Rüyaları Tabir Etmek
"(Yusuf:) Ey
zindan arkadaşlarım! (Rüyanıza gelince), biriniz yine efendisine şarap sunacak
ve diğeri ise asılacak da kuşlar onun başından yiyecek! İşte hakkında fetva
istediğiniz iş (bu şekilde) hükme bağlanmıştır, (dedi)."
Günah İşleyen Kimse
Hakkında Su-i Zanda Bulunmak
"(Döndüklerinde
Yakup) dedi ki: Hayır! Nefisleriniz sizi (aldatıp böyle) bir işe (Bünyamin'i de
Yusuf gibi ortadan kaldırmaya) sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabır
(dır)."
Kardeşe Hizmet Etmek
"(Yusuf'un
kardeşleri) dediler ki: 'Ey babamız! Doğrusu biz gittik, yarış ediyorduk.
Yusuf'u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık."
1 Buhari-Müslim
2 A'raf: 32
3 Nahl: 6
4 Nahl: 8
5 Nahl: 14
6 Yusuf: 41
7 Yusuf: 83
8 Yusuf: 17
Onu eşyalarımızı
koruması için bıraktık manasında...
Şikâyeti Gizli
Konuşmaları Duyana (Allah'a) İletmek
"(Yakub) dedi ki:
'(Ben) gam ve kederimi ancak Allah'a şikâyet ediyorum." "(Ey
Resulüm!) Kocası hakkında seninle mücadele eden ve Allah'a şikâyette bulunan
(kadının) sözünü Allah elbette işitmiştir."
Zalimi Allah'a Şikâyet
Etmek
"Bunun üzerine
Rabbine: 'Gerçekten ben mağlubum (bu müşriklere karşı çaresizim), artık (bana)
yardım et!' diye yalvardı." "(Nuh ise şöyle) dedi: 'Rabbim! Şüphesiz
ki kavmim beni yalanladılar. Artık benimle onların arasını ayırarak aç
(aramızda hüküm ver), beni ve benimle beraber olan Müslümanları da
kurtar." "(Musa:) 'Doğrusu bunlar, bir günahkârlar topluluğudur' diye
Rabbine dua etti." "(Peygamber'in) 'Ey Rabbim!' sözüne yemin olsun
ki, doğrusu bunlar iman etmez bir topluluktur." "Peygamber: 'Ey
Rabbim! Doğrusu kavmim bu Kur'an'ı (ortada) terk edilmiş (bir şey) saydılar'
dedi."7
Yöneticilik Talep
Etmek
"İşte ahiret
yurdu! (Biz) onu yeryüzünde büyüklenmeyi ve fesadı is-temeyenlere
veririz."
Kâfirin Gıybetini
Yapmak
"Bu sebeple
bizimle bu fasıklar topluluğunun arasını ayır dedi." "(Musa): Doğrusu
bunlar bir günahkârlar topluluğudur, diye Rabbine dua etti."
İhtiyaç Üzerine
Yabancı Kadınlarla Konuşmak
"Hem onlardan (Peygamber'in
zevcelerinden) bir şey istediğiniz zaman artık kendilerinden bir perde
arkasından isteyin." "Ey iman edenler! Mü'min kadınlar hicret etmiş
kimseler olarak size geldiklerinde artık (imanları hususunda) onları imtihan
edin." "Ey Peygamber!
1 Yusuf: 86
2 Mücadele: 1
3 Kamer: 10
4 Şuara: 117-118
5 Duhan: 22
6 Zuhruf: 88
7 Furkan: 30
8 Kasas: 83
9 Maide: 25
10 Duhan: 22
11 Ahzab: 53
12Mümtehine:10
Mü'min kadınlar sana
Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri,
çocuklarını (hiçbir tarzda) öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir
iftira uydurup getirmemeleri (başkasına ait bir çocuğu kendi kocalarına isnat
etmemeleri) ve bir iyilik (işle-mek)te sana isyan etmemeleri üzerine biat
ederek geldikleri zaman artık biatlerini kabul et. Ve onlar için Allah'tan
mağfiret dile." "(Hz. Musa, Hz. Şuayb'm iki kızına:) Bu haliniz
nedir?" dedi. Yine iki kızdan biri Hz. Musa'ya gelerek: "Doğrusu
babam bizim için (hayvanları) sulamanın karşılığını sana vermek üzere seni
çağırıyor" dedi. "(Süleyman, Melike'ye:) 'Doğrusu bu billurdan
(yapılmış) şeffaf bir köşktür, dedi."
Ölüyü Maslahatım
Kabirden Çıkarmak
Hz. Peygamber (Sav),
Abdullah b. Ubeyy'i kabrinden çıkararak dizinin üstüne koydu. Mübarek
tükürüğüyle üzerine tükürdü. Sonra da ona gömleğini giydirdi.
Tehlikeli Zamanda
Denize Açılmak
"(Kendinizi)
ellerinizle tehlikeye atmayın." * "Ve nefislerinizi öldürmeyin."
"Kim kendi
nefsini herhangi bir şeyle Öldürürse onunla azap görür."
Güvenli Zamanlarda
Denize Çıkmak
"Emriyle gemiler
akıp gitsin ve fazlından (rızkından) arayasmız." "İnsanlara fayda
veren şeylerle (yüklü olarak) denizde akıp giden genülerde..."
Güvenli Olduğunda
Ticaret İçin Sefere Çıkmak
"Bir başkaları
yeryüzünde dolaşacaklar, Allah'ın fazlından (rızıkla-rını) arayacaklar."
Evlat ve Arkadaşlara
Hizmet Yaptırmak
"Sonunda (Musa
oradan) uzaklaştıklarında genç (arkadaşına) kah-
1 Mümtehine: 12 4 Nemi: 44 7 Nisa: 29 9 Bakara: 164
2 Kasas: 23 5 Buhari 8 Buhari-Müslim 10 Müzzemmil: 20
3 Kasas: 25 6 Bakara: 195 9 Rum: 46
valtımızı getir de
(yiyelim). Gerçekten bu yolculuğumuzda yorgun düştük, dedi."
"(Yakub:) Ey oğullarım! (Haydi) gidin de Yusuf ile kardeşinden bir haber
araştırın (dedi)." "Derken o iki (genç kız)dan biri utana utana
yürüyerek ona geldi. Doğrusu babam bizim için (hayvan-lan) sulamanın
karşılığını sana vermek üzere seni çağırıyor, dedi." "(Süleyman): 'Ey
ileri gelenler! (Onlar) Müslüman kimseler olarak ba-na gelmeden Önce hanginiz
onun tahtını bana getirebilir? dedi."
Hizmet edenin hizmeti
ile Allah'a yakınlaşması hizmet edilenin hizmetten elde ettiği faydadan daha
hayırlıdır. Çünkü hizmet eden yemek vs. ile hizmet ederken iyilikte bulunuyor.
Hizmet edilene ise iyilik yapılıyor. Bundandır ki "Topluluğa hizmet eden
onların efendisidir."
İbni Ömer yol
arkadaşlarıyla beraber sefere çıkacağı zaman harcama ve hizmetlerini
kendisinden başka kimsenin yapmamasını şart koşardı.
Buna göre, insanlardan
hizmetini görmelerini istemek bir çeşit ihsandır. Fakat isteme durumu olması
iyi değildir.
Yıldızlarla ve Başka
İşaretlerle Delil Getirmek
"Daha nice
alametler (yarattı)! Onlar yıldızla da doğru yolu bulurlar." "Eğer
onun (Yusuf'un) gömleği Önden yırtılmışsa o halde (kadın) doğru söylemiştir, o
(Yusuf) ise yalan söyleyenlerdendir. Yok, onun (Yusuf'un) gömleği arkadan
yırtılmışsa o halde (kadın) yalan söylemiştir, o (Yusuf) ise doğru
söyleyenlerdendir."
Her İşte En Kolayı
Seçmek
Hz. Peygamber
(sav)'in, günah olmadığı sürece, iki iş arasında bir seçim yapmak durumunda
kaldığında en kolayı seçmediği hiç olmamıştır. Fakat bir iş günah olduğunda
ise tüm insanlardan daha çok ondan uzak olurdu.
Şahitliği Üstlenmek ve
Şartlarıyla Birlikte Yazmak
"Bir kâtip,
aranızda adaletle yazsın!" "Hiçbir kâtip Allah'ın ona öğrettiği gibi
yazmaktan kaçınmasın."
"Şahitler de çağırıldıkları zaman
1 Kehf: 62 4 Nemi: 38 7 Yusuf: 26,
27 ÎOBakara: 282
2 Yusuf: 87 5 Ebu Abdurrahman Esselmi 8
Buhari-Müslim
3 Kasas: 25 6 Nahl: 16 9 Bakara: 282
310
16. kısım
bazı faydalı hususlar
kaçmmasınlar."ı
"Şahitliği gizlemeyin."2 "Şahitliği Allah için dosdoğru
yapın." "O kimseler ki onlar şahitliklerini hakkıyla yerine getirenlerdir,"
Bu; haklan korumak,
sorumluluk altında olanı da sorumluluktan kurtarmaktır.
Bu durum sarhoş edici
içkileri dökmek, içenleri bundan alıkoymak ve yaptıklarına karşı çıkmakla olur
ki ilahi marifetin yeri, hitap ve tekliflerinin odağı olan' aklı korumaya
vesiledir. Çünkü insan aklının başından gitmesinin zararları zaten akılsız
olan hayvanlarda yoktur. Zira sarhoş olan birinden öyle çirkinlikler ve
günahlar sudur eder ki en rezil hayvanlardan bi(e çıkmaz.
Vera' (Helal ve Haramda
Titizlik)
"Ben bazen
ailemin yanına girdiğimde yatağıma düşmüş hurma tanesi görüyorum. Yemek üzere
ağzıma götürdüğümde sadaka malından olabilir korkusuyla atıyorum." Bir
keresinde yol üzerinde bulunan bir hurma ağacının yanından geçerken "Eğer
sadaka hurması olmasaydı ondan yerdim" dedi. Hz. Peygamber (sav)'e bir yiyecek
getirildiği zaman sorardı. 'Hediyedir' denirse ondan yer; 'Sadakadır' denirse
ondan yemezdi. "Şüpheye düştüğün şeyi bırak, şüphe duymadığın şeye
yönel." "Kim şüpheli şeyleri bırakırsa o dinini ve şahsiyetini
korumuştur."
Şüphe ne kadar güçlü
olursa vera' da o derece yüksek olur.
Güzel Sünnetler
Çıkarmak
"Bir de
(kendilerinin) ortaya çıkardıkları ruhbaniyet ki onu üzerlerine (biz) farz
kılmamıştık. Sadece Allah'ın rızasını kazanmak için (kendileri
yaptılar)."
"Kim İslam'da
(bulunan) güzel bir sünneti yerleştirirse ona bunun da mükâfatı;
mükâfatlarından hiçbir şey eksilmeksizin amel edenlerin
1 Bakara:282
2 Bakara: 283
3 Talak: 2
4 Mearic: 33
5 Buhari-Müslim
6 Buhari-Müslim
7 Buhari-Müslim
8 Ahmet-Tirmizi-Nesai
9 Buhari-Müslim
10 Hadid: 27
de mükâfatı kadar
mükâfat verilir" Güzel sünnetleri ortaya çıkarmak onlarla amel edilmesine
vesiledir. Fazileti de vesile olduğu hayrın faziletine göredir. Bunun için,
çıkarılmış en güzel sünnetlere vesile olanlar, benzeri vesilelerin en
hayırlısıdır. Ve böylece üstünlük dereceleri sırasıyla devam eder.
Kur'an, sünnet ve
icma'ın gösterdiği, yapanla sınırlı veya başkasına taalluk eden her ihsan, daha
önce işlenmemiş olup ilk olarak biri tarafından işleniyorsa bu, güzel bir
bid'at olmuş olur. Çünkü Şeriat'm dışında değildir. Bu durumda bu ihsan, amel
itibari ile ilk defa ortaya çıkarılmıştır; ancak Şeriat'çe emredilmiş bir şey
olması yönüyle yeni değildir. Dergâh ve medreseler açmak; fıkıh, usul ve
tefsir kitapları yazmak ve ilk asırda olmayan benzeri diğer şeyler gibi.
Töhmet Yerlerinden
Uzak Durmak
Ensardan iki adam,
beraberinde eşi Safiyye b. Huyey olduğu halde Hz. Peygamber (sav)'ın yanından
geçtiler. Onu görünce acele ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav):
"Siz ikiniz yavaş olun! Bu Safiy-ye'dir" dedi. Adamlar, "Allah'ı
tenzih ederiz! Senden mi şüphe edeceğiz, ey Allah'ın Resulü!" dediler.
Peygamber: "Şüphesiz şeytan insanın içinde kanın dolaştığı her yerde
dolaşır. Doğrusu ben şeytanın ikinizin kalbine bir şey (veya bir kötülük)
atmasından korktum" dedi."
Töhmetten uzak durmak,
kendisi hakkında su-i zanda bulunulup kendisi için helal olmayan işlere
girmesinden korkulan kişi için iyiliktir.
Salih Fakirlerle
Arkadaşlık
"Sabah-akşam onun
rızasını (ve cemalini müşahede etmeyi) dileyerek Rablerine yalvaranlarla
beraber nefsini sabırlı tut."
Dili Korumak
"Kim Allah'a ve
ahiret gününe iman etmişse ya hayırlı şeyler konuşsun veya sussun" Dili korumak başa getirdiği belalardan
kurtulmaya vesiledir.
1 Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Kehf: 28
4 Buhari-Müslim
"Sizi Mescid-i
Haram'dan men ettiler diye bir kavme olan kin(iniz) sakın sizi haddi aşmaya
sevk etmesin." "Bir kavme olan kin(iniz) sizi asla adaletsiz olmaya
sevketmesin! Adil olun, bu, takvaya daha yakındır."
"(Allah'ım)!
Senden öfkede de, hoşnutlukta da hak sözü (söylemeyi nasip etmeni)
istiyorum"
Öfkelendiği halde
adaletle davrananın mükâfatı büyüktür. Çünkü
Rahman'a itaat edip
şeytanın burnunu sürtmüştür.
Yeminleri Korumak
"Yeminlerinizi muhafaza
edin (Gereğini yerine getirin)!" "Hem Allah'ı üzerinize gerçekten
kefil tutarak sağlamlaştırdıktan sonra yeminlerinizi bozmayın!"5
Yemini korumik yemin
edilene ta'zimdir.
Hicret ve Uzlet
"(İbrahim:) Doğrusu
ben Rabbime hicret edeceğim. Muhakkak ki Aziz, Hâkim ancak O'dur, dedi."6
"Kim Allah yolunda hicret ederse yeryüzünde gidecek birçok yer ve (maddi
manevi) bir genişlik bulur." "İçlerinden biri şöyle dedi: Mademki
onlardan ve (onların) Allah'tan başka tapmakta olduklarından ayrıldınız, öyle
ise mağaraya sığının ki Rabbiniz size rahmetini yaysın ve size işinizde bir
kolaylık sağlasın." "De ki: O halde Allah'a kaçın! "'
"Muhacir,
Allah'ın men ettiklerini terk edendir" "Muhacir, kötülükleri terk
edendir" diye de rivayet
edilmiştir. Hz. Peygamber (sav)'e "İnsanların en üstünü kimdir?" diye
soruldu. O da: "Allah yolunda canı ve malı ile cihad edendir" dedi.
"Sonra kim?" denildi. O da: "Kötülüğünü insanlardan alıkoyup şu
vadilerden bir vadide uzlete çekilip Allah'a ibadet eden kimsedir" dedi.
1 Maide: 2
2 Maide: 8
3 Ahmet-Nesaî
4 Maide: 89
5 Nahl: 91
6 Ankebut: 26
7 Nisa: 100
8 Kehf: 16
9 Zariyat: 50
10 Buhari
11 İbni Hibban
12 Buhari-Müslim
Hicret, vatanları
(yurtları) terk etmek; günah ve taşkınlığı terk etmek olarak ikiye ayrılır.
Üstün olanı günah ve taşkınlığı terk etmektir. Çünkü bunda Rahman'ı razı edip
nefis ve şeytanın burnunu sürtmek vardır.
Namazda Esnemeyi
Bastırmak
"Sizden biri
namazda esnediği zaman elinden geldiğince bastırsın." "Sizden biri namazda
esnediği zaman eliyle ağzını tutsun. Çünkü bu durumda içine şeytan
girer" şeklinde de rivayet
edilmiştir.
Namazda Tükürmek
Hz. Peygamber (sav)
"Sizden biri kalkıp namaz kıldığı zaman şüphesiz ki Allah onun yüzü
istikametindedir. Onun için yüzü istikametine tükürmesin. Ya sol tarafına veya
sol ayağının altına tükürsün. Eğer tükürük aniden bastırıp önünü alamazsa
elbisesiyle şöyle yapsın" dedi ve elbisesinin bir tarafını birbiri üstüne
katlayarak tükürüğünü onunla nasıl temizleyeceğini gösterdi.
Günahkârın Günahını
Açığa Vurmayıp Kendini Örtmesi
"Bütün ümmetim
afiyettedirler. Ancak yaptığı günahları açığa vuranlar hariç. Şüphesiz günahı
açığa vurmaktandır ki, kişi bir (kötü) amel işler, sonra Rabbi onu örtmüş
olarak sabahladığı halde o tutar, "Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle
yaptım" der, Allah'ın (günahına) çektiği örtüyü açmış olarak
geceler."
Günahlar en büyük
avretler (utanılacak şeyler) ve en çirkin ayıplardır. Onları açığa vurmak en
çirkin avretleri ve en rezil ayıpları açığa vurmaktır ki bu, katıksız bir
alçaklık ve utanmazlıktır.
Kendine Kabir Yeri
Seçmek
Hz. Musa (as) vefat
zamanı yaklaşınca Rabbinden, bir taş atımlığı mesafesi kadar onu mukaddes
(Kudüs) toprağına yaklaştırmasını istedi. Hz. Peygamber (sav): "Eğer
orada olsaydım yol kenarında kırmızı kum tepesinin yanındaki kabrini size
gösterirdim" dedi.
1 Müsiİm
2 Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Buhari-Müslim
Ayakkabı ve Mest Giyme
Adabı
Hz. Peygamber (sav),
kişinin bir ayakkabının teki veya bir mestin teki ile yürümesini men etti.
Ayakkabı giyilirken sağdan, çıkarılırken de soldan başlanmasını emretti."
İffetli ve Sabırlı
Olmaya Gayret Etmek
Ensar'dan bazısı Hz.
Peygamber (sav)'den istekte bulundular. O da verdi. Sonra tekrar istediler,
yine verdi. Yanındaki tükenince dedi ki: "Yanımda bir mal olduğu sürece
onu sizden saklayacak değilim. Kim de iffetli olmaya çabalarsa Allah onu
iffetli kılar. Kim sabırlı olmaya çalışırsa Allah ona sabtf verir. Hiç kimseye
de sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir bağış; verilmemiştir" dedi.
Daha Fazlasını Almak
İçin Vermek
"Hem (yaptığın*ve
yapacağın iyilikleri) daha çoğunu isteyerek başa kakma." "İnsanların
mallarından artsın diye, verdiğiniz faiz, Allah katında artmaz. Ama Allah'ın
yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekât ise, işte (sevablarını ve gelirlerini)
kat kat arttıranlar onlardır."
Verdiği şeyler,
rüzgâra savrulmuş toz gibi boşa giden rezil biri dışında hiç kimse daha
fazlasını isteyerek bir şey vermez.
Kötü Adetler Ortaya
Çıkarmak
"Kim zerre kadar
kötülük işlerse onu da görür." "Kim İslam'da kötü bir adet icat eder
de, ardından onunla amel edilmeye devam edilirse, onunla amel edenlerin
günahından hiçbir şey eksilmeden ona da onların günahı kadar günah
vardır."
Hâkimlerin Hükmü ile
Haram Mal Elde Etmek
"Siz birbirinizle
tartışıp bana geliyorsunuz. Bazılarınız bazılarınızdan daha iyi delilini
ortaya koyuyor olabilir. Ben de ondan duyduğuma göre onun lehinde hüküm
veririm. Ben kime kardeşinin malından bir şey ayırıp verirsem onu almasın.
Çünkü şüphesiz o takdirde ben
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Müddessir: 6
4 Rum: 39
5 Zilzal: 8
6 Müslim
ona ancak bir ateş
parçası ayırıp vermiş olurum." i
Zanna Dayanarak
Bilmediği Şeyi Bildirmek
Hz. Musa (as)'ya
"İnsanların en üstünü kimdir?" diye soruldu. O da "Benim"
dedi. Bunun üzerine Allah (cc) ona levm etti. Ve Hızır' (as)ın ondan daha âlim
olduğunu bildirdi.
Allah (cc)'m Hz.
Musa'ya levm etmesinin nedeni zanla konuşmaması gereken bir yerde zanna binaen
kanaat bildirmesiydi.
Allah'ın Yaratmasını
Değiştirmek
"Başkasının
saçına saç ekleyen ve kendi saçma saç ekleten, dövme yapan ve yaptıran kadına
Allah lanet etmiştir."
İhtiyaç Olmadan
Pazarlarda Oturmak
"Şehirlerin Allah
katında en sevimli mekânları mescitleri, Alİah katında en buğz (nefret) edilen
mekânları ise çarşı-pazarlarıdır."
Çarşı-pazarlar gaflet,
şamata, tartışma ve yalancı yeminlerin yeridir. Neredeyse münkerattan hiç boş
olmaz.
Yapmacıktık
"Kendisine
verilmemiş bir şeyle doygunluk gösteren kişi, üzerine yalandan* iki elbise
giyen kimse gibidir."
Kendisine verilmemiş
şeyle doygunluk gösteren kişi fiiliyle yalancıdır, sahib olmadığı şeyle
övünmüştür. Kişinin sahip oldukları ile övünmesi men edilmişse, sahip olmadığı
şeyle övünmesi için ne düşünülmelidir?
Doğru Şeylerle Zalime
Sövmek
"Allah, kötü
sözün açıkça söylenmesini sevmez. Ancak zulme uğrayan müstesna."
"Sonra bir tellal (arkalarından): Ey kafile! Doğrusu siz gerçekten hırsız
kimselersiniz diye seslendi."
"Mazlum kişi
sınırı aşmadıkça sövüşen iki kişinin söylediklerinin tümü başlatana
aittir."
1 Buhari-Müslim
2 Buhari-Müslim
3 Buhari-Müslim
4 Müslim 7 Yusuf: 70
5 Buhari-Müslim 8 Müslim
6 Nisa: 148
bazı faydalı hususlar
"Ancak iman edip
salih ameller işleyenler, Allah'ı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten
sonra intikam alanlar müstesna"
Şeriat, mazlumun
öfkesine şifa olması için zalime zulmü ile sövmeyi caiz kılmıştır. Eğer
işlediği zulüm fısk ise zaten fasıkın gıybetinin sakıncası yoktur. Ancak onda
olmayan bir şey ile ona sövmek helal olmaz.
Bazı Durumlarda
"Eğer" Sözünü Kullanmanın Caiz Olması
"De ki: Eğer
evlerinizde bile bulunsaydmız, üzerlerine ölüm yazılmış olanlar, yine
öldürülecekleri yerlere çıkıp giderlerdi." "De ki: Eğer Rabbimin
rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız o zaman (dahi) harcamak (la tükenir)
korkusuyla gerçekten cimrilik ederdiniz."
"Eğer
işimdenjgeride bıraktığım şeyler önümde olsaydı; kurbanlıkları sürmez, haccımi
umreye çevirirdim."
"Eğer"
sözünün men edilmesi eşyanın varlığını sebeplerin yaratıcısına değil,
sebeplere bağlayanlar içindir. Buna aykırı olarak bu sözü kullanmak ise bazen
tevhidin gereği olur. Bazen eşyanın varlığım sebeplerin yaratıcısına izafe
etmekle beraber sebepler de zikredilir. Yukarıdaki Al-i İmran: 154 ayetinde
geçen söz buniı Allah'ın yazdığına ve hükmettiğine izafe ederek Allah'ı
birlemektir. Bu durum "eğer" sözünün men edildiği durumlardan
ayrıdır. Çünkü orada kadere karşı tedbirin öne sürülmesi kastediliyor.
Fetva İsterken Birini
Gıybet Etmek
Hind: "Ey
Allah'ın Resulü! Ebu Süfyan cimri bir adamdır. Bana ve çocuğuma yetecek
nafakayı vermiyor" dedi. Allah Resulü (sav) onun bu sözüne karşı çıkmadı.
Bir adam: "Ey
Allah'ın Resulü! Benim bu oğlum bu adamın yanında ücretli idi. Kalkıp karısı
ile zina etmiş" dedi.
Maslahat İçin Sırrı
İfşa Etmek
"(Yusuf:) O
(kendisi) benim nefsimden murat almak istedi." "(Yusuf:) Efendine
dön de ona sor, ellerini kesen o kadınların maksadı ne
1 Şuara:227
2 Al-i İmran: 154
3 İsra: 100
4 Müslim
5 Buhari-Müslim
6 Buhari-Müslim
7 Yusuf: 26
imiş? Şüphesiz benim
Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir dedi/'ı Hz. Peygamber (sav),
(yukarıda geçen) ücretlinin zina ettiği kadına birini gönderip üzerindeki haddi
(cezayı) bildirdi. Ta ki kadının (eğer iftira ise) iftiracı üzerindeki hakkı
zayi olmasın. Üneys kadına gitti. Kadın da suçunu itiraf edince recm edildi.
Eğer inkâr edip bu suçu üzerine atandan had (iftira cezası) talep etseydi,.
Hz. Peygamber (sav) bu cezayı uygulardı.
Peygamberler bir yana
insanların günahlarını örtmek Allah dostlarının ahlakı, âdetidir. Hz. Yusuf,
sadece karşılaşabileceği ölüm veya ağır cezayı kendinden def etmek için 'O
benden murat almak istedi' demişti. Bunun gibi 'Ellerini kesen kadınların
maksadı ne imiş?' sözünü de aleyhindeki töhmeti kaldırmak için söylemişti.
Çünkü Kral eğer onun suçlu olduğuna inansaydı ona görev vermez, o da yönetici
olup bu yolla ihsanlarda bulunamazdı.
Maslahat İçin Malı Yok
Etmek, Onu Bozmak
"O gemi var ya,
işte (o) denizde çalışan yoksul kimselere ait idi. Bu yüzden onu kusurlu kılmak
istedim. Çünkü onların ilerisinde bir hükümdar vardı. Her (sağlam) gemiyi zorla
alıyordu." "(Süleyman seyislerine:) Onları bana geri getirin, dedi.
Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını kesmeye başladı."
"Herhangi bir hurma ağacından ne kestiniz veya onu, kökleri üzerinde
dikili bıraktımzsa işte (bunlar hep) Allah'ın izniyledir. Ve (bu muamele
Allah'ın) fasıkları (Yahudileri) rezil etmesi içindir." "(Fakat
Allah'ın azabı) onlara hesap etmedikleri yerden geliverdi ve kalplerine korku
saldı. (Öyle ki) evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü'minlerin elleriyle
harap ediyorlardı."
Geminin ayıplı
olmasıyla meydana gelen malî kayıp onun gasp edilerek elden çıkmasından daha
iyidir. Atların bacak ve boyunlarını kesmek onların Allah'tan alıkoymasının
önlenmesi ve nefsin benzeri şeylere bağlanmasının önüne geçilmesi içindir.
Hurma ağaçlarının kesilmesi fasıklara bir cezadır ve onların gücünü kırmaktır.
Bu, bir nevi Allah'ın düşmanlarını yenilgiye uğratıp yok etmektir.
1 Yusuf: 50
2 Kehf: 79
3 Sad: 33
4 Haşr: 5
5 Haşr: 2
Rezil Olmaktansa Yok
Olmayı Dilemek
"Nihayet doğum
sancısı onu (kuru) bir hurma ağacının dibine gitmeye mecbur etti. (Meryem,
utancından:) 'Keşke ben bundan önce öl-seydim de unutulup gitmiş olsaydım!'
dedi."
Batıl İçin Hak Terk
Edilmez
"Muhakkak ki Safa
ve Merve, Allah'ın (Hac ve Umre ibadeti için tayin ettiği) şeairinden(alametlerinden)dir.
Bu yüzden, Ka'beyi hacceden veya umre yapan kimsenin artık o ikisini tavaf
etmesinde (ikisi arasında sa'y edip yürümesinde) bir günah yoktur."
"Siz (ezan okuyarak) namaza çağırdığınız aman onu alaya ve eğlenceye
alırlar."
Ka'be'de putlar
bulunduğu halde onu tavaf edip yanında namaz kılardı. Safa ve Merve üzerinde
de iki put vardı, biri "İsaf", diğeri 'Naile' idi. Bazı kâfirler
onlara telbiye getirirlerdi. İslam gelince bazıları bu iki puttan dolayı
onların- arasında yürüyüş ibadetini yapmaktan kaçındılar. Bunun üzerine Allah
(cc) yukarıdaki "Muhakkak ki Safa ve Merve, Allah'ın (Hac ve Umre ibadeti
için tayin ettiği) şearinden(alametlerin-den)dir. Bu yüzden, Ka'beyi hacceden
veya umre yapan kimsenin artık o ikisini tavaf etmesinde (ikisi arasında sa'y
edip yürümesinde) bir günah yoktur" ayetini indirdi. Yani, hak olan
Allah'ın şeairini batıl olan İsaf ve Naile için terk etmeyin!
Ezan da kâfirler alay
etti diye terk edilmemiştir. Aynı şekilde kâfirlerin ortaya koyduğu günah ve
isyankârlığı görmemek için kâfirlerle savaş terk edilmez. Çünkü eğer biz hem
savaş yapıp hem de bu isyankârlıklarına karşı çıkıp önleyebilirsek hem
savaşın, hem de günaha karşı çıkmanın mükâfatını alırız.
Yaptıkları isyanın
önüne geçemezsek bize yine onlarla savaş mükâfatı var. Ayrıca kalben
yaptıklarına karşı çıkma mükâfatı da var. Bu kalben Allah için duyduğumuz
karşı çıkış ve rahatsızlıktan ötürü de Allah katında günahlarımızdan arınıp
derecelerimizi yükseltiriz. Çünkü biz başka sebeplerle bile ıstırap duyarsak
günahlarımıza bağışlayıcı olur.
1 Meryem: 23
2 Bakara: 158
3 Maide: 58
4 Bakara: 158
Artık eğer biz bu
ıstırabı Allah'a duyduğumuz ta'zimden dolayı, ona isyan edilmesine karşı
duyuyorsak ne düşünülmeli? Bu, Rahman'a sövmelerine sebep olacak durumda
putlara sövmelerine benzemez.
Hz. Peygamber (sav)
başkalarının anne-babalarma söverek kendi ana-babasının sövülmesine sebep
olmayı büyük günahlardan saymıştır.
Arkadaşlara Levm
Etmek,
"(Hızır:) 'Ben
sana, "Doğrusu sen beraberimde sabretmeye asla güç yetiremezsin"
dememiş miydim?" dedi." "Onların en dengeli (hayırlı) olanı:
'(Ben) size "(Rabbinizi) teşbih etmeli değil miydiniz?" demedim mi?'
dedi."'
Günah İşleyeni Tehdit
Etmek
"(Musa) dedi ki:
Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile vaatte bulunmamış mıydı? Yoksa
(sizden ayrıldığım) müddet size uzun mu geldi? Yahut Rabbinizden, üzerinize bir
gazabın vacip olmasını mı iste-diniz ki, bana verdiğiniz sözden döndünüz?"
Kişinin Kendi
Meziyetlerini Anlatması
"(Hz. Süleyman:)
Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi ve bize her şeyden verildi. Doğrusu
bu gerçekten apaçık bir lütuftur." "Nihayet (elçiler hediyelerle)
Süleyman'a geldiklerinde (Süleyman) dedi ki: (Siz) bana mal ile yardım mı
edeceksiniz? Hâlbuki Allah'ın bana verdiği (nimetler), size verdiğinden daha
hayırlıdır! Hediyenizle ancak siz sevinirsiniz." "Ve ben sizin için
güvenilir bir nasihatçiyim." "Hem size nasihat ediyorum ve Allah
tarafından (gelen vahiyle) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri biliyorum" "Yakub: 'Size; "Bilemeyeceğiniz
şeyleri Allah tarafından şüphesiz ki ben biliyorum" demedim mi?'
dedi" "Şuayb: (ben) ancak
gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum dedi." "(Yusuf:) Beni
memleketin hazinelerinin başına getir! Çünkü ben iyi muhafaza eden, (idaresini)
iyi bilen bir kimseyim, dedi"
1 Buhari-Müslim |
5 Nemi: 16 |
9 Yusuf: 96 |
2 Kehf: 75 |
6 Nemi: 36 |
10 Hud: 88 |
3 Kalem: 28 |
7 A'raf: 68 |
11 Yusuf: 55 |
4 Taha: 86 |
8 A'raf: 62 |
|
"Ben
Âdemoğullarınin efendisiyim. Ben, yerin kendisi için yarılaca-ğı ilk kişiyim.
Ben ilk şefaatçi, şefaatçiliği ilk kabul edilen ve ilk şefaatte bulunan
kişiyim" , "Âdem ve ondan beridekiler(in tümü) benim bayrağım
altındadırlar" , "Sizin bu arkadaşınız (kendisini kastederek) Allah'ın
halili (halis dostu)'dir." Hz. Süleyman'ın, Allah'ın kendisine verdiği
nimetleri anlatması, Sebelilerin ondan korkup ona teslim olmaları ve itaat
etmeleri içindi ki bu da Allah'a itaate vesiledir. Peygamberlerin,
güvenilirliklerini ve onlara nasihat ettiklerini söylemeleri Allah'tan
getirdikleri çağrıya uymalarını teşvik içindi. Aynı şekilde Hz. Peygamber
(sav)'uvmeziyetlerini anlatması da, Allah katındaki yüksek makamını bildirip
Allah'a yaklaştıncı olan sevgi ve itaatini kalplerde artırmak içindi.
1 Müslim
2 Tirmizi-İbn-i Mace
3 Müslim-İbn-i Mace
ON YEDİNCİ KISIM K
Cİ&AD İLE İLGİLİ İHSAN
Bu konunun birkaç
bölümü vardır.
İslam'ı Kâfirlere Arz
Etmek
"Şüphesiz ki o
Süleyman'dandır ve gerçekten o; Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyledir. Bana
başkaldırmayın ve bana Müslüman kimseler olarak gelin!" "Ben kendimi
Allah'a teslim ettim, bana tabi olanlar da! Hem kendilerine kitap verilenlere
ve ümmüere de ki: (Siz de) teslim oldunuz mu? Bunun üzerine İslam'a girerlerse
o halde muhakkak doğru yola ermiş olurlar"
Hz. Peygamber (sav)
Herakliyuş'a; "De ki: 'Ben teslim oldum', selamet bulursun ve Allah sana
mükâfatım iki kez verir" diye yazdı.
İslam'ı kâfirlere arz
etmek onların küfürden imana, Allah'ın öfkesinin sebeplerinden rızasının
sebeplerine geçmelerine vesile olduğu için onlara ihsandır.
Savaş Halindeki
Düşmanları Korkutmak, Tehdit Etmek
"(Ey Elçi!)
Onlara dön, (eğer Müslüman olmuş kimseler olarak bana gelmezlerse) artık
şüphesiz öyle ordularla onlara geliriz ki, onların buna karşı mukavemetleri
yoktur ve kendilerini mutlaka zelil ve küçük düşmüş kimseler olarak oradan çıkarırız
(dedi)"
1 Nemi: 30-31
2 Al-i İmran: 20
3 Buhari-Müsl im
4 Nemi: 37 .
Düşmanlara Korku
Salacak Savaş Hazırlıkları Yapmak
"Onlara karşı
gücünüzün yettiği her kuvvetten ve (cihad için) bağlanıp beslenen atlardan
(sürekli bakımı yapılan savaş vasıtalarından) hazırlayın. Bununla Allah'ın
düşmanını, kendi düşmanınızı ve onlardan başka sizin kendilerini bilmediğiniz
ve Allah'ın onları bildiği diğer (düşman) kimseleri korkutursunuz"
"Kıyamete kadar
hayr, atların perçemlerine bağlanmıştır. Bu, mükâfat ve ganimettir."
Cihada Teşvik ve Bu
Uğurda Malları ve Canları Vermek
"(Ey iman
edenler!) Gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak (savaş için) seferber olun ve
mallarınızla Allah yolunda cihad edin!" "Eğer (savaş için) koşup
toplanmazsanız (Allah) sizi (pek) elemli bir azap ile cezalandırır ve yerinize
sizden başka bir kavim getirir. Hem ona hiçbir za-rar veremezsiniz"
Kâfirlere Karşı
Şiddetli ve Sert Olmak
"Muhammed,
Allah'ın resulüdür. Ve onun beraberinde bulunanlar, kâfirlere karşı çok
şiddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler."5 "Ey Peygamber!
Kâfir ve münafıklarla cihad et ve onlara sert davran!" "Ey iman
edenler! Kâfirlerden (öncelikle) sizin yakınınızda olanlarıyla savaşın, (öyle
ki) sizde bir şiddet bulsunlar."
İstişare Yapmak ve
Savaşta Allah'a Tevekkül Etmek
"Ve (hakkında
vahiy gelmeyen bir) iş hususunda onlarla istişarede bulun! Fakat (bir görüşte)
karar kıldığında artık (işe giriş ve) Allah'a tevekkül et!" Yani istişareye değil, Allah'a dayan.
Müslümanları
Kâfirlerin Elinden Kurtarmak İçin Savaş
"Size ne oldu ki
Allah yolunda ve çaresiz bırakılan erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda
savaşmıyorsunuz? Onlar ki; 'Rabbimiz! Bizi
1 Enfal: 60
2 Buhari-Müslİm
3 Tevbe: 41
4 Tevbe: 39
5 Fetih: 29
6 Tevbe: 73
7 Tevbe: 123
8 Al-i İmran: 159
(de) halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize
tarafından bir sahip gönder ve bize tarafından bir yardımcı gönder'
diyorlardı."
Savaşta Sebat
Göstermek
"Ey iman edenler!
Bir (düşman) ordusu ile karşılaştığınız zaman ar-tık sebat edin ve Allah'ı
çokça zikredin ki kurtuluşa eresiniz."
"Ey iman edenler! Ordu halinde inkâr edenlerle karşılaştığınız
zaman (çokluklarına bakarak) hemen onlara arkalarınızı dönmeyin
(kaçmayın)!" "Muhakkak ki Allah kendi yolunda sanki (kurşunla)
kenetlenmiş bir bina gibi saf tutarak savaşanları sever."
Onları Yenmek İçin Her
Çabayı Harcamak
"Fakat haram
a^lar çıktığı zaman artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün,
onları yakalayın ve kendilerini (kaçmalarını önleyerek) hepsedin. Her gözetleme
yerine onlar için oturun!"
Savaşın Şekli
"İnkâr edenlerin
kalplerine korku salacağım. Haydi, vurun (onların) boyunları üstüne! Ve vurun
onların bütün parmaklarına!" "Artık (savaşta) inkar edenlerle
karşılaştığınızda hemen o boyunları (m) vurmak (gerekir)! Nihayet onlara ağır
kayıplar verdirdiğiniz zaman artık bağı sıkı tutun (onları esir alın)."
Ağaçlarını Kesip
Evlerini Yakmak
"Herhangi bir
hurma ağacından ne kestiniz veya onu kökleri üzerine dikili bıraktınızsa işte
(bunlar hep) Allah'ın izniyledir ve (bu muamele Allah'ın) fasıkları
(Yahudileri) rezil etmesi içindir"" "Kalplerine korku saldı,
(öyle ki) evlerim hem kendi elleriyle, hem de mü'minlerm elleriyle harap
ediyorlardı."
Hz. Peygamber (sav)
Ben-i Nadir Yahudilerinin hurmalıklarını kesti ve yaktı.
1 Nisa: 75 |
4 Saff: 4 |
|
7 Muhammed: |
4 |
10 Buharı, |
Müslim |
2 Enfal: 45 |
5 Tevbe: |
5 |
8 Haşr: 5 |
|
|
|
3 Enfal: 15 |
6 Enfal: |
12 |
9 Haşr: 2 |
|
|
|
Savaşta Bize İsabet
Eden Belalara Tahammül Göstermek
"Savaşan nice
Peygamberler geçti ki beraberlerinde birçok Rabbanî (Rabbe kulluk eden
kimseler) bulunuyordu. Bununla beraber Allah yolunda başlarına gelenlerden
dolayı gevşemediler. Zaafa düşmediler ve (düşmana) boyun eğmediler"
"Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mü'min kimseler iseniz en üstün
olanlar sizlersiniz!"
Peşlerine Düşmekte
Gayretli Olmak
"(Düşmanınız
olan) kavmi (tekrar savaşmak üzere) aramakta (toparlanmalarına fırsat vermeden
takip etmekte) gevşeklik göstermeyin!"" "Ki onlar (Uhud'da)
kendilerine yara isabet ettikten sonra Allah ve Resulü'nün (cihad) davetine
icabet ettiler. İşte onlardan iyilik eden ve (günahlardan) sakınanlar için
büyük bir mükâfat vardır"4
Savaşta Tartışmaktan
Sakınmak
"Allah'a ve
Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, sonra içinize korku düşerek
(size heybet veren) rüzgârınız (kuvvetiniz) gider. O halde sabredin! Şüphesiz
ki Allah sabredenlerle beraberdir"
Zafer ve Sabır İçin
Dua Etmek
"(Talut'un
askerleri dediler ki:) Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımıza sebat ver
ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım eyle!"6
Düşmandan Daha Sabırlı
ve Hazırlıklı Olmak
"Ey iman edenler!
Sabredin! Sabırda (düşmanınızdan) üstün gelin! (Her an cihada) hazırlıklı olun
ve Allah'tan sakının!" "Ve sıkıntı (fakirlik), hastalık ve savaşın
şiddetli zamanında sabredenlerdir."
ilk Olarak Bizim Sulh
Talebinde Bulunmamamız "O halde gevşemeyin ve siz daha üstün olduğunuz
halde (o kâfirleri) sulha davet etmeyin!"
1 Al-i Imran: 146
2 Al-i İmran: 139
3 Nisa: 104
4 Al-i Imran: 172
5 Enfal: 46
6 Bakara: 250
7 Al-i Imran: 200
8 Bakara: 177
9 Muhammed: 35
Onların Sulh Talebine
Cevap Vermekte İslam'ın Kazancı Varsa
Yapmak
"Eğer (onlar)
barışa yanaşırlarsa o halde (sen de) ona (o barışa) yanaş ve Allah'a tevekkül
et!"
İhanetlerinden
Korkulduğu Zaman Anlaşmalarını Bozmak
"Eğer (seninle
anlaşma yapan) bir kavmin hainlik etmesinden gerçekten korkarsan, artık 'eşit
olarak (onlarla yaptığın anlaşmayı bozduğunu) kendilerine (açıkça bildirerek
anlaşmalarını kaldır) at! Şüphesiz ki Allah hainleri sevmez/
Anlaşmalarını^ozan
Düşmanı Ağır Bir Bozguna Uğratmak
"O halde onlar;
savaşta yakalarsan artık onlar(a vereceğin ceza) ile arkalarında bulunanları
(öyle) ürküt ki, ibret alsınlar" \
Esirleri Karşılıksız
Veya Fidye Karşılığı Bırakmanın Hangisi Uygun İse Onu Yapmak ve Esir Almayı
Düşmana Ağır Kayıplar Verdikten Sonraya Bırakmak
"Nihayet onlara
ağır kayıplar verdirdiğiniz zaman artık bağı sıkı tutun (onları esir alın),
sonra da ya lütfederek (karşılıksız) ya da fidye olarak (onları salın)."
En iyi tedbir; esir
almayı ağır kayıplar verdirdikten sonraya bırakmaktır. Bağı sıkı tutup sonra
da ya lütfederek veya fidye karşılığında salmak, gösterilmesi gereken her türlü
tedbirin yolunu göstermektir. Boyunlarını ve parmaklarını vurmaya gelince;
boyunları vurmak onları yok eder, parmaklan vurmak ise onları savaştan
alıkoyar. Başka yerlerini vurmak böyle değildir. Zira şüphesiz bedenin
ortalarına vurmak çok zordur pek mümkün olmaz. Boynu vurmak mümkün olduğu
kadar, bu durum mümkün olmaz.
Savaşta sebat etmek ve
kâfirlerle savaşta her çaba ve araca başvurmaya gelince; bunda onları
olabildiğince küfürden men etmek vardır.
1 Enfal: 61
2 Enfal: 58
3 Enfal: 57
4 Muhammed: 4
Hem bunda dini aziz
kılma, Müslümanlara yardım etme ve kâfirlerden intikam alıp mü'min gönülleri
hoş etmek vardır.
Onların ağaçlarını
kesip evlerini yıkmak ise onları rezil etmek ve kalplerine zafiyet vermek
içindir. Çünkü musibetler kalplere zafiyet, nefislere kırıklık verir. Bunun
için Allah (cc); "Allah'ın izniyle oldu ve fasıkları rezil etmek
içindi" buyuruyor.
Onların peşine düşmede
ve her fırsatta karşılarına çıkmada ciddiyet ve gayret göstermek, Müslümanların
güçlü olduğu intibaını vermek ve güçlerini kırmak içindir. Müslümanlar
arasındaki çekişmeyi kaldırmaya gelince; düşmana karşı uygulanacak taktik ve
savaşta ittifak sağlandığı zaman amaca ulaşılır. Yok, eğer ihtilaf ve çekişme
vaki olursa o zaman iş tersine döner.
Dua ile yardım, zafer
ile sabır dilemek, işi, yaratılış ve işin elinde bulunduğu zata havale etmek,
ona bırakmaktır. "Ona tevekkül et" , "Kim Allah'a tevekkül
ederse O ona yeterdir" Onları barışa çağırmaya gelince bu; İslam'a bir
ayıp, bir zillet ve gevşekliktir. Bu ancak, zorunluluk karşısında ve
Müslümanların kaldıramayacağı bir işi onlardan def etmek için caiz olur. Nasıl
ki Hz. Peygamber (sav) Hendek savaşında barış yapmaları karşılığında Medine
mahsulünün üçte birini Gatafan kabilesine vermeyi teklif etmişti. Isırgan bir
köpekle başı belaya girip eziyet ve şerrinden bir parça ekmek atarak kendini
kurtaran için herhangi bir ayıp yoktur. Dün şecaatini gördüğün genç bugün
kaçarsa, onu kınama. Hıyanetlerinden korkulduğunda anlaşmalarını bozmak korku
halinin her iki tarafta eşitlenmesi içindir. Ta ki Müslümanlar korku, onlar ise
güven içinde olmasınlar. Anlaşmalarını bozanlara verilecek ceza ile arkalarını
ürkütüp dağıtmanın anlamı ise şudur: Esaret, öldürme, kuşatma, kanları dökme,
mallan alma, kadın ve çocuklara el koyma gibi uygulanacak cezalarla, benzer
durumdaki kâfirlerin, başlarına da aynısı gelir korkusuyla ürküp, yurtlarından
kaçmalarını ve darmadağın olmalarını sağlamaktır.
1 Haşr: 5
2 Hud: 123
3 Talak: 3
ON SEKİZİNCİ KISIM
MASLAHATLAR VE
MEFSEDET / (ZARARLI ŞEY)LERİ TANIMA
Yapanla Sırhrlı, ve
Başkasına Geçen İhsandan Hangileri Öne Alınır ve Yapanla Sınırlı ve Başkasına
Geçen Kötülüklerden Hangisi Sonraya Bırakılır? *
Bilmelisin ki, Allah
(cc), kullarına lütfundan dolayı Şeriat'mın her hükmünü mutlaka ya dünya ya
ahiret veya hem dünya, hem ahiret maslahatı için koymuştur. Çünkü hiç kimsenin
onun üzerinde bir hakkı yoktur. Eğer Şeriat'ınm bütün hükümlerini maslahattan
yoksun bir şekilde koymuş olsaydı bile bu yine de ondan hak ve adalet olmuş
olurdu. Nasıl ki mashalata uygun olarak Şeriat'ını ortaya koyması ondan ihsan
ve lütuf ise. Şüphesiz O, kendisini kullarına çok lütufkâr ve gerçekten
insanlara çok şefkatli ve çok merhametli olmakla nitelemiş. Lütuf ve hikmetle
kullarına minnette bulunduğu gibi, şefkat ve rahmetle de minnette bulunmuştur.
Ve onlardan zor olanı değil, kolay olanı murad ettiğini ve şüphesiz onlara çok
iyi, çok merhametli, tev-belerini kabul eden ve hikmet sahibi olduğunu
bildirmiş. Eğer dünyada veya ahirette hiçbir maslahatı olmayan, faydasız, zor
ibadetleri kullarına yükleseydi, bu, lütuf, merhamet, kolaylık ve hikmet eseri
olmazdı. Fakat O, onları kendisine yakınlaştıracak iyiliklere davet etmiş,
kötülüklerden sakmdırmıştır.
İyilik (hasene) ve
kötülük (seyyie)lerin yüksek, düşük ve orta olmak üzere üç dereceleri vardır:
İyiliklerin en üstünü mashalatı en kâmil olandır. Cennetlerde baki kalmayı ve
Rahman'm rızasını gerektiren marifet ve iman gibi. Kötülüklerin en çirkini ise
zararı en fazla olanıdır. Ateşte baki kalmayı ve Deyyan (hesab gören)'ın
gazabını gerektiren cehalet ve küfür gibi. Bize yumuşak muamelesinin bir
eseridir ki, bizimle sınırlı ve başkasına da geçen iki maslahat bir araya
geldiği zaman her ikisini de, bundan aciz kaldığımızda ise ikisinden en yüksek
derecede olanını elde etmemizi emretmiştir. Eğer kişi ile sınırlı bir kötülük
ile başkasına geçen bir kötülük bir arada olursa, her ikisini de def ederiz.
Eğer ikisini birden def edemezsek en çirkin ve en çok olanını def ederiz.
Böylece farzı nafileye, vakti dar olanı vakti geniş olana, daha vacibi vacibe,
daha iyi olanı iyi olana takdim ederiz.
Eğer temizlik için su
verirsek, abdest ve diğer temizlikler değil, cenabet guslü ve meyyit guslüne
öncelik veririz.
Eğer bir örtü
verirsek, kadınları erkeklerin önüne alırız. Eğer bütün vücuda yeterli gelmezse
diğer yerlere değil, avret yerine öncelik verilir. Eğer ihtiyacı olan birden
çok kişi varsa sadece ön ve arka avret yerleri diğer avret yerlerine takdim
edilir. Eğer vakit farz namaza ve geçmiş kaza namazına dar gelirse veya vakit
farza ve yatsı sünnetine dar gelirse, biz farzı geçmiş namaza, vitir namazını
da yatsı sünnetine takdim ederiz.
Eğer bir cana veya
haram bir ırza veya haram bir uzva ve bir mala kastedeni görürsek eğer her
ikisini de def edebilirsek, def ederiz. Yok, sadece birini def edebüiyorsak o
takdirde uzuvları, ırzları ve eşleri korur, malı bırakırız. Canlan da azaların
ve ırzların önüne alırız.
Nafakaları borçlara,
borçları da hibe, sadaka ve diğer bağışların önüne alırız. Borçlarla nisaba
ulaşmış zekâttan hangisinin daha öncelikli olduğunda ihtilaf var. Eğer mal
veya başka bir yarar çeşidi verirsek; akrabaları, komşuları, zayıfları,
âcizleri, şiddetli zaruret ve zorlayıcı ihtiyaç sahiplerini öne alırız. Hali
gizli, iffetli fakiri, iffetli ama isteyen fakire takdim ederiz.
Eğer nafakaları vacib
olmayan muhtaçlar bir arada olsalar, bizim yanımızda da ancak birinin
ihtiyacına yeten miktar varsa, en iyilerini, maslahat ve mefsedet (zararlı
şey)leri tanıma sonra en iyilerini öne alırız. Böylece biz resul olan
peygamberi resul olmayana, onu da veli olan bir kimseye takdim ederiz. İlim,
cihad veya bir yönetim görevine bakmakla Müslümanlara yararlı olan bir kimseyi,
yararsız ve bir işte dayanak olmayana takdim ederiz. Bütün yönetim görevlerinde
de onun maslahatlarını ve bozukluklarını en iyi bilen ve maslahatlarını temin,
bozukluklarını def etmeyi en iyi yerine getireni öne alırız. Bunun için
hilafette gerekli niteliklerde en kâmil olan ve sorumluluklarını en iyi yerine
getiren öne alınır. Namaz imamlığında cemaat içinde fıkhı en iyi bilen ve
Kur'an okuması en doğru ve güzel olan takdim edilir. Ölüyü hazırlamada ise en
yakın, sonra en yakın akrabalar takdim edilir. Çocuk bakımında i*se kadınlar
erkeklere, kadınların yakın olanları u^afc olanlarına takdim edilir. Mahkemede
de yetimler için velayeti karara'bağlamayı diğer konuların önüne alırız.
Vakıfların yönetiminde kimdaha bilgili, helal-haramda daha titiz ve daha uygunsa
ona öncelik veririz. Savaşta da kim daha cesur ve savaşları ve savaş
taktiklerini bilmede" daha yararlı ise onu öne alırız. Düşmanlardan da
sırasıyla en zararlı olanlarım savaşmada öne alırız. Onlarla karşılaştığımız
zaman onlardan görüş sahiplerinin ve yiğitlerinin öncelikle fırsatlarını
gözetip işlerini bitiririz. Esir almayı sonraya bırakırız.
Vakıf ve sadakalarda
da en iyi taraflara ve hayrı en büyük işlere öncelik veririz. Kötülüklerden
men etmede en büyük kötülükleri men etmeyi küçüklerini men etmeye takdim
ederiz.
İyilikleri emretmede
en büyüklerini emretmeyi küçüklerini emretmeye takdim ederiz. Âlimler iki
yarar ve iki maslahattan hangisi daha kıymetli, iki yarar ve iki maslahattan
hangisi daha büyük, anne ve babalardan hangilerinin miras ve bağışlarda daha
öncelikli olduğunda ihtilaf etmişlerdir.
Yine en yakınlardan
kimin kime takdim edileceğinde de ihtilaf edilmiştir. Aynı şekilde ana-babanm
iyilik hakkı ile herkese farz haline gelmiş olan cihaddan hangisinin daha
öncelikli olduğunda ihtilaf edilmiştir.
Fiiller çok
çeşitlidir.
1- Sadece
maslahat olanlar:
Allah'ın marifeti, ona
iman, onu tazim ve ondan korkmak gibi. Bunların terki asla caiz olmaz. Zira
terkine bir ihtiyaç yoktur. Ve bunlarda zorlama da düşünülemez.
2- Sadece
kötülük olanlar:
Allah'ı bilmezlik, onu
inkâr, onun emrini küçümseme. Bunların yapılması asla helal olmaz. Zira buna
bir ihtiyaç yoktur. Ve bunlarda zorlama da olmaz.
3- Asla
helal olmayanlar:
Çünkü nefs onları
istemeden gerçekleşmez. (Erkek için) Zina ve livata gibi. Zorlama veya başka
bir şey bunları helal etmez.
4- Maslahatım/maslahatlarını,
zararına/zararlarına tercih ettiğimiz şeyler:
Kumar gibi; zorlama
ile helal olur. İçki gibi; boğazda kalan lokmayı başka bir şey olmadığı zaman
onunla yutmak için olsa veya zorlama olsa helal olur. Cihad gibi; her ne kadar
can ve mal tehlikesi taşıyorsa da maslahatları ağır bastığı için vaciptir. Zira
bırakılmasmdaki tehlike yapılmasındaki tehlikeden daha büyüktür. Çünkü eğer
terk edilirse düşmanlar canları, ırzları, mukaddesatı, malları ve çocukları
yağma edecekler; düşmanı korkutmak, dini aziz kılmak, müslümanların güvenliğini
sağlamak ve elde edilen savaşsız ganimet, savaşta ele geçen ganimet, öşür,
cizye, haraç ve anlaşmalarla elde edilen mallar gibi cihadın yararları ortadan
kalkacak ki zaten bu yararlardan dolayı imandan hemen sonra gelen bir amel
kılınmıştır.
5- Maslahat
ve zarar yönünün birden çok olduğu şeyler:
Gasp edilmiş yerde ve
evde namaz kılmak, gasp edilmiş bıçakla kurban kesmek, gasp edilmiş suyla
(şer'i) temizlik yapmak gibi. Bunların yararlarından dolayı sevap alınır,
zararlarından dolayı da cezaya maruz kalınır.
Şimdi de maslahatları
zararlarına ağır bastığı durumda helal olan bazı haramlar aktaralım. Eğer
bunların maslahatı büyük olursa, vacib veya mendup (Şeriat'm özendirdiği şey)
olurlar. Çünkü vacip ve men-dubun maslahatı daha ağır basar. Bunların birçok
çeşidi vardır:
1- Küfür
kelimesini söylemek:
Zorlama ile helal
olur, fakat en doğru görüşe göre vacip olmaz.
2- Farz
namazları, zekâtı, orucu, vacib i'tikâfı, nezri veya başka bir şeyle vakti
daraltılmış haccı terk etmek. Zorlama, boğulan birini kurmaslahat ve mefsedet
(zararlı şey)leri tanıma
tarma, helakle karşı
karşıya olan birini kurtarma, ırzları ve azaları koruma gibi sebeplerle bunları
terk etmek caiz olur.
3- Eti yenen
hayvanı öldürmek. Yemek, eziyet, saldırı ve düşmanlığını ortadan kaldırmak
için caizdir.
4- Eti
yenilmeyen hayvanı öldürmek, eziyetini veya saldırısını defetmek veya
zorunluluk karşısında etini yemek için caizdir.
5- İnsanı
öldürmek. Aslî bir küfür, dinden dönme, zina, hiyanet, adil imama başkaldırma,
saldırı halinde nefsi müdafaa v.b. haller olmadan haramdır.
6- Canları
ve azaları tehlikeye atmak onları yok olmaya maruz bırakmak haramdır. Ancak
cihad, bağiler (adil imama başkaldırmış olan-lar)Ia savaş, iyiliği; emretmek,
kötülükten men etmek ve saldırganı defetmek halleri hariç.
7- Öldürme
ve kesmede bedeni tahrib etmek kısas hali dışında caiz değildir.
8- Iyiliği
emretmek ve kötülüğü men etmeyi terk etmek korku ve zorlama karşısında caizdir.
Aynı şekilde eğer fayda vermeyeceği kanaati ağır basıyorsa terk edilebilir.
9- Vurmak
veya başka bir şekilde bir canlıya eziyet etmek, hayvanları sürmek, dişi
ağrıyan birinin dişini çekmek, şer'î had ve tazir cezalarını uygulamak kadın ve
çocuklara terbiye vermek gibi amaçlarla yapılırsa caizdir.
10- Uzerinde
hiçbir günah bulunmayan delileri ve çocukları öldürmek. Kâfirlerin onları
kendilerine kalkan yaptığı bazı durumlarda ve bu deli ve çocuklarm saldırgan
oldukları zaman nefsi müdafaa için caiz olur.
11- Zina
suçlaması. Eşler hakkında yapılması mubahtır. Eğer kendinden olmayan bir
çocuğu soyundan reddetmek için olursa vacib olur.
12- Bazı
günah ve hak tecavüzlerine yardımcı olmak zorlama durumunda caizdir. Canları,
azalan ve ırzları kurtarmak için fidye olarak mal vermek de caizdir. Çünkü bu
şekilde mal alımı haram olsa da canları ve ırzları koruma maslahatından dolayı
buna yardımcı olmak caiz olmuştur.
13- Hac veya
umreyi tamamlamadan ihramdan çıkmak Kabe'den engellenme durumunda caizdir.
14- Malları
gasbetmek. Zorlama ve zorunluluk durumlarında caizdir.
15- Necis
şeyleri yiyip içmek, tedavi veya zorlama durumlarında caizdir.
16- İçki
içmek zorlama ve boğazda kalan lokmayı yutmak için başka bir şey bulunmadığı
zaman caizdir. Onunla tedavide ise meşhur bir ihtilaf vardır.
17- Ateşle
dağlamak tedavi için ve başka bir çare bulunmadığı zaman caizdir.
18- Azalardan
bir azayı kesmek canı korumak için caizdir. Canı kurtarmak, uyuz eli kesmek
gibi.
19- Namazı
abdestsiz, necasetli, çıplak halde ve kıble dışında bir yöne doğru kılmak.
Mazeretleri bulunduğu zaman caizdir.
20- Leş eti
ve ihram içinde Harem avının etini yemek. Zorunluluk ve zorlama durumlarında
caizdir.
21- Avret
yerlerini açmak. Tedavi, tanıklık ve helal faydalanmak için caizdir.
22- Avret
yerine bakmak. Tedavi eden, şahidlik yapan ve helal yoldan faydalanan kimseler
için helaldir.
23- Şahsiyeti
zedelemek. Şahidliğinin veya rivayetinin kabul edilemeyeceğini beyan etmek
için olursa caizdir.
24- Yalan,
gıybet ve laf taşıma. Din, mal, can ve ırzları korumak için olursa caizdir.
25- Birine
kendi mülkünde zorla tasarruf yaptırmak. Hasımlarıyla arasındaki bazı hukuki
icablar karşısında hâkim tarafından yaptırılabilir.
26- Şahidliği
gizlemek, korku ve zorlama karşısında caizdir.
27- Sarhoşluk.
Zorlama ile caiz olur.
Bunlar, kendilerinden
ötürü bazı sakıncalı şeylerin helal olduğu bazı maslahatlardır. Eğer bu
maslahat, temini için çalışmak vacip olan şeylerden ise o takdirde o sakıncalı
işi yaparak onu elde etmek vacip olur. Canları, ırzları ve bedenleri korumak
için yalan söylemek gibi. Eğer o maslahatı temin etmek müstehap ise o takdirde
o sakınacak şeyi maslahat ve mefsedet (zararlı şey)Ieri tanıma
yaparak onu elde etmek
de müstehab olur: İnsanların arasım düzeltmek için yalan söylemek gibi.
Bunlar, Allah'ın izniyle diğer konularda yol gösterici olacak bazı örneklerdir
diye aktardık. Allah'a hamd olsun. Yardım dilenen ancak odur.
Kim bu kitabın ana
kaidelerini idrak edip maslahatın hakikatına ve onun yararları elde edip
zararları def etmekle sınırlı olduğuna, mefa-sidin de hakikatına ve onun
zararları elde edip yararlar defetmekle sınırlı olduğuna ve bunlarda azm-çoğun,
büyüğün-küçüğün farkının olmadığına vakıf olursa, artık o kimseye neredeyse
Kur'an-ı Kerim'in adaplarından hiçbir edep kapalı olmaz. Özellikle de
maslahatların ve kötülüklerin gerçeği ve hangisinin ağır bastığı net ve açık
olarak ortaya çıkmışsa. "Kim Saîih bir amel işlerse artık kendi lehinedir.
Kim de kötülük ederse o takdirde (o da) kendi aleyhinedir." "Kim de
salih bir amel işlerse artık-kendileri için (cennetteki yerlerini) hazırlamış
olurlar." "Kim bir kötülük yaparsa onunla cezalandırılır."
"Şüphesiz ki biz amelce güzel olanın mükafatını zayi etmeyiz."
"Hardal tanesi ağırlığında (bir amel) bile olsa onu getiririz."'
"Artık kim zerre kadar bir hayır işlerse onu görür. Kim de zerre kadar bir
şer işlerse onu görecek." Artık
iyilik ve kötülüğü isteyen az işlesin, isteyen çok işlesin.
Maslahat ve
Mefsedetlerin (Zararlı Şeylerin) Sıralaması Başkasına zararı veya faydası dokunmayan
yalan haramdır. Çünkü yalancının kendisine zararı vardır. Eğer zararı başkasına
da geçerse o zaman onda hem yalanın, hem de derecesine göre zararın günahı vardır.
Bir can veya ırz veya mal hakkında yalan şahitlikte bulunan kimseye iki günah
vardır: Yalanın günahı ve ondan meydana gelen zararın günahı. Eğer yalanda ağır
basan bir maslahat varsa günahı ortadan kalkar. Canların, ırzların, dinlerin
ve malların korunmasından hangisine ait ise o maslahat onun mükâfatı olarak
elde edilir. Kim yalan olarak kendi aleyhinde öldürme, birinin bir organını
kesme, sopa ile dövme veya bir ırzı çiğneme cürmünü ikrar ederse ona hem yalan
söyleme günahı, hem de kendi hakkında sebebiyet vereceği kesme, öldürme,
1 Fussilet: 46
2 Rum: 44
3 Nisa: 123
4 Kehf: 30
5 Enbiya: 47
6 Zilzal: 7-8
sopa ile dövülme ve
bir ırzın araştırılması günahı vardır.
Kimseye zararı veya
yararı olmayan doğru konuşma helaldir. Eğer birine zarar verirse derecesine
göre kişiye zararın günahı vardır. Kim bir zalime masum bir insanın malı, ırzı,
canı veya başka bir hukuku hakkında yol göstericilik yaparsa ona, doğru
konuştuğu yönüyle bir günah yoktur. Fakat o yol göstericilikten meydana gelen
zararın günahı onun üzerinedir.
Yarar sağlayan doğru,
konuşmanın, doğruluğu yönüyle bir mükâfatı yoktur. Ama derecesine göre içerdiği
yararın mükâfatını alır.
Gıybet de eğer zarar
verirse onda hem gıybetin, hem de zararın günahı vardır. Eğer fayda verirse
caizdir ve derecesine göre onda o faydanın mükâfatı vardır. Bir canın
öldürülmesi veya bir azanın kesilmesi veya bir ırzın helal kılınması hakkında
yalan şahitlik yapanın şahitliğini çürütmek bir mal veya menfaat hakkında
yalan şahitlik edenin şahitliğini çürütmekten daha iyidir. Çünkü can, ırz ve
azaları korumak malı korumaktan daha iyidir.
Zarar veren söz taşımada,
sözün taşınmasından dolayı günah yoktur. Fakat yol açtığı zarara göre onda
günah vardır. Eğer sözün aktarıldığı kişinin bunda yararı varsa ve ona öğüt
için aktarılmışsa yarar mik-tarınca onda mükafat vardır. Bu doğrultuda canları
korumak için söz taşımak, ırzları korumak için söz taşımaktan daha iyidir.
Irzları korumak için söz aktarmak ela malı korumak için söz aktarmaktan daha
iyidir.
Mükâfat veya günahlar,
fiillerle değil ancak fayda ve zararlarla ölçülür. Bazen bir tek fiil çok
zararları içerir. Beytülharamda (Ka'be'de) ikisi de ihramh ve Ramazan ayı
içinde oruçlu iken annesiyle zina eden kimse gibi. Şüphesiz ki bu; akrabalığı
kestiği, zina ettiği, Ka'be'nin hürmetini çiğnediği, ihramla girdiği hac veya
umre ibadetini tamamlamadan bozduğu ve orucunu bozduğu için günahkârdır. Buna
lazım gelen ceza ise zinadan dolayı had, ihramla girdiği ibadeti tamamlamadan
bozduğu için kefaret, orucu bozduğu için yine kefaret ve Beyt-i Haram'm
hürmetini çiğnediği için de terbiye cezasıdır. Çünkü o, bütün bu kötülükleri
bir tek fiilde yaptığı için bunların kefaretlerini, cezalarını ve günahlarını
yüklenmiş oldu. Eğer Sultan; insanları öldürmek, ırzları çiğnemek, mallara el
koymak v.b. zulüm çeşitleri ile halka zulmeden bir valiyi azlederse o, bir tek
görevden alma sözü ile bu kötülüklerden her bir kötülüğü önlemenin mükafatını
alır. Allah yolunda cihad da dinin aziz kılınması, küfrün yok edilmesi, Müslümanların
dünyası, ırzları, mahremiyetleri ve çocuklarının korunması savaşla elde edilen
fey' (çatışma olmadan ele geçen ganimet), ganimet ve cizye gelirinin elde
edilmesi, Müslümanların öfkelerinin giderilmesi, göğüslerine şifa verilmesi ve
can, mal, namus ve çocukları hakkında güvene kavuşturulmaları gibi sağladığı
yararların her biri için sevap kazandırır.'Bir fiilin maslahatları ne kadar
büyük olursa Allah katındaki derecesi de o kadar büyük oiur. Çünkü fail her bir
maslahatı için sevap alır. Aytı^şekilde bir fiilin zararları da ne denli büyük
olursa onun günahı da o denli büyük olur. Çünkü fail her bir zarar için ceza ve
buğza maruz kalır.
Maslahatlardan
öyleleri var ki başka itibarlar onları örttüğünden âlimlerden başkası onları
idrak edemiyor. Meşru cinsel münasebet gibi. Çünkü cinsel ihtiyacı giderme ona
egemen olup üstünü kapatmıştır. Oysa onda münasebette bulunan hem
erkeğin", hem de kadının iffetlerini koruma ve zinadan sakınma maslahatı
vardır. O zina ki büyük günahların en büyüklerindendir. Bunun içindir ki Hz.
Peygamber (sav); "Sizden birinin hanımına cinsel münasebette bulunmasında
da sadaka vardır"' demiştir. Aynı şekilde taat üzerine daha kuvvetli olma
amaçlandığı zaman yeme ye uyumada da sevap vardır. Bazı şakalarda da
şakalaşılanm gönlünü hoş etmek amaçlandığı zaman sevap vardır. Peygamberlerin
şakalarım da buna yormak lazımdır. Nice yatağı üzerine yatan vardır ki,
Allah'a yürüyor; nice yiyen, içen, şakalaşan ve oynaşan var ki, ondan
amaçladığıyla Allah'a yaklaşıyor. Ve nice rükû eden, secde eden, inzivaya
çekilip ibadet eden de var ki, Allah'a yönelmiş olduğunu zannettiği halde
ondan kaçıyor. Ona yürüdüğünü zannettiği halde ondan göçüp uzaklaşan biridir.
Bu, onun kötü maksadı, içinin çirkinliği ve saklısının bozukluğu sebebiyledir.
Onlardan kimisi bunun şuurundadır. Fakat bilmezlikten gelir. Kimisi de
cehaletinin büyüklüğü ve ahmaklığının aşırılığından bunun farkına varamıyor.
1 Müslim
"Onlar dünya
hayatındaki çalışmaları boşa giden, fakat gerçekten kendilerini güzel bir iş
yapıyor sananlardır." Bunun için tam bir bahtiyarlıkla bahtiyar olan kişi
kitap ve sünneti kendine kılavuz yapandır. Onların hidayeti ile hidayet bulan
artık asla dalalete gitmez. Kim onlara uyar, onların nasihatlerini kabul eder
ve yol göstericiliklerinin gereği ile amel ederse onun Allah'a yakınlığı da
onun onlara muhalefetten korkusuna ve onlara muvafakatinin tamhğma göre olur.
Kim de onlara veya onların durumlarının gerektirdiği şeye aykırı hareket ederse
Allah'tan uzaklığı da her ikisine veya ikisinden birine muhalefetinin
miktarına göre olur. Yeryüzünde Resullerin Efendisinden ve âlemlerin Rabbinin
Resulünden başka Allah'ın, kendisine tabi olduğumuzda bizi seveceğini ve ona
itaat ettiğimizde bizi doğru yola ileteceğini bildirdiği bir kimse yoktur.
"De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız o halde bana tabi olun ki Allah da sizi
sevsin ve günahlarınızı bağışlasın."
"Eğer ona itaat ederseniz hidayete erersiniz." "Kim Peygamber'e itaat ederse muhakkak
Allah'a itaat etmiş olur." "işte yarış edenler, bunda
yarışsınlar."
Artık isteyen onun
emrine uymayı az yapsın, dileyen çok yapsın. Size onun yolunu tutmayı ve onun
halifelerini örnek almayı tavsiye ediyorum. Umulur ki böylece kurtuluşa
erersiniz.
Sabah vaktinde herkes
övecek gece yürümüş olan yolcuyu
O vakit uyku kabirleri
üzerlerinden açılır bir bir.
1 Kchf: 104
2 Al-i İmran: 31
3 Nur: 54
4 Nisa: 80
5 Mutaffifin: 26
ON DOKUZUNCU KISIM
ŞER'İ ZANLARLA AMEL
ETMENİN GÜZEL OLUŞU
Kulların bütün çabası
dünya ve ahiret maslahatlarını elde edip
zararlarını defetmek
olunca Şeriat'te bunlarda zanna uymayla geldi. Çünkü genelde kanaatler doğru
çıkar, yanlış çıkması nadirdir. Bunun için, beklenen her yararda az da olsa
zarar korkusu olur. Eğer Şeriat ibadetlerde, muamelat ve diğer tasarruflarda
ke'sin yakini itibare almış olsaydı az bazı zararların vuku bulması korkusu
yüzünden birçok maslahat elden kaçardı. Daha doğrusu bazı maslahatlarda eğer iş
yakine bina edilirse insanlar helak olur, memleketler fesada uğrar.
Vera' (dinde
titizlik); zarar ihtimali yarar ihtimalinden daha açık olduğu durumlarda, o
işle amel etmeyi bırakmakta olur. İtibare alınması şer'i maslahatların iptaline
ve önlenmiş zararların ortaya çıkmasına yol açan her ihtimal geçersizdir, ona
iltifat edilmez.
Biz şimdi zan ile amel
etmenin hem dünya, hem de ahiretlerinde kullar için daha uygun olduğunu ve eğer
zan ile amel edilmezse hem dünya, hem de dinin fesadına yol açacağını açıklayan
misalleri içeren bazı bölümler aktaralım.
İbadetler
Bu konuda birçok örnek
mevcuttur. 1-Abdestsizlik ve Cenabetten Taharet
Bunda yakin itibara
alınsaydı sahih olmaz ve bu sebeple buna bina edilen namaz, tavaf, secde,
kıraat, mushafı taşıma, mescitte bekleme, i'tikâf, hayzı bitmiş kadınla cinsel
ilişki vb. farz veya nafile taharetle bina edilen taatlerin terk edilmesi lazım
gelirdi. Çünkü çok nadir durumlar istisna, suyun temizliğine kesin bir yakin
elde edilemez. Zira bir kimse kendini denize batınp çıkarsa o esnada bir deniz
hayvanının necasetinin gelip bedenine bulaşmış olmadığından kesin emin olamaz.
Bu deniz hayvanının necaseti de âlimler arasında ihtilaflı bir durumdur. Ve
ihtilaf olan yerde kesin hüküm olmaz.
Eğer bir yağmurda durup
bütün bedenini yıkarsa yine de bedeni üzerinde gizli bir necasetin olmadığından
emin olamaz. Bu durumda onun bu taharetinde 'Su bir yıkama ile hem necaseti,
hem de abdestsiz-lik veya cünüplüğü kaldırır mı? Yoksa ancak ikisinden birini
mi kaldırır?1 tartışmasına dayanan bir ihtilaf vardır. İhtilafın olduğu yerde
de kesinlik olmaz. Sebeplerinin varlığından dolayı yakın ihtimaller dışında bu
taharet bölümünde vera' gösterip ihtimallerden kaçınmanın yeri yoktur. Yiyecek
ve içeceklerde de hüküm böyledir.
İhtimallerin
belirtileri ortaya çıkmadan vera' gösterip necaset ihtimalinden kaçınıp
sakınmanın yeri yoktur. Bunda abdestsizlik tahareti ile cünüplük tahareti
arasında fark yoktur.
2 -Teyemmüm
ve Istinca (Tuvaletten Sonra Temizlenme)
Bunlarda yakin esas alınsaydı
ikisi de sahih olmazdı. Çünkü toprağında, taşında bir kara hayvanının, bir
insanın veya bir kuşun necasetiyle kirlenmiş olması mümkündür. Bu konuda vera'
göstermek suda olduğu gibi ancak necis olma ihtimalinin belirtileri ortaya
çık-tığındandır. Zira^uzak ihtimallerden bile kaçınmak bir çeşit vesvesedir.
Aynı şekilde teyemmüm
alan kişinin, suyun bulunmadığını kesinleştirmesi de vacip değildir. Teyemmümü
helal kılan özürlerin çoğu da hakikatte gerçekleşmez. Özellikle de âlimlerin
ihtilaf ettiği özürler.
3- Deri
Tabaklamak
Eğer yakin esas
alınsaydı hiçbir deri tahir olmazdı. Çünkü alimler bunda ihtilaf etmişlerdir.
İhtilafın ortaya çıktığı yerde de kesinlik olmaz. Eğer tüm ihtilafların dışına
çıkmak vacip olsaydı o zaman âlimlerin görüşünü taklit edenlerin haramlığında
ihtilaf edilen yerde haramlığı, vacipliğinde ihtilaf edilen yerde de vacipliği
tutmaları vacip olurdu ki bu da selef ve halefin üzerinde yürüdükleri haram
olmama ve vacip olmama görüşlerini taklit edenleri de yadırgamama adetine aykırıdır.
4- Hayız
Bunda yakin esas
alınsaydı sabit olmaz ve ona bina edilen kocaları ölmüş veya boşanmış
kadınların bekleme süreleri, bu durumda cinsel ilişkinin haramlığı, namaz ve
orucun haramlığı gibi maslahatlar ortadan kalkmış olurdu. Çünkü hayız kanının
kesilip onun yerine istihaze (hastalık) kanının gelmiş olması her zaman
mümkündür. Bu ve benzeri ihtimallere karşı vera' gösterip kaçınmak doğru
değildir. Çünkü bu ihtimal çok uzak ve belki de dünyada benzeri olmamış bir
şpîfdir.
5- Namaz
Vakitleri
Yakin itibara
alınsaydı birçok insan için vaktin başında namaz kılma fazileti kaçırılmış
olurdu. Çünkü bunu bilmelerine imkân yoktur. Zaten bundan dolayı .ezan meşru
kılınmıştır.
6- Ezan
Bunda yakin itibara
alınsaydı sahih olmazdı.''Çünkü ezan okuyanın imanına kesin olarak
hükmedemeyiz. Vaktin girdiğinden emin olduğuna da kesin kanaat edemeyiz. Ezan
okuyanın küfür ve zındıklık ile suçlanan biri olması gibi yakın bir ihtimal
olmadan vera' göstermek de olmaz.
7- Namaz
Şartları
Yakin şartı aransaydı
gerçekleşmemiş olurdu. Çünkü Mekke ve Medine haremindekilerinin dışında kıble
istikametine dönüldüğünde kesin bir yakin oluşmaz. Namaz kılanın gerçekten
abdestsizlik ve cenabetten, beden, elbise ve namazgahının necasetten temiz
olduğuna hükmedilemez. Vera' göstermek de ancak ihtimaller açık olarak ortaya
çıktığı zamandır.
8- Namazlarda
İmama Uyma
Bunda yakin itibara
alınsaydı sahih olmazdı. Çünkü biz ne imamın imanına, ne abdestsizlik ve
cünüplükten temiz olduğuna, ne niyetine, ne de namazın gizli rükünlerini yerine
getirdiğine kesin olarak hükmedemeyiz. İmamın, akidesinin bozukluğuyla
suçlanan, necasetlerden kendini az korumakla bilinen veya namazın vaciplerini
bilmemekle tanınan biri olması gibi bir ihtimalin nedenleri ortaya çıkmadan
vera' göstermek de olmaz.
9- Hasta
Kimsenin Namazı
Bunda yakin ölçü
alınsaydı çoğu durumda ruhsat ortadan kalkacaktı. Çünkü ne oturarak namaz
kılmayı, ne de imayla rükû' ve secde etmeyi helal kılan hastalığın bir
kaidesi, bir ölçüsü yoktur. Özrün gerçekleştiğinde bir şüphe veya âlimlerin
ihtilaf ettiği bir konu sözkonusu olmadan vera' göstermenin yeri yoktur.
10- Cemaatle
Namaz Kılınan Mescitler
Bunlarda yakin ölçü
alınsaydı onlarda namaz sahih olmazdı. Çünkü mescitliği kesinlik kazanmış olan
mescitlerin dışındaki mescitlerde namazın kesin kılınabileceğine hükmedemeyiz.
Bu mescitler gasp edilmiş veya başka bir amaç için vakfedilmiş olabilir.
Âlimler bunda ihtilaf ettiği için bu ihtilaflı binalarda kesinlik şartı ile
birlikte namaz kılınamaz. İnsanlar arasında o mescidin gasp edilmiş veya
vakfedenin vakfı kabul edilemeyecek, çok zalim ve halkın malına tecavüz eden
biri olduğu yayılmadıkça vera' gerekmez.
11- Namazı
Kısaltmak
Bunda yakin itibare
alınsaydı taat amaçlı sefer dışında caiz olmazdı. Çünkü helal sefer ve günah
amaçlı seferde âlimlerin ihtilafı vardır. Helal seferde kısaltmayı bırakmakta
vera' yoktur. Çünkü delilleri doğruluktan uzak ve sünnetin zahirine aykırıdır.
Her ihtilaflı durumdan kaçınmak da vera' değildir. Vera' ancak karşıt
delillerin birbirine ve doğruluğa yakın olduğu ihtilaflardan kaçınmak ile
gerçekleşir.
12- Cuma
Namazı
Bunda yakin şartı
aransaydı vacib olmazdı. Çünkü hürriyet ve ikamet niyeti gibi Cuma şartlarını
yerine getirmiş yeterli sayıdaki kişinin bir araya geldiğine kesin
hükmedilemez. İmamın taharetine, niyetine ve halife tarafından cemaate imamlık
için görevlendirildiğine de kesin hükmedilemez. Cuma namazının sıhhatini bozan
bazı ihtimaller ortaya çıktığı zaman vera' Cuma namazından sonra öğle
namazının kılınmasıdır.
13- Bayram
Namazları
Bunlarda kesinlik
şartı aransaydı çoğu maslahatları elden kaçardı. Çünkü hilalin görüldüğünü
kesinleştirmeden veya gün sayısını tamamlamadan Ramazan bayramının geldiğine
kesin hükmedemeyiz. Zira şahitlerin sözüyle kesinlik oluşmaz. Bayram gününde
bir yanlışlık olduğunu açıkça gösteren bir ihtimal ortaya çıktığında vera'
bayram namazını tekrar kılıp fi tır zekâtını yeniden çıkarmak, kurbanları da
bayram gününden sonraki günde kesmektir.
14- Ölülerle
İlgili Hükümler
Gusül, kefenleme,
taşıma, gömme, namazlarını kılma ve onlara bağışlanma dileğinde bulunma gibi
durumlarda yakin şartı aransaydı bu hükümler vacip olmazdı. Hatta namaz ve
istiğfar bile... Çünkü meyyit küfür ve dinsizliği gizlemiş biri olabilir. Ne
farz-ı kifaye olan bu işlerin yerine getirilmesini ve farzın diğer herkesten
düşmesini sağlayacak kişiler hakkında, ne de bunların dışındakiler hakkında
vera' göstermenin yeçi yoktur. Ancak küfür ve dinsizlikle suçlanan biri hakkında,
bunu gösteren sebepler ortaya çıkarsa o zaman farzın düşmesini sağlayacak
sayıdaki kişilerin dışında kalanlara namaz ve istiğfarı terk etmek daha iyidir.
15- Malların
Zekâtı
Bunda yakin itibara
alınsaydı vacip olmaz ve verenin mükâfatı ile alanın faydalanması elden
gidecekti. Çünkü biz ne verenin, ne de alanın iman ehli olduklarına, ne alanın
almaya istihkak sıfatlarına ve ne de verenin zekâtın nisabına (zekâtın düştüğü
meblağa) gerçekten sahip olduğuna kesin hüküm veremeyiz.
Borç, vacip, adak,
ipotek vb. zekâta mani hususlardan da boş kalmaz. Âlimlerin bu konudaki
ihtilafıyla beraber, alanın vasıflarında bazı ihtimaller ortaya çıkarsa vera',
ondan başkasına vermekte olur.
Öyleyse namazlardan,
zekâtlardan, kefaretlerden, borçlardan ve adaklardan üzerimize vacip kılman,
kanatimizin elverdiği şeydir. Bunun için diyoruz ki, Allah rükün ve şartlarının
oluşmasını kanaatimize bağladığı namazı kesin olarak kılmayı bize farz
kılmıştır. Yine şahsi mülkümüz ve engelleyici bir engeli bulunmadığını düşündüğümüz
maldan da üzerimizdeki mali haklan çıkarmamızı üzerimize farz kılmıştır.
16- Oruç
Bunda yakin şartı
aransaydı ilk günün orucu elden giderdi. Çünkü hilalin görülmesi ancak bir
kişinin şahitliği ile sabit olur. İlk günün orucunu terk etmede bir vera'
yoktur.
17- İ'tikâf
Yakin itibare
alınsaydı neredeyse hiç sahih olmazdı. Çünkü hayız ve cünüplükten temiz
olunduğuna kesin hükmedüemez. Edilse bile Mes-cid-i Haram, Mescid-i Nebevi,
Mescid-i Aksa, Küba Mescidi, Mina Mescidi ve Hz. İbrahim'in Arafat'taki mescidi
dışındaki hiçbir mescitte sahih olmaması lazım. Çünkü biz yerin mescit ve gasp
edilmiş bir mülk veya başka bir yöne yapılmış bir vakıf olmadığını kesin
bilemeyiz. Mülkü gasp edilmiş olduğu meşhur olan veya insanların mülklerini
gasp eden zalim biri tarafından vakfedilen bir mescit olması gibi bir ihtimalin
nedenleri açık olarak ortaya çıkmadan bunda vera' göstermek olmaz.
18- Hac ve
Umre
Bunlarda yakin şart
olsaydı, vacib olmazlardı. Çünkü onların vacib-liği malm bulunmasına bağlıdır.
İstita' (güç yetirme) şartı olan azık, binek, gidiş-geliş masrafı ve diğer
sefer araçlarının sağlandığı mal hakkında her bakımdan bir kesinliğe
ulaşamayız. Eğer şüphelerden beri olan başka bir mal bulunamazsa, bunda vera'
olmaz. Çünkü ibadetlerin düşürülmesinde vera' yoktur. Çünkü vera' ibadet ve
muamelet-taki mashalatları temin etmek, zararları da defetmek için tedbir,
dikkat ve titizlik göstermektir. Dolayısıyla vera'daki ihtiyat farziyeti
korumak içindir, düşürmek için değildir. Bunun için mükellef kişinin başkasını
bulamadığı zaman şüphelerin yer ettiği mallardan borç, vacib adak, zekât ve
kefaretleri çıkarıp vermesi vacibdir.
19- Kefaretler:
Eğer hac, adak, adam
öldürme, zihar ve yemin kefaretlerinde Şeriat, yakini itibara almış olsaydı
hiçbiri vacib olmazdı. Çünkü biz verenin gerçekten mülkiyete sahib olduğuna ve
bu mülkün ipotek, vacib adak gibi engelleri bulunmadığına kesin hükmedemeyiz.
Kurban, hediye, ibahe (herkesin kullanımına helal kılma) ve misafir ağırlama
gibi tüm malî hayırlarda da durum böyledir. Eğer bunlardan bir şeyde bir
ihtimal ortaya çıkarsa vacibliği düşmez. Ancak onu bu maldan çıkarmaktan kaçınmak
vera' olur. Nadir ihtimallerde ise vera' yoktur.
Muamelat
Eğer Şeriat alışveriş,
kiralama ve benzeri muamelelerde yakini itibara alsaydı bunların hiçbiri sahih
olmazdı. Çünkü akti yapan her iki tarafın ne ehliyetine, ne de mülkiyetine
kesin olarak hükmedüemez. Mülkleri de ipotek, adak gibi tasarrufu engelleyici
durumlardan beri olduğu ve akti yapan her iki tarafın da zorlama ile değil,
gönüllü olarak akti yaptıklarına kesin olarak hükmedüemez. Çünkü her ikisi de
veya ikisinden biri zorlanmış olabilir. Menfeat ve mallarla ilgili tasarruflar
imkansız hale geline yiyecekler, içecekler, meskenler, binekler ve tüm menfaat
ve malların yıllık mahsulünden faydalanma da zaruret hali dışında imkansız hale
gelecektir.
Eğer insanlar bu gibi
şeylerden faydalanmak için zaruret haline kadar sabretselerb zaman
zanaatlardan, ibadet ve cihattan aciz kalırlar. Kâfirler de memleketleri istila
edip erkekleri öldürecek, malları alacak, kadm ve çocukları esir edeceklerdir.
Artık bundaki fesad kimseye gizli değildir.
Bu ihtimallerden
açıkça ortaya çıkandan başkasında vera' yoktur. Mallarda beklenebilecek kötü
ihtimal, malı elinde bulunduran kişinin hak sahibi olmamasıdır. Bu konuda
vera'; onu hak sahibine vermek veya mülk edinme yollarından bir yolla ondan
malm mülkiyet hakkım devralmaktır. Eğer hak sahibini bilmiyor ve ileride de
sahibini öğrenmeyi ummuyorsa, malı, beyt-ül malın (hazinenin) yöneticisine
teslim edecek. Ancak eğer yönetici zalim biri ise o zaman kendisi o malı
beyt-ül malm harcandığı yere harcar. Eğer mal sahibini bulmaktan umudunu
kesmemişse, onu buluncaya kadar malı korur veya onu koruyacak güvenilir bir
hâkime teslim eder. Ta hak sahibi ortaya çıkıp malı kendisine teslim edilinceye
kadar... Veya ortaya çıkmasından umut kesilir de mal, beyt-ül malın harcandığı
yerlerde harcanır. Eğer maldaki şüphe onun vakıf malı olma ihtimali ise, o
takdirde muhtemel vakıf hangi hayır cihetineyse kendisinin bütün şart ve
nitelikleriyle malı o vakıf cihetine vakfetmesi yerinde olur.
Birkaç tasarruf
çeşidini de zikredelim:
1- Faydalanma
Akitleri
Borç, ipotek,
ortaklık, anlaşma, ödünç, emanet, vekâlet, ücret-kira, birinden sermaye,
ötekinden işletme olmak üzere yapılan ortaklık, birinden tohum, ötekinden
işletme olarak yapılan ziraat ortaklığı ve bakıcı ile ortak olma gibi... Bütün
bu akitlerde yakin itibare alınsaydı hiçbiri sahih olmaz ve faydalanmaları
elden giderdi. Zira akdi yapanın ne ehliyetine, ne de verdiği mal veya menfaate
gerçekten sahip olduğuna yakinen hükmedilemezdi. Çünkü elindeki menfaat,
önceki bir kare ile istihkak edilmiş olabilir. Mülkte tasarrufu engelleyici
sebeplerden biri olmayabilir. Bunda vera', ancak ihtimaller açıkça ortaya çıktığında
olur.
2- Borçlar
Bunlarda yakin itibare
alınsaydı sabit olmazdı. Çünkü akdi yapanın ehliyeti, verdiğinin gerçekten sahibi
olduğu, zorlama altında olmayıp gönüllü olduğu ve mülkte ipotek veya adak olma
gibi tasarrufu engelleyici sebeplerin bulunmadığı kesin olarak bilinemez.
3- Gasp Veya
Başka Yolla Telef Edilmiş Malların Tazmini
Bunda yakin aransaydı
vacip olmazdı. Çünkü ne malın elinde telef olanın gerçekten mülkü olduğuna, ne
kendisinin bu telefe izin vermediğine, ne kendisinin daha önce bu tazminattan
vazgeçmediğine ve ne de daha önce bedelini almadığına kesin hükmedilemezdi.
4- Borç
Kefaleti
Yakin aransaydı sahih
olmazdı. Çünkü akdin iki tarafının ehliyetine de, borcun iki tarafının
gerçekten var olduğuna da kesin hükmedüemez. İhtimaller açıkça ortaya
çıktığında vera'nın gerekliliği açıktır.
5- Kusurdan
Dolayı Malı Geri Verme
Müşterinin
mülkiyetinin baki kaldığına, geri vermeyi engelleyen sebeplerin gerçekten
yokluğuna, satış esnasında kusuru bilmediğine ve bu hakkın geciktirme veya
bağışlama ile düşmediğine kesin hük-medilemez. şer'i zanlarla amel etmenin
güzel oluşu
6- Şuf'a
(Satılan Bir Akarı O Akara Komşuluk Veya Ortaklık Edenin Öncelikle Alabilmesi
Hakkı)
Şuf'a sahibinin
mülkiyetine, satanın mülkiyetine, ikisinin şer'i ehliyetine, şuf'a bir kere
sabit olduktan sonra düşmediğine ve fiyatının bilinmemesi, bilinmesinin de
mümkün olmaması sebebiyle olanaksız olmadığında kesin hükmedüemez. İhtimaller
açıkça ortaya çıktığında şuf'ayı terk etmenin vera' olduğu ise açıktır.
7- Gasp
Edilmiş Malı Geri Verme
Yakin itibara
alınsaydı ne geri verilmesi, ne de tazmin edilmesi vacip olmazdı. Çünkü malın,
kendisinden gasp olarak alınanın gerçekten mülkü olduğuna, gasp edenin
gerçekten onda mülkiyeti bulunmadığına ve kiralama veya ipotek veya mülk
sahibinden vakıf olarak veya önceki ya da sonraki bir sahiplenme ile malın
kullanım hakkım elinde tutmadığına kesin hükmedüemez.
8- Borçları
Ödeme, Emanet, Ödünç Malları Geri Verme
Bunlarda yakin şartı
aransaydı hiçbiri vacip olmazdı. Çünkü borcun ödeşme veya bağışlama ile
düşmediğine, ödünç ve emanet mallarda da malın elinde olduğu kişiye mülkiyetin
intikal' etmediğine veya ipotek yahut kiralama ile kullanım hakkı kazanmadığına
kesin hükmedüemez.
9- Ödünç
Eşya, Hibe Verenin veya Verilenin Ömrü Boyunca Verilen Akar, İki Kişiden
Hangisi Önce Ölürse Mülkün Ötekine Kalması Şeklinde Verilen Akar, Misafir
Ağırlama, Faydalanmayı Herkese Helal Kılma, Hediye ve Sadaka Gibi Gönüllü
Hayırlar
Yakin aranırsa hiçbiri
sahih olmazdı. Çünkü verenin ehliyeti, gerçekten mülkün sahibi olduğu ve engel
bir nedenin bulunmadığı kesin bilinemez.
10- Yetimlerin,
Delilerin, Hazır Bulunmayanların ve Beytü'I-Malın Mallan Gibi Emanetlerin
Kabulü
Yakin itibara
alınsaydı bunlar sahih olmaz, kabulü de caiz olmazdı. Çünkü mülkiyetinde ve
engel nedenlerin olmadığında kesinlik yoktur. Kabulü vacip olduğu için vera'
gösterip kabul etmemek olmaz.
11- Buluntu
Eşya
Bunda yakin aransaydı
ne niteliklerini söyleme ile, ne de delil göstermeyle geri verilmesi vacip
olmazdı. Çünkü şahitlik kesinlik ifade etmez. Geri verilmesi vacip olmayınca
duyurmak da vacip olmaz. Çünkü bir faydası kalmaz.
12- Maden ve
Defineleri Çıkarmak
Kesinlik şartı
koşulsaydı bunlar sahiplenilemezdi. Çünkü arazilerini ihya etmek suretiyle
veya defineye daha önce başkasının ulaşıp sahiplenmesiyle başkasının mülkü
olabilirlerdi. Başkasının mülkü olduğuna dair belirtiler olmadan veya ölü
arazi olup başkası tarafından ihya edildiği anlaşılmadan bunda vera' göstermek
yoktur.
13- Miraslar
Yakin aransaydı sabit
olmazdı. Çünkü malın ailenin mülkü olduğuna, varis ile ölenin gerçekten aynı
dine mensup olduklarına varisin mirasçı olduğu kişiyi öldürmesi, varis olunan
tarafında mirası eksik almasını veya ondan tamamen mahrum olmasını gerektiren
bir şartın konulması gibi varis olmayı engelleyici bir nedenin bulunmadığına
kesin hükmedilemez.
Nikâh ve Buna Bağlı
Hususlar
Nikâhta yakin şart
koşulsaydı, sahih olmaz ve nikâhın gayesi olan soy, üreme, iffet, soy ile ve
evlilik akrabalığı ile ilgili bütün maslahatlar elden gitmiş olurdu. Çünkü ne
iki eşin aynı dine mensup olduklarına, ne velinin ehliyetine, ne de şahidlerin
adaletine kesin hükmedilemez.
Evlenecek kadının mahremlik,
evlilik hısımlığı, ihramda bulunma, süt kardeşliği, zina suçlamasıyla
lanetleşme, iddet (bekleme süresin)de bulunma ve başkasının nikâhlı eşi olma
gibi nikâha mani sebeplerden berî olduğu da kesin olmaz. Ve böylece nikâhın
mehir, nafaka, giyecek ve mesken temin etme ve eşin itaati gibi faydalanmaları
elden gider.
Bu durumda hul'
(kadını mal karşılığı boşama), boşama, kadına yaklaşmayacağına yemin etme ve
zina suçlamasıyla lanetleşme gibi nikâha bağlı hükümlerin de geçersiz olması
gerekirdi. Nikâhın soy ve nafaka gibi faydalarında da yakin şart koşulsaydı,
soy sabit olmazdı. Buna bağlı olarak soya bina edilen nafaka, giydirme,
barındırma, çocuk bakımı, cinayet işleme halinde diyeti üstlenme, miras,
velayet, ırz ve mal velayeti gibi hususlar da ortadan kalkardı.
Şüphesiz biz, yalan
imkânı bulunmayan sayıdaki kişi, doğuma şahidlik etmeden anneye nisbetine de
kesin hükmedemeyiz; çocuğun kocaya nisbetine de... Çünkü doğan çocuğun onun
suyundan olduğuna kesin hükmedilemez. Bu konuda vera'ın da imkânı yoktur.
Bununla beraber bazı
durumlarda uzak ihtimallere eklenen sebepler olur. Eğer belirtiler ortaya
çıkarsa kuşkulu olan çocukla kız kardeşleri arasına hicab (tesettür) koymak
vera' olur. Nasıl ki Hz. Peygamber (sav), eşi Sevde'ye babası Zem'a'nm kuşkulu
olan oğlu ile arasına, onun babasından olduğuna ve kardeşi olduğuna hükmettiği
halde, hicab koymasını emretmişti. Fakat böyle biri mirastan men edilmez. Eğer
nikâh velayeti ona geçerse, o velayeti kendisinden sonra veli olabilecek soyu
kuşkulu olmayan birine devretmesi gerekir.
Hadler ve Kısaslar
Kısasta yakin şartı
aransaydı, sabit olmazdı ve ne kanlar vacip olur, ne de azalardaki yaraların
bedeli ortaya çıkardı. Çünkü cinayete maruz kalanın imandan sonra küfre dönme,
meşru bir cinsel ilişkiden sonra zina etme, namazların terkinden dolayı cezayı
hak etme veya kendisine karşı işlenen cinayete izin vermiş olma gibi bir
sebeple kanının helal olması mümkündür. Kısas vacip olduktan sonra bağışlama
veya kan bedeli alma yoluyla düşmüş olması da mümkündür. Hem biz nikâh, velayet
ve soy gibi kısas velayetini sağlayan sebeplerde de kesinliğe ulaşamayız.
Varislerin bu kam isteyenlerle sınırlı olduğunu da kesin bilemeyiz. Bütün
bunlarda kesinliğe ulaşsak bile bunların hâkim önünde sabit olduğu kesin
değildir. Çünkü şahidin yalan söylemesi veya cinayeti itiraf eden caninin
kendine iftira atmış olması mümkündür. Hâkim bütün bunların doğrululuğunu bilse
bile bağışlama ile veya caniyle yahut başka biri ile yapılan bir anlaşma
gereği kısasın düşmediğinden kesin emin olamaz. Bazı şüpheler ortaya çıktığında
hâkim vera' gösterip kısası terk edemez. Ancak aralarını bulup onları kısastan
vazgeçirmeyle yapılması müstesna. Fakat veli, vera' gösterip kısastan
vazgeçebilir.
Hadlerde de yakin
aransaydı, hiçbiri sabit olmaz ve maslahatları böylece elden gidip fitne ve
bozgunculuk çoğalırdı.
Hadler birkaç
kısımdır:
1- Zina
Haddi
Cinsel ilişkide
bulunulan kadın, ilişkide bulunan erkeğin eşi olabilir. Mesela kendisi bilmeden
babası onu küçükken kadınla evlendirmiş de, kendi bilmiyor veya hatırlamıyor
olabilir. Veya kendi evlendiği bir kadındır, ancak yabana zannedip onunla
ilişkide bulunmuş olabilir veya ilişki bir şüphe yahut zorlama sonucu olmuş
olabilir. Bunda vera' imkânsızdır. Çünkü şahidlerle ispatlandığı zaman haddin
yerine getirilmesi (cezanın uygulanması) vacibdir.
2- Hırsızlık
Haddi
Çalınan mal ve
korunduğu yer hırsızın malı olabilir; kiralama, ipotek veya vakıf gerekçesiyle
onu alma hakkına sahip olmuş olabilir veyahut sahibi, malı almasına veya koruma
engelini aşmasına izin vermiş olabilir. Şahidlerle ispatlanıp ceza vacip
olduktan sonra vera' gösterip elini kesmemek olmaz.
3- Yol Kesme
Haddi
Bu durumda el kesip
ölüm cezası Vermek hırsızlık ve cinayet işlemede verilen ceza gibidir. Yakin
aransaydı, vacip olmazdı. Vacip olan cezayı vera' gösterip terk etmek mümkün
değildir.
4- İftira
Haddi
Bunda yakin itibara
alınsaydı, vacip olmazdı. Çünkü iftiraya uğrayanın gerçekten iffetli ve
zinadan temiz olduğu kesin bilinemez. Bazı emareler ortaya çıktığında
bağışlamak veya tazir (terbiye verme) ölçüsünde bir ceza vermek vera' olur.
5- İçki
Haddi
Yakin şartı aransaydı,
vacip olmazdı. Çünkü zorlama ile, tedavi maksatlı, içki olduğunu bilmeden veya
boğazında kalıp hayatını tehlikeye atan bir lokmayı yutmak için içmiş
olabilir. Sabit olduktan sonra vera' gösterip cezayı terk etmek olmaz.
Cihad
Yakin itibara
alınsaydı bazı ince zaruretlerle vacip olmazdı. Çünkü savaş aletleri ve
zırhlarının temin edildiği yeri kesinleştiremeyiz. Eğer ihtimaller ortaya çıkar
ve o malın yerine başka helal mal bulmamız mümkün olmazsa bile cihad farziyeti
düşmez. Çünkü ondaki maslahat bu ihtimaldeki maslahattan üstündür.
Cihada bağlı hükümler
birkaç çeşittir.
1- Savaşçı
Kâfirin Müslüman Oluşu
Yakin arasaydık sabit
olmazdı. Çünkü doğru söyleyip gerçekten kalpten iman ettiğim kesin bilemeyiz.
2- EsirAlma
Yakin aransayaVcaiz
olmazdı. Çünkü esirin, İslam'ını gizleyen bir Müslüman, anlaşmalı yahut
Müslümanların teminatı altındaki bir zım-mi olmadığına kesin hükmedemeyiz.
3- Fidye
Alma,
Fidye almada yakin
aransaydı alınamazdı. Zira esir alma ile ilgili söylediğimiz ihtimaller mevcut
olabilir. Veyahut fidye malı bir Müs-lümanın veyahut da anlaşmalı veya zimmet
enli birinin emanet malı olabilir.
4- Kadın ve
Çocukları Köleleştirme
Yakin aransaydı sabit
olmazdı. Zira esir alma ile ilgili söylediğimiz ihtimaller mevcut olabilir
veyahut kadın bir müslümanm eşi olabilir.
5- Savaşçının
Düşmandan Kaptığı Şeyler, Fey' (Çahşmasız Ele Geçen Mal) ve Ganimet
Yakin itibara
alınsaydı hiçbiri alınamazdı. Çünkü bir müslümana, anlaşmalıya veya zimmîye ait
olabilir. Bu gibi uzak ihtimalleri dikkate alıp vera' göstermek doğru değildir.
6- Zimmet
(Teminat) Akdi
Yakin itibara
alınsaydı sahih olmazdı. Çünkü akit yapılanlar gerçekte cizye alınamaz
kimseler olup bizi kandırarak kendilerini kitap ehli olarak göstermiş
olabilirler. Böylesi ihtimallerde vera' yoktur.
7- Cizye ve
Öşür Alımı
Malın verene ait
olduğu ve vermeyi engelleyici bir sebebi bulunmadığı kesin olarak bilinemez.
Velayet
Yakin şart koşulsaydı
ne özel, ne genel hiçbir velayet sahih olmazdı ve velayetin, maslahatları temin
ve zararları defetme gibi amaçları geçersiz olurdu. İnat, fesat, kavga ve
tartışma ortaya çıkar; güçlü, zayıf;, alçak, şerefliye egemen olurdu. Çünkü
velayetlerden hiç birinde velayeti üstlenenin ne imanına, ne adaletine, ne
ehliyetine, ne de yeterliliğine kesin hükmedilemez. Aynı şekilde şahitliklerde
de yakin şart değildir. Çünkü şart olsaydı şahitlikle ilgili nikâh akitleri,
hakların ispatı, düşürülmesi ve ödenmesi gibi tüm hükümler elden giderdi. Aynı
şekilde hâkimlerde ve yetimlerin kayyımlarında yakin aransaydı çocukların,
delilerin, hazır bulunmayanların mallarını koruma, hak sahiplerinin haklarını
temin etme, mazlumun hakkını zalimden alma gibi hükümler elden giderdi.
Bundaki hususi ve
umumi zararlar açıktır. Bu işlerde görevlendirilecek olan kişiyle ilgili açık
ihtimaller ortaya çıkmadan vera'ın yeri yoktur. Ancak vera' bu durumda ondan,
hakkında kuşku bulunmayan birine yönelmektir.
Hail ve akd ehlinin
büyük velayete (hilafet makamına) kimi seçecekleri hususundaki vera' da
böyledir.
Hâkimin verdiği karar
ve hükümlerin tüm dayanaklarında kesinlik içinde olması gerekmez. Bu dayanaklar
dörttür:
1- Şahitlik
Şahidin doğrulunda
kesinlik yoktur. Kuşku gidene kadar durup araştırmadan vera' yerine gelmez.
Eğer tam araştırmadan sonra da kuşku geçmezse artık hüküm vermek kaçınılmaz ve
vera' imkânsız olur.
2- İkrar
(Suçlunun Suçunu Kabul Etmesi)
Bunda kesinlik yoktur.
Çünkü kendi aleyhinde yalan söylemiş, zorlanmış veya ehliyeti bulunmayan biri
olabilir. Bu ihtimallerden birinin belirtileri ortaya çıkarsa vera1 gereği
araştırılması gerekir. Zira Hz. Peygamber (sav), Maiz'in durumunu zina
ikrarında bulunduğu zaman araştırmıştı.
1 Müslim-Ebu Davud
3- İnkâr
Yemini
Bunda kesinlik yoktur.
Çünkü yalan yemin edebilir. Yalan olduğuna dair belirtiler ortaya çıkarsa vera'
meşru bir sulh ile aralarını bulmak için çaba sarf etmektir.
4- Hâkimin
Bilgisi
Bununla da kesinlik
elde edilemez. Çünkü hak sahibi bağış yapma, bedel alma, mülkiyeti devretme,
vakfetme, sadaka verme veya bunun dışındaki hak düşürme yollarından biriyle
hakkını düşürmüş olabilir. Aynı şekilde şahidin de ödeme anına kadar hakkın
baki kaldığını bilmesi şart koşulamaz. Çünkü, bildiği hak daha önce düşürülmüş
olabilir. Yine şahitte düşürülme sebeplerinden birinin mevcut olduğunu bilmesi
de gerekmez'.
Vacib, haram, mekruh,
mendup veya helal kılmada yakini aramak vacip değildir. Bilakis, şer'i
sebeplere dayanan kanaat yeterlidir. Bu böyledir. Çünkü şer'i illet ve
şartların mevcudiyetinde ve de manilerin bulunmayışında yakin şart değildir.
Aynı şekilde rivayet edenin ve fetva verenin doğruluğunda da yakin şart
değildir. Eğer bu şart olsaydı gerek âlimler, gerekse avam hakkında çoğu hüküm
elden gidecekti. Allah'ın veya kulların her ne vacip hakkı varsa onda yakin
ile hükmetmek vacip değildir. Bilakis benzeri bir hakta geçerli olan şer'i
kanaatlerle Allah'a veya kullara ait hakkı ifa etmek yeterlidir.
Vera1 kapısı, itibara
alınması imkânsız olmadıkça açıktır. Bu sebeple başka su olmadığı zaman
necasetinde şüphe bulunan su ile taharet yapılabilir. Başkası bulunmadığı
takdirde şüpheli mal ile şer'i haklar ödenebilir. Çünkü vacip olma maslahatı
sakınma maslahatına ağır basar. Şüpheli maldan başkasını bulamayan birinin
hacc, borç, kefaret ve adakları eda etmesi vaciptir.
VERA'
Bu kısımda birkaç
bölüm mevcuttur.
YİRMİNCİ KISIM
Vera', muhtemel
maslahatları yapmada ve muhtemel zarar ve kötülükleri terk etmede akıllı,
ihtiyatlı, sağlam ve tedfcirli davranmaktır ve mümkün mertebe muhtemel olanı
malum gibi kılmaktır.
Maslahat olduğu
kesinleşen her fiil ya vacip ya mendup veya mubahtır. Eğer vacip ve mendup
arasında veya vacip ile mubah arasında bir tereddüde düşerse muhtemel vaciplik
maslahatını elde etmek için vacip olarak onu yapacak. Eğer mendup ve mubah
arasında bir tereddüde düşerse o takdirde de muhtemel mendupluk maslahatını elde
etmek için onu mendup olarak yapacak.
Yine zararı-kötülüğü
kesinleşen her fiil, haram veya mekruhtur veya bilmezlik, gaflet ve unutmaktan
dolayı bağışlanmış bir şeydir. Eğer haram ile mekruh veya haram ile mubah
arasında veya mekruh ile mubah arasında bir tereddüde düşerse vera'; mekruh
veya haramın muhtemel zararını defetmek için ondan kaçınmaktır.
Hem maslahat, hem de
zarar içerdiğine ihtimal verdiğimiz her fiilde, eğer maslahat zarara ağır geliyorsa
vera'; muhtemeli malum konumuna indirip onu yapmaktır. Eğer zarar tarafı
maslahata ağır basıyorsa vera'; muhtemel zararını malum konumuna indirip terk
etmektir.
Eğer maslahat ile
zarar eşit olursa muhtemel olanı malum yerine koyup vera' göstermek yoktur,
demek mümkündür. Maslahatı açıkça ortaya çıkmış veya ağır basmış olan durum,
zararı açık olan veya ağır basanla karışmışsa bakılır: Eğer maslahatı açık olan
daha çok ise (Mesela sütkardeşi şehirdeki halka, haram olan bir para şehrin paralarına
veya haram olan bir koyun şehirdeki koyunlara karışmışsa) bu açık olarak
helaldir. Eğer zararı açık olan daha çoksa (Helal bir para haram olan bin
paraya veya helal olan bir koyun haram olan bin koyuna karışmış olması gibi)
bu da açık olarak haramdır. Aynı şekilde eğer az sayıdaki şeyler, misli
sayıdaki şeylere karışırsa (Üç temiz elbisenin üç necis elbiseye karışması
gibi) bu da haramdır. Eğer çok sayıdaki şeyler, misli sayıdaki şeylere
karışırsa (Bir şehrin, sahibi bulunan güvercinlerinin şehrin sahipsiz
güvercinlerine karışması gibi) bunun haram-lığında ihtilaf edilmiştir. Helâlin
sayısı çoğaldıkça vera' hafifler, haram sayısı çoğaldıkça vera1 güçlenir. Artık
mükellef, nefsinde ne buluyorsa ona döner. Hz. Peygamber (sav); "Seni
şüpheye düşürenden düşürmeyene yöne!"
buyurmuştur.
İhtiyatın Beyanındadır
Vacipliğinde ittifak
veya ihtilaf edilmiş her fiili işleyip haramlığında ittifak veya ihtilaf
edilmiş her fiili terk eden ve muhtemel zarar-kötülüklerin hepsinden sakınıp
muhtemel her maslahatı da yerine getiren kişi en güzelini yapmaktadır. Çünkü o,
vera'ın en üstününü yerine getirmiştir. Bunu yapan veya yapabilen çok azdır.
Her kim de
vacipliğinde ittifak veya ihtilaf edilen her şeyi terk edip haramlığında
ittifak veya ihtilaf edilen her şeyi de yapıyorsa ve muhtemel zarar ve
ihtilaflı maslahatları yerine getiriyorsa onun yaptığı da en kötü şeydir.
ibadet ve muamelattaki
vera' onları ittifaklı ve ihtilaflı tüm rükün ve şartlarıyla birlikte yerine
getirmek, muhtemel zararlardan sakınıp muhtemel maslahatları yapmaktır.
Kim ittifaklı olanı
muhafaza edip ihtilaflı olanı yapar veya terk ederse, eğer haramlığına inanıyorsa,
günahkârdır. Eğer inanmıyorsa
1 Ahmet-Nesai-Tirmizi
günahkâr olmaz. Çünkü
o bazı âlimleri taklid ediyordur, mukallidlere de günah yoktur. Çünkü yeni ve
eski tüm dönemlerde Müslümanlar bunda ittifak etmişlerdir.
Artık ne bir Şafii bir
Hanefi'yi inandığı gibi kadına dokunduğu zaman abdest almadığı için; ne bir
Hanefi bir Şafii'yi kan aldırıp ab-dest yenilemeden namaz kıldığı için; ne de
bir Şafii bir Maliki'yi şahidsiz evlendiği ve namazda besmeleyi fatiha ile
beraber okumadığı için eleştiremez.
Şüphelerin
Beyanındadır
Hz. Peygamber (sav)
"Helal açıktır, haram da açıktır. Aralarında bazı şüpheli işlernjardır ki
insanların çoğu onları bilmez. Artık kim şüpheleri terk ederse o dinini ve
şahsiyetini korumuştur" buyurmuştur.
Vasfı ve sebebi ile
helal olan her şey açık bir helal, vasfı ve sebebiyle haram olan dalcık bir
haramdır. Âlimlerin vasfında veya sebebinde, sebebiyle değil de vasfıyla, vasfıyla
değil de sebebiyle veya her ikisiyle ihtilaf ettikleri şey şüphe yeridir.
Ondaki verdin derecesi haramlık ve helalliğin delillerinin kuvvet ve
zayıflığına göredir. Eğer haramlık delilleri daha kuvvetli ise vera' güçlenir,
zayıfsa hafifler.
Allah'ın, vasfı ile
helal kıldığının örneği buğday ve koyundur. Allah, onları helal olmalarım
gerektiren bir sıfat üzerine yaratmıştır. Bunun için ancak gasp ve benzeri
zararlı bir sebeple haram olabilirler. Eğer üzerinde ittifak edilen bir sebeple
alınırsa her ikisi de açık bir helal olur. Eğer ihtilaflı bir sebeple alınırsa
o zaman vasıflarıyla değil, sebepleriyle şüpheli olmuş olurlar.
Açık haram olanın
örneği leş ve kandır. Bu ikisi vasıfları itibarıyla haramdır. Ancak zorunluluk
ve zorlama gibi sebepler yönünden helal olurlar. Eğer zaruret veya zorlama
ittifak edilen bir şey ise o zaman bu leş ve kan açık bir helal olur. Eğer
ihtilaf edilen şeyler ise o zaman bundaki vera'ın derecesi delillerin kuvvet
ve zayıflıktaki derecesine göredir.
Vasfı için ihtilaf edilenin
örneği sırtlandır. Çünkü onun yırtıcı ön
1 Buhari-Müslim
dişleri onun haramhğım
gerektirir. Zira Hz. Peygamber (sav): "Yırtıcı Ön dişleri olan tüm
hayvanlar haramdır" demiştir.
Eğer ittifaklı bir
sebeple alınırsa, o zaman şüphe ön dişleri olan vasfı yönünden olur. Eğer
ihtilaflı bir sebeple alınırsa, o zaman şüphe hem vasfı, hem de sebebi yönünden
ortaya çıkmış olur. Artık bu ve benzeri şeylerde delillerin derecesi
araştırılsın.
Şüpheli şeyler bir
yönüyle helale, başka bir yönüyle de harama benzeyen şeylerdir. Bu benzerlik
ya bir vasıf veya bir sebep veyahut başkasına karışmayla olur.
Şüpheli şeyler
maslahatlar ile zararlar arasındaki tereddütle sınırlıdır. Maslahatı kesin
ortaya çıktığı halde zararı gerçekleşmemiş veya muhtemel de olmamış şeyde vera1
yoktur. Maslahat gerçekleşmemiş olanda veya beklenmediği halde zararı açık
olarak ortaya çıkanda vera1 yoktur. Çünkü vera' muhtemel yerlere hastır.
Karşı Çıkma (İnkâr)
İnkâr (karşı çıkma)
vacipliği veya haramlığı üzerinde görüş birliği sağlanmış şeylerdedir. Kim
vacipliği ihtilaflı olan bir şeyi yapmaz veya haramlığı ihtilaflı olan bir şeyi
yaparsa, eğer bunda bazı âlimleri taklid ediyorsa, onun yaptığına karşı
çıkılamaz. Ancak bu görüşünü taklid ettiği âlimin benzeri bir meseledeki
hükmüne aykırı davranıyorsa, o takdirde eğer cahil ise ona karşı çıkılmaz.
Ancak onu daha doğru olana yönlendirmede sakınca yoktur. Ona karşı çıkılmaması,
haram olan bir şeyi işlemediği içindir. Çünkü ne haramlığmı, ne de vacipliğini
söyleyenin görüşünü taklid etme zorunluluğu yoktur. Âsînin belirli bir mezhebe
bağlı olması da gerekmez. Çünkü Hz. Peygamber (sav)'in zamanından, mezheplerin
ortaya çıktığı zamana kadar her ortaya çıkan ihtilaflı durumda belli bir
mezhebe uyulmaksızın âlimler taklit edilirdi. Ve hiçbir âlim de buna karşı
çıkmamıştır. Hiçbir müftü de fetva isteyen kişiye 'Benden başka kimseye sorma'
dememiştir. Bu, kesin olarak bilinen bir şeydir. Avam olan bir kimseyi dininde
ona en uygun olana yönlendirmenin bir sakıncası yoktur. Daha tercihli görüşe dönmesi
için müctehidle tartışmada da bir sakınca yoktur.
1 Buhari-Müslim
Âlimlerin ihtilafı
rahmettir. Buna binaen yapılan fiilin ittifakla men edilen bir şey olduğunu
bilmeden karşı çıkmak caiz değildir.
Aynı şekilde emrettiği
fiilin ittifakla vacip olduğunu bilmeden terk edene karşı çıkmak caiz değildir.
Biz inkârın caiz
olmadığını söylerken bunun, haramın inkâr edildiği gibi inkâr edilemeyeceğini
ifade etmek istiyoruz. Eğer yol gösterme, doğruya iletme şeklinde karşı
çıkılırsa veya nasihat ve doğruyu gösterme şeklinde emredilirse bu durumda
yapılan şey nasihat ve ihsan olur.
Karşı çıkmanın fayda
vermeyeceği kişiye karşı çıkmak vacip değildir. Ancak bir müslümana nasihat
olarak iyi bir şeydir. Eğer eli ile onun yaptığını ortadan kâldırabiliyorsa
yapması lazımdır. Ancak kendinden korkuyorsa, o başka/Bu durumda vaciplik
düşer, istihbab kalır. Çünkü dini aziz kılmak liğruna nefsi tehlikeye atmak
meşrudur. Bundan dolayı Hz. Peygamber (sav): "Cihadın en üstünü zalim
sultana karşı söylenen hak sözdür" buyurmuştur. Peygamber, bu durumu
cihadın en üstünü saymıjştır.t Zira Sultan'a karşı çıkan kişi kendini hiç kurtaramayacak
şekilde tehlikeye atmıştır. Fakat mücahid, Allah için öldürülmeyi de
kurtulmayı da ummaktadır. Demek ki onun canını Allah yolunda vermesi zalim
sultana karşı çıkan gibi değildir.
Allah (cc) bizi
taatine yönelmeye, masiyetinden sakınmaya muvaffak etsin ve bizi Resulü'nün
hidayetini, yaşayışını, ahlak ve sünnetini tutan, dininin yardımcılarından
kılsın. Ona, âline, ashabına ve ehl-i beytine salât ve selam olsun. Nimet ve
minnetlerinden dolayı Allah'a hamd olsun.
1 Ebu Davud-İbn-i Mace-Tirmizi