Aşk denilen nesne
Yine yük oldu
sırtımızda
Ölüm ise senetli borç
Acı ve keder ise cep
harçlığı.
Yazmakla şişti
gözlerim,
Ağlamakla doldu
sayfalar.
Yorgun izler taşıyor
bedenim,
Yeni filizlere
aşılanıyor düşüncelerim.
Nedense;
Karmakarışık kafalar.
Hep karşımda;
Sus pus olmuş
akıllardan taşan
Karamsar kurallar.
Bulunamayan bir
atlantis,
Ölçülemeyen bir yanlış
var ortada,
Öylesine kurumlaşmış
Çöl kumu misali akıp
giden hayatta
Kararıp gitti bana ait
duygular.
Hayatım,
Zifiri karanlık koyu
zindanlarda,
Bekçilik etmekle
geçecekse eğer!
Geçmesin; istemem.
Bir vuslat,
Bir Ölüm,
Bir çığlık,
Olmuş ne çıkar.
Hayat
derbeder,tarumar.
Ben ise senden aşikar!
Bırak yakamı.
Daha önümde nice
bayramlar,
Aşklar var.
Yüreğim perde
çarparken,
Sesi derinlerde bir
yerde çınlarken,
Ben de böylesine severken,
Dur gitme;daha vakit
erken!
Yaşam bir çığlık. Bir
nefes. Engelleri zorlu,
Basamaktan dengesiz ve
acımasız.
Çelik çomak oynamaya
benzetirim
Bazen hayatı.
Sektiremezsen değneği
Kazanamıyorsun.
Üç defa yanma hakkın
bile yok.
Hataya, aşka,
mutluluğa yer yok
Dünya kötülerin,
Saltanat
namussuzların,
İntikam çilelilerin,
Rezalette doğruların
ve doğrulukların elinde.
Soğuktayım,ayazlarda.
Buz tutmuş beynimde
Dipten yediğim vurgun,
Bana yaptığı etkiler.
Sıcacık akan kanım
bile
Bana yabancı,
Soğuk;
Düşler ülkesinde
birinin sanki.
Koşsam düşeceğim,
Kaçsam;
Bir kuytuda
enseleneceğim hep.
Hayat narkotik;
Bense uyuşmuş
beynimle,
Hala uyuşmayı bekleyen
insanlarla
Beklentilerle dolu
hayaller diyarında
Uyuşturucu
satıcılanndanım sanki.
Anlayan ama
anlaşılmayan,
Belki yerinde sayan
Ama yürüdükçe hep
ayağı kayan.
Hayatta oldukça batan,
Gözlerinin feri baştan
sönen,
Ölüm kokusu çoktan
üzerine sinen,
Aslında ölmüş ama
Nedense hala yaşayan
Bir insan!
Bir sıradanım...
Duyguların tattırmış
olduğu çaresizlik,
Umutsuzlukların en
büyüğüdür herhalde.
Sana olan sevdam
Sana olan aşkımda da
bir perde böyle olsa gerek...
Şiirlerimin hayat
grafiği de.
Kalp atışlarım,
Nefes alışlarım,
Buna biraz benziyor.
Arada daralıyor,
Arada tıkanıyor.
Dayanamamanın ötesinde
Verdiği acı sayesinde
boğuluyor.
Sebep arıyor,
Sonuç bulamıyorum.
Çakıl taşlarının deniz
dibindeki mekanı gibi;
Aşkımda ilk dalışında
karaya oturdu.
Gönül sızısından
yerimde duramıyorum
Ama tecrübesizliğim
yüzünden de kıpırdayamıyorum
Paket aşklar olmalı
bana yarayacak olan,
Bana aslolan,
Bana lazım.
Bir takım duygulanma
dümenlik
Abilik edecek
Büyük bir duyguyu
Bunun için besliyorum
içimde...
Bir gün olur,
Bir gün olur biter,
Hayatla kavgam
Yürür giderim,
Ardıma bakmadan,
Merak etmeden,
Meraka koymadan.
Sıkıntıdan içini
oyduğum,
Beynim delindi
nihayet.
Bütünlüğünü yitirdi
bedenim.
Arkadaşını kaybetti
kalbim.
Bir gün olur...
Kendini de kaybederse
eğer yüreğim,
O zaman feraha kavuşur
içim.
Güz yağmurlarını
hisseder,
Ta o zaman bedenim.
Özleminle geçen zaman,
Kuş olur uçar gözümün
önünden.
Sen yoksun,
Şehir bomboş sanki...
Terkedilmişlik çok
koyuyor insana,
Bir de yaşananların
tekrarı.
Kim var sana avuç için
kadar yakın,
Kim var okyanusların
ötesi kadar uzak,
Yaşam İnsan fifty
fifty değil,
Yüzde yüz tuzak.
Üzüntüyü
boşver,yaşamaya bak!
Gönlünün gemileri
kalkar gider
Belli belirsiz
limanlardan.
Onlar gelir mi
bilinmez.
BELKİ... BELKİ...
Başka şeyler geçer
bilmediğim limanlardan.
Gençsin ama yaşam seni
hergün
Biraz daha yaşlandırıyor.
Tabiatın kanunu bu,
Bir insan gidip
Öbür insan geliyor.
Sen bu gürültü patırtı
içinde,
Kin olmasın
Herşey temiz olsun
senin içinde,
Aşk için,dünya
İçin,kendin içinde
Yaşamaya bak.
İnan buna değer şeyler
bulacaksın.
Şişmiş gözlerle
yaşananı unutmaya çalışmak,
Dinmeden özümde
kasırga;
İçimden taşınanı
uyutmaya alışmak.
Beklemek tavsiyesiz
bir çile,
Küçük bir nehir gibi
denize karışmak!
Tek isteğim,sessiz
sedasız kopmak dünyadan.
Soğumadan heyecanım,
Müptela-i sancım
başkalarına sıçramadan.
Gitmek,tek dileğim;
Ardıma bakmadan
Ve içime korku
dadanmadan...
HADİ!
Bir umut,bir özlemdi
Belki içimde,
Eksik olan tek ve
temel şey.
Karanlığın aydınlığa,
Açlığın tokluğa,
Varlığın yokluğa,
Aşkın sonsuzluğa
susadığı gibi.
Diyebilseydim.
Biliyorum, suç ağır
Cezası ağır olmalı
Ama bir kalemde silip
atılmamalı sevda
Senin yüzünden
Geceleri saçmalıyor
Uyku uyuyamıyor
Kalbim acıyorsa
Ve ıstırabım bütün
vücudumu kemiriyorsa
Bil ki,
Bu sana olan aşkımın
devamına dalalettir
Hem de giderek büyüyen
bir aşkın.
Böyle büyüyüp
ilerleyen bir aşkın
Ben üstesinden
gelemiyorum
Bana yardım et ne olur
Seni seven yüreğim
Bu acıya daha fazla
dayanamadan
Duracak herhalde,
Ve bu sevda;
Sayende yarım kalacak
İZİN VERİRSEN...
Çürük meyva gibi
damağımda;
Geçmiş yılların
yenik,acı tadı.
Gönlümün en karanlık
odasında kilitli,
Fani sevdaları...
Az da olsa silinmiş
geçmişin izi!
Yalnız, sahipsiz,
bakımsız
kaldırımların
kenarında
Sarhoşum,
Hissetmiyorum ama
acıyı
kanayan yaramda.
Gülüyorum maziye;her
bakışta
uzamış kirli
sakallarımla.
Aklıma geliyorsun
aniden
Çakmak gözlerinle.
Yanıyor içim ama...
Yoksun ki!
Yoksun ki işte
yanımda.
Sadece sevdan benimle,
Dolaşıyor delice
damarlarımda.
Ahhh!
Uzaksın bana,
Ne kadar dolaşsan da
damarlarımda.
Her aşk;
Büyüyen yelken
hayaller gibi
Sönüyor bazı.
Hâlâ arıyorsun ama sen
bende,
Hâlâ yaşıyorsun bu
nafile bedende.
Seviyorum ben seni,
Kabullenmesende.
Dilediğini yap bana
ama,
İçimdeki gözlerini
rahat bırak!
Tek isteğim...
Sensizlik başıma vurdu
gene.
Soğuk dolu,
Hissiz,boş gecelerde
yaşıyorsam
Sağırlık bir tarafımı
alıp götürmüşse,
Bir saltanat görüntüsü
veriyor olsam da;
İçimdeki köhneyi görme
diye.
Bakma sakini
Sakın bir daha yüzüme.
Sil herşeyi,
At bir tarafa geçmişi,
Sıyrıl benden,
Adımdan.
Göze alacaksan bir hiç
uğruna sevmeyi,
Bir hiç uğruna
yaşayacaksan;
Yaşa!
Diyeceğim yok.
Ters düşeşti yaşantı
boyu,
Şah mata vurdu Ömür
sonu
Bir baktım ki;
Şaka şamata geçmiş
onca yıl.
Ne hoş...
Ne kadar boş...
Yaşamak değer değil,
Ölümün kilit kapısı.
Vakti gelmedikçe
açılmayan;
Kilit kapısı.
Beklenmeyen ve
Beklenmediğinde de
aniden gelen,
Acının adının konduğu
yer
Sancılı dönemlerin
verdiği
sancının adı hayat.
Bir Ölmek,bir de
sevmek var
Dünyada yaşamaya
değer.
vaktini mutlu geçirmek
istiyorsan eğer,
Bir giz var herşeyin
ucunda
İnsanı uçuran
keyiflerin
en uç noktasında bile,
Kanser eden keman
sesinde,
Sade menekşeleri olan
bir orman
görüntüsünde,
Soluk geçmiş bir insan
yaşantısında.
Hani kapkara giden bir
geçmişin altında.
Herşey bahane değil
mi?
Biraz avuntu için,
Biraz umut,
Birazcıkta huzur için
değil mi
Beni sürüklediğin
yer;ey hayat?
Benim yaşamım bitti.
BİTTİ!
Herşeyimdin!
Biriciktin, minik
yüreğimde.
Terkettiğinde;
Ellerini başka ellerde
hissetmek.
Hissetmenin de
ötesinde,
Yüzünün güldüğünü
görmek dahi
Yüzünün güldüğünü
görmek dahi
Nasıl dağıtıp perişan
ediyor beni.
Bu belki
yazdığım,yazacağım; en berbat şiir.
Ama birşeyler
yazıyorsam sana dair,
Böyle olmalı.
Sen bana göre,
Bunu hakedenlerdensin.
Sen artık bir hiçsin!
Sensiz yaşıyorum dünyayı,
Sensiz de
becerebiliyorum nefes almayı.
Sabahlan erken
uyanıyorum,
Kalan günlerimi umutla
bağladıktan sonra,
Çıkıyorum dış dünyanın
kepenkli ama kocaman aralıklarına.
Yürüdükçe kapanıyor
kapılar;
Ama olsun.
Sensiz de açılacak,
Alacak içine beni bu
yıkılası kapılar.
Herşey sensiz de başa
saracak.
Nasıl önce yokken
olduğu,
Yaşadığım gibi;
Yaşayacağım ölesiye
mutlulukları,
Yıllar sonra belki...
Ama olsun işte.
Beklemeyi bilenler,
Sevmeyi bilipte
karşılık göremeyenlerden;
Hep bir adım Önde
olacak.
Kendi kendimden bir
adım öndeyim ben!
Saçları kısa,
Tırnaklan uzun,
Zıtlıklar prensesi.
Ve ben senden sonra,
Bir savunma
psikolojisi yaşıyorum;
Yürüyüp gezdiğim
bomboş sokaklarda
Yapayalnızken.
Hiçbirşey;
Kendime karşı
yaşadığım,yaşattığım
Suçlardan büyük
olamaz!
Senden aldığım kederi,
Suç olarak işliyorum
ilmik ilmik içime.
Nasıl titriyorum,
sensiz ağlarken ,
Dağıtıyorum herşey
bitmişken
Eskide kalsa bile
yaşananlar,yeniden...
Bir sade kahve
berraklığında,
Olmalı herşey.
Taze,ilk günkü gibi
sayılmalı
Her günkü günlük
uğraşı zevkleri.
Yoksa,yoksa tadı
olmuyor,
Tat dökmüyor,
Hiçbir şeyin verdiği
yoğunluk.
Amaç,amaçsız yaşamaksa
Ruh değiştirmek,
Amaca amaçsız
yaklaşmaktır.
Nedene sonuçsuz
bulaşmak,
Bulanık denklemlerde
boğulmak;
Değil midir bazen
yaşamak?
Aldatılmışlıkların
Ötesini,
İç yüzünü bulamıyorum
çok zaman,
Karaladığım kağıtlar
bile
yardım etmiyor bana.
Ana baba iyiniyetinde,
Bir kalemim bile yok!
İyi üzerine yapılan
nutuklar,
Kötü üzerine yapılmış
öğütler,
Ve bunlann yanında
işlenmiş
faiz örnek yaşamlar.
Hepsi iyi de,
Ben bunlann
hangisiyim?
Hiçbiri...
Hiçbiriysem neden?
Bıktım tekrarlardan!
Yaşamın alçak
tekrarlarından.
Tekdüzelik istememek
suç mu?
Bir takdir üzerindeki
izdir sudaki yaşamım,
Karada bir şey yoktur,
Soğuktur;
geleceksizdir.
Ölüm korkusu olur
teninin köşesinde her zaman,
Sana söyledim bunu;
Hala da söylüyorum.
Yaşamak hiçbir şey
DEĞİLDİR...!
İslak dudaklarındı
beni benden eden,
Parfümlü şarkılarınla
okşardın aklımı.
Aşk bazen problemdi
Bazen çözümdü
Bazen bir anaforun
başlangıcıydı
benim için.
Anlaşılmaz türküler
fısıldardın kulağıma
Bir sırrı bağınrcasına
açıklarken
yaptığın gibi.
Bir tekerleme
dolanırdı dilime hep
Seni seviyorumla biten
Bir şiir gelirdi
aklıma hep
İsminle başlayan ve
sonunu
getiremediğim şiirler
Tek çıkar yol seni
sevmekten geçerdi
Ve hep öyle yapardım.
Barınabileceğim,
Sığınabileceğim tek
sığınaktı
Senin sevgin.
Aşkın adı işte.
Ağız tadıyla geçen bir
ömürden kesitler.
Hala kulağımda
şarkıların
Neden bilmiyorum?
Senden sonra huzuru
bulamadı bedenim.
Hala da bulamıyor,
Söylesene sana yeniden
mi aşık olayım?
ŞİİR...,
Aşkın temeli,
Hüznün basamağı...
AŞK...,
Dünyada verilen
karşılıksız bir ders
Acı meyvesi de kitabı.
VE BEN DE
Yaşamın önemli bir
parçası...
Bir ming vazosu kadar
değerli
Bir yaşam benim
hayatım belki...
Ama;
Ben yaşamayı;
Dünyayla olan iletişim
tellerini
Koparmışım artık.
Bir daha kendime
gelmemi bekleyemem
KENDİMDEN...
Bugün yirmikinci
yıldönümüm,
Yalnızım...
Boş gözlerle bakar
gibiyim etrafa,
Adeta süzgünüm.
Bir aceleyle geçerken
Zamana da çok
kızgınım.
Aslında bir boşluk her
şey,
Yaşamın kendisi gibi.
Cesaretli mahkumlar
misali;
Bazen de kendin
çekersin ipi,
Soluk bir son nefes
çekersin içine,
Zehir zemberektir
acıların artık omzunda
Son durak olsa da
denizin dibi.
Rahatlar mı bilinmez
beden,
Yalnızlığın gözyaşı
havuzunda.
Ya da cesur bir iz mi
bırakır yaşananlar,
İnsanın kötümser
ruhunda.
Belli belirsiz
biçimler var zaten,
Bu yaşam denen oyunda.
Ben yokum ta baştan;
Sadece vücudum nefes
almak zorunda!
İçinde bulunduğum
girdap,
Bir sonsuzluk kapısı.
Sana olan aşkım ise,
Dünyanın tapusu.
Bir sayabilsem!
Sana yazdıklarımı,
Yaşadığım acıları.
Dağılan cesaretimi
topluyorum,
Bilye misali,
Sana iki kelime
edebilmek için.
Bir rüyaydı!
Bir seraptı diyelim.
Yeni bir dünya,
Birlikte yeni bir
dünya keşfedelim.
Beraber
ağlayalım,beraber gülelim.
Ve beraber ölelim,
Akşamın kül rengi
batınımda.
Yıllar sonrası İçimde
hala aşk sancısı
Hala,hala üzerimde
Yüzündeki tebessümün
bana
verdiği baş ağrısı.
Gönlümün son gemilerini
kaldırırken
Seni geride
bırakıyordu ellerim.
Gözlerimden yaş
boşanıyor,
Vücudum kaskatı
kesiyordu adeta.
Bense hala seni
düşünmekten
Yorgun düşüyordum.
Saçlarımdaki aklar
çoğalmaya başladı
AhISen var ya sen,
Sen bir adamı daha
mahvedersen,
Benim gibi;
Gözleri yaşlı,
Elleri boş,
Kalbi dolu,
Bırakıp gidersen bir
adamı daha îşte o zaman
İşte o zaman seni
öldürürüm.
Ama öldüremediğim
anılan
Ne
yaparım,bilemiyorum.
Yoruldum bunu
söylemekten
Ama ne yapayım,
Seni seviyorum.
Bir şişe kırmızı gül
Ve işte yine
karşındayım.
Hayır deme bana bu
sefere mahsus
Başkaca da hiç bir şey
söyleme
Bana bu kadarı yeter.
Hayatın her karesinde,
Yaşanan bir yalnızlık
var.
Benim yaşadığımsa;
Yalnızlıklarımın
yalnızca
kaderine yenik
düşmesi.
Bir boşvermişlikti onları
ayıran,
Sıkıntılı geçen
zamandan.
Ve bir ben vardım,
Ruhumu bir türlü
sıyıramadığım
Huzursuz gecen,mecburi
yaşamımdan.
Kararıyor yine
Bir gecenin sabaha
verdiği pembelik
Değişiyor maalesef
Seni bana,beni sana
anlatan tembellik.
Belki de bu kaçışın,
Bu yokuşun,
Sonu yok bu çıkmazın.
Tatlı ve gülen bir yüz
Ve bu siluetin bir
parçası,
Mavi gözler.
Aşk oyunu bu!
Tüm parçaları da
ortada.
Birşeylere üzülüyorum.
Anında,
Yanında dağılıyor
herşey
Yemek yemeden
yaşayabiliyorum
bu halde.
Acı orucu herhalde,
Bunun adı.
Kasveti de içinde, Yok
ki tadı.
Varlık ne garip şey
değil mi?
Yoklukta öyle galiba.
Bir gece hüzünle
karışık
bunalımlı bir
haldeyken,
Çıktın karşıma aniden.
Rastlantılardan nefret
ediyorum artık,
Sırf bu yüzden.
Ve damdan düşme
aşklardan da...
Arada geçen
cümlelerden bir kelime
Sanki...
Sanki diyor içimdeki
ses,
Yeniden okumaya
başladım seni,
Bir handaki misafir
kişiliğini.
Gün gelecek,
Günü gelecekte
bulacağım kayıp seni.
Bir yanını sevipte
O kaybettiğim yanını,
Adını, aşkını,
heyecanını,
Yaşıyorum seni her
nefeste.
Yüreğim de sana,
Adına kayıtlı
küflenmiş bir kafeste.
Bir tenha krallık
Çilesini çektiğim
yaşamım.
Herşey sessiz,
Hayatın alabildiğine
bir hızla ilerlerken,
Çıkardığı gürültü
dışında.
Herşey alışılmış,
Bense onların
dışında...!
Dünya dediğin iki
iliksiz
İnsanoğlu zannettiğin
dili kemiksiz.
Boş şehirlerde
yalnızlığı kovalıyorum,
Bu defa içimden
sensizliği değil,
Senden kopan acıları
temizliyorum.
Gözyaşlarıma esir;
Yeni sayfaların
korkaklığıyla yaşıyorum.
Kurtulacağım elbet bu
ruhsal kaşıntıdan;
Sen olsan da,olmasan
da.
Kaçacağım belki senden
sonra,
Bu tek tabanca
yaşantıdan,
Yanımda kalsan
da,kalmasan da.
Üzülme sende,
Küçük bir zaman geçse
de ayrılığımızdan.
Sıyrılıp hayalinle
dolu uykularımdan,
Unutmaya çalışacağım
seni!
Cesaret edemesem de...
Söz veriyorum.
Belki tutamayacağım
ama;
Söz işte!
Yüreğime inen,
Kaynar su gibi
"haşladı,
Gözyaşlarını içimi.
Ama ağlayamadım.
Nedense yaşlar,
Gözlerimden dökülmedi.
Mevsim yaz
rüzgârlarını vurunca,
Gönül;aradîğını
seneler sonra bulunca,
Işıklar bir geceyansı
aniden solunca,
Tenha serinliklerde
beklemeden
yine sabah olunca,
Sakince titrer
ten,insanın içi dolunca
Koyu ah'lar çıkar
dışarı
Bu karasevda boyunca,
Ey ahmak,sefil;
anlamadın mı daha...?
Aşk dediğin koyunca!
Bir sabah serinliğisin
üzerime titreyen,
Güzel bir sonbahar
çiçeğisin,
dökülen yapraklar
arasına gizlenen.
İçimde sevgi
gösterilerinin en ihtişamlısını yaşarken,
Ben miyim yine nöbetine
geciken?
Yüzüm yok,sana kaçamak
gözlerle bakarken Korkuyorum.
Gözlerimden kan
akıyor,
Alnımdan damla damla
ter.
Çok çabalıyorum,
Kaçmaya çalışırken
süprüntü
hayallerimden,
Halim,aşkımdan beter!
Canım yanıyor.
Çürük bir bedene
Sağlam bir fidan
aşılamaksa;
Hayatta aşk
dedikleri...
Ölüm yakındır herhal,
Aşk beden
üzerindeyken.
Titrememek elde değil,
üzülürken
Ağlamak elde değil,
gözde yaş kalmamışken
Her şey boş geliyor,
çevreye böylece
bakarken.
Uyku geçiyor içimden
yavaşça,
Söz dinlemeyen yorgun
bedenime doğru.
Sevgiler yalansız,
Bedenler günahsız
olmaz.
Yaşıyoruz
hala,insanoğlu arsız
Gönlü dolmaz!
Kaç yaşam çalındı
dünden bugüne
Elele işlendi her şey,
Tüm hayallerle
yapayalnız.
Bir gül yaprağıyla
ayıklandı güz ellerde
Artık gözler vardı
güzellerde.
Solmuş bir papatya
yaprağında
gizli belki de
sadakat.
Gücüm koklamaya yetmez
seni.
Yüzleşemem kendimle,
içimde kaybederim
endişesi.
Kürküm ters düz olmuş,
Yere kapaklanır
cesaretim.
Bugünü bıraktım,dünü
bitiririm diye
El uzatamam,tükenmiş
gayretim
Bekledim,bekleyeceğim,beklerim.
Hep...
Gökyüzünün kasveti
içime düştü.
Yalnızlığımın halveti,
Mahur bir şarkıya
dönüştü.
Seçim dert değil;
Doğrularım,geldiğim
yöne üşüştü.
Sevgiler yalancı,
Güzellikler geçici.
Yokluğun ayakucumda
bir yılan,
Yıkılan umutlarını
kalıcı.
Bu sevgi de oldum
talan,
Yıpranan duygularım
eskici.
Bir mum gibi eriyip
gittin.
Karanlığa mahkumum
şimdi,
Işığımı yitirdim.
Kaçıncı sabah
gözlerinle uyanamadım.
Kaçıncı gece bu,
Hayalinle bile uyuyamadım.
Yoksun burda!
Ne acayip!
Gördüğüm galiba bir
hülya,
Hani;nerede şimdi,
Girdabında boğuştuğum
sevda.
Kocadım ama esirinim
hala yüreğinin!
Hep senindim.
Hala seninim...
Emek,bir yüzüğe
değişilir mi?
Sevgi,demekjsimsiz bir
gelinliğe terkedilir mi?
Nefessiz sıtmalara
tutulur,
Yarım kalıplara
uydurulmuş hayatlar.
Tarifsiz acılar kaftan
olmuşsa bedene,
Tek başına devam
edilir mi?
Kırık bir çömlekte su
nasıl durur?
Sargılarımda kış
uykusu,
Göğsümde bir acınm
öyküsü öyle asılı durur.
Kin kusar geleceğin
saatleri,
Darbuka heyecanlar
susar artık.
Yersiz kaçış huzurun
dönüşü,
Değersiz bir alçalış
hayattaki sevgi döngüsü.
İdraki olmayan
davranışlardayım.
Elimi eteğimi
çekiyorum buradan,
Yenildiğim
devrana,tebrik edercesine alkışlardayım.
Hayat bir rüyanın,
Ölüm ateş dansı.
Haşatı kir olsa da
dünyanın;
Üzerine güneş gibi
yansı.
Yürüyorum soğuk
kaldırımlarında,
Bu koca şehrin
yalnızlık kokan geçmişinde.
Aklımda yarın bahaneleri...
Uzanıyor karanlıktan beni
kurtaran eller
i Çok yakında
biliyorum.
Ama...
Dokunamıyorum
İçiyorum sensizliği,
Yakıştıramıyorum sana
hiç yalnızlığı;
Hele hele de
bensizliği.
Bir garip tuhaf oldum
yine,
Yavaşça bırakıyorum
kendimi rüzgarının serinliğine!
Düşman oluyorum geçmiş
yılların beni yalnızlıkla ezmişliğine!
Ne var ki;
Yine yetişemedin...
Doğduğunda yoktun
yanında,
Ölürken hiç yoksun
Sen diye yanan
bağrında.
Bir yanlışlık türküsü
var,
Bir yalnızlık güdüsü
var,
Her boğuk
hırıltısında.
Salakça bîr his var
İçinde bu mekandaki son anında.
Senden umut yok,
Yalnız adam artık
gitme kararında.
Tek isteği var sadece
bu mahzun,sancılı son anında
Elveda diyebilmek!
ELVEDA
Bıktım artık,
Sevdanın yükünü
çekmekten.
Senle dolu başlayan
günleri
Güruh hayallerle
tüketmekten.
Yoruldum,
Sana benzeyen bir
prenses beklemekten.
Yüreğim hezeyan,
Ellerim ter içinde...
Özledim o günleri
ararım derbeder biçimde.
Gözlerindeki
yakamozlarda batmış
umutlarım ta o zaman!
Mahzenimde özenle
besledim hüzünleri,
Bulamam hiçbir yerde
yüzündeki tebessümleri.
Duruldum,
Yüzyıl gözyaşı
dökmekten.
Yabancı dünya,her şey
yabancı bana.
Vuruldum!
Teslim oldum bir
inatçı kurşuna.
Razıyım artık
külkedisine!
Ama hala bendesin sen!
İçimdesin eskisi gibi,
Bir başkası olsa da
hayatımda!
Gözlerim alışkın
olduğu gibi
Hala asılır kalır
duruşuna.
Unutamam ki seni.
Unutamam...
Beceri akılla
birleştiğinde,
Büyür insan.
Adam olamazsın;hiç
uğraşma!
Sadece zekana
güveniyorsan.
Yorulma boşuna,
Beceriksizce
koşuyorsan!
Satılırsın tek kurşuna,
Tanımadığın bir insana
güveniyorsan!
Yalnız kal;
Yalnızlık; umudun
aynasıdır en azından!
Korku,bedenine dikenli
teldir.
Belki de en kötü
anında
Bir dost elzemdir.
Bilinmez günün
getireceği,
Bilinmez bugün
ellerinin ne yitireceği...
Sevgin,sevgilin,bir
bütün umudun elverdiğin
Kaybettiğin yarınlar
olmasın.
Beklediğin bir
serencam
Hüzünle dolmasın!
Sana ait herşeye iyi
sahip çık ki
Hayatın zamansız açan
bir gül gibi,
Çabuk solmasın.
SAHİP ÇIK onlara...
Kimin bu gözyaşı,
Kimin bu yasaklanası
çığlık?
Yoğun kimlik içindeki
bu insan parçası,
Kim bu kirli
sokakların insanî?
Soğuk.yaprak
kırıntılarıyla dolu
Asansör sevdalı,
Hep İnişte olan;
Kedilere barınak,
Köpeklere meydan
okuyan tapınak,
Gece yalnız kalandır
sokak!
Işıklarla yalnız,
Karanlığın serinliğinde,
Tiz bir keman sesinde;
Sorun sen değilsin
hayat!
Başıboş sokakların
beni derde salan.
Palavra gerisi,gerisi
yalan.
Yaşamadıkça titrek
sesli bir,
Uğultulu hırsız delisi
bir parçası.
Besledikçe gözünü
oyan,
Adını da utanmadan
hayat koyan,
Kanun korkusu olmayan,
Acımayan,
Acı duymayan.
Üzerindekilere eziyet
etmekten zevk alan,
Bir toprak parçasısm
sen sokak.
Belki seviyorum seni;
Ama saymıyorum.
Saygı duyulacak bir
şey değilsin çünkü.
Nefret ediyorum da
bazen hani senden.
Sendeki yaşam değil,
Bir sungu.
Yok;seninle beraberlik
güzel değil,
O yüzden boşuyorum
senden kendimi.
Kapanıyorum en kısa
zamanda içime.
Dışıma faydan yok,
içime zararın olmasın
bari.
Uykusuzluğumun dönüm
noktasında,
Seni düşünürken,
Bir diyarda...
Adı nazik aşk bu
sevdanın.
Biliyordum!
Biliyordum,
0 kocaman kelimelerin
anlamını
Bir de karşıtlığını,
Sana olan zaafımı da.
Duygularımı notaya
döküyorum da
Bak şu senfoniye
şimdi!
Nasıl da hızlı gidiyor
Capcanlı, buğusu
üstünde.
Yalnız;
Yaşarken yavaş,
Nedendir ki?
Neden sence?
O soğuk kelimeler,
Birbiri ardına geçen
Soğuk ayaz dolu
geceler.
Allak bullak olmuş tüm
akıllar!
Neden hala ayakta
olanlar,
Durmaktalar.
Bitmek üzereyim,
Çilemden,
Bir tükenmez kalem
gibi..
Fark yok.
Onda mürekkep bitiyor,
Bende ruh.
0 somut
Ben soyut.
O açık,
Ben koyu yazıyorum
Beyaz bir kağıda.
İçimden geldin,geçtin
Süzüldü gözlerin
hayalimden.
Güzelliğin,canımı
yakar
Sevgin,sanki bir
nehirden gönlüme akar.
Ömür bitti,zaman ne
çabuk tükendi
Gün ışımaz bir daha
artık,
Tüm yollarım sana
çıkar.
Çaresizim!
Ne acılar yaşandı sen
olmadan
Ne anılar yaşlandı bir
bilsen,
ellerine dokunamadan.
Yüzleşiyorum
hatalarımla şimdi.
Üzerimde ağır
yenilgiler,
Mazim;en sağır
ilgilerde seni bekler.
Arzum nihayetine
erişmiş,yüzyılda geçse üzerinden
Dün gibi gelirmiş hayalinde
sevgiler.
Bir gölge gibi
kayboldun geçmişin izinde,
İzin vermedi
kaderimdeki çizgiler.
Artık sen olmadan hiç
oldu yarınlar,
Herşey ilk günkü gibi
bitecek
bir mezartaşımn
dizinde...
Gelmesende yanıma,
Üzülecek bir şey yok.
Lakin sevmesende sen
beni,
Alışamasam da
yokluğuna,
Yakınacak bir şey yok!
Ne uyku var gözümde,ne
yaşım
Soğudukça saçaklarımda
üveyik acılarım,
İnsafa davet,hayatın
taraçalanna paydos!
Geçer mi zamanla
yanıklarım,
Biter mi hüzünle
karışık telaşım?
Sevginin elleri başka
yürekte;
Bu hevesin sonu,aşka
ulaşacak sürekte.
Korku, hüznümü eler
Kapı önüme gelen
seviler;
Dengesizce esen rüzgar
gibi bağrımı deler.
Hırçın bir lahza beni
Gizli hayatların,kof
geçmişlerine gömer.
Açılır yavaşça
tozlarıyla,
Çilingirle çözülmüş
defter.
Uzun yıllar;
Sahte kimlikleriyle
dökülür birer birer.
Hatıralar bir fanusa
hapsoldu.
Bu masum çıtırtı,
Durulmuş köz söner
oldu şimdi.
Oysa bu benim
yüzyıldır harlı yanan ateşimdi!
Saçlarında gördüm
aşkın hüznünü.
Ellerinde tanıdım,
Nezaketin soğuk
dansını.
Ne yaşadım,
Ne de yaşlandım.
Bugün güldüm,
Hala gülüyorum.
Ne garip,tüylerim
diken diken
Üşüyorum.
Üşüyorum,..
Bu defa da kaybettim.
Küsüyorum dünyaya,
Küsüyorum.
Üzülsem mi,üzülmesem
mi buna;
Bilmiyorum.
Erteleniyorum
maalesef.
Erken gelen ama
Bir türlü başlayamayan
Bir yolculuk gibi,
Ölüyorum burada.
Ölüyorum,bir gün
ölünecek olan bu hayatta.
Engel olamadım saçıma
düşen aklara
Mecburca el sürdüm
yasaklara
Ne zaman alevlendiyse
içimde birşeyler
Kayıpla doldu Önümde
yıllar...
Rutin bir hayatla,
Yalın geçen boş
zamanlar oldu dünümde kalanlar.
Bomboş,sakin bir dünya
artık benimle
Yürüdüm,yanm kalan
yolumu tamamladım
bu son gücümle..
Sıcacık bir damla
gözyaşın olsam,
Bal şansı gözlerinden
dökülen.
Acırım kendime;
Seni eksilttim diye.
Kısacık bir adımla
yaklaşsam sana
Ömrümde bir arşın
yolda kalsa,
Bal ansı gibi çırpınan
sözlerinden
küçük bir anı olsa
acılara doğru süzülen,
Aldanırım derdime
belki,
Ama yine de severdim
Ölesiye...
Sıkıntıya bölük
pörçüğüm yine,
Akıntıya kapılırcasına
asıldım kaldım,
Sevgiden yoksun
Özveriden
habersiz,umarsız gözlerine
Nehir ortasındaki bir
ağaç dalma takıhrcasma.
Eski takıntılarım
bedenimde,
Yeni ağrılarım da
bavulumda.
Herşey suni,
Bayata çalan,doğrusal
hayatımda
SANKİ.
Sevginin karşılığını
ahpta sarhoş olmak
Mutlanmak nasıl bir an
ki,
Nasıl bir mutluluk ki
acaba?
Kafamda tozlar,
Yer yerde kocaman
taşlar var.
Kalbimde yoğun geçen
Soğuk savaşların hep
yenilgisi.
Sadece yenilgi...
Kalbimin anatomisi
belki.
Herşey belki de bir
sulusepken gözyaşı.
Hayat bu!
Tanımaz aşkı,
Yanılmaz.
Çiviler seni bir yere
belki ama...
Cevap anahtarı hep
uzaktır sana
Ve hep yasayamadan
sona erdirir,
Sevgi yerine hep acı
verir
Bırak... Hayat işte;
Bakarsın aniden
bitiverir.
Gülümse gözlerine
aynada,
Gülümse kendine.
İçindeki bam teline
dokunan damlaya saygı duy!
Ya da şu yaşadığın
bayat ve suni doğrusal hayatının kurallarına uy.
Işıkları kapat ve
ayakta uyu.
Bir unutmak vardı
önemli olan,
Bir de unutulmak;
Gerisi yalan.
Eksik olan tek şey;
Yaşamaktı,
Gerisi olağan.
Bir sen vardın
hayatımda hızlı olan
Gerisi durağan.
Bir senin varlığın
vardı,
Beni mutlu kılan,
Bulutlara uçuran,
Bu yaşamı çekilir
bulan
Ve onun için
Bir fazla nefese daha
katlanan.
Bir senin varlığın
vardı.
Bir senin...!
Ne sana yalvannm,
Ne de gözlerini
ararım,
Yokluğunun siyahi
akşamında.
Eski yangınlarımı
kucaklar;
Yıllar sonra belki
yine arabeskle başlar sabahlar.
Sensizim...
Saatler bir şifre!
Her gün,her dakika
aynı şifreler
Birbirini açar
kilitler.
Hayatımın en sıcak
yazını yaşatıyor;
Belki de içime keder.
Yok olmaz diyemem!
Sessizim...
Bir vazgeçiyorum,
Bir asılı kalıyorum,
Sevdanın çarmıha
gerilmiş bedeninde.
Hançerlenmiş
düşüncelerimle teslim oldum sana
Yüzüyorum şimdi,Önce
boğulduğum gözyaşlarımda.
Sevgisizim...
Yürüdüğüm sokaklar
benim,
Eskiyen aklım değil;
Sadece bedenim.
Eridikçe zaman,
Benim de tükenir ömrü
madenim.
Bilmiyorum ne zaman
kopar,
Kıyametim!
Yetişemedim yine...
Elimde kaldı eski bir
emanetin.
Dilimde boşluklarla
dolu cümleler,
Avazı çıktığı kadar
kötürüm kalmış azametim.
Anlamsız bir hayat,
bozuk tümceler işte;
görünen hezimetim.
SEVEMEDİM ben.
Beceremedim.
Dünkü gibi geçer
zaman,
Boş bir kumsaatinde
de.
Ne önceki
yaşadıklarına dönebilirsin geriden,
Ne de üç nefes sonraki
Acını
geçiştirebilirsin.
İçindedir sonbahar...
Belki başka biçimdedir
gerçekleşen,
Bir buhur üstünde
sevidir beklediklerin.
Günü gününe
yaşadıklarına,
Perişan aşklarına
taktığın duvak mıdır eklediklerin?
Canın yanar,dalar
gider gözlerin
Kırabilir belki de
yeniden bakar sana,
Soğuk sandığın
yüzlerin.
Yokuşlarında
sürüklenirsin ayrılığın!
Dumanım yok artık, göç
illerindeyim.
Mazim yalnızlıklarımla
tükenmiş.
Mutlu olan hayatlar;
Meğer yalnız bitermiş.
Diyeceğim yok.
Önce umutlanmak
Sonra yalnız kalmak
Kaderde varsa
karakışta yorgansız uyumak;
Yalnız da olsa hayatta
aşka doymak,
Adını da yalnız aşk
koymak..
En iyisi aşık olmadan
hayattan ayrılmak!
Sevmesini beceremedim
ben,
Enkazların altıncda
kaldım hep.
Resmi törenlerle,
Ağıtlar yakmadsm
uğurladim sevgilerimi.
Palyaço artık
durgularım!
Kendimi unuttum
çoktan.
Acılarımı,
Hatıralarımı...
Razı oldum karanlığa
yeniden,
Alçakcasına yaşlandım
belki...
Mazi diyelim bırak!
Alış artık sende buna
ve
Neden diye sorma!
Yanlış zaman belki,
Belki de yanlış
insan...
Tutunması azar,
Bırakması çoğalan.
Herşey ıssız!
Bir telefon kulübesi
kadar yalnız.
Hayat gibi hepsi;
Oynandıktan sonra
kalansız.
Boş bir yaşam gibi
amaçsız.
Aşkın bantlarında usul
usu! değildim,
Iğıl ığıl yağan
yağmurda cansiperane kaldım.
Bugünkü dansı pervane
atacında yaşadım,
Kor ateşlerden^orak
topraklara
Böylece kaldı bir
adım.
İçinizdeki duygu budur
Pekte anlatılmaz
kimseye
En derinden,aniden
vurur insanı
Koymaz başka şey onun
yaptığı kadar...
İstekli olmak önemli
de
Pekte hızlı olmamak
lazım
Eminim ki sen başkasın
Kalan aşklarımın en
ağır faturasısın geriye.
Ulaşılmaz enginlere
tırmanıyorum hayallerimde.
Yorgun gençliğim
ellerimde!
Bir aceleyle
savuşturulan doğrularım ise,
Gönül penceremde!
Karardı küçük dünyam,
Tüm ümidim gelecek
günlerde.
Sorgulanmış
gözyaşlarını tükendi,
Zavallı bakışlarım,
Hiç yer etmemiş
gönüllerde.
Ayaklarımda pranga
zincirleri,
Bedenim yeni
sürgünlerde.
Yürüyorum
sessizce,tarif siz hüzünlerle
Yükü ağır yaşamın...
Düşüncelerim;ne
cenazelerle beraber
Ne de düğünlerle!
Zaman tükendi,'ol
bitti.
Yürek içindeki demiri
artık eritti.
Yeni heyecanlara
doğru,
Adeta bir çocuk gibi
seyirtti.
MUTLU YILLAR..
Tütün sardım bitmeyen
yaralarımın üzerine
Üstün kalamadım,
yetmeyen cesaretim
ötelerde
Pürtelaş yaşayamadım,
Meçhule giden küçümen
ıstıraplar elimde
Cananın değeri mi
kaldı,umutlarım kemirgen.
Çoktan yıkılmış dağlar
gözümde!
Döküldü saçlarım,yere
düştü tacım
Dallanıp
budaklanmadan,
budanmış işte sevgi
ağacım.
Sallanıp, yere
yuvarlanmadan
mutsuzluğa dadanmış
yazık ki cevher-i mizacım.
Allanıp pullanipta
suretim karlanmadan,
komutsuzluğa adanmış
artık zemheri acım.
Aşkına
yandım,kavruldum
Bir şaşkınlıkla
avlandım,
Delice savruidum.
Yürüyorum hiç
dinlenmeden,
Seni arar gözlerle dağ
bayır!
Cesaretin varsa hadi;
Seveni,sevdiğinden
sende ayır!
Ölümün acı da olsa
içimde,
sevdan hala ağır.
Ellerine kavuşmak
istesemde
yolum hâlâ uzak sana
Yaşıyorum,hapsoldum bu
dünyada.
Rüyada olsa bana;
bir kez gülümseyerek
baksana!
Hala aşığım,
Çaresiz gözyaşlanmla
beraberim.
Bitince yolum,elbet
bende yanına gelirim.
Ne yazık ki bağlı
şimdi elim kolum,
Tüter dumanınla
ciğerlerim.
Ama merak etme
güzelim!
Bir gün mutlak;
Mutlak ki koşa koşa
gelirim.
Koşa koşa gelirim.
Gelirim...
Derdimi yazarak
anlatmayı denedim.
Hayatın oyunu bu,
Yine doğru dürüst
yürüyemedim.
İçimdeki kırıklarımla
bu yılda sendeledim.
Gördüklerim
işittiklerim bir yana,
çaresiz sen dedim.
Davetsiz misafir gibi
geldin kondunyüregime.
Olsun artık o kadar
Ben bir kere senin
için,
Kişiliğimi zedeledim.
Ama yalan yok!
Ne seninle,ne de
sensiz rahat edemedim.
Bir parazit;
Ters giden bir şey var
ortada Onu da bir türlü bilemedim.
Yokluğunla geçen,
Asır zannettiğim
dakikalarda,
Gözyaşlarımı hiç mi
hiç silemedim.
Üzgünüm.
Çok ama çok üzgünüm.
Hücre cezası gibi,
Nasıl geçiyor bir
bilsen sensiz, her günüm.
Karanlıklar arasında
aranıyorum,
Kömürleşen gözlerini.
Yalnızlığın gölgesinde
büyüyen
Küçücük bir adamım
artık ben.
Hayalinle yaşadığım her
an bana ölüm!
Hayat zaten bir
senaryo,
Sen de bu senaryodan
bir bölüm.
Ne özür,ne de kabahat
borçlusun bana.
Yanlış değiljsende
haklısın!
Bu da senin gençlik
sancıların.
Bir selam yolla,
Bana o kadarı da
yeter.
inan gözüm.
HOŞÇAKAL!
Yaşıyorum hayatı dolu
dolu şu an,
İnan hiç yok içimde
bir dirhem buhran.
Buymuş beklediğim;
Buymuş soğuk geceleri,
Onun sıcaklığıyla ve
büyük umutlarla
Sevdama eklediğim.
Uzayan günlerimi,
Her gün biraz daha
kısalan ömrümden,
Birer birer düşüyorum.
Ama;
Bu sefer kederimden
değil,
Sevgimin yüceliğinden
üşüyorum.
Bir gün,
Bir gün;
Unutulmuş hayatımda,
Yaşamaya gücendiğim
günler adına,
Kabuk bağlamaya yüz
tutmuş
benliğimin büyük
yaralarına
Sen merhem olacaksın
Bilirim.
Ama beklemek zor
geliyor bana,
Bu sevdaya daha ulaşamadan,
Sana,sıcağına
kavuşamadan
Ölebilirim her an.
Beklemenin verdiği
hüzün;
Seninleyken geçen
zamandan öyle uzun ki!
Kapı dışarı ediyorum
zamanı hüzünlüyken.
Seni sabırsızca
beklerken...
Ama ey hüzün! Öyle
çoksun ki sen.
Tükenmeni diliyorum
artık
Amansız geçen zaman
gibiysen.
Hoşçakal hüzün bahçesi
Merhabalar büyük
sevgilerimin
Ve aşklarımın
gökçesi...
Eller,güzel gözlerine
yabancı
Gül;kokunu çalan bir
yalancı,çiçek.
Hayat;belkİ yaz
yağmuru gibi
gelip geçecek,
Bir gün açıp,ertesinde
ölecek.
Cevabı ben değilim bu
sevdanın!
Sorusu sen değilsin,
Bu kanayan
aldatmacanın!
Sorumlusu
kim,alnımizdaki karayazının?
Yaşayamadık hiç,
Göremedik!
Bu acının,ne çoğunun
Ne de azının külünü.
Özümseyemedİk hayatın
ağır yükünü.
Yalnızız;beraber olsak
ta,
Sahip çıkamadık bir
şeylere.
Garip geliyor artık
akşamlar
Sensiz bir kış günü!
Öldürüyor beni
içimdeki pişmanlık duygusu
Bir rüya bu.senin
değil;
Sanki elin alkış
düğünü!
Neşe kalmadı,
Tasanın artığı
nezaket.
Güneşe alışamadı kör
gözler;
Yaşananın bıraktığı
felaket,
Maalesef ki...
Türkçe sözcüklerin
yabancılığında,
İçimde cehalet!
Elveda demeden gitmek
zorundayım sevgilim,
Buralarda sabah oldu
günaydın!
Gelsen herşey feda
ama!
Sevdayi;daha sevemeden
eritmek durumundayım yazgülüm.
Kuralarda çabaya hapsoldu
sevgin ,gözünaydın!
Ter
kokuyorum,sıkıntıdayım.
Beter korkuyorum
sallantıdayım.
Bu aldanış,
Nedensiz yarım kalış,
İnciten sorgular!
Feneri kırık
karanlıklardayım.
Hassas ölçeklerle
hazırım yolculuklara
Kopan ezikliklerle,
acırım boş soluklara
Kapan rezilliklerinde
çıkarım beki deloş doruklara!
Frapan bir garez
iliklerimdeyse alışırım bende,
Sıradanlıklanm
kemikleştiyse, senin sayende!
Yağdanlıklar gibi
bulanırım,
Beni sarıp sarmalayan
bu yoz hüzün tükenmeyecek sanırım.
Yeni yeni ağarıp
saçmalayan bu poz,
Senin ikinci yüzün!
Kuşkunun eleğine
düşmekten sakınırım,
Ağaç ortasında biten
pusun,
Eriyip aktığı
gibi,kokun düştü içime
Saraç oltasında yüzen
bir çiçekti tütsün.
Çığırtkan düşlerin
yabanında,
Kendi ellerimle
toplardım seni teker teker.
Gözlerim alıngan
hallerle ürker;
Yırtmaçlarında
saklanınm dağların,
Senden çekinip
kaçarken hep.
Ayrımlarında sonuna
vanlan düelloların
Dilinden sakınıp
susarım,hiç yokken sebep.
Önce yalnız bir
hayattı,
Şimdi yalnızca bir
hayal! Kök boyaları döküldü eskilere,
Geriye dönüş yok artık
Gök tüm kızıllığıyla
kucak açtı,
Acıklı hayallere!
Kısacık;mutlu
yıllara...
Şair yaşlandı,
Gözleri yaşardı artık.
Eskilere teslim oldu.
Gül yüzü bir zamanlar
gülerken,
Şimdi yerine hüzün
doldu.
Mevsim güz;
Onun için.
Paralanan
yaşamı,aşkları
Yıpranan bedeninde
eski küçük bir iz.
O artık bir romantik
değil.
Sıradan yaşamışlığına,
Aklandıklarına,
Aldattığı aynadaki yüz
Cevap bile vermedi.
Şair artık biliyor ki;
Zaman da yaşlanmıştır.
Geçmiş;
Tükenmiş,bitmiştir
herşey.
Acımak gerekmez! Ve
bilir ki Yenilgiler;
Korkular gibi uzun
sürmez.
Karmaşaları ve
kavgaları,
Bir türlü elvermediği
cesareti
Biter.
Şair hiçbirşey olmamış
gibi,
Davranır.
Çeker, gider.
Kovukları artık
dolmuş,
Dallan kırılmış,
içinden sıyrılmış,
Denizlerle çevrili
dünyasından.
Koşar yeniden korkulu
umutlarla
Yarınlara...
Ama bilir ki;
Her günün olduğu gibi,
Her sevdanın da
SONU GELİR...
Hüsran hayatlarla!
Cansız hayâlinle
büyüyen bir yalnızdı,
Gözlerimde yeşeren.
Yorgun seyyah yüzü
vardı sanki
Karayağız siluetinde
titreyen.
Bir sen oldun,
Atmayan kalbinde
ürkekçe üşüyen.
Ne olacak sanki...!
Bir ben olsam!
Seninle boş bir
dünyayı düşleyen.
Yalnızım,
Gözyaşlarını,
İçimdeki beyazlarımla.
Oyun bitti.
Boş sahne ortada,
Ben dizleri üstünde.
Sen ise başka
dünyalarda
Yaşıyorsan...
Ölüm sessizce benim
olsun,
Yarınlar senin.
Kederler kefenim!
Yarına umutla bakan
gözlerin,
Geçmişi
hatırlatmayacak bir kaderin
Ve beni unutmuş
mutlu bir bedenin
Olsun artık.
Merak etme!
Boşa gitmez bundan
sonra,
Elindeki bir demet
yasemin!
Toprağı
kurumuş,mahzun,yalnız
Kabrime bırakır,
gidersin.
Hiçbirşey olmamış gibi
Yarın belki de başka
birini seversin.
NE GARİP BİR HAYAT BU!
Ne yanlış,ne de doğru!
Zamansız
yaşananlardan,
Doküman aşklardan
Bir parça
Perakende hisler kalan
sadece
Yeni filizlenen
dallarımdan kınlan.
Kaç kere paramparça
oldum,
Bir kavanozun içinde
nefes aldığım dünyadan.
Sonunda...!
Dağılan bir kavanoz
oldu.
Bense perişan...
Hangi rüzgarla eğilir
bilinmez,
Şu alçacık dallar.
Dengine hüzünle mi
değilir,
silinmez hiç akıldan
Pusuya kalmış ballıca
dudaklar!
Bir hicran bekler
beni,
Boynu bükük alırken
hediyeni.
Sır tutar sanki,
Gözü en keşmekeş
insanlar!
Nasır tutar bir yan ki
özü kaçmış,
Eşme bugünü;
Burdadır yarına
koşanlar.
Münhasır uçar kelebekler,
gelince baharlar
Terli sesler saçar
etrafa,
İçimdeki ince
kahırlar!
Kör avcıların elinde
yitip gitmişim,
Koca ömrü;hep
ağlamakla tüketmişim.
Gerçeklerle
yüzleşmeden,
Hep yalanı tercih
etmişim.
Mercek pürüzlerinde
bıraktım yalnız canı,
Bir su gibi aktım
zamanvari...
Bu yalnızlık;
Ayaklarımda yaman bir
süvari!
Küçük umutlar
yeşerttim gönül bahçemde,seninle
Garip bir yüzyıl
yaşadım sanki,
Merhabayı bile
esirgeyen soğuk sesinle.
Yakıyorsun geçmişi
bütünüyle,inan ki
Korkum boşuna,diz
çökmüş bir hayata
yalandan gülümseyen
gözümle
Ne aci;yazık böyle
biten aşk varsa yeryüzünde.
Sükut-u hayale
uğradım,
Bütün arzularım
nihayetinde paramparça.
Ve kimbilir kaçıncı bu
çaresizliğim,
îşte yine ağladım!
Hangi gün görürüm
bilmem,
Bir daha seni ama...
Geç oldu artık,
Seninle dolu olan
günleri,
Daha ziyade hayalinle
tamamladım.
Umacılara teslim
edilen bir çocuk gibiyim,
Sevginle geçen bir
yılda
Nerdeyse koca ömrü
yarıladım.
Yeter;bitsin gayrı bu
İşkence
Umarım düzelirim sana
olan tutkum körelince,
Nasıl olsa gülerim
bende günün birinde
utkum ayaklarının
altına serilince.
Bırak dursun herşey
ortalıkta,
Yapayalnız öylece!
Varsın bu yolculukta bitsin
Yalnızlık hikayemi
ayrılanlar bilsin sadece...
Sabaha kadar ışıklarım
açık
Bütünüyle aydınlık olsa
da her yer,
İçim karanlık.
Sarıldım kabuk
bağlayan yaralarımla yeniden
Gökyüzüm boya
kalemlerine teslim artık.
Kendini bilmez
dünyalarda,
Biten günün
sahralarındayim.
Yılgın bir serzeniş
saplanır boğazıma,
Dün koşarken bugün
emekler oldum,
Benliğimden koparılmış
kuru canımla.
Ne tarihler,ne de
saatler teselli eder beni
Tazelenirim her mevsim
budanmış acılarımla
Dayanamam,ezilirim
yine sükuta erişemeyen sancılarımla.
Gün geçmez,ölümüm hiç
bitmez
Ve belki bir değil,bin
oldu ama
Bu karanlıkta bana
yetmez.
Yalnızlığımın ucu
bucağı yok!
Öyle bir alabora sardı
ki canevimi
Sürüklenirken azgın
dalgalarda,
Yaşatırım ben yine de
sevgimi.
Dağınıklığım süregelir
hala,
Kimse
bilmez;söyleyemem derdimi.
Varlığın açlığıma,
Yokluğun muhtaçlığıma
derdest!
Dilim tutulur,anılar
unutulur
Yokluğuna inandıramam
kendimi.
Ama yine de severim
ben;
Beni kanatan derdimi.
Yine de severim ben
seni. Yine de...
Dilim yanar.acı sözler
bunlar
Gözümde ayran delisi
hırpani bir yorgunluk,
Beklentilerim murdar!
Küçük kıvılcımlar
düşer, yerleşik gözyaşlarına
Yasaklarda tüm
güzellikler gibi bana küser,
yansır birleşikçe
keder taşlanma
Yazacak hiçbir şey
kalmadı;tükettim geçmişi,gelecekse talan.
Hiç uğraşma
boşuna,karşındaki yüzler gülecekse yalandan.
Son dalışlarımı
yapıyorum bu soluksuzlukta,
Son vedalar artık
usanmadan.
Yeteneksiz
tecrübelerle yaşlandım,
Taşınmadan bu meşk-i
diyardan.
Gel gör ki aşılmaz
yollanndayım, vazgeçilmez yardat
Karşılığını
bulamadığım sevgilerden buzdağı
cismimde yığılgan,
Yeteri yok,bundan
sonraki yaşanacak duygularda sıkılgan!
Hayat sadece
beklemekten ibaret,
Dünya salonu...
Kimisi ölümü bekler
burada,
Kimi sevgilisini...
Kimisi kedisini
bekler,
Kimi kendisini...
Kimisi eşini bekler,
Kimi onsekiz yaşını...
Bekler durur da
Hiç bilmez,
Boşuna olduğunu.
Zaman geçse de,
Vakit çatsa da,
Ölüm saatinde sevda;
Sevda saatinde ölüm
çanları çalsa da,
Boşuna yoruldun
dostum...
Boşuna yaşadın...
Boşuna okudun...
Bekleme hadi git,
Boşu boşuna durma
burada!
Bomboş bir park,
İçimdeki hüzün
bahçesi.
Uykudan soyutlanmış
Gözlerimde mutluluğun
sahte kanauiçesi.
Yersiz bir korku var
ruhumda.
Gözlerimi kapadığımda,
Gerçekleşmesini
istemediğim
Bir kabus var
uykumda...
Acıyorum kendime bu
aralar.
Ne zaman ki;
İçimden sevgi taşar!
Ne zaman ki;
Çaresizlikten gözlerim
dolar!
Ve ne zaman ki;
Benliğim gönlümü yaralar! İşte o zaman; Gözlerim kapanır. Yaralarım yeniden
dağlanır. Ellerim şefkat aranır Ve kabuslar başlar yeniden. Hadi
yeni,yeni,yeniden...
Git hadi,acım elvermez
kal demeye,
Gücüm yetmez,son bir
cesaretle
kızıl saçlarına el
değmeye,
Çaresizce sallanırım
ayakta,mecburum
boyun eğmeye.
Hadi git!
Bu son nöbet,
Ardına bakmadan,usulca
çık git hayatımdan,
Bir bozuk para gibi
düş gözyaşlarımdan.
Ses çıkarmadan,sakince
terket ellerimi
Uçuruma
itekle,acımadan;içimdeki gözlerini
Paramparça olmadan bir
kenara bırak yüreğimi!
Elvedalar yanıltır
insanı,
Bıçaklanan hayallerde
acıtır,bilirim.
Hadi git artık.bakamam
gözlerine
Bana da yazık!
Git hadi,hadi git.
Umarsızca.
Ağlamak isterim yürek
dolusu,ağlayamam.
Derdimi dökerim; köçek
sevdalara bağlayım diye,
bağlayamam.
İnceden sızılarım bir
garip tenhalarda,
yaralarım
ölesiye,dağlayamam.
Sinsice yer eden bu
puslu yorgunluk bitirir beni,dayanamam.
Sisli gecelerden
sabaha uzanır yollar, hayalinden bir türlü uyanamam.
Sevgisizlik
bahçesinden deliririm, hırsımdan
yerimde duramam.
Sağırlık bir yanımı
almış götürmüşse,
ezilirim gözlerinin
hışmından;
Sesimde mutluluk
duyamam.
Saranp soldum kışa
dönen mevsimlerde tomurcuklar gibi,
Ölümünün akşamında
artık sana uzanamam.
Masumca yerleşirim
yalnızlığımın koltuğuna;
Ama rahat bir büzüne
bile yaranamam.
Kalkar
giderim;sessiz,usulca...
En iyisi de gitmek
galiba.
Ruhum sinema
karanlıklarında,
Bocalar durur.
Nefret beynimi çalar,
Öfkem kudurur.
Çalkantılar alır
götürür
ıssız diyarlara beni,
Zamansız köpürür
denizlerim.
Yüzümde,arsız bir
ziyaretçi gibi gözlerim!
Kani olamam,
Umarsız fakr-u
zaruretlerle
geçer günlerim!
Kabuğunu kırmış
imgelerde,
çaresizce kendimi
izlerim.
Ne kadar uğraşsamda
ben
körü körüne gizlerim,
Dizginleri kopmuş
duygularımı.
Miskinlik sarmış dört
yanımı,
Bir neşter dağıtır
sanki bedenimde yontulmuş uykularımı
Keskin kederler
çoğaltır sanki sönmek üzereyken yangınımı...
Kaçak düşüncelerde
boğulurum,
Dehşetlerim bitap
düşünce;
Tekrar başa döner,
yeniden yoğrulurum.
Bilmiyorum,bu sevgiden
sonra acaba ne zaman doğrulurum?
Tahtım boş kaldı,
bahtım bir açık deniz...
Ama istemem! Aşk artık
içimde çok derinlere daldı.
Yıkılıp gidiyor,
İçimdeki bütün
umutsuzluklar
Umut dolu kısacık bir
mızıka sesiyle...
Ertesi gün uyanıyorum,
Taze gülücüklerle yeni
güne.
Sevdan da yanımda
geliyor,
Yeni bir sürgüne...
Yanmayan sobalarla
geçen,
Bir kış mevsimindeki
insan
Nasıl üşümezse içini
ısıtan aşktan,
Aşkından.
Ben de öyle üşümüyorum.
Ama aşktan dolayı
değil;
Mevsim yaz!
Kavuruyor güneş her
yeri.
Susadım yine
Aşka
,dünyaya,yaşamaya, suya.
Ama yok yüreğim
kafesinde
Kapılmış bir delinin
gözlerine.
Seviyorum yine galiba,
Başlıyor yeni bir
devinim daha...
Yeni baştan sanyor
herşey.
Sana,
Sana;
Kötü bir sona yaklaşır
gibi
Yaklaşıyorum korkuyla.
Ne olacağını bilir
gibi adeta...
Ama olsun!
Sevgi fedakarlık
ister.
Her sevda gibi,
Yaşıyorum senide
yalnız.
Senden habersiz!
Hep benden alıp
götürüyor aşk biraz.
Uyandığında yaptığın
gibi,
Gülümse...
Ekşiteceksin tabii.
Aşk bu;
Alışverişi olmaz!
Buraya kadar eriştim
bir cesaret, emekle
Eskiden olsa dağları
delerdim,
Seviyorum deyince.
Yanına
geldim,avuçlarımı kanatan bu çiçekle
Tanıyamaz oldum
parmaklarımı,
Deriştim ziyanı
yürekle.
Titrerdim ne zaman
görsem seni öyle
Yüzündeki masum
gülücükle.
Firar aklımla
karıştım,
Güzündeki sevi gibi
bir damlacıkla...
Çok değiştim!
Uyku diye bir şey yok
gözümde,tatlıca
Yemek zehir olur
dizilir boğazıma,
Senden uzak olunca.
Acılar arşın arşın
uzar,
Boylu boyunca omzumda.
Engeller çıkar önüme,
Güneş bile açmaz
ümitsizliğimden, yarınımda.
Mevsimi öksüz geçiren
bir yaprak gibi sararıpta;
Özlemin düş
kırıklıklarında düşer toprağa,
Yaşananlar!
Geceler sonsuz,
Tükenmez gözümde
karanlıklar
Geriye dönemem bir
türlü,
Çok uzakta kaldı umut
saçan ışıklar.
Nihayeti olmayan bir
merdiven işte hayat!
Her basamak ayrı mecal
ister senden.
Adım attıkça düşersin,
Zaten gün olur yol
biter.
İnceden inceye ağır
göğsüm,
Acziyetim nedense hep
beni yalnızlığa sürükler.
Ucunda huzur yoksa
eğer;
Daha ömür biçme
kendine,
Sana bu kadarı da
yeter!
Dur artık
Uzaklara açılma yoksun
çocuk!
Hayat diye
yakınsadığın,
Elinde bir kınk
boncuk.
Sevgi diye sarındığın
bir kirli gocuk.
Vasatı bile
azımsadığın dilinde,
Kısık bir son sözcük.
Sakın dönme geriye
Yolların devamı
karanlık bir tünel,
Sonu göçük.
Kaçarın yok
Gücün zaten
tükenmiş,bahtın sönük.
Öcün içinde hür kalmış
bir göynük.
Bırak ucunu azıcık
dünyanın,
Örümcek ağı kaplasa da
her yanın!
Ne kadar uğraşsan da
iyeliği yok bu mekanın.
Dar vakitlerine
ulaşsanda
Hiç iyiliği yoktur
zekanın.
Damarında hiç durmaz;
Eğer akacaksa kanın.
Yaşa ve yürü,
Yürü de git hadi...
Büyü de dağıt artık
içindeki harbi!
Sonrasını yaşamaksa
biraz zor gibi.
Yorgun bedenlerde,
Teleskopla büyütülmüş
sevdalar.
Kafamda yaşlanmış,
Hırsız bir yaşamdan
çalıntılar.
Geçmişimde de buna
örnek
kalıntılar var.
Gördüklerime özendiğim
parantez alıntılar!
Hepsi gerçek!
Hepsi yalan!
Belki de bomboş bir
defter,
Keyifle karalanan.
Tek yalnız bendim,
Kalabalıklarda
Masumca yaralanan.
Bir rüyanın sonsuz
gediğinde
Bahçedeki bir gülün
acıtan dikeninde
İpeksi bir dokunuşla
ellerinde
Yaşadım herşeyi...
Yazın yağmurunu Kışın
donduran soğuğunu
Herşeyimi varımı
yoğumu Kaybettim sende...
Sevdim de ne oldu
eller aldı
Gülücüklerin bende
değil eskide kaldı
Mutlu geçen günlerimi
artık çile çaldı.
Hadi git sende...
Yaşayıp nefes aldıkça,
Seni hatırladığım her
yerde andıkça,
Neylerim hayalini sana
dokunamadıkça,
A:ın kaldı bende...
Can özündeki karmaşada
çöreklenir
Keşkelere teslim Ömüre
sıradan günler eklenir
Kavuşmak imkansız olsa
bile yine de yar beklenir
Köklerin durur
sargılarla bezenmiş yüreğimde...
Üç noktalı bir
yaşantıyla harabeyim
Hatalı tabirlerle
akıntılara kapılan bir körebeyim
Kalp yarasına ilaç
aramaya artık tövbeliyim
Gözlerin uyur
sorgularla ezilmiş benliğimde...
Kavanoz camlarında
birleşir körpe heyecanlar
Tetanoz olmuş
bedenlerde kirlenir temiz sevdalar
Denizimde boğulmuş
düdenlerde sinirlenir vedalar
Batıklara bulansam
bile ararım hala ben seni...
Yarına duyduğum Özlem
içimde mahsur
Her yanında bir özür
var ellerimde de kusur
Değer anında ömür uzar
sellerimde su uyur
Daha da yabanıl kahrım
ben sana...
Yasaklara alışamadan
Daha yokluğunla
karşılaşamadan
Sürüncemede kalan
ahşkanlıklan yasayamadan
Özledim seni...
Devrilen belki bir
yaşlı çınardı
Kuruyan sel kibir
taşlı bir pınardı
Duru yalanlarla sevgin
beni hep kınardı
Yerleşemedim
gözbebeklerine...
Geçtiğin yollarda yeni
çiftler gördüm.
Başka kollarda teselli
arar olmuş herkes!
Derdimin pervasızlığına
ne çare buldum, ne de el sürdüm
Yorgun ikindilerimin
gözyaşı oldu çalkantılarım!
Gün kararmış ,başım
serkeş
Ne yana dönsem kokunu
duyar olmuşum.
Çölde filizlenmiş bir
gül gibi ergeç;
Sevgisizliğinle
solmuşum.
Yüzeysel
nefesler,zaruri bir hayat yaşadığım.
Divane bir hüzünle
hala sürünürüm, sensizliği aşamadım.
Şimdi daha da
yalnızım,
Acımı bir dostla bile
paylaşamadım.
Söylemek zor bilirim,
Artık yoksun diye ama
Alışamadım!
Hala alışamadım!
Farz-ı misalim bir
temsil;
Gözüken bir yazgı
değil!
Sade geçen günlerde
ruhum bencil.
Duygu kırıntısı bile
kalmadı;
Dert içinde yüzdüğüm
kalp,artık eğil!
Daha ne bekliyorsam bu
iki yüzlü dünyadan;
Bir çift göz mü
arıyorum acaba,
Ruhumu pervasızca
saran.
Geçmez bilirim,bu acı
süryan!
Hüzünle dokundu sevgi
kilimim,
sensiz geçen
günlerimse ziyan.
Kader kollarını açmış
evreşe,
Herkes mutlulukla;
Çevreye saçıyor kucak
kucak neşe!
Benimde anılar
canlanıyor,
Gönlü viranemde
peşpeşe.
Seviyorum seni
diyebilseydim keşke...
Paçalarım tutuştu!
Yüzyıllık bir yangın
başladı içimde, arabesk hatalarla,
Titrek umutlar döktüm
beyaz kağıtlara.
Yaşadımsa öğrendim
kısasları;
Yalnızım, yanıbaşımda
kurumuş gözyaşı mezarları.
Mavi mavi yolculuklar
var yüksüğümde,
Alaca bulaca bulutlar
bu baharda gökyüzümde.
Nice gamı heder ettim,
Medet sıfın vurmuş
kiracı yüreğimde.
Karlar saçlarımı
dağıtıp savurmuş,
Daha gün
yitmeden,kırışan yüzüm buz tutmuş.
Yücelmeden;sıramı
hayata bedel ettim.
Şimdiye kadar
beni,bilmeden aşk avutmuş!
Güneş,ham acılarımı
yakıp kavurmuş.
Düşman bir benlik özüm
kurutmuş.
Gülü dermeden severim
diye direttim, ne bileyim1
Meğer güller dalında
da kururmuş.
Gecenin loş ışıklan
kaldırımlara vurmuş,
Zaman geçiyor
ama,sanki benim saatim durmuş.
Dünü vermeden gülerim
diye kendi kendime yettim,
ne diyeyim?
En beter günler oysa
öylece Önümde dururmuş.
Sayamadım bu
gece,gökteki yıldızları
Yatıştıramadım bir
hece bile olsun yürekteki heyecanı.
Sarp kayaların dibinde
pespaye sağır kalmışken,
Harp var artık,
rüyalarımın içinde bile,
Onca gaye ağır ağır dağılmışken,
Küçük fiskelerle bitti
işte yine bir anı daha!
Yaşadım mı?
Yoksa hala mı
yaşıyorum...
Bilmiyorum.
Kıpırdıyor içimde
birşeyler ama;
Adı zor kaynaşlar
olmuş.
Yamalardı beni kor
güvensizlikler,
Geçen;zamansa, bana
elvermeden miyadı dolmuş.
Kendi içimde yaşadığım
eğer aşksa,
Şiddeti çoktan dibe
vurmuş.
Nedeni yok.
Bazen aşk, insanın
içinde uyurmuş!
Mazim serseri
heyecanlarla dolu!
Aklımın her yeri
üzerlik;
Senden başka yok çıkar
yolu.
Tanıyamam kendimi,
Kurtulamadım bu
marazdan!
Eriştim yaza ama
çıkamadım bir türlü,
İçimdeki ayazdan!
Depremler olur ta
derinlerimde bir yerde,
Ellerim usanır olmuş
ki razı kelepçelere.
Gözyaşı sellerim
bulanır,
İçim öyle dolmuş ki
yarası
dökülür dönencelere...
Sıradan günler,
alışılmış yüzler, bu gecede
Canhıraş çığlıkları
duyulur sesimin,
Cesaretim ve
umutsuzluğum
amansız bir mücadele
içinde.
Sana tutunuyorum,işte
bu son arzuyla
Sana gülüyorum ve Sana
geliyorum bilmeden.
Nihayetsizce
tekliyorum,
içimdeki güherçileyi
silmeden.
Kifayetsizce
bekliyorum önümdeki her çileyi,
Daha bir öncekinin
harı kesilmeden.
Yürek pas tutmuş,biley
ister.
Boşuna;care yok bu
derde durum beter!
Müsaadenle gidiyorum
ben Gönlündeki misafirliğim doldu,
Artık yeter!
Hadi EYVALLAH...
Şarkılar şiirlerin
nakışlarıdır,
Her notası yüreğin
sevgiye bakışlarıdır.
Mutluluğun sırrı
yalnızlığın yakarışlandır.
Aşk dediğin;
Özlemlerin uzun
sürdüğü,
Fedakarlığın
sonsuzluğa ulaştığı,
Yarının bile
tükendiği,bugün arayışlarıdır.
Her sevda dünde
kalmış,
Rüzgarına maruz
olmuşum.
Derdin omzuma zincir
vurmuş,
Eğer; insan ararsa,
Doğruyu bulurmuş.
Yasak bana senden
sonra
Doğruyu aramak.
Senden sonra her şey
bulanık!
Hayat,sen olmadan
korkudan bir anıt
Yalnızlığımın matemi
de çorak ağzıma ağıt.
Günler
geçmiyor,yorgunluğum yüzümde
Yoksunluğum acımda
gizli.
Sevinçlerim İse çoktan
bırakmış beni...
Elimden düşen
sardunyaların kokusunda,
Arıyorum benliğimi.
Boş şeylerle
harcıyorum belki de
gençliğimi!
Sarıyorum yeni
açanlarıyla,
Boncuk boncuk terleyen
yaralarımı.
Neredeyim?
Başım dönüyor,
Yine sevgi
nöbetlerindeyim!
Desem de yalan.
Herşey bir geriye
dönüş,
Bir yorgunluk,
Bir isteksizlikten
ibaret,
Hayatımda! Varım,
Görebiliyorum ama
Yaşayamiyorum kendimi.
Ağır geliyor,
Zorundalıklarım.
Hep kendim olmayışım,
Hep başkalarını
oynayışım.
Zor işte!
Yapamıyorum.
Hani derler ya
Bir seviyorum,bir
sevmiyorum
İşte benim hayatım!
Ya da hayatı
kavrayışım Bu...
Arada bir seviyorum,
Çok zamanda nefret
ediyorum.
Hepsi bu! Hayata
karşı;
Boş,çelimsiz
düşüncelerim var.
Hayata geleceğime
karşı,
Bugüne kadar da
Hep başarısızlıkla
sonlandırdım
bu yarışı.
Bir acayibim aşkım bu
akşam
Hiç bir şey hissedemez
oldu yüreğim.
Siradanlıklar kapladı
tüm benliğimi,
Sana,
Senin o sıcacık
sevgine de
sığınamıyor yüreğim Ne
yapacağımı bilemiyorum.
Ve
Ve de sonunda iflas ediyorum.
Saçmaladığımın
farkındayım,
Ama ne yapsam
Neyle meşgul olsam
O tatlı çarpıntı hep
yanımda
Hep başucumda.
Kafam mor renkli
düşüncelerin eşiğinde
Ve sen de bana göre
tam tersi
Ölüm döşeğinde.
Aşkımızı Öldürmek
üzereyiz.
Biliyorum
Ve diliyorum devamını
talep etmeni
înan bu aşk yüzünden
Ben de ölmek üzereyim.
Sevgimin mevcudiyeti
Bedensel isteklerimi
karşılayamayacak
durumda
Yani uğruna dağlan
devireceğim
Aşkım komada.
Tırnaklarımı yiyorum
stresten.
Senin teselline,
Sevgine ihtiyacım var.
Aşığım sana...
Ve sen, '
Hala yokuşta giden,
Bitmesinde ısrar eden
Ölümümü istemeyipte,
Bekleyenlerdensin.
Şimdi söyle bana,
Sen neden böylesin?
Bana bu şiirleri
yazdıran,
İçimdeki yeminleri
bozduran,
Güzelliğin!
Bir kor gibi yanar
gözlerin
Hercai gönlümde.
Bir yağmur gibi
söndürür
İçimdeki ateşi
Seviyorum deyişlerin.
Gülüyorum sanma!
Bu ağlama öncesi
tebessümlerin,
Bu ayrılık öncesi
gidişlerin,
Çığlığ1 gözlerimdeki.
Acım ne zaman tükenir
Büyüttüğün çocuk ne
zaman olgunlaşır,
Bilmiyorum.
Ama kırılgan hayallerimdesin.
Giderken bıraktığın
smlsıklamlığınla.
Yazık oluyor bana.
Elveda diyorsan,
İçinden söyle
Gideceksen sessizce
git
Öleceksen sessizce öl
içimde
Ne duymalıyım sesini
Ne görmeliyim seni
Hasretlerime bulaşan
ılığında
Gömmeliyim yüreğimdeki
çelimsiz cenazeni.
Güle güle birtanem
Güle güle
GÜLE GÜLE...
2002,
Yine yalnızım.
Yine tek başına ben!
Tek arkadaşım rüzgar;
Yanıbaşımda,
Esiyor püfür püfür.
Bana
Yakamozlu,
Fırtınası bol,
Sinirli denizlerden;
Üzgün limanlardan,
Haber salıyor.
Ama sakin...!
Yaşadığım bir engel
vardı.
Tanımadığım şeyler,
Tanımadığım yerler,
Değişik rüyalar,
Hissettiğim duygular,
Bugünkü çaresizliğim.
Aşkım karşılık
bulamadığı için,
Önümüzdeki haftaya
devretti.
Kocaman öpücüklerdi
beklediğim.
Suratımdaki
sivilceler,
Geçirdiğim uykusuz
geceler,
Sana olan aşkımın
devranı
Ve tek sebebi
sevgilim.
Gülüyorum.
Gülmek bile yakışmıyor
bana,
Sana yakıştığı kadar.
Güzel bir yaşamın
önünde
gözyaşlanmın hayali
Ne umutlar yedik
bitirdik,
geçen zaman misali
Yine de kopmadık hep
yenilendik,
yoktu aşkın emsali
Belki paramparçayız bu
diyarda kalmadıysa içimizde,
Artık yaşama mecali
Yürüdükçe; kaldırımsız
yollarda tek başına da kalsak insanlık hali
Korkum yok,bütünüyle
yabancı olsa da bana karşımdaki ahali
Gün gelecek!
Günü gelecek, dinecek
içimdeki fırtına
Derinlerde bir yere
sinecek,
yorgun duygularımın
seli
Verdiğin hükmü giydi
bedenim,
rüyadaki uykularımın
rüzgarı esti eseli
Karşımda;ellerinle
büyüttüğün, küçük mutluluklarımın eceli
Soğuk nefesimi görür
oldum artık,
koca bir yaz geçmiş
gittin gideli
Nasıl severmişim meğer
seni
ey güzellerin güzeli!
Yaşarken mezara girdim
diri diri,
sensizliğin bu işte
bedeli
Yok daha
beteri,gerçekleşti nihayet ayrılığın emeli
İyice köreltiyorum
içimdeki zindan kişiliği
Ama hala unutamıyorum
hala,
artık bana yabancı
olan bu eli
Şimdi söyle bana!
Sevilmeden önce mi
sevmeli;
Yoksa hiç sevmeden mi
gitmeli?
Hepsi yanhş,biri
doğru!
Hem hayatı, hem
sevgiyi, bir evcil gibi beraber götürmeli
Heyecanlar devam
ettikçe;zaman durmalı, acılar ölmeli
Mutluluklar bir anlık
değil, böylece ömür boyu sürmeli
SEN SEVEMİYORSUN...!
Sevemezsin de;
Çünkü sevgin göreceli.
Aşkımızı dönüşümlü
kutuların
Sarhoşluğunda aramak
Sence doğru mu
sevgilim?
Bir tanecik aşkımız
Hep taze kalsın diye
O kutulara koyma ne
olur!
Ben o kutulara değil
de
Sana aşık olmak
Sana serenad yapmak
istiyorsam hadi
Kartonlarla değil de
Babanla savaşmak
istiyorsam...
Yolculuklarda seni
düşünüp ağlayacak
Her an senin adını
sayıklayacaksam,
Seni içimde
yaşatacaksam
Sevgine sahip çıkıp,
Onu sevip sayacaksam
Buna lüzum yok.
İşte yine bir gece,
Soğuk ve alabildiğine
karanlık.
Üşüyorken,
Ellerim titriyorken,
Özlüyorum seni sevmeyi
Sana
dokunup,gülmeyi...
Yalnız bir de bana
mahsus
Sana da bu yakışır
değil mi?
Desen ya bana.
Ama olmalı,
Bu şehre iki
tepetaklak insan çok.
Sen gitmelisin.
Ve unutmalıyım sana,
Ucu sana bulaşan
aşkımı,
Zehir misali
damariarımdasın.
Aşkın koması masada
kalmalı bu akşam,
Ben yaşamalıyım,
Sen ve aşkın ölmeli.
Kederleri de böylece,
İkiye bölmeli.
Hadi aşkım!
Sana değil,
Ölüne ihtiyacım var!
Gün geçtikçe kısılıyor
sesim,
Takılıyor ardıma,
Saplanıyor boğazıma
koca bir yumruk.
Nereli acaba bu koca
düğüm?
Delleneceğim yakın az
bir zamanda,
Ürperiyorum durmadan,
Hem de tepeden tırnağa.
Kanım çekiliyor
damarlarımdan,
Sis dolu bir sıvı
dolaşıyor adeta içimde.
Yığılı dertlerime
sırdaş değil,
Bu yaşamak
Duyduğum çatlak
seslere,
Her gün bir yenisini
ekleyip ekleyip
Yamıyorum yalan
gülücüklerimle
Etrafımdaki bir çift
göze.
Belki böyleyim ben
diyorum ama...
Ama,Öyle olmadığımı
Olamadığımı biliyorum.
Bir yol;
Alabildiğine karanlık
Başka tarifler var,
Sonu hep başkalarına
bakan,
Ardı dibine kadar
çukur,
Diz boyu izmarit.
Acıdan kararıyor
gözlerim yine,
Saatime rüşvet
veriyorum çok zaman,
Kederimin verdiği
sıkıntıdan dolayı.
Daha hızlı çalışsın,
Zaman tükensin,
Erisin diye.
Bedenim değil,ruhum
adına
Rahatlayacağım
umuduyla
Ama o da boş bir umut
galiba...!
Kaybettiklerimin
yanında
Hayatımın da olması
Beni endişelendiriyor.
Çalışmaktan
yorulduğumda,
Dinlendiğimde,
Müziklendiğimde,
Rahatladığımda,
Kızdığımda,
Bu sebeptendir ki;
Uzak ülkelerden gelen
kokularla birleştiriyorum,
İlk aşkımın
gülücüklerini.
Ve ona söylediğim aşk
kelimelerini,
Yekûn tutulamayacak
duygulanma ekliyorum.
Elime;
Bir hiç mi desem,
Yoksa hep ya da herşey
mi desem,
Öyle bir aşk çelengi
geçiyor.
Ya çiçeklerden
geçilmiyor bu çelenk,
Ya samandan.
Dolu dolu yaşanılan
bir hayat parçası
Yaşamın bence en
keyifli sofrası!
Doymak adına en güzel
şey,
Karın yerine gönül
doyurmak.
Eksik ve açlığını
hissettiğimiz tek soyut.
Ya açlık?
Açlığa ne demeli?
Dünyanın Aslısız
Keremi
Aşkından dağlar delen
ama
Ona ulaşamayan Keremi
Oldumu aşk çeşmesi
Yapılsa da yolu,
Yok ki suyu.
Hangi derde derman?
Hangi aşka ferman?
Hiçbirine...!
Soğuk yaz
gecelerindeyim,
Bilinmez yerlerde;
Üzerimdesin yağmurluk
gibi.
İçimdesin kırık,kör
kilit gibi
Kalbimdesin yanan kor
ateş misali.
Baktığım koyu
karanlıklan,
Yırtıyor güzel
hayalin.
Yardıma koşuyor,
Gözlerinin parıltısı.
Oysa senelerdir
boğazımda,
Sana olan sevgimin
hırıltısı.
Ne seninle,
Ne de sensiz.
Senden sonra hayatta
herşey belirsiz.
Gecenin bir yarısında
sokakta dolaşan;
Bir serseri,
Havada uçan;
Heyecan ve korkudan
sık sık gidip gelen
Bir paraşütçü.
Yağmurda kalmaktan
korkan bir hasta
Bağırıp çağıran
zırdeli,
İyi kötü nasıl da
yaşıyorlar.
Ama içlerinde yaşayan
bir ölü var ki
O da benim.
Çiçeği burnunda bir
aşkın adı bu
Bu duyguda her duygu
gibi
Yelpazelenecek
Genişleyip,büyüyecek.
ihaneti belki
yaşayacak
Belki kendi işleyecek
Ruhu değil gömleği
sevecek.
Tarif edilmez acıları
Çörek diye yiyecek
arkadaş!
Akşamın papatyah
kokusunda arayacak,
Doğruları ve yapılan
hataları.
Sabahın ilk ışıkları;
Belki de umutlannı hiç
yeşertmeyecek.
Acısını dindirmeyecek.
Tek dost önemli ve
büyük ölçüde lazım olan,
Belki de yanında tek
yürek bile olmayacak.
Pişmanlık kaplayacak
bütün benliğini,
Onu arayacak içinde.
Ne yazık ki;
O çoktan ölmüş olacak.
Gözlerdeki aşk ateşi,
Ve aşk yeminleri de...
Sönmüş olacak çoktan.
Dün gece mektupları
karıştırdım,
Senden habersiz.
Sevgimin aşamalarını
yeniden yaşadım
Apansız...
Ve düşündüm ki
Yeniden başlamalı;
Yeni baştan,
Yeni baştan
çoğaltmalıyız duyguları.
Yağmur yağarken
gezmeli,
Gözlüklerimize
gülümsemeli,
Ceplerimiz
boşaldığında hardal demeli
Ve aşkımızın yarattığı
gedikleri kapamalıyız.
Daha zaman var!
Daha aşk var!
İmkansız dememelisin.
Bitti dememelisin.
Diyemezsin!
Çünkü seni çok
seviyorum Beni anla canım. Sandalla gezecek, Romantizmi bize yaşatacak, Bir
deniz yok ama burada. Aşkımızı yeşillendirecek Ve turşu suyu berraklığında
Yağan yağmurlan var buranın.
Onun için beni
beklemeni değil,
Düşünmeni istiyorum
sadece.
Çünkü beni düşündüğün
zaman
Yanında olduğumu
hissedeceksin.
Başını kaldırıp göğe
baktığında
Aşkımızı ve yeni filizlerini
göreceksin.
O an ben de mesut
olacağım.
Göklerin derinliğinde
dolaşıpta
Derinliğin tabanına
ulaşmışken
Seni bulacağım!
Gerçeği de,aşkı da...
Almışım bir kontenjan
Gelmişim buraya.
Yok yaşama kılavuzu?
Vermişler kağıt,kalem
,
Yanlış doğru
Çiziyoruz!
Hayat;
Silgisiz resim çizme
sanatı ya!
Becerilemeyen
Ve
Asla becerilemeyecek.
Yaşanılamayacak şey
YAŞAM...
Bir çocuğun sesindeki
İhtirası tanıyabilir
misin?
Bir dedenin
gözlerindeki sönük ışığı
Görebilir misin?
Yaşamın ince
çizgisinde
Hala gidip gelen
Bir ecelin yan gözle
baktığı
Ruhu,
Bir şeytanın insana
zorla
Günah işlemek için
Dürtmesini,
Sabah açlığını,akşam
sefaletiyle birleştiren
Bir lokma için akşamı
eden işçinin,
Ümitsiz hayallerini.
Genç bir delikanlının
Yaşadığı olaylar
arasında
Devamlı bocalamasını;
Hep batağa düşüşünü,
Çıkamayışını.
Sevdiklerini
anlayamamasını,
Görememesini...
Ve hatta yaşamak
istememesinin nedenini
GÖREBİLİYOR MUSUN?
SÖYLER MİSİN?
Bir dünya özlüyorum
Bir dünya hayal ediyorum.
Bir soru düşünüyorum
da;
Cevabı yok
Açıklaması İmkansız!
Uykularımı
kaybediyorum çoğu zaman
Belli belirsiz rüya
alemine dalıyorum,canlı.
Gece sabaha dönerken
Uyanıyorum terli
düşüncemden,canlı
Güneş doğarken dalıp
gidiyorum.
Yaşarken donup kalıyorum.
Her yer,herşeyde canlı
Ama...
Amaçsız, Ölü
Dolaşıyorum.
Kocaman bir şehir
karşımda.
Rüzgar dansediyor,
Buruk bir hışırtıyla.
Hayat,her dem taze
Süzülüyor gelin
edasıyla.
Oysa,
Hiçbirşey yok eski
tadıyla.
Ölümüm ne zaman gelip
alnıma,
Saplanacak bakalım bu
karayazıyla.
Yalanın bahanndayız
Şu koca fani dünyada
Karmakarışık
beyinlerin hayatında
Elpençe divan
duruyoruz.
Ruhun gömleğini değil,
Kemiklerin varlığını
önemsiyoruz.,
Sorgulayan gözlerle
bakıyorum bazen yaşama
Yoksa temsilde hata mı
var?
Nerede bu hata?
Bu hayat beni
sergileyen hayat değil.
Bu hayat benim değil.
Beni buraya kadar
sürükleyen
Bir yanılgı,
Bir avuntunun,
Bir hatalı
sorumluluğun hayatı.
Ruhun gömleği büyük
beden de değil;
İçine başka bir
kimlikte koyulmuyor.
Tek çare ölüm galiba
Ama o da mağlubiyeti
kabullenmek,
İnadı silmek,
Yenik düşüp,boyun
eğmek değil mi?
OLMAZ!
Zamana karşı
tahammülüm yok.
Yaşayamıyorum!
Yaşayamadim
fazlasıyla...
Yoğunluğum acıtıyor
bazen,
Gözlüklerimin
buğusundaki bulanıklıklarda
Acılan, yalnızlığı
ezerken.
Güzellik yanlış mı?
Yoksa dört kapıdan
biri mi yüzüme kapanan?
Mayısla buruk bir yaza
daha hazırlanıyor içim artık.
Kısaltıyor
hayatımı;biçtiklerim,ne yazık.
Biçimsiz aşklarımla,
Tecrübelerim ellerimde
kafan.
Hüzünle kayıp
yollarım,
Önüm karanlık!
Düşünce ufkum
karanlıkla beraber,
Neden genişliyor
bilemiyorum.
Her zamanki gibi;
Gecelerin bana
üfleyerek uzattığı
Bir avuç tılsımla,
Son dem çay gibi
buharı üstünde
O bir parça buhranı da
Belleğimden
silemiyorum.
Kirleniyor,
İçimde temiz kalan
birşeyler,
Ama bulamıyorum.
Dinmiyor içimdeki
sesin
İnce çizgilerle
soğutuyorum,
Düşlerimi.
Bana bir el verse
yıllar,
Çürüteceğim infazı
terkedilmiş
Geçmişimi.
Ve ateşe vereceğim,
Her gece;
Ölümün elindeki
Acılı gülüşlerimi.
İçim taze bir fidan
yaprağı gibi.
Bahar esintileri ta
köküme işliyor.
Bir yaşıyorum bu lanet
şehirde,
Ertesi gün ölüyorum.
Bir de acıyorum
kendime.
Niye?
Hiç düşünmüyorum
ertesini,
Düşünmeden dalıyorum
Ta en derinden
çıkardığım
Hayallerime.
Soğuk bir havadayım,
Bir kale burcunda;
Aşağısı sarp,
Önüm kayalık,
Sonum zindanlarda.
Günah bir felsefe,
ÖJüm ise bir katre.
Hele gelmesin insanın
üzerine
Bir kere.
Tattın mı hiç?
Baktın mı hiç verdiği
kedere.
Sonu nereye çıkar hiç
düşündün mü?
Kara kaplı deftere mi?
Kötü huylu kadere mi
yoksa?
Bir tarih,
Bir soğuk sabahın
yansıması,
Yontulmuş yüreğimde
Körpe sevdanın sızısı.
Almış başını gitmiş ta
uzaklara.
Emek verilmiş,
Uğruna çile çekilmiş,
İçten duyguların tümü.
Ruhumdaki hırpaniliğin
adı bu.
Çelimsizlik işte...
Kadersizlik ve
yetmezlik,
Komik sevdalar,
Yeraltındaki bir
bedenin seramonisi.
En beğendiğim de,
En hoşuma giden de;
Bu kendini bilmezliğin
adının aşk konması.
Yaşanması gerekenler,
Yaşananlar
Ve bir parça da kötü
danslar
Getiriyor bu tanımı
bir araya.
Hayat;
Hayat bir perde.
Hakkıyla oyna oyunu,
Yaşama oyununu.
Ve gülerek kapa
perdeyi,
Kimsenin ummadığı bir
biçimde.
Yine o gece
Yine aynı gece
Çiçek yapraklan,
Kar taneleri gibi
yağıyor üstüme.
Radyoda bir melodi
duyuyor
Ve uyanıyorum.
Hayır,hayır...!
Bu o değil!
O değil,biliyorum ama
Sesimi çıkaramadan
ilerliyorum.
Sonumu bilmeden,
Ne olacağımı
düşünmeden,
Espri yapıyorum,
Etrafta beyaz gömlekli
çocuklar
Yaşamın faturası ağır
Geçmiş ve geleceğinki
de öyle
Allahım neden herşey
böyle?
Pembe yalanlar mı
güzel olan,
Yoksa boşluklar mı
sana kalan,
Yaşadıkların güzel
olanlar mı?
Ya da kırıntı duygular
mı aşklarından yığılıp kalan.
Buranın karanlıkları,
Sarmıyor beni.
Bugün de karardı
gökyüzü,
Yann da kararacak.
Elbet,
Bu yalnızlığımda son
bulacak.
Ya toprak kucaklayacak
beni,
Ya karasevda.
Yaşamın tadıdır,
Aşkın güzelliği.
Zorluğudur;
Taksitle olmayışı.
Yaşayışın Ötesinde,
Bir ağacın uyanışıdır
sevda
İlkbaharda,
Bir adı vardır.
Yapılan herşeyin ardında,
Bir hercai kokusunda.
Kavak ömründe bir
sevda bizimkisi;
Sevdikçe artan,
Paylaştıkça
kuvvetlenen.
Debelendikçe batan bir
bataklık çiçeği,
Hatta bir saman
çelengi...
Ama önemlisi,
Aşkın süreklisi,
Düzenlisi ve
gösterişlisi.
Sana söylüyorum,
Bütün bunlan.
Sana yazıyorum,
Bütün bu mısraları.
Anla biraz yahu beni!
Seni seviyorum be!
Mektupların yıprandı,
Soğudum içimdeki
ürperten
hüzne karşı.
Yaşanan sonlar,
Ardındaki ben
Ve iç sürtüşmeleri...
Yaşam,
Alabildiğine yabancı
ve yalnız.
Serseri bir ruh;
O da kendi arasında
bir arsız.
Yani anlayacağın;
Hayatla ben yine
papazız.
Her günün sonrası,
Ertesini ararken,
Sadece bir yudum huzur
için.
Geçmişe döndükçe,
Şimdinin daha kötü
olduğunu,
Daha sonralannın
Kötüyü bile arattığını
Her gecenin,
Hep sıkıntı ve
uykusuzlukla geçtiği...
Her sabahta rüyada
geçerken zaman,
Ben değil miydim
huzuru arayan?
Unutuyorum bazen
böyleyken,
Vakit hep böyle
geçerken.
Çekiliyorum bir kenara
Ve ben çekildikçe
kenara,
Üzerime geliyor zaman.
Yaşam güzel derlerdi
de,
İnanmazdım.
Ne doğruymuş (Güzel
olmadığı...)
Şiirler çoğu zaman
Bir şiir, bir şair
edasıyla yazılmıyor
Büiyormusun?
Kiminin özlemleri,
Kiminin acıları,
Kiminin ruhu,
Damladıkça
Şiirler böyle oluşuyor
işte.
İnsan
yorulup,sıkıldığı
Ruhu daraldığı zaman
sığınıyor
Şiirin o sıcacık.sevgi
dolu
Buram buram
sevgi,mutluluk,aşk kokan
Damlalanna.
Yaşamla ölüm arasında
bir çizgidir,
Belki bir sevgili,
Belki bir kahraman,
Belki de bir düşmandır
burada,
Şair.
Ya bir kelime,ya bir
mısra mırıldanır sana
Sevgiye,mutluluğa,aşka
dair.
Bende seni severken
Böyle bir delilik
yaptım
Tam seni sevecekken,
Kulağına;
Aşk kelimeleri
fısıldayacakkeh
Bu mısralar döküldü
dudaklarımdan.
Afedersin Sevgilim...!
Hayat ve ilkler
perdesi
İşte başlıyor oyun,
Biri için daha
Yeni baştan.
Kabul olmamış doğrular
Pekiştirilmiş arsız
duygulara
Bina edilmiş bir demet
hata
Ve geride kalan
Artık anlamını
getiremediğimiz,
Anlayamadığımız
Bir takım hatıra;
İşte hayat.
Ta ilk varoluştan
Son perdenin rolüne
kadar.
Gerçek bu mu Allahım?
Eğer gerçek buysa,
Neden ben hala
buradayım?
Bir bulut İstiyorum.
Yerlere,göklere
sığmasın.
Makas kesmesin.
İğne biçemesin onu.
Çok uzaklardan gelsin
Uçarak, koşarak!
Kucaklasın kini,
nefreti
Hepsini içine alsın
götürsün.
Benimle birlikte...
Benimle birlikte...
BOŞ FİHRİST
Bir yalnızlığın
gövdesi karşımda,
Elimden tuttuğu gibi;
Götürüyor beni, '
Uçsuz,bucaksız
Issız,yapayalnız
diyarlara.
Canım,alfabemdeki
harfleri
Fihristimdeki fakir
rakam birikintilerini
Yakmak istiyor.
Bir sigara dumanında
Boğmak istiyorum
herşeyi.
Bir nefeste,
Bir nefeslik bir
yaşamda bırakmak istiyorum herşeyi.
Herşeyi ve bana
getireceklerini...
Yazdıklarım,
Yaşayacaklarımın,
Daha ne kadar mutsuz
olacağımın,
Aradığım bir yudum
keyfi bulamayacağımın,
Teminatı olacak yine
gelecekte.
Çok uzaklaştım
herşeyden,
Büyüyüp içinde
dolaştığım şehirden,
Üzerinde bulunduğum
bedenden.
Yaşadığım günlerden,
Konuştuklarımdan,
Düşündüklerimden,
Kaybettiklerimden çok
kazandıklarımdan.
Yaşamak;
Ve yaşadıkça hep kaçmak
Birşeyden,
Birşeylerden.
Bu tanım ağır geliyor
belki!
Adı ne olursa olsun
Kaçmak...
Sevmek istemiyorum
hiçbir şeyi,
Sevdikçe batıyorumen
derinlere.
Battıkça başa dönüyor
Ve her seferinde
Yeni karamsarlıklarla
dönüyorum
Köşebaşındaki
sokaktan.
Çözemediğim şeylerle
beraber,
Yanından geçtiğim
sokaklardan.
Sanki neşe törpüsü
yaşam,
Kenar ve köşe buldukça
törpülüyor,
Ucundan neşemi.
Ne kötü şey
umutsuzluğu yaşamak,
Her an,her dakika
hissetmek
Bitmek...,
Sende biten bir
ümidimsin,
Son damlası bile
kalmayanlardan üstelik.
Bana kalırsa herşey
bir rüya gibi kalmalı,
Güzel ve eski bir rüya
gibi.
Hep hatırlanan,
Yaşanan ve yaşandıkça
yıllanan,
Hiç bitmeyen ve
bitmeyecek olan;
Bir kuru sevdam
kalacak dünyada.
Çünkü yaşadıkça,
Kurutacağım bindiğim
her dalı.
Sende farzet artık
sevgilim,
Bu aşk bir peri
masalı!
Ya da en azından öyle
olmalı.
Düşünce dedikleri şey,
Bir duble kahır,
Verdiği zevke dair,
Hiçbir saplantı,
Hiçbir önyargı
Ve hatta hiçbir sanı
bile yök.
Şu andaki ay ışığı
bile soğuk bize
Hiç fikir birliği
edemiyorum kendimle.
Yakamozlu gecelerde
yaşadığım,
Anlık zevkli kederler.
Bedenimi acıya boğan
buhranım
Bir yandan da unutmaya
çalıştığım
o iki gamze,
Bütün herşeyimi alıp
götürüyor.
Kısa süreli hafıza
kaybı
Yaşadımı insan,
Bunu da yaşamalı...
Eskiyi silmeli bir
süre,
Yeni yazmalı kirli
deftere,
Günün birinde de rafa
kaldırmalı.
Kaderimin ayak izleri
Taze toplanmış papatya
gibi,
Umutlarım.
Ölmeye mahkum,
Kurumaya;
Kuruyup kaybolmaya.
Kemiklerim uyuyor,
Ruhum aç;
Beynim kusuyor,
Midem düşünüyor,
Kalbim,kalbim ise
Sade çalışmıyor.
Söylediğim şarkılar,
Yaşadığım hayatla hep
Ama hep,
Tezat ilişkiler
kuruyor.
Durumdan muzdarip olan
ben!
Bedenim,
istemiyor hiçbir şey,
Hiçbir şey...!
Bu gece yine yalnız
Yine kayıp düşüncelere
lojistik destek sağlıyorum.
O batık benliğimi,
Koca bir denizin
dibinden kurtarmaya çalışıyorum.
Ama nasıl diye
sormadan,
Ne yapacağımı bilmeden
Güvencem olmadan.
Bilmeden koşuyorum
Çöllerde, ormanlarda
Kendimi bilmeden
Ruhumu dinlemeden
Durup dinlenmeden
Koşuyorum.
Ama nereye..?
Koşuyorum durmadan
Dermansız,
Yorgun bir yürekle;
Sorunsuz başlayıp
Sorunlu biten günleri
Yenilerine eklerken.
Hiç düşünmüyorum
durmayı
Yine koşuyorum.
Yollar benim
Yollar dostum
Yollar arkadaşım
Tek dert ortağım.
Derdimin dermanı
Ruhumun dinen sancısı
Sükunetin saygısız
düşmanı
Sancının vefasız
yoldaşı
Ve ben...
Ve ben,
Dünyadaki soğuk
düşüncelerin,
Buz tutmuş beyinlerin,
Tozlanmış ruhların
Görüntünün
değerlendirildiği insanlıkların
Zenginliklere
bakılmadan yaşanan sıkıntıların
Hatırlanmadan geçen
yılların
Tekin olmayan
Dar, karanlık
Sonu olmayan,sonu
çıkmaz
Sonu çukur yolların;
Geçen soğuk bir yaz
günü,
içim donuyor adeta.
Kuşlar cıvıklarken
etrafta,
Adımın geçtiği
sayfalan yırtıp atıyorum
Mavi kaplı
defterimden.
Bir dem vuruyorum,
Kalan günlerimden,
Hiç elimden tutmayan
kötü kaderimden.
Vazgeçtim herşeyden,
Unuttuğum şeyler
geliyor aklıma derinden!
Üşümüşüm,
Yalnızmışım,
Ağlamışım,
Tek tabancaymışim
yollarda;
Hala da Öyle yalnızım.
Ağzımda sakız gibi bir
türkü,
Çevirip çevirip söylüyorum.
Acımı dindiriyor
besbelli.
Bir gün olur da
dönersem eskiye
Dönersem talan olmuş
gençliğime.
Yine dilime
dolanacaksın
Bir dağın türküsü
gibi.
Gür çıkacak sesin
yerinden,
Papatyalarla
doğacaksın yeniden,
Güneşin batışı
Öldürecek seni.
Ay çalacak gülüşünü,
Alacak elbiseni.
Mazin sayıklayacak
seni,
Seni ve sendeki engin
kederi.
Sabahın
mahmurluğundayken bir an,
Kafan boşken,
Kanayacak yeniden
yaran.
Yazıp,çizdiklerin ise
Geride kalacak
hatıran.
Demeye kıyamıyorum
Ama sen de anla beni
NEYSE...
Geleceğin taze düşleri
içimde
Geçmişin de kabusları.
Herkes bir yere
koşuyor,
Ben ise bir düşünce
üzerine nöbette
Düşünülmek için
Çaba sarfedilmeyen
konular üstünde,
Yürürken dünyanın
üstünde,
Yaprakların,toprağın
çıtırtısını,
Ta içimde hissediyorum
sanki!
Ne oldum değil,
Ne olacağım demeyi
bile bilemeden
Rüzgarın kuytu nefesi
Soğuk sesi de benimle
birlikte sanki.
Ensemde ölümün parmak
İzleri
Ve yaşamın olağanüstü
sihrinin bir parçası.
İşte bütün dengeyi
bozan,
Gökkuşağı kişilikli
ama,
Kin ve nefret siyahı
içinde
Herşeyi yutan ve
eriten
GÖNÜL...
Gönül bir umman,
Aşk ise bir damla.
O ummandaki değersiz
ama
Ummanın yaratıcısı
olan o tek bir damla
İşte ben o damlayım.
Sadece tek bir
damla...!
Aşkın içimi acıtmaya
başladı artık
Yağmurlar odamdaki
pencereye ulaşır oldu.
Tek ümidim senden
sonra,
Sana seni anlatma
korkusunu atlatmak.
Bir de sana karşı olan
derin manevi arzuyu
Mutlulukla
noktalayabilmek.
Bir tek şey kaldı
senden bana
Elimde kolyen,
Sen bu şehirden
gittikten sonra
Yıkıldı umutlarım.
Bindiğin otobüsün
arkasından,
Gözyaşlarım aktı
Ve senden kalan
kırıntıları
Bu yaşlarla yıkadım.
Ama nafile!
Seni hala unutamadım.
Seni,bindiğin otobüsü
aradı gözlerim,
Her sokağa çıkışımda,
Her köşebaşında,
Ama hiçbiri yok.
Yok hiçbiri ortada.
Çaresizlik içinde
kıvrandım ve
Hatıralarımızı
hatırladıkça
Arttı ıstırabım.
Çaresiz kaldım,
Seni de bulamayınca
Herşeyi unutmaya karar
verdim.
Ama biliyormusun?
Hala unutamadım seni.
EVET...
2024
Canım bu sene bir şey
yapmak
İSTEMİYOR!
Belki bir daha yok
Belki hiç olmayacak
Olmamalı
İSTEDİKLERİM!
O zaman uykular haram
bana.
Küçük takıntılarım,
Büyük platonik
aşklarım
Ve bir porsiyon da
huzursuzluğum
Olmalı benim...!
Sır gibi sakladım
seni,
Kimse bilmedi.
Anlamadıkları gibi...
Sevdim,çok sevdim!
Belki aşk denmez buna
Ama kıpırtı işte.
Sana kocaman bir yer
ayırdım
Yüreğimde...
İşte orası seviyor
seni
Seni, sen olduğun için
Sen olmaya çalıştığın
için
Seviyor orası seni
Anlasan da,anlamasan
da!
Bu şehrin sokakları,
Sana eğlence belki
ama;
Bana mezar gibi
geliyor.
Gündüz beynimi
tozlandırıyor,
Gece ise
közlendiriyor.
Bazen sana bir telefon
kadar yakın,
Bazen bir ülke kadar
uzak,
Bir nefes kadar
dibinde,
Bir ölüm kadar
ensende,
AMA...
Yakın olmak değil
önemli olan,
Dost olabilmek ve
gerektiği Ölçüde
PAYLAŞMAK!
HAKSIZLIĞA UĞRAMADAN
VE
UĞRATMADAN SONUNA
KADAR YAŞAMAK..!
Belki beklentilerim
vardı hayattan,
Acı tesadüflerin
yanında;
Henüz rüzgarını
bulamamış
Bir meltemde dahi
Bir o yana bir bu yana
savruluyorıım.
Ölümü sorguluyorum
onun gözlerinde.
Kahverengi gün karası
gözlerinde.
Bilmemek ve sorgulamak
hayatı,
Beceriksizlik mi
acaba...?
Tek tesellim kendimin
var olması
Yoksa yaşarmıydım
hala?
Niye bunca dert
varken;
Sorunlar bir havuz
bulmuş,
İştahla yüzerken.
Neden ben değil de bir
başkası
NEDEN...?
İşte sana verdiğim
değer,
İşte senin için
çektiğim tasa
İşte oluk oluk sana
yazılmış
Yollarını donatan
mısralarını.
İşte sana gösterilen
saygı,
İşte uğruna çekilen
büyük kaygılar
Sana duyulan Özlem
dolu,
Sırılsıklam duygular
Ve işte yine sana karşı
çekilen
Istırap dolu yıllar.
Hepsi iyi de Neden
sana aşığım?
Hala anlayamadım.
Bu akşam,
Bu akşam İzinliyim
Neden mi?
Çünkü izinliyim,
İzinliyim ve
sinirliyim
Aklımın birleşik
nöronları da evde yok.
Niye mi?
Kahretsin,tatile
gittiler
Elektro gitarım
nerede?
Hani şu çalamadığım
nesne.
Bir türlü çalamadım.
Hayır,çalamadığımdan
değil!
Ne zaman çalmak
istesem
Elektrikler kesiliyor.
Bu ne biçim iş
ANLAMADIM?
Daha yeni yeni
sevmeyi,
Aşkı öğrenirken
ağlamışız!
Doğarken yaptığımız
gibi...!
Hayata hep dar açıdan,
Acı tebessümlerle
bakmasını,
Kuru ekmeğe,bir yudum
suya talim edip,
Şükretmeyi...
Allanın verdiği insan
olma duygusunu kaybetmişiz.
Dünya denen kahpe
felekte oldukça;
Hep kayıp,hep yok,
Hep acımasızlık için
yaşayacağız.
Kimi zaman en önemli
kavram olan şeref için,
Kimi zamanda bir hiç
için,
Dünyaya yolcu
gelmişiz..,
Yolu yanlamadan geri
döneceğiz.
Dünyada senle ben,
Evet evet
Sadece senle ben
Yaşasaydık ne olurdu
ki...?
Sevmenin böyle
olduğunu bilseydim,
Bir daha değil
kız, .
Pizzayı bile
sevmezdim.
Yemesem veya yememiş
olsam bile
SEVMEZDİM...!
Korsan bir hayat
yaşıyor bedenim bazen,
Hırıltılı bir nefes
çekiyorum içime.
Parazitli sesler
arasında da
boğuluyorum çok zaman
Yaşamımın kulak
tırmalayan
gıcıklığında.
Yüzümdeki tebessüme
bakıyorum aynada
Ve öylece
kalakalıyorum.
Kanlanmış gözlerimdeki
hayat denen
o çamurun balçığında.
İstemiyorum kiralık
bir kişiliği kullanmak
Sevmiyorum bu dalaşı,
Bu kavgayı.
Süregelmek için
canlanan
bedenlerdeki bu
telaşı.
Hep değişiyoruz bu
yüzden külahları,
Yaşantımla ben.
Bir yapboza dönmüş
hayatımla
hayattaki bağlanmla...
Müzik bittiğinde,
Külah hep bende
kalıyor arna;nedense!
İçimde bir ayaz var.
Nedenini bilmediğim
bir yıpranmıştık,
Yüreğim buz,
Kafamda geçmişe ait
çizikler.
Bedenim kilitte!
Eh artık yaşam bitte
Rahatlayım birazcık...
Hayal perdem aralandı.
Dünyamın ışıkları,
İlk sefer gözüme,
Güzel gözüktü.
Alnımdaki derin
çizgiler,
Bayram havası soluyan
bedenim,
Hiçbir şeyi tanımadı.
Tanıyamadı.
Elimde bir sürgünden
arta kalan
Hani ganimet misali
pranga zincirleri.
Bileğim ağrıyor, İçim
soğuyor.
Hayat perdem kapandı.
Anlamadan .tanımadan.
Apansız.
Sevenler, sevilenler
Duyulanlar,söylenenler
Unutuldu hoş
melodiler.
Bir ses homurdandı
İçimden ta derinlere bir yerlere
KİMSİN?
Bilmem ki?
Ben kimim?
Seni çok özledim.
Bir dağın güneşi,
Bir sevgilinin gülü,
Bir gülün koptuğu
toprağını,
Özlediğinden de çok
Daha da çok
ÖZLEDİM...
Sen bir gölgenin
meleğisin.
Hep ardımı takip eden,
Kalbimi söküp yerinden
eden,
Aşkımı son damlasında;
Kanımla karıştırıp
İçtiğin rakıda arayan
Bir ZAVALLISIN!
Bir sonbahar
çiçeğisin.
Mevsimsiz açan,
Çabuk ölen.
Ama güzel bir
fesleğensin.
Bir tanrıça
güzelliğinde,
Kelebek Ömründe.
Ölüm üzerindeki son
rötuş olmalı,
Bütün güzelliğini
yırtan
zarif bir gidişin,
Hatta ardına bakmadan
bir terkedişin olmalı dünyayı.
Merak etme!
Yaşamadığımı değil;
Seni bile
düşünmeyeceğim o zaman.
Kalem,pergel,silgi
Aldım bakkaldan.
Sildim bu sayfayı Itır
kokulu defterden. Mmm.
Otuz iki dişi birden,
Nasıl çektirmişim
bilmem.
Anlatamam acısını.
Lugal ve Lugalkalma
Truva; Hacılar,
Burdur Istranca,
Kemence, Baradiz.
Gece sabah olmaya
Zaman geçmeye İnsan
sevmeye;
İnsan ölmeye mahkum.
Çalışmak, didinmek,
bocalamak
Yaşamak için önemli
de,
Ölüm için anlamsız...
Aşk ise engel
tanımayan fütursuz varlık
Ölümden sonra bile
varlığı olabilir...
Ki aşkları devam
ettirebilesin.
Ruhumı, kalbini
Eskiden olduğu
Çok önceden olduğu
gibi
Geriden
dinleyebilesin.
Bulanık bakan gözlerle
sağılıyor düşüncelerim,
Ellerimde kanıyor
artık
Boşu boşuna direten
beynim.
Acıya teslim gözlerle
bakıyorum herşeye, Ne yazık!
Eriyip tükeniyorum
yavaş yavaş.
Hayat zaten,
Bana lüks gelen bir
dalaş.
Uzaklardayım.
Uzamış sakallarımla
yaşayamadığım dünlerde,
Bambaşka
diyarlardayım.
Bir bacaya işlenmiş is
tanesi gibi kalbimde,
Geçmişe gömülmüşlüğün
hasreti.
Kayaya saplanmış bir
bıçak gibi duruyor acılarım nefsimde
Hergün daha da büyüyor
kasveti.
Bir mumyayım sanki,
Yeraltında yaşlanan.
Ben değilim bu,
Bir başkası karşımda
taşlaşan.
Senelerce
yaşamışlığımdan,
Hatırladığım ufak bir
sancı.
Hiçbirşeyİ eskimiş
sanma,
Bu sadece yılların
usancı.
Bir türlü bitmeyen
yollann, Dinmeyen utancı.
Geriye kalan;
İçimi acıya saplayan,
Gürül gürül korkuya
salan,
Simsiyahlıkların
içinde geçen beyazlara asılıp kalan,
Eski günler,
Eskilerim, Eski elbiselerim,
Eski ertelenmişlerim!
Yaşanmamış BEDENİM.
Yaşanmamış bir BENİM.
Ne yazık...
Gecelerin sabaha,
Sabahın gecelere,
Borçlu olduğu kadar
Sana borçluyum.
Herşeyi...
Dostluğu, aşkı,
insanlığı
Hepsini,hepsini...
Güneş doğar batar,
Ve işte bir gün daha
geçer,
İnsanın aynasıdır
belki de ecel.
Gelecektir elbet bir
gün
Geç veya erken.
Daha yaşamalıyım
derken.
Kötü bir dünya anısı
yaşayıpta,
Ardımızda bıraktığımız
Düşman suretinde
yaşamlar.
Hatırlanıpta tecrübe
diyeceğimiz
Bir soğuk anı dizisi,
İşte herşey.
Fırsat düşkünü bir
dünyada,
Sakat düşüncelerin
şemsiyelik korumasında,
Tek ben değilim
herhalde;
Salak hisler besleyen
içinde...
Günlerden en kötü Cumartesi,
Başağrılarım
çıkageldi,
Yine yanıbaşıma.
Dostlarım yine soğuk
su kattı aşıma.
Patlayabilir miyim
acaba kendi kendime?
Sık sık yaptığım bir
şey bu ama,
Bu sefer bir çeşit
olsun istiyorum.
Batak çalışıyorum,
Uçuyorum,göklerdeyim.
Burun üstü geleceğim
az sonra.
Son soluk yine yerde
anlayacağın.
Şarkıyı mahveden
düşüncelerim,
Yine işbaşı yaptı.
Yoksa sakız
çiğneyenleri sende mi sevmezsin,
PATLA emi,
Ben gibi...
İntizar etme ey deli
gönlüm
Ne olur gel benimle
Yeniden aşık oldum
Sana, bana, hataya,
aşka.
Bir yanlış yaptım,
Gidiyorum ardından.
Bazı yanlışların
saçları çok güzel
Bazılarının ise
gözleri
Ama ölü bir durum var
ortada.
Yumuşacık bir sesle
uyan sabaha,
Kulakların olsun bunu
duyan,
İyi hissedersin
kendini inan bana.
Ah biraz da yaşasan;
Öğrensem biraz
yaşamayı.
Küçücük bir ağaç dalı
Sansan da hayatı,
Boşa bu sendeki
dayatı.
Sende yoksun yarın!
Simsiyahlikların
içindesin.
Panldayan yıldızlar
yırtacak,
Karanlığın kuytu
bakışlarını.
Ve sonra,
Güneşler doğacak,
Geceden sabaha.
Yaşananlardan olacak
arta kalan daha.
Mutlaka,
Bir sene
Uçsuz, bucaksız
Kıyısız,köşesiz
Gamsız, kedersiz
Yaşanacak tek bir yıl
için;
Böyle bir yıl için,
Sat gitsin dünyayı...
İNAN BUNA DEĞER!
Gece sabaha karşı,
Başım nasıl dumanlı.
Bilir misin?
Kederin ruhu nasıl
torpillediğini.
Eksilttiği parçalan
bulamadığın sürece,
Hayat yıkıyor
bedenini.
Bir de karamsar isen;
Bittin oğlum!
Ol öl diril artık
yaşarken bile.
Takıl mazideki acı
tatlı duygulanna,
Aldığın önceki
nefesleri hatırla.
Fark var mı arada?
Hiç olmadı ki!
İşte yine soğuk bir
gece!
Gök bütün kasvetiyîe
üzerimizde.
Ay bir kefen gibi
sarmış bedenimizi.
Işıktan değil,
Karanlıktan korkuyor
Aşkın sonsuzluğuna
kapılıp,
Kaybolup gidiyoruz.
Yürüyoruz.
Yürüdükçe kararıyor
ay.
Yüceliği kayboluyor.
Başımızda kor alevler!
Bir de sen olsan
yanımda
Ah keşke!
Akşamdan geceye doğru,
Hızla yol alıyoruz.
Şehrin ışıkları
çoktan,
Arkamızda kaldı.
Bir bilinmeze doğru;
Karanlıkta,
Tek başına, .
Yol tepiyoruz.
Dünya yalan!
Dostluk yalan!
Söyle bana var mı?
Dostluktan anlayan.
Dostluk mu..!
Boşver...
Bir avuç yalan dolan.
Sen yaşa
Yalnız kalsan da
Yaşa.
DEĞMEZ
ölmeye...
Hayatı sindiremeyen
bir midem var.
Onun içindir ki;
Ne zaman hayat
kelimesini duysam
Kusasım geliyor.
Ölmek istiyorum ben
diyor içimdeki ses
Erken mi,geç mi,tam
vakti mi bilemiyor
Ama içimdeki ses
Eğlenmek, koşmak,
uyumak;
Kısacası yaşamak
İSTEMİYOR...!
Ey sevda dünyası,
Ey sevda geceleri,
Bugünde aşık oldum,
İsmini bile bilmediğim
birçok şeye
Ve, insana.
Bir çift göze.
Ah şu onsekiz durumu
Niye böyle ki bana
herşey?
Niye düşman kaldı
dünya bana?
Ben buyum.
Böyleyim.
Dalgasız denizlerin
ötesi
Bir adım sonra
Derinlilder,ulaşılmazlıklar
Ve boğulmak!
İlginç ve bir o kadar
önemsiz
Yaşam gibi...
Ağlamak gibi...
Canım hiçbir şey
istemiyor.
Kaybettiklerimi bile
kazanmak istemiyor.
Bir öteki,bir beriki
yana dönüp duruyorum
Ve çığlık atarak
uyanıyorum terli rüyamdan.
Belki bu bir
başlangıç,
Belki de hiç
bitmeyecek,
Birilerinin gözyaşları
Birilerinin zorlu
tebessümleri hiç dinmeyecek
Çalıntı mutluluklarla
dolu
Sahte gülücükler
altındaki gizli kahırları
Gözyaşları ve ölümden
de beter geçmiş seneler
îz olacak sadece ondan
geriye
Geçmişin izi...
Gelecekte olmayacak,
Geçmişte hatırlanacak
Habire tekrar edilip
söylenecek
Tekerleme gibi
ezberlenecek acıların hatırına,
Yaşanılmışlıkların
ötesinde
Ne olacağını merak
etsen de,etmesen de
Bir düzen tutturmuş
dünya
Türküsünü söylesen
de,söylemesen de
Bîr gün;
Bir gün seni yeneceğim
dünya!
Keşke hislerimi
anlatabilseydim
Keşke anlatılabilecek
hisler yaşayabilseydim
Keşke karakter ve
kader çalışmasıyla
karşı karşıya
kalabilseydim
Keşke Kazanmanın tek
alternatif olduğu
yanşmalara
katılabilseydim
Keşke siyah perdeleri
gece karanlığındaki
beyaz baykuşlara
çevirebilseydim
Keşke katıldığım şu
insanlık oyununda daha
gerçekçi olabilseydim
Keşke ölmeden
anılmanın tadına varabilseydim
Keşke;takatim
tükendiği halde,inandığım
yolda yürümeye devam
edebilseydim
Keşke sevdiklerimi
sevmeden önce sevmenin
ne demek olduğunu
Öğrenebilseydim
Keşke yapmacık değil
de,içimden
geldiği
gibidavranabilseydim
Keşke esaret içinde
olmadan istediğim gibi yaşayabilse
Keşke dertli ikende bir kuş kadar hafif
olabilseydim
Ama olmadı!
KEŞKE ???
Gel! Yine ecelim olma
bugünden
Güneş her gün başka
bir güzel doğuyor
gözlerinle beraberken,
İçim burkuluyor buğulu
bir camın ardından
sana öylece bakarken,
Bir sonbahar yaprağı
olmanı istemiyorum,
daha ölümüne erken.
Ücra kıyılarındayım
artık,
ardına kadar açılmış
gönlümün
Son demleri belki;bir
virane gibi,
sana dökülüp saçılmış
Ömrümün
Pasaklı özlemlerle
yaşadım seni,
çözülmedi hala
kördüğümün
Ve kaçıncı ilmiği
attım bugünüme,
fotoğrafı bile
kalmamış gülen yüzümün.
Lütfü mahzeninde
cezamı çekiyorum bir masum gibi
ellerindeyim.
Özgürlüğü kanatları
koparılarak elinden alman bir kuş gibi
çaresiz,gözyaşı
sellerindeyim.
Yıkılmaya yüz tutmuş
harabelerde,
depreşen
nöbetlerindeyim.
Bölük
pörçüğüm,yıkıldım kendime
sevdanın kamburuyla
sürünmekteyim.
Acılar asırlardan
zincir yapmış kolkola gezmekte
Bulanık zihnim,allak
bullak kafamda bir arbede
ve içim içimi
kemirmekte,
Ellerim her gördüğü
dikene uzanır olmuş,
Sebebi sükunete
erişmekte,
Kanatıyor yaralarımı
deva bildiğim çiziklerin,
delişmen duygularım
yangınımı daha da körüklemekte.
Yas illerinde biter
belki içice büyüyen göçüm,
yüklenip kederi mecbur
sırtına
Yaz,dillerinde türkü
olur söylenir iki çift sözüm,
yollarımda kar olsa
Önümde de fırtına
Kaçıyorum gonca tazesi
ümitlerimden,
var olan korkum
hatırına
Bıçak gibi kesiyor
sancılarım beni,
sığınıyorum sabrına...
Dargın bir dünyada
yalnız bir bank gibi
hıçkırıklarım,
Arsız bir bakışı var
sanki,hala bedenimde
iç kırıklıklarım,
Bu ayrılık kor
bana,uyanıkken bile
seni sayıklarım,
Acır yalnızlığım
korkaklığıma,sen yoksan içinde kabus olu:
bana rüyalarım.
İçtima-i dostlarda ey
inzivaya çekilen dizdar
Sen yaşamasan da çeker
gider zaman,
bu dünya mihmandar.
Tükenmeden ümitlerim
gidiyorum buralardan,
artık zaman dar
Bir yudum huzur
istiyorum sadece gözlerinden,
nefes alacak kadar.
Lalemayn bir ihtişamla
gömülüp geçmişe,
üstünkörü
yaldızlanıyor hayalin
Bedbaht bir köşede
gönlüm,
gözümün önünde cansız
halin
Yarınlar nasıl
olacak,güneş nasıl doğacak sensiz,
ölüm mü oldu şimdi
sevgilin
Aydınlığı arıyorum
;parmağımdaki alyansımla,
bu feryat bir ahestenin.
Biteviye yaşıyorum
kayıplarımı,
gariplerin en
üftadesiyim.
Yanılgılarım
benliğimden taşıyor, sararmış başakların
toprağa vuran
gölgesiyim.
Sesi sevdadır yaprak
hışırtılarının,içimdeki sonbaharın
çile
mirasçısı,karanlığımın yılmaz bekçisiyirri.
Son yaprak dökümü
belki de bu;yaralı yüreğimin,
feryat figan
takipçisiyim.
Ellerini çekip benden
müşkül yaralarıma dokunman, söyle mümkün müdür?
Buhranınla,en güzel
köşesi çoraklaşan yüreğim, hala sana böyle düşkün müdür?
Hayat göçümüzden önce
yaşayacağım mutluluklarıma,
acaba bu hayatta
küskün müdür?
İnadım kırıldı;koşamam
peşinden amanın,
vaki sönmüş yüreğim
içimdeki gözlerinden üstün müdür? Üvey acılarımın yarınıyla bağdaş kuran
umutlarım,
bugüne taşan bir avuç
hüzün müdür?
Rahat çöğür olur batar
gözüme; küçücük dünyamda yoks; korku dolu yollar tek adağım. Ardında kalan
sadece yaradan adına, sorgu dolu yıllar artık yaşadığım. , Vasat insanlar yine
karşımda,derdimin
gözyaşlarına
gücenmişim ama inan hala sadığım.
Gocunmadan gidiyorum;
say amadan beyaz geceleri kuytu zindanlar sandığım.
Bezgin bir seyyah
olsamda elbet biter yolum,
yalan sevginden
usandığım. Yıllanan yüreğim yanar, gözlerim uzaklara dalar, üşüyen bedenim yeni
yeniden sana kanar. Halbuki değişmeyen bir tek şey var. Seninle vazgeçilmez
olan hayatım,sensiz tarumar...!
Herşey mayışmış
Bir aromalı tütün
gibi;
Son demlerini
bekliyor.
Başdöndürücü bir hızla
ilerlerken;
Belki dünya...
Taşman, taşıran
Bir ben varım
anlaşılan.
Yoksa o da mı yalan
Yok,yok!
Yaşıyorum;yok geriye
kalan.
Aşkı bile talan
edecek;
Beni yamalıyacak,
Bir güç var içimde.
Soğuk bile olsa hava,
Üşüsem de içimi
ısıtan,
Ta varlıktan beri
yığılan korkudan!
Geçip gidecek herşey
bir zaman sonra.
Unutacağım birşeyleri.
Yalnızlık zor ama;
Ayakta durabilmeliyim
sen olmadan da..
Sesini duymadan,
Sevdiğin şarkıları
mırıldanmadan,
Sensiz...
Sensiz herşeyden,
Sensiz herşeyden tat
almalıyım.
Yaşa
be dünya!