TÜKENEN KUMSAATİ 5

AŞKIN TAKİLARİ 5

ATLANTİS. 5

BEKLE. 5

DÜNKÜ ŞANS. 5

SIRADAN.. 6

ASLOLAN, 6

TEKRAR.. 7

YAŞAM GERÇEKLERİ 7

HADİ 7

YARINA.. 8

BENİ AFFET! 8

BIRAK.. 8

HİÇ UĞRUNA.. 9

ŞAH MAT. 9

ESKİDE KALSA! 10

DEĞİLDİR.. 11

HUZUR.. 11

BOŞ DOSYA.. 12

YILDÖNÜMÜ.. 12

KÜL RENGİ 12

HAYIR DEME. 13

SANKİ! 13

MECBURÎ 13

MAALESEF. 14

KÜFLENMİŞ KASA.. 14

TENHA.. 14

KEMİKSİZ. 15

ROBINSONCA.. 15

NEDENSE. 15

SEFİL KOYUNLAR.. 15

KORKUYORUM.. 15

UYKU.. 16

KÜÇÜK BİR BEKLENTİ 16

SEÇİM.. 16

ESKİCİ 16

SENİNİM.. 17

HÜZNÜN TEBRİĞİ 17

HASAT. 17

ELVEDA DİYEMEDEN.. 17

UNUTULMAZ. 18

TECRÜBE. 18

SOKAK.. 19

NAZİK AŞK.. 19

SENSİZLİK.. 20

YOK.. 20

PAYDOS. 20

CAMDAN KALP. 21

ERTELENEN YOLCULUK.. 21

GEÇENLER.. 21

SENİNLE. 21

SUNİ 22

SENİN.. 22

YOKSUN YA.. 23

SEVEMEDİM.. 23

BUHURDAN SEVGİLER.. 23

SORMA.. 24

YANLIŞ. 24

BÎR ADIM.. 24

KALANLAR.. 24

MUTLU YILLAR.. 25

MECBUR MECZUB. 25

ZEMHERİ 25

UZAKSIN.. 25

HOŞÇAKAL! 26

MERHABA.. 26

MUTLULUKLAR.. 27

GÜNAYDIN.. 27

ALDANDIM.. 28

HÜSRAN.. 28

GARİP. 29

FALANCA.. 29

YUDUM.. 30

HÎKAYE. 30

SİYAH BEYAZ DÜNYA.. 31

TİTREK ATILGAN.. 31

BOŞU BOŞUNA.. 31

NE ZAMAN.. 32

UMARSIZCA.. 32

GİDERİM.. 33

SÖNMÜŞ IŞIKLAR.. 33

ALIŞVERİŞ. 33

BU KADAR.. 34

SONRA.. 35

MASUMCA.. 35

ÜÇ NOKTA.. 35

ALIŞAMADIM.. 36

YÜKSEK TOPUKLAR.. 36

ZOR HAYAT. 37

BEKLE. 37

EYVALLAH.. 37

UNUTULMUŞ. 38

SONUNCU.. 38

TÜKENİŞ. 39

GÜLE GÜLE. 40

HABERCİ 40

BEKLENTİ 40

SEVİ'LEŞTİRİ 41

TETRAPAK.. 41

KADAVRA AŞK.. 42

ÇARESİZ. 42

KORKUYORUM.. 43

DOYUMSUZ. 43

BELİRSİZ. 43

MUMYA.. 44

ÖLMÜŞ. 44

GERÇEK AŞK.. 44

KONTENJAN.. 45

NEREDEYİZ?. 45

DOLAŞAN KİMLİK.. 46

NE ZAMAN.. 46

OLMAZ. 46

BİÇİMSİZ. 47

ÇIĞLIK.. 47

TERKEDİLMİŞ. 47

ZİNDAN.. 47

HANGİSİ 48

TARİHTE BİR PERDE. 48

YANI 48

YIĞIN.. 49

KUCAK.. 49

SEVİYORUM.. 49

PAPAZ. 49

ZAMAN.. 50

HAYAT BU.. 50

AFEDERSİN.. 50

GERÇEK.. 51

TEK ÇARE. 51

FARZET. 51

TOZLU RAFLAR.. 52

İSTEMİYORUM.. 53

MAHKUM.. 53

ANLA.. 54

GÖNÜLDE DAMLALAR.. 54

UNUTAMADIM.. 55

İŞTE ÖYLE. 56

DEĞER.. 56

NEDEN.. 56

İŞTE... 56

ELEKTRO.. 57

YOLCU.. 57

İKİ KİŞİLİK DÜNYA.. 57

KÜLAH.. 58

KİMİM BEN.. 58

KEREME AĞIT. 58

FESLEĞEN.. 59

16 KASIM.. 59

SAKİNCE. 59

NE YAZIK.. 59

CEVAP YOK.. 60

HERHALDE. 60

PATLA.. 60

AYNI 61

SAT GİTSİN.. 61

FARK.. 61

KORKU.. 62

MEÇHUL. 62

HALİYLE. 62

İSTEKSİZ. 62

NİYE. 63

HERŞEY.. 63

BÎR GÜN.. 63

SÖYLE! 63

KEŞKE. 64

TÜKENEN KUMSAATİ 64

YAŞAMALI 65


 

TÜKENEN KUMSAATİ

 

AŞKIN TAKİLARİ

 

Aşk denilen nesne

Yine yük oldu sırtımızda

Ölüm ise senetli borç

Acı ve keder ise cep harçlığı.

 

ATLANTİS

 

Yazmakla şişti gözlerim,

Ağlamakla doldu sayfalar.

Yorgun izler taşıyor bedenim,

Yeni filizlere aşılanıyor düşüncelerim.

Nedense;

Karmakarışık kafalar.

Hep karşımda;

Sus pus olmuş akıllardan taşan

Karamsar kurallar.

Bulunamayan bir atlantis,

Ölçülemeyen bir yanlış var ortada,

Öylesine kurumlaşmış

Çöl kumu misali akıp giden hayatta

Kararıp gitti bana ait duygular.

 

BEKLE

 

Hayatım,

Zifiri karanlık koyu zindanlarda,

Bekçilik etmekle geçecekse eğer!

Geçmesin; istemem.

Bir vuslat,

Bir Ölüm,

Bir çığlık,

Olmuş ne çıkar.

Hayat derbeder,tarumar.

Ben ise senden aşikar!

Bırak yakamı.

Daha önümde nice bayramlar,

Aşklar var.

Yüreğim perde çarparken,

Sesi derinlerde bir yerde çınlarken,

Ben de böylesine severken,

Dur gitme;daha vakit erken!

 

DÜNKÜ ŞANS

 

Yaşam bir çığlık. Bir nefes. Engelleri zorlu,

Basamaktan dengesiz ve acımasız.

Çelik çomak oynamaya benzetirim

Bazen hayatı.

Sektiremezsen değneği

Kazanamıyorsun.

Üç defa yanma hakkın bile yok.

Hataya, aşka, mutluluğa yer yok

Dünya kötülerin,

Saltanat namussuzların,

İntikam çilelilerin,

Rezalette doğruların ve doğrulukların elinde.

 

SIRADAN

 

Soğuktayım,ayazlarda.

Buz tutmuş beynimde

Dipten yediğim vurgun,

Bana yaptığı etkiler.

Sıcacık akan kanım bile

Bana yabancı,

Soğuk;

Düşler ülkesinde birinin sanki.

Koşsam düşeceğim,

Kaçsam;

Bir kuytuda enseleneceğim hep.

Hayat narkotik;

Bense uyuşmuş beynimle,

Hala uyuşmayı bekleyen insanlarla

Beklentilerle dolu hayaller diyarında

Uyuşturucu satıcılanndanım sanki.

Anlayan ama anlaşılmayan,

Belki yerinde sayan

Ama yürüdükçe hep ayağı kayan.

Hayatta oldukça batan,

Gözlerinin feri baştan sönen,

Ölüm kokusu çoktan üzerine sinen,

Aslında ölmüş ama

Nedense hala yaşayan

Bir insan!

Bir sıradanım...

 

ASLOLAN,

 

Duyguların tattırmış olduğu çaresizlik,

Umutsuzlukların en büyüğüdür herhalde.

Sana olan sevdam

Sana olan aşkımda da bir perde böyle olsa gerek...

Şiirlerimin hayat grafiği de.

Kalp atışlarım,

Nefes alışlarım,

Buna biraz benziyor.

Arada daralıyor,

Arada tıkanıyor.

Dayanamamanın ötesinde

Verdiği acı sayesinde boğuluyor.

Sebep arıyor,

Sonuç bulamıyorum.

Çakıl taşlarının deniz dibindeki mekanı gibi;

Aşkımda ilk dalışında karaya oturdu.

Gönül sızısından yerimde duramıyorum

Ama tecrübesizliğim yüzünden de kıpırdayamıyorum

Paket aşklar olmalı bana yarayacak olan,

Bana aslolan,

Bana lazım.

Bir takım duygulanma dümenlik

Abilik edecek

Büyük bir duyguyu

Bunun için besliyorum içimde...

 

TEKRAR

 

Bir gün olur,

Bir gün olur biter,

Hayatla kavgam

Yürür giderim,

Ardıma bakmadan,

Merak etmeden,

Meraka koymadan.

Sıkıntıdan içini oyduğum,

Beynim delindi nihayet.

Bütünlüğünü yitirdi bedenim.

Arkadaşını kaybetti kalbim.

Bir gün olur...

Kendini de kaybederse eğer yüreğim,

O zaman feraha kavuşur içim.

Güz yağmurlarını hisseder,

Ta o zaman bedenim.

Özleminle geçen zaman,

Kuş olur uçar gözümün önünden.

Sen yoksun,

Şehir bomboş sanki...

Terkedilmişlik çok koyuyor insana,

Bir de yaşananların tekrarı.

 

YAŞAM GERÇEKLERİ

 

Kim var sana avuç için kadar yakın,

Kim var okyanusların ötesi kadar uzak,

Yaşam İnsan fifty fifty değil,

Yüzde yüz tuzak.

Üzüntüyü boşver,yaşamaya bak!

Gönlünün gemileri kalkar gider

Belli belirsiz limanlardan.

Onlar gelir mi bilinmez.

BELKİ... BELKİ...

Başka şeyler geçer bilmediğim limanlardan.

Gençsin ama yaşam seni hergün

Biraz daha yaşlandırıyor.

Tabiatın kanunu bu,

Bir insan gidip

Öbür insan geliyor.

Sen bu gürültü patırtı içinde,

Kin olmasın

Herşey temiz olsun senin içinde,

Aşk için,dünya İçin,kendin içinde

Yaşamaya bak.

İnan buna değer şeyler bulacaksın.

 

HADİ

 

Şişmiş gözlerle yaşananı unutmaya çalışmak,

Dinmeden özümde kasırga;

İçimden taşınanı uyutmaya alışmak.

Beklemek tavsiyesiz bir çile,

Küçük bir nehir gibi denize karışmak!

Tek isteğim,sessiz sedasız kopmak dünyadan.

Soğumadan heyecanım,

Müptela-i sancım başkalarına sıçramadan.

Gitmek,tek dileğim;

Ardıma bakmadan

Ve içime korku dadanmadan...

HADİ!

 

YARINA

 

Bir umut,bir özlemdi

Belki içimde,

Eksik olan tek ve temel şey.

Karanlığın aydınlığa,

Açlığın tokluğa,

Varlığın yokluğa,

Aşkın sonsuzluğa susadığı gibi.

 

BENİ AFFET!

 

Diyebilseydim.

Biliyorum, suç ağır

Cezası ağır olmalı

Ama bir kalemde silip atılmamalı sevda

Senin yüzünden

Geceleri saçmalıyor

Uyku uyuyamıyor

Kalbim acıyorsa

Ve ıstırabım bütün vücudumu kemiriyorsa

Bil ki,

Bu sana olan aşkımın devamına dalalettir

Hem de giderek büyüyen bir aşkın.

Böyle büyüyüp ilerleyen bir aşkın

Ben üstesinden gelemiyorum

Bana yardım et ne olur

Seni seven yüreğim

Bu acıya daha fazla dayanamadan

Duracak herhalde,

Ve bu sevda;

Sayende yarım kalacak

İZİN VERİRSEN...

 

BIRAK

 

Çürük meyva gibi damağımda;

Geçmiş yılların yenik,acı tadı.

Gönlümün en karanlık odasında kilitli,

Fani sevdaları...  

Az da olsa silinmiş geçmişin izi!

Yalnız, sahipsiz, bakımsız

kaldırımların kenarında

Sarhoşum,

Hissetmiyorum ama acıyı

kanayan yaramda.

Gülüyorum maziye;her bakışta

uzamış kirli sakallarımla.

Aklıma geliyorsun aniden

Çakmak gözlerinle.

Yanıyor içim ama...

Yoksun ki!

Yoksun ki işte yanımda.

Sadece sevdan benimle,

Dolaşıyor delice damarlarımda.

Ahhh!

Uzaksın bana,

Ne kadar dolaşsan da damarlarımda.

Her aşk;

Büyüyen yelken hayaller gibi

Sönüyor bazı.

Hâlâ arıyorsun ama sen bende,

Hâlâ yaşıyorsun bu nafile bedende.

Seviyorum ben seni,

Kabullenmesende.

Dilediğini yap bana ama,

İçimdeki gözlerini rahat bırak!

Tek isteğim...

 

HİÇ UĞRUNA

 

Sensizlik başıma vurdu gene.

Soğuk dolu,

Hissiz,boş gecelerde yaşıyorsam

Sağırlık bir tarafımı alıp götürmüşse,

Bir saltanat görüntüsü veriyor olsam da;

İçimdeki köhneyi görme diye.

Bakma sakini

Sakın bir daha yüzüme.

Sil herşeyi,

At bir tarafa geçmişi,

Sıyrıl benden,

Adımdan.

Göze alacaksan bir hiç uğruna sevmeyi,

Bir hiç uğruna yaşayacaksan;

Yaşa!

Diyeceğim yok.

 

ŞAH MAT

 

Ters düşeşti yaşantı boyu,

Şah mata vurdu Ömür sonu

Bir baktım ki;

Şaka şamata geçmiş onca yıl.

Ne hoş...

Ne kadar boş...

Yaşamak değer değil,

Ölümün kilit kapısı.

Vakti gelmedikçe açılmayan;

Kilit kapısı.

Beklenmeyen ve

Beklenmediğinde de aniden gelen,

Acının adının konduğu yer

Sancılı dönemlerin verdiği

sancının adı hayat.

Bir Ölmek,bir de sevmek var

Dünyada yaşamaya değer.

vaktini mutlu geçirmek istiyorsan eğer,

Bir giz var herşeyin ucunda

İnsanı uçuran keyiflerin

en uç noktasında bile,

Kanser eden keman sesinde,

Sade menekşeleri olan

bir orman görüntüsünde,

Soluk geçmiş bir insan yaşantısında.

Hani kapkara giden bir geçmişin altında.

Herşey bahane değil mi?

Biraz avuntu için,

Biraz umut,

Birazcıkta huzur için değil mi

Beni sürüklediğin yer;ey hayat?

Benim yaşamım bitti.

BİTTİ!

 

ESKİDE KALSA!

 

Herşeyimdin!

Biriciktin, minik yüreğimde.

Terkettiğinde;

Ellerini başka ellerde hissetmek.

Hissetmenin de ötesinde,

Yüzünün güldüğünü görmek dahi

Yüzünün güldüğünü görmek dahi

Nasıl dağıtıp perişan ediyor beni.

Bu belki yazdığım,yazacağım; en berbat şiir.

Ama birşeyler yazıyorsam sana dair,

Böyle olmalı.

Sen bana göre,

Bunu hakedenlerdensin.

Sen artık bir hiçsin!

Sensiz yaşıyorum dünyayı,

Sensiz de becerebiliyorum nefes almayı.

Sabahlan erken uyanıyorum,

Kalan günlerimi umutla bağladıktan sonra,

Çıkıyorum dış dünyanın kepenkli ama kocaman aralıklarına.

Yürüdükçe kapanıyor kapılar;

Ama olsun.

Sensiz de açılacak,

Alacak içine beni bu yıkılası kapılar.

Herşey sensiz de başa saracak.

Nasıl önce yokken olduğu,

Yaşadığım gibi;

Yaşayacağım ölesiye mutlulukları,

Yıllar sonra belki...

Ama olsun işte.

Beklemeyi bilenler,

Sevmeyi bilipte karşılık göremeyenlerden;

Hep bir adım Önde olacak.

Kendi kendimden bir adım öndeyim ben!

Saçları kısa,

Tırnaklan uzun,

Zıtlıklar prensesi.

Ve ben senden sonra,

Bir savunma psikolojisi yaşıyorum;

Yürüyüp gezdiğim bomboş sokaklarda

Yapayalnızken.

Hiçbirşey;

Kendime karşı yaşadığım,yaşattığım

Suçlardan büyük olamaz!

Senden aldığım kederi,

Suç olarak işliyorum

ilmik ilmik içime.

Nasıl titriyorum, sensiz ağlarken ,

Dağıtıyorum herşey bitmişken

Eskide kalsa bile yaşananlar,yeniden...

 

 

 

 

 

DEĞİLDİR

 

Bir sade kahve berraklığında,

Olmalı herşey.

Taze,ilk günkü gibi sayılmalı

Her günkü günlük uğraşı zevkleri.

Yoksa,yoksa tadı olmuyor,

Tat dökmüyor,

Hiçbir şeyin verdiği yoğunluk.

Amaç,amaçsız yaşamaksa

Ruh değiştirmek,

Amaca amaçsız yaklaşmaktır.

Nedene sonuçsuz bulaşmak,

Bulanık denklemlerde boğulmak;

Değil midir bazen yaşamak?

Aldatılmışlıkların Ötesini,

İç yüzünü bulamıyorum çok zaman,

Karaladığım kağıtlar bile

yardım etmiyor bana.

Ana baba iyiniyetinde,

Bir kalemim bile yok!

İyi üzerine yapılan nutuklar,

Kötü üzerine yapılmış öğütler,

Ve bunlann yanında işlenmiş

faiz örnek yaşamlar.

Hepsi iyi de,

Ben bunlann hangisiyim?

Hiçbiri...

Hiçbiriysem neden?

Bıktım tekrarlardan!

Yaşamın alçak tekrarlarından.

Tekdüzelik istememek suç mu?

Bir takdir üzerindeki izdir sudaki yaşamım,

Karada bir şey yoktur,

Soğuktur; geleceksizdir.

Ölüm korkusu olur teninin köşesinde her zaman,

Sana söyledim bunu;

Hala da söylüyorum.

Yaşamak hiçbir şey

DEĞİLDİR...!

 

HUZUR

 

İslak dudaklarındı beni benden eden,

Parfümlü şarkılarınla okşardın aklımı.

Aşk bazen problemdi

Bazen çözümdü

Bazen bir anaforun başlangıcıydı

benim için.

Anlaşılmaz türküler fısıldardın kulağıma

Bir sırrı bağınrcasına açıklarken

yaptığın gibi.

Bir tekerleme dolanırdı dilime hep

Seni seviyorumla biten

Bir şiir gelirdi aklıma hep

İsminle başlayan ve sonunu

getiremediğim şiirler

Tek çıkar yol seni sevmekten geçerdi

Ve hep öyle yapardım.

Barınabileceğim,

Sığınabileceğim tek sığınaktı

Senin sevgin.

Aşkın adı işte.

Ağız tadıyla geçen bir ömürden kesitler.

Hala kulağımda şarkıların

Neden bilmiyorum?

Senden sonra huzuru bulamadı bedenim.

Hala da bulamıyor,

Söylesene sana yeniden mi aşık olayım?

 

BOŞ DOSYA

 

ŞİİR...,

Aşkın temeli,

Hüznün basamağı...

AŞK...,

Dünyada verilen karşılıksız bir ders

Acı meyvesi de kitabı.

VE BEN DE

Yaşamın önemli bir parçası...

Bir ming vazosu kadar değerli

Bir yaşam benim hayatım belki...

Ama;

Ben yaşamayı;

Dünyayla olan iletişim tellerini

Koparmışım artık.

Bir daha kendime gelmemi bekleyemem

KENDİMDEN...

 

YILDÖNÜMÜ

 

Bugün yirmikinci yıldönümüm,

Yalnızım...

Boş gözlerle bakar gibiyim etrafa,

Adeta süzgünüm.

Bir aceleyle geçerken

Zamana da çok kızgınım.

Aslında bir boşluk her şey,

Yaşamın kendisi gibi.

Cesaretli mahkumlar misali;

Bazen de kendin çekersin ipi,

Soluk bir son nefes çekersin içine,

Zehir zemberektir acıların artık omzunda

Son durak olsa da denizin dibi.

Rahatlar mı bilinmez beden,

Yalnızlığın gözyaşı havuzunda.

Ya da cesur bir iz mi bırakır yaşananlar,

İnsanın kötümser ruhunda.

Belli belirsiz biçimler var zaten,

Bu yaşam denen oyunda.

Ben yokum ta baştan;

Sadece vücudum nefes almak zorunda!

 

KÜL RENGİ

 

İçinde bulunduğum girdap,

Bir sonsuzluk kapısı.

Sana olan aşkım ise,

Dünyanın tapusu.

Bir sayabilsem!

Sana yazdıklarımı,

Yaşadığım acıları.

Dağılan cesaretimi topluyorum,

Bilye misali,

Sana iki kelime edebilmek için.

Bir rüyaydı!

Bir seraptı diyelim.

Yeni bir dünya,

Birlikte yeni bir dünya keşfedelim.

Beraber ağlayalım,beraber gülelim.

Ve beraber ölelim,

Akşamın kül rengi batınımda.

 

HAYIR DEME

 

Yıllar sonrası İçimde hala aşk sancısı

Hala,hala üzerimde

Yüzündeki tebessümün bana

verdiği baş ağrısı.

Gönlümün son gemilerini kaldırırken

Seni geride bırakıyordu ellerim.

Gözlerimden yaş boşanıyor,

Vücudum kaskatı kesiyordu adeta.

Bense hala seni düşünmekten

Yorgun düşüyordum.

Saçlarımdaki aklar çoğalmaya başladı

 

SANKİ!

 

AhISen var ya sen,

Sen bir adamı daha mahvedersen,

Benim gibi;

Gözleri yaşlı,

Elleri boş,

Kalbi dolu,

Bırakıp gidersen bir adamı daha îşte o zaman

İşte o zaman seni öldürürüm.

Ama öldüremediğim anılan

Ne yaparım,bilemiyorum.

Yoruldum bunu söylemekten

Ama ne yapayım,

Seni seviyorum.

Bir şişe kırmızı gül

Ve işte yine karşındayım.

Hayır deme bana bu sefere mahsus

Başkaca da hiç bir şey söyleme

Bana bu kadarı yeter.

 

MECBURÎ

 

Hayatın her karesinde,

Yaşanan bir yalnızlık var.

Benim yaşadığımsa;

Yalnızlıklarımın yalnızca

kaderine yenik düşmesi.

Bir boşvermişlikti onları ayıran,

Sıkıntılı geçen zamandan.

Ve bir ben vardım,

Ruhumu bir türlü sıyıramadığım

Huzursuz gecen,mecburi yaşamımdan.

 

MAALESEF

 

Kararıyor yine

Bir gecenin sabaha verdiği pembelik

Değişiyor maalesef

Seni bana,beni sana anlatan tembellik.

Belki de bu kaçışın,

Bu yokuşun,

Sonu yok bu çıkmazın.

Tatlı ve gülen bir yüz

Ve bu siluetin bir parçası,

Mavi gözler.

Aşk oyunu bu!

Tüm parçaları da ortada.

Birşeylere üzülüyorum.

Anında,

Yanında dağılıyor herşey

Yemek yemeden yaşayabiliyorum

bu halde.

Acı orucu herhalde,

Bunun adı.

Kasveti de içinde, Yok ki tadı.

 

KÜFLENMİŞ KASA

 

Varlık ne garip şey değil mi?

Yoklukta öyle galiba.

Bir gece hüzünle karışık

bunalımlı bir haldeyken,

Çıktın karşıma aniden.

Rastlantılardan nefret ediyorum artık,

Sırf bu yüzden.

Ve damdan düşme aşklardan da...

Arada geçen cümlelerden bir kelime

Sanki...

Sanki diyor içimdeki ses,

Yeniden okumaya başladım seni,

Bir handaki misafir kişiliğini.

Gün gelecek,

Günü gelecekte bulacağım kayıp seni.

Bir yanını sevipte

O kaybettiğim yanını,

Adını, aşkını, heyecanını,

Yaşıyorum seni her nefeste.

Yüreğim de sana,

Adına kayıtlı küflenmiş bir kafeste.

 

TENHA

 

Bir tenha krallık

Çilesini çektiğim yaşamım.

Herşey sessiz,

Hayatın alabildiğine bir hızla ilerlerken,

Çıkardığı gürültü dışında.

Herşey alışılmış,

Bense onların dışında...!

 

KEMİKSİZ

 

Dünya dediğin iki iliksiz

İnsanoğlu zannettiğin dili kemiksiz.

 

ROBINSONCA

 

Boş şehirlerde yalnızlığı kovalıyorum,

Bu defa içimden sensizliği değil,

Senden kopan acıları temizliyorum.

Gözyaşlarıma esir;

Yeni sayfaların korkaklığıyla yaşıyorum.

Kurtulacağım elbet bu ruhsal kaşıntıdan;

Sen olsan da,olmasan da.

Kaçacağım belki senden sonra,

Bu tek tabanca yaşantıdan,

Yanımda kalsan da,kalmasan da.

Üzülme sende,

Küçük bir zaman geçse de ayrılığımızdan.

Sıyrılıp hayalinle dolu uykularımdan,

Unutmaya çalışacağım seni!

Cesaret edemesem de...

Söz veriyorum.

Belki tutamayacağım ama;

Söz işte!

 

NEDENSE

 

Yüreğime inen,

Kaynar su gibi "haşladı,

Gözyaşlarını içimi.

Ama ağlayamadım.

Nedense yaşlar,

Gözlerimden dökülmedi.

 

SEFİL KOYUNLAR

 

Mevsim yaz rüzgârlarını vurunca,

Gönül;aradîğını seneler sonra bulunca,

Işıklar bir geceyansı aniden solunca,

Tenha serinliklerde beklemeden

yine sabah olunca,

Sakince titrer ten,insanın içi dolunca

Koyu ah'lar çıkar dışarı

Bu karasevda boyunca,

Ey ahmak,sefil; anlamadın mı daha...?

Aşk dediğin koyunca!

 

KORKUYORUM

 

Bir sabah serinliğisin üzerime titreyen,

Güzel bir sonbahar çiçeğisin,

dökülen yapraklar arasına gizlenen.

İçimde sevgi gösterilerinin en ihtişamlısını yaşarken,

Ben miyim yine nöbetine geciken?

Yüzüm yok,sana kaçamak gözlerle bakarken Korkuyorum.

 

UYKU

 

Gözlerimden kan akıyor,

Alnımdan damla damla ter.

Çok çabalıyorum,

Kaçmaya çalışırken

süprüntü hayallerimden,

Halim,aşkımdan beter!

Canım yanıyor.

Çürük bir bedene

Sağlam bir fidan aşılamaksa;

Hayatta aşk dedikleri...

Ölüm yakındır herhal,

Aşk beden üzerindeyken.

Titrememek elde değil, üzülürken

Ağlamak elde değil, gözde yaş kalmamışken

Her şey boş geliyor,

çevreye böylece bakarken.

Uyku geçiyor içimden yavaşça,

Söz dinlemeyen yorgun bedenime doğru.

 

KÜÇÜK BİR BEKLENTİ

 

Sevgiler yalansız,

Bedenler günahsız olmaz.

Yaşıyoruz hala,insanoğlu arsız

Gönlü dolmaz!

Kaç yaşam çalındı dünden bugüne

Elele işlendi her şey,

Tüm hayallerle yapayalnız.

Bir gül yaprağıyla ayıklandı güz ellerde

Artık gözler vardı güzellerde.

Solmuş bir papatya yaprağında

gizli belki de sadakat.

Gücüm koklamaya yetmez seni.

Yüzleşemem kendimle,

içimde kaybederim endişesi.

Kürküm ters düz olmuş,

Yere kapaklanır cesaretim.

Bugünü bıraktım,dünü bitiririm diye

El uzatamam,tükenmiş gayretim

Bekledim,bekleyeceğim,beklerim. Hep...

 

SEÇİM

 

Gökyüzünün kasveti içime düştü.

Yalnızlığımın halveti,

Mahur bir şarkıya dönüştü.

Seçim dert değil;

Doğrularım,geldiğim yöne üşüştü.

 

ESKİCİ

 

Sevgiler yalancı,

Güzellikler geçici.

Yokluğun ayakucumda bir yılan,

Yıkılan umutlarını kalıcı.

Bu sevgi de oldum talan,

Yıpranan duygularım eskici.

 

SENİNİM

 

Bir mum gibi eriyip gittin.

Karanlığa mahkumum şimdi,

Işığımı yitirdim.

Kaçıncı sabah gözlerinle uyanamadım.

Kaçıncı gece bu,

Hayalinle bile uyuyamadım.

Yoksun burda!

Ne acayip!

Gördüğüm galiba bir hülya,

Hani;nerede şimdi,

Girdabında boğuştuğum sevda.

Kocadım ama esirinim hala yüreğinin!

Hep senindim.

Hala seninim...

 

HÜZNÜN TEBRİĞİ

 

Emek,bir yüzüğe değişilir mi?

Sevgi,demekjsimsiz bir gelinliğe terkedilir mi?

Nefessiz sıtmalara tutulur,

Yarım kalıplara uydurulmuş hayatlar.

Tarifsiz acılar kaftan olmuşsa bedene,

Tek başına devam edilir mi?

Kırık bir çömlekte su nasıl durur?

Sargılarımda kış uykusu,

Göğsümde bir acınm öyküsü öyle asılı durur.

Kin kusar geleceğin saatleri,

Darbuka heyecanlar susar artık.

Yersiz kaçış huzurun dönüşü,

Değersiz bir alçalış hayattaki sevgi döngüsü.

İdraki olmayan davranışlardayım.

Elimi eteğimi çekiyorum buradan,

Yenildiğim devrana,tebrik edercesine alkışlardayım.

 

HASAT

 

Hayat bir rüyanın,

Ölüm ateş dansı.

Haşatı kir olsa da dünyanın;

Üzerine güneş gibi yansı.

 

ELVEDA DİYEMEDEN

 

Yürüyorum soğuk kaldırımlarında,

Bu koca şehrin yalnızlık kokan geçmişinde.

 Aklımda yarın bahaneleri...

Uzanıyor karanlıktan beni kurtaran eller

i Çok yakında biliyorum.

Ama...

Dokunamıyorum

İçiyorum sensizliği,

Yakıştıramıyorum sana hiç yalnızlığı;

Hele hele de bensizliği.

Bir garip tuhaf oldum yine,

Yavaşça bırakıyorum kendimi rüzgarının serinliğine!

Düşman oluyorum geçmiş yılların beni yalnızlıkla ezmişliğine!

Ne var ki;

Yine yetişemedin...

Doğduğunda yoktun yanında,

Ölürken hiç yoksun

Sen diye yanan bağrında.

Bir yanlışlık türküsü var,

Bir yalnızlık güdüsü var,

Her boğuk hırıltısında.

Salakça bîr his var İçinde bu mekandaki son anında.

Senden umut yok,

Yalnız adam artık gitme kararında.

Tek isteği var sadece bu mahzun,sancılı son anında

Elveda diyebilmek!

ELVEDA        

 

UNUTULMAZ

 

Bıktım artık,

Sevdanın yükünü çekmekten.

Senle dolu başlayan günleri

Güruh hayallerle tüketmekten.

Yoruldum,

Sana benzeyen bir prenses beklemekten.

Yüreğim hezeyan,

Ellerim ter içinde...

Özledim o günleri ararım derbeder biçimde.

Gözlerindeki yakamozlarda batmış

umutlarım ta o zaman!

Mahzenimde özenle besledim hüzünleri,

Bulamam hiçbir yerde yüzündeki tebessümleri.

Duruldum,

Yüzyıl gözyaşı dökmekten.

Yabancı dünya,her şey yabancı bana.

Vuruldum!

Teslim oldum bir inatçı kurşuna.

Razıyım artık külkedisine!

Ama hala bendesin sen!

İçimdesin eskisi gibi,

Bir başkası olsa da hayatımda!

Gözlerim alışkın olduğu gibi

Hala asılır kalır duruşuna.

Unutamam ki seni.

Unutamam...

 

TECRÜBE

 

Beceri akılla birleştiğinde,

Büyür insan.

Adam olamazsın;hiç uğraşma!

Sadece zekana güveniyorsan.

Yorulma boşuna,

Beceriksizce koşuyorsan!

Satılırsın tek kurşuna,

Tanımadığın bir insana güveniyorsan!

Yalnız kal;

Yalnızlık; umudun aynasıdır en azından!

Korku,bedenine dikenli teldir.

Belki de en kötü anında

Bir dost elzemdir.

Bilinmez günün getireceği,

Bilinmez bugün ellerinin ne yitireceği...

Sevgin,sevgilin,bir bütün umudun elverdiğin

Kaybettiğin yarınlar olmasın.

Beklediğin bir serencam

Hüzünle dolmasın!

Sana ait herşeye iyi sahip çık ki

Hayatın zamansız açan bir gül gibi,

Çabuk solmasın.

SAHİP ÇIK onlara...

 

SOKAK

 

Kimin bu gözyaşı,

Kimin bu yasaklanası çığlık?

Yoğun kimlik içindeki bu insan parçası,

Kim bu kirli sokakların insanî?

Soğuk.yaprak kırıntılarıyla dolu

Asansör sevdalı,

Hep İnişte olan;

Kedilere barınak,

Köpeklere meydan okuyan tapınak,

Gece yalnız kalandır sokak!

Işıklarla yalnız,

Karanlığın serinliğinde,

Tiz bir keman sesinde;

Sorun sen değilsin hayat!

Başıboş sokakların beni derde salan.

Palavra gerisi,gerisi yalan.

Yaşamadıkça titrek sesli bir,

Uğultulu hırsız delisi bir parçası.

Besledikçe gözünü oyan,

Adını da utanmadan hayat koyan,

Kanun korkusu olmayan,

Acımayan,

Acı duymayan.

Üzerindekilere eziyet etmekten zevk alan,

Bir toprak parçasısm sen sokak.

Belki seviyorum seni;

Ama saymıyorum.

Saygı duyulacak bir şey değilsin çünkü.

Nefret ediyorum da bazen hani senden.

Sendeki yaşam değil,

Bir sungu.

Yok;seninle beraberlik güzel değil,

O yüzden boşuyorum senden kendimi.

Kapanıyorum en kısa zamanda içime.

Dışıma faydan yok,

içime zararın olmasın bari.

 

NAZİK AŞK

 

Uykusuzluğumun dönüm noktasında,

Seni düşünürken,

Bir diyarda...

Adı nazik aşk bu sevdanın.

Biliyordum!

Biliyordum,

0 kocaman kelimelerin anlamını

Bir de karşıtlığını,

Sana olan zaafımı da.

Duygularımı notaya döküyorum da

Bak şu senfoniye şimdi!

Nasıl da hızlı gidiyor

Capcanlı, buğusu üstünde.

Yalnız;

Yaşarken yavaş,

Nedendir ki?

Neden sence?

O soğuk kelimeler,

Birbiri ardına geçen

Soğuk ayaz dolu geceler.

Allak bullak olmuş tüm akıllar!

Neden hala ayakta olanlar,

Durmaktalar.

Bitmek üzereyim,

Çilemden,

Bir tükenmez kalem gibi..

Fark yok.

Onda mürekkep bitiyor,

Bende ruh.

0 somut

Ben soyut.

O açık,

Ben koyu yazıyorum

Beyaz bir kağıda.

 

SENSİZLİK

 

İçimden geldin,geçtin

Süzüldü gözlerin hayalimden.

Güzelliğin,canımı yakar

Sevgin,sanki bir nehirden gönlüme akar.

Ömür bitti,zaman ne çabuk tükendi

Gün ışımaz bir daha artık,

Tüm yollarım sana çıkar.

Çaresizim!

Ne acılar yaşandı sen olmadan

Ne anılar yaşlandı bir bilsen,

ellerine dokunamadan.

Yüzleşiyorum hatalarımla şimdi.

Üzerimde ağır yenilgiler,

Mazim;en sağır ilgilerde seni bekler.

Arzum nihayetine erişmiş,yüzyılda geçse üzerinden

Dün gibi gelirmiş hayalinde sevgiler.

Bir gölge gibi kayboldun geçmişin izinde,

İzin vermedi kaderimdeki çizgiler.

Artık sen olmadan hiç oldu yarınlar,

Herşey ilk günkü gibi bitecek

bir mezartaşımn dizinde...

 

YOK

 

Gelmesende yanıma,

Üzülecek bir şey yok.

Lakin sevmesende sen beni,

Alışamasam da yokluğuna,

Yakınacak bir şey yok!

 

PAYDOS

 

Ne uyku var gözümde,ne yaşım

Soğudukça saçaklarımda üveyik acılarım,

İnsafa davet,hayatın taraçalanna paydos!

Geçer mi zamanla yanıklarım,

Biter mi hüzünle karışık telaşım?

 

CAMDAN KALP

 

Sevginin elleri başka yürekte;

Bu hevesin sonu,aşka ulaşacak sürekte.

Korku, hüznümü eler

Kapı önüme gelen seviler;

Dengesizce esen rüzgar gibi bağrımı deler.

Hırçın bir lahza beni

Gizli hayatların,kof geçmişlerine gömer.

Açılır yavaşça tozlarıyla,

Çilingirle çözülmüş defter.

Uzun yıllar;

Sahte kimlikleriyle dökülür birer birer.

Hatıralar bir fanusa hapsoldu.

Bu masum çıtırtı,

Durulmuş köz söner oldu şimdi.

Oysa bu benim yüzyıldır harlı yanan ateşimdi!

 

ERTELENEN YOLCULUK

 

Saçlarında gördüm aşkın hüznünü.

Ellerinde tanıdım,

Nezaketin soğuk dansını.

Ne yaşadım,

Ne de yaşlandım.

Bugün güldüm,

Hala gülüyorum.

Ne garip,tüylerim diken diken

Üşüyorum.

Üşüyorum,..

Bu defa da kaybettim.

Küsüyorum dünyaya,

Küsüyorum.

Üzülsem mi,üzülmesem mi buna;

Bilmiyorum.

Erteleniyorum maalesef.

Erken gelen ama

Bir türlü başlayamayan

Bir yolculuk gibi,

Ölüyorum burada.

Ölüyorum,bir gün ölünecek olan bu hayatta.

 

GEÇENLER

 

Engel olamadım saçıma düşen aklara

Mecburca el sürdüm yasaklara

Ne zaman alevlendiyse içimde birşeyler

Kayıpla doldu Önümde yıllar...

Rutin bir hayatla,

Yalın geçen boş zamanlar oldu dünümde kalanlar.

Bomboş,sakin bir dünya artık benimle

Yürüdüm,yanm kalan yolumu tamamladım

bu son gücümle..

 

SENİNLE

 

Sıcacık bir damla gözyaşın olsam,

Bal şansı gözlerinden dökülen.

Acırım kendime;

Seni eksilttim diye.

Kısacık bir adımla yaklaşsam sana

Ömrümde bir arşın yolda kalsa,

Bal ansı gibi çırpınan sözlerinden

küçük bir anı olsa acılara doğru süzülen,

Aldanırım derdime belki,

Ama yine de severdim Ölesiye...

 

SUNİ

 

Sıkıntıya bölük pörçüğüm yine,

Akıntıya kapılırcasına asıldım kaldım,

Sevgiden yoksun

Özveriden habersiz,umarsız gözlerine

Nehir ortasındaki bir ağaç dalma takıhrcasma.

Eski takıntılarım bedenimde,

Yeni ağrılarım da bavulumda.

Herşey suni,

Bayata çalan,doğrusal hayatımda

SANKİ.

Sevginin karşılığını ahpta sarhoş olmak

Mutlanmak nasıl bir an ki,

Nasıl bir mutluluk ki acaba?

Kafamda tozlar,

Yer yerde kocaman taşlar var.

Kalbimde yoğun geçen

Soğuk savaşların hep yenilgisi.

Sadece yenilgi...

Kalbimin anatomisi belki.

Herşey belki de bir sulusepken gözyaşı.

Hayat bu!

Tanımaz aşkı,

Yanılmaz.

Çiviler seni bir yere belki ama...

Cevap anahtarı hep uzaktır sana

Ve hep yasayamadan sona erdirir,

Sevgi yerine hep acı verir

Bırak... Hayat işte;

Bakarsın aniden bitiverir.

Gülümse gözlerine aynada,

Gülümse kendine.

İçindeki bam teline dokunan damlaya saygı duy!

Ya da şu yaşadığın bayat ve suni doğrusal hayatının kurallarına uy.

Işıkları kapat ve ayakta uyu.

 

SENİN

 

Bir unutmak vardı önemli olan,

Bir de unutulmak;

Gerisi yalan.

Eksik olan tek şey;

Yaşamaktı,

Gerisi olağan.

Bir sen vardın hayatımda hızlı olan

Gerisi durağan.

Bir senin varlığın vardı,

Beni mutlu kılan,

Bulutlara uçuran,

Bu yaşamı çekilir bulan

Ve onun için

Bir fazla nefese daha katlanan.

Bir senin varlığın vardı.

Bir senin...!

 

YOKSUN YA

 

Ne sana yalvannm,

Ne de gözlerini ararım,

Yokluğunun siyahi akşamında.

Eski yangınlarımı kucaklar;

Yıllar sonra belki yine arabeskle başlar sabahlar.

Sensizim...

Saatler bir şifre!

Her gün,her dakika aynı şifreler

Birbirini açar kilitler.

Hayatımın en sıcak yazını yaşatıyor;

Belki de içime keder.

Yok olmaz diyemem!

Sessizim...

Bir vazgeçiyorum,

Bir asılı kalıyorum,

Sevdanın çarmıha gerilmiş bedeninde.

Hançerlenmiş düşüncelerimle teslim oldum sana

Yüzüyorum şimdi,Önce boğulduğum gözyaşlarımda.

Sevgisizim...

 

SEVEMEDİM

 

Yürüdüğüm sokaklar benim,

Eskiyen aklım değil;

Sadece bedenim.

Eridikçe zaman,

Benim de tükenir ömrü madenim.

Bilmiyorum ne zaman kopar,

Kıyametim!

Yetişemedim yine...

Elimde kaldı eski bir emanetin.

Dilimde boşluklarla dolu cümleler,

Avazı çıktığı kadar kötürüm kalmış azametim.

Anlamsız bir hayat, bozuk tümceler işte;

görünen hezimetim.

SEVEMEDİM ben.

Beceremedim.

 

BUHURDAN SEVGİLER

 

Dünkü gibi geçer zaman,

Boş bir kumsaatinde de.

Ne önceki yaşadıklarına dönebilirsin geriden,

Ne de üç nefes sonraki

Acını geçiştirebilirsin.

İçindedir sonbahar...

Belki başka biçimdedir gerçekleşen,

Bir buhur üstünde sevidir beklediklerin.

Günü gününe yaşadıklarına,

Perişan aşklarına taktığın duvak mıdır eklediklerin?

Canın yanar,dalar gider gözlerin

Kırabilir belki de yeniden bakar sana,

Soğuk sandığın yüzlerin.

Yokuşlarında sürüklenirsin ayrılığın!

Dumanım yok artık, göç illerindeyim.

Mazim yalnızlıklarımla tükenmiş.

Mutlu olan hayatlar;

Meğer yalnız bitermiş.

Diyeceğim yok.

Önce umutlanmak

Sonra yalnız kalmak

Kaderde varsa karakışta yorgansız uyumak;

Yalnız da olsa hayatta aşka doymak,

Adını da yalnız aşk koymak..

En iyisi aşık olmadan hayattan ayrılmak!

 

SORMA

 

Sevmesini beceremedim ben,

Enkazların altıncda kaldım hep.

Resmi törenlerle,

Ağıtlar yakmadsm uğurladim sevgilerimi.

Palyaço artık durgularım!

Kendimi unuttum çoktan.

Acılarımı,

Hatıralarımı...

Razı oldum karanlığa yeniden,

Alçakcasına yaşlandım belki...

Mazi diyelim bırak!

Alış artık sende buna ve

Neden diye sorma!

 

YANLIŞ

 

Yanlış zaman belki,

Belki de yanlış insan...

Tutunması azar,

Bırakması çoğalan.

Herşey ıssız!

Bir telefon kulübesi kadar yalnız.

Hayat gibi hepsi;

Oynandıktan sonra kalansız.

Boş bir yaşam gibi amaçsız.

 

BÎR ADIM

 

Aşkın bantlarında usul usu! değildim,

Iğıl ığıl yağan yağmurda cansiperane kaldım.

Bugünkü dansı pervane atacında yaşadım,

Kor ateşlerden^orak topraklara

Böylece kaldı bir adım.

 

KALANLAR

 

İçinizdeki duygu budur

Pekte anlatılmaz kimseye

En derinden,aniden vurur insanı

Koymaz başka şey onun yaptığı kadar...

İstekli olmak önemli de

Pekte hızlı olmamak lazım

Eminim ki sen başkasın

Kalan aşklarımın en ağır faturasısın geriye.

 

MUTLU YILLAR

 

Ulaşılmaz enginlere tırmanıyorum hayallerimde.

Yorgun gençliğim ellerimde!

Bir aceleyle savuşturulan doğrularım ise,

Gönül penceremde!

Karardı küçük dünyam,

Tüm ümidim gelecek günlerde.

Sorgulanmış gözyaşlarını tükendi,

Zavallı bakışlarım,

Hiç yer etmemiş gönüllerde.

Ayaklarımda pranga zincirleri,

Bedenim yeni sürgünlerde.

Yürüyorum sessizce,tarif siz hüzünlerle

Yükü ağır yaşamın...

Düşüncelerim;ne cenazelerle beraber

Ne de düğünlerle!

Zaman tükendi,'ol bitti.

Yürek içindeki demiri artık eritti.

Yeni heyecanlara doğru,

Adeta bir çocuk gibi seyirtti.

MUTLU YILLAR..

 

MECBUR MECZUB

 

Tütün sardım bitmeyen yaralarımın üzerine

Üstün kalamadım,

yetmeyen cesaretim ötelerde

Pürtelaş yaşayamadım,

Meçhule giden küçümen ıstıraplar elimde

Cananın değeri mi kaldı,umutlarım kemirgen.

Çoktan yıkılmış dağlar gözümde!

 

ZEMHERİ

 

Döküldü saçlarım,yere düştü tacım

Dallanıp budaklanmadan,

budanmış işte sevgi ağacım.

Sallanıp, yere yuvarlanmadan

mutsuzluğa dadanmış yazık ki cevher-i mizacım.

Allanıp pullanipta suretim karlanmadan,

komutsuzluğa adanmış artık zemheri acım.

 

UZAKSIN

 

Aşkına yandım,kavruldum

Bir şaşkınlıkla avlandım,

Delice savruidum.

Yürüyorum hiç dinlenmeden,

Seni arar gözlerle dağ bayır!

Cesaretin varsa hadi;

Seveni,sevdiğinden sende ayır!

Ölümün acı da olsa içimde,

sevdan hala ağır.

Ellerine kavuşmak istesemde

yolum hâlâ uzak sana

Yaşıyorum,hapsoldum bu dünyada.

Rüyada olsa bana;

bir kez gülümseyerek baksana!

Hala aşığım,

Çaresiz gözyaşlanmla beraberim.

Bitince yolum,elbet bende yanına gelirim.

Ne yazık ki bağlı şimdi elim kolum,

Tüter dumanınla ciğerlerim.

Ama merak etme güzelim!

Bir gün mutlak;

Mutlak ki koşa koşa gelirim.

Koşa koşa gelirim.

Gelirim...

 

HOŞÇAKAL!

 

Derdimi yazarak anlatmayı denedim.

Hayatın oyunu bu,

Yine doğru dürüst yürüyemedim.

İçimdeki kırıklarımla

bu yılda sendeledim.

Gördüklerim işittiklerim bir yana,

çaresiz sen dedim.

Davetsiz misafir gibi geldin kondunyüregime.

Olsun artık o kadar

Ben bir kere senin için,

Kişiliğimi zedeledim.

Ama yalan yok!

Ne seninle,ne de sensiz rahat edemedim.

Bir parazit;

Ters giden bir şey var ortada Onu da bir türlü bilemedim.

Yokluğunla geçen,

Asır zannettiğim dakikalarda,

Gözyaşlarımı hiç mi hiç silemedim.

Üzgünüm.

Çok ama çok üzgünüm.

Hücre cezası gibi,

Nasıl geçiyor bir bilsen sensiz, her günüm.

Karanlıklar arasında aranıyorum,

Kömürleşen gözlerini.

Yalnızlığın gölgesinde büyüyen

Küçücük bir adamım artık ben.

Hayalinle yaşadığım her an bana ölüm!

Hayat zaten bir senaryo,

Sen de bu senaryodan bir bölüm.

Ne özür,ne de kabahat borçlusun bana.

Yanlış değiljsende haklısın!

Bu da senin gençlik sancıların.

Bir selam yolla,

Bana o kadarı da yeter.

inan gözüm.

HOŞÇAKAL!

 

MERHABA

 

Yaşıyorum hayatı dolu dolu şu an,

İnan hiç yok içimde bir dirhem buhran.

Buymuş beklediğim;

Buymuş soğuk geceleri,

Onun sıcaklığıyla ve büyük umutlarla

Sevdama eklediğim.

Uzayan günlerimi,

Her gün biraz daha kısalan ömrümden,

Birer birer düşüyorum.

Ama;

Bu sefer kederimden değil,

Sevgimin yüceliğinden üşüyorum.

Bir gün,

Bir gün;

Unutulmuş hayatımda,

Yaşamaya gücendiğim günler adına,

Kabuk bağlamaya yüz tutmuş

benliğimin büyük yaralarına

Sen merhem olacaksın

Bilirim.

Ama beklemek zor geliyor bana,

Bu sevdaya daha ulaşamadan,

Sana,sıcağına kavuşamadan

Ölebilirim her an.

Beklemenin verdiği hüzün;

Seninleyken geçen zamandan öyle uzun ki!

Kapı dışarı ediyorum zamanı hüzünlüyken.

Seni sabırsızca beklerken...

Ama ey hüzün! Öyle çoksun ki sen.

Tükenmeni diliyorum artık

Amansız geçen zaman gibiysen.

Hoşçakal hüzün bahçesi

Merhabalar büyük sevgilerimin

Ve aşklarımın gökçesi...

 

MUTLULUKLAR

 

Eller,güzel gözlerine yabancı

Gül;kokunu çalan bir yalancı,çiçek.

Hayat;belkİ yaz yağmuru gibi

gelip geçecek,

Bir gün açıp,ertesinde ölecek.

Cevabı ben değilim bu sevdanın!

Sorusu sen değilsin,

Bu kanayan aldatmacanın!

Sorumlusu kim,alnımizdaki karayazının?

Yaşayamadık hiç,

Göremedik!

Bu acının,ne çoğunun

Ne de azının külünü.

Özümseyemedİk hayatın ağır yükünü.

Yalnızız;beraber olsak ta,

Sahip çıkamadık bir şeylere.

Garip geliyor artık akşamlar

Sensiz bir kış günü!

Öldürüyor beni içimdeki pişmanlık duygusu

Bir rüya bu.senin değil;

Sanki elin alkış düğünü!

 

GÜNAYDIN

 

Neşe kalmadı,

Tasanın artığı nezaket.

Güneşe alışamadı kör gözler;

Yaşananın bıraktığı felaket,

Maalesef ki...

Türkçe sözcüklerin yabancılığında,

İçimde cehalet!

Elveda demeden gitmek zorundayım sevgilim,

Buralarda sabah oldu günaydın!

Gelsen herşey feda ama!

Sevdayi;daha sevemeden eritmek durumundayım yazgülüm.

Kuralarda çabaya hapsoldu sevgin ,gözünaydın!

 

ALDANDIM

 

Ter kokuyorum,sıkıntıdayım.

Beter korkuyorum sallantıdayım.

Bu aldanış,

Nedensiz yarım kalış,

İnciten sorgular!

Feneri kırık karanlıklardayım.

Hassas ölçeklerle hazırım yolculuklara

Kopan ezikliklerle, acırım boş soluklara

Kapan rezilliklerinde çıkarım beki deloş doruklara!

Frapan bir garez iliklerimdeyse alışırım bende,

Sıradanlıklanm kemikleştiyse, senin sayende!

Yağdanlıklar gibi bulanırım,

Beni sarıp sarmalayan bu yoz hüzün tükenmeyecek sanırım.

Yeni yeni ağarıp saçmalayan bu poz,

Senin ikinci yüzün!

Kuşkunun eleğine düşmekten sakınırım,

Ağaç ortasında biten pusun,

Eriyip aktığı gibi,kokun düştü içime

Saraç oltasında yüzen bir çiçekti tütsün.

Çığırtkan düşlerin yabanında,

Kendi ellerimle toplardım seni teker teker.

Gözlerim alıngan hallerle ürker;

Yırtmaçlarında saklanınm dağların,

Senden çekinip kaçarken hep.

Ayrımlarında sonuna vanlan düelloların

Dilinden sakınıp susarım,hiç yokken sebep.

Önce yalnız bir hayattı,

Şimdi yalnızca bir hayal! Kök boyaları döküldü eskilere,

Geriye dönüş yok artık

Gök tüm kızıllığıyla kucak açtı,

Acıklı hayallere!

Kısacık;mutlu yıllara...

 

HÜSRAN

 

Şair yaşlandı,

Gözleri yaşardı artık.

Eskilere teslim oldu.

Gül yüzü bir zamanlar gülerken,

Şimdi yerine hüzün doldu.

Mevsim güz;

Onun için.

Paralanan yaşamı,aşkları

Yıpranan bedeninde

eski küçük bir iz.

O artık bir romantik değil.

Sıradan yaşamışlığına,

Aklandıklarına,

Aldattığı aynadaki yüz

Cevap bile vermedi.

Şair artık biliyor ki;

Zaman da yaşlanmıştır. Geçmiş;

Tükenmiş,bitmiştir herşey.

Acımak gerekmez! Ve bilir ki Yenilgiler;

Korkular gibi uzun sürmez.

Karmaşaları ve kavgaları,

Bir türlü elvermediği cesareti

Biter.

Şair hiçbirşey olmamış gibi,

Davranır.

Çeker, gider.

Kovukları artık dolmuş,

Dallan kırılmış,

içinden sıyrılmış,

Denizlerle çevrili dünyasından.

Koşar yeniden korkulu umutlarla

Yarınlara...

Ama bilir ki;

Her günün olduğu gibi,

Her sevdanın da

SONU GELİR...

Hüsran hayatlarla!

 

GARİP

 

Cansız hayâlinle büyüyen bir yalnızdı,

Gözlerimde yeşeren.

Yorgun seyyah yüzü vardı sanki

Karayağız siluetinde titreyen.

Bir sen oldun,

Atmayan kalbinde ürkekçe üşüyen.

Ne olacak sanki...!

Bir ben olsam!

Seninle boş bir dünyayı düşleyen.

Yalnızım,

Gözyaşlarını,

İçimdeki beyazlarımla.

Oyun bitti.

Boş sahne ortada,

Ben dizleri üstünde.

Sen ise başka dünyalarda

Yaşıyorsan...

Ölüm sessizce benim olsun,

Yarınlar senin.

Kederler kefenim!

Yarına umutla bakan gözlerin,

Geçmişi hatırlatmayacak bir kaderin

Ve beni unutmuş

mutlu bir bedenin Olsun artık.

Merak etme!

Boşa gitmez bundan sonra,

Elindeki bir demet yasemin!

Toprağı kurumuş,mahzun,yalnız

Kabrime bırakır, gidersin.

Hiçbirşey olmamış gibi

Yarın belki de başka birini seversin.

NE GARİP BİR HAYAT BU!

Ne yanlış,ne de doğru!

 

FALANCA

 

Zamansız yaşananlardan,

Doküman aşklardan

Bir parça

Perakende hisler kalan sadece

Yeni filizlenen dallarımdan kınlan.

Kaç kere paramparça oldum,

Bir kavanozun içinde nefes aldığım dünyadan.

Sonunda...!

Dağılan bir kavanoz oldu.

Bense perişan...

 

YUDUM

 

Hangi rüzgarla eğilir bilinmez,

Şu alçacık dallar.

Dengine hüzünle mi değilir,

silinmez hiç akıldan

Pusuya kalmış ballıca dudaklar!

Bir hicran bekler beni,

Boynu bükük alırken hediyeni.

Sır tutar sanki,

Gözü en keşmekeş insanlar!

Nasır tutar bir yan ki özü kaçmış,

Eşme bugünü;

Burdadır yarına koşanlar.

Münhasır uçar kelebekler,

gelince baharlar

Terli sesler saçar etrafa,

İçimdeki ince kahırlar!

Kör avcıların elinde yitip gitmişim,

Koca ömrü;hep ağlamakla tüketmişim.

Gerçeklerle yüzleşmeden,

Hep yalanı tercih etmişim.

Mercek pürüzlerinde bıraktım yalnız canı,

Bir su gibi aktım zamanvari...

Bu yalnızlık;

Ayaklarımda yaman bir süvari!

 

HÎKAYE

 

Küçük umutlar yeşerttim gönül bahçemde,seninle

Garip bir yüzyıl yaşadım sanki,

Merhabayı bile esirgeyen soğuk sesinle.

Yakıyorsun geçmişi bütünüyle,inan ki

Korkum boşuna,diz çökmüş bir hayata

yalandan gülümseyen gözümle

Ne aci;yazık böyle biten aşk varsa yeryüzünde.

Sükut-u hayale uğradım,

Bütün arzularım nihayetinde paramparça.

Ve kimbilir kaçıncı bu çaresizliğim,

îşte yine ağladım!

Hangi gün görürüm bilmem,

Bir daha seni ama...

Geç oldu artık,

Seninle dolu olan günleri,

Daha ziyade hayalinle tamamladım.

Umacılara teslim edilen bir çocuk gibiyim,

Sevginle geçen bir yılda

Nerdeyse koca ömrü yarıladım.

Yeter;bitsin gayrı bu İşkence

Umarım düzelirim sana olan tutkum körelince,

Nasıl olsa gülerim bende günün birinde

utkum ayaklarının altına serilince.

Bırak dursun herşey ortalıkta,

Yapayalnız öylece! Varsın bu yolculukta bitsin

Yalnızlık hikayemi ayrılanlar bilsin sadece...

 

SİYAH BEYAZ DÜNYA

 

Sabaha kadar ışıklarım açık

Bütünüyle aydınlık olsa da her yer,

İçim karanlık.

Sarıldım kabuk bağlayan yaralarımla yeniden

Gökyüzüm boya kalemlerine teslim artık.

Kendini bilmez dünyalarda,

Biten günün sahralarındayim.

Yılgın bir serzeniş saplanır boğazıma,

Dün koşarken bugün emekler oldum,

Benliğimden koparılmış kuru canımla.

Ne tarihler,ne de saatler teselli eder beni

Tazelenirim her mevsim budanmış acılarımla

Dayanamam,ezilirim yine sükuta erişemeyen sancılarımla.

Gün geçmez,ölümüm hiç bitmez

Ve belki bir değil,bin oldu ama

Bu karanlıkta bana yetmez.

Yalnızlığımın ucu bucağı yok!

Öyle bir alabora sardı ki canevimi

Sürüklenirken azgın dalgalarda,

Yaşatırım ben yine de sevgimi.

Dağınıklığım süregelir hala,

Kimse bilmez;söyleyemem derdimi.

Varlığın açlığıma,

Yokluğun muhtaçlığıma derdest!

Dilim tutulur,anılar unutulur

Yokluğuna inandıramam kendimi.

Ama yine de severim ben;

Beni kanatan derdimi.

Yine de severim ben seni. Yine de...

 

TİTREK ATILGAN

 

Dilim yanar.acı sözler bunlar

Gözümde ayran delisi hırpani bir yorgunluk,

Beklentilerim murdar!

Küçük kıvılcımlar düşer, yerleşik gözyaşlarına

Yasaklarda tüm güzellikler gibi bana küser,

yansır birleşikçe keder taşlanma

Yazacak hiçbir şey kalmadı;tükettim geçmişi,gelecekse talan.

Hiç uğraşma boşuna,karşındaki yüzler gülecekse yalandan.

Son dalışlarımı yapıyorum bu soluksuzlukta,

Son vedalar artık usanmadan.

Yeteneksiz tecrübelerle yaşlandım,

Taşınmadan bu meşk-i diyardan.

Gel gör ki aşılmaz yollanndayım, vazgeçilmez yardat

Karşılığını bulamadığım sevgilerden buzdağı

cismimde yığılgan,

Yeteri yok,bundan sonraki yaşanacak duygularda sıkılgan!

 

BOŞU BOŞUNA

 

Hayat sadece beklemekten ibaret,

Dünya salonu...

Kimisi ölümü bekler burada,

Kimi sevgilisini...

Kimisi kedisini bekler,

Kimi kendisini...

Kimisi eşini bekler,

Kimi onsekiz yaşını...

Bekler durur da

Hiç bilmez,

Boşuna olduğunu.

Zaman geçse de,

Vakit çatsa da,

Ölüm saatinde sevda;

Sevda saatinde ölüm çanları çalsa da,

Boşuna yoruldun dostum...

Boşuna yaşadın...

Boşuna okudun...

Bekleme hadi git,

Boşu boşuna durma burada!

 

NE ZAMAN

 

Bomboş bir park,

İçimdeki hüzün bahçesi.

Uykudan soyutlanmış

Gözlerimde mutluluğun sahte kanauiçesi.

Yersiz bir korku var ruhumda.

Gözlerimi kapadığımda,

Gerçekleşmesini istemediğim

Bir kabus var uykumda...

Acıyorum kendime bu aralar.

Ne zaman ki;

İçimden sevgi taşar!

Ne zaman ki;

Çaresizlikten gözlerim dolar!

Ve ne zaman ki; Benliğim gönlümü yaralar! İşte o zaman; Gözlerim kapanır. Yaralarım yeniden dağlanır. Ellerim şefkat aranır Ve kabuslar başlar yeniden. Hadi yeni,yeni,yeniden...

 

UMARSIZCA

 

Git hadi,acım elvermez kal demeye,

Gücüm yetmez,son bir cesaretle

kızıl saçlarına el değmeye,

Çaresizce sallanırım ayakta,mecburum

boyun eğmeye.

Hadi git!

Bu son nöbet,

Ardına bakmadan,usulca çık git hayatımdan,

Bir bozuk para gibi düş gözyaşlarımdan.

Ses çıkarmadan,sakince terket ellerimi

Uçuruma itekle,acımadan;içimdeki gözlerini

Paramparça olmadan bir kenara bırak yüreğimi!

Elvedalar yanıltır insanı,

Bıçaklanan hayallerde acıtır,bilirim.

Hadi git artık.bakamam gözlerine

Bana da yazık!

Git hadi,hadi git.

Umarsızca.

 

GİDERİM

 

Ağlamak isterim yürek dolusu,ağlayamam.

Derdimi dökerim; köçek sevdalara bağlayım diye,

bağlayamam.

İnceden sızılarım bir garip tenhalarda,

yaralarım ölesiye,dağlayamam.

Sinsice yer eden bu puslu yorgunluk bitirir beni,dayanamam.

Sisli gecelerden sabaha uzanır yollar, hayalinden bir türlü uyanamam.

Sevgisizlik bahçesinden deliririm, hırsımdan

yerimde duramam.

Sağırlık bir yanımı almış götürmüşse,

ezilirim gözlerinin hışmından;

Sesimde mutluluk duyamam.

Saranp soldum kışa dönen mevsimlerde tomurcuklar gibi,

Ölümünün akşamında artık sana uzanamam.

Masumca yerleşirim yalnızlığımın koltuğuna;

Ama rahat bir büzüne bile yaranamam.

Kalkar giderim;sessiz,usulca...

En iyisi de gitmek galiba.

 

SÖNMÜŞ IŞIKLAR

 

Ruhum sinema karanlıklarında,

Bocalar durur.

Nefret beynimi çalar,

Öfkem kudurur.

Çalkantılar alır götürür

ıssız diyarlara beni,

Zamansız köpürür denizlerim.

Yüzümde,arsız bir ziyaretçi gibi gözlerim!

Kani olamam,

Umarsız fakr-u zaruretlerle

geçer günlerim!

Kabuğunu kırmış imgelerde,

çaresizce kendimi izlerim.

Ne kadar uğraşsamda ben

körü körüne gizlerim,

Dizginleri kopmuş duygularımı.

Miskinlik sarmış dört yanımı,

Bir neşter dağıtır sanki bedenimde yontulmuş uykularımı

Keskin kederler çoğaltır sanki sönmek üzereyken yangınımı...

Kaçak düşüncelerde boğulurum,

Dehşetlerim bitap düşünce;

Tekrar başa döner, yeniden yoğrulurum.

Bilmiyorum,bu sevgiden sonra acaba ne zaman doğrulurum?

Tahtım boş kaldı, bahtım bir açık deniz...

Ama istemem! Aşk artık içimde çok derinlere daldı.

 

ALIŞVERİŞ

 

Yıkılıp gidiyor,

İçimdeki bütün umutsuzluklar

Umut dolu kısacık bir mızıka sesiyle...

Ertesi gün uyanıyorum,

Taze gülücüklerle yeni güne.

Sevdan da yanımda geliyor,

Yeni bir sürgüne...

Yanmayan sobalarla geçen,

Bir kış mevsimindeki insan

Nasıl üşümezse içini ısıtan aşktan,

Aşkından.

Ben de öyle üşümüyorum.

Ama aşktan dolayı değil;

Mevsim yaz!

Kavuruyor güneş her yeri.

Susadım yine

Aşka ,dünyaya,yaşamaya, suya.

Ama yok yüreğim kafesinde

Kapılmış bir delinin gözlerine.

Seviyorum yine galiba,

Başlıyor yeni bir devinim daha...

Yeni baştan sanyor herşey.

Sana,

Sana;

Kötü bir sona yaklaşır gibi

Yaklaşıyorum korkuyla.

Ne olacağını bilir gibi adeta...

Ama olsun!

Sevgi fedakarlık ister.

Her sevda gibi,

Yaşıyorum senide yalnız.

Senden habersiz!

Hep benden alıp götürüyor aşk biraz.

Uyandığında yaptığın gibi,

Gülümse...

Ekşiteceksin tabii.

Aşk bu;

Alışverişi olmaz!

 

BU KADAR

 

Buraya kadar eriştim bir cesaret, emekle

Eskiden olsa dağları delerdim,

Seviyorum deyince.

Yanına geldim,avuçlarımı kanatan bu çiçekle

Tanıyamaz oldum parmaklarımı,

Deriştim ziyanı yürekle.

Titrerdim ne zaman görsem seni öyle

Yüzündeki masum gülücükle.

Firar aklımla karıştım,

Güzündeki sevi gibi bir damlacıkla...

Çok değiştim!

Uyku diye bir şey yok gözümde,tatlıca

Yemek zehir olur dizilir boğazıma,

Senden uzak olunca.

Acılar arşın arşın uzar,

Boylu boyunca omzumda.

Engeller çıkar önüme,

Güneş bile açmaz ümitsizliğimden, yarınımda.

Mevsimi öksüz geçiren bir yaprak gibi sararıpta;

Özlemin düş kırıklıklarında düşer toprağa,

Yaşananlar!

Geceler sonsuz,

Tükenmez gözümde karanlıklar

Geriye dönemem bir türlü,

Çok uzakta kaldı umut saçan ışıklar.

Nihayeti olmayan bir merdiven işte hayat!

Her basamak ayrı mecal ister senden.

Adım attıkça düşersin,

Zaten gün olur yol biter.

İnceden inceye ağır göğsüm,

Acziyetim nedense hep beni yalnızlığa sürükler.

Ucunda huzur yoksa eğer;

Daha ömür biçme kendine,

Sana bu kadarı da yeter!

 

SONRA

 

Dur artık

Uzaklara açılma yoksun çocuk!

Hayat diye yakınsadığın,

Elinde bir kınk boncuk.

Sevgi diye sarındığın bir kirli gocuk.

Vasatı bile azımsadığın dilinde,

Kısık bir son sözcük.

Sakın dönme geriye

Yolların devamı karanlık bir tünel,

Sonu göçük.

Kaçarın yok

Gücün zaten tükenmiş,bahtın sönük.

Öcün içinde hür kalmış bir göynük.

Bırak ucunu azıcık dünyanın,

Örümcek ağı kaplasa da her yanın!

Ne kadar uğraşsan da iyeliği yok bu mekanın.

Dar vakitlerine ulaşsanda

Hiç iyiliği yoktur zekanın.

Damarında hiç durmaz;

Eğer akacaksa kanın.

Yaşa ve yürü,

Yürü de git hadi...

Büyü de dağıt artık içindeki harbi!

Sonrasını yaşamaksa biraz zor gibi.

 

MASUMCA

 

Yorgun bedenlerde,

Teleskopla büyütülmüş sevdalar.

Kafamda yaşlanmış,

Hırsız bir yaşamdan çalıntılar.

Geçmişimde de buna örnek

kalıntılar var.

Gördüklerime özendiğim parantez alıntılar!

Hepsi gerçek!

Hepsi yalan!

Belki de bomboş bir defter,

Keyifle karalanan.

Tek yalnız bendim,

Kalabalıklarda

Masumca yaralanan.

 

ÜÇ NOKTA

 

Bir rüyanın sonsuz gediğinde

Bahçedeki bir gülün acıtan dikeninde

İpeksi bir dokunuşla ellerinde

Yaşadım herşeyi...

Yazın yağmurunu Kışın donduran soğuğunu

Herşeyimi varımı yoğumu Kaybettim sende...

Sevdim de ne oldu eller aldı

Gülücüklerin bende değil eskide kaldı

Mutlu geçen günlerimi artık çile çaldı.

Hadi git sende...

Yaşayıp nefes aldıkça,

Seni hatırladığım her yerde andıkça,

Neylerim hayalini sana dokunamadıkça,

A:ın kaldı bende...

Can özündeki karmaşada çöreklenir

Keşkelere teslim Ömüre sıradan günler eklenir

Kavuşmak imkansız olsa bile yine de yar beklenir

Köklerin durur sargılarla bezenmiş yüreğimde...

Üç noktalı bir yaşantıyla harabeyim

Hatalı tabirlerle akıntılara kapılan bir körebeyim

Kalp yarasına ilaç aramaya artık tövbeliyim

Gözlerin uyur sorgularla ezilmiş benliğimde...

Kavanoz camlarında birleşir körpe heyecanlar

Tetanoz olmuş bedenlerde kirlenir temiz sevdalar

Denizimde boğulmuş düdenlerde sinirlenir vedalar

Batıklara bulansam bile ararım hala ben seni...

Yarına duyduğum Özlem içimde mahsur

Her yanında bir özür var ellerimde de kusur

Değer anında ömür uzar sellerimde su uyur

Daha da yabanıl kahrım ben sana...

Yasaklara alışamadan

Daha yokluğunla karşılaşamadan

Sürüncemede kalan ahşkanlıklan yasayamadan

Özledim seni...

Devrilen belki bir yaşlı çınardı

Kuruyan sel kibir taşlı bir pınardı

Duru yalanlarla sevgin beni hep kınardı

Yerleşemedim gözbebeklerine...

 

ALIŞAMADIM

 

Geçtiğin yollarda yeni çiftler gördüm.

Başka kollarda teselli arar olmuş herkes!

Derdimin pervasızlığına ne çare buldum, ne de el sürdüm

Yorgun ikindilerimin gözyaşı oldu çalkantılarım!

Gün kararmış ,başım serkeş

Ne yana dönsem kokunu duyar olmuşum.

Çölde filizlenmiş bir gül gibi ergeç;

Sevgisizliğinle solmuşum.

Yüzeysel nefesler,zaruri bir hayat yaşadığım.

Divane bir hüzünle hala sürünürüm, sensizliği aşamadım.

Şimdi daha da yalnızım,

Acımı bir dostla bile paylaşamadım.

Söylemek zor bilirim,

Artık yoksun diye ama

Alışamadım!

Hala alışamadım!

 

YÜKSEK TOPUKLAR

 

Farz-ı misalim bir temsil;

Gözüken bir yazgı değil!

Sade geçen günlerde ruhum bencil.

Duygu kırıntısı bile kalmadı;

Dert içinde yüzdüğüm kalp,artık eğil!

Daha ne bekliyorsam bu iki yüzlü dünyadan;

Bir çift göz mü arıyorum acaba,

Ruhumu pervasızca saran.

Geçmez bilirim,bu acı süryan!

Hüzünle dokundu sevgi kilimim,

sensiz geçen günlerimse ziyan.

Kader kollarını açmış evreşe,

Herkes mutlulukla;

Çevreye saçıyor kucak kucak neşe!

Benimde anılar canlanıyor,

Gönlü viranemde peşpeşe.

Seviyorum seni diyebilseydim keşke...

Paçalarım tutuştu!

Yüzyıllık bir yangın başladı içimde, arabesk hatalarla,

Titrek umutlar döktüm beyaz kağıtlara.

Yaşadımsa öğrendim kısasları;

Yalnızım, yanıbaşımda kurumuş gözyaşı mezarları.

 

ZOR HAYAT

 

Mavi mavi yolculuklar var yüksüğümde,

Alaca bulaca bulutlar bu baharda gökyüzümde.

Nice gamı heder ettim,

Medet sıfın vurmuş kiracı yüreğimde.

Karlar saçlarımı dağıtıp savurmuş,

Daha gün yitmeden,kırışan yüzüm buz tutmuş.

Yücelmeden;sıramı hayata bedel ettim.

Şimdiye kadar beni,bilmeden aşk avutmuş!

Güneş,ham acılarımı yakıp kavurmuş.

Düşman bir benlik özüm kurutmuş.

Gülü dermeden severim diye direttim, ne bileyim1

Meğer güller dalında da kururmuş.

Gecenin loş ışıklan kaldırımlara vurmuş,

Zaman geçiyor ama,sanki benim saatim durmuş.

Dünü vermeden gülerim diye kendi kendime yettim,

ne diyeyim?

En beter günler oysa öylece Önümde dururmuş.

 

BEKLE

 

Sayamadım bu gece,gökteki yıldızları

Yatıştıramadım bir hece bile olsun yürekteki heyecanı.

Sarp kayaların dibinde pespaye sağır kalmışken,

Harp var artık, rüyalarımın içinde bile,

Onca gaye ağır ağır dağılmışken,

Küçük fiskelerle bitti işte yine bir anı daha!

Yaşadım mı?

Yoksa hala mı yaşıyorum...

Bilmiyorum.

Kıpırdıyor içimde birşeyler ama;

Adı zor kaynaşlar olmuş.

Yamalardı beni kor güvensizlikler,

Geçen;zamansa, bana elvermeden miyadı dolmuş.

Kendi içimde yaşadığım eğer aşksa,

Şiddeti çoktan dibe vurmuş.

Nedeni yok.

Bazen aşk, insanın içinde uyurmuş!

 

EYVALLAH

 

Mazim serseri heyecanlarla dolu!

Aklımın her yeri üzerlik;

Senden başka yok çıkar yolu.

Tanıyamam kendimi,

Kurtulamadım bu marazdan!

Eriştim yaza ama çıkamadım bir türlü,

İçimdeki ayazdan!

Depremler olur ta derinlerimde bir yerde,

Ellerim usanır olmuş ki razı kelepçelere.

Gözyaşı sellerim bulanır,

İçim öyle dolmuş ki yarası

dökülür dönencelere...

Sıradan günler, alışılmış yüzler, bu gecede

Canhıraş çığlıkları duyulur sesimin,

Cesaretim ve umutsuzluğum

amansız bir mücadele içinde.

Sana tutunuyorum,işte bu son arzuyla

Sana gülüyorum ve Sana geliyorum bilmeden.

Nihayetsizce tekliyorum,

içimdeki güherçileyi silmeden.

Kifayetsizce bekliyorum önümdeki her çileyi,

Daha bir öncekinin harı kesilmeden.

Yürek pas tutmuş,biley ister.

Boşuna;care yok bu derde durum beter!

Müsaadenle gidiyorum ben Gönlündeki misafirliğim doldu,

Artık yeter!

Hadi EYVALLAH...

 

UNUTULMUŞ

 

Şarkılar şiirlerin nakışlarıdır,

Her notası yüreğin sevgiye bakışlarıdır.

Mutluluğun sırrı yalnızlığın yakarışlandır.

Aşk dediğin;

Özlemlerin uzun sürdüğü,

Fedakarlığın sonsuzluğa ulaştığı,

Yarının bile tükendiği,bugün arayışlarıdır.

Her sevda dünde kalmış,

Rüzgarına maruz olmuşum.

Derdin omzuma zincir vurmuş,

Eğer; insan ararsa,

Doğruyu bulurmuş.

Yasak bana senden sonra

Doğruyu aramak.

Senden sonra her şey bulanık!

Hayat,sen olmadan korkudan bir anıt

Yalnızlığımın matemi de çorak ağzıma ağıt.

Günler geçmiyor,yorgunluğum yüzümde

Yoksunluğum acımda gizli.

Sevinçlerim İse çoktan bırakmış beni...

 

SONUNCU

 

Elimden düşen sardunyaların kokusunda,

Arıyorum benliğimi.

Boş şeylerle harcıyorum belki de

gençliğimi!

Sarıyorum yeni açanlarıyla,

Boncuk boncuk terleyen yaralarımı.

Neredeyim?

Başım dönüyor,

Yine sevgi nöbetlerindeyim!

Desem de yalan.

Herşey bir geriye dönüş,

Bir yorgunluk,

Bir isteksizlikten ibaret,

Hayatımda! Varım,

Görebiliyorum ama

Yaşayamiyorum kendimi.

Ağır geliyor,

Zorundalıklarım.

Hep kendim olmayışım,

Hep başkalarını oynayışım.

Zor işte!

Yapamıyorum.

Hani derler ya

Bir seviyorum,bir sevmiyorum

İşte benim hayatım!

Ya da hayatı kavrayışım Bu...

Arada bir seviyorum,

Çok zamanda nefret ediyorum.

Hepsi bu! Hayata karşı;

Boş,çelimsiz düşüncelerim var.

Hayata geleceğime karşı,

Bugüne kadar da

Hep başarısızlıkla sonlandırdım

bu yarışı.

 

TÜKENİŞ

 

Bir acayibim aşkım bu akşam

Hiç bir şey hissedemez oldu yüreğim.

Siradanlıklar kapladı tüm benliğimi,

Sana,

Senin o sıcacık sevgine de

sığınamıyor yüreğim Ne yapacağımı bilemiyorum.

Ve

Ve de sonunda iflas ediyorum.

Saçmaladığımın farkındayım,

Ama ne yapsam

Neyle meşgul olsam

O tatlı çarpıntı hep yanımda

Hep başucumda.

Kafam mor renkli düşüncelerin eşiğinde

Ve sen de bana göre tam tersi

Ölüm döşeğinde.

Aşkımızı Öldürmek üzereyiz.

Biliyorum

Ve diliyorum devamını talep etmeni

înan bu aşk yüzünden

Ben de ölmek üzereyim.

Sevgimin mevcudiyeti

Bedensel isteklerimi

karşılayamayacak durumda

Yani uğruna dağlan devireceğim

Aşkım komada.

Tırnaklarımı yiyorum stresten.

Senin teselline,

Sevgine ihtiyacım var.

Aşığım sana...

Ve sen,  '

Hala yokuşta giden,

Bitmesinde ısrar eden

Ölümümü istemeyipte,

Bekleyenlerdensin.

Şimdi söyle bana,

Sen neden böylesin?

 

GÜLE GÜLE

 

Bana bu şiirleri yazdıran,

İçimdeki yeminleri bozduran,

Güzelliğin!

Bir kor gibi yanar gözlerin

Hercai gönlümde.

Bir yağmur gibi söndürür

İçimdeki ateşi

Seviyorum deyişlerin.

Gülüyorum sanma!

Bu ağlama öncesi tebessümlerin,

Bu ayrılık öncesi gidişlerin,

Çığlığ1 gözlerimdeki.

Acım ne zaman tükenir

Büyüttüğün çocuk ne zaman olgunlaşır,

Bilmiyorum.

Ama kırılgan hayallerimdesin.

Giderken bıraktığın smlsıklamlığınla.

Yazık oluyor bana.

Elveda diyorsan,

İçinden söyle

Gideceksen sessizce git

Öleceksen sessizce öl içimde

Ne duymalıyım sesini

Ne görmeliyim seni

Hasretlerime bulaşan ılığında

Gömmeliyim yüreğimdeki çelimsiz cenazeni.

Güle güle birtanem

Güle güle

GÜLE GÜLE...

2002,

 

HABERCİ

 

Yine yalnızım.

Yine tek başına ben!

Tek arkadaşım rüzgar;

Yanıbaşımda,

Esiyor püfür püfür.

Bana

Yakamozlu,

Fırtınası bol,

Sinirli denizlerden;

Üzgün limanlardan,

Haber salıyor.

Ama sakin...!

 

BEKLENTİ

 

Yaşadığım bir engel vardı.

Tanımadığım şeyler,

Tanımadığım yerler,

Değişik rüyalar,

Hissettiğim duygular,

Bugünkü çaresizliğim.

Aşkım karşılık bulamadığı için,

Önümüzdeki haftaya devretti.

Kocaman öpücüklerdi beklediğim.

Suratımdaki sivilceler,

Geçirdiğim uykusuz geceler,

Sana olan aşkımın devranı

Ve tek sebebi sevgilim.

Gülüyorum.

Gülmek bile yakışmıyor bana,

Sana yakıştığı kadar.

 

SEVİ'LEŞTİRİ

 

Güzel bir yaşamın önünde

gözyaşlanmın hayali

Ne umutlar yedik bitirdik,

geçen zaman misali

Yine de kopmadık hep yenilendik,

yoktu aşkın emsali

Belki paramparçayız bu diyarda kalmadıysa içimizde,

Artık yaşama mecali

Yürüdükçe; kaldırımsız yollarda tek başına da kalsak insanlık hali

Korkum yok,bütünüyle yabancı olsa da bana karşımdaki ahali

Gün gelecek!

Günü gelecek, dinecek içimdeki fırtına

Derinlerde bir yere sinecek,

yorgun duygularımın seli

Verdiğin hükmü giydi bedenim,

rüyadaki uykularımın rüzgarı esti eseli

Karşımda;ellerinle büyüttüğün, küçük mutluluklarımın eceli

Soğuk nefesimi görür oldum artık,

koca bir yaz geçmiş gittin gideli

Nasıl severmişim meğer seni

ey güzellerin güzeli!

Yaşarken mezara girdim diri diri,

sensizliğin bu işte bedeli

Yok daha beteri,gerçekleşti nihayet ayrılığın emeli

İyice köreltiyorum içimdeki zindan kişiliği

Ama hala unutamıyorum hala,

artık bana yabancı olan bu eli

Şimdi söyle bana!

Sevilmeden önce mi sevmeli;

Yoksa hiç sevmeden mi gitmeli?

Hepsi yanhş,biri doğru!

Hem hayatı, hem sevgiyi, bir evcil gibi beraber götürmeli

Heyecanlar devam ettikçe;zaman durmalı, acılar ölmeli

Mutluluklar bir anlık değil, böylece ömür boyu sürmeli

SEN SEVEMİYORSUN...!

Sevemezsin de;

Çünkü sevgin göreceli.

 

TETRAPAK

 

Aşkımızı dönüşümlü kutuların

Sarhoşluğunda aramak

Sence doğru mu sevgilim?

Bir tanecik aşkımız

Hep taze kalsın diye

O kutulara koyma ne olur!

Ben o kutulara değil de

Sana aşık olmak

Sana serenad yapmak istiyorsam hadi

Kartonlarla değil de

Babanla savaşmak istiyorsam...

Yolculuklarda seni düşünüp ağlayacak

Her an senin adını sayıklayacaksam,

Seni içimde yaşatacaksam

Sevgine sahip çıkıp,

Onu sevip sayacaksam

Buna lüzum yok.

 

KADAVRA AŞK

 

İşte yine bir gece,

Soğuk ve alabildiğine karanlık.

Üşüyorken,

Ellerim titriyorken,

Özlüyorum seni sevmeyi

Sana dokunup,gülmeyi...

Yalnız bir de bana mahsus

Sana da bu yakışır değil mi?

Desen ya bana.

Ama olmalı,

Bu şehre iki tepetaklak insan çok.

Sen gitmelisin.

Ve unutmalıyım sana,

Ucu sana bulaşan aşkımı,

Zehir misali damariarımdasın.

Aşkın koması masada kalmalı bu akşam,

Ben yaşamalıyım,

Sen ve aşkın ölmeli.

Kederleri de böylece,

İkiye bölmeli.

Hadi aşkım!

Sana değil,

Ölüne ihtiyacım var!

 

ÇARESİZ

 

Gün geçtikçe kısılıyor sesim,

Takılıyor ardıma,

Saplanıyor boğazıma koca bir yumruk.

Nereli acaba bu koca düğüm?

Delleneceğim yakın az bir zamanda,

Ürperiyorum durmadan,

Hem de tepeden tırnağa.

Kanım çekiliyor damarlarımdan,

Sis dolu bir sıvı dolaşıyor adeta içimde.

Yığılı dertlerime sırdaş değil,

Bu yaşamak

Duyduğum çatlak seslere,

Her gün bir yenisini ekleyip ekleyip

Yamıyorum yalan gülücüklerimle

Etrafımdaki bir çift göze.

Belki böyleyim ben diyorum ama...

Ama,Öyle olmadığımı

Olamadığımı biliyorum.

Bir yol;

Alabildiğine karanlık

Başka tarifler var,

Sonu hep başkalarına bakan,

Ardı dibine kadar çukur,

Diz boyu izmarit.

Acıdan kararıyor gözlerim yine,

Saatime rüşvet veriyorum çok zaman,

Kederimin verdiği sıkıntıdan dolayı.

Daha hızlı çalışsın,

Zaman tükensin,

Erisin diye.

Bedenim değil,ruhum adına

Rahatlayacağım umuduyla

Ama o da boş bir umut galiba...!

 

KORKUYORUM

 

Kaybettiklerimin yanında

Hayatımın da olması

Beni endişelendiriyor.

Çalışmaktan yorulduğumda,

Dinlendiğimde,

Müziklendiğimde,

Rahatladığımda,

Kızdığımda,

Bu sebeptendir ki;

 

DOYUMSUZ

 

Uzak ülkelerden gelen kokularla birleştiriyorum,

İlk aşkımın gülücüklerini.

Ve ona söylediğim aşk kelimelerini,

Yekûn tutulamayacak duygulanma ekliyorum.

Elime;

Bir hiç mi desem,

Yoksa hep ya da herşey mi desem,

Öyle bir aşk çelengi geçiyor.

Ya çiçeklerden geçilmiyor bu çelenk,

Ya samandan.

Dolu dolu yaşanılan bir hayat parçası

Yaşamın bence en keyifli sofrası!

Doymak adına en güzel şey,

Karın yerine gönül doyurmak.

Eksik ve açlığını hissettiğimiz tek soyut.

Ya açlık?

Açlığa ne demeli?

Dünyanın Aslısız Keremi

Aşkından dağlar delen ama

Ona ulaşamayan Keremi

Oldumu aşk çeşmesi

Yapılsa da yolu,

Yok ki suyu.

Hangi derde derman?

Hangi aşka ferman?

Hiçbirine...!

 

BELİRSİZ

 

Soğuk yaz gecelerindeyim,

Bilinmez yerlerde;

Üzerimdesin yağmurluk gibi.

İçimdesin kırık,kör kilit gibi

Kalbimdesin yanan kor ateş misali.

Baktığım koyu karanlıklan,

Yırtıyor güzel hayalin.

Yardıma koşuyor,

Gözlerinin parıltısı.

Oysa senelerdir boğazımda,

Sana olan sevgimin hırıltısı.

Ne seninle,

Ne de sensiz.

Senden sonra hayatta herşey belirsiz.

 

MUMYA

 

Gecenin bir yarısında sokakta dolaşan;

Bir serseri,

Havada uçan;

Heyecan ve korkudan sık sık gidip gelen

Bir paraşütçü.

Yağmurda kalmaktan korkan bir hasta

Bağırıp çağıran zırdeli,

İyi kötü nasıl da yaşıyorlar.

Ama içlerinde yaşayan bir ölü var ki

O da benim.

 

ÖLMÜŞ

 

Çiçeği burnunda bir aşkın adı bu

Bu duyguda her duygu gibi

Yelpazelenecek

Genişleyip,büyüyecek.

ihaneti belki yaşayacak

Belki kendi işleyecek

Ruhu değil gömleği sevecek.

Tarif edilmez acıları

Çörek diye yiyecek arkadaş!

Akşamın papatyah kokusunda arayacak,

Doğruları ve yapılan hataları.

Sabahın ilk ışıkları;

Belki de umutlannı hiç yeşertmeyecek.

Acısını dindirmeyecek.

Tek dost önemli ve büyük ölçüde lazım olan,

Belki de yanında tek yürek bile olmayacak.

Pişmanlık kaplayacak bütün benliğini,

Onu arayacak içinde.

Ne yazık ki;

O çoktan ölmüş olacak.

Gözlerdeki aşk ateşi,

Ve aşk yeminleri de...

Sönmüş olacak çoktan.

 

GERÇEK AŞK

 

Dün gece mektupları karıştırdım,

Senden habersiz.

Sevgimin aşamalarını yeniden yaşadım

Apansız...

Ve düşündüm ki

Yeniden başlamalı;

Yeni baştan,

Yeni baştan çoğaltmalıyız duyguları.

Yağmur yağarken gezmeli,

Gözlüklerimize gülümsemeli,

Ceplerimiz boşaldığında hardal demeli

Ve aşkımızın yarattığı gedikleri kapamalıyız.

Daha zaman var!

Daha aşk var!

İmkansız dememelisin.

Bitti dememelisin.

Diyemezsin!

Çünkü seni çok seviyorum Beni anla canım. Sandalla gezecek, Romantizmi bize yaşatacak, Bir deniz yok ama burada. Aşkımızı yeşillendirecek Ve turşu suyu berraklığında Yağan yağmurlan var buranın.

Onun için beni beklemeni değil,

Düşünmeni istiyorum sadece.

Çünkü beni düşündüğün zaman

Yanında olduğumu hissedeceksin.

Başını kaldırıp göğe baktığında

Aşkımızı ve yeni filizlerini göreceksin.

O an ben de mesut olacağım.

Göklerin derinliğinde dolaşıpta

Derinliğin tabanına ulaşmışken

Seni bulacağım!

Gerçeği de,aşkı da...

 

KONTENJAN

 

Almışım bir kontenjan

Gelmişim buraya.

Yok yaşama kılavuzu?

Vermişler kağıt,kalem ,

Yanlış doğru

Çiziyoruz!

Hayat;

Silgisiz resim çizme sanatı ya!

Becerilemeyen

Ve

Asla becerilemeyecek.

Yaşanılamayacak şey

YAŞAM...

 

NEREDEYİZ?

 

Bir çocuğun sesindeki

İhtirası tanıyabilir misin?

Bir dedenin gözlerindeki sönük ışığı

Görebilir misin?

Yaşamın ince çizgisinde

Hala gidip gelen

Bir ecelin yan gözle baktığı

Ruhu,

Bir şeytanın insana zorla

Günah işlemek için

Dürtmesini,

Sabah açlığını,akşam sefaletiyle birleştiren

Bir lokma için akşamı eden işçinin,

Ümitsiz hayallerini.

Genç bir delikanlının

Yaşadığı olaylar arasında

Devamlı bocalamasını;

Hep batağa düşüşünü,

Çıkamayışını.

Sevdiklerini anlayamamasını,

Görememesini...

Ve hatta yaşamak istememesinin nedenini

GÖREBİLİYOR MUSUN?

SÖYLER MİSİN?

 

DOLAŞAN KİMLİK

 

Bir dünya özlüyorum

Bir dünya hayal ediyorum.

Bir soru düşünüyorum da;

Cevabı yok

Açıklaması İmkansız!

Uykularımı kaybediyorum çoğu zaman

Belli belirsiz rüya alemine dalıyorum,canlı.

Gece sabaha dönerken

Uyanıyorum terli düşüncemden,canlı

Güneş doğarken dalıp gidiyorum.

Yaşarken donup kalıyorum.

Her yer,herşeyde canlı

Ama...

Amaçsız, Ölü

Dolaşıyorum.

 

NE ZAMAN

 

Kocaman bir şehir karşımda.

Rüzgar dansediyor,

Buruk bir hışırtıyla.

Hayat,her dem taze

Süzülüyor gelin edasıyla.

Oysa,

Hiçbirşey yok eski tadıyla.

Ölümüm ne zaman gelip alnıma,

Saplanacak bakalım bu karayazıyla.

 

OLMAZ

 

Yalanın bahanndayız

Şu koca fani dünyada

Karmakarışık beyinlerin hayatında

Elpençe divan duruyoruz.

Ruhun gömleğini değil,

Kemiklerin varlığını önemsiyoruz.,

Sorgulayan gözlerle bakıyorum bazen yaşama

Yoksa temsilde hata mı var?

Nerede bu hata?

Bu hayat beni sergileyen hayat değil.

Bu hayat benim değil.

Beni buraya kadar sürükleyen

Bir yanılgı,

Bir avuntunun,

Bir hatalı sorumluluğun hayatı.

Ruhun gömleği büyük beden de değil;

İçine başka bir kimlikte koyulmuyor.

Tek çare ölüm galiba

Ama o da mağlubiyeti kabullenmek,

İnadı silmek,

Yenik düşüp,boyun eğmek değil mi?

OLMAZ!

 

BİÇİMSİZ

 

Zamana karşı tahammülüm yok.

Yaşayamıyorum!

Yaşayamadim fazlasıyla...

Yoğunluğum acıtıyor bazen,

Gözlüklerimin buğusundaki bulanıklıklarda

Acılan, yalnızlığı ezerken.

Güzellik yanlış mı?

Yoksa dört kapıdan biri mi yüzüme kapanan?

Mayısla buruk bir yaza daha hazırlanıyor içim artık.

Kısaltıyor hayatımı;biçtiklerim,ne yazık.

Biçimsiz aşklarımla,

Tecrübelerim ellerimde kafan.

Hüzünle kayıp yollarım,

Önüm karanlık!

 

ÇIĞLIK

 

Düşünce ufkum karanlıkla beraber,

Neden genişliyor bilemiyorum.

Her zamanki gibi;

Gecelerin bana üfleyerek uzattığı

Bir avuç tılsımla,

Son dem çay gibi buharı üstünde

O bir parça buhranı da

Belleğimden silemiyorum.

Kirleniyor,

İçimde temiz kalan birşeyler,

Ama bulamıyorum.

Dinmiyor içimdeki sesin

 

TERKEDİLMİŞ

 

İnce çizgilerle soğutuyorum,

Düşlerimi.

Bana bir el verse yıllar,

Çürüteceğim infazı terkedilmiş

Geçmişimi.

Ve ateşe vereceğim,

Her gece;

Ölümün elindeki

Acılı gülüşlerimi.

 

ZİNDAN

 

İçim taze bir fidan yaprağı gibi.

Bahar esintileri ta köküme işliyor.

Bir yaşıyorum bu lanet şehirde,

Ertesi gün ölüyorum.

Bir de acıyorum kendime.

Niye?

Hiç düşünmüyorum ertesini,

Düşünmeden dalıyorum

Ta en derinden çıkardığım

Hayallerime.

Soğuk bir havadayım,

Bir kale burcunda;

Aşağısı sarp,

Önüm kayalık,

Sonum zindanlarda.

 

HANGİSİ

 

Günah bir felsefe,

ÖJüm ise bir katre.

Hele gelmesin insanın üzerine

Bir kere.

Tattın mı hiç?

Baktın mı hiç verdiği kedere.

Sonu nereye çıkar hiç düşündün mü?

Kara kaplı deftere mi?

Kötü huylu kadere mi yoksa?

 

TARİHTE BİR PERDE

 

Bir tarih,

Bir soğuk sabahın yansıması,

Yontulmuş yüreğimde

Körpe sevdanın sızısı.

Almış başını gitmiş ta uzaklara.

Emek verilmiş,

Uğruna çile çekilmiş,

İçten duyguların tümü.

Ruhumdaki hırpaniliğin adı bu.

Çelimsizlik işte...

Kadersizlik ve yetmezlik,

Komik sevdalar,

Yeraltındaki bir bedenin seramonisi.

En beğendiğim de,

En hoşuma giden de;

Bu kendini bilmezliğin adının aşk konması.

Yaşanması gerekenler,

Yaşananlar

Ve bir parça da kötü danslar

Getiriyor bu tanımı bir araya.

Hayat;

Hayat bir perde.

Hakkıyla oyna oyunu,

Yaşama oyununu.

Ve gülerek kapa perdeyi,

Kimsenin ummadığı bir biçimde.

 

YANI

 

Yine o gece

Yine aynı gece

Çiçek yapraklan,

Kar taneleri gibi yağıyor üstüme.

Radyoda bir melodi duyuyor

Ve uyanıyorum.

Hayır,hayır...!

Bu o değil!

O değil,biliyorum ama

Sesimi çıkaramadan ilerliyorum.

Sonumu bilmeden,

Ne olacağımı düşünmeden,

Espri yapıyorum,

Etrafta beyaz gömlekli çocuklar

Yaşamın faturası ağır

Geçmiş ve geleceğinki de öyle

Allahım neden herşey böyle?

 

YIĞIN

 

Pembe yalanlar mı güzel olan,

Yoksa boşluklar mı sana kalan,

Yaşadıkların güzel olanlar mı?

Ya da kırıntı duygular mı aşklarından yığılıp kalan.

 

KUCAK

 

Buranın karanlıkları,

Sarmıyor beni.

Bugün de karardı gökyüzü,

Yann da kararacak.

Elbet,

Bu yalnızlığımda son bulacak.

Ya toprak kucaklayacak beni,

Ya karasevda.

 

SEVİYORUM

 

Yaşamın tadıdır,

Aşkın güzelliği.

Zorluğudur;

Taksitle olmayışı.

Yaşayışın Ötesinde,

Bir ağacın uyanışıdır sevda

İlkbaharda,

Bir adı vardır.

Yapılan herşeyin ardında,

Bir hercai kokusunda.

Kavak ömründe bir sevda bizimkisi;

Sevdikçe artan,

Paylaştıkça kuvvetlenen.

Debelendikçe batan bir bataklık çiçeği,

Hatta bir saman çelengi...

Ama önemlisi,

Aşkın süreklisi,

Düzenlisi ve gösterişlisi.

Sana söylüyorum,

Bütün bunlan.

Sana yazıyorum,

Bütün bu mısraları.

Anla biraz yahu beni!

Seni seviyorum be!

 

PAPAZ

 

Mektupların yıprandı,

Soğudum içimdeki ürperten

hüzne karşı.

Yaşanan sonlar,

Ardındaki ben

Ve iç sürtüşmeleri...

Yaşam,

Alabildiğine yabancı ve yalnız.

Serseri bir ruh;

O da kendi arasında bir arsız.

Yani anlayacağın;

Hayatla ben yine papazız.

 

ZAMAN

 

Her günün sonrası,

Ertesini ararken,

Sadece bir yudum huzur için.

Geçmişe döndükçe,

Şimdinin daha kötü olduğunu,

Daha sonralannın

Kötüyü bile arattığını

Her gecenin,

Hep sıkıntı ve uykusuzlukla geçtiği...

Her sabahta rüyada geçerken zaman,

Ben değil miydim huzuru arayan?

Unutuyorum bazen böyleyken,

Vakit hep böyle geçerken.

Çekiliyorum bir kenara

Ve ben çekildikçe kenara,

Üzerime geliyor zaman.

 

HAYAT BU

 

Yaşam güzel derlerdi de,

İnanmazdım.

Ne doğruymuş (Güzel olmadığı...)

 

AFEDERSİN

 

Şiirler çoğu zaman

Bir şiir, bir şair edasıyla yazılmıyor

Büiyormusun?

Kiminin özlemleri,

Kiminin acıları,

Kiminin ruhu,

Damladıkça

Şiirler böyle oluşuyor işte.

İnsan yorulup,sıkıldığı

Ruhu daraldığı zaman sığınıyor

Şiirin o sıcacık.sevgi dolu

Buram buram sevgi,mutluluk,aşk kokan

Damlalanna.

Yaşamla ölüm arasında bir çizgidir,

Belki bir sevgili,

Belki bir kahraman,

Belki de bir düşmandır burada,

Şair.

Ya bir kelime,ya bir mısra mırıldanır sana

Sevgiye,mutluluğa,aşka dair.

Bende seni severken

Böyle bir delilik yaptım

Tam seni sevecekken,

Kulağına;

Aşk kelimeleri fısıldayacakkeh

Bu mısralar döküldü dudaklarımdan.

Afedersin Sevgilim...!

 

GERÇEK

 

Hayat ve ilkler perdesi

İşte başlıyor oyun,

Biri için daha

Yeni baştan.

Kabul olmamış doğrular

Pekiştirilmiş arsız duygulara

Bina edilmiş bir demet hata

Ve geride kalan

Artık anlamını getiremediğimiz,

Anlayamadığımız   

Bir takım hatıra;

İşte hayat.

Ta ilk varoluştan

Son perdenin rolüne kadar.

Gerçek bu mu Allahım?

Eğer gerçek buysa,

Neden ben hala buradayım?

 

TEK ÇARE

 

Bir bulut İstiyorum.

Yerlere,göklere sığmasın.

Makas kesmesin.

İğne biçemesin onu.

Çok uzaklardan gelsin

Uçarak, koşarak!

Kucaklasın kini, nefreti

Hepsini içine alsın götürsün.

Benimle birlikte...

Benimle birlikte...

 

BOŞ FİHRİST

 

Bir yalnızlığın gövdesi karşımda,

Elimden tuttuğu gibi;

Götürüyor beni, '

Uçsuz,bucaksız

Issız,yapayalnız diyarlara.

Canım,alfabemdeki harfleri

Fihristimdeki fakir rakam birikintilerini

Yakmak istiyor.

Bir sigara dumanında

Boğmak istiyorum herşeyi.

Bir nefeste,

Bir nefeslik bir yaşamda bırakmak istiyorum herşeyi.

Herşeyi ve bana getireceklerini...

Yazdıklarım, Yaşayacaklarımın,

Daha ne kadar mutsuz olacağımın,

Aradığım bir yudum keyfi bulamayacağımın,

Teminatı olacak yine gelecekte.

 

FARZET

 

Çok uzaklaştım herşeyden,

Büyüyüp içinde dolaştığım şehirden,

Üzerinde bulunduğum bedenden.

Yaşadığım günlerden,

Konuştuklarımdan,

Düşündüklerimden,

Kaybettiklerimden çok kazandıklarımdan.

Yaşamak;

Ve yaşadıkça hep kaçmak

Birşeyden,

Birşeylerden.

Bu tanım ağır geliyor belki!

Adı ne olursa olsun

Kaçmak...

Sevmek istemiyorum hiçbir şeyi,

Sevdikçe batıyorumen derinlere.

Battıkça başa dönüyor

Ve her seferinde

Yeni karamsarlıklarla dönüyorum

Köşebaşındaki sokaktan.

Çözemediğim şeylerle beraber,

Yanından geçtiğim sokaklardan.

Sanki neşe törpüsü yaşam,

Kenar ve köşe buldukça törpülüyor,

Ucundan neşemi.

Ne kötü şey umutsuzluğu yaşamak,

Her an,her dakika hissetmek

Bitmek...,

Sende biten bir ümidimsin,

Son damlası bile kalmayanlardan üstelik.

Bana kalırsa herşey bir rüya gibi kalmalı,

Güzel ve eski bir rüya gibi.

Hep hatırlanan,

Yaşanan ve yaşandıkça yıllanan,

Hiç bitmeyen ve bitmeyecek olan;

Bir kuru sevdam kalacak dünyada.

Çünkü yaşadıkça,

Kurutacağım bindiğim her dalı.

Sende farzet artık sevgilim,

Bu aşk bir peri masalı!

Ya da en azından öyle olmalı.

 

TOZLU RAFLAR

 

Düşünce dedikleri şey,

Bir duble kahır,

Verdiği zevke dair,

Hiçbir saplantı,

Hiçbir önyargı

Ve hatta hiçbir sanı bile yök.

Şu andaki ay ışığı bile soğuk bize

Hiç fikir birliği edemiyorum kendimle.

Yakamozlu gecelerde yaşadığım,

Anlık zevkli kederler.

Bedenimi acıya boğan buhranım

Bir yandan da unutmaya çalıştığım

o iki gamze,

Bütün herşeyimi alıp götürüyor.

Kısa süreli hafıza kaybı

Yaşadımı insan,

Bunu da yaşamalı...

Eskiyi silmeli bir süre,

Yeni yazmalı kirli deftere,

Günün birinde de rafa kaldırmalı.

 

İSTEMİYORUM

 

Kaderimin ayak izleri

Taze toplanmış papatya gibi,

Umutlarım.

Ölmeye mahkum,

Kurumaya;

Kuruyup kaybolmaya.

Kemiklerim uyuyor,

Ruhum aç;

Beynim kusuyor,

Midem düşünüyor,

Kalbim,kalbim ise

Sade çalışmıyor.

Söylediğim şarkılar,

Yaşadığım hayatla hep

Ama hep,

Tezat ilişkiler kuruyor.

Durumdan muzdarip olan ben!

Bedenim,

istemiyor hiçbir şey,

Hiçbir şey...!

 

MAHKUM

 

Bu gece yine yalnız

Yine kayıp düşüncelere lojistik destek sağlıyorum.

O batık benliğimi,

Koca bir denizin dibinden kurtarmaya çalışıyorum.

Ama nasıl diye sormadan,

Ne yapacağımı bilmeden

Güvencem olmadan.

Bilmeden koşuyorum

Çöllerde, ormanlarda

Kendimi bilmeden

Ruhumu dinlemeden

Durup dinlenmeden Koşuyorum.

Ama nereye..?

Koşuyorum durmadan

Dermansız,

Yorgun bir yürekle;

Sorunsuz başlayıp

Sorunlu biten günleri

Yenilerine eklerken.

Hiç düşünmüyorum durmayı

Yine koşuyorum.

Yollar benim

Yollar dostum

Yollar arkadaşım

Tek dert ortağım.

Derdimin dermanı

Ruhumun dinen sancısı

Sükunetin saygısız düşmanı

Sancının vefasız yoldaşı

Ve ben...

Ve ben,

Dünyadaki soğuk düşüncelerin,

Buz tutmuş beyinlerin,

Tozlanmış ruhların

Görüntünün değerlendirildiği insanlıkların

Zenginliklere bakılmadan yaşanan sıkıntıların

Hatırlanmadan geçen yılların

Tekin olmayan

Dar, karanlık

Sonu olmayan,sonu çıkmaz

Sonu çukur yolların;

 

ANLA

 

Geçen soğuk bir yaz günü,

içim donuyor adeta.

Kuşlar cıvıklarken etrafta,

Adımın geçtiği sayfalan yırtıp atıyorum

Mavi kaplı defterimden.

Bir dem vuruyorum,

Kalan günlerimden,

Hiç elimden tutmayan kötü kaderimden.

Vazgeçtim herşeyden,

Unuttuğum şeyler geliyor aklıma derinden!

Üşümüşüm,

Yalnızmışım,

Ağlamışım,

Tek tabancaymışim yollarda;

Hala da Öyle yalnızım.

Ağzımda sakız gibi bir türkü,

Çevirip çevirip söylüyorum.

Acımı dindiriyor besbelli.

Bir gün olur da dönersem eskiye

Dönersem talan olmuş gençliğime.

Yine dilime dolanacaksın

Bir dağın türküsü gibi.

Gür çıkacak sesin yerinden,

Papatyalarla doğacaksın yeniden,

Güneşin batışı Öldürecek seni.

Ay çalacak gülüşünü,

Alacak elbiseni.

Mazin sayıklayacak seni,

Seni ve sendeki engin kederi.

Sabahın mahmurluğundayken bir an,

Kafan boşken,

Kanayacak yeniden yaran.

Yazıp,çizdiklerin ise

Geride kalacak hatıran.

Demeye kıyamıyorum

Ama sen de anla beni

NEYSE...

 

GÖNÜLDE DAMLALAR

 

Geleceğin taze düşleri içimde

Geçmişin de kabusları.

Herkes bir yere koşuyor,

Ben ise bir düşünce üzerine nöbette

Düşünülmek için

Çaba sarfedilmeyen konular üstünde,

Yürürken dünyanın üstünde,

Yaprakların,toprağın çıtırtısını,

Ta içimde hissediyorum sanki!

Ne oldum değil,

Ne olacağım demeyi bile bilemeden

Rüzgarın kuytu nefesi

Soğuk sesi de benimle birlikte sanki.

Ensemde ölümün parmak İzleri

Ve yaşamın olağanüstü sihrinin bir parçası.

İşte bütün dengeyi bozan,

Gökkuşağı kişilikli ama,

Kin ve nefret siyahı içinde

Herşeyi yutan ve eriten

GÖNÜL...

Gönül bir umman,

Aşk ise bir damla.

O ummandaki değersiz ama

Ummanın yaratıcısı olan o tek bir damla

İşte ben o damlayım.

Sadece tek bir damla...!

 

UNUTAMADIM

 

Aşkın içimi acıtmaya başladı artık

Yağmurlar odamdaki pencereye ulaşır oldu.

Tek ümidim senden sonra,

Sana seni anlatma korkusunu atlatmak.

Bir de sana karşı olan derin manevi arzuyu

Mutlulukla noktalayabilmek.

Bir tek şey kaldı senden bana

Elimde kolyen,

Sen bu şehirden gittikten sonra

Yıkıldı umutlarım.

Bindiğin otobüsün arkasından,

Gözyaşlarım aktı

Ve senden kalan kırıntıları

Bu yaşlarla yıkadım.

Ama nafile!

Seni hala unutamadım.

Seni,bindiğin otobüsü aradı gözlerim,

Her sokağa çıkışımda,

Her köşebaşında,

Ama hiçbiri yok.

Yok hiçbiri ortada.

Çaresizlik içinde kıvrandım ve

Hatıralarımızı hatırladıkça

Arttı ıstırabım.

Çaresiz kaldım,

Seni de bulamayınca

Herşeyi unutmaya karar verdim.

Ama biliyormusun?

Hala unutamadım seni.

EVET...

2024

Canım bu sene bir şey yapmak

İSTEMİYOR!

Belki bir daha yok

Belki hiç olmayacak

Olmamalı

İSTEDİKLERİM!

O zaman uykular haram bana.

Küçük takıntılarım,

Büyük platonik aşklarım

Ve bir porsiyon da huzursuzluğum

Olmalı benim...!

 

İŞTE ÖYLE

 

Sır gibi sakladım seni,

Kimse bilmedi.

Anlamadıkları gibi...

Sevdim,çok sevdim!

Belki aşk denmez buna

Ama kıpırtı işte.

Sana kocaman bir yer ayırdım

Yüreğimde...

İşte orası seviyor seni

Seni, sen olduğun için

Sen olmaya çalıştığın için

Seviyor orası seni

Anlasan da,anlamasan da!

 

DEĞER

 

Bu şehrin sokakları,

Sana eğlence belki ama;

Bana mezar gibi geliyor.

Gündüz beynimi tozlandırıyor,

Gece ise közlendiriyor.

Bazen sana bir telefon kadar yakın,

Bazen bir ülke kadar uzak,

Bir nefes kadar dibinde,

Bir ölüm kadar ensende,

AMA...

Yakın olmak değil önemli olan,

Dost olabilmek ve gerektiği Ölçüde

PAYLAŞMAK!

HAKSIZLIĞA UĞRAMADAN VE

UĞRATMADAN SONUNA KADAR YAŞAMAK..!

 

NEDEN

 

Belki beklentilerim vardı hayattan,

Acı tesadüflerin yanında;

Henüz rüzgarını bulamamış

Bir meltemde dahi

Bir o yana bir bu yana savruluyorıım.

Ölümü sorguluyorum onun gözlerinde.

Kahverengi gün karası gözlerinde.

Bilmemek ve sorgulamak hayatı,

Beceriksizlik mi acaba...?

Tek tesellim kendimin var olması

Yoksa yaşarmıydım hala?

Niye bunca dert varken;

Sorunlar bir havuz bulmuş,

İştahla yüzerken.

Neden ben değil de bir başkası

NEDEN...?

 

İŞTE...

 

İşte sana verdiğim değer,

İşte senin için çektiğim tasa

İşte oluk oluk sana yazılmış

Yollarını donatan mısralarını.

İşte sana gösterilen saygı,

İşte uğruna çekilen büyük kaygılar

Sana duyulan Özlem dolu,

Sırılsıklam duygular

Ve işte yine sana karşı çekilen

Istırap dolu yıllar.

Hepsi iyi de Neden sana aşığım?

Hala anlayamadım.

 

ELEKTRO

 

Bu akşam,

Bu akşam İzinliyim

Neden mi?

Çünkü izinliyim,

İzinliyim ve sinirliyim

Aklımın birleşik nöronları da evde yok.

Niye mi?

Kahretsin,tatile gittiler

Elektro gitarım nerede?

Hani şu çalamadığım nesne.

Bir türlü çalamadım.

Hayır,çalamadığımdan değil!

Ne zaman çalmak istesem

Elektrikler kesiliyor.

Bu ne biçim iş

ANLAMADIM?

 

YOLCU

 

Daha yeni yeni sevmeyi,

Aşkı öğrenirken ağlamışız!

Doğarken yaptığımız gibi...!

Hayata hep dar açıdan,

Acı tebessümlerle bakmasını,

Kuru ekmeğe,bir yudum suya talim edip,

Şükretmeyi...

Allanın verdiği insan olma duygusunu kaybetmişiz.

Dünya denen kahpe felekte oldukça;

Hep kayıp,hep yok,

Hep acımasızlık için yaşayacağız.

Kimi zaman en önemli kavram olan şeref için,

Kimi zamanda bir hiç için,

Dünyaya yolcu gelmişiz..,

Yolu yanlamadan geri döneceğiz.

 

İKİ KİŞİLİK DÜNYA

 

Dünyada senle ben,

Evet evet

Sadece senle ben

Yaşasaydık ne olurdu ki...?

Sevmenin böyle olduğunu bilseydim,

Bir daha değil kız,    .

Pizzayı bile sevmezdim.

Yemesem veya yememiş olsam bile

SEVMEZDİM...!

 

KÜLAH

 

Korsan bir hayat yaşıyor bedenim bazen,

Hırıltılı bir nefes çekiyorum içime.

Parazitli sesler arasında da

boğuluyorum çok zaman

Yaşamımın kulak tırmalayan

gıcıklığında.

Yüzümdeki tebessüme bakıyorum aynada

Ve öylece kalakalıyorum.

Kanlanmış gözlerimdeki hayat denen

o çamurun balçığında.

İstemiyorum kiralık bir kişiliği kullanmak

Sevmiyorum bu dalaşı,

Bu kavgayı.

Süregelmek için canlanan

bedenlerdeki bu telaşı.

Hep değişiyoruz bu yüzden külahları,

Yaşantımla ben.

Bir yapboza dönmüş hayatımla

hayattaki bağlanmla...

Müzik bittiğinde,

Külah hep bende kalıyor arna;nedense!

İçimde bir ayaz var.

Nedenini bilmediğim bir yıpranmıştık,

Yüreğim buz,

Kafamda geçmişe ait çizikler.

Bedenim kilitte!

Eh artık yaşam bitte

Rahatlayım birazcık...

 

KİMİM BEN

 

Hayal perdem aralandı.

Dünyamın ışıkları,

İlk sefer gözüme,

Güzel gözüktü.

Alnımdaki derin çizgiler,

Bayram havası soluyan bedenim,

Hiçbir şeyi tanımadı.

Tanıyamadı.

Elimde bir sürgünden arta kalan

Hani ganimet misali pranga zincirleri.

Bileğim ağrıyor, İçim soğuyor.

Hayat perdem kapandı.

Anlamadan .tanımadan.

Apansız.

Sevenler, sevilenler

Duyulanlar,söylenenler

Unutuldu hoş melodiler.

Bir ses homurdandı İçimden ta derinlere bir yerlere

KİMSİN?

Bilmem ki?

Ben kimim?

 

KEREME AĞIT

 

Seni çok özledim.

Bir dağın güneşi,

Bir sevgilinin gülü,

Bir gülün koptuğu toprağını,

Özlediğinden de çok

Daha da çok

ÖZLEDİM...

 

FESLEĞEN

 

Sen bir gölgenin meleğisin.

Hep ardımı takip eden,

Kalbimi söküp yerinden eden,

Aşkımı son damlasında;

Kanımla karıştırıp

İçtiğin rakıda arayan

Bir ZAVALLISIN!

Bir sonbahar çiçeğisin.

Mevsimsiz açan,

Çabuk ölen.

Ama güzel bir fesleğensin.

Bir tanrıça güzelliğinde,

Kelebek Ömründe.

Ölüm üzerindeki son rötuş olmalı,

Bütün güzelliğini yırtan

zarif bir gidişin,

Hatta ardına bakmadan bir terkedişin olmalı dünyayı.

Merak etme! Yaşamadığımı değil;

Seni bile düşünmeyeceğim o zaman.

 

16 KASIM

 

Kalem,pergel,silgi

Aldım bakkaldan.

Sildim bu sayfayı Itır kokulu defterden. Mmm.

Otuz iki dişi birden,

Nasıl çektirmişim bilmem.

Anlatamam acısını.

Lugal ve Lugalkalma

Truva; Hacılar,

Burdur Istranca,

Kemence, Baradiz.

 

SAKİNCE

 

Gece sabah olmaya

Zaman geçmeye İnsan sevmeye;

İnsan ölmeye mahkum.

Çalışmak, didinmek, bocalamak

Yaşamak için önemli de,

Ölüm için anlamsız...

Aşk ise engel tanımayan fütursuz varlık

Ölümden sonra bile varlığı olabilir...

Ki aşkları devam ettirebilesin.

Ruhumı, kalbini

Eskiden olduğu

Çok önceden olduğu gibi

Geriden dinleyebilesin.

 

NE YAZIK

 

Bulanık bakan gözlerle sağılıyor düşüncelerim,

Ellerimde kanıyor artık

Boşu boşuna direten beynim.

Acıya teslim gözlerle bakıyorum herşeye, Ne yazık!

Eriyip tükeniyorum yavaş yavaş.

Hayat zaten,

Bana lüks gelen bir dalaş.

Uzaklardayım.

Uzamış sakallarımla yaşayamadığım dünlerde,

Bambaşka diyarlardayım.

Bir bacaya işlenmiş is tanesi gibi kalbimde,

Geçmişe gömülmüşlüğün hasreti.

Kayaya saplanmış bir bıçak gibi duruyor acılarım nefsimde

Hergün daha da büyüyor kasveti.

Bir mumyayım sanki,

Yeraltında yaşlanan.

Ben değilim bu,

Bir başkası karşımda taşlaşan.

Senelerce yaşamışlığımdan,

Hatırladığım ufak bir sancı.

Hiçbirşeyİ eskimiş sanma,

Bu sadece yılların usancı.

Bir türlü bitmeyen yollann, Dinmeyen utancı.

Geriye kalan;

İçimi acıya saplayan,

Gürül gürül korkuya salan,

Simsiyahlıkların içinde geçen beyazlara asılıp kalan,

Eski günler, Eskilerim, Eski elbiselerim,

Eski ertelenmişlerim!

Yaşanmamış BEDENİM.

Yaşanmamış bir BENİM. Ne yazık...

 

CEVAP YOK

 

Gecelerin sabaha,

Sabahın gecelere,

Borçlu olduğu kadar

Sana borçluyum.

Herşeyi...

Dostluğu, aşkı, insanlığı

Hepsini,hepsini...

Güneş doğar batar,

Ve işte bir gün daha geçer,

İnsanın aynasıdır belki de ecel.

Gelecektir elbet bir gün

Geç veya erken.

Daha yaşamalıyım derken.

 

HERHALDE

 

Kötü bir dünya anısı yaşayıpta,

Ardımızda bıraktığımız

Düşman suretinde yaşamlar.

Hatırlanıpta tecrübe diyeceğimiz

Bir soğuk anı dizisi, İşte herşey.

Fırsat düşkünü bir dünyada,

Sakat düşüncelerin şemsiyelik korumasında,

Tek ben değilim herhalde;

Salak hisler besleyen içinde...

 

PATLA

 

Günlerden en kötü Cumartesi,

Başağrılarım çıkageldi,

Yine yanıbaşıma.

Dostlarım yine soğuk su kattı aşıma.

Patlayabilir miyim acaba kendi kendime?

Sık sık yaptığım bir şey bu ama,

Bu sefer bir çeşit olsun istiyorum.

Batak çalışıyorum,

Uçuyorum,göklerdeyim.

Burun üstü geleceğim az sonra.

Son soluk yine yerde anlayacağın.

Şarkıyı mahveden düşüncelerim,

Yine işbaşı yaptı.

Yoksa sakız çiğneyenleri sende mi sevmezsin,

PATLA emi,

Ben gibi...

 

AYNI

 

İntizar etme ey deli gönlüm

Ne olur gel benimle

Yeniden aşık oldum

Sana, bana, hataya, aşka.

Bir yanlış yaptım,

Gidiyorum ardından.

Bazı yanlışların saçları çok güzel

Bazılarının ise gözleri

Ama ölü bir durum var ortada.

 

SAT GİTSİN

 

Yumuşacık bir sesle uyan sabaha,

Kulakların olsun bunu duyan,

İyi hissedersin kendini inan bana.

Ah biraz da yaşasan;

Öğrensem biraz yaşamayı.

Küçücük bir ağaç dalı

Sansan da hayatı,

Boşa bu sendeki dayatı.

Sende yoksun yarın!

Simsiyahlikların içindesin.

Panldayan yıldızlar yırtacak,

Karanlığın kuytu bakışlarını.

Ve sonra,

Güneşler doğacak,

Geceden sabaha.

Yaşananlardan olacak arta kalan daha.

Mutlaka,

Bir sene

Uçsuz, bucaksız

Kıyısız,köşesiz

Gamsız, kedersiz

Yaşanacak tek bir yıl için;

Böyle bir yıl için,

Sat gitsin dünyayı...

İNAN BUNA DEĞER!

 

FARK

 

Gece sabaha karşı,

Başım nasıl dumanlı.

Bilir misin?

Kederin ruhu nasıl torpillediğini.

Eksilttiği parçalan bulamadığın sürece,

Hayat yıkıyor bedenini.

Bir de karamsar isen;

Bittin oğlum!

Ol öl diril artık yaşarken bile.

Takıl mazideki acı tatlı duygulanna,

Aldığın önceki nefesleri hatırla.

Fark var mı arada?

Hiç olmadı ki!

 

KORKU

 

İşte yine soğuk bir gece!

Gök bütün kasvetiyîe üzerimizde.

Ay bir kefen gibi sarmış bedenimizi.

Işıktan değil,

Karanlıktan korkuyor

Aşkın sonsuzluğuna kapılıp,

Kaybolup gidiyoruz.

Yürüyoruz.

Yürüdükçe kararıyor ay.

Yüceliği kayboluyor.

Başımızda kor alevler!

Bir de sen olsan yanımda

Ah keşke!

 

MEÇHUL

 

Akşamdan geceye doğru,

Hızla yol alıyoruz.

Şehrin ışıkları çoktan,

Arkamızda kaldı.

Bir bilinmeze doğru;

Karanlıkta,

Tek başına,    .

Yol tepiyoruz.

 

HALİYLE

 

Dünya yalan!

Dostluk yalan!

Söyle bana var mı?

Dostluktan anlayan.

Dostluk mu..!

Boşver...

Bir avuç yalan dolan.

Sen yaşa

Yalnız kalsan da

Yaşa.

DEĞMEZ

ölmeye...

 

İSTEKSİZ

 

Hayatı sindiremeyen bir midem var.

Onun içindir ki;

Ne zaman hayat kelimesini duysam

Kusasım geliyor.

Ölmek istiyorum ben diyor içimdeki ses

Erken mi,geç mi,tam vakti mi bilemiyor

Ama içimdeki ses

Eğlenmek, koşmak, uyumak;

Kısacası yaşamak

İSTEMİYOR...!

 

NİYE

 

Ey sevda dünyası,

Ey sevda geceleri,

Bugünde aşık oldum,

İsmini bile bilmediğim birçok şeye

Ve, insana.

Bir çift göze.

Ah şu onsekiz durumu

Niye böyle ki bana herşey?

Niye düşman kaldı dünya bana?

 

HERŞEY

 

Ben buyum.

Böyleyim.

Dalgasız denizlerin ötesi

Bir adım sonra

Derinlilder,ulaşılmazlıklar

Ve boğulmak!

İlginç ve bir o kadar önemsiz

Yaşam gibi...

Ağlamak gibi...

 

BÎR GÜN

 

Canım hiçbir şey istemiyor.

Kaybettiklerimi bile kazanmak istemiyor.

Bir öteki,bir beriki yana dönüp duruyorum

Ve çığlık atarak uyanıyorum terli rüyamdan.

Belki bu bir başlangıç,

Belki de hiç bitmeyecek,

Birilerinin gözyaşları

Birilerinin zorlu tebessümleri hiç dinmeyecek

Çalıntı mutluluklarla dolu

Sahte gülücükler altındaki gizli kahırları

Gözyaşları ve ölümden de beter geçmiş seneler

îz olacak sadece ondan geriye

Geçmişin izi...

Gelecekte olmayacak,

Geçmişte hatırlanacak

Habire tekrar edilip söylenecek

Tekerleme gibi ezberlenecek acıların hatırına,

 

SÖYLE!

 

Yaşanılmışlıkların ötesinde

Ne olacağını merak etsen de,etmesen de

Bir düzen tutturmuş dünya

Türküsünü söylesen de,söylemesen de

Bîr gün;

Bir gün seni yeneceğim dünya!

 

KEŞKE

 

Keşke hislerimi anlatabilseydim

Keşke anlatılabilecek hisler yaşayabilseydim

Keşke karakter ve kader çalışmasıyla

karşı karşıya kalabilseydim

Keşke Kazanmanın tek alternatif olduğu

yanşmalara katılabilseydim

Keşke siyah perdeleri gece karanlığındaki

beyaz baykuşlara çevirebilseydim

Keşke katıldığım şu insanlık oyununda daha

gerçekçi olabilseydim

Keşke ölmeden anılmanın tadına varabilseydim

Keşke;takatim tükendiği halde,inandığım

yolda yürümeye devam edebilseydim

Keşke sevdiklerimi sevmeden önce sevmenin

ne demek olduğunu

Öğrenebilseydim

Keşke yapmacık değil de,içimden

geldiği gibidavranabilseydim

Keşke esaret içinde olmadan istediğim gibi yaşayabilse

 Keşke dertli ikende bir kuş kadar hafif olabilseydim

Ama olmadı!

KEŞKE ???

 

TÜKENEN KUMSAATİ

 

Gel! Yine ecelim olma bugünden

Güneş her gün başka bir güzel doğuyor

gözlerinle beraberken,

İçim burkuluyor buğulu bir camın ardından

sana öylece bakarken,

Bir sonbahar yaprağı olmanı istemiyorum,

daha ölümüne erken.

Ücra kıyılarındayım artık,

ardına kadar açılmış gönlümün

Son demleri belki;bir virane gibi,

sana dökülüp saçılmış Ömrümün

Pasaklı özlemlerle yaşadım seni,

çözülmedi hala kördüğümün

Ve kaçıncı ilmiği attım bugünüme,

fotoğrafı bile kalmamış gülen yüzümün.

Lütfü mahzeninde cezamı çekiyorum bir masum gibi

ellerindeyim.

Özgürlüğü kanatları koparılarak elinden alman bir kuş gibi

çaresiz,gözyaşı sellerindeyim.

Yıkılmaya yüz tutmuş harabelerde,

depreşen nöbetlerindeyim.

Bölük pörçüğüm,yıkıldım kendime

sevdanın kamburuyla sürünmekteyim.

Acılar asırlardan zincir yapmış kolkola gezmekte

Bulanık zihnim,allak bullak kafamda bir arbede

ve içim içimi kemirmekte,

Ellerim her gördüğü dikene uzanır olmuş,

Sebebi sükunete erişmekte,

Kanatıyor yaralarımı deva bildiğim çiziklerin,

delişmen duygularım yangınımı daha da körüklemekte.

Yas illerinde biter belki içice büyüyen göçüm,

yüklenip kederi mecbur sırtına

Yaz,dillerinde türkü olur söylenir iki çift sözüm,

yollarımda kar olsa Önümde de fırtına

Kaçıyorum gonca tazesi ümitlerimden,

var olan korkum hatırına

Bıçak gibi kesiyor sancılarım beni,

sığınıyorum sabrına...

Dargın bir dünyada yalnız bir bank gibi

hıçkırıklarım,

Arsız bir bakışı var sanki,hala bedenimde

iç kırıklıklarım,

Bu ayrılık kor bana,uyanıkken bile

seni sayıklarım,

Acır yalnızlığım korkaklığıma,sen yoksan içinde kabus olu:

bana rüyalarım.

İçtima-i dostlarda ey inzivaya çekilen dizdar

Sen yaşamasan da çeker gider zaman,

bu dünya mihmandar.

Tükenmeden ümitlerim gidiyorum buralardan,

artık zaman dar

Bir yudum huzur istiyorum sadece gözlerinden,

nefes alacak kadar.

Lalemayn bir ihtişamla gömülüp geçmişe,

üstünkörü yaldızlanıyor hayalin

Bedbaht bir köşede gönlüm,

gözümün önünde cansız halin

Yarınlar nasıl olacak,güneş nasıl doğacak sensiz,

ölüm mü oldu şimdi sevgilin

Aydınlığı arıyorum ;parmağımdaki alyansımla,

bu feryat bir ahestenin.

Biteviye yaşıyorum kayıplarımı,

gariplerin en üftadesiyim.

Yanılgılarım benliğimden taşıyor, sararmış başakların

toprağa vuran gölgesiyim.

Sesi sevdadır yaprak hışırtılarının,içimdeki sonbaharın

çile mirasçısı,karanlığımın yılmaz bekçisiyirri.

Son yaprak dökümü belki de bu;yaralı yüreğimin,

feryat figan takipçisiyim.

Ellerini çekip benden müşkül yaralarıma dokunman, söyle mümkün müdür?

Buhranınla,en güzel köşesi çoraklaşan yüreğim, hala sana böyle düşkün müdür?

Hayat göçümüzden önce yaşayacağım mutluluklarıma,

acaba bu hayatta küskün müdür?

İnadım kırıldı;koşamam peşinden amanın,

vaki sönmüş yüreğim içimdeki gözlerinden üstün müdür? Üvey acılarımın yarınıyla bağdaş kuran umutlarım,

bugüne taşan bir avuç hüzün müdür?

Rahat çöğür olur batar gözüme; küçücük dünyamda yoks; korku dolu yollar tek adağım. Ardında kalan sadece yaradan adına, sorgu dolu yıllar artık yaşadığım. , Vasat insanlar yine karşımda,derdimin

gözyaşlarına gücenmişim ama inan hala sadığım.

Gocunmadan gidiyorum; say amadan beyaz geceleri kuytu zindanlar sandığım.

Bezgin bir seyyah olsamda elbet biter yolum,

yalan sevginden usandığım. Yıllanan yüreğim yanar, gözlerim uzaklara dalar, üşüyen bedenim yeni yeniden sana kanar. Halbuki değişmeyen bir tek şey var. Seninle vazgeçilmez olan hayatım,sensiz tarumar...!

 

YAŞAMALI

 

Herşey mayışmış

Bir aromalı tütün gibi;

Son demlerini bekliyor.

Başdöndürücü bir hızla ilerlerken;

Belki dünya...

Taşman, taşıran

Bir ben varım anlaşılan.

Yoksa o da mı yalan

Yok,yok!

Yaşıyorum;yok geriye kalan.

Aşkı bile talan edecek;

Beni yamalıyacak,

Bir güç var içimde.

Soğuk bile olsa hava,

Üşüsem de içimi ısıtan,

Ta varlıktan beri yığılan korkudan!

Geçip gidecek herşey bir zaman sonra.

Unutacağım birşeyleri.

Yalnızlık zor ama;

Ayakta durabilmeliyim sen olmadan da..

Sesini duymadan,

Sevdiğin şarkıları mırıldanmadan,

Sensiz...

Sensiz herşeyden,

Sensiz herşeyden tat almalıyım.

Yaşa be dünya!