İNSANIN GENEL TANIMLAMASI 2

1. İnsanın Yaratılışı 2

2. İnsanların Genel Özellikleri 3

3. İnsanların Yaratılış Ve Yaşatılış Gayesi 3

4. İnsanların Nelerle Ve Nasıl İmtihan Edileceği 4


İNSANIN GENEL TANIMLAMASI

 

1. İnsanın Yaratılışı

 

4-1. Ey insanlar, sizi tek bir nefisten yara­tan, ondan da eşini yaratan ve her ikisin-den birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Al­lah'tan ve akrabalık (bağlarını kopar­mak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.

15-26. Andolsun, insanı kuru bir çamur­dan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.

27. Ve cinleri de daha önce zehirli ateşten ya­ratmıştık.

28. Hani Rabbin meleklere demişti: "Ben, kuru bir çamurdan, şekil­lenmiş bir balçıktan bir beşer yara­tacağım."

29. "Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ederek kapanın."

30. Böylece meleklerin tümü, topluca secde etti;

19-67. O daha önce hiçbir şey değilken, gerçekten bizim onu yaratmış olduğumu­zu insan (hiç) düşünmüyor mu?

22-5. Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla su­dan, sonra bir kân pıhtısından, sonra ya­ratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça gös­termek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkanyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten son­ra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabanr ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.

23-12. Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.

13. Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.  

14.  Sonra o su damlasını bir kan pıhtısı olarak yarattık; ardından o kan pıhtısını bir çiğnem et parçası olarak  yarattık;  daha  sonra  o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir.

25-54. Ve insanı bir sudan yaratıp onu, neseb ve sihr(iyyet sahibi) kılan O'dur. Se­nin Rabbin güç yetirendir.

30-20. Sizi topraktan yaratmış bulunması, O'nun ayetlerindendir; sonra siz, (yeryüzünün her yanına) yayılmakta olan bir beşer (türü) oldunuz.

21. Onda “sükun bulup-durulmanız”  için, size kendi nefis­lerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve   merhamet kılması da, O'nun ayetlerindendir. Hiç şüphe yok ki bunda, düşünebilmekte olan bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

22. Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı (farklı ve değişik) olması da, O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda, alimler için gerçekten ayetler vardır.

30-54. Allah, sizi bir za'ftan yarattı sonra (bu) za'fın ardından bir kuvvet kıldı, sonra da bu kuvvetin ardından da bir za'af ve yaşlılık verdi. (Allah) dilediğini yaratmak­tadır. O, bilendir, güç yetirendir.

32-7. Ki O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya da bir çamurdan başlayandır.

8. Sonra onun soyunu bir özden (sülale'den), basbayağı bir sudan yapmıştır.

9. Sonra da onu “düzeltip bir biçime soktu” ve ona ruhundan üfledi. Si­zin için de kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Ne kadar az şükrediyorsunuz?

35-11. Allah, sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra da sizi çift çift kıldı. O'nun bilgisi olmaksızın, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. Ömür sü­rene, ömür verilmesi ve onun ömründen kısaltılması da mutlaka bir Kitab'da (yazılı) dır. Gerçekten bu, Allah'a göre kolaydır.

39-6. Sizi tek bir nefisten yarattı, sonra da ondan kendi eşini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi annele­rinizin karınlarından, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk de O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?

49-13. Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi (değişik) milletlere ve kabilelere ayırdık. Hiç şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Elbetteki Allah bilendir, haber alandır.

75-37. Kendisi, döküp-akıtılan meniden bir damla su değil miydi?

38. Sonra bir kan pıhtısı oldu, derken Allah, onu (insan biçiminde) yaratıp bir “düzen içinde şekil­lendirdi”.

39. Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere iki çift kıldı.

95-1. İncire ve zeytine andolsun,

2. Sina dağına,

3. Ve şu emin beldeye (güvenilir şehre).

4. Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.

5. Sonra da aşağıların aşağısına çevirdik.

6. Ancak iman edip salih ameilerde bulunanlar başka; onlar için kesintisi olmayan bir ecir vardır.[1]

 

2. İnsanların Genel Özellikleri

 

14-34. Ve size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsa­nız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, İnsan pek zalimdir, pek nankördür.

17-11. İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir.       

18-54. Andolsun, Biz bu Kur'an'da insan lar için her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışma­cıdır.

21-37. İnsan aceleden (aceleci olarak) ya­ratıldı. Size ayetlerimi yakında gösterece­ğim; hemen acele etmeyin.

22-66. Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O'dur. Gerçekten insan pek nankördür.

30-54. Allah, sizi bir za'ftan yarattı; sonra (bu) za'fın ardından bir kuvvet kıldı, sonra da bu kuvvetin ardından da bir za'af ve yaşlılık verdi. (Allah) dilediğini yaratmak­tadır. O, bilendir, güç yetirendir.

33-72. Gerçek şu ki, Biz emanetleri gök­lere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.

70-19. Gerçek şu ki, insan, “bencil ve haris” olarak yaratıldı.

80-17. Kahrolası insan, ne kadar da nankördür o.

100-6. Hiç şüphesiz İnsan, Rabbine karşı nankördür.

7. Ve gerçekten, kendisi debuna şahiddir.[2]

 

3. İnsanların Yaratılış Ve Yaşatılış Gayesi

 

4-28. Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister: (Çünkü) insan zayıf olarak yaratıl­mıştır.

6-165. O sizi yeryüzünün halifeleri kıldı ve size verdikleriyle sizi denemek için kimi­nizi kiminize göre derecelerle yükseltti. Şüphesiz senin Rabbin, sonuçlandırması pek çabuk olandır ve şüphesiz O, bağışla­yandır, esirgeyendir.

7-172. Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid ol­duk" demişlerdi. (Bunun nedeni,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" deme­meniz içindir.

173. Ya da: "Bizden önce ancak atalanmız şirk koşmuştu, biz ise onlardan sonra gelme bir kuşağız; işleri batıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin?" dememeniz için.

7-179. Andolsun, cinlerden ve insanlar-cehennem için yarattık. Kalpleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar.

İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.

11-7. O'nun arşı su üzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. “Andolsun onlara: "Gerçek­ten siz, ölümden sonra yine diriltilecek­siniz" dersen, küfre sapanlar mutlaka: "Bu, açıkça bir büyüden başka bir şey değildir" derler.

11-118. Eğer Rabbin dileseydi, insanları elbette tek bir ümmet kılardı. Oysa onlar, anlaşmazlığı sürdürmektedirler;

119. Rabbinin rahmet ettikleri müstesna. (Zaten Rabbin) Onları bunun için yarattı. Rabbinin (şu) sözü (ise) tamamlanıp gerçek­leşmiştir: "Andolsun, cehennemi cin­lerden ve insanlardan, onların tümünden dolduracağım."

17-70. Andolsun, biz Ademoğlunu yücelt­tik; onları karada ve denizde (çeşitli araçlarla) taşıdık, temiz-güzel şeylerden rızıklandırdık, (yine onları) yarattıklarımı­zın bir çoğundan cidden üstün kıldık.

30-30. Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birle­yen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta du­ran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.

33-72. Gerçek şu ki, Biz emanetleri gök­lere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir. 

73. Şundan ki: Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azablandıracak; mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların da tevbe-sini kabul edecektir, Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

47-31. Andoisun Biz, sizden mücahid olanlarla sabredenleri belirtinceye (belli edip ortaya çıkarıncaya) kadar sizi dene­yeceğiz ve haberlerinizi de (sözlerinizi ve hallerinizi de) sınayacağız.

51-56. Ben, cinleri de, insanlan da, yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.

67-2.  O, amel bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.

75-36. İnsan,  başıboş bırakılacağını mı sanıyor?[3]

 

4. İnsanların Nelerle Ve Nasıl İmtihan Edileceği

 

2-155. Andolsun, biz sizi biraz korku, bi­raz açlık ve biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edece­ğiz. Sabır gösterenleri müjdele.

2-249. Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç avuçlayanlar hariç- onu tatmazsa o bendendir. Onlardan az bir bölümü dı­şında ondan içtiler. O, kendisiyle beraber iman edenlerle onu (ırmağı) geçince on­lar: "Bu gün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok." dediler. (O zaman) Elbette Allah'a kavuşacaklannı umanlar (şöyle) dediler: "Nice az bir top­luluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."

3-186. Andolsun ki, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine Kitab verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette birçok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız, işte bu azmedilmesi gereken iş (emir)lerdendir.

5-48. (Ey Muhammed,) Sana da, önceki kitab (lar)daki (hakkı) tasdik- edici ve ko­ruyucu olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp on­ların heva (istek ve tutku)larına uyma. Siz­den her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) size verdikleriyle sizi denemesi içindir. Artık hayırlarda yansınız. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. Hakkında anlaşmazlığa düştü­ğünüz şeyleri size haber verecektir.

5-94. Ey iman edenler, Allah görünmezlikte (gaybte) kendisinden kimin korktuğunu ortaya çıkarmak için ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği avdan bir şeyle andolsun sizi deneyecektir. Artık kim bun­dan sonra haddi aşarsa, onun için acıklı bir azab vardır.                                              

6-165. O sizi yeryüzünün halifeleri kıldı ve size verdikleriyle sizi denemek için kimi­nizi kiminize göre derecelerle yükseltti. Şüphesiz senin Rabbin, sonuçlandırması pek çabuk olandır ve şüphesiz O, bağışla­yandır, esirgeyendir.

7-163. Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani onlar cumartesi (yasağını çiğneyerek) haddi aşmışlardı. “Cumartesi günü iş yapma yasağına uyduklarında”, balıklar onlara açıktan akın akın geliyor, “cumartesi günü iş yapma yasağına uymadıklarında” ise gelmiyorlardı. İşte Biz, fıska sapmaları do­layısıyla onları böyle imtihan ediyorduk.

7-168. Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluuktar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Umulur ki dönerler diye, onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik.

8-28. Bilin ki, sizin mallanniz ve çocuklanniz ancak bir denemedir (bir fitne konusudur). Allah ise, şüphesiz büyük karşılık katında olandır.

16-92. Bir ümmet diğer bir ümmetten (sayıca ve malca) daha gelişkindir diye, yeminlerinizi kendi aranızda bir fesad (bozgunculuk) unsuru yaparak, ipini kuv­vetle eğirdikten sonra bozup-çözen (kadın) gibi olmayın. Şüphesiz Allah, sizi bununla İmtihan etmektedir. Hakkında ih­tilafa düştüğünüz şeyi, kıyamet günü size mutlaka açıklayacaktır.

20-83. "Seni kavminden 'çarçabuk ayrıl­maya iten' nedir ey Musa?"

84. Dedi ki: "Onlar arkamda izim üzerindedirler, hoşnut kalman için, Sana gelmekte acele ettim Rabbim."

85. Dedi ki: "Biz senden sonra kavmini deneme (fitne)den geçir­dik, Samiri onları şaşırtıp-saptırdı."

21-35. Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi şerle de, hayırla da deneyerek imtihan et­mekteyiz ve siz Bize döndürüleceksiniz.

25-20. Senden önce gönderdiklerimiz de, gerçekten yemek yiyen ve çarşılarda ge­zen (peygamber)lerden başkası değildi. Biz, sizin bir kısmınızı, bir kısmınız için deneme (fitne ve imtihan konusu) yaptık; (bakalım) sabredecek misiniz? Senin Rabbin her şeyi görendir.

33-9. Ey iman edenler, Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yapmakta ol­duklarınızı görendir. 10. Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi; gözler de kaymış, yürekler hançereye gelip dayanmıştı ve siz Allah hakkında da (birtakım) zanlarda bulunu­yordunuz.

11. İşte orada, iman etmekte olanlar, denemeden geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıyla sarsıntıya uğratılmışlardı.

39-49. İnsana bir zarar dokunduğu zaman Bize dua eder; sonra tarafımızdan ona bir nimet ihsan ettiğimizde, der ki: "Bu bana ancak bir bilgi(m) dolayısıyla verildi." Hayır; bu bir fitne (kendisini bir deneme)dir. Ancak onların çoğu bilmiyorlar.

76-1. Gerçek şu ki insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değil­ken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre gelip geçti.

2. Hiç şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu denemekteyiz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.

3. Biz ona yol gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur, ya da nankör.

89-15. Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, onu nimetlere   koysa "Rabbim bana ikram buyurdu" der.

16.  Ama ne zaman onu deneyerek rızkını kıssa, hemen "Rabbim bana ihanette bulundu" der.[4]

 



[1] Mehmed Alagaş, Temel Konularda Kur’an Öğretisi, İnsan Dergisi Yayınları: 407-410

[2] Mehmed Alagaş, Temel Konularda Kur’an Öğretisi, İnsan Dergisi Yayınları: 410-411

[3] Mehmed Alagaş, Temel Konularda Kur’an Öğretisi, İnsan Dergisi Yayınları: 411-413

[4] Mehmed Alagaş, Temel Konularda Kur’an Öğretisi, İnsan Dergisi Yayınları: 413-416